Cenub denizlerindeki Pak adalarında çok eski heykeller bulundu. Fakat bu heykeller bildiğimiz heykellere hiç ben- zemiyor. Fevkalâde büyük ve acaib, bo- yunlarına kadar da toprağa gömülüdür. Bu adalar asırlardanberi bomboştur. A- dada bulunan heykellerin ne maksadla yapıldığı bir türlü anlaşılamamıştır. Bunların, bugün tamamile yok olan bir ırk tarafından yapıldığı zannediliyor. * Yaşlı balık Almanyada Heilbrönn yakınındaki bir gölde 1497 de bir balık tutuldu. Bu ba-| lığın kuyruğundaki bir halkada 1234 ta- rihi yazılı idi. Bu tarih balığın göle atıl- dığı zamanı bildiriyordu. Yani 263 sene. Oldukça yaşlı bir balık değil mi? * En buyuk lokomotıf Amerikadaki — Alleg- hany dağlarında iş Hyen lokomctif, dünyanın en büyük İo- komotifidir. Bu geçilmesi oldukça güç olan o uzun yolu ancak o büyük İokomotif geçebili- yormuş. Kahkaha çıçegı yecek getirirmiş. Zavallı yavru da akşa- |ma kadar yuvanın içinde bir başına ka- İlir, sıkıntıdan patlarmış. Ağaç çok yük- Hepiniz bilirsiniz. Ha- sek yaprakları da pek sıkı olduğu için ni bir kahkaha çiçeği| etrafını, havada uçan başka kuşları filân vardır ya.. koyu yeşil| göremezmiş, Akşam olsa da,annesi gelse renkte ufacık yapraklı,| diye dört gözle beklermiş. . pembe, beyaz, mavi, gü- Akşam olur, annesi gi yavrusu eğ- zel kokulu kampanacık- | lensin diye o gün ne gördü, ne işitti ise ları vardır. Parmaklık- ağaçlara tırmanır. İşte bu kah- kaha çiçeği eskiden böy- le yükseklere çıkmaz, lara sarılır, hepsini birer birer anlatırmış. Üzerinden uçtuğu, yavrusunun hiç göremiyeceği tarlaları tarif eder, nel lerin nasıl aktığını, çocukların nasıl şup oynadığını, insanların nasıi çalıştı- ğın, çiçeklerin ne biçim, ne renk olduğu- yerde uzanır ozanır ka-İnu hepsini, hepsini anlatırnuş. - Küçük Dırmış, Bu güzel, çiçeğin ora- ya buraya dolanıp yu- karılara çıkinasına kü- çücük bir kuş sebeb ol- Muş, evvel zaman içinde bir oımanda bir kuş varmış. Bu kuşun, birkaç tane de yavrusu varmış. Zamanı gelmiş yavrula- rına uçuş dersi vermeye başlamış, Bir gün nasılsa bir kaza ol Yavrü.: lardan biri yuvadan aşağı düşmüş Kar- deşleti bağırışıp ağlamıya başlamışlar. Zavallı yavru yerde birkaç defa çırpın- |dıktan sonra hareketsiz kalmış. Hepsi o- nu öldü zannetmişler, Çocuklarına ye- mek getirmeye gitmiş olan anneleri İnöp te yavruyu sorunca kardeşleri aj cın dibinde yatan kuşu göstermişler, Anne kuş hemn aşağı inerek yavrusu- na bakmış. Yanına gelince, daha ölmediğini, kıl- binin çarptığım görmüş. Sevinçten ka- nadlarını çırpıp bağırmaya başlamış. Bin İzahmetle hasta kuşu Bakmıya başlamış. Kü Ş kanadı kırılmış. Öteki kardeşleri uçuş tecrübeleri yaparken, oö, yuvanın kena- rına gelir oturur, ötekileri seyredermiş. Birkaç zaman sonra kardeşlerinin hep- si mükemmel uçma öğrenip, birer birer çıkıp gitmişler. Anne kuş, kanadı kırık İyâvrusile 'yüvadi 'yalnız kâlmiş. kuş ta bu kadarcık, ezbere olsun dün- yayı tanımaya çalışırmış. Bir hasta kuşa annesi ağacın dibinde, toprak üzerinde uzananı, kahkaha Çiçe- ginden bahsetmiş. Atlas gibi parlıyan yaprakları, pembe, mavi, beyaz, mis u söyleyin- ğ. Artık gece gündüz hep bu kahkaha çiçeğini düşünmeye başlamış. Akşam olup anne- si yuvaya dönünce her şeyden önce Kah- kaha çiçeğini sorar, yeni çiçek açıp aç- | madığını anlamak ister, açmışsa ne oldu- ğunu merak edermiş. Bir gün, annesi kuşa, üç tane mavi çi- çeğin daha açmış olduğunu kırık kanadını vurarak bağırmış — Bu güzel çiçeği gürmevi çok istiyo- rum anne! Aşağıda, ağacın dibinde yatan kühka- |ha çiçeği bunu & ymuş. Kuş mış. Hem o da buna bir çare düşünmüş. N lamış ağacın kabuklarına tutu: ş Düşmemek için de dümdüz tutunmaz ağacın etrafında dönermiş. Hasta kı "|annesine de, yavrusuna hiçbir şey 5i lememesini tembih etmiş. Kuş annesi: çiçeği sordukça, annesi fazla bir şey söy- lemez, her zamanki gibi olduğunu anla- tırmış. Z Aradan epey gün geçmiş. Kabkaha çi- çeği hergün biraz daha yukarı çıkar, yü- Kuu“ık uçamadığı için ona annesi yi-| annesi vaya yaklaşırmış. Bir sabah küçük kuş uyandığı zamâ n çoktan kalkıp gitmiş oldı KAT GUGUKLU SAAT îı Yıldız — Bizim guguklu sa- at bozuldu mu nedir? Ar- ftık saat başlarında güğgük — atçiler güke demiyor. Yıldız — Saat on iki olsun, hem bir- denbire şaşıracaksınız, hem de benim yaptığımı beğeneceksiniz, Yıldız — Bunu yapmak pek güç olmasa gerek. Sanki sa- maz miyim? Hele bir san- dalya getirip üzerine çıka- kadar ben de yapa- daha çok kolaymış. Anne — Bu ne! Baba — Bu kuş buraya nereden düştü? Yaldız — Gugük güğgük. Yıldız — Guğük kuşu ka- pağın arkasında yayı biraz sıkışmış, gevşetirsem cak, meğer umduğumdan Yıldız — İşte güğüklü saat te oldu. Yemek vakti de yaklaştı. Sofrayı kurayım. Bübam herede ise gelir, ola- nu görmüş. Etrafına bakınınca, yuvanın kenarında gözüne pembe bir şey ilişmiş. Dikkat edince bunun, annesinin tarifin- den, bir kahkaha çiçeği olduğunu hemen anlamış. Koşarak yuvanın kenarına gel- miş, başını eğip aşağı doğru bakmca, ma- vi, pembe, beyaz daha birçok kampana- cıklar görünce sevincinden ne yapacağı- nı şaşırmış. Akşama kadar çiçekle konu- Şup ahbablık etmişler. Annesi yuvaya döndüğü zaman yavrusunun sevincini görünce kahkaha çiçeğine uzun, uzun te- şekkür etmiş. İşte o zamandanberi de bu çiçek böyle yükseklere tırmanırmış. Bazı atların saçları uzundur, boyun- o, |larından aşağı sarkar, Fakat Kaliforni- yada bir çiftlik sahi dır.. bu atın saçları bütün atların saç- larından daha uzundur, Çünkü alt metre gelmukle ve at yürürken eğer taplamazlarsa lerde sürünmektedir. Elinize bir testere alıp ta ufak bir paf' ça tahtayı kesseniz, testerenin ısındığıf! görürsünüz. Eğer kestiğiniz şey tahlâ değil de maden, ve testere de elle değil d daha çabuk işleten bir motörle harekek ettirilecek olursa sıcaklık o kadar fazli olur ki testere yenir, Bunun nasıl önütü geçmeli? Testerenin sür'atini de azali” mak istemiyorlar. Bir çare var, o da müt deni biraz yumuşatmak. Isıtımak lâzıfik Bunu da buldular: Testereyi — elekiri kutuplarından biriyle — birleştiriyorlafi kegilecek madeni de diğer kutba rapi yorlar. Böylece madenle testere arasındA bir elektrik cereyanı husule geliyor. F4* kat testere çok çabuk hareket ettiği içif ısınan testere değil de maden oluyor. T4 bif ısınınca da yumuşuyor. Böylece teti tere madeni, bir ipliğin tereyağı kestiği gibi, kolaylıkla kesiyor. Büyük Müsabaka _-...—-._._—........................-.......ı_..._... ! Yalnız Çocuklar için : AAA bi si) başladı Bugün gazetenin (2 nei) sayfasında bir resim vardır. Bugünden iti- baren muntazaman on sekiz gün on sekiz resim neşredeceğiz. Bu resim- leri kesip toplayınız. Bir kişiye Bir kişiye 15 Lira 25 Lira Bir kişiye 10 Lira Yüz kişiye de 25 lira kıymetind & hediyeler vereceğiz Resimlerin neşri bittikten sonra müsabakanın şekli hakkında tafsi- lât vereceğiz. Bu müsabaka hem faydalı, hem eğlenceli, hem de çok ko- lay olacaktır. YENiİ BiLMECEMİiZ Bü balıkçı yaman bir. balıkçıdır. Dere kenarına oturup a oltasını süya atar ate maz, öteki balıkçılar gibi saatlerce bekle- mez.. balık - hemen oltasına tutulur. Hem de ekseriyetle en iyi, en iri balıkları yaka- lar, Şimdi de bir ta- ne kocaman balık ya- kaladı ve başka ba- lıkçılar görüp kıs- kanmasınlar diye ba- lığı sakladı. Bakalım siz arayın bulabile- cek misiniz, bulursa- nız olduğu yere bir işaret koyun. Sonra resmi kesip bize gön- derin. Bir kişiye bit futbol topu, bir kişi« ye «Cengel kitabıs, diğer yüz kişiye de çok güzel ve kıymetli hediyeler vereceğiz, Bilmeceye cevab ver- Baba — Saatle oynayıp bozan sensin Hm müddeti on beş gündür. Bilmece ce-| yınız. değil mi Yıldız.. ceza olarak sana vâ- | dettiğim kaşlık şapkayı almıyacağım, vabını bize gönderdiğiniz zarfın üzerine «Bilmece» kelimesini ve bilmecenin ga- zetede çıktığı tarihi yazmayı unutma- Bilmecelerimizde birinci iktamiye Kö” zananların bize iyi çıkmış birer letcn"" larını göndermeleri lâzımdır. -