| İ 9 Ağısicı Meseleler : ortasında odun ihtikârı! (Baştarafı 1 inci sayfada) Babına bugünden terleten ve acı a€l düşündüren bu yükseliş muayyen bir Takamda hızını almadığı — için günün Meselesi olarak mütalea etmek mev - simsiz olmıyacaktır. Geçen sene Ağustosunda odunun çe- kisi iki yüz on kuruşla iki yüz otuz ku- Tuş arasında tehalüf etmekte » idi. Bu gün 350 kuruşa satılmaktadır. Mahru- kat tacirlerine sorarsanız: Kışlık efen- dimizin gemileri bu rakamda dâ demir atacak değildir, insafsızlık cereyanla - rına kapılarak 400 açıklarına kadar Bitmesi ihtimali de mevcüddür. Acaba, gazinocu vesair-esnafa sira” yet eden sâri ihtikâr hastalığı mahru İ kat tüccarlarının da mı yakasına ya - Pıştı? Yoksa bunun kabili izah, ma akul Sscbebleri var mıdır?.. Evvelâ belediye iktısad işleri mü - dürlüğüne sorduk: — Odun fiatları niçin seldi? Cevab aldık: — Evet, odun fiatları yükselmiş bu- hınmaktadır. Tedkikat yapmaktayız. Belediye tedkikat yapadursun, biz de kendisine faydası dokunur düşüncesile Odun fiatlarının bu zamansız ve sebeb- tiz yükselişinin saiklerini araştırmağa koyulduk. Bir rivayete göre: Ormanların muhafazsı ve maden kö| Mürü sarfiyatını temin ma ksadile odun kat'iyatının durdurulacağı ve odun yak Manın yasak edilecği şeklinde çıkan şa Yialar zaman zaman meydana çıki ıği Cihetle bu sene halk mutad vaktinden Çok evvel kışlık odun ihtiyacını karşı- lamağa başlamış, Ağustosun ortasında plâjlara olduğu kadar mahrukat depo- larına da tehacümü intaç etmiştir. Bu nun üzerine daima tazla talebi yüksek fiath arzla karşılamağı itiyad — hal'ne getiren esnafımız derhal piyasayı yük- l!llmışlerdır p Bu, bu seneki odun fiatlarının yük- selişini izah eden birinci nazariyedir. bu kadar yük- |rinden satıyoruz. Çeki başında 50 il. : Ağustos kısım mahrukat tacirleri şu iddiaları one sürmektedirler: Ğ — Odun az kesiliyor. B — Nakliye — ücretleri — eskisine n bir misli artmıştır. ""’3"_ Odunun İstanbulda pahalıya satıldığını hisseden kesiciler fazla üc - ret istemeğe başlamışlardır. bu maddede hülüsa ediyorlar, ir mahrukat — taciri şöyle diyor: — Odıırı fHiatları pahalıdır. Bunu ka- bul ediyoruz. Lâkin bunun bir ihtikâr olduğu şeklindeki şayialar yersizdir. O- dunun pahalı oluşunun sebebleri nor- maldir. Mal gelmiyor. Eskisi gibi kestir miyorlar, Mal yok, alıcı çok.. Bilmem neden bu sene İstanbullular çok va - farını her zaman Eylül ayı ıçerlsınrle temine çalışırlarken şimdiden odun ni mağa kalkıştılar. Bu vakitsiz tehacüm henüz depolarına kâfi mikdarda mal yığmak imkânını bulamıyan oduncu - Jarı şaşırttı. Ama gene sanmayın ki bu şaşırış fiatları yükseltmiştir. Hayır, mal az geliyor. Pahalıya mal oluyor. Havalar müsaid değildir. Kayıklar o - dundan sonra bir de havanın düzelme- sini bekliyorlar. Biz şimdi kayıktan 290 dan alıyor, 340 ve azami 360 uzei- 60 kuruş fazla demektir. Diğer bir tüccar da diyor ki: — Odun fiatlarının fahiş bir surette | yükselişinin yegâne sebebi nakliyat - tur. Navlun fiatları yüksek olduğu ;çin odun pahalıdır. Yoksa odunda yükse - liş yoktur. Gene yerinden her zaman- ki fiatına almaktayız. Yalnız navlun, bir, iki misli artmıştır. Bunun da sebe- bi, odun nakliyatında çalışan kayıkla- rTın azlığıdır. Bu sene Karadenizde ha- walar da müsaid değildir. Odun kayık- ları serbestce gidip zMemıvorlar Yok sa odun kesilmesinin hiç bir tesiri yok tur. e Günahları boyunlarına mahrukat İkinci izah tarzı da şudur: Muamele vergisi, kuvveti beş bey - girden aşağı olan motör kullananlara da teşmil edildiği cihetle odun kesme makinelerinden alıı macak yeni verginin daha başlamadan muşterıdcn temini yollarına tevessül edıâme_sı oduna te - nmıktn ur. Sir etmıâ::;ı: Üçekit Dün kendili üz bir ıll' görü: (Baştarafı 1 inci sayfada) Harokâtın' vuku bulduğu — mıntakada n sayısı yİr- ihşid edilen So' askerinli B NM::'ı.mYı:.t Ayni miktarda Ja - Pon kuvvetlerinin de Mınc:âo hududun- & ildirilmektedir. “'::ı::d:ıîuh.:m taraf top ve tanklarla Mücehhezdir. Sovyet tayyareleri bugün tekrar iki defa Kore'yi bomwdımın et ::“'—'rdır Buradaki Japon & $t hasara uğramıştır. TI Sovyet uş;'ırîıun iştirakile yı:ıı_- lan ikinci bombardıman esnasında 200 Hinin öldüğü haber venlmekğıîd!;“ z . binalar da hasara Uğra Dş;-kr taraftan Sovyetler, bugünkü ç;;;s Pışmalar esnasında Çangüfeng İSP” İstirdat ettiklerini bildirmektedirler. Ja Ponlar ise bu haberi tekzib ediyorlar. Japon membalarına göre vasiyei Tokyo 8 (Havas muhabiri bildiriyor) — Buraya gelen son haberlere göre, Sov . Yet kuvvetleri, Japon mevzilerine saat 22 de hücum etmişler, fakat tank kullan- Madıkları gibi top ateşi de ıçmamışlır dir. Sövyet kıt'aları, yalnız el bambası İs- timal etmişlerdir. Japon mevzilerine yir- Mi metreye kadar yaklaşan Sovyet a8 * :2: göğüs göğüse gelinmeden tarde Jıponı.m Çankufeng tepesine dahil 52 rakımlı noktayı terketmiş bul! Japonlar tarafından yalanlanmaktadır. 'Tokyo 8 (A.A.) — Harbiye ne7: bir tebliğinde, Japonların 6 ağustosa Ka dar uğramış oldukları zayiat bilânçsunun 70 maktul ile 190 yaralıdan ibaret olduğu bildirilmektedir. Japonların dün ve bu: Rün uğramış oldukları zayiat, 200 € bü> İiğ olmaktadır. Tebliğde Sovyetlerin bugün mühim biç |lar Hududhâdiseleri harb şekline girdi! Belediye tını bitirdikten son | virirkı ra ne söyliyecek, — bilmiyoruz. Yalnız bildiğimiz bir nokta var: Odun fiatları lmmul göstermediği — takdirde aile isleri Ağustosun orlasında büdcele - nde bir kânunusani fırtınasının sar - sıntılarını hissedeceklerdir. Nusret Safa Coşkun tacirleri böyle söylüyorlar. tedkikat blı hırekel lcra etinemiş oldukları ilâve dilmektedir. " Londra 8 (Hususi) — Sovyet - Japon ihtilâfını halletme hıncıyı koamiseri çisi arasında kerıın hlc bir müsbet n tir. İki taraf ta noktai mektedir. öit iöllşür Savyet Tass a| ukcrcyler hakkında aşağıdaki vermektedir: Japon büyük elçisi Şige Dün AA aa Ya a a ciye halk ko- mitsu, Sovyetler miseri Litvinofu ziyaret etmiştir. Bu ziyaretten bilistifade. Litvinol, Ja- pon büyük elçisine, blr kaç gün wvd;ı— hükümeti namini 5i tti hakkında yaptı iştir ki: n;ude:ışlîfe cevab olarak. Japon tarafı hücumlara Ve ateşe nihayet vı:ı:ıı ver « mez, Sovyet h sematta bulun bildirilmiştir. Bu l G İ nihayet verilmesi keyfiyeti, val nız Japon tarafına bağlı bulunuyordu Fa . Japon kıt'alarının ;îy::h:r'm mhnmhm yeniden 'azisine başlanmış VE büyük çapta toplar SS t kuvvetleri, Man - hil olmak nm myeıkrinde devam üzerine, Sovyet tars- beleye mecbur kalmış, Japon - skürtülmüş ve Japon kıt'ala - kalan aksamı Sovyet arâ: arazisin- , Bu olan şeylerden n ver- Litvinof ile Japan bü- cereyan eden müza - etice vermemiş- la ısrar et- bu diplomatik mü- malümatı Bu suretle, muha - h mukal Tacirler umumiyetle fiat ııı*umııı.k kitsiz kışı düşündüler, kışlık ihtiyaç -| SÖON POSTA daha öldü Pearl Vhite Bir vakitler bütün dünyanın Mis Pearl Vbito adı altında alkışlamış, sevmiş, be- nimsemiş olduğu sinema san'atkârı Mis Pearl Wright Parisin Amerika hastane - sinde öldü. Onun ölümü ile sinemanın tâa- rihinde bütün bir devre kapanmış ol - maktadır. Belki hatırınıza gelmemiştir. Söyliye- Mis Pearl White şöhretini bugün değil, ginemanın sessiz olduğu zaman yapmışlı. Onu ayağında çizmeler, saçları rüzgâr sl- tında dağınık ve dalgalı, gözleri senar - yocuların filminden doğan bir tehlikeye dıkılmış olarak görürdük. Uçurum ke - narlarında yükselen korkulukiarı aşar, bareket halinde bulunan trenlere atlar, azgın beygirlerin üzerinde sarsılır, ta - İkibine koşan haydudlara karşı tabanca, fek kullanırdı. Yalnız «Nevyork esra- rı» ismindeki film için 36,000 metre şerid çevirmişti. Bir gün Pearl White'in an ıki kısımlık bir filmin bilmem kaçıncı parçasını çe - virirken merdivenden düşerek yaralan - dığı haber verildl. Hastaneye götürdüler, tedavi ottiler, iyileşti. Fakat ârızaya uğ- ramış olan amudu fıkarisi yüzünden bü- tün hayatı için sakat kaldı ve <Kırmızı daire» ismini taşıyan san'at hayatından çekildi. Bir gün san'atkârın Parise giltiği söy- Izı-ıınlmv doğruydu. Neuilly köyüne yer- Jeşti, bir köşk satın aldı, bahçe ile hay - wvanla uğraştı. milyonlar harcadı ve mil- zarası enfes bir şehirdir. Fakat her güzelin bir kusuru - vardır, derler, Bizim şehrimizin de birden daha di tabımıza göre gu veha bu kusurundan zaman, zaman şikâyet eder, dururuz. Ho- şumuza gitmiyen şeylerin teşebbüsü bel- ki onların bir gün tashihine medar olur düşüncesile dün İstanbul hemşerileri içinde bir anket yaptım. İsim, şöhret, meslek, san'at aramadan, lâalettayin kar- şıma tesadüf eden İstanbullulardan bir kaçına şu suali sordum: «İstanbulda en fazla hoşunuza gitmi -| Aldığım cevabları aşağıda yazıyorum. Bana bu cevablar yalnız ferdi bir in - fialin, bir mizacın veya şu, bu şeyden hiddetlenmesinin aksülâmelini ifade et- medi, Aldığım cevablardan gördüm ki - şağı yukarı bütün İstanbullular İstan - bulda ayni şeylere sinirlenmektedirler. Dd Balıkpazarında yağcı Hüseyin: — Kalyoncukulluğunda otururum. Her gün işime tramvayla gider gelirim. Ek- geri sabah bozuk param bulunmaz ve tramvaya beş kuruş veririm. Eminönüne kadar üç on paradır. Biletçi bana altmış para uzatır. Ve «on paranız varsa yirmi para vereyim» der. Tabii bende on para bulunmaz: «Eminönüne kadar olursa ve- ririm» der ve mintarafillâh Eminönüne gelinciye kadar bir gün bile tramvay bi- letçisinde on para bulunmaz. Ötesi on para... Ön para bir şey değil mma! Her sabah bilet ücretinden fazla olan bu on parayı bırakmak fena halde sinirime do- kunur.. İşte benim İstanbulda en fazla İsinirime dokunan şey tramvay biletleri- nin üzerindeki şu on paradır. Ya dört kuruş yapsınlar, ya üç kuruş.. Acaha ola- maz mı?,. O zaman ben de her sabah si - nirlenmekten kurtulurum... e Bay Abdürrahman: — Görüyafsunuz şişman bir adamım, İçki kullanamam. Ancak içtiğim şey su- dur. Halbuki su bizim memleketimizde en mebzul şey olduğu halde hesab edile- filminden sonra | cek olsa belki de benzinden, hele mu - h.ılhkpetıddınpıhılıhrnulimu» kuruştur. İnsaf!.. Bu sıcak havalarda 2- caba benim kadar su istihlâk eden başka bir vatandaş yok mu ki?, Kimse şikâyet yonlar dağıttı. Geçen yıl Amerikada bir etmiyor... Ben evimden çıkıp evime gi - borsa paniği çıktığı zaman az mahvolacaktı, güç kurtuldu, ve aradan yıllar geçti. yen şey nedir?» | kalsın | rinciye kadar günde mübalâğasız on beş bardak su içiyorum. Yani su için yalrız on beş kuruş veriyorum, İşte İstanbulda Bu hafta başında tıpkı sinema filmle- ginirime en fazla dokunan şey suyun ba rarak köşkünden hastaneye kaldırdılar, filmlerin binbir tehlikesinden kurtul - muş olan san'atkâr oradan çıkamadı, 60 )dş ndaydı. zamanıhtda işgal etmek ve hattâ Japonya- yı Sovyetler birliğine karşı bir harbe tah- rik eylemek teşebbüsü idi. Şigemitsu, Japon kıt'alarının yegâne va zifesinin Mançu arazisini müdafaa etmek olduğunu ve bu sebebten yalnız teda - tüj bir mevzi işgal eylemiş bulunduğu - nu kaydetmiştir. Litvinof cevaben demiştir ki: Hiç kimse, Japon arazisine hücum et- memiş ve böyle bir hücum niyeti besle - memiştir. Japon kuvvetleri, müdafaa ke- İdimesini her halde çok garib bir manada alıyorlar, Çünkü bu kelime altında an Sovyet budud — karakollarına hücum etmek, bu karakollara ateş açmak ve Soövyet arazisinde hat işgal eylemek- tir. Şigemitsu, tavzif edilmiş bulunduğunu bildirmiş - tir: İki taraf bıt'aları arasında muhasamat tatil edilmeli ve iki taraf kıt'aları anlaş- ma vuku bulduğu — cenadaki mevzile - rini muhafaza eylemelidir. Bunu mütes- kib, hududun tesbiti için, Japonların da iştirakile, Sovyet ve Mançu mümessille- rinden mürekkeb komisyonlar vücude getirilmelidir. Litvinof da şu mukabil tekliflerde bulunmuştur: İki tarafın muayyen bir hattı geç - tsu, aşağıdaki teklifi tekrar ile gsulh | memek, bu hattın ötesine gitmemek ve k Üüzere Moskovada, | S l0 Crrüsu Gibi onu bir sedyeye yatı -| kadar pahalı “ı“I“d.“' Bayan Muallâ: — İstanbulda en ziyade sinirime doku- nan şey plâjlardaki kabinlerdir. Namuslu anlaşma esna.ıındı bu hattın ötesinde mevcud olabilecek kıt'alarını geri ça - ğırmak taahhüdlerini almaları ile be - raber askeri harekâta nihayet verile - cektir. Bu hat, Khunçung anlaşmasına merbut haritadaki hududdur. Bu su - retle, 29 Temmuzdan, yani Japon kıt- alarının Sovyet arazisine ilk taarruz - larından evvelki statüko yeniden te - sis olunacaktır. Hududda sükünüun ye - niden iadesi üzerine, iki Sovyet dele - gesi İle bir Japon ve bir Mançurya de- legesinden mürekkeb iki taraflı bir ko misyon, hududa gidecek ve Khunçung anlaşması ve buna merbut protokol ve haritalar ile tayin edilmiş olan hududu yeniden mahallinde tahdid eyliyecek - tir. Japon büyük elçisi, bugünkü görüş- menin mevzuu üzerinde düşüneceğini ve bu meseleye yeniden temas eyliye- ceğini vâdetmiştir. Görüşmenin sonunda, Lityinof, Ja- pon büyük elçisine aşağıdaki beyanat- ta bulunmuştur: Japon hükümeti hududun bir böl - gesinde muhasamata nihayet verilme- sini teklif ederken, hududun diğer bit Sessiz sinemanın İstanbulda sizi en fazla ( (meşhur bir yıldızı | sinirlendiren şey nedir ? İstanbul şehrini yalnız biz İstanbullu-|bir aile kadınının gözleri önüne bu ka - lar değil, herkes sever... Çünkü İstanbul | binlerin içine çiftler giriyor. Enval re - şehri dünya yüzünün sayılı güzel nak -|zalet oluyor. On iki yaşımdaki kızımla talarından biri üzerinde kurulmuş, âbi-| denize gitmiştim. Bitişik locada konu - deleri birbirinden güzel, havası, man -| şulan bazı sözler hakkında bana öyle sualler sordu ki ne cevab vereceğimi şı- şırdım, Dünyanın hiç bir yerinde nikâh- sız çiftlerin bir kaç saat beraber geçir - fazla kusuru vardır... Ve her birimiz ken- | mesini temin edecek bu nevi yerler, aile plâjlarında bulunmaz, tahmin ederir. Çok seyahat ettim. Böyle güpe gündi * herkesin gözü önünde, çoluğum çocuğu karşısında çiftlerin sımsıkı kapalı oda - larda saklanıp saatlerce içeride kaldık - larını ve mülâtefelerinin dışarıya taştı- Banı görmedim, duymadım. e Bay Fethi Gürsoy: — Zevki selim sahibi bir insan oldu - ğumu zannederim. Güzeli severim. İstan- bulda en ziyade sinirime dokunan şey, Taksim meydanındaki fıskiyelerin altın- daki duvarlardır. O fskiyelerin eğer bir Büzelliği varsa bunu üstünde bir takım renkli sinema afişleri dolu olan ve boş kalan yerleri rutubetten küflenmiş, pa- muklanmış olan bu duvarların üzerinde olmalarında hiç bir güzellik bulunamaz. O duvarları boyamak, düzeltmek, sonra önlerine sed, sed bir havuz yapmak ve ©o havuzdan fiskiye çıkartmak daha doğ- rTu olmaz mı?.. İstanbulun bence en sinire dokunacak şeyi Taksim meydanıdır. En güzel bir â bidenin btlunduğu bu meydana birar daha itina etmek, etrafındaki binaları birbirine uygun bir şekilde tanzim et - mek ve bilhassa cephelerinin temiz ve boyalı tutulmasına itina etmek lâzım de- Bil midir? . Üniversite talebesi Feyyaz: — İstanbulda en sinirime dokunan şey Yenipostahane karşısındaki sokakta bu « lunan Kızılay binasıdır. Bu binanın cep- hesi o çirkin kırmızı renkten başka bir renkle boyanamaz mıydı? e Öğretmen Hamdi: — İstanbulda en hoşuma gitmiyen şey Sultanahmedieki Fransız ekspozisyon ko- lonyalının bir köşesinin taklidi olan e « lektrik lâmbalarıdır. Böyle lâmbalarla dünyanın hiç bir tarafında hiç bir şehir köşesi tenvir edilemez. Ciddi değildir. Hele Sultanahmed ve Ayasofya gihi iki muazzam ve eski âbidenin etrafında gü- Tünç derecede aykırı ve uygunsuz — kal- maktadır. ; e Bayan Münire (daktilo): — İstanbulda sinirime en ziyade do « kunan şey vesaiti nakliyenin pahalılığı - dır. Bir cumartesi öğleden sanra, bir de pazar günleri denize gitmek için haftada iki lira yol masrafı veriyorum ve buna büdeem müsaid değil.. Bütün yaz çalı « şgıyorum. İki gün deniz bize çok mu?.. Nakil vasıtaları hiç olmazsa şu banyo mevsimlerinde ucuzlasa.. Buna imkân yok mudur? Suad Derviş de nöbet bekliyen bir Sovyet hudud muhafız müfrezesine hücum etmiş ve bu tepeyi işgal eylemiştir. Japon bö - lüğü, hemen derhal gelen Sovye! tak- viye kıt'alarına ateş açmış ve çarpışma sonunda 10 Japon bambası ile 50 tane kloşetli bomba bırakarak geri çekilmin- tir. Bu çarpışma esnasında bir çok Kı« zıl ordu eri ölmüş — ve yaralanmıştır. Bittabi Japon tarafından da ölüler ve yaralılar vardır. Buna mümasi| vak'a - lar ve hâdiseler üzerine yapılan müte- addid proteştolardan sonra — yeni bit protestoda daha bulunmak müânasızd"" Bu sebebden dolayı bu ciheti beyi vi etmeği lüzumlu görüyoruz. ki Sovyet hükümeti, bundan böyle, zaman za « man ve cezasız kalacak bir tarzda, ken di hudüud muhafızlarının ölmesine ve yaralanmasına ve muvakkaten dahi » - sa Sovyet arazisinin Japon kt'aları | rafından işgal edilmesine müsaade n: « yetinde değildir. Sovyet hükümeti, | < tikbalde, bu gibi vak'alarda, topçu va hava kuvvetleri istimali de dahil o! « mak Üzere, en ciddi tedbirler alma « tamamile azmetmiştir. Japon hükfime« H, Kvantung ve Kore ordularını, mev« bölgesinde, bu sefer Grodekovo mınta- kasında, üç ağır makineli tüfek ile mü cehhez bir Japon bölüğü, Sovyet ara- zisi dahilinde kâin 588,3 rakımlı tepe- cud hududa hürmete febar etmelidir. Hududda bu bitmez tükenmez hâdise- lere ve çarpışmalara nihayet verilmek zamanı gelmiştir.