17 Eylül 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

17 Eylül 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

i İ : i İ i | j 1 1 | ! Ek i | pa ri er Tercüme eden: Mebrure Sami “SON POSTA Beklenilen sevgili ttuğu casuslarından birinin k an, zaptiye nazırına da hiz- met ediyor ve ona her şeyi haber veri- yordu.) artık madam Valevskanın kat'i e yerleşmiş olduğu hak- tirdiği malümat dehşetli ca- »r, kıskançlıktan ona ateş püskürüyordu. yandığı Kler dö Remüza da helerini yatıştıramıyordu. n syağa fırladı ve ne- esini kolundan çekerek sinirli bir sesle: — İçimi kurd gibi yiyor bu şüphe... İmkânı yok, dayı mıyacağım. Her şeyi old ğreneyim daha iyi. Şu dakikada biliyorum o Lehli karısı Bonapartın yanında olacak. Yakalıya- cağım onları... dedi. Korkudan şaşkına dönen Kler dö Re- müza: — Aman ne yapıyorsunuz imparato- riçem? Haklı da, haksız da olsanız bir rezalet çıkarmaktan başka ne işe yarar bu?.. Sonra imparator neder &ize?.. Hem bu saatte hususi dairelerine ben ne hakla çıkabilirim? İmparator dün - “ yada affetmez böyle bir hareketi. Hem iz doğru çıkarsa, nasıl bir halle karşi cağınızı bir düşü - nün! Bizzat siz, ne müşkül bir vaziyete girmiş olacaksınız... Gözünüzün önüne getirsenize... Jozefin: — Bıktım... Yetişir artık... diye ba- gırdı. Üç adım ötede beni aldatmasına da tahammül edecek değilim ya! Bili- yorsunuz Kler, onu ne kadar başı boş bırakıyorum, görüyorsunuz. Ama ar - tık bu kadarı fazla... Başıma ne gelirse gelsin! Meraktan kurtulacağım ya, Ya- nımda gelmekten korkuyorsanız, kalın siz, bon yalnız da giderim... — Mademki kararınızdan dönmiye- ceksiniz, ne yapayım ben de beraber geleceğim. Ama tekrar söylüyorum, bütün bu işden siz zararlı çıkacaksınız. Jozefin: — Görürüz bakalım, alın şu şamdanı, yavaşca yürüyelim... dedi. Ve imparatoriçe önde, madan dö Remüza arkada, ayaklarının uçlarına basarak, birinci kata çıkan merdivene doğru yollandılar. Sonra «karanlık dehliz» e girdiler. Gizli iç merdiveninden çıktılar. Bir tek saray hademesine rastlamışlardı. İç oğ- lanları çoktan orladan çekilmişlerdi. Saray:n dolambaclı dehlizlerinde, her bir yanında korkunç bir sessizlik var- dı. Birdenbire hafif bir gürültü duydu- Jar, Jozefin iki elile göğsünü bastıra - rak, titriye titriye: — Rüstem değil mi 6? Bonapartın kapısında nöbet bekliyor muhakkak! İkimizi de boğar mı'boğar bu vahşi he- rif... Bu lâfı işitir işitmez, korkusu büsbü- tün artan veya öyle görünmek istiyen madan dö Remüza, elinde şamdanla koşa koşa merdivenlerden ters yüzü kaçtı ve imparatoriçeyi zifiri karanlık- ta tek başına bırakıverdi. İki üç dakika içinde, nefes nefese sa- lona dönmüştü; hemen arkasından da Jozefin çıka geldi. Bir an birbirlerinin şayet şüpheler » yüzüne bektılar ve her ikisi de ötekini, korkudan beti benzi atmış bir halde görmekten bir kah Artık o akşam bir ikinci sefer yap- maktan vaz geçtiler. mparatoriçe mi, yoksa nedimesi mi gevezelik etti bilinemez, daha ertesi sabah hâdise Düronun kulağına gitti ve o da İşi Napolyona çıtlattı. İmparator, gece 'vakti iki korkudan ödleri kopmuş gibi merdivenlerind öl koşuşlarını, gözünün önüne güldü. Fakat bu mac muştu. İmparatoriçeyi madam V onu böyle mak kadının saray ge a ona ders ol - saymaktan ziyade,| ahadır kopardılar. | bu gece ziyaretlerinin arkasını kesti. Mariye karşı içinde yepyeni bir duy- gu uyanmıştı: Saygı! Bu yaşa kadar kadınlardan çok hoşlanmakla beraber, onları iyice anlıyamazdı. Bir dolab çe- virmelerinden korkar, onları ya ser - sem; ya havai bir mahlük yerine koyar, hepsine de satılık bir mal gözile bakar- di Büyük ibtilâlin sarsıntısı ile değiş- miş bir âlem içinde, kadınla ilk yakın teması onu öyle ahlâk, namus di lükleri İle yüzyüze getirdi ki, ruhunda aile ocağına karşı daima saygılı bir bağlanış hissi saklamış olan «Korsika- İbyı bu hal, büyük bir sukutu hayale uğrattı. Sonra kudret ve hâkimiyeti ele al- dığı zaman da, daha şöyle bir işareti ile kadınların hepsi de öyle can ve gönül- den hemen ona sırnaşıyorlardı ki, tek- milini birden umumi bir hükmün çem- beri içine kattı ve annesinden, sefalet ve tehlike demlerinde bir asker ruhu taşıdığını ispat eden; imparator anasi olunca da ahlâkını, âdetlerini hiç de - ğiştirmeyen o yüksek tıynetli sinyora Letisyadan başka, hürmete değer bir (Baş tarafı 7 inci sayfada) şu yakarıdan gülen kadın, her zaman 80- murtkandır; bu gülüşünü fotograf çek- tirmek için iğreti takınmıştır. Altta sağ- daki adam ciddi, ağır başlı görünüyor ya, onun ciddiyeti, ağır başlılığı da iğreti. | hepsinin öyle. Ben; kaçmak, kurtulmak ( çarelerini düşünüyordum. Ne aksi geceydi. Yardım istiyebileceğim bir kimse de geçmiyordu. — Efendim, dedim, ben biraz yorul dum. Güldü: — Haydi canım, hiç insan yorulur mu? Burada üç seneden fazla ayak üstünde duran fotograflar var, hangisi yoruldum diye şikâyet ediyor. Aklıma bir başka çare gelmişti: — Size akıl öğretmek gibi olmasın ama, dedim, sizinki çok müteessir. — Gene yüzüne baktın ha! . — Wallahi bakmadım. İçime doğdu. Ben benimkine ilânı aşkettim. Siz sizin- kine ilânı aşketmediniz. — Hakkın var. Yere diz çöktü, Manakyan kumpanya- sında âşık rolü yapanlar gibi iki eli birleştirdi: - Sevgilim, sevgilim; dedi, işle ben size geldim, karşınızda dize geldim. Aşk denilen sonsuz dehlize geldim. Acı bana, gene geldi bir sancı ban Gözleri yaşlı idi, kaldı. rıma giçti m, o hâlâ ayni va; » ânı aşkediyordu. Benim kaçtığımın henüz “İtafa Necatinin paralarının «Mari Valevska Filminden» Geçmiş yıllarda yapmış olduğu harblerin hatırası Napolyonun karşısında canlanırdı kadın bulunmadığına kanaat getirdi, İşte yıllardan sonra bu içindeki ima- nı kökünden sarsan, Mari oluyordu. Güzel ahlâkı ile, sukutunun sebeble - rindeki başkalıkla, şimdiki hali, teva- zuu, gölgede kalmak arzusu, samimiye- ti, şefkati ile ona, adetâ kendi elile ka- palmış olduğu bir ümid ufkunu açı - yordu. Onunla beraberken daha gençleşiyor, daha iyileşiyordu. Hülâsası; Seviyordu Hemen her akşam, Jozefinle yalnız- ca oturdukları sofradan acele acele ye- meğini yeyip kalkıyor ve bazan tek ba- şına, çoğu zaman da Düro ile saraydan çıkıyordu. En emin arabacılardan Sezarın koş- tuğu armasız bir araba onu dışarıda bekliyordu. Düro: — Houssaye sokağına! diyordu. Araba o devirde, daha kırlık bir yer- miş gibi tenha olan semte doğru hizla- nıyordu. İmparator, çıkmazın başında iniyor ve kapıyı, cebinden çıkardığı anahtar- la açıyordu. (Arkası var) MİZAH: Bir gece macerası farkında değildi. Fakat onu daha fazla seyredemedim. Ne olur ne olmaz arka- sına döner de beni karşı kaldırımda gö- rürse tekrar yakama yapışır korkusile hızlı hızlı yürüdüm. Bir köşede bir oto- mobil duruyordu. Otomobile bindim. — Çek! Ki Otomobil fotografhanenin önünden ge- çiyordu. Gözucile baktım. O orada idi. Artık diz çökmüyordu, ayağa kalkmıştı.. yumruğunu sıkmış fotograflara doğru bar bar bağırıyordu. Kim bilir belki de fotograf sevgilisini kendisine ihanet et- miş olmakla itham ediyordu. İsmet Hulüsi Bir hırsızın garip macerası (Baş tarafı 3 üncü sayfada) İstanbula döndüm, fakat daha Birkeciye a- yak atar atmaz ikinci şubenin sivil me - murları sanki beni bekliyorlarmış gibi der- hal yakama yapıştılar. Bugün gene iki ay evvelki halime rücu etmiş vaziyelteyim, belki de daha fena... Reşadın' cebleri arandığında hatib Mus - bakiyesi olan 158 lira ile, bir tabanca bulunmuş ve bhursiz dün müddelumumiliğe teslim edilmiştir. ,g Gam » DİŞ TABİBİ aa, RATİP TÜRKOĞLU Sirkeci : Viyana oteli sırası, No. 26, Kat 1 de hergün öğleden sonra Baat 14 den 20 yo kadar bastaları kabul eder. Hergün (Baştarafı 2 inci sayfada) sı da zaruri olur. Çekoslovakya meselesinin umumi su - his mevzuu olması ve bunun ndan geniş bir Avrupa anlaşma ilmesi ve halledilmesi ez Fri ge ya loniler öle kendi lehinde kat'i te tasfiyesini istemeği unutmıya - ır. Acaba, Almanya buna razı olur mu? Bu son nokta hakkında hiç bir şey söğlenemez ve eğer son mülâkalın mev- zuü olan anlaşmanın hududu bu Kadar!“ AÖAT min edecek hareket devam edecektir. geniş ise, kısa bir zamanda müsbet bir eye varılabileceğini ümid edeme - yiz. * ülâhazalar ai kapısı ri çalışırken şu müşahedeleri yapabiliriz: Konuşmanın hududu geniş oldu. Bütün bu da farari-| ye ve tahmi rmeğe Inol takım enternasyonal tedbirlerin alınma-| İfuz olmak Bu| Eyldi 17 Ne konuştular ? hemen hemen şüphesizdir. Fa anlaşmanın hududu bütün Çekoslov ya meselesinin bir anda hallini temit K bir ölçüde genişliyebilir mi? Bu het çok şüphelidir. Çünkü, anlaşma bu şekli, Almanyanın Diktat dediği X sailles muahedesinin yeniden akdi ve bların ayni derecede azarlık etmek hakları m ile müzakerenin yenii dar mühim bir mevzu © ne olursa olsun, Çekoslov taya konulmuştur. Bugi Mi a kalsa bile bu siy ini başlaması manya bu işi siyaset plânına koyu | olduğu gibi İngiltere de takib edec | bütün A pa siyasetinde bu mesel ştır. lük verebileceğimiz müsbet 1 Er veya geç, kabak Çekos yanın başında patlıyacak! Muhittin Birgen Eski Türk detektifleri (Baş tarafı 7 inci sayjada) — Gel bakalım, dedim, Korka korka sordu: — Nereye gidiyoruz? Güldüm: — Evvelâ karakola, sonra da tevkif etmeğe! Ve, o akşam da caniyi yakaladık! — Katil kimdi? — Kim olacak? Beyefendinin hayırlı yeğeni! e katili — Hayret mi ediyorsunuz? Mesele bâa- sati azizim! İpuçlarını sıraya koyuyorum: 1 — Bir adam, gece, herkes uykuda iken, sessiz sadasız öldürülüyor. Katil, karanlıkta, yatak odasına girecek ve mak» tulün kapıyı kilidlemeden uyuduğunu bilecek kadar evin yabancısı değildir! Halbuki maktulün yeğeninden başka bu- raya gelen giden yok! 2 — Bıçak yaralarından bahsederken, bunların bariz bir hususiyeti var, demiş- tim, Maktul on bir cerihanın yedisini sol fından almıştı. Bu bal, katilin, yeti, sol elini kullanarak yaptığı kanaa- tini veriyordu. 3 — Yataktaki kan lekelerini tedkik e- derken gözüme çarpan nokta Yi idi: ee ai şafta biri tam, biri kesik olmak üzere | parmak izi vardı! 4 — Hizmetçi kızın verdiği izahatı şübhelerimi takviye ettiğini söylemişti değil mi? Çünkü, verdiği ifadede, makt lün yeğeni için sağ elinin orta parma kopuktur, demişti! 5 — Katil, öldürdüğü adamın parası nereye koyduğunu biliyordu. O hak maktulün hususiyetlerine vâkıf olac kadar evin içini, dışını öğrenmişti. Ha buki ev sahibinin yeğeninden başka e! girip, çıkan kimse yoktu. 6 — Mutfak kapısının anahtarı kaybo muştu. Bu hâdise olduğu gün, maktulü yeğeni eve geliyor ve dayısını beklerkel bir ara, bahçeye çıkıyor. Demek ki hi metçi kızın meşguliyetinden istifade | derek anahtarı çalan odur. Bu delil, ki tili mahküm ettirecek en kuvvetli ipuci dur. Çünkü, cinayette tasmini olduğun gösteriyor! Sonra, yerdeki ayak izleri de bu ziyemizin bir halğikat şeklini aldığın göstermiyor mu? Daha ne olsun azizim? Elde bu ka ipucu olduktan sonra, katili, ağzı süt kg kan çocuk bile bulurdu! ;gebil, Alaşım Nafıa Vekâletinden: Eksiltmeye konulan iş: 1 — Tokatta Kazovası sağ sahilinin sulanması için açılacak 0-20 Km. lik sula ma kanalının hafriyat ve sınai imalâtı keşif bedeli 551,480 lira 90 kuruştur. 2 — Eksiltme 26/9/9398 tarihine rastlayan pazartesi günü saat 10 da Nafin Ve kâleti sular umum müdürlüğü su eksiltme komisyonu odasında kapalı zarf usulil, yapılacaktır. 3 — İstekliler eksiltme şartnamesi, mukavele projesi, bayındırlık işleri gene! şartnamesi, fenni şartname ve projeleri 27 lira 60 kuruş mukabilinde sular umum! müdürlüğünden alabilirler. 4 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin 25,809 lira 25 kuruşluk muvakk; teminat vermesi ve eksiltmenin yapılacağünden en az şekiz gün evvel ellerindi bulunan bütün vesikâlarla birlikte bir istida ile Vekâlete müracaat ederek bu işi mahsus olmak üzere vesika almaları ve bu vesikayı ibraz etmeleri şarttır. Bu müddet içinde vesika talebinde bulunmıyanlar eksiltmeye iştirak edemezler. $ — İsteklilerin teklif mektublarını ikinci maddede yazılı saatten bir sasi evveline kadar sular umum müdürlüğüne makbuz mukabilinde vermeleri lâ zımdır. Postada olan gecikmeler kabul edilmez. «33533 «5874 Nafıa Vekâletinden: Eksiltmeye konulan iş: 1 — Tokatta Kazovası sağ sahilinin sulanması için açılacak 20 — 55 -$. 930 Km. lik sulama kanalının hafriyat ve sınaf imalâtı keşif bedeli 577.056 lira 88 kuruştur. 2 — Eksiltme 28/9/8938 tarihine rastlıyan Pazartesi günü saat 11 de Nafıa V. kâleti Sular Umum Müdürlüğü zarf usulile yapılacaktır. su eksiltme komisyonu odasında kap 3 — İstekliler eksiltme şartnamesi, mukavele projesi, bayındırlık işleri genel şartnamesi, fenni şartname ve projeleri (28) lira (90) kuruş mukabilin de Sular Umum Müdürlüğünden alabilirler. 4 — Eksiltmeye girebilmek için "isteklilerin (26652) lira (40) kuruşluk mu vakkat teminat vermesi ve eksiltmenin yapılacağı günden en âz seki gün evvel ellerinde bulunan bütün vezikalarla birlikte bir istida ile V kölete müracaat ederek bu işe mahsus olmak üzere vesika almaları vel bu vesikayı ibraz etmeleri şarttır. Bu müddet içinde vesika talebinde bulunmayanlar eksiltmeye iştirak edemezler. 5 — İsteklilerin teklif meğttublarını ikinci maddede yazılı saatten bir saât ev: veline kadar Sular Umum Müdürlüğüne makbuz mukabilinde vermeli ri lâzımdır. Postada olan gecikmeler kabul edilmez. (4351) (5872)

Bu sayıdan diğer sayfalar: