L E SS ALA I n n OY RR Na B 2 İkinciteşrin Çocukluğu Hitlerin niçin muvaffak olduğu so- Unca, İngilizlerin onda — dokuzu şu 'ühı verir: Versay muahedesi ile e- ven Alman halkı derin bir küçülme Hissi duyuyordu. Pek tabildir ki bu mu ! mf“*)'ı ortadan kaldıran adamın et - nda toplanacaktı. k Bu, en teselli veren bir fikirdir. Çün 'i Bizi Hitlerism'in muvakkat bir ? n şaşma» olduğuna, Almanya - kında Avrupa liberal demokra - süt liman mahirekine döne - Seğine inandırıyor. KA yle düşünenler: iahrekten —inhiraf» — sayılmalıdır. Çünkü: Hitlerin hiç bir düşüncesinde *Âlmanlık» 1n tesiri yoktur. Zaten bü- Ün fikirleri taşkın — bir İngilizle bir n ansızdan, Houston Steward Cham - laln ile Gobineau'dan alınmış değil ldir?, diyorlar. Z Bu söze verilecek cevab şudur: Ha- Yir, Hitlerizm bambaşka bir kaynak - b N, bir Sakson generalinin oğlu olan sa, Berlinde, Leipzig'de, Freiburg'da Mühim bir kürsüsü bulunan Treitsehke İklüda bir Alman profesörünün eser - Tinden alınmıştır. Bu profesör ise A- anlığın ezilmiş - devrinde — değil, b ransaya, Danimarkaya, Avusturya- A meydan okuduğu— zaferler devre - 2de, Bismark'ın başvekilliği sırasın- A Yaşamıştır. Hitlerin düşüncelerini, Ütmış altı milyonluk kütleye hâkim "“n rejimini kavravabilmek için Tre- hke'yi anlamak Tâzımdır. S Treitsehke'nin devlet — hakkındaki âzar yeleri, elli yıl evvel _vnı'.'ln'.ış ok gığalardı, Hitlerin «Kavgam> adlı ki- lan alınmış denebilirdi. Bu Alman profesörü şöyle diyor: hır'nv-.'let. bir kuvvettir. Ve başlıca işi ft olmasaydı devlet olmazdı. Bü- b: bu devletleri harb doğurmuştur. vleti en baş ve en esaslı vazifesi, Alandaşları silâhla korumaktır. Hasta milletlerin şifası harbdir. Ferd, benliğini unutmalı, kendini Vdi © kütlenin bir cüz'ü gibi görme - hn'- Vo kütlenin saadeti ile ölçülünce di hayatının bir hiç olduğunu öğ - m harbe muhtaçdır. bih eder. kaldırmak, alıktan kah ük ah ı Umumi & h. Siyete gcçrl:ıı_ )îrı meselesinde trini tam *Bir devler, gi k zamana aid ar- Ü'a—"m başka bir gevletin hatırma uy- a r. Hükümdar gibi devlet le her uy - «Hitlerizm, bir | Hitler'in görmediğimiz resimleri Mektebde |gun gördüğü zaman harbetmek ve bu- nun neticesi olarak, eski muahedeleri bozmak hakkına sahibdir. — Mevsi'ni geçmiş her muahede feshedilmeli, ye - Tine yeni şartlara uyanlar konulmalı - dir.» Hitlerin hemen hiç bir prensibi yok- tur ki tohumu, 1895 de ölen, bu Berlin profesörü tarafından ekilmiş olmasın. Irk hakkındaki düşünceleri: «Asalet, ark» demektir. Ve bu te - Hikki, şahsi karakteristik' nesilden nesle geçtiği kanaati üzerine kurul - müştur. ri ırk, her şeyden evvel, kahra - mandır. Kafası ile kazandığını kıltcile koruyagelmiştir.» Diyen Treitsehke'nin fikirlerinin ay- nidir. Kadınlık hakkında tıpkı onun gihi düşünür, İşte Treitsehke'nin dedikleri: «Kadının muhiti evi ve koca ocağı- dır. Zayıf sınıfın saadetini - isteyenler, onu fabrikada çalışmaya bırakmama - hdırlar. Hitlerin müsellâh kuvvet.hakkında düşündükleri de Treitsehke'den gel - mektedir: «Ordunun arzusu olamaz o, yalnız devlet reisinin istediklerini, Ordunun kendine mahsus emelleri o - lursa memlekette siyasi emniyet kal - maz.> Profesörün 1892 deki takrirlerinden İbirinden alınmış olan bu sözler, 1934- İdeki temizleme hareketile büsbütün es- İrara bürünen Alman dünyasını anla - mamıza ve Hitlerin niçin General Von Sehleicher'le siyasete burul sokmak isteyen diğer teşkilât llderlerini berta- raf ettiğinin sebebini izaha yarar. Hitlerin Treitsehke'ye börelu oldu - Bu fikirler sayısızdır. denebilir. Biz bunlardan yalnız iki tanesini daha a! cağız ki ikisini de İngilizler bir tü kabul etmek istemiyorlar. Birincisi Antisemitizm: durmuştu. «Mademki, diyordu, Âri'ler dilerin vücudüne lüzüum kalmamı: Bu ırk tehlikesi şimdi büsbütün yumamaz.» cedlerden gelme bakikt — Yahudilerle memişti. İkinci fikir müstemleke bahsi: muş farzetmek kadar abes şey yoktur. kayıâsız, | şartsız, yerine getirmekle mükelleftir. , kelerimizde onlar bize ne kıymet biçil- Harbde (sağda) SON POSTA - Hitlerizmin esaslarını - ortaya atan kimdir? Şimdiye kadar ileri sürülmüş olan iki iddia : İngiliz Huston ile Fransız Gobino! Marüf bir İngiliz muharriri: “Hayır, ne o, ne de öteki! diyor. Bu esaslar Bismark devrinde yaşamış olan bir Alman profesörünün eserlerinden alınmıştır,, Tahliye edildikten sonra Bu meselenin iç yüzünü anlamak için gene Treitschke'ye dönmeliyiz. O, Al- man müstemleke ihtiyacının ekonomik olduğu kadar psikolojik ve tarihi ol - duğunu söylüyor, şu karkunç kehanet- te bulunuyordu: «Gelecek muzaffer harbimizin ne - ticesi, ne suretle olursa olsun, müs - temleke edinmek olmalıdir.» Ve ilâve ediyordu: «Almanyanın is- tikrarı yarın, Almancayı kaç mily luk-bir kütlenin konuşacağına bağlı - dir.» İşte İngilizler Almanların müstem- leke istemesinde bu noktayı unutuyor- lar. On dokuzuncu asırda İngiltereden muhaceret edenler İngiliz tebaası ola- rak kaldılar. Yahud hiç değilse İngiliz- ceyi ana dili olarak muhafaza ettiler. Alman muhacirlerse Alman kültür ve siyaseti için tamamen kaybolmuş sayı- labilirler. Bugün Sovyet Rusyada bir milyonla Amerikada da on mi man var, Fakat Almanya, müstemle - kesi olmadığı için, bütün bu halk küt- lesini kaybetmiştir. Alman profesörü buna; «Muhacirlerin sermayesi gibi ça!':9- ma kuüvvetlerini de elden — çıkardik. Ha'tbuki - eğer — olsaydı - müstel mez kazançlar temin edebilirlerdi.» di- ye esef ediyordu. Treitsehke 1834 de doğdu. Arni'le Dalmann'ın tesirinde yetişti. 1859 da «devlet» e dair yazdığı tezile mes! de ilk adımını attı. Bundan sonraki tün eserleri bu ilk eserin tekâmülü - dür. 1874 de Berlinde — modern tarih müderrisliğine geçti. Ölünceye kadar da bu kürsüyü tuttu. Otada geçen yir- mi iki vıl içinde bir milli hatib diye ta- nıldı. Şöhreti, ölümünden sonru da, her gün biraz daha artarak tâ harbi u- mumiye kadar sürdü. O zamanki Cermen mantalitesinin Alman halkının hakikt — arzuları diye | bugünkünden farkı yoktu. Yalnız «ko- ruma» mefhumu gün günden daha ge- nişlemiş bulunuyor. — Artık «Cermen Treitsehke daha 1890 da Almanya - | kültürünün _korunmısıı ndıce_ «Alman daki Yahudi tehlikesi üstünde ısrarla | devleti» ne inhisar etmiyor. Bütün mü- hacirleri ve dağınık haldeki tekmil AL- paraya | man kütlelerini de içine alıyor. Bu si - müteallik işlere alıştılar. Artık Yahu- | yaset Brezilia gibi büyük - bir Alman | kolon!sinin yaşadığı — memleketlerde »| Alman mekteblerine, Alman diline, Al batar olmuştur; hiç bir millet Yahudi -| man gazetelerine müzaheret şeklinde, lerin iki milliyet kullanmalarına göz | İsviçre, Holanda, Danzig, Memel, Si - lezya, Züdet topraklarında ise Pan - Bununla beraber Treitsehke Yahudi | Germanizm halinde kendini gösteriyor. Hitlerizm'in kaynağı Versay mua » aslen Alman olanları birbirinden kat't|hedesinde değil Bismark Almanyasın- olarak ayırd etmenin güçlüğünü gizle-|dadır. Onun esasımı kayrayabilmek i - çin Alman halkının ezici bir muahede- den duydukları değil, an dokuzuncu Almanyanın müstemleke arzusunu |asrın sonlarında yaşamış olan modern yalnız ham madde ihtiyacından doğ -| tarih profesörünün şaşırtıcı bir açık - (Devamı 10 neu sayfada) Amerika Charlie Me. Carthy adını Amerika halkı tapacak yeni bir mabud bulmuştur. Bütün can ve gönüllerin bağ- landığı bu mabudun ismi Charlie Mc. Carthy'dir, Tanıdınız belki: Hani şu tahtadan yapılmış bir nevi kukla... Kukla amma.... Yüz binlerce halkı a- da dolaşmaktadır. Resmi her yerde ası- hdır. Resmi ile düğmeler, madalyonlar, hatıralar yapılmaktadır. Bu tahtadan |san'atkâra karşı Amerikada duyulan bü- 'ya da geçmiştir. En büyük Amerikan rade yo merkezlerinden National — Broadcas- ting bu sasri» san'atkâra sık sık mono- Joğlar söyletmektedir. Bu monoloğlar A- merikada pek büyük bir rağbet ile kar- şılanmaktadır. Charlie Me. Carthy'ye karşı duyulan bu sonsuz muhabbet, bu emsalsiz rağbet Amerikan tiyatro ve sinema san'atkârla- rını hem de kalbur üstündeki san'atkâr- ları adamakıllı kıskandırmaktadır. Bü san'atkârlara göre tahtadân bir ada- ma karşı bu tapınma asri bir putperest- liktir. Charlie Me, Carthy'nin hayatı on beş seneliktir. Cidden çok şayanı dikkattir. Anlatmağa değer. Bundan tam on beş sene evvel, bir yaz günü öğleden sonra iki delikanlı bir odun ve kereste deposuna girerler ve etrafı ve malları iyice tedkik ettikten sonra bir ke- -İnarda duran bir kütüğü gözlerine kesti- rirler, Bu delikanlılardan birinin adı Edgar Bergendi. Tanınmış bir aktördü. Sonra- dan san'atkâr Charlie Mc. Carthy'nin asis tanı olacaktı. Diğeri iâ&e o zamanın tahta üzerine çalışan tanınmış hoykeltraşla- yından Charlie Mac idi. Berget elindeki kara kalem Ne hemen bir maket hazırlamış ve Charlıeye uza- tarak şunları söylemiş: — Anladınız ya... Tıpkı bunun — gibi işlemelisiniz. Simasını ben çizdim amma. Haniya Roudolph Streetin köşe başında küçük bir gazete satıcısı vardı, İrlanda- h... İşte tıpkı onun gibi olmalı. Gözlerin- den ateş ve zekâ fışkırmalı... — Elimden geldiği kadar bir şeye ben- zeteceğim. San'atkâr Charlie özenerek çalışmış, ıçıbılamış ve şimdi Hollywood ve Ame- Jrikanın tapındığı yeni mabudu meydana çıkarmıştır. Charlle iş görürken Bergen de kukla- Jzan dahili kısımlarını Kazırlamakla meş- gul olmuştur. Nihayet kukla tamamile ikmal edil- heykeltraşa: Mac adını koyacağım... Fakat madem ki İrlandalı gazeteci satıcısının şahsiyetini ortaya çıkrracak isminin de İrlandalı ol- masına dixkat eylemeliyiz. Charlie Mac diyeceğimiz yerde ona Mac Carthy de- riz. İaminin tamamı da Charlle Mac Carthy olur, demiştir, Bir gün müteşebbis bir impresario bu iki san'atkârı Avrupaya bir turneye da- vet etmiş. Bergen ve Charlile bu daveti k&bul etmişler ve küçük Charlleyi ça talarına yerleştirerek yola çıkmışlar. İn- |giltere, Rusya ve İsveçi dolaşmışlar. İs- veçte vellahdin huzurunda oyunlarını vermişler. İngilterede de bir hayli mu- vaffakiyet kazanmışlar. Buralardan sonra merkezi Amerika ve cenvubi Amerikayı dolaşmışlar. Nihayet vatanlarına dönmüşler. Fa- kat bu arada vatanlarında vodvilin artık rovaçtan düştüğünü görmüşler, Broad- waydaki meşhur (Palace Theater) i si- nemaya kalbedilmiş bulmuşlar. İki ar- kadaş az kalsın işi yarıda bırakacaklar- mış. Bereket versin bu fikirden vazgeç- mişler ve doğruca Hollywoodun yolunu tutmuşlar... Maksadları Charlie Me Carthy'yi film kumpanyalarına takdım etmek., yağına getirmiştir. İsmi herkesin ağzın- | yük muhabbet şimdi İngiltere ve Fransa- | miş, Bergen onu o kadar beğenmiş ki| — Senin şerefine olarak ona Charlie Sayfa 7 halkının tapındığı tahtadan adam taşıyan bu tahta adam iki sahibine servet kazandırıyor. Yüz binlerce halk sinemaya bu tahta adamı görmek için koşuyor, radyoda binlerce * insan onun monoloğlarını zevkle dinliyor Charlie Mc. Carthy | Şimdi meşhur bir sinema prodüktörü İolan bir zat onlara şu sözleri söylemiş: — Sizin işlemekte olduğunuz tarz artık gözden düşmüştür, rağbet bulamazsınız | Charlle bu sözlere çok kızmış: | — Hükmünüzde acele etmeyiniz. . Sonradan gelip sizi bulacağım. Bir an- |gajman teklif etmek için çırpınacaksı. nız... Buna eminim. | İki arkadaş yeniden yola düzülmüşler |Şarka doğru gitmişler. Nevyorka varmış- Har. Orada Mac Carthy No Bergen Nev: |yorkun en aristokrat salonu olan madam iEİsı Maksvel'e davet edilmişler... Davet- liler bunları çok, hem pek çok beğen: mişler. | Meşhur Noel Coward davetliler meya nında imiş. Bu kukladan temin edilebi- lecek istifadeyi hemen sezmiş ve onlar lehine şiddetli bir propagahdaya başla: muş. Bu sayede pek az bir müddet — sonr: |Mac Carthy - Bergen Amerikanın en bü yük radyo merkezi olan Nationai Broad- casting Company'ye davet edilmişler. Bir müsamere vermişler. Bu müsamereyi tadyoda dinliyen radyo şirketinin mü: dürü Rudy Vallee kuklanın ifade tarzını, sesini, buluşlarını o kadar beğenmiş ki (Demsma 10 ncu sayfada) Yeni ve güzel bir Alman yıldızı daha doğdu z Kristen Heiberg | —Ufa film kumpanyası son aylar içinde yeni bir Alman yıldızı keşfetmiştir. Kum- Tal güzeli, mevzun vücud!'ü olan bu y dız Kristen Heibergdir, Ufa hösabına filmini çevirmeğe başlatışlır. Sınema münekkidleri bu yıldızın yakın' sencler içinde çok büyük muvaffakiyetler kazu- nacağına kanidirler.