ğ_ll' “Son Posta, nın Hikâyesi m-m-mw-ımı_ıâ â GEMİ NASIL KURTULDU? € Hoango nehrinin ağzına doğru yakla- şan Wigo gemisinde bulunanlar her iki taraftaki sahili ancak biz bulut parçası — gibi seçebiliyorlardı. Burası nehrin en — geniş noktası idi. Kumanda köprüsünde başka l—ıp an bırmd zabit duruxmdu ve Kühama . gir _ud! yezli v—v;h.ıt e| diyordu. Bu noktalarda korsanl larına k tesadüf edildiği için g de b yolcular bulunduğu zama: Tühla rııbd beklemek lâzımdı. Öğle n!rr.ı,!u, güneş adetâ bile esmüyorı akıyordu. mlerin p: ayanm arı uyuklar O Halde idi. Birinci zabit bir haritanın ş tfıno evılnm düm bir ıi:ıi ..vb';k.ıı. r oet ötede sigarasını içiyordu. Birden aşağıdan bir haykırış işitildi. — Birinci zabit elindeki kalemi attı. Kap- ftan yerinden fırlamıştı. Aşağıya baktığı zaman nöbet bekliyen tayfanın yere v ğunu gördü. Başında üç Çi inlilerden biri yıldırım ' Mmerdivenlerden yukarı fırladı. Elle birer tabanca bulunan bu uzun saçlı a- Küğla Arasından: — Lüzumsuz şeyler yapmayınız, dedi. “-Kumandayı ele alıyorum, stop emrini ve- / riniz... Çabuk olun diyorum... Ü Göğsünde bir tabanca namlusunun $0- — guk temasını hisseden kaptan ister i | mez stop emrini verdi, son sür'atile gi-| ' den gemi yavaşlamağa başlamıştı. Geminin yirmi yedi )oh—usu etrafa da- Bılmışlardı. İçlerinden iki tabanca ve bıçaklarla makine dairesine | girdiler. Orada bulunan iki makinisti el- — ten sonra yüzlerini duvara çevirdiler, Bu /— vaziyeti gören B kazanının ateşçisi Heim | ftam bir Hamburglu tayfa, kü: duktan sonra ilerideki kapıya doğru — fu. Kapı kapanırken bir kurşun da k içeride kalan yüzüne çarpmıştı. Heim kapıyı kilidledikten sonra etra- geee dümenelden | d.ıfs' kişi ellerinde | fına bakındı. Birden aklıra parlak bir fi- kir gelmişti, birkaç dakika sonra kapının tekrar açıldığını iki Çinli hayretle gördü- Jter. Açılan kapının önünde Heim duru- yordu. Bir eltnde saç bir kap tutuyor. öbür e- |linde ucu ağır ağır yanar: bir paçavra bu- yordu. Korsanlara bakarak Namussuz herifler, diye bağırdı, ka- ik vak'a- | Hy defbbup gitmetenli ayı kabın içine atacağını, hep sizin elinizde esir olarak kalmaktan bin Ükore hayırlıdır. yetin vahametini pek | Paçavrayı daha kaba yaklaş turmadan koşmağa başlamışlardı. Heim kemmel, diyordu, görüyorum ki vaziyeti kavradınız... Şimdi bana ça reisinizi çağırın... Onunla konuşmak tiyorumi. | burada mısınız?... Çabuk olun bakayim... Heim üzerlerine dağru yaklaştıkça çinliler geriliyorlardı. Biraz sonra Çin- fakat güverteye çı- kan Çinliler tabancalarını Helma çevir- mek fırsatımı bulmuşlardı O anda |paçavrayı tam kâbın üÜstüne getirmişti: — İsterseniz atı in, diyordu, paçav- ra doğrudan doğruya kabın içine düşer. Korkak gözlerle Helma bakıyorla: — Hem artık canım sıkıldı, dedi, siz- lerle uğraşacak değilim ya, uçuracağım gemiyi, siz de kurtulursunuz, biz de.. | Bu sıralarda tavır ve hareketlerinden |bunların rcisi olduğu antasılan bir adam göründü. Heim ona: Vekâlet binası kalorif: retile satın alınacaktır. 1 için 150 292,5 liradır. Şartnamesi Ziraat Vekâleti Levazım Eksiltme 29/9/938 tarihine müsadif Pe Şu|la beraber mahvoluruz, fakat bu elbette ki| yü iyt| ler önde, Heim arkada güverteye çık-| i | mış bulunuyorlardı, Ziraat Vekâletinden : 150 ton sömikok kömürünür muhammen bedeli 8900 lira muvakkat teminat da satın alma komisyonunda yapılacaktır. Taliblerin' mezkür tarihte komisyonda hazır bulun maları ilân olunur, KMKİK — Bana bak, dedi, ben on sayıncıya ka- dar şu heriflerle beraber gemiden savu- | şup gitmezsen, iyi bil ki, hep beraber şeytana misafirliğe gideriz. Başlıyorun Bir... İki... Üç... Döct... Sarı derili reis çok asabi görünüyor- du. Paçavra her sayıda kaba biraz daha yaklaşıyordu. Reis küpeştenin kenarına gelmişti: Altı;.. Yedi;.. olmaz sözler mıtıldanarak denize inliler de derhal onu £ Şimdi hepsi sahile doğru| Helm küpeşteye dayanmıştı, suyun yü- zünde görülen başları sayıyordu. Bütün Çinlilerin gemiden' çıkıp gittiklerine - min olmak istiyordu. Kaptan: — Aman çocuğum, dedi evvelâ şu pa- çavrayı baruttan uzaklaştırınız. Heim kaptana baktı ve ucunda hâlâ alev bulunan pâçavrayı kabin içine bi- raktı. H « Ne patlama, ne gürültü. .. Hiçbir şey olmamıştı. K n hayret içinde sordu! — Bu da nesi? Kaptanım, ne olacak, kabın içinde barut yoktu. Kül ve köntür fozu koymüş- iz barutu nereden bulacağız... Böy- ikeli yerlerde seyahat ederken biz- lere silâh dağıtsanız çok iyi olacak. Sanki bütün bu işleri gören o değilmiş gibi mütevazı ve adetâ maheub bakışla- rımı kaptana çevirdi. YARINKİ NÜSHAMIZDA: Kirli eldivenler İngilizceden çeviren: Neyyir ton sömikok kömürü açık eksiltme su- Bir resmi müessesenin hi kadın, erkek eşhas ister mizde A, R. rümuzuna ace . S Film Artisti İsteniyor adığı milli bir filmde baş rolleri oynıyabilecek u edenlerin e bildirmeleri, graflarile şartalarını gazete- «6435> Zonguld. bilecek küudrette bir müzik öğretmeni köy Muhammen bedeli LK 40 00 200 00 300 00 Muvakkat teminatı L K 3 00 Kadıköy 15 00 22 650 Semti Ma kıflar Di Züht üpaşa Muzık Ööğretmeni aranıyor, lkevi tarafından şalon örkestrası kurabilecek «Viyolonsel, Ke- man, Mam.oı n, Kitara gibi sazları çalabilecek» ve bir iki sesli koro tertip ede- aranıyor. Öğretmene yüz liraya kadar aylık ücret verilecektir. İstekliler Zonguldak Halkevine müracaat etmelidirler. «6133> Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma, Nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser. mıam İcabında günde 3 kaşe alınabilir. WE W W ktörlüğü Ilânları hallesi Sokağı No, Cinsi Tahtaköprü —2 — Ev enkazı 6,8, 10,12 Bina enkazı 14,16 » » » » » » Yukarıda cins ve mevkti yazılan yerlerin harabiyeti dolayısile enkazı satılmak üzore arttırması 10 gün müddetle uzatılmı: 10 dadır. İsteklilerin Kadıköy Vakıflar Müdürlüğüne gelmeleri. İhaleleri 20/9/938 Salı günü saat (6424) Devlet Demiryolları İşletme Umum M Bandırma yolu ile İzmir ve havalisine Üzere Tophanedeki Denizyolları acentas satışına 15.9.938 tarihinden itibaren başl İDevleî Demiryolları ve limanları işletmesi Umum idaresi ıllnlını üdürlüğünden: gidecek yolculara bir kolaylık olmak ında açılan gişemizden demiryolu bileti anacaktır. (6400) Müdürlüğünden parasız olarak alınır. #şembe günü saat 15 de Vekâlet binasın- teminatlarile birlikte 4«3654 — 46830 - İhtiyar sokuldu, Delikanlıya hitabla: — Ne yana teşrif ediyorsun, efendi oğlum? dedi, — Ben Viyana- da — gidiyorum.. büyük bir boks Maçı var, göreci diğin şeyin zira-| atle alâkası dir? — Hiç! Bu zira- ne- - — Top oyunu, îılân mı? — H:ı_vır efendim, Top - değildi: boks oyunu, görmediniz mi? Güurabi efendi dudaklarını ısırdı; göz- Jlüğünün üzerinden yüzüne bakıp, son- | ra da yanıbaş; ğina eğilere — Bu çocuğun galiba terbi —dedi. Baksana, ayıb ayıb lâkı yor! Torik gevrek gevtek bir kahkaha attı. — Sen onun lâflarından çakmazsın. © sporca konuşuyor, dedi. ç kilerin biri gidio, biri geliyordu. yiflenmişlerdi. İfakat h: e, önce beğenmediği ve ıı.uun-ı benzettiği halde, ü İ de yuvarladı. O za- . Çoktandır. sön- mgerleşmiş gönlünde Ş tek tük kıvılcıml büz, bu alımlı ve çalımlı linin karşısında p.-ırl.'ımnk. lanmak istidac tenasib olmıyan sında, Sinayada ruletteki harıkuıadf- gansından, kazancından, kocasının ba- Şına gelenlerden ihtiyatsızca bahsedi- ” yordü. Avni Zorman, kocakarının gevezeli- , ğini alâka ile dinliyor, ona sigaralar, mezeler, çikolâtalar ikram ediyor, ü- güncü bir viski içmesi için zorluyordu. İfakat hanım alışmadığı bu muame- leden ziyadesile memnun görünüyor, da oturan Toriğin kula- i kıt,, r edi- mel ü kadeh EDE?FOS MANI kırıtmalarını yor, Gelikanlıya, mukabil. — alâkasını göstermek için ona, |hususi hayatına da- |ir sualle soruyordu: — Evli — misiniz, |güzelim? — Kel ide! — Keliyde, hanı- | adı mı? k. Evli deği- lim ki, hanımımın &- di olsun. Yani, ne bet — demek artırı- — Niçin? Ma lah, akça pakça, lün gibi delikanlısı- nız, Elinizi salla sallasanız tellisi.. mez? — Ama, ben evlenmek iİstemiyorum, ayağı bağlı birisinde alâ- ne demek? ğlı.. nin mkuh n*la qur likte bö; e nlsa dn bın bu türlü sitü- ış,ınl..rda. hiç düşünmem. Onun da bana karşı amuru varsa, metres alırım o kadını., — O kadar kolay mı? Sen, gel de- yince gelir mi? Zorman, cevab makamında gilkti. omuz im, nh.r a? Gönlünüzü biri- de, o da başkası- | his ür değildir.. genç- | kı Curabi efendi dudaklerını uaırdi, ııı!lll[luiı üzerinden yüzüce bakıp soora da yamı başında oturan Teriğin kulağına eğildi : — Bu çoçuğun geliba terbiyesi kıt | size, kim kızını ver- Dedi. — Canı isterse, İfakat hanım, üçüncü viskinin verdi- ği hafif sarhoşlukla içini çekti; ve bir- | denbire teklifsizleşerek: — Gençlik!.. dedi. Tazesin, y! sın.. güveniyorsun kendine! Delikanh, vaziyetin ne şekil aldığını ediyordu. Karşısındaki kocakarının sine iç geçtiğini anladi, ve biraz mümaşat edecek, yahud da ediyor gibi görünecek olursa, onun elindeki avu- cundaki paraları kolayca ele geçirece- ğini düşündü.. — Bir viski daha, Bayan'*Gurabi? — Bilmem ki!. Başıma vuruyor. — Zararı yok, Yolunuz uzun, Gider, yatarsınız, Güurabi efendi de neş'elenmiş, hafif- akışıklı- TANIN ile bir atölyo şefi alınacaktır. P. T. T Umumi Müdürlüğünden Etimes'uttaki Radyodiffüzyon istasyonu gna yüz elli lira ücretle ve müsabaka Bu şefin tesviyeciliği, tornacılığı ve soğuk demir işciliği çok iyi olmalıdır. Taliblerin 20 Eylüle kadar İstanbulda P, 'T. T. Müdürlüğüne Ankarada doğ- ruca Umumi Müjdürlüğe müracaatları ten, eski zaman tür- küleri mırıldanıyor-| du. — İç, be yahu! de- di; senin de sarhoş- luğunu görelim, ba- kalım: nice ölüyor- mMuş? Torik de, gözleri ufalmış - bir - halde, babalığının teşviki- ne iştirak etti: — Çeok, anne ha- nım! Bu, kibar içki- sidir.. her vakit ele geçmez. Bunu To-|b sinyor- |7 kalli;':ınd: Jar, müsüler, boyalı kokanalar, cimdahı mekândan bakıp ba- kıp yutkunuruz. Yedi düvele yayılan | yı şöhret sayesinde bugün, sana, bana da nasib oluyor, Ayağına düşen kısme- |d ti enayi gibi tepme, Takvor, alkolün tesirile yarı belin- den aşağı ko,ı:nuş hissini veren bacak- larımı masanın ıda aramakla meş- güldü. Âdeti vechile o da bir çam de- virdi: — İç bâüde, güzel sev varısa aklın.. Dünya varmış, yaki yoğumuş.. hiç tın- ma, olmasın vazfen, umurun! En bö- yük Osmanlı filozofu Behçet Kemalın lafıdır. Kefine bak, çek kafayı! Deyip, zavallı kadının ta da bam te- gacolar içer de, ca- line bastı. — Garson! Birer viski daha!, — Hay yaşıyasın, omuzdaş! Zorman ilân olunur. «6203» mısin, Zurnam misin, her ne isen.. ben seni zamane züppelerinden bir şey sa- nıyordum ama, değilmişsin. Vallahi de, ahi de, dört yüz dirhem tam okka a- dammıssın, bel, Delikanlı, içkiye tahammül husu- sunda hepsinden baskın olduğu cihetle temkinini kat'iyen kaybetmiyor, bu te- zahürata, bu cemilelere gâüh mağrur, gâh mütevazı teşekkürlerle mukabele- de bulunuyordu. Meclisin gittikce kızıştığının farkın- da olur olmaz, arada sırada İfakat ha- nıma doğru süzgün nazarlar fırlatmı- ya, masanın altından ayaklarımı onun ayaklarına hafif hafif dokundurmıya başladı. Saf kadın bu ayak peşrevinin bigâne- si olmakla beraber, her temasta, tepe- sinden tırnağına kadar, elektrik -cere- yan'na tutulmuş gibi ürperiyordu. — Garson! Ne duruyorsun? Tazele- sene viskileti! — Başka içmem.. başım dönüyor.. ma, anne hanım! Rakıya naz edilmez. Değil mi, — Faormidabl' Bunları, ceb defterime m Bay Torik. Ceb defterine yaz.. ar- ha ve istersen yaz! Dün- ç ardaşımsın! Tuuhi, Ulaan!. Bir de dünyada kibar hovarda kalmadı adım olsun ki sen İn- giltereye lord Sa lâyık bir herif - sin. İşte o kadar! Başın dara geldi mi idi, emret: Senin için yayı yıkıp al- tüst etmezsem, şu bıyıklar mundâr ol- sun! — Mersi! — Düşmanlar: ağzına eşşşek ter- si!, İç!, Gavuroğlu!. Toka!, — To., toka.. beyzadem! Af.. aftyeti gülbahar ol.. olsun! — Tüh, ervahına! Ne çabuk da ma- tiz oldun! Hiç de yüzün yokmuş içkiye senin, —İ. İşte., iç .. iç.. içoorum! Prozitl (Arkan var)