ı altında biten memuriyet hayatı: 93 * Devlet kapı sında elili yıl Yazan: Eski Dahiliye Nazırı veeski meb'us Ebubekir Hâzım Trakya ve Makedonya Bulgar ihtilâl cemiyetine mensubiyeti anlaşılan Dedeağaç Bulgar tüccar vekâlet- hanesinin levhasının altında “ ittihaddan kuvvet doğar,, yazılı olduğu halde sadrazam bu sırada mesele çıkarılmaması cevabını vermişti ! Bir müddet sonra, Mösyö Jak Misiri me gelerek bu iki meselede her nasılsa bazı kötü nasihatlere kapılmak gafletinde bulunarak fena harekette bulunduğunu itirsf ve itizar etmek fa- ziletini gösterdi. Böylece kendisile ger- çekten dost olduk. Sonradan anladığıma göre Mösyö ak Misiri Dedeağaçlaki konsolos, a- arın en iyisi ve insanf hislerle sücehhez bir kalbin ibi idi. Çünkü diğer - acenta - konsoloslar dokuz sene müddetle müslüman, hıris- tiyan ahalimizden yüzlerce mavnacıla- 1 atlarından, biricik majşet vası- talarından mahrum etmeğe çalışmış- lardı. Bu zalimane gasba Mösyö Jak Misiri asla iştirak etmemişti. Bilâkis, bu mazlum ailelere cidden takdire lâ- yık muavenetlerde bulunmuştu. Çok mühim olan bu mesele ayrıca izah e- dilecektir. ne — S5$5 — İTTİHAD, KUVVET YAPAR Yunan muharebesi esnasında Bu hatırlarını höş etmek için, Grülerek, hükümet bazı müsaadelerde bulunduğu gibi Se- lânik, Edirne, Siroz, Dedeağaç ve Kos- vada Bulgaristan prensliğinin tüccar vekilleri tayin etmesine muvafakat ©- lunmuş idi. Bu babdaki resmt tebliğlere göre, bu vekiller, Osmanlı memürlarından fasla farklı olmayıp hattâ metbu devlete sa- dakatten ayrılmıyacaklarına yemin et- tirileceklerdi. O zaman İstanbıuldak kâhyosı, büyük devletlerin - sefirleri gibi hareketlere tasaddiden hâli kalmı- yordu. Tüccar vekilleri de; vali ve mu- tasarrıfları «idarei maslahat» ci veyi vükufsuz, korkak olarak vilâyet ve İi- walarda konsolosları taklid- ediyorlar- di «Trakya ve Makedonya Bulgar İhti- Iâ1 Cemiyetir adile o sıralarda teşkil edildikleri sonradan anlaşılan kuruma mensubiyeti ortaya çıkan ilk Dedeağaç tücsar vekilinin ihdas ettiği vak'alar- dan bahsedeceğim. Babıâlinin gösterdi- ği pek zelil ve müfsid zâftan ve birçok garib hâdise ve muhabereleri sırasile söyliyeceğim. Dedeağaçta tüccar vekâlethanesinin açılmasından biraz sonra, gümrük mü- dürü hükümet konağına geldi. Vekâlet- hanenin kapısı üzerine konulmak üze- re gümrüğe çıkarılan levhanın büyük- lüğü ve havi olduğu bulgarca yazılar- dan bir ibarenin tazammun ettiği mak- sad itibarile görülmeğe lâyık bulundu- ğunu anlattı. Akşam üstü, bulgarca bilen bir zat ile birlikte gümrüğe gitlim. Levhanın üstünde Bulgar tacının Fesmi vardı. -Altına da «Dedeağacın Bulgar Tüccar Vekâlethanesi» ve meş- hur vecize «L'union fait la force - İlti- had küvvet yapar» ın bulgarcaya ter tümesinin yazıldığı anlaşıldı. Bulgaristanın ilk prensi dö Battem- 1313 seni berg zamanında basılan Bulgar sikke- leri üzerinde de bu vecizö yazılı oldu- gu halde, Şarki Rumeli ile ittihad e- dilerek © zamana güre kâfi kuvvet ya- pudıktan sonra meskükâttan bir ibare çıkarılmış idi. Lâkin, en ziyade Bulgar sakin olan altı vilâyet ve livaya tüccar vekilleri tayine muvaffakiyet hasıl o- Junca şü süretle kullanılması imkânı- nın bulunması bittabi nazarı dikkatimi ecelbetti. Levhanın teslimini istizan ettim. Vilâyet hiçbir rey ve fikir beyan et- miyerek telgrafımı aynen çekip keyfi- yeti Babıâliden sormuş, Sadrâzamdan: «Şü sırada mesele çıkarmak hale mu- wafik olmadığından tâlikine göz yumul- ması» cevabını almış! Galiba, uzunluğu, iki metreden ziya- de ve alfın yaldızli olan bu muhteşem Bulgar kapı| telgrafla levha, Bulgar tüccar vekâlethanesi yapılan küçük bir evin kapısı üstünde ışıldamağa başladı. Sürü sürü Bulgar- lar orada toplanarak levhayı keyifle seyre koyuldular, Aradan bir ay kadar kısa bir zaman geçti. Vilâyet vasıtasile dahiliye nezaretin- den şifre bir telgraf geldi. Bunda: «Bazı sigara kâğıdlarının kahları üs- tünde «İttihad kuvvet yapar» manasını mutazammın fransızca bir ibare bu- lunduğu anlaşılmış ve bunun mahzuru izahtan müstağni bulunmuş olduğun- dan mezkür ibareyi bavi sigara kâğıd- rı her nerede görülürse derhal top- ttırılarak yaktırılıp iş'arı şerefmüte- allik buyurulan iradei seniye üzerine tebliğ olunur.» deniliyordu. | Bu ibare, mahalif ahaliden - bir kıs-| mının anladığı bir lisanla ve yaldızlı harflerle yazılı koskoca bir levha üs- tünde Bulgar tüccar vekâlethanesinin | kapısında göz kamaştırıp — duruyordu. Şu hale nazaran, Fransız, İtalyan ve Rus konsolos memurlarından — başka, | diğer konsoloslar da dahil olmak üzere, kimsenin anlıyamadığı fransızca siga-| ra kâğıdları üzerinde bu ibareyi ara-| mak, bulunursa toplayıp yakmak pek gülünç ve çocukca bir harekot olacak- t. Onları hiç arattırmamakla beraber, bu telgrafa şu cevabı yazdım: «Buraya böyle bir söz yazılmış siga- ra kâğıdları gelmemiştir. (Arkan var) Bir cevab Zonguldak mektubcusu Bay H. Uluğ, gön-| derdiği mektubda, Sinob mutasarrıf vekil- llğim zamanına aki hatıralarımda yazdığım bir noktaya temas ederek hülüsatan diyor | ki: | | 4Sinob müftösü cahlh değildi. Mütenddii| eserleri mevcuddu. Tablati şüiriyesi vardı. E- |&er bu adam bugün sağ olsaydı, tam bu dev- re lâyık bir müftü olurdu. Ettiği vüzlarda a- tınızı sağlam kamğa bağlamadan — namaza durmayın vesâire derdi. Müftü ölmasına rağ- men bizzat saz çalar ve çaldırır, tavlia ve ki- gıd oyunları oynardı. Eiyeym berhayat olan kızlarını da böyle yetişlirmiştir. — Alâeddin medresesinin Ihyasında, Alâeddin kütübha- nesinin tesisinde, idadi mektebinin yaptırıl- masında ve llk kız rüşdiyesinin açılışında hizmeti sebketmiştir. Mekteb İnşaatındaki sulistimal iddlası da rivayetten ibarettir.» Bay H. Uluğ'un yazdıklarına cerab verme- den evvel, hakkımdakt iyi zanlarına teşek- kür ve otuz beş sene evvel ölmüş bir zatın |terkiyezi yotundaki İnsani gayretini memnu- niyotle takdir ettiğimi söyliyeceğim. Şiradi gelelim meselenin esasına: Oturdu- Büu evde ve resmi makamında görüşmek ta- bil mümkün olan yeni mutasarrıfa «Seyyid Bilâlin camline cuma namazı kıdlmak Özere iki senedir hiç gelmemiştim, mahza efendi- mirle teşerrüf etmek için bugün geldim...» deyen müflüye, bu macerayı kısaca hikâye eden 6$ numaralı tefrikada ne cahil, ne de müdahin demiştim. Hattâ adımı bile yazma- mıştim. Bu sözü, belki de maceranın cere- yan şeklinden mülhem olanak sayın mek- tubcu bana isnaden söylüyor. Bir. müftü —için tavrla ve la - kambil — kâğıdı oyunlarımı oynamak, ©o zamanlarda da, şimd! de medhe lâyık görü- lecek bir meziyet değildir. O tarihten sekliz, dokuz gene şonra başka bir liva merkezinde aynl vüzifeye tayin olunan bir zatın pek de usen olmuyan bir müddet önce, ortadaki bir kazinodt danseden Romanyalı bir kızın al- nıina altın yapıştırmış olduğunu mevsak su- rette işikmiştim. Bay mektubeunun — telâkki taraına göre Ikinci müftü ba çeşid meziyet> lerde, birinci müftüden üstünmüş demek o- lur! İdndi mektebi inşaatına gelince: Bu işe nezarete memur olan komlsyoti <lahslsat ye- tişmedi» diyerek iki defa ilâve yaptırdığı hal- de mektebin üstü örtülmeksizin âzadan bazı- larının birer ev yaptırmış olduklarını söyle- miştim. Müfttü efendi, bu komlayonun başkamı ol- duğuna göre, âzanın sutistimaline manl ol- malı, olamazsa reislikten çekilmeli tdi. Maamafih, meslekdaşım bay mektabcunun İyarım asır sonra vaki olan hâlisane şahade- t üzerine ve sölüleri hayrile yadediniz» em- rine itaatle müftü merhumun sullstimale iş- tirak elmemiş olduğunu kabul ederim, Bu kabul onu «fasiki mahrum» olmakian kur- taramaz ise de Allah rahmet eylesin! Yunanlılar birinci olmak ümidini kaybettiler Eizimkilerin ilk günde aldıkları neticeler, tahmin hilâfına iyi değildir. Atletlerimizi! cumartesiye kadar kendilerini toparlıyacaklarını umuyoruz (Belgrada gönderdiğimiz arkadaş Bolgrad (Sureti mahsusada giden arka - daşımızdan) — Dokuzuncu Balkan oyunla - rına iştirak edecek takımlar burada müsa - bazalardan bir gün evvel toplanabildiler. mmmmuımmıw u. Belgradda hamrlanan Balkan oyunlarını amumi bir bakışla tedkik edecek olursak gö- Eğer Balkan oyunları Kral İkinel Piyerin yıldönümile, büyük ekspozlayona tesadüf et- mese imiş, bunlardan kimsenin haberi bile Balkan oyunları her saman bir takım ye- nilikler ortaya atarken, Yugoslavların do - kuzuncu Balkan oyunlarını pek İptidat bir şekilde tanzim etmelerine — bir türlü mâna veremedim. Sekiz senedir, Balkan oyunla - rında Yugoslavyayı temsil ve idare eden teş Kilâtı değişmiş, cski ve teerübeli tenrociler yerlerini daha düne kadar Yugoslavrya renk leri için yarışan atletlere devir ve teslim et- mişler, Balkan oyunları için pek mükemmel bir şekilde hazırlandığını — İstanbalda iken duyduğumuz yeni saha, kırk — yıllık Beoğ - radski klüğünün futbol sahasıdır. Taksim stadı İle arasındak! yegüne fark, futbol sahasının çimen oluşudur. Dört yüm metrelik pist tahmin edilmiye- cek kadar yumuşak ve alelâdedir. — Atlama havusu, atletizm niramnamesile taban ta - bana rzıddır. İki bin kişilik kapalı tribünden maada, sahanın diğer üç tarafı arsadır, Sa- hayı bir devarla örtmek istemişler, çok geç kalındığı için yetiştirememişler, fıçılarla ki- reçler stadın önüne yığılmış. Bütün bu vasiyet — organizasyonun çok Karışık olacağına alâmettir. Federasyon merkezi ayrı bir âlem. Bal - kan oyunları bakkında malümat, program ve davetiye edinmek için tam beş defa ran- devu aldım. Müsabakadan dört saat evvel davetiye ve programı güç belâ tedarik ettim. Federasyon merkezi büyük barbde vasika HDe ekmek veren fırınlar kadar kalabalık ve © nisbette boğucu dt. Bakalım bu kargaşalık mülsabakalarda ne şekl'de teceli! edecek? lik gün Belgrad (Sureti mahsusada giden arka - daşımızdan) — Dokuzuncu Balkan oyunları birkaç dakika sonra açılacatır. Merasime üç buçukta başlanacağı lün e- dildiği halde ortada hemüz bir hareket yok. Stadın kapalı tribünü İle sahanm etrafına yayılmış olan seyircilerin adedi beş bin kişi olurak tahmin edilebilir. Üç tarafı çıplak o- lan stadı, küçük büyük Balkan bayraklari- le güslemişler. Boan dakikaya bırakılan mühim işler gö - güslerinden ve kollarından hakam veya ida- reci olduklarını belli edenleri sağa sola koş- turuyor, Bu koşuşmaların me kadar yorucu oldu- ğunu çok iyi bilirim. Stadın sol tarafımdaki kapısından Bal - kan milletlerinin büyraklarını taşıyan at - letler görüldü. Bayrakdarları bando takib ediyor. Baat 345 Geçid resminden evvel me - rasim yapılacaktır. Müzabakalara Arnavud- lar, Yunanhlar, Romamyalılar, “Türkler ve Yugoslavlar iştirak ediyor. Bulgarlar yalnız beş kişile resmi geçide girdiler. Her milletten bir ilet Balkan oyunları bayragını taşıyarak önde gidiyor. Hakemleri ilr olarak Arnavud ekipi takib etti. Sıra ile Bulgarlar, Yunanlılar, Roman- yallar geçtiler, biz geçtik. Bizi de Yugostav- lar takib ettiler. Bizim takım 19, Yugoslav- lar 26 atletle geçid resmi yaptılar.. Arnavudlardan başlamak — Üzere Bulgar, Rumen, Türk, Yugoslav marşları çalındı ve alkışlandı. Bayrak merasiminden sonra Yugoslavya beden terbiyesi nazırı Mösyö Bulç artaya ge- lerek edokuzuncu Balkan oyunlarımı açıyo- Tum> dedi ve Balkan marşı çalınarak mera- sime nihayet verilmeden evvel Yugoslay at- letlerinden 200 ve 400 metreci Despot atlet - ler namıma yemin etti ve takımlar memle - ketlerinin renkleri içim başlıyacak müsaba - kalara bazırlanmak üzere soyunma odaları- na gittiler. Garib ve şayam teessüf bir hüdise: Sta - dın sağ tarafına müsabakalara iştirak eden atletlerin bayrakları dikilmişti. |lattık. Maattessüf Bayrak akşama kadar de- #iştirilmedi. Müsabakalar başlıyor: 100 metre, gülle ve yüksek atlama hep bizden yapdacak, B oT * serlde Halük yer almıştı. Tabancanın pat - lamasından evvel fırlayan Halük ikinci ta- banca ile geri çağırıldı. Halüktan gonra Ru- men atleti de hatalı çıktı. Dört kişi de ye- rinde duramıyacak kadar sinirti. Üçüneü defa hatalı bir çıkış yapıldı. Yu- nanlı herkeslen evvel çıktı, fakat hakem o- na çevirmedi. Halük dördüncü oldu ve mü- sabaka hartci kaldı. 100 metre birinci seri neticesi: Stefano - viç Yugoslav (derece) 10.8. İkinci — Yunan Bakalariyu, öçüneü RNumen.. İkinci seri: Bu seride Fikret — yer aldı. Beş atlet koşuyordu. İlk hatalı çıkışı Bulgar yaptı. İkinci hatalı çıkışı da Fikret yaptı Bizinel Yuzoslav Klng, ikinci Yunanlı Plavidis, üçünecü Remanyalı Kristea oldu. Bu seride Yugostar atleti 107 saniye ile Yugoslar rökoru yaptı. Fikret ve Halük mü- sabaka harici oldular. 800 metre başlıyor: Bü koşuya Receb ve Galib giriyor. Koşu kendine mahsus sür'at ve heyecanla başladı. —İlk iki yüz metrede bizimkiler her zamanki hataya düşerek eh sona kaldılar. Dokuz &tlet arasından siyri - hp fleri fırlamak türüumünu hissetmeyen Re- ceb ve Galib yarışım üç yür — elli metresini antrenman gidişlle yaptılar, Bon virajda ken dini toparlıyan Receb ilk anlarda yapma - dığı ataka geçt. Koşunun temposuna son dört yüz metrenin tabanca işaretile başla - yan Receb bu koşunun evvelce de işaret et> tiğim gibi âhengine kendini uyduramadığı için beş yüz metreden sonra sallanmağa baş ladı. Senelerdenberi koşu taktiğini değiştirmi- yen Galib koşuyu sürükleyen grupu geriler- den takib ede ede ileri fırladı ve her zaman olduğu gibi son yüz metredeki sür'atinden istilade ettiyse de baştakilerle — urasındaki mesafenin çokluğu dolayısile ancak dördün- cü olabildi. Receb de yarışı allıncı olarak bi- tirdi. 800 metre final: Birinel Yugoslav Göorsek derece 1.57.3, İkinci Rumen Kiş 1.50.1. Üçün- cü Yunan Stratakus 1.50.9. 100 metre final: İki Yugoslav, iki Yunan, iki Rumen atleti arasında yapılan bu mü - sabaka hareket hattından itibaren — göğüs göğüse davam etü. Pek cüz'i bir farkla ge- ride kalan Yugoslay Stefanoriç şayamı hay- ret bir finiş yaparak müsabakayı kazandı. İhtiyar Yunanlı Bakalaryu'nun bu sür- ati takib etmesi esasen güçtü. Birinel! Yugoslav Stefanoviç derece 10.4. Ikinci: Yugoslav Kling derece 10.8, üçüncü: Yunan Pilavidis derece 109. Yüksek atlama müsabakazı son senele - rin en gsıkı müsabakası — olmuş ve Yugoslav Martini (1.65) ile birinci, Yugoslav Zgur (L20) Nle ikinci, Polat 1.80 atlamış fakat ba- raj dolayısile üçüneü olmuştur. Gülle atıma müsabakası bermatad Yü - goslav Kovaçeviçin zaferile bitti. Bu eski ve emekdar atlet 1458 ile birinci oldu. iktnelli- Ki Yugoslav Vuçeviç 14,35 ile âldı. Üçüncü- lüğü ise Yunan Stefonekis 1396 ile kazandı. | Ateş İbrahim 1276 İle altmer oldu. 10.000 metre koşu ümidin hilüfima Yu - nanlı Kiryakidis'in mağlübiyelile bilti. Mü- sabatayı büuştan sona kadar en ilerde gö - türen Rumen atleti büyük farkla yarışı ka- zandı. Artin ve Hüseyin gidiş tempolarını ber zamanki gibi âyar ettiklerinden başta gidenleri takib edemediler. Notico: Romanyalı Kristlan birinci 32.15,1 imiz "aer Besim yazıyor) ring aradaki kırk metrelik farkı — bir kapattıysa da üçüncüden dört — metre #f ride kalan ekibimiz ancak dördüncü olf bildi, Nottce: Yugoslav takımı" 3.258 ile birla” Yunan takımı: 3272 ile ikinel. Romanyt Ü kımi: 8.30. ile üçünet. (Cemal, Zare, Galib, Gören) den müztk keb takımımız 3.904 ile dördüncü oldu u iyi receler bekliyorduk. Takımda umum! durgf luk var. Bir hafta sonra yapılacak müsaöf kalara kadar çocukların tendilerini topsfr yacaklarını Ümlid ediyorur. a Yugostavlar şayanı hayret bir tormdü/ dırlar, Yunanlıların aenelerdenberi muhâf, za ettikleri birincilik için ümidlerinin #f diden kırılmış olduğu görülmektedir. Balkan oyunlarında ikinci Ve Üçüncü günün programı 17 Eylâl Cumartesi Saat XS 15 « 200 metre (seçme). 15,20 - Disk atma. 1545 - 400 metre mantah (seçme). 15,50 - Uzun atlama. 16,15 - 5000 metre, 16,35 - Çekiç atına. 1650 - 200 metre (final. 17,20 - 400 metre manlalı. (final). 1740 - Balkan bayrağı 800 1 4004200 100. ü 18 Eylül pazar 4, - Maraton yarışının başlaması 1515 - 11 metre manlalı (seçme). 15,20 - Sırıkla yüksek atlama, 15,2$ - Yunan dlaki. 18,40 - 400 metre (seçme). 1608 - 1500 metre. 16,20 - Üç adım atlama. — | 16,30 - 110 manlalı (final), 1640 - Cirid atma, 16,45 - 400 metre (finalD. YTAS - €X400 bayrak yarışı. İş Bankası kupası müsabak&$i 1 — Müsabaka 18/Eylül/1038 pasar d 3 — Yarışa her cins kotra iştirak 4 — İştirak etmek istayen kotra YT/Eylüi günü öğleye kadar Deniz kayıd olunmaları rica olunur. Spörcuları davet Beyoğlu Halkevinden: Mevsim tatil edilmiş olan kapalı salon spor üne 1 Birinciteşrinden itibaren tır. Faaltyete iştirak etmek istayen bemize kayıdlı kız ve erkek üyelerin tonumuzda çalışmak isteyen klüp şekküllerin 20/Bylül tarihine kadar müracaatlarını rita ederiz