Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
urusund (Baş tarafı 12 nci sayfada) buyum. Evliyim.. karım ve çocuklarım var... Ben çocuklarımı severim... Evim- de çiçeklerim kitablarım, tablolarım var.. bütün bunların hepsi benimdir... Hepsi,.. Bunlar ne güzel şeylerdir. Evim rahat ve sıcaktır. Evimdeki bütün bu gü- zelliklerden siz de faydalanabilseniz!.. Bütün bunlar uzun bir zaman için sizin yemenize içmenize kâfi gelebilirdi... Tıb- kı sizin hayatınız domuzdan farksızdır; siz ayyaşsınız!. Halbuki ben, şu dakika- da sarhoş olmama rağmen ayyaş deği- lim.. fevkalâde canım sıkıldığı için bu- gün ben sarhoşum.. çünkü bayramlarda benim daima canım sıkılır.. siz bunu anlı- yamazsmız!.. Bu bir iç yarasıdır, Bu be- nim hastalığımdır.» Ben onu büyük bir merakla dinliyor- dum.. ben, büyük ve sıhhatli bir adam gördüğüm zaman daima bunun bir bed- baht olduğunu düşünürüm.. çünkü hayat, büyük ve sıhhatli adamlar için değildir.. hayat, küçük, zayıf, takatsiz, sefil insan- lar için yapılmıştır. Meselâ mersin balığı- nı bataklığa salsanız, yaşıyamaz, ölür; mutlaka ölür. Halbuki kurbağalar, sülük- ler, ve bunlara benzer diğer haşerat te- miz ve akıcı bir suyun içinde yaşıyamaz- lar.. bu hıçkıran bu inleyen adam beni fevkalâde alâkadar ediyordu.. Nihayet herifi bizim oturmakta oldu- ğumuz mahzene getirdik. Bu hal, mah - zen sahibi kocakarıyı fevkalâde korkut- tu. o, bizim, bu adamı soymak kasdile buraya getirdiğimizi sanmış, hattâ geniş omuzlarını, uzun boyunu, kemikli elle- rini, buna karşılık da bizim cılızlığımızı nazarı itibara almasını ileri sürerek ko- cakarıyı teskin ettik.. o, yorulmdaan, hat- tâ terlemeden, bizi de kocakarıyı da öbür dünyaya gönderebilirdi.. Biraz sükünet bulan kocakarıyı bakka- la gönderdik; biz üçümüz masa başına geçerek oturduk.. * Küçücük inimizde oturuyor, ve : n_oe.—l Yyortusunun şerefine hafif tertib çekiştiri- yorduk.. misafirimiz. kürkünü çıkarmış, sadece bir gömlekle karşımızda oturuyor ve bize şunları söylüyordu: «— Siz her halde birer yankesicisiniz; ben bunu anlıyorum... «Dilenciyiz!.» de- mekle yalan söylüyorsunuz!. Çünkü dş- lenci olmak için henüz daha çok gençsi- niz!... Sonra, çok küstah gözleriniz var.. fakat ne olursanız olunuz, benim için hep- si birdir. Yalnız benim bildiğim şu ki, siz bu dünyada alnınız açık gezebilirsiniz!. Mesele burada.. halbuki ben; alnım açık gezemiyorum.. işte ben bunun için evden kaçtım..> İşte böyle efendicağızım.. bazı insanlar vardır ki «Daürrakis» denilen tuhaf bir sinir illetine mübtelâdırlar.. bu illet on- ların vicdanını kemirir dürur. Anladığı- ma göre müfettiş de bu cins insanlardan biri idi.. Ufak bir aralıktan sonra müfettiş sö- züne devam etti: ı <— Evimdeki her şey derin bir inti- zam içindedir. Böyle gayet munînzam, gayet tertibli bir yaşayış tarzı sürmek benim fena halde sinirime - dokunuyor. Evin içindeki her şey, hiç değişmemek ü- zere, ebedi olarak yerli yerine yerleştiril- miştir. Evin içindeki eşya, - sandalyeler, masalar, karyolalar, etajerler, levhalar - yerlerine o kadar alışmışlardır ki bir zel- zele bile bunları oynatamaz.. bunlar, â_- deta, hem döşemelere hem de karımın ruhuna kök salmışlardı. Bu cansız ve tah- tadan nesneler, hayatımızın içine karış- mışlardı.. bunların iştiraki olmadan, ar- tık ben yaşıyamaz bir hale geldim.. anlı- yor musunuz?. İnsan, bütün bu tahta ıvır zıvıra o kadar alışıyor ki, kendisi de ©- dunlaşıyor.. bunlara alışıyor, — bunlarla meşgul oluyor, ve bir merhamet bile duymıya başlıyorsun!. Bu alışkanlık mütemadiyen büyüyor, sizi tazyik etmeğe başlıyor; nihayet öy- le bir an geliyor ki, odanın içindeki ha- vayı bile sıkıştırıp atıyor; ve siz bu za- man, teneffüs edemez bir hale geliyorsu- nuz!. Şimdi ise bu alışkanlık ordusu, yortu münasebetile süslenip püslenerek, ken- disine bir çeki düzen veriyor, elini yü- zünü yıkayarak pırıl pırıl bir halde kar- şınıza çıkıyor.. fakat bu, insanı sinirlen- diren bir pırıltıdır. Sizinle âdeta alay e- ancak karyola, masa, sandalye gibi üç şey olduğunu biliyor. Ha, evet, bir de Gertsen'in portresi vardı... Halbuki şini- | rış di bende, belki yüz türlü mobilya var. Şimdi bu alışkanlık ordusu, bu mobilya- nın üzerine, bunların kıymetile mütena- sib kimselerin gelip oturmasını İstiyor. Ve hakikaten bu mobilyaların üstünde 0- turmağa lâyık birçok insanlar geliyor.» Müfettiş, bir kadeh votka yuvarlıyarak sözüne devam etti: <— Bunların hepsi de- Rus _eşiebiyat çayırlarının yavan ve tatsız otlarile bes- lenmiş fedakâr inekler. Kelli felli, yarı ölü insanlardır. Bunların yanında bulun- mak beni fena halde sıkıyor, sözlerinin kokuları beni âdeta boğuyor... Ben, on- ların bütün söyliyebileceklerini önceden biliyorum.. heyhat!... Sonra, daha canlı, daha geçici bir hale gelebilmek için hiç- bir şey yapamıyacaklarını da biliyorum.. heyhat!.. Bunlar kaba ruhlulukları bakı- mından korkunç adamlardır... Bunların hepsi de ağır ve büyük adamlardır. Bun- ların sözleri de taş gibi ağırdır. Bunlar insanı ezebilirler.. bunlar bana geldikleri zaman, âdeta etrafıma tuğladan bir du- var örüldüğünü, diri diri duvarların ara- sına hapsedildiğimi sanırım.. ben onlar- dan nefret ederim.. fakat ben onları ko- vamam; çünkü ben onlardan korkarım.. evime onları cezbeden ben değilim.. çün- kü ben sükütü ve asık suratlı bir adamım.. onlar, sadece koltuklarıma, sandalyeleri- | me gömülüp oturmak için gelirler.. fakat ben mobilyalarımı, sandalyelerimi de kaldırıp atamam.. çünkü karım bu maobil- yaları pek sever, Karım, vallahi münha- sıran bu mobilyalar için yaşar, esasen kendisi de odunlaşmıya başlamıştır.» Müfettiş, sırtını duvara vererek kahka- ha ile gülüyordu.. müfettişin bu feryad- larından fevkalâde sıkıldığını tahmin et- tiğim Yaşka, bu fasıladan istifade ederek: «— Efendimiz, siz bu mobilyayı karı- nızın kafasında parçalamalıydınız!. dedi.» «— Neecece?..» e— Yani... Demek istiyorum ki... Bü- tün bunları sokağa atsaydınız!.» Müfettiş, sarhoş kafasını salladı; sonra göğsü üzerine bırakarak «— Bütün bünlardan iğreniyorum, de- di. Ne kadar yalnızım.. yarın yortu... Ev- de bülunmak istemiyorum. Buna taham- mül edemiyeceğim! , Yaşka: | «— Bizde kalınız!.» Teklifinde bulundu. «— Sizde mi kalayım?. dedi.» Odamız is içinde ve fevkalâde kirli i- di. Müfettiş bir göz atarak sözüne devam etti: «— Sizin burası da çok iğrenç... Fakat, şeytanlar, bana bakın... Biz hepimiz ote- le gidelim.. olur mu? Yarın, orada adam- akıllı kafaları çekeriz. İster misiniz? Hem bol bol düşünürüz. Hayatımızı nasıl tan- zim edeceğimizi düşünürüz.. nasıl, oldu mu?. Vallahi gidelim... Hem artık şu muntazam, derli toplu yaşayışa bir son vermek lâzım.. bunun sırası geldi.. maa- mafih siz birer yankesicisiniz, bunu anla- mazsınız!. Müfettişe dönerek: «— Ne demek istediğinizi çok iyi an- İryorum, dedim.» «— Sen?. Sen kimsin?, diye sordu.>» «— Ben de bir zamanlar derli toplu, kelli felli bir adamdım. Ben de, sessiz sa- dasız, sakin hayatın güzelliklerini tatmış bir adamım.. beni de hayattan dışarı fır- latan, hayatın ufak tefek bir takım tefer- rüatıdır. Bu teferrüat, ruhumu, ruhumun içindekileri de silip süpürdü.. ben de, tıbkı şimdi sizin yaptığınız gibi ıztırab çektim.. nihayet sarhoşluğa başladım.. ay- yaş oldum.. kendimi tanıtmakla kesbi şe- ref eylerim..» Müfettiş gözlerini bana dikti. Mahzun ve kederli bir sessizlikle uzun uzun beni ve kırmızı dudaklarının titrediğini far- kettim.. burun kanadları, hiç de hoşuma gitmiyen bir şekilde açılıp kapanıyorlar- dij Birdenbire: «— Hepsi bu kadar mı?,» diye sordu. «— Evet, hepsi..» dedim. O, hâlâ beni tedkik etmekte devam e- derek: «— Peki, şu halde siz kimsiniz?.» dedi. «— İnsan... dedim. Her cins hergele- insandır; ve aksi dava dahi sahihtir.» Ben eskiden vecize yumurtlamakta bü- yük bir üstad idim.. Müfettiş, gözlerini benden ayırmaksı- g: e— Mükemmel... Âlâ... dedi.» Yaşka da mütevazı bir eda İle lâfa ka- * u hti.yacını temin için kütüphaneler açılıyor Ankara 3 (Hususi) — Ankara Halk evi şehir dahilindeki kahvelerle ceza- evinde ve çalışma sahasına dahil 130 köyde halkın ve köylünün okuma ihtiya- cını temin maksadile iki yüzer kitablık birer daimi kütübhane tesisini karar - laştırmış ve hazırlıklara — başlamıştır. Şimdilik bu kütübhaneler iki yüz ka - dar olacak ve otuz kırk tanesi önümüz- deki aylar içinde tesis edilecek, müte- bakisi de iki sene zarfında tamamlana- caktır, Bu suretle Ankara Halkevi — halkın ve köylünün okuması için ayağına ka- dar 40 bin cild kitab götürmüş olacak- t Erenköy kız lisesi müdürü Ankara, 3 (Hususi) — Ankara kız lise- si felsefe muallimi ve müdür muavini İf- fet Erenköy kiz lisesi müdürlüğüne ta- yin edilmiştir. f Nöbetci eczaneler : gece nöbetçi olan eczaneler şunlar - Bu dır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Pertev), Alemdarda: (Eş ref Neş'et), Beyazıdda: (Haydar), Sa - matyada: (Erofilos), — Eminönünde: (Mehmed Kâzım), Eyübde: (Hikmet At- lamaz), Fenerde: (Hüsameddin), Şehre_— mininde: (Hamdi), Şehzadebaşında: (I. Hakkı), Karağümrükte: (Fuad), Küçük- pazarda: (Hulüsi), Bakırköyünde: (Hi - lâD). Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde: (Kanzuk), Dal - rede: (Güneş), Topçularda: — (Sporldis), Taksimde: (Nizameddin), Tarlabaşında: (Nihad), Şişlide: (Halk), Beşiktaşda: (Ali Rıza). Boğaziçi, Kadıköy ve Adalardakiler: Üsküdarda: (İskelebaşı), Sarıyerde: (Asaf), Kadiköyünde: — (Büyük, Üçler), Büyükadada: (Şinasi Riza), Heybelide: (Tanaş). a g. Size tamamen kafa dengi olabiliriz.. biz basit, fakat akılsız insanlarız.. sonra biz de, mobilya vesair süsleri Ssevmiyoruz. Hem bunlarıin ne lüzumu var?. İnsan san- dalyede oturmak için doğmamıştır. Siz bizimle arkadaş olunuz!.> Müfettiş: «— Ben mi?.» diye sordu. Âdeta birdenbire ayılmış gibi idi.. «— Evet, siz. Biz yarın size hayatın öyle sırlarını anlatacağız ki...» Müfettiş birdenbire ayağa kalkarak Yaşka'ya: «— Şu kijirkümü getir!» emrini verdi. Ayakları üzerinde gayet sağlam olarak durabiliyordu.. Ona: «— Nereye gidiyorsunuz? düm.» diye — sor- «— Nereya mi?.» İri ve ağır gözlerile bana baktı ve Üüşü- imüş gibi titredi: «— Eve gidiyorum..» dedi. Uzamış yüzüne baktım ve başka hiç- bir şey söylemedim. Müfettiş bu suretle bizden ayrıldı ve sokağa çıktı. Sokağa çıkınca: e— Arabacı!» Diye haykırdığını işittik.. Muhatabım sustu.. ağır ağır ve yudum yudum birasını içti. Bir duble yuvarla- dıktan sonra, bir ıslık tutturdu ve par- Maklarile masa üzerinde dümbelek çal- mıya başladı. — Peki, bundan sonra ne oldu? diye sordum. — Bundan sonra ne mi oldu?. Hiçbhir şey.. siz ne olmasını istiyordunuz?. — Peki ye yortu... — Ha, şu mesele mi?, Yortuyu tes'id ettik.. müfettişin Yaşkaya para çantası- nı hediye ettiğini size söylemeği unut- tum., Çantanın içinde 26 küsur ruble pa- ra çıktı.., Tabit'biz yortuyu tes'id-ettik.. aa YARINKİ M: Bir gece ziyareti — — | Çeviren: Faik Bercmen 'rans: Selim Sırrı Tarcan (Tarla 12.30: Plâkla Türk musikisi, 12.50: Hava- dis. 13,05: Plâkla Türk musikisi, 13,30: Kadı- köy Halkevi namına: Keman könseri, İsken- der Ardan, Piyanoda Rana BSeven, AKŞAM NEŞRİYATI: 18.30: Dans musikisi (Plâk). 19: Konferans: Fatih Halkevi namatna, Suad İsmall Gürkın (Diş etlerinin dişfir üzerindeki ehemmiyeti). 19.30: Plâk dans musikisi, 20: Baat Ayarı: Grenviç, rasadhanesinden raklen. Su - ai Gün ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıla - ri, — 2040: Hava — Taporu. 20443: Ömner Rıza Doğrul tarafından arabca söylev. 21; Saat âyarı. Örkestra. 21.30: Nezahat ve ar- kadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 22.10: Keman koönseri: Konserva- tuar profesörlerinden —Âli Sezin, Piyanoda Rana Seven. 22.50: Ajans haberleri, ertesi günün programı, 23: Saat âyarı. * i 5 Eylül 1938 Pazartesi ÖĞLE NEŞRİYATI: 12.30: Plâkla Türk musikisi, 12.50: Hava- dis.13.05: Plâkla Türk musikisi, 13.30: Muh- telif plâk neşriyatı. AKŞAM NEŞRİYATI: 18,.30: Dans musikisi (Plâk). 19: Konfe- rans: Kadıköy Halkevi namına, İhsan Rıfat (Üniversite ve yüksek tahsil çağında verem). 19.30: Dans musikisi (Plâk). 19.55: Borsa hâ- berleri. 20: Saat âyarı: Grenviç rasadhane- sinden naklen. Hamiyet Yüceses ve arkadaş- ları tarafından Türk musikisi ve halk şarkı- ları. 20.40: Hava raporu. 2043:— Ömer Rıza Doğrul tarafından arabca — göylev. 21: Baat âyarı, Orkestra. 21.30: Fasıl saz hey'eti: İbra him Uygun ve arkadaşları tarafından, 22.10: Konservatuar profesörlerinden Muhittin Sa- dak, viyolonsel könseri piyano refakatile, 22. 50: Ajans haberleri, ertesi günün programı. 23: Saat âyari, 6 Eylül 1938 Salı ÖĞLE NEŞRİYATI: 12.30: Plâkla Türk musikisi. 1250: Hava- dis.13.05: Plâkla Türk musikisi, 13.30: Muh- telif plâk neşriyatı. AKŞAM NEŞRİYATI: 18.30: Dans musikisi (Plâk). 19: Konfe- rans: Eminönü Halkevi namına, Muallim İb- rahim Kongar (Mekteblerde disiplin mesele- si). 19.30: Dans musikisi (Plâk). 19.55: Borsa haberleri, 20: Saat âyarı: Grenviç rasadha- nesinden naklen. Suzan ve arkadaşları tara- findan Türk müsikisi ve halk şarkıları. 20. 40: Hava raporu. 20.43: Ömer Rıza Doğrul tarafından arabca söylev. 21: Saat âyarı, Orkestra, 21.30: Cemal Kâmil ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları. 22.10; Kitar solo: Flarder. 22.50: Ajans ha - berleri, ertesi günün programı. 23: Saat üyü- . * 7 Eylül 1938 Çarşamba ÖĞLE ııışımmı:' , 12.30: Plâkla 'Türk musikisi. 1250: Hava- dis.13.05: Plâkla Türk musikisi. 1330: Muh- telif plâk neşriyatı. AKŞAM NEŞRİYATI: 18.30: Dans musikisi (Plâk). 19: —Konfle- rans: Eminönü Halkevi namına, Dr. Hilmi Ziya Ülken (Efsanelerde Türk tefekkürü). 19.30: Dans musikisi (Plâk). 19.55: Borsa ha- berleri. 20: Saat âyarı: Grenviç rasadhane- sinden naklen. Faide Yıldız ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 2040: Hava raporu. 2043: Ömer Rıza Doğ- rul tarafından arabca söylev. 21: Şan: Bed- riye Tüzün, Stüdyo orkestrası refakatile, 21. 30: Nezihe Uyar ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları. 22.10: Darüt- falim musiki heyeti: Fahri ve arkadaşları. 22.50: Ajans haberleri, ertesi günün progra- mı, 23: Baât Âyarı, * 8 Eylül 1938 Perşembe ÖĞLE NEŞRİYATI: 12.30: Plâkla Türk musikisi, 12.50: Hava- dis.13.05: Plâkla Türk musikisi, 13.80: Muh- telif plâk neşriyatı. AKŞAM NEŞRİYATI: 18.30: Dans musikisi (Plâk). 19: Konfe - rans: Eşref Şefik, spor müsahabeleri, 19.30: Dans musikisi (Plâk), 19.55: Borsa haberleri, 20: Saat âyarı: Grenviç rasadhanesinden naklen. Belma ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 2040: Hava raporu. 20.43; Ömer Rıza Doğrul tarafından larabca söylev. 21: Saat Âyarı, Orkestra. 21. 30: Rifat ve arkadaşları tarafından Türk musiklsi ve hâlk şarkıları. 22.10: Olga dö So- mogyi: Macar artistlerinden muhtelif şarkı- lar. 22.50: Ajans haberleri, ertesi günün programı, 23: Saat âyarı. * 9 Eylül 1938 Cuma ÖĞLE NEŞRİYATI: 12.30: Plâkla Türk musikisi, 1250: Hava- dis.13.05: Plâkla Türk müsikisi, 13.80; in telif plâk neşriyatı.: Muh | AKŞAM NEŞRİYATI: 18.30: Dans musikisi (Plâk). 19: Konfe- sıçanı). 19, 30: Dans musikisi (1Pâk). 19.55: Borsa ha- berleri. 20: Saat Ayarı: Grenviç rasadhane- sinden naklen. Vedia Rıza ve arkadaşları ta- rafından Türk musikisi ve halk Şarkıları, 20.| 40: Hava raporu. 20.43: Ömer Rıza Doğrul tarafından arabca söylev. 21: Baat Ayarı. Okestra. 21.30: Saz eserleri: Refik Bemsettin ve arkadaşları. 22.10: Amatör mandolin or- ı H T0 4 & - TER T D N — | haberleri, |yolonsel solo: (Edib Sezen), Piyanoda; — RADYO PROGRAMI — IS TANBUL V âmb"l"'- ertesi günün programı. 23: Baa & Eylül 1938 Pazar F * KF GUN CAR 10 Eylül 1938 Cumartesi ÖĞLE NEŞRİYATI: 12.30: Plâkla Türk musikisi, 12.50: Hava: dis.13.05: Plâkla Türk müsikisi, 13.30: Muh: telif plâk neşriyatı, AKŞAM NEŞRİYATI: 18.30: Dans musikisi (Plâk), 19: Prof, Sa: lih Murad: Fen müsahabeleri, İ9.30: Şehre- mini Halkevi musiki kolu tarafından konser 19.55: Borsa haberleri. 20: Saat âyarı: Gren, viç rasadhanesinden nakleri, Necmeddin Rü Za ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 20,40: Hava raporu., 20.43! Ömer Riza Doğrul tarafından arabca söylev, 21: Saat âyarı. Orkestra. 21.30: Nihal Asım ve arkadaşları tarafından Türk muüsikisi vi halk şarkıları, 22.10: Halk türküleri: Osmay pehlivan tarafından, 22.50: Ajans haberle « ri, ertesi günün Pprogramı. 23: Saat âyarı, ANKARA 4 Eylül 1938 Pazar programı ÖĞLE NEŞRİYATI: 12.30: Karışık plâk neşriyatı, 12.50; Plâkla Türk musikisi ve halk şarkıları. 13.15: Ajans AKŞAM NEŞRİYATI! 18.30: Karışık plâk heşriyatı, 19.15: Türk musikisi ve haık şarkıları (Handan), 20: Sa«< &t âyarı ve arabta neşriyat, 20.15: Türk mux« sikisi ve halk şarkıları (Salâhaddin), 21: Vi Prof, örkes« ve hava — raporu, Georg Markovits. 21.15: Stüdyo salon trası, 22: Ajans habetleri 22.15: Yarınki program, * 5 Eylül 1938 Pazartesi programı ÖĞLE NEŞRİYATI: _1430; Kıarışık plâk neşriyatı. 1450: Plâkla irk musikisi ve halk şarkıları. 15.15: haberleri. üü AKŞAM NEŞRİYATI: 18.30: Plâkla dans musikisi, 19.15: Türki musikisi ve halk şarkıları (Hikmet Rıza), 2q_: Saat âyarı ve arabça neşriyat, 20.15t Türk musikisi ve halk şarkıları (Handan), 21: Plâk meşriyatı, 21.15: Stüdyo salan or « kestrası, 22: Ajans haberleri ve hava raporu, 22.15: Yarınki program, * - 6 Eylül 1938 Salı programı ÖĞLE NEŞRİYATI: 14.30: Karışık plâk neşriyatı, 14.50: Türk mMusikisi ve halk şarkıları, 15,15: Ajans ha- berleri, AKŞAM NEŞRİYATI: 18.30: Karışık plâk neşriyatı, 19.15: Türk muşsikisi ve halk şarkıları (Makbule ve arka- daşları), 20: Saat âyarı ve arabea neşriyat, 20.15: Türk musikisi Ve halk şarkıları (Sa « lâhaddin ve arkadaşları), 21; Keman solo: (Prof. Necdet Atak), Piyanoda; Prof, Georg Markovits, 21.15; Stüdyo salon örkestrası, 22: Ajans haberleri ve hava raporu, 22.15: Ya « rınki program. * 7 Eyiğl 1838 Çarşamba programı ÖĞLE NEŞRİYA'TI. a 14.30: Karışık Türr plâk neşriyatı. 14 50; Plâkla ve halk şarkıları, 15.15: haberleri, * AİRail AKŞAM NEŞRİYATI: ! 18.30: Plâkla dans Musikisi, 19,15: Türk fik Vassaf), 21.15: Stüdyo salon. or 22: Ajans haberleri ve hava ra - a poru. 22151 * 8 Eylül 1938 Perşembe Brogramı ÖĞLE NEŞRİYATI: 14.30. Karışık plâk neşriyatı, 14 50: Plâkla Türk musikisi ve halk Şar 5.15: bhetaberi kıları, 15.15: Ajans AKŞAM NEŞRİYATI: 18.30: Karışık plâk Deşriyatı, 19.15: Türk musikisi ve halk şarkıları (Makbule ve ar- kadaşları), 20: Saat âyarı ve arabeta neşri « yat, 20.15: Radyofonik temsil (Gençler gru- pu tarafından), 21: Plâk neşriyatı. 21151 Stüdyo salon orkestrası, 22: Ajans haberle « ri ve hava raporu, 22.15: Yarınki program. * 9 Eylül 1938 Cuma programı ÖĞLE NEŞRİYATI: rüıâıo; Karışık plâk neşriyatı. 1450: Plâkta y musikisi ve halk şarkıları, 15.15: ! haberleri. » Ki ııxşaâm NEŞRİYATI: 8.380: Plâkla dans müusikisi, 19.15: Türk musikisi ve halk şarkıları (Mukadder), 99: Saat Gyarı ve arabca neşriyat, 20.15: Ti r musikisi ve halk şarkıları (Salâhaddin), £ : Plâk neşriyatı, 21.15: Stüdyo salon orkesitr - Bi, 22: Ajans haberleri ve hava raporu, 22.1 ): Yarınki proğram. * 10 Eylül 1938 Cumartesi programı 'ATI: 13.30: Karışık plâk neşriyatı, 13.50: Plâkiı Türk musikisi ve halk şarkıları, 14.15: Ajana haberleri, AEŞAM NEŞ$RİYATI: 18.30: Blâk neşriyatı, 19.15: sl ve halk şarkıları (Makbule), 90: Saat ây - rı ve arabca neşriyat, 20.15: Türk musi) : ve halk şarkıları (H, Riza), 81: Plâk neğri - yatı, 21.15: Stüdyo salon ork ' Türk musiki- kestrası: Dömartini idaresinde, 22.50: Ajans| eBtrası, 22: AÇ sberleri ve hava Taporu, — 22.15: I'Ğı.ı_; Progğram,