mmm Yurda aid tedkikler — | Yukarı Anadolunun en güzel şehirlerinden biri: Tokad SON POSTA Tokad ovalarının tamamen sulanması için iki milyon lira sarfediliyor Tokadda imar ve kültür faaliyeti Tokadın umumi okad, (Hususi) — Tokad yu- karı Anadolunun en güzel şe- hirlerinden biridir. Umumi vaziyeti iti- barile büyük şehirlerimiz arasında ehem- miyetli bir mevkii vardır. İklim ve toprak güzelliği ona meyvaâcı- lık bakımından ayrıca bir hususiyet ver- miştir. Bu itibarla Tokadda sıcak men- Jeketler mahsulleri istisna edilirse bütün meyva cinsleri yetişir. Bunlar arasında en mebzulü ve şöhretlisi elma, ermud ve üzümdür. Tokad bağlık bakımından da ehemmiyeti haizdir. Bügün Tokad mer- kez kazasında kırk bin dönüm bağ var- dır. Yıllık istihsalâtı 15 ilâ 20 milyon ki- Yo kadardır. Tokadda bağcılık hem meyvacılık ve hem de şaraplık üzüm çeşidleri bakımın- dan kurulmuştur. Yemeklik üzümleri ek- şeriyetle Samsun ve Sıvas gibi komşu vilâyetlere ihraç olunur. şarablık üzüm- erden ise şarab, pekmez, bulama vesaire yapılır. Bir zamanlar büyük bir şöhreti ölan şarabları şimdi bazı müşküller dola- yısile istihsal edilmez hale gelmiştir. İktısadi ve sinai vaziyet T okad ve havalisinin iktisadi vaziyeti evvelki yıllara nis- betle bugün sönük bulunmaktadır. Buna da Gökdemir yolu güzergühından 48 ki- Jometre uzakta kalması âmil olmuştur. En mühim mahsul tütün, mahlep, buğ- day, arpa, pirinç, afyon, bamya, ceviz ve pancardır. Sınal vaziyeti ise oldukça zengindir. Turhalda inşa edilen şeker fabrikası ie Niksardaki çeltik ve un fabrikaları gece, gündüz çalışır. Ayrıca bu havallde bakır. elik ve dokumacılık ta ileri vaziyettedir. Tokadın suları ve madenleri ei okadda su boldur. Fakat içile- bilecek su bulunmaz. Değerli valimiz Yaiz Ergunun yardımları ile bu en mübrem ihtiyaç gözönüne alınarak Yüzumlu teşebbüsler yapılmıştır. Dahili- ye Vekâleti belediyeler imar çefliğince yüz kırk yedi bin lira bedel ile suyun iha- lesi yapılmış ve bu suretle şehirde Çör- hızlandı örününü Tokadın değerli valisi Faiz Ergun dük mevkiinden çıkan iyi bir suyun ge tirtilmesi temin edilmiştir. Diğer taraftan 'Tokad birçok zengin madenlere maliktir. Turhalda antimu- van, sarı mermer, Artovada bakır var- dır. Bunlardan Turhaldaki antimuvan madeni işletilmekte olup Artovadaki ba- kır madeni henüz işletilmeğe başlanma- mıştır. Zirai çalışmalar okad dahilinde fare ve domuz mücadelesine çok ehemmiyet verilmiştir. Bu yıl içinde 1350 domuz it- lâf olunmuş ve 35 köyde on bin hektar araziyi istilâ eden farelerle mücadele &- dilerek arazi bu muzır hayvanlardan te- mizlenmiştir. 50 dönümlük nümune fi- danlığı tesis edilmiş ve 15 bin kadar fi- dan dağıtılmıştır. Bunlardan iki bin beş yüzü muhtelif meyva ağaçları ve müte- bâkisi de yol güzergâhlarına dikilecek meyvasız ağaçlardır. 2500 kadar elma a Bacına ârız olan haşerelerle mücadele & !dilerek ağaçlar bu haşerelerden kurtarıl- mıştır. Memleket hastanesinin çalışmaları okadın röntkeni, anansörü, ta- kim cihazım, çamaşırhaneyi, ctüvü, bulaşık yıkama makinelerini havi 200 yataklı bir hastanesi ve bir de frengi mücadele heyeti vardır. Hastanede çok değerli bir operatörü ile bir röntken mü- tehassısı bulunmaktadır. Bir yılda muh- telif hastalıklardan 1179 hasta kabul e- dilmiştir. Gene bu yıl içinde hastane po- likliniğinde 1498 hastanın tedavileri ya- pılmıştır. Hastanenin harlelye servisinde 136 büyük, 177 küçük ameliyat yapıl mıştır, np okad ve havalisindeki beleği- ye çalışmaları büyük bir hızla devam etmektedir. Tokad, Erbaa, Zile ve Niksarda birer fenni mezbaha inşa edil- Belediye işleri 180,000 dönüm arazi sulanacak Yeni yapılan yollar ve kurutulan bataklıklar 'Toknd, (Husus) — Tokad - Sıvas hududu yolunun muhtelif aksamı ü- zerinde esaslı tamirat yapılarak silin- dirajı Ikmal edilmiştir. Tekand - Tur- hal - Amasya hududu yolunun 243 - 179 uncu kilometröleri arasında 1660 yaetze tul Şösenin esaslı tamiratı ik- mal edilerek dört menfez yapılmıştır. Bundan başka Turhal - Zile istasyonu yolile Tokad - Kiksar - Ünye, Reşa - diye, Kulehisar, Niksar - Erbaa, Er- ban - Samsun, Cilkoru - Erbaa yolla- ri üzerinde tamirat, tesviyel türabiye yapılmıştır. Tokudda nafıa için bir ga- Tajla, Halkevi binası ve büyük bir si- nema binasi yapılmişlır. Nafıa Vekâletince Tokadın Kazova» sının bir tarafının Yeşilirmaktan sü- lanması için istikşaflar yaptırılmıştır. Yüz bin dönümü mütecaviz arazinin sulanmasını temin edecek'olan bu 4 bir milyon küsur liraya eksütmeye çi- karılmıştır. Bundan başka Erban ovs- sının seksen bin dönüm arazisinin Kelkit ırmağından sulanması için İ- kinci bir keşif yapılmıştır. Mülehassis ve fen memurları tersimatla meşgul olmaktadırlar. Bedeli keşfi bir milyon Brayı geçen bu sulama işi yakında ek- sütmeye konacaktır. Bunlardan 805- Ta Niksar ovasının diğer kısmından sulama ve bataklıkları kurutulma is- Yüşaflarına başlanacsktır. Miş ve faaliyete geçirilmiştir. Tokad şeh-| rinin hali hazır haritası ve imar plânı rfüteahhide ihale edilmiştir. Harita tas- dik olunmuş, imar plânı: da yapılarak gönderilmiştir. Vekâlet şehir işleri şefi Hilmi yerinde tedkikat yapmak özere buraya gelmiştir. Belediyece çarşıya ya- kın bir yerde inşasına bâşlanan sıhhi şe- ralti haiz umumi helâ bitirilmek üzere- dir. Köprü başından Cumhuriyet meyda- nına kadar güzel bir bulvar açtırılması- ha başlanmıştır, 'Tokadda yeni mektebler yapılacak okadda meydan mevkiinde 60.000 lira bedelle bir orta mekteb binası, Erbaada üç, Zilede bir, merkezin Pazar, Dökmetepe, Gökdere na- hiyelerinde Kültür Bakanlığının verdiği projeye göre birer ilkmekleb yaptırıl- mıştır, İlkmekteb çağında 27780 çocuk- tan ancak 8343 çocuk okutulmaktadır ki mevcudun ancak dörtte biridir. Bunları okutmak için büyük köylerin hepsinde bir mekteb açmak ve nahiye merkezle- rinde de yatılı mektebler yapmak muta- savverdir, Ziraat Vekâleti fidanlıklar. hakkında malümat istedi Ziraat Vekâleti ziraat müdürlük - lerine bir emir göndererek, vilâyet da- hilinde hususi idare ve (belediyelerle Orman ve ziraat idarelerine ald fidan- lıkların sahaları, tesis tarihleri, şimdi- ye kadar halka ve müesseselere tevzi ettikleri aşılı, aşısız, meyvalı, meyva - sız, fidan mikdarı, ayrıca sebze ve çi- çek ziraatinin ne suretle yapıldığı, bu bahçelerin vaziyeti hakkında malümat istemiştir. Bu malümat büyük ziraat kongresinde tedkik edilecektir. Izmir fuarı İstanbul komitesi dün toplandı İzmir fuarı İstanbul komitesi dün Ticaret Odasında umumi Kâtib Cevad Düzenlinin başkanlığında toplanmış - tır. Bu toplantıda İstanbuldan © fuara yapıdan iştirakler ve gönderilecek nü - muneler etrafında görüşmeler yapıl - Di muştar, Sinaya'da — Yanık | — » Derken Hacı “Benli, daha doğrusu Benliyan efendi elinde kocaman bir nargile ile dönüp gelmez mi? Herşey hatırıma gelirdi amma Sinayada İstanbul şarkıları dinleyerek kalyan tokurdatacağım gelmezdi. Sinaya İstasyonu- na ayak basar bas- maz bir şey pazarı dikkatimi (o celbetti. Yerde döşeli karosi- manlardan bir tane- sinin üzerinde bir haç vardı. bunun hi- zasındaki duvarda da taze çiçeklerle bezen- miş tunç bir Jevha. Levhanın üzerindeki kitabeden, eski baş- vekil Dukanın o ayni noktada maktul düş- tüğünü anladım. Rumen milleti, bu haçlı taşla ve o kita- be ile, modern Ro- manyanın en büyük devlet adamının ha- tırasını yaşatmak ve onu öldüren eli ge - Jecek nesillerin de lâ- netine havale etmek istemişti. ayak, dimdik bir merdivenden on da - kikada çıkılır. Araba ile gidecek olursanız, yol dolam- baçlı olduğu halde daha çabuk varırsınız. 'Ben ârabayı tercih ettim. Güzel ve te- Tesini arabacıva vermiş rahat Fahat et- İrafı temaşaya koyulmuştum. Eski Ru- men - Macar hududunda, harbi umum! sıralarında şehid düşen askerlerin, top mermilerile süslenmiş mezarları önün- den geçerek, otele doğru kıvrılacağımız sırada, birdenbire karşılaştığım manza- ra beni şaşırttı. Kenarları, halı ve kilim örtülü peşi. lerle çevrilmiş, içi şark üslübunda ufa- cık sedefkâri masalar, tavandan sarkan işkembe fenerler ve kafeslerle süslenmiş bir salaşın önünde fesli, kırmızı salta ve şalvarlı, Trablus kuşaklı, gezi mintanlı, kırmızı pabuçlu, sırım gibi sıska bir a- dam, sarı pirinç bir mangalın önüne çö- melmiş, kahve pişiriyordu. Beni görünce kandilli bir eski zaman temennahı çaktı, ve türkçe olarak: — Buyurun! dedi. Kızım da, ben de, gözlerimize, kulak- Jarımiza inanamıyor, ağızlarımız birer karış açık, put gibi duruyorduk. Kendi- mizi biraz toparlayınca, arabacıyı, Ücre- tini verip savdım. Bu acaib yerin Üzerin- deki tabelâya bir göz attım.. şu ibare ya- zih idi: Cafea Hagi - Benli İn acest locsl se serveşte la filgean delicioasa cafea zingirli şi rahat « lokum de Hagi - Benli. Gacşişul Turcului be- nevol! Tercümesi: Hacı Benli kahvesi, — İş- bu yerde, filcan ile nefis zincirli (köpük- lü) kahve ve Hacı Benlinin rahat loku- mu verilir, Türke verilecek bahşiş mü- Tüvvetinize bağlıdır! Hemen, içeriye daldım. Kırmızı şalvar- İı bir temenna daha çakıp yahımıza gel- di. Gene türkçe olarak sordu: — Şekerli mi, sade mi? — Bir orta şekerli kahve yap yal Fa- kat sen Türk müsün? O da benim türkçe konuştuğuma çaş- mış, sırıtarak yüzüme bakıyordu. — Siz, İstanbullu musunuz? diye sordu. — Evet. Sen nerelisin? — Harputlu! Adım Alidir, — Burada işin? — Benliyan efendinin yanında çalışı. yorum. Dokuz senedir Romanyâdayım. — Benliyan efendi dediğin kim? undur, Orada oturur, Sinaya civarında Buçeci dağları — Haydi, şu kahvemi getir! Ali, galiba, içeriden filcan isterken boş- miz bir şoseden çıkıyorduk. Bana, Bük-| boğazlık etmiş. Tepemde duran hoparlö | reşten tavsiye edilen Palas otelinin ad-İrün içinden, birdenbire, çelik bir levha- nm üzerine billür dökülür gibi, bizim ( Bayan Safiyenin lâhuti sesi olarica bizi, olanca kudretile fışkırıyordu: Yanık Ömer!, Her savaştan bir yara. Aman! Rüya mı görüyorum? Nerede. yim?. Yanık Ömer. Safiye.. bunlar kim? Sinaya neresi?” Himalâya dağlarında | orkinoz balığı, Sapanca gölünde diritnet, daha ne bileyim.. dünyanın en inanılmaz | şeylerile karşı karşıya gelsem bu kadar hayretlere düşmiyeceğim. Ben bu tesirin altında elimdeki haki- katen enfes, köpüklü kahveyi zerâfet bir- le hölpürdetirken, Bay Benliyan da, gü- ler yüzü ile çıkageldi. — Safa geldiniz! | — Safa bulduk! i Koyulduk sohbete. Bana kendi hikf. yesini anlattı. Ana vatandan çıkalı 25 yıl | olmuş. Gelmiş, Romanyaya yerleşmiş. İ Kışın Bükreşte, yazın da burada, Sina. | yada hem antikacılık ediyor, hem de o- turduğumuz kahveyi işletiyormuş. En büyük ve biricik derdi yurd hasreti. U- zun müddet, Türkiyeden getirttiği halı, | Jâtilokum, gülyağı, Bursa ipeklisi, ağız- hk, işlemeli terlik, maşlah gibi şeyleri | #atmış. Bugünkü ticari güçlükler belini | büküyormuş. Şimdi lokumlarını, gül tat- hlarını, çevirmeleri kendi yapıyor. Eh! Bizimkilere hiç olmazsa adı benzesin di- ye Benliyan ismini kısaltmış, baş tarafı- na da bir hacılık ilâve etmiş: Olmuş, Ha- cı Benli. bu kadarcık bir müşabehet te suç sayılmaz ya? İstanbulda doldurulan ne kadar ala- turka gramofon plâkları varsa, Bay Ben. liyan getirtmiş. — Vatan hasretini bunu ilen gideroo- rum! diyor. Safiyeden başka, Münir Nureddini, Sa- lâhaddin Pınarı, tamburi Refiki de bana dinletti. Derken, bir aralık kaybolduktan son- ra, elinde kocaman bir nargile ıle dönüp gelmez mi? Dünyada her şey hatırıma gelirdi ama, Sinayada, Salâhaddinin «Delisin, deli gönlüm.» ünü dinliyerek kalyan tokur- datacağım aklıma gelmezdi. Meğer, insa» nın nasibinde olduktan sonra, her zaman, — Mal sahabısı.. şu bitişik tükân e-|her yerde, her şey mümkün imiş!, Ercümend Ekrem Talu