Dediler ki: — Bata, Çekoslovakyaya retsicumhur oluyormuş. Dedim ki: — Bata, batmak kelimesinden mi geli. yor? Dediler ki: — Hayır; Bata, meşhur bir ayakkabı fabrikasının sahibinin adıdır. Deditm ki: — Çekoslovakyanın altı üstüne geldiği ayakların, başa çıkmasından belli! Dediler ki: — Bugün ayakkabı tabrikası sahlBl am- ma, yarın, o da Beneş gibi pabuçsuz kaç. Dedim ki: — Pabuç yapmak iş dağil, Çekoslovak- yanın dama atılan pabuçlarını damdan Sndirebilmek iştir. ” Dediler ki: —?199'? » — Fekoslovakyaya ayak basan Al - Gökten düşen taşlar « Her sene feza- daki mahrekini şa- / düşenlerin ağır - diğı iki milyon ton kadar tahmin e - diliyor. Fakat bu sema taşları gayet geniş bir sahaya serpildikleri için kaybolup gidiyorlar. * Çinliler eskiden çakıl taşlarını para mukabilinde kullanırlardı 4, Vaktile Çinliler çakıl taşlarını para makamında kullandıkları için, daba hâ. 14 para işlerinde çakıl taşı para alâmeti olarak yazılmaktadır. Yukarıdaki çince Kocasız kalan anne Evlenmemeli mi? İşte size bir sual ki, tek kelime ile evet veya hayır şeklinde cevabı veri- lemez. Soran henüz genç denilebile- ©ek bir kadındır, tabit adını söylemi- yeceğim, oturduğu memleketi de zik- retmiyeceğim, fakat anlattıklarını kıs. men bülâsa edebilirim. Diyor ki: — Çok sevdiğim bir kocam — vardı, beni en büyüğü 12 yaşımı geçmiyen üç çocuğumla yalnız bırakarak öldü. Kü- çük bir irad sahibi idim, biraz da ka- zanarak yaşadım, aradan 4 sene geçti. Kocamın hatırasına elân sadığım, fa- kat nihayet yara yavaş yavaş iltiyam buluyor, ve insan ebediyen yalnız ya- şamaya mahküm olmaktan sıkılıyor. Karşıma bir adam çıktı. Bir gün tekrar evlenebilmek ihtimalini dü- Şündüm. Kocamın hısım akrabasile çok ya- kından çok samim! münasebette kal- Mmiştım. Düşüncemi sezdikleri zaman: — Haklımın, dediler, Fakat bugün 16 yaşımı bulan büyük oğlun eve bir ya- bancı erkeğin gelmesini nasıl telâkki edecek. 7 yaşındaki ikinci oğlun, 5 ya- şındaki kızın ne düşünecekler? Sual beni sarstı. Biz defa da sizin fikrinizi alayım, dedim. Muhakemeni- Ze yardım etmesi için söylüyorum: Şimdi yaşım 39 dur. * Çocuğu olmuyan genç bir dul, ister manlar, Lehller, Macarlar, ayak Bastık- ları yetişmiyormuş gibi üstelik ayakla - rına birer de ayakkabıcı istediler. Dediler ki: — ?111?? Dedim ki: * — Nasreddin Hocanın şu fıkrasını bi - Tir misiniz? Fıkrayı anlattım: “«Hoca bir dere kenarında oturmuş. Abdest alıyormuş, ayakkablarını da çı - karmış, yanıbaşına koymuş. Hoca tam n- yağını yıkayıp abdestini tamamladığı za- man bir de bakmış ki, derenin suları a- yakkabılarını almış götürüyor. Hoca derhal abdestini bozmuş ve dereye dön- müş: — Senden aldığım abdesti geri verdim, demiş, sen de benim ayakkabılarımı geri ver.. ; Dediler ki: — Bu fıkrayı neye anlattın? Dedim ki: — Günün birinde Bata da, Nasreddin Hoca gibi «al reisicumhurluğunu, ver a - yakkabı fabrikalarımı.» Diyecektir de... İsmet Hulüsi Dünyanın en garib kilabı j / Jıı' İA Almanyada Gottingen üniversitesinde dünyanın en garib kitabı bulunmaktadır. Bir Alman fizik mütehassısı, tıbbın ba- bası İpokrata olan şükranını eda için, öl- düğü zaman İpokratın bir eseriniğ kendi derisi ile cildlenmesini vasiyet etmiştir. Bu eserin cildi de bugün fizikçinin derisi t1le cidli bulunmaktadır. yazılmış yazılar soldan sağa doğru şu manaları ilade ediyor: Çakıl taşı, borç, sermaye, maaş, mülk. zengin, ister fakir olsun bana bu su- ali sorsaydı kendisine hiç düşünmek- gsizin: — Evlenmelisin. Bu, kendine ve ce- miyete karşı bir vazifedir. cevabını verecektim. Suali soran çocuk sahibi olmakla beraber çok genç yaşta bulunsaydı ço- cuklarının sayısı ve şahsi vaziyeti ba- kımından küçük bir tereddüd geçir- mekle beraber belki gene: — Evleniniz, diyecektim. Fakat bakınız, bu dakikada beyaz saçlı ihtiyar bir kadının hayali gözle- rimin önüne geliyor: Daha 30 yaşında iken 5 çocukla dul kalmıştı, kocasına olmasa bile çocuklarına sadakati ölün- ceye kadar muhafaza etti, bazan bahsi geçerken: » — Kadınlık rolüm 30 yaşımda iken bitti, ondan sonra annelik rolüm, üze- rine babalık rolünü de alarak devam etti, derdi. Elân hayatta olan bu kadını çok be- Benirim. Aziz okuyucum bugün 39 ya- Şandasın, nihayet üç dört yıl sonra ka- dınlık hissin zayıflıyacak, sönecek, biraz daha bekliyerek çocuklarına ye- timliklerini hissettirmemeyi yapamaz mMısın? Hem, karşına çıkan adamın sana na- sil bir hayat hazırlıyacağı da belli değil. Malüm bir vaziyeti bir meçhul viadyıız feda etmek tehlikesi önünde sin, TEYZE ' BON IOI'I.'A Kadın Köşesi Çocuğunuzun tembel olmaması sizin elinizdedir Çocuklarınıza tembel demeyiniz. Tem- bel çocuk yoktur. Tembel çocuk ya öyle ahıştırılmıştır. Ya hastadır, ya da inader. Hastaları doktora bırakalım. Sağlam çocuğun tembel olmaması için annesinin enu çalıştırmaya alıştırmaktan üÜşenme- mesi esastır. Büyük bir mütehassıs: «Ba- şıboş, işsiz güçsüz, disiplinsiz. bırakılan yavru ister istemez tembelleşir» der. Anneler, size düşen vazife, hangi yaşta olursa olsun, çocuğunuza çalışmayı sev- dirmektir. Bunun için her şeyden önce ona bir idcal insan örneği veriniz. Çocuk bu örneği sevsin, ona benzemiye çalışsın. Onün gibi çalışkan ve Iyi bir insan olma- yı emel bilsin. İkinci derecede yapacağınız şey nasi- hat ve mükâ çocuğun tembelliğinin önüne geçmek olmalıdır. Meselâ: Yıkanmak istemiyor. Pek küçüğe — Eğer yıkanmazsan yü- zünü böcekler yer filân gibi bir şeyler söylenir. Daha büyüklere — Hiç senin yaşında çocuk yıkanmaz olur mu? Aman ne ayıb. Bak yıkanmca ne kadar güzelleşiyorsun dersiniz. Eğer yemek yemeğe nazlanıyorsa. Küçüklere: «Ye ki bahan gibi, ablan gibi büyüyesin. Şu bir lokma kedi için, bir lokma da benim için» diyerek kan- dırılır. Dahâ büyüklere değişik ve manzarası güzel yemekler verirsiniz. Yemek iste- Is;/.—ı"' emi>,  Birinciteşrin 13 10, 13 yaşında hırsızlığa başlıyan — 3 küçük çocuk yakalandı | Sorgu hâkimliğine gönderilen çocuklar * Şeytana uyduk ,, diyerek suçlarını itiraf ettiler i_ | 10 ve 13 yaşlarında üç çocuktan mü- rekkeb, bir hırsızlık şebekesi, dün Ad- liyeye teslim edilmiştir. Rauf, Siyami, Mehmed Ali izimle - rindeki bu üç küçük, yaşlarından u- mulmıyacak bir cesaret ve cür'etle, Balatta Şaban ve Nuri isminde iki şahsın, kapı kırmak suretile, evlerine girmişlerdir. Ayakkabı, kazak, ustura gibi şeyler çalarak. kaçan yaramaz- lar, bilâhare polis tarafından yakala- narak, Müddelumumiliğe teslim edil - mişlerdir. Fariki iz oldukları sorguya çekilmişlerdir. Üçü de, suç - larını itiraf etmiş ve: — Şeytana uyduk. Bir iştir oldu, de- mişlerdir. Dün Adliye koridorlarında iki jan- darma arasında geçen bu üç miniminiyi görenler, merakla yanlarıma sokularak, bunların ne yaptıklarını. sormaktaydı- lar. Küçük suçlularsa, etraflarındak! - lere korkmadan ve çekinmeden, per- vasızca: — Biz dayaktan korkup, evlerimiz - den kaçtık. Başımıza buü işler geldi, diye cevab vermişlerdir. Suçlu küçük- ler hakkında sorgu hâkimliğince ilk tahkikat açılmıştır. Otobüs davasına aid karar temyizden geldi Diş tabibi Avni Bayer ve Recai |Nüzhetin mahkümiyetleri, Ahmed E - |min Yalmangn kısmen mahkümiyeti, kısmen cezasının iskatile neticelenen etobüs neşriyatı davası haxkındaki ka- tTar, Temyiz mahkemesi tarafından ted- kik edilmiştir. |hete aid kısmı tasdik edilmiş, Ahmed Emin ve neşriyat müdürü Sabri Sa - Hme ald kısmı ise, nakzedilmiştir. Dükkân soyan bir hırsız yakalandı Yaman bir hırsızlık suçlusu yakala- |narak, Adliyeye teslim edilmiştir, | Suçlu Nihad, evvelki gece Sirkeci - |de bakkal Hüseyinin işletmekte oldu- ğu dükkâna, yanındaki ahçı dükkânı- İnın su borusuna tırmanmak suretile 3 | tarafından, girmiştir. Çekmeceyi kırarak, içinde bulunan mediği şeyi yerse sevdiği tatlıyı yapaca- | 103 lirayı çalıp kaçmağa teşebbüs e - Binızı söyler ve yaparsınız. Koşup oynamak istemiyen pek mini- mini bir bebeğin önüne bir top koyarsı. nız, Topu yuvarlarsınız. Ona da tutma- gını söylersiniz. Böyle böyle içinde oyun hevesi uyanır. Daha büyükleri alır, beraber - sokağa İçıkınmnıı. Yürümeye alışır. Çocuk, bazan da bunların hepsini ya- |par da derslerine çalışmak istemez. O vakit, küçüğe de, büyüğe de bir mükâfat vâdetmeli, biraz çalışmaya başlar başla- maz tatlı sözlerle okşamalı, cesaret ve şevk vermeli. Vüdedilen mükâfatı hak edince - hattâ lüzumsuz .olsâ bile - derhal almalıdır. Yoksa size olan itimadı kırılır. Bu da en fena şeydir. " Baksızın den suçlu, bekçiler tarafından görüle - rek, takibe başlanmıştır. Fakat, arka- sından atılan silâh seslerine thile aldı- rış etmiyen Nihad, istasyona kadar ko- şarak, vagonlardan birinin altına girip, saklanmış, fakat bilâhare yakayı ele vermiştir. Dün, Asliye 4 üncü ceza mahkeme - sinde duruşması yapılan hırsız, cürmü- nü itiraf etmiş, duruşma hâdise ma - hallinde keşif yapılması için, talik e- dilmiştir. Mahkeme, maznun Nihadin tevkifi- ne, karar vermiştir. Çatalcada bir. kızı kaçıranlar mahküm edildiler lan bir kız kaçırma hâdisesinin Ağır- Iıklan Z | Kararın Avni Bayer ve Recai Nüz- | cezada görülmekte olan dayvası, neticeye varmıştır. Yapılan muhakeme neticesinde SUF hulardan Ramizin, !7 yaşında Rabia minde bir kızı üvey babası Yusufla laşarak, Musa ve Nazmi ismindeki âf kadaşlarının yardımile kaçırdığı sabi olmuştur. Bir köylü başı balta ile parçalanarak öldürüldü Kaş (Hususi) — Kazamızın İslâni lar köyünde bir ölüm vak'ası oldu. #” rahim adında bir köylü evinin damili da yatmakta iken Emin isminde dii bir köylü tarafından başı balta ile ralanmak suretile öldürülmüştür. B til yakalanmıştır. Kaşda bir eve yıldırım düştü Kaş (Husüsi) — Kazamızın Bezif gân köyünde Fettah oğlu Hüseyinin © vine yıldırım düşmüş ve evde hasali yaptıktan başka 7 tavukla bir inek © dürmüştür. Gümüşhacıköyündeki Seylâbın zararları — Gümüşhacıköyüne giden Samsun M habirimir yazıyor: Gümüşhacıköyünü bir müddet evvel şiddetli bir dolu ve s&$” lâb olmuştu. Vak'a yerinde yaptığım tâi” kikata göre âfet müdhiş bir kasırga © başlamış ve bunu müteakip şidde'li B yağmur baş göstermişlir. Bu yağmuf dolu da katılınca manzara büsbütün Küf kunçlaşmıştır. Dolu cam ve kiremidlef |parçalamış, duvarları delik deşik etmif tir. Bu arada elektrik telleri kopmuş, Bi saba derin bir zulmet içinde kalmıştif” Doluyu müteakip korkunç bir. gürülü ile gelen sel, kasaba halkını telâşa düşü! Mmüş, sel güzergâhındaki evler tahliye dilmiş, nüfusça vukyu muhteme! zayi” tın önüne geçilmiştir. Yalnız kasabif' civar bostanlarda bir kadın selin cer€ nına kapılmış, cesedi bir müddet sorif bulunmuştur. Madadf zararlara gelince, kasabı ci rındaki harmanları sel silip götürmül bağlar, bostanlar, mısır, tütün, kendi Mahsulü tamamen mahvolmuştur. G: sene olduğu gibi bu sene de mahsult böyle bir âfetle mahvoluşu, halkı Ç? müşkül vaziyetfe bırakmıştır. Zarâi mikdarı yüz bin lira kadardır. Kasaböit lar hükümetin yardımını bekliyorlar. — Ticaret Odası idare heyeti toplandı Ticaret Odası idare heyeti dün toplantı yapmış ve borsa hükümlerit” aykırı hareket eden bazı tacirler & kında ceza kararları vermiştir. Amerikada buğday mahsulü Vaşington 12 — Zirmat Nezaf€” ilkteşrinde Amerikanın buğday müh | sülünü 940.229,000 kilo olarak t8İt £ | min etmektedir. | eylülde mahstf | 939,972,000 kilo olarak tahmin ©de | mişti. Yulaf, arpa ve mısır mahsult” — evvelce bu mahsullerin bolluğuna | : yapılan tahminleri teyid etmektt — ir.