17 Ağustos 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

17 Ağustos 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 Sayfa Emniyet Sandığında şayanı dikkat bir röportaj kendi ellerile bir Rehine konan emlâk gittikçe artıyor, mücevherlerin satılması tercih ediliyor ise rehine konmaktansa Emniyet Sandığı bizde kazanç ve ge- gim arasındaki nisbetin müş'iresidir. Em- niyet Sandığı işsiz kalanın, ihtiyaç hali- ne düşenin büsbütün mahvolmazdan ve- ya düştüğü felâketten kurtulmazdan ön- oe mutlaka baş vurduğu kapıdır. Binaenaleyh Emniyet Sandığının ista- tistiklerini veya faaliyetinin seyrini dik- katle takib etmek ekonamik sıkıntılara düşenlerin tam bir diyagramını almak demektir. Memleketle ihtiyaç geçen se- neye nazaran azalmış muıdir. — çoğalmış mıdır? Mallarını terhin edenler çoğalı- yor mu, çoğalmıyor mu? Terhin ettikleri malları zamanında geriye alanlardan az mıdir, çok muüdür? Bunu öğrenmek bir sen evveline nisbetle ferdt büdcelerde istikrarın kuvvetlenip kuvvetlenmediği- ne dair bir fikir verebilir. Bununla bera- ber kazanç ile geçim arasındaki nisbetin daima açık vereceğini tabil görmek lâ- zımdır. Zira hergün vatandaşın ihti- yaç listesi yükselmektedir. Vatandaş ev- velce kira evinde oturmaktan muztarib olmuyordu. Şimdi ilk fırsatta kendi zev- kine uygun bir küçük evin sahibi olmak azmindedir vesaire.. vaire... Şehirlinin Emniyet Sandığile son yıl- daki münasebetini ve Sandığın dokuz yüz otuz sekiz yılının ilk sekiz ayı için- deki ekanomik nabzmı tutmak için bir muharririmizi Emniyet Sandığına yolla- dık. Emniyet Sandığı müdür — muavini Bay Halim Umay büyük bir nezaketle karşıladığı muharririmize şu malümatı vermiştir: — Tabit malümunuzdur. Emniyet San- dığının en çok işlediği iş gayrimenkul ü- zerinedir. Yani, bina, emlâk, mağaza. Sonra mücevher ve sonra da esham ü- zerine İş yaparız. Bu sene emlâk üzerine olan ikrazatı- mız geçen senelere nisbeten biraz düş- kündür. Sebebi de inşaatın Çoğalması, kiraların düşmesi, inşaatın hesablı yapı- lTamaması gibi bazı sebebler emlâk fiat- larını düşürmektedirler. Müracat, aded itibarile gittikçe çoğalmaktadır. Altı ge- ne evveline nazaran az, fakat geçen so- nelere nisbeten fazladır. Yeni inşaat ü- zerinden terhinler çoktur. Birçok ki- Şi yüzde otuz, yüzde kırk kredi ile apar- tıman yapıp ve iradile ödemek ümidile bankaya geliyorlar. Emlâkten sonra uğraştığımız işler mü- cevherdir. Mücevher Üzerine avanslar gelir, bunlarda da geçen seneye nazaran biraz fazlalık varsa da beş altı sene evvel- kine nazaran haylice düşkündür. Beş altı sene evvel müracaat ta, kıymet| te fazla idi. Mücevherler süs eşyası gibi | modaya tâbi olduğu için demode oluyor- lar. Kıymetleri düşüyor ve bunun için anu satmağı, rehine koymağa tercih edi- yorlar. Satılmıyan eski şeyler de kıymet- lerini kaybediyorlar, — Emniyet Sandığına terhin edilen malların yüzde kaçı kurtulur? — BSahibinin elinden çıkan mal- lar Jâşey mesabesinde azdır. Vö - de bizde bir senedir. Fakat ilk senede — veremiyenler faizi ve ana borcundan yüzde onu verirlerse müd- deti temdid edebilir. muamele yeniletmek şartile on beş sene- ye kadar devam edebilir. Bir de üçüncü ve en mühim kolaylığımız şudur ki bü- tün bu kolaylıklara rağmen borcunu ö- demiyenler için kanun! takibat yapılıp merhunu satılığa çıkarsa değerinden a2 bir fiatla satılmaması için merhunat Em- niyet Sandığı tarafından satın alınır. Emniyet Sandığı aldığı binaları caki sahibine iade çarelerini de arar ve bunun için en az altı ay değerinden ön misli ta- Hb çıksa dahi satmaz, bekler. Böyle - likle tekrar borçlunun eline geçmiş olan emlâk çoktur. Emniyet Sandığına daha evvel de söy- lediğimiz gibi mücevherat kısmı müstes- na olmak Üzere müracaat adedi çoğal- mıştır. Terhin edilen emlâkin ekserisi yeni binalardır ve bir takım insanlar Üç senede — bir| Emniyet Sandığı binası bunları satmak için yaptırırlar. Bunu meslek ve kazanç edinmiş insanlar var- dır, terhin edip bina yaptırır, satarlar ve kazanırlar, H. H. ğeşiku—; iskele;ndo ;;î)rumuş bir ceset bulundu Dün Beşiktaş vapur iskelesi civarında de- nizde bir cesedin dolaşmakta olduğunu gö- ren sandalcılar polize haber — vermişlerdir. Biraz sonra cesed sahfle çıkarılmıştır. Yapı- lan müayene neticesinde cesedin tamamen Ççürümüş olmasından bunun kadın veya er- kek olduğunu tefrik etmek mümkün olama- maştır. Cesedin, bir çok uzuvları dökülmüş, başının etleri tamamen soyulmuştur. Cesed, einsiyetinin anlaşılabilması için Morga kal- dırılmıştır. Dünya âlim kadınlardan ziyade akıllı ve tedbirli kadınlara muhtaçmış!| Eski — İngiliz - başvekili Baldwin " Kadınların il- minden yapılan istifade pek azdır!,, diyor a ğ l Lord Baldıvsin Eski İngiliz başvekili Lord Baldwin Bratford yüksek kız muallim mektebinde verdiği konferansta dünyanın âlim ka- dınlardan ziyade akıllı ve tedbirli ka - dınlara ihtiyacı olduğunu söylemiş ve de- miştir ki: «— Şimdiye kadar kadınlar anıcak abzl ve tedbirleri sayesinde dünyaya faydalı oldular. Kadınların ilimlerinden yapı » lan istifade pek azdır. Akıllı olan kadın- ların kocalarına büyük yardımlaı do - kunur, fakat akıllı olmıyan kadınlaş dal- ma kocalarının mesailerini imhh ed€r,> Baldwin bütün kadınların âlim olma- larına lüzum ve imkân olmadığı fikrin - dedir. SÖON POSTA Yirmi beş senede şato yapan adam «Kendi evimi kendi ellerimle yaptım..» tiyebilecek kaç kişi vardır?.. Peşte güzel san'atlar akademisi pro - fesörlerinden Bory işte bu eşsiz simalar- dan biridir. Kendi ellerile bir çato inşa etmeğe muvaffak olmuştur. Bu şato Bo- Toton gölü yakınında bulunan bir tepenin üzerindedir ve tam yirmi beş senede in- #a edilmiştir. Bory en eski Macar ailelerinden birine |j grensubdur. Ecdadı Szekesfehervar şeh - rine hâkim bulunan tepenin üzerinde muazzam bir şatoya maliki 'Tam manasile <harb adamları» — olan Bory allesi efradı ayni zamanda güzel san'atlara çok düşkün idiler. Şatolarında ressamları, şairleri ,lâlimleri barındırır - lardı... Rönesans devrinin başlangıcında Bory şatosu merkezi Avrupanın başlıca kül - tür merkezlerinden biri idi. Türklerin Macaristana yaptıkları akınlar sırasında şato harb mıntakası içinde bulunduğun- dan harab olmuştur... Tam üç asır bu hal- de kaldı... Nihayet Bory adındaki âlim bir deli - kanlı ecdadının şatosunu yeniden kur - mayı düşündü. Harabelerden iştifade e- dilemiyeceğini anladığından şatoyu yeni baştan inşaya karar verdi... Bu sıra Bory İtalyaya gitti. Orada gü- zel san'atlar mektebine devam eden çok güzel bir kızla tanıştı... Az sonra evlen - diler ve birlikte Macaristana döndüler. Aradan pek az zaman geçtikten sonra Bgenç aile tepenin üzerindeki araziyi sa- tın aldı ve Boöry işe koyuldu... Fakat ko- yulduğu iş yalnız plânın hazırlanması işi idi... Daha fazlasını yapmağa vakti yok- tu. Çünkü güzel san'atlar mektebinde profesör idi. Bilâhare nazariyattan ame- llyıı'ııı’ geçmenin de imkânı oldu. senesinde temeli Tei bönüüüüde çakare AA ” 1918 senesine kadar harbe iştirak etti... 1938 senesinde şatoyu ikmal eyledi... Bory şatonum yalnız duvarlarını yap - madı... Pencereler, döşemeler, dahili kı- gsımların İnşası hep kendi eseridir. Boryun eseri cidden harikulâdedir. Şa - tosu tam manasile bir turistik kıymeti haizdir. 33 büyük dairesi, sütunlu bir kaç muazzam galerisi; 4 büyük atölyesi; 20 metre irtifaında muazzam bir kulesi var- dır... 18 metre derinliğinde mükemmel bodrumları mevcuddur, Şatonun geniş bir bahçesi vardır. Şato ile bahçe arasında san'atkürane bir su- rette yapılmış bir taraça görünmekte - dir. Bory ailesi şatolarınm mühim kı - sımlarını san'atkârlara tahsis eylemeğe karar vermişlerdir. ——— Bir otomobil bir dondurmacıya çarptı Eyübde İslâmbey mahalletinde — oturan seyyar dondurmacı Mehmed, Eyüb iskele cad desinden geçerken şoför Mehmedin idare « sindeki 467 numaralı otomobilin sademe - gine maruz kalmış, başından yaralanmıştır. Eyüb belediye doktoru tarafından muayene eğden yaralının hastaneye — kaldırılmasına Tüzum gösterilmiş, Cerrahpaşa hastanesin - de tedavi altına alınmıştır. Bir otomobil kazası Şoför Ahmedin idaresindeki 3098 numa - ralı otomobil. Galatadan geçerken Mehmed' oğlu Halime çarparak başından yaralarıma- gına sebebiyet vermiştir. Yaralı tedavi altı- alınmış, şoför yukalanmıştım. Ağustos 17 Mvafkiyet. ve saadetin başlıca sırları Vö Daniclle Size bugün bedbinleri hayrete düşü- recek ve nikbinleri düşündürecek çok mühim bir şey öğreteceğim: Muvaffaki- yetin ve saadetin sırrı... Muvaffak ve mes'ud olmanın bir sırra bağlı olduğunu bilir misiniz? Bazı adamlar bunda bir sır olmadığını iddia ederlerse de bu doğru değildir. Muvaffakiyetin ve sandetin sır- rı vardır ve ben bunun mevcudiyetine çok kaniim. Hayata atılan genç bir kız, muvaffak olmak arzusunda bulunduğu — takdirde, birçok meziyetlere sahib olmalıdır. Zarif olmalı. Samimi olmalı. Hoşsoh- bet olmalı. Kendisini etrafındakilere sev- dirmelidir. Çok, pek çok arkadaşı bulanmalı ve bu arkadaşlarını muhafaza etmeğe çalışma- hıdır. Kız arkadaşlarını muhafaza etmek için anların kıskançlıklarını tahrik eyle- memeli. Hiç birini kendinden aşağı gör- memelidir. Erkek arkadaşlarını muhafaza etmek için, onlara sizi bir erkek arkadaş yerine koymalarını öğretmelidir. Gençlikte bir arkadaşlığın, bir dostlu- ğun hemen flört veya aşka intikal edece- ğini bilenlerdenim, Size hayattaki ilk sarsak adımlarım- dan ve karşılaştığım müşkülâttan bah- setmek isterdim. Fakat, Amerikada bu- lunduğum sırada, elde ettiğim tecrübe- lerden bahseylemek sizi daha çok alâka- landırır. Amerikada herkesin kendine mahsus bir «talihi>» vardır. Bir Amerikalı genç kız kendinden talihli olan bir arkadaşını hiç kıskanmaz. Günün birinde bu talihin kendisine de yür olacağına kanidir. Amerikada her şey çu prensipin üzeri- ne bina edilmiştir: Herkes, günün birin- de muvaffak olabilmek için talihe ras- gelir... Talih kimine erken, kimine geç çatar. İşte bunun içindir ki bir Amerikalı genç kız sinemada muvaffak olmuş, şöbret kazanmış bir genç kızı gördüğü zaman ona hased nazarile bakmaz, bilâkis onu takdir eder... Yakın bir atide kendisinin de böyle muvaffak olmuş bir «adam> ©- lacağına kanidir. Muvaffak olmak arzusunda — bulunan herkes evvelemirde çalışmaktan hoşlan- malı, çalışmağı çok sevmelidir. Kendini ve karşısındakileri aldatmağa uğraşma- malıdır. Çünkü insanm hakikf meahiyeti ergeç meydana çıkar. Bu satırları okuya- | gannilerinden olan; Abdülvehhabı gö$ — Daniella Amerikada herkesin kendine mahsus bir “talihi,, vardır. Orada her şey bu prensipin üzerine bina edilmiştir. Çünkü ber Amerikalı günün birinde talihin kendisine gülümseyeceğine inanır Yazan : Darrisux Darrıeux vaffak olurlarsa şunu unutmamalıdırlar ki muvaffak olmakla beraber gayeye erişmemişlerdir. Tam muvatffakiyet ka« deme kademedir. Burada bir misal arze« deceğim: Me; ema yıldızı Joan Crawfordu hepiniz bilirsiniz. Joan evvelâ bir dansöl olarak hayata atıldı. O vakit ne arkadaşi, ne de hâmisi vardı. Buna mukabil çalışe ma zevkine, çalışma metanetine ve ta* hammüle malikti. Bunlar sayesinde si- nemanın en parlak yıldızı oldu. Şimdi Joan'ın büyük bir şöhreti var dır, Bir hayli parası da.. fakat kendisini elân acemi telâkki eder ve hergün 12-14 saat çalışır. Daha fazla muvaffak olmağâ uğraşmaktadır. Şunu unutmamalıdır ki kademe kade- me daima yükselmiyen bir insan kademt kademe inmeğe başlar. bu muhakkaktırı İnsan ancak yılmadan, durmadan ça- lışma sayesinde yükselir... Arabca filmler Bu gene şehrimizde göreceğimiz film * ler meyanında müteaddid arabca kordt” lâlar vardır. Bunlar Mısırda çevrilmiş * tir. Bu filmlerin başlıcaları: 1 — Yaşasın açk, 2 — Sevgilinin göz yaşlarıdır. Resim bu filmlerde başrolü yapan ** Misırin en meşhur müuüzsikişinası ve mür B cek oJan genç kızlar günün birinde mu- | termektedir,

Bu sayıdan diğer sayfalar: