bey, kanunt ve resmi bir şe - kilde hakkını almıya karar verdiği için tiddiyetini muhafaza etmiş; bölük kü- Mandanını selâmladıktan sonra: — Yüzbaşım!. Bir istidam var. işim de, biraz acele, Onun için bizzat geldim. Demişti, Fakat Emin ağa, resmiyet ve ciddi - Yetten anlıyacak bir adam değildi. İşi fakaya bozarak Zeki beyin koluna gir- Miş; iki tarafırldaki musurlarda cins Atlar ve kısraklar bağlı olan geniş av- ludan Bgeçirdikten sonra, döıeınelcrlr.— den tavanlarıma kadar her tarafı İıy - Mettar halılar, pınl parlıyan Sümüş takımlarla dolu bir odaya sü - Tüklemişti. sü> — Hele otur, bakalım. Bu dağlarda &cele iş olur mu? Bir kaç kuzu ye.. bir kaç küp soğuk ayran iç. Ondan sonra Geri dönersin. Emin ağa, sözlerini bitirir bitirmez, Şırya seslenmişti: ; — Ulaaan!, çabuk.. yüzbaşı efendiye bir körpe kuzu boğazlayın. Bir saç ke- bi yapın... Hele peşin birer soğuk Ayran getirin... Bu gürültülü emirler de bitmişti. Ve ârtık karşı karşıya geçmişlerdi, 4 Sabırsızlığın heyecanile kendini güç Zaptedebilen Zeki bey derhal, c0 den istidayı çıkarmış.. Emin ağaya u - Zatmıştı. — Bu ne, yüzbaşı?. Sen, sahi arzubal Betirmişsin. . K — Evet, yüzbaşım.. size,gesmen is' da veriyorum. ” - — Ne istidası, bu?. — Teehhâl edeceğim. Nikâh için mü- saade istiyorum, K Emin ağa, gürültülü bir kahkahâa ko- yuvermişti. Bu kıhkıhg İle: — Her şeyden haberim var. Demek istemişti... Fakat bq_ kurnaz dağ adamı, maksadını ıçıkcş sqylcm yerek sözü gene şakaya çevirmişti. — Kurban!.. Bizim bu dağların hav.n-' &ı, böyledir. Sularımızı içenler, bek"i Yaşıyamazlar, | — Belki, böyledir, ağa... Fakat, ıg;n böyle bir ihtiyac hissettiğim için :sıîı: Vermiyorum, Bu müracaatime — sebCd. ir mecburiyet... Birdenbire İstanbul daki nişanlım geldi. Tabif ayrı Yaşıya Mayız, Onun için... — Anladım, kurban.. :ınııde:îıe-c.e. B — Onun için sizden rica . İstidanın derhal müamelesi başlasın. İz de, başımızın çaresine bakalım. | — Kolay.. derhal yaparız... _Fıkâı Melüm ya, hükümet işlerinde bif UsU Vardır. Eski evrak muamele görmeyin- C yenisine bakılmaz... Bölüğün evrak', d_“hl hâlâ duruyor, Hele seni, şunlara İr Mühür bas.. geri küsurunu bana bi- -. seni evlendirmek.. ev tutmak.. dö” ğîyi_p dayamak.. - içine yerleştirmek, »M borcum olsun, y l Zeki bey, böyle bir teklife maru l:cagm' tahmin etmişti. Onun için der- a1 evvelden hazırladığı cevabi VeT * Mişti: — Yüzbaşım!.. Sana, kısaca 5 Takı linya bir araya gelse, ben O €V" 1 Mühürliyemem. Daha açık söyli- yeyim, Be“:_mületime. hükümetime Tet edemem, ’ll;_ Vay.. sanki biz ihanet mi ediyö * Ki mi vi a Bu, bir düişünüş meselesidir... Si- 'l." Sin, bu gibi işler, belki pek sader müççKimbilir kaç kereler bunları yap- k'-î*mızd.r' ve alışmışsınızdır... Fgkat ve n için böyle değil. Ben; milletimin başpiümetimin bana verdiği paradan Ar—:î hiç bir şekilde para alamam... Süat & bu bahsi kapayalım. Ben, biT VVel kasabaya dünmek mecburi- y ya : ı:ı*:de Olduğum için, şimdi — işimize lim, 'âîm;fı ağa, kaşlarını çatmıştı. Sert bir 2 ”e' TMırıldanmıştı: Skâlâ.. işimize bakalım... Bu A Münmele mavttine | kavmadan önce, tahkikat yapmak lâzım... Evvelâ, |sında, Zeki beyin bütün metaneti sarsıl- şunu söyle. Alacağın kız, kimdir? lüm ya.. bunlar bilinmedikce ve doğru- luğu isbat edilmedikce, ben istidayı na- sıl alaya göndereyim? adamı, kendişini en amansız yerinden yakalamıştı. hüviyetini “ doğruca Ka aaamaama Antalya (Baştarafı 12 inci sayfada) — Sustur şu yumurcağı Filis, diye ba- ğırdı. bir şeyler söyledi, okşadı. Epey uğraştık- ftan sonra nihayet susturabildi. ate bakarak: la senin için bir oda ayırttım, İçiniz wkı- K Baba oğul beraberce çıkıp gittiler. Çocuk uyumuştu. Filis onu kucağından taben: — Sizi ilk defa görüyorum, dedi. Hilsiniz. Bu muhavereye uzaktan kulak misafi- yaklaşmıştı, o da söze karıştı: — Peki ama matmazel madem ki bu efendi sizin aradığınız zat değildir. halde ne diye bu izdivaca razı oldunuz? dikten sonra... HİKÂYE: Gürültüsüz bir izdivaç dilar. Bu çocuk kimindi acaba? O anda salonun kapısı açıldı. İçeriye etrafına bakınarak ihtiyar bir> kadın Genç kız çocuğu kucağına aldı. Ona| girdi: — Affedersiniz, dedi. Bitişik daireda işim vardı. Sabahtanberi onunla uğraşı- Merasim bilmişti. Köylü kolundaki sa-| yorum. Bizim kız hava alir ülye küçük yumurcağını da peşime takmıştı. Nesıl — Bizim trenin kalkmasına yirmi beş| oldu bilmem, kaşla göz arasında yanım- dakika var. Filis kızım, ben Henri ile kö-| dan kayboldu. Bir saattir arıyorum, a ye dönüyorum. Draymur otelinde kocan- | caba nereye gitti? Salondakilerin cevab vermesine vakit hncıya kadar kalın. Geleceğiniz zamanm| kalmadan kadın koltukta uyuyan çocu: bana telgraf çekersiniz. Gelir sizi istas- | Ru gördü. Koşarak gitti, çocuğu kucak- yondan karşılarım. Şimdilik hoşça kalın. | lıyarak orada bulunanlara bir ağız dolü- su teşekkür edip gözden kayboldu. Aradan bir dakika geçmemişti ki kapı !mdlrenk evlenme memurunun koltuğu- | tekrar açıldı. Ağlamaktan gözleri şişmiş na yerleştirdi. Şimdi genç kızla Coe karşı | olduğu halde Margarit göründü. karşıya kalmışlardı. Memur pencereden | sevgilisini görünce hemen yanına koştu, sokağı seyrediyordu. Coe genç kıza hi-|lâkin genç kız elinin bir işaretile Coeyi Coy durdurdu: — Evvelâ, dedi. Bu rezaletin tamirini — Ben de öyle. Siz aradığım adam de- | isterim, Beni tatmin edecek izahat ven melisin, — Pek kolay 5., gılim. Öyle ise bir da- ri olan evlenme memuru da yanlarına | kika dinle, Söonra Filise dönerek: — Lütfen matmazel demin bize an- O|lattıklarınızı tekrar eder misiniiz? Mârgarit Filisin verdiği izahatı sonu- — Ben ne diyebilirim ki.. babam iste-|na kadar ses çıkarmadan dinledi, Halin- den memnun olduğu belli idi. Lâkin tave — O halde siz biraz içeri benim yazı- | rını hiç bozmuyordu: — Yüzbaşım!. Sana kısaca söyliye yim. Dünya bir araya gelse ben o g| haneme girin de biz kocanız ile bu me- evrakı mühürliyemem, gele hakkında biraz hususf görüşelim. Genç kız çekilince memur sordu: — Şimdi söyle bana oğlum. Sen hakl-| katen bu izdivaçtan kurtulmak istiyor musun? — Tabil değil mi ya... Coe sözünü bitiremedi. Salonun kapısı bir tekme ile açıldı. İçeri genç bir zabit girdi. Yüzü kıpkırmızı olmuştu. Hiddet- ten köpürüyordu. — Utanmaz herif diye bağırdı. Şimdi | seni ne yapayım? mıştı, Başı dönmiye ve kulakları uğul- damıya başlamıştı. Gözlerinin önüne Leylâ, gelmişti. O kadar büyük fedakârlıklara katlanan bu sevgili; rahatını, huzurunu, serve- tini, saadetini feda etmiş; o kadar me- şakkatlere, kahramanca göğüs germiş- tL Böylece buraya kadar geldikten son- ra, bütün bunların mükâfatını, bu acı hezimetin neticesini öğrenmek sureti- le mi, görecekti?... Sonra gözlerini, Emin ağaya çevir- mişti... Bu taş yürekli dağ adamının ihtiras ve şeytanlıkla dolu gözleri kor- kunç bir tebessümle parlıyordu. (Arkası var) — Nişanlım. kekt — Onu, anladık... Fakat kimdir?.. imin nesidir?, Ailesi kimlerdir. Ma- Zeki bey, şaşırmıştı. Bu çarıklı dağ di, ne cevab verecekti?.. Leylân'n haber » vermek, ümkün değildi. Uydurma bir hüviyet TOiş olsa, o da resmi bir muamelede hte teşkil edecekti. Bu büyük âciz ve mağlübiyet karşı- NEVROZİiN Bulunan eve baş Vidan kurtulayım derken daha büyüğüne çatmıştı. Güç halle kekeledi: — Bir dakika beni dinle de izah ede- yim. | — tzah edilecek bir şey yok, mesele meydanda, bu işi ancak kan temixler! İşin sarpa sardığını gören ovlenme me- muru araya girdi: — Canım dedi. Biraz sakin olun, işin içyüzünü öğrenin evvelâ. ondan sonra hesablaşırsınız. İlân Tarifemiz Tek sütun santimi ——— — O halde dedi, bu nikâh hükümsüz. dür, Coe hemen atıldı: — Evet hükümsüz olması icab eder İlk fırsatta biz tekrar birbirimize kavu- şacağız. Bu sözü duyan Filisin kaşları çatıldı: — Yo, o kadar acele etmeyin bakalır dedi. Vakıâ bu efendi benim sevdiğim a- dam değildir, lâkin madem ki 6 meydan- da“yok ve ben Coe Kelli ile evlenmiş bu- lunuyorum. Şimdi o benim resinen kocam sayılır, İyi bir koca bulmuşken ne diya Coe korkudan sapsarı kesildi. Bir be-|elimden kaçırayım? Her şey halledilmiş ve yoluna girmiş iken al sana bir engel daha!., Bu söz Üze« rine Coe ne yapacağını şaşırdı. Yardım bekler gibi Margaritin yüzüne baktı. Margarit kıpkırmızı kesilmişti: — Ne hakla benim sevgilimi elimden almağa kalkıyorsun? Yaptığınız hile, oy- nâdığınız komedya yetişmedi mi? Filis te sinirlenmişti: — Sana ne, benim kocam değil mi, n« karışıyorsun sen? — Seni sevmiyen bir adamla nasıl ya- şıyacaksın? İnsanda biraz izzetinefis ö İş büyüdü. İki genç kız birbirlerini dö: vecek hale geldiler, Meseleyi yatıştırmak : Birinci sahife 400 kursış Zabit biraz kendini topladı. Bunu fır- ve diş ağrısı İkinci X caahile 380' a. <$ | çat Biliit Cüğraeliğiii ea FL V . Üçüncü — sahife 200 —» — Margariti getirin buraya, kendisine |lür. k gl'mez' Dördüncü sahile 100 — » her şeyi anlatacağım. İç sahifeler Ö0 Ş O sırada zabitin gözü koltukta uyuyan Son sahife 40 », çocuğa ilişti: — Ya bu çocuk, diye sordu. — O benim değil ki. Siz derhal Mar- gariti getirin buraya... Zabit bir Ikk saniye düşündü. Sanra bir şey söylemeden kapıyı şiddetle çarplı gitti. Coc geniş bir nefes aldı: — Bu varan iki... Bunu da atlattık. Şimdi bakalım daha neler çıkacak?.. Filis içeri girdi; — Yazıhaneniz çok sıcak Memur efen. di, içim sıkıldı, Pazla düuramadım. Coe hemen söze girişti: — Allah aşkına matmazel şu” mestle hakkında bana biraz izahat verin, yoksa çatlıyacağım. — Peki dedi, Size her şeyi anlatayım: Bundan tam üç sene evvel yâni 1917 senesi sonbaharında bir mülâzımle ta- nışmıştım, Bu »birkaç gün için İzin alıp köyümüze bir tanıdığını görmeğe gelen bir gençti. Kendisile ancak beş altı saat | Börüşebildik. Birbirimizden o kadar hoş- landık ki ayrılmadan evvel gizlice ev- lendik. Bana isminin Coe Kelli olduğu- nu söylemişti. Aradan üç sene geçtiği |halde kendisinden bir haber alamadım. P132 inci alayda idi. Coe kendi kendine söylendi: — Ne tuhaf ben de ayni alayda idim. Halbuki alayda benim ismimde başka hiçbir kimse yaktu. Evlenme memuru: — O hâalde, dedi. Bu çocuk babasının ismini nasıl taşıyacak? Bu sözü söyliyerek koltukta yatan ço- cuğu gösterdi. Muayyen bir müdder zarfında fazlaca mikdarda ildm yaptıracak. lar ayrıca tenzilâtlı tarifemizden istifade edeceklerdir. Tam, yarım ve çeyrek sayfa ilânlar için ayrı bir tarife derpiş edilmiştir. Son Posta'nın ticari ilânlarına &d işler için gu adrese müracaaz edilmelidir: Hâncdık Kollekti! Şirketi Kahramantade Han üeüeRevLREcE SA CALALELENAREAELALALARELARE KSN NSN AA Besasankenen İstanbul ikinci iflâs memurluğundan: hemen bir kaşe , Müflis Balık Avcılığı Türk — Limited NEvRozı Şirketi masagına gelen alacaklı hazinenin a Ç Histediği 378 lira hakkında ibraz edilen ev- alınız bir şeyiniz kalmaz. İzak suretleri borecun tahakkukuna kâfi İcabında günde 3 kaşe alına- Şil görülmediğinden idarece alacak kayıd bilir, İsmine dikkat, Taklidle- Ü (a1ebinin reddine karar verilmiş olduğu rinden sakınınız. I.ı.—'.n olunur. — (10264) | Nafıa Müdürlüğünden : ; bi yapmayın, — başınız %'ılı ağrımağa M ksiltme işinde talibi zübur etmiyen Elmalı hükümet künâğı üçüncü kısım Eksil lığa çıkarılmıştır. inşaatı b:;î:âî lira B kuruşlak kısmin inşaatı. ğcşg « aid şartnameler ve evraklar şutlardır: ge 4 — Eksiltme şartnamesi. H Mükavele proji © — Bayındırlık âşleri fenni şannz.mc!e:. ,mnımesL d — Hususi ; ö e — Keşif cedveli, Filis taaccüble dudaklarını bükerek: * — Ben ne karı; , anası, babası dü- G a a 5 lira mukabilinde Antalya nafia dairesinden. aldirabüle. İ ancün. 234 İstekliler örülebilir. bedel dairede de gö : b — Net?, Bu çocuk sizin değil mi? ler. Bu ”Y';kzğ'.l:ma Pazartesi günü saat 11 de Antalya nafıa dairesinde kuru« | - — Ne münasebet? Ben Mister Coe Kel: thale.günü 8/ aktır. Taliblerin ihaleden sekiz gün evvel müracaatla İlimin zannediyordum. a xnmh;lmd*.u ;:'üdürlül“nm ehliyet vesikası almaları lâzımdır. — «6119 Üçü de hayretle birbirlerine bakakal- Antalya ğ * . b Ü c e kyd e y DK için Coe ile nikâh memuru araya girme- Be uğraşırlarken kapı açıldı. İçeriye Mar. garitin kardeşi girdi. Marganıt kardeşine haykırdı: — Sam yetiş, bu kadın beni öldüre cek!. İşin garibi Samı gören Filis te onun üzerine atıldı: — Coe Kelli!.. Benim hakiki Coem. Ne- relerdesin sen. Gel bu kadının elinden kurtar beni. Sam genç kızı göründe hemen ona koş tu. Onu kolları arasına aldı. Uzun — bit hasretin verdiği iştiyakla kucakladı: — Üç senedir seni arayıp duruyorum. Nihayet buldum. Artık bundan sonra be- nimsin, seni bir daha bırakmamı, Kız kardeşi Coe ve evlenme memuru- nun hayretle kendisine baklıkların: gö- rünce izahat vermek lâzım olduğunu an- ladı: — Bundan üç sene evveldi. Malüm ya Coe ile ben ayni bölükte zabitlik ediyor: duk. Bir gün bir arkadaşı görmek için izin almak lâzım oldu. Halbuki ben ce- zalı idim. Coe Kelli namına izin aldım. Gittiğim köyde Filis ile tanıştım. Ona da ismimin Coe olduğunu söylemiştim. Ha- tarm tamir etmeğe vakit kalmıadan ay- rıldık, mesole bundan ibaret, Üç sene- denberi birbirimizi arıyoruz. Nihayet işte buluştuk... İki genç birbitine tekrar sarılırken Coe de kolunu Margaritin beline doladı. İki çift yeniden nikâklanmak Üzere ev. lenme memurunun masasına doğru yü« rüdüler. YARINKİ NÜSHAMIZDA: Zavallı at hırsızı Yazan: Erskin Koldueli Ür Ş Çeviren: H Alaz P ÇAA Ç