14 Sayfa L SON POSTA ee sanaesabevedacenANeA ereveeesEN L srenen Niğde tahrirat kaleminde başlayıp İıtunbulda ' darağacı altında biten memunyet hayatı : 81 ) i ı Ha serecenı Mısırlı futbolcular Şişli - Beyoğlu Devlet kapısında elli y I Yazan: Eski Dahiliye Nazırı ve eski meb'us | Ehubekır Hazım Edirne Fransız konsolosu, kendisinin bindiği arabay bindiği arabaya bir tahta parçası atan beş yaşındaki bir çocuktan ötürü vali paşanın tarziye vermesini, bu “ Vahşi hareketin ,, takbih edilmesini istiyordu Arif —paşanın — şifre çekeceğini, fakat sizin bü şifreyi — İstanbu- la gece yarısından sonra vara- cak bir saatte yollıyacağınızı söyle- dim. İstanbula geldiğinizi padişah öğ- reninceye kadar Nişantaşındaki kona- ğınızda bulunmuş olacaksınız, dedim. Paşa çok sevindi. Saatine bakti. Tre- nin hareketine iki saat varmış. Götü - receği valizin hazırlanmasını emretti. Bana, ne de olsa hastayım. İstasyona kadar beraber gidelim, olmaz mı, diye sordu. Sözlerine şunu da ilâve etmeği unutmadı: — Eğer padişahın dile benden ne dilersin sualine bir kere daha muhatab olursam, vereceğim cevab Hazım bey hakkında olacaktır. Paşa, istasyonda arabadan inerken, doktor Aristidiye: — Bu arabayı, atlarile beraber oğ - lum Hazıma bir yadigâr olarak götü - Tünüz. Çok şefkatli bir baba gibi gözle- rinden öptüğümü de söyleyiniz, demiş! Fakat, doktor, o gece bana haber vermeden arabayı bizim eve getirmeği muvafık bulmamış. Yukarıda söfü geçen süvari feriği Mehmed Ali paşa Erzuruma gönderi - lirken onun arabasını almıştım. Hem Mahmud paşanın arabasını koyacak yerim yoktu, hem de bu hediyenin ka- bulü mahzurlu idi. Galiba, iki üç ay sonra Mahmud Hamdi paşa, Abdülhamidin? — Dile benden ne dilersin sualine muhatab olmaksızın — Nişantaşındaki konağında ölmüştür. —45 — FRANSIZ KONSOLOSUNUN TARZİYE İSTEMESİ - VALİ VEKİLİNİN GEVŞEKLİĞİ Bir sabah vali vekili Arif paşa erken- den beni evine davet etti. Gittim. Fransız konsolosu Mösyö Alber Pi- nar'ın, türkceye pek kötü çevrilmiş bir suretile beraber fransızca çok tuhaf bir takririni gösterdi. Kansolos sokaktan geçerken, beş ya- sında bir Türk çocuğu, kendi bahçele- rindeki erik ağacına ufacık bir tahta parçası atıyormuş. Fakat, bu tahta par- Çası, o sırada sokaktan geçmekte olan koönsolosun açık duran arabasının körü- ğüne isabet etmiş, oradan da sıçrıyarak mumaileyhin ayaklarının dibine düş- müş. Bu tesadüfü, kendi tâbirile, ekas- di bir vahşet eseri» telâkki eden Mösyö Alber Pinar ateşler püskürüyor, dört maddelik bir tarziye talebinde buluna- rak: ! — Babasile beraber çocuğun he- men tevkif ettirilmesini, 2 — Vali vekili ile benim, büyük ü- niformalarımızı giyerek konsoloshane- ye gelip kenfdisine tarziye vermemizi, 3 — Konsülâto önüne sıra sıra dizi- Jecek olan mekteb talebelerine, hocala- rının müvacehesinde, vali vekilinin bir nutuk irad ederek, böyle vahşiyane ha- reketlerde bulunmamalarını tavsiye et mesini, 4 — Verilen tarziyenin bütün tafsi- lâtile resmi vilâyet gazetesine bastırıl- masını, kat'i bir lisan ile istiyordu. Ben, bu çok garib takriri okuyunca, az çok edebi bir şöhreti- de bulunan Mösyö Alber Pinarın aklın: bozduğunu zannettim. Beş yaşında bir çocuğun bir küçük ağaç parçasını ,konsolosu görerek kas- den attığı sabit olsa bile, babasına bâ- dema oğlunun bu gibi hareketlerde bu- İunmamasını tenbih etmekten başka yapılacak bir muamele olmamak lâzım gelirdi. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir garibe ne görülebilir, ne de işitile- bilirdi. Halbuki vali vekili paşa, dün akşam tekriri alır almaz, çocuğu, ba- basile beraber hapsettirmiş. Bunu öğ- renince daha ziyade hayrete düştüm. Çünkü Edirneye müvasalatımda, diğer devletlerin kansolosları, bana «hoş gel- | din» ziyaretinde bulundukları halde, Fransız konsolosu alafranya âdetle tab- an, benim onu ziyaret etmemi bekledi, durdu. Daha eski zamanlarda bu ziya- ret hakkındaki Türk âdetini bilmiyor- dum. Fakat âdâbı muaşeretce, Arabın «Elkadüu yüzar - gelen ziyaret olunur» sözü, bizim için riayeti mecburi bir ka- ide mahiyetini almıştı. Asırlardanberi, memleketimizde daima gelenlerin ziya- | ret edilmesi mütad olduğundan, kendi memleketimde bir ecnebi usulüne tab- an, yalnız Fransız kansolosu için, mev- eud âdeti bozmamıştım. Monitör Oryantal gazetesinin Edirne muhabiri, Edirneye geldiğimi gazetesi- ne yazdığı sırada Fransız edebiyat'na yabancı olmadığımı da mübalâğalı bir surette zikretmişti. Alber Pinarın, be- nimle tanışmak arzusunda bulunduğu halde mahza bu ziyaret meselesinden dolayı görüşülememesinden muğber | olduğunu kendisile görüşenlerden iş ti | yardum. Beş yaşında bir çocuğun onu Bgörmiyerek attığı ağaç parçasından do- layı tarziye verilmek lâzım gelirse, bu- nun yalnız hükümeti temsil eden vali vekili tarafından verilmek lüzumu pek SOLDAN SAĞA: Ş 1 — Dünkü gün - Etrafı denizle kuşatıl- miş kara parçası. 2 — Alâmetler - Merkep. $ — Aceleci. $ — Avlamak masdarından emrihamnr - Dilsiz. $ — Kraliçe, 6 — İlâye - Bir çalgı. 1 — Rir nota - İskambilde birli - Banuna bir sle Müvye edilirse ikinel derecede 8 — İmal eden - Ad. 9 — İşaret - Baş 10 — Kurtuluş - «Dirs in geldiği masdar. YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Sonu çıkmıyan - Hendese — gekille- rinden biri. 2 — Yanan şeyden çıkan » İmamlar. 3 — Yazın giyilen. & — Yalvarma - Kırmızıya renk. 5 — Gözü görmiyen - Azalt. 6 —No iş görür? T — Muhakkak - Çift. 8 — Seven - Atmak masdarından sığası müfred birinci şahız. 9 — Dahi - Bir kadın ismi. 10 — Bir işin yapılamaması, yarıda kal- ması, benzer — bir şart 2 3 * 5 6 ” 8 » aşikâr iken, konsolosun araya beni de karıştırmasındaki sebebin, büyük üfi- İformamla ziyaretinde bulunmağa mec- 'bur kalmamı istemesinden ibaret oldu- ğunu Arif paşaya anlattım. — En hafif bir tavsif ile, hoppalık- tan başka bir şey olmıyan bu takriri Fransız sefiri görürse Mösyö Alberi şiddetle tevbih etmekle beraber, bize karşı da teessüfle itizar edeceğinden şübhe elmeyiniz. Binaenaleyh, çocuk- İla babasını hemen #tahliye ettiriniz. ’Çünkü beş yaşında bir çocuğun kasidlı ve gerçekten cürüm mahiyetinde bir suçu olsa bile, hapsini tecviz edecek bir kanun, yeryüzünde yoktur. Bizce yapılacak şey, vak'ayı etraflıca yazaca imız bir tahriratla beraber, konsolo- sun takririni hariciye mezaretine gön- dermekten ibarettir. Arif paşa: — Pekâlâ, dedi, öyle bir müsvedde Tütfediniz. Vükıâ, tahrirat yazıldı. Fakat gönde- rilip gönderilmediğini bilmiyorum. Ço- cukla babasının o gün tahliye ettirilip etlirilmediğini de hatırlamıyorum. (Arkası var) Bugünkü program İSTANBUL 31 Ağustos 1938 Çarşamba EŞRİYATI: : Plâkla Türk müusikisi. 1250: Hava- dis1306: Plâkla Türk musikisi. 13.90: Muh- telif plük neşriyatı. AKŞAM NEŞRİYATI: 1830: Dans musikisi (Plâk), 18.50: Komfe- rans: Kadıköy Halkevi namına: 30 Ağustos Mili Zafer Bayramı hakkında, 19.15: Dans musikla! (Plâk). 19.80: Konferanı: Havaci- lik haftası, Hava Kurumu namına, Eşref Şe- fik. 1956: Borsa haberleri. 20: Saat üyarı: Örenviç rasadhanesinden naklen: Fatde ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve hâlk şarkıları. 2040: Hava raporu, 2048: Ö- mer Rıza Doğrul tarafından arabca göylev. 21: Sat Âyarı: Bedriye Tüzün, Şan, Sltüğyo orkestrası refakatlle. 2130: Nezihe Uyar ve arkadaşları tarafından Türk muzikisi ve halk şarkdarı. 22.10: Ajans haberleri. 2220: Darüttalim musiki heyeti: Fahri ve arkadaş- ları. 22.60: Son haberler ve ertesi günün programı, 23: Baat üyarı. ANKARA 31 Ağustos 1918 Çarşamba ÖĞLE NEŞRİYATI: M.30: Karığık plâk neşriyatı. 1450: Plâkla 'Türk muzikisi ve halk gşarkıları, 15.15: Ajans haberleri. AKŞAM NEŞRİYATI: 18.30: Plâkla dans musikisi, 19,15: Türk müsikisi ve halk şarkıları (Halük Recâi-, 20: Baat âyarı ve arabca neşriyat. 20.15: Türk muhtelitine 3 1 yenildiler Oyun baştan sona kadar muhtelitin hâkimiyeti altında devam etti. Mısırlılar dün en fena oyunlarını oynadılar Misırlılarla Şişli - Beyoğlu muhteliti bir arada İlk maçta mağlüb, ikinci maçta ge- Hb gelen Mısırın Ennadiyülehli takı - mı dün üçüncü maçını Beyoğluspor - Oyun bu devrede tamamile muhte- Tit takım lehine bir şekil almış ve 40 ın cı dakikada merkez mühacim Buduri Şişli muhtelitile Tuksim sladında yap-|üçüncü golü de yapmıştır. tı. Zan ve tahmin ettiğimiz kadar gü - zel oyun gösteremiyen Mısır — takımı dünkü son maçında çok bozuk bir o - yun oynamış ve yaptığı bir tek sayıya mukabil üç gol yemek suretile ağır bir mağlübiyete uğramıştır. Bir hafta zarfında yaptığı üç maçını dikkatle takib ettiğimiz Mısırlıların a- rasında yediden fazla millf takım o - yuncusu bulunduğu söylendiği zaman burada yapılacak maçlarda çok güzel î,y;ınlnr seyredeceğimizi hesablamış - Mısır takımı kaptani merkez muha- cim Küçük Muhtardan gayri bütün ta- kım çok genç oyunculardan teşkil e - dilmiştir. Bu kadar yeni ve taze oyuncular - dan beşkil edilen bir takımı karşımız - da gördüğümüz zaman Miısırlıların fev kalâde güzel oyun göı*.:rebüecehnl zannetmemiştik. Birinci ve ikinci maçı oldukça bo - zuk oynıyan Mısır takımı dünkü maç- ta tahminden fazla fena — oynamış ve karşılarında çok enerjik — bir gayret gösteren Beyoğluspor ve Şişli muhte - litine mağlüp olmaktan kurtulama - mışlardır. Muhtelit takımın hücumile başlı - yan oyunun on üçüncü — dakikasında meydana gelen bir fırsattan istifade e- den Filipo ilk golü yaptı. Bu sayıdan cesaret alan — muhtelit birbiri üzerine birkaç hücum — fırsatı daha bulmuş ve sol iç Bambino vası - tasile ikinci golü pek nefis bir surette yapmıştır. musikisi ve halk şarkıları (Hikmet Rısa), 21; Havacılık haftası münasebetile konuşma ($Ş. Hazım), 21.15: Btüdyo salon Orkestrası, 22: Ajans haberleri ve hava Taporu, 22.15: Nöbetci eczaneler Ru gece nöbetei olan cezaneler şunlardır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Pertev). Alemdarda: (Eşretf Neşet). Beyazıdda: (Haydar). Bamatya- da: (Ridvan). Bminönünde; (Bensasoı Eyübde: (Bikmet Aflamaz), Penerde: (Emllyadi). — Şehremininde: — (Hamdi). Şehzadebaşında: (Asaf). Karagümrük- te: (Fuad). Küçükpazarda: (Hulüsi), Ba- kirköyünde: (İstepan). Beyoğlu cihetindekiler: İztiklâl caddesinde: (Calatasaray - Ca- rih). Galatada: (Hidayet). —Kurtuluşta: (Kurtuluş). Maçkada: * (Foyzi). Beşiktaş- fa: (Nail Halld). Boğaziçi, Kadıköy ve Adalardakiler: Üsküdarda: (İttihad). Sarıyerde; (Nu- ri). Kadıköyünde: (Büyük - Üçler). Bü- yükadada: (Şinasi Rıza). Heybelide: Finlandiyah uureşı:iler dün ueldıler Devrenin sonlarına doğru muhtelit takım aleyhine bir penaltı olmuştur. Misırlılar bu fırsatı topu kalecinin eline atmak suretile kaçırdılar; devre 3.0 Mısırlıların aleyhine bitti. İkinci devre Mısır takımı bu müş - kül vaziyetten kurtulmak için çok hız- h bir şekilde oyuna başladı. On dakika kadar devam eden sılu hücumları müteakib Mısırlıların mer « kez muhacimleri ilk ve.son — gollerini güzel bir paslaşmadan sonra yaptılar. Misir takımı bu sayıdan sonra fazla sert oynamağa başladı. Yirminci daki- kada hakem Mısır merkez muavinini sert oynadığı için sahadan çıkardı. Oyun daha sert bir şekil aldı. Muh » telit takım sol müdafiinin sert oyunu üzerine hakem onu da saha harici etti. Mısır takımı büyük bir gayret sar - fetmesine rağmen neticeyi değiştire - medi ve oyun 3 - | Misırlıların mağlü- biyetile bitti. Ömer Besim e Mısır takımı 4 Eylülde İzmirde ya - pınığı için Cuma sabahı Bandır - ma yolile gidecektir. Galatasaraylı Bekir Macur'un klüpten kaydı silindi Galatasaray klübü denizcilik şubesi eski baş kaptanı Bekir Macur'un idare hıy'ed kararile klüpten kaydı — silin - - Finlandiyalı gür eşciler gehrimizde Finlandiyalı güreşciler dün şehrimize gelmişler ve sporcularımız - tarafından hararetle kaqılınmışlırdu Finlandiya takımı gureşulerımııle karşılaşmak ü-