TI MN GKa AY y Hü HDU Tercüme edent Mebrare Sami Son ayrılık gecesinde Napolyon ve Napolyon ayağa kalktı; Mariyt kolla- rının arasına aldı, gözlerinden yaşlar akarak bu sarışın güzel başı öptü, kok- ladı. — Peki Mari, öyle olsun, dedi. Rir an, hiç bir şey söyleşemediler. lece, sarışmış, durdular, Sonra Na - polyon ayrıldı. — Haydi, artık yat, uyu. Çetin bir gün geçirdin. Gül bakayım; yüzüme öyle bakma, Seni mahzun görmek is - temem. Bilsen sana ne kadar imreni - yorum, Fransaya benden evvel kavuş: caksın. Beklersin beni orada emi Mari? Elbette bekliy Ş Zaten bütün ömrü beklemekle geç- medi mi? Aşkı bel i. Çocuğunu bek- ledi, Vatanının istiklâlini bekledi te daha, bütün şefkati, sev- bekliyecek... le, tekrar saçlarımı okşıyan Napolyon: — Mari, bir taneciği nim. korkma emi? ne ne güzel yıllar göreceğiz; dedi. Güzel yıllar! — Ne boş temenni. M $ maceraya ne kadar yaklaş- miş aldukları bugünde, Mari bütün Kalbile ümidi çağıra duruyor. Amma boş yere! Alnını, gözlerini karartan bir gölre ver san Kimbilir? Belki de o anda, &! nuna ne kadar yaklaştığımı, anlaşı! - maz. bir seziş kuvvetile his mi ediyor? Öyle di Gden bu güzel menekşe gözler yumu sönmiyecekler mi Ya 0? R Ya © kadar sevdiği, uğruna o kadar çok şeyini feda ettiği, nice - suçlarını hoş gördüğü büyük sevgilisi, Napolyo- nu ne olacak? Bir sene, valnız bir sene sonra... Ne- relerde... 'Tâ nerelerde olacak?... BİTTİ Büyükada 29 Hariran 1938 giz NOT: Mari Valevaka ile Napolyonun aşk romanı işte burada bitiyor, Tefrikamızı takib eden- dJer arasında, Napolyonun «Sonunu» duyma- miş, okumamış, velevki bir tek kari bile Su- funsa, bir bu okuyucu ile de karşı karşıya Kkalıp, mevzuu bir ikt satırla, daha yürüt - mek mecburiyetini duyarak, yıllarca göz ka- Mmaştırmış Napolyon adlı yıldızın aöner gibi olduktan sonra, yeni bir çabalanma ile, biraz Gaha parlayıp, büsbütün batışını anlatmak SYetiyomuz «Acırlar ve asırlar geçer de, Homdre gibi kudretli bir şair ortaya çıkıp, Napolyonun Elbe adasında iken tasarlamış olduğu kah - yamanlık l bilirler. « x nüfusu olan 225 bin kişilik Bilâhlı uyş malik bulunan koca bir beldeyi, ari taktığı bin askerile fet- çıkan bir adamı masallardaki devlere | müttefikler onun böylece teki ürcüğünün so -| |saydılar. Sent-Elen |ba kurak, uzak adada Bt mi? Üç sene bile geçme -| Stkt nezareti altında, altı yıl daha yaşamak | Fattp'ir Mari Valevska «Ateşe hazırlanan, telikleri çekilmiş bin- lerce tüfek ona doğrü nişan alirken, ufak yapılı bir Insanın, küçük müfreresinden ay- rılıp, tek başına, göğsünü açarak İerleme- sinl ve: « — İşte geldim... İçinizde imparatoruna, eski kumandanına kurşun atacak kim varsa, durmasın!» diye bağırışını okudukları 2a -| şar neyi akıllarına sığdıra - miş bir şey zannedebi- Fakat aradan henür daha sasırlar ve asırlar» geçmedi ve bilhassa bundan çok da- ha Üstün ve temeli sağlam harikalara göz- leri atışık olan Atatürk neslinin böyle bir vaziyeti hiç de yadırgamıyabilirler. Dediğimiz gibi, Nâpolyon Elbede aklına kaymuş olduğu şeyi hakikaten yaptı. Ve 1 martta adadan kaçtı. Onu vurmak emrile yoluna çıkarılmış askerlere anlattığımız bu hareketile ellerinden silâhlarımı attırdıktan sonra, sevinç ve coşkunluk gürz y kışlana alkışlana ve her geçtiği yerde büyüye büyüye 20 m di Korkudan hemen savuşmuş olan kralın bıraktığı tahta gene İmparator sıfatile geçip oturdu. Lâkin başta İngiltere ölmak üzere r sahneye çıkmasına ramı olamadılar. Ordular ferber ederek Fransa üserine çull: Napolyonun bu seferki saltamatına, malüm olduğu üzere, «100 gün hükümeti» derler; çünkü o kadar devam edebilmiştir ve Water- lo'da hastalanıp mağlüb olmasile bu devir dahi nihayet bulmuştur. (18 haztran 1815). Atx adasından, İngilislerin sözüne ve mi- Bafirperverliğine güvenerek Beliğrophon ge- misine binen Napolyonu onlar, Avrupanın emniyetini tehlikeye düşüren bir — ihtilâlet adasına aürdüler, ve o, r Hudson Lowe'nin çile ve azabını çekti. Hatıralarını yazdırdı; İgeçmiş günlerin şan ve zaferini sayıklava sayıklaya $ mayıs 1821 de Si yatında öldü Napolyon Sent-Elen de gömülmüştü. Lul - krall zamanında (1863'de cesedi Parise getirildi. Pantheon'a gömüldü. (Meşhur ölü için yapılan mezar dört mil- yon, dört yüz, kırk dört bin franga mal olmuştu.) M, 8. Askerlik bahisleri (Baştarafı 7 nci sayfada) Almanya denizlere hâkim olmadığın - dan, hatırı sayılır bir orduyu gemilere yükletip eski müstemlekelerini istirdada gönderemez; fakat İtalya ile Işbirliği e- derek Adriyatik ve İtalya üzerinden Af- rikaya inebilir. İtalya yarımadas. ucun- daki Sicilya adası ile birlikte Avrupa- nın Afrikaya uzanmış bir sıçrama tah- ır, Yukarıda Akdenizin Septede ka- panabileceğini anlattık; Balearlarla Sar- donyanın batı Akdenizi kontrol edecek hava ve deniz üslerine malik oldukları, Siçilya ile Pantellaryanın orta Akdenizi kapıyabilecekleri ve nihayet 12 adalar - 'Topruk hattının doğu Akdenizi Si ve Hayi karşı kesebileceği okuyucu- lara malümdur. İşte Almanya ve İtalya- nın, garba karşı olan kara hududları şılmaz bir surette tahkimden sonra, Ak- evlâdları, DALGA UZUNLUĞU 1639 m. — 183 Kes. 120 Kw. TAR, 10,/74 1n. 15105 Kos, 20 Kw TAP. 31/70 m. 9465 Kes. 20 Kw. 9/11/988 ÇARŞAMBA * Müzik (soleas), 13: Baat âyarı ve dik (halk türküleri ve lazı), 13,38 - 14: Müzik (hafif parçalar), 30:; Macar havaları, 19: Konuşma, 19,15: at âyarı ve baberler, 19,25: Müzik (küçük Lustige - Brüder — (R. Volstedi) Elezle (Tschalkowaki), Pablo - Orfeo (Rossi), Hofball - 'Tanze ; (Josef Lanner), Champa; Galop - (Lumbye), 20: Tem - sil - Werter (yazan Coethe), türkçeye çevi- ren (Ekrem Reşld), küçük orkestra refaka- | tile, 21: Baat âyarı ve haberler, 21,10: Mü - zik (peşrev saz semaâlsi ve şarkıları), Benli Hüsnü Ağa, te sman — Bey, kemani ali Ef, 29: Mü- (Cemal Re - ik (eğlenceli- Tiyatro: Kara?;iîz ve Ortaoyunu| elemansızlıktan mı öldü ? (Baş tarafı 7 inci savfada) Merhum, keçiye Abdurrahman çe - lebi denildiğini biliyor, biliyor amma konağında temsil verdiği adamın ismi Abdurrahman, ayni- zamanda adliye nazırı, Cahil olmasına rağmen zeki ve terakinli bir san'atkâr olan Hemdi ce- vab veriyor: — Keçi derler efendim!. — Canım nasıl olur, ko lunmadığı yerde keçiye keçi mi derler? Söyle bakayım!, Pişekâr bir hayli ısrar ediyorsa da bir tür!ü Hamdiye (Abdurrahman çe - lebi derler) dedirtemiyor. Oyundan sonra adliye nazırı Ab - fırtıyor; paşa, Hamdinin cevab verme - mekteki maksadını anlamıştır. O ak - en başka kendisini bol - memnun ediyor. * Geçenlerde bir yazımızla örla oyu -) nbürdeyip git- ni esefle kaydetmiştik. Bugün de, vesile ile ilâ ilâ ki, onu ve Tagözü © ak tek ve edelim ndi k rinde mek, niğine dokunmadan işle - mek ve biraz modernleşt! nüktelerini bucüne iyet eyiz. Yoksa Ramazana hasretini duyup hikâ - yesini hikâyeden baska — yapacağımız ve olacak bir şey yoktur. ğ Nusret Safa Coşkun sözle - uydurmak Ramazan - | Boğaziçinde geceleyin bir balık avı (Baştarafı 8 inci sayfada) alın ğlarla tutulur. Bu ağlar, mu - te kadar inmekle beraber | |— Kıl | pılmış |ayyen derin Jayni zamanda mantarl: üstünde | dururlar. Bu balık anlıkta tutulur. Kılıcı suların içinde yakamoz — yanar. |Bu itibarla ağları görmez, gelir sapla - nır. Ne de ahmak bir hayvandır bil - sen! Bir yere dokundu, saplandı mı ol- |duğa gibi kalır. Ben, yetmiş kiloya ka dar kilıç tuttuğumu biliyorum. ağır kılıçlar yakalayanlar da var. Fa - kat büyüğü makbul değil... 20 - 25 ki - totukları şiş İçin çok makbuldür. Bir defne yaprağı, bir domates, bir ba'ık, şişe diz, mangala — koy... Sonra yeme de yanında yat.» -— «Aman!» diye — bağırdım. Oltam sarsılmıştı. Heyecanla çekmeğe başla- dım. Biraz sonra, mehtab aydınlığı i- çinde pırıl pırıl parlayan iri bir lüfer sandalın içinde çırpınıp duruyordu. Balıkçı arkadaşım tekrar yemini tu- ze'erken söylendi | — Oyunda da, avda da acemliler şans- h olur. ğ İhsan Arif ——— |denizdeki bu mâniler himayesinde Lib- |yaya ve oradan doğu ve batı istikamet- lerinde yürümeleri Ihtimali, müstemleke davasındaki zorlukları çözebilir ve bu - gün Avrupada böyle bir harekete mâni ç teşkil edebilecek bir kuvvet yoktur. (Bu kuüvvetlerin hesabları ile hareket tarzla. rının tedkil T bir yazıya bırakıyo - ruz.) bd;ıdleçrhı Son kavgalı edebiyat münakaşasının hikâyesi (Baş tarafı 9 uncu sayfada) Ahmed Hamdi ne diyor? Bütün bunlar için Ahmed Hamdinin ne- ler diyeceğini öğrenmek istedik. Güzel | içi tlar Akademisinde estetik profesörü olan muharriri dün mektebde bulduk. Dedi ki: — Hâdise üzerinde ısrar etmek iste - mezdim, Yalnız tenvir etmekliğim lâzım gelen bazı cihetler var. Evvelâ İsmail Habible onun söylediği gibi yeni tanış - maş değiliz. Birbirimizi sekiz senedir ta - nırız. Hattâ yalısında ziyafette bulundu - ğumuz zat bizi ayni masada bulup davet etmişti. Sık görüşmezdik, buluştuğumuz zamanlar ahbablık eden ldiği gibi n diye de- ğiştirmedim. Loka sahibi bizi oraya davet etti. Sonra en mühim, üzerinde du- rulacak yanlış, güya, edebiyat tarihine beni almamış olmasına gücendiğim için hâdise çıkardığımı iddla etmesidir. Ben bir edebiyat tarihine sille ve to - katla girileceğine kani değilim! Edebiya- ua eserle intikal edilir. Bu zatın kitabına girsem bile hakikaten lâyık değilsem ge- ne çıkarım. Fakat liyakatim varsa yüz se- ne sonra bu hak teslim edilir. Beni tanıyanlar çok iyi b'lirler ki is - nilmden bahsedilmesinden pek hoşlan - mam. Şöhret meraklısı değilim, Kendi köşemde çalışmağı daima tercih ederim. Ben şliri şiir için sevdim. Her san'atkâr Bibi tarihe intikal etmek isterim, Fakat zannedildiği gibi rica veya tehdidle değil tabil... — İsmail Habib pehlivanlığından bah- le küvvetlerini daima küçük bulurum Çünkü fikir kuvvetine inanırım. Ben İs n kitabında yer almadığın n. Bilâkis ( kitabında ben den bahsedemediği için teessürlerini söy: ler dururdu. gaya İsmail Habib kendisi sebeb ifeye ben vesile verdiğim için bir baş- ka lâtife ile bunu kendi aleyhine çevir * dim. Bunu ciddi sandı, ağır sözler sar « fetti, bittabi mukabele mecburiyetinde kaldım. edecek bir kuv ve etmek isterim ki, bunun ga yoktur. bu kanaatteyiz. Mesele adi birf k'ası kadar bile ehemmiyetli de- Sadece bi edebi münakaşa « ların klâsik bi dir. Şaraliçilik inkişaf ettirilecek İnhisarlar İdaresi, memlekette şa - rabcılığı inkişaf ettirmek maksadile yeniden bazı tedbirler almağa karar vermiştir. İdare bu yıl Avrupanın çar rabcılıkta ileri gitmiş memleketlerine talebeler göndererek mütehassıslar ye” tiştirecektir. Diğer taraftan şarab inhisar resmi - nin kaldırılması için bir müddet evvel başlanan tedkiklere de devam olun - maktadır. Bu mesele yakında toplana- cak olan büyük ziraatçi kongresinde görüşülecektir. Şehrimizdeki şarab 1â- tr Ör: durrahman pasa, Hamdiyi odasına ça -| | | sicimlerden ya - sediyor, buna ne dersiniz? boratuarı da bu yıl içinde yeni tesisat — Ben pehlivan değilim. Bu cins ada- h ilâvesile genişletilecektir. İnhisarlar U. Mü Cinsi dürlüğünden : Muhammenbedeli Beheri —Tutarı Lira * — Lira 100.— 1200— 3 1 150Ü— 300— — 2250 Pazarlık — 1430 Vagönet 5 SÜ— 250— — 1825 Pazarlık — 15 I — İdaremizin Samsun Tütün fabrikası tütün paket makineleri bandrol kıs- mı için 8 aded, paket kısmı için 6 aded ki ki cem'an 12 aded elektrik motörü, ay- ni fabrikanın kıyım makineleri için 2 aded elektrik motörü ve Keçeç tuzlası için de 5 aded vagonet şartnameleri mucibince satın âlınacağından hizalarında ya- zi üsüllerle ayrı ayrı eksiltmeye konmuştur. Mikdarı Muvakkat teminatı Li. Kr, 9ö.— Eksiltmenin Şekli — Saati Elektrik Mo! 12 aded A, Eksilt. M II — Muhammen bedelleriyle muvakkat teminatları hizalarında gösterilmiştir. TI — Eksiltme 16/X1/938 tarihine rastlıyan Çarşamba günü hizalarında yazılı saatlerde Kabataşta Levazımı ve Mübayaat Şubesindeki Alım Komisyonunda ya- pılacaktır. IV — Şartnameler parasız olarak hergün sözü geçen şubeden alınabilir. V — Eksiltmeye iştirak etmek istiyenler elektrik motörlerine aid fiatsız fenni tekliflerini hale gününden 3 gün evveline kadar İnhisarlar Tütün Fabrikalar Şubesine ve vagonetlere sid fiatsız fenn! tekliflerini, vagonetlerin yatakları hak- kında ayrıca mufassal izahat ile detay resimlerini ihale gününden 5 gün evve- line kadar İnhisarlar Tuz Fen Şubesine vermeleri ve tekliflerinin kabulünü mu- tazarımın vesika almaları lâzımdır. VI — İsteklilerin eksiltme için tayin edilen gün ve saatlerde ©6 7,5 güvenme paralarile birlikte yukarıda adı geçen komisyona gelmeleri ilân olunur. — <707l» Cinsi Mikdarı Munammen Beheri D K 96 adet v 100 ton B. Tutarı. L. K. BÖ 550, 700. 1250, —. 19, 12, 6 374. 46 & 15 teminatı Eksiltmenin L. Kr. Şekli — Saatl Bileğitaşı 'Tütün tozu —i Pszarlık 14 14,15 Badeli Açık Ambalaj mas İskarta Ip 1958 Kilo 1430 I — Paşabahçe fabrikasında eski cam fabrikası onkazından bakiye 50 santim kutrunda ve bir santim kalırlığında 56 aded bileği taşı, İzmir tütün fabrikasın- da mayıs 939 nihayetine kadar toplanacak 100 ton tütün tozu ve Üsküdar de- polar gurupunda mevcud 1958 kilo iskarta ip hizalarında yazılı usullerle satıla- caktır. II — Muhammen bedellerile 96 15 teminatları hizalarında gösterilmiştir. W — Arttırma 28/XI/938 tarihine rastlıyan Pazartesi günü hizalarında yazılı saatlerde Kabataşta Levazım ve Mübayaat Şubesinde müteşekkil - komisyonda yapılacaktır. IV — Bileği taşı nümuneler| Paşabahçe fabrikasında 1145 4 813 -- 1958 kilö ip nümunesi Üsküdar depolar grupunda görülebilir. V — İsteklilerin arttırma için tayin edilen gün ve saatlerde 96 15 teminat pa- ralarile birlikte yukarıda adı geçen komisyona gelmeleri ilân olunur. «8B24Te n aa I — İdaremizin Nakliyat Şubesi için şartnamesi mucibince yaptırılacağı ilâ edilen açık güverteli, armalı ve tam techizatlı 1 aded çektirme «<tekne» — içif 11/X/938 tarihinde elde edilen fiat lâyık hadde görülmediğinden 10 gün müd detle açık- eksiltmeye konmuştur. II — Muhammen bedelia <4500> lira ve muvakkat teminatı «337.50> liradır. H — Eksiltme 19/X1/938 tarihine rastlıyan Cumartesi günü şaat 11 de Kaba- taşta Levazım ve Mübayaat Şubesindeki Alım Komisyonunda yapılacaktır. IV — Şartnameler parasız olarak hergün sözü geçen Şubeden alınabilir. V — İsteklilerin eksiltme için tayin edilen gün ve saatte 96 7,5 güvenme para H, Emir Erkilet larile birlikte yukarıda adı geçen komisyona gelmeleri ilân olunur, «8246»