Hatayda Türklüğün Kuvvetlendirilmesi Yazan: Muhittin Birges ankırı'da çıkan Duygu gazetesin- de S. Oğuz Alpkaya imzasile neş- redilen bir yazıda Hatay muzafferiyeti- nin Türklük bakımından ehemmiyeti üzerinde durulduktan sonra fikir âlemi mize bir teklif yap: türk namına bir üniv Bu orijinal fikir beni dü; leklı! hiç fena deı;ıl gır.ı;lu'.mv-k dır; b ak- ikinci bir , Bir üçüncü Üniversite muhitinin de Şar vücude | getirilmesi mukarrer. Buna ub l ilâve etmek celbet iyi olur. Fakat, öte taraftan şunu da düşünmek lâmm: Türkiyenin — üniversite yapma kuvvetleri zayıftır. İlim için ilim zev- ki Türkiyede az i f etmiştir. Bu ka- dar genelik an'anesi olan İstanbul üni - versitesinin hali de çok malüm. Acaba bir “ Üniversite şarkta, bir de cenubda kur - mayı temin edebilecek ve münhasıran | Türk olan ilim kuvvetlerimiz var mıdır? Ben bu suale sarih cevab vermekten çok korkarım. Diğer taraftan şunu da unutmamak lâ- * Zzım: Üniversite manevi bir toplama kud- retini halz olmazsa hiç bir şey ifade et- mez. Eskiden Ilmi bir çerga, talebeyi de pervaneye benzetirlerdi. Bu teşbih bü - a r de © gün de kuvvetini muhafaza eder, Pervane her zaman vardır, mesele «çerağı uyan -| dırabilmekte> dir. Bunu yapamadığı zaman, nıı—)d.ımı ar'ı bi yuk xe o'.s:ı kı—n- Mmüessese vıııudı gelir ve bunu canları 'w dırmak için gene ecnebilere muhtaç olu-| gu. İm * Fakat, başka bir taraftan da iş mühim- dir; siyasi bir vak'a müdafaa ederek değil, kendi aramızda samimi olarak konuşur- ken şurtu söylemeliyiz ve bilmeliyiz k Hatay belki kâmilen, fakat, pek az nasile muhakkâk Türktür. Benim Türk| ve islâm tarihi üzerinde içtimai usulle HPW yaptığım uzun tedkiklere göre, Alevi ol- mak Türk olmanın birinci alâmetidir. Bir insan Alevi midir? Mutlaka Türktür. A- levi olmıyanın Türklüğünde tereddüd edilebilir. Fakat, Alevi olanın Türklü -| ğünde tereddüde mahal yoktur. Beni bu kaideye bu kadar kuvvetle bağlanmıya | sevkeden farihi ve içtimai tekâ: n' tafsiline maalesef imkân fakat, ben bu k: şım. Kendim A Halbuki Ha y rıya yakın kısmı da A lerin büyük bir kıs da arabca konu - Şurlar. Onların arabca konuşmalarının da muhtelif tarihi sebebleri vardır. Fakat, Arabistanın komşusu olan bu memlekel L te arabca konuşanların çok — olmasına | hayret etmeğe lüzum yok, çünkü, Ara - bistandan iki bin kilemetre uzakta, Az| kalsın biz bile İstanbulda ar | şacaktık! Çocuklarımızın :ığm:ır:v-r!'ı,—.w düşmiyen ve !—ı—p ürkçe zannettiğimiz «mızıkçı!» keli: n bile arabca oldu- ğunu düşünürsek Arab kültürünün istilâ devrinde neler yapmış olabileceğini ko- lay takdir ederi Şu halde, «Türklük, Hatay Türklüğünü manen yeniden fethotmeğe — mocburdur. demek ortaya yanlış bir dava atmak de- ğildir. | İs- a konu - * Bence bu mühim iş için en pratik usulık' Şu üç cümlede toplanabilir: İyü |rin, gazinoların, hülâsa halkı lerle, parası olanlar da zenginin kıymeti rettir, cemiyet — için tiyaten masraflarını kestiler, hareket buhranı büsbütün arttırdı, sıkı çoğaldıkça çoğaldı. Ve o zaman anlaşılı bir İnsan ovvpm ker faydalı olma tiği gı diğı * zaman 'a devam edebilen- bü ıztırab, ki sarfeti cek olursu hiç çalış «hiç» ten cimri olmayınız. çin çalışır. Çalışmayı artt olduğu kadar genişletmektir. Eğer insan kazancının temin edeceği refahı nofs şmayıp hiç kazanmıyan adamın derecet düşer, israfa gitmeyi: ndisine ve ailesine, sonra da muhitine la takib et- eği huzur ve saadetin dairesini mümkün nden, sinden, muhitinden esirgiye- niz, ihtiyatı bırakma , fakat Az tamah Çok zarar getirir Nevyork mahkemelerinden birinde garib bir davaya bakılmış Bir gün bir adam bir e bir elbi: tmıiştır, Eskici elbise fakat cebler zaman bu-nlardn'ı bırınde bin dolar bul ine baklığı l :u.hn götürmüş vermiştir. Fakat © bin doları alır almaz hemen mahke - koşmuş, cebinde iki bin dolar o nin kendisine bin dolar iddia et - (.Ul,îı daha vermesi icab ettiğini miştir. uhakeme neticesinde, adamın id- | diası sabit olmamış. Ve bu iddia eski - tiye karşı bir iftira mahiyetinde telâk- ki edilerek eski elbisenin cebinde bu - lunan bin doların zararı manevi ola - rak eskiciye iadesine karar verilmiş - tir. dan, rühban mekteblerile huıcunedılçr. On sekizinci ve on dokuzuncu asırda İs- tanbulu Marsilyaya sımsıkı bışl.ıw; olan Hicaret müna: '|leri takiben F ransız dili - oldu. tikleri imtiyaz L;.İf'nhl* ki nin bu kadar yayılmasına Halbuki bugün Fransız mektebleri gene çalıştıkları halde, Türkiye ile Almanya arasında iktısadi münasebetlerin — artışı almancanın az zamanda fevkalâde intişar etmesine, bilâkis fransızcanın gerileme - sine sebeb oldu. Halbuki Hatayda vaziyet bununla da ıyas edilemez: Orada -hükümet Türk, bir ekse Türktür. Türk elile idare edilen ikti faaliyet ne kadar ilerler, genişler, kuvvet bulursa Türklük te o kadar kolay canlanır. Bi atölye, fabrika, küçük, orta ve bü- sebeb li sanayiin, nakil vasıtalarının, otelle- bir araya toplıyan her iktısadi faaliyetin bu işte kuvveti pek büyüktür. Bu asrın en bü- yük kültür kuvveti Üniversite değil, fabrikadır. Fabrika lâboratuatları üni « versite dershanelerinin çok uzun mesa - ile önlerinden gidiyorlar. Bence, Hatayın Halk Partisi Türklük 1 .— Hatayda orta mekteb tahsilini kuv- | davasıldaki mücadelesine en evvel bu vetlendirmek. 2 — Hatayla Türkiye arasındaki ik sadi münasel tedbirler almak, -l eri arttıracak bir sürü 8 — Bizzat Hatayda, Türkler tarafın -| dan ferdi veya devleti her nevi iktısad te- şebbüslerini, bilhassa fabrika ve atölye işlerini kabil olduğu kadar ileri götür - mek, Bu üç tedbirler sistemi Hatay Türklü- ğünün birdenbire kuvvetlenmesi “lişmesini ve Türk kültürünün © lanıp yayılmasını temine & hassa bugünkü dünya böyledir: Kim ek- meği nereden yiyorsa onun dilini konu- sssl Müsbivavi Hrongıslar Adil halımın « noktalardan başlamalıdır. Muhittin Birgen HS TER Arasıra tenkid yazılarının altında imzasını bir muharrir bir gece toplantısma çağırılmıştı. Özür beyan etti: — İşim var, — Ne yapacaksın? diye sordular. Adı dillerde dolaşan bir Kitabın adını söyliyerek: — Okuyacağım, dedi ve şu hikâyeyi anlattı: — Gazeteden kitabiı vermişler, bir tenkid yazısı istemiş- İSTER Hergün bir fıkra Nereden b biliyorsun ? Çok hasis ve ayni zamanda da çoak çirkin bir kadın, bir gün evinde otu- rürken kapı çalınmaş; kadan kapıyı açmış, bakmış.. karşısında bir dilen; görünce karmış: — Defol oradan, diye bağırmış, şim- di kocamı çağırır, seni dövdürürüm. Dilenci gülmüş: — Kocanızın evde olmadığını ben orum. Nereden biliyorsun? - Karısı bu kadar çirkin olan a - damlar ancak yemek vakitleri evle- rinde olurlar, Henüz yemek vakti de gelmedi. İran Ve!!ahdlnüı Nişanlısı Avrupayı geziyor İran Veliahdi Mehmed Rıza Şapu - ruün nişanlısı, Misir Prensesi — Emire Fevziye annesi ve kız kardeşlerile bir- İNAN, Ekte Avrupa seyahatine çıkmıştır. İSTER gördüğümüz im o kadar hartirin okumadığı İNAN, İSTER #|kırlar. Kedi korkuluklar, kuşları insan | korkuluklardan daha çok — korkutuyor m kine inandığım bir hanıma verdim, Okuyacak, mütaleasını söyliyecekti, ben de ona göre yazacaktım, fakat aksiliğe ba- kınız, okumadan soyahate çıkmak mocburiyetinde kalmış, fade etti, şimdi de Biz tesadüfer işittiğimiz bu muhavereden sonra da bir mu- masının âdet olabileceğine inanmadık, fakat ey okuyucu sen: İNANMA|! Bostan korkuluğu Kediler Bir çok bahçelerde, — tarlalarda 1 değneği birbirine bağlamak ve üzeri - ne elbise giydirmek — suretile bostan korkulukları yaparlar. Bunların fay - 1 vardır. Fakat bazı kuşlar, insan - korkulukları farkederler. Korku- lükların başına bile konarlar, İngi redeki korkuluklar, daha başkâ türlü- Orada korkuluğu insan şeklinde pmazlar, Bir tahtayı kıdı bıçîmvııı.e oyar ve siyahla boyayıp tarl, bıra ya €e kaçırıyorlarmış. Amerikada bir güzellik ve zarafet müsabakası Amerikada ilân resimleri ve mec - mua kapakları için muhtelif pozlarda resimlerini çıkartan bir sınıf genç kız- lar vardır. Bunlarla Görles dedikleri revu kızları arasında yapılan bir gü - zellik müsabakasında Görlesler birin- ciliği kazanmışlardır. Fakat bunu mi teakib yapılan zarafet — müsabakasını da Görlesler kaybetmişlerdir. En vi sayıda olmak üzere yüz kişinin iş - tirak ettikleri bu mMmüsabakada — otuz dördüncü gelmi. İngiliz mekteblerinde cinsiyet dersleri İngilterede Cenubi Gal mekteble - rinde çocuklara cinsiyet dersleri veril-| mekte ve cins meselelerine — ald her| türlü sualler münakaşa edilmektedir. | On üç yaşından yukarı olan çocukla - rın devam ettiği bu derslerde, cins me- seleleri bütün açıklığı ile ve her cep - hesinden mütalea olunmaktadır. Kral Zogonun seyahati Kral Zogo ile kraliçe Geraldin önü - müzdeki eylülde Çekoslovakyayı ziya - Tet edecekler; ve bu esnada kraliçenin O- ponicedeki şatosunda oturacaklardır. Bu suretle kral Zogo, Viyanada ken - | disine suikast yapıldığındanberi ilk de - fa olarak ülkesinden harice çıkmış ola - caktır. İNANMA! çoktu ki okumaya vakit bulamadım. Zev- okumak bana düştü.» bir kitab hakkında tenkid makalesi yaz- m zarif | . inmiş Görls ber iki taraftan müsa - |/ Sözün Kısası Şeref davası E Talu eşiktaşlı rahmetli Şerefin genç- telef ederek kurduğu stadyoma onun adını çok gö « renler olmuş; kapısında duran levhayi kaldırmışlar.. Dün, mıund__—ı geçerken, bu tarihi kapı bana, öksüz â grnmdj. «Şeref Bu, Na den suy bilinden Ş değildi. <Er meydanı» gibi, «Şeref stad. yömu» müsemması ile tamamen müna « sebattar, yakışıklı bir ünvan teşkil edi yardu. Orasmı kurduktan sonra - viedanının tam hazzı ve huzurile ahirete cc”ev— ideas l*sl vezazimkâr insanı Hiğini ve ömrünü omur.. limede bir irşad ve teşvik iması seze lübünün genç atlet v yah - beyaz renklerini her t, münaferet gibi e bile teşmil ce denler, bu şeref Ünvanımı, onu isim ola« rak îayx'n Ş uır ada besledikleri antipati ) 3 ndan nez el« rse buna şaşmamalıdır. rivayetler gerçek ise, Beşiktaş kIu:;u'vc- yapılacak yardım için bu Ün- vanın oradan kaldırılmasını şart koşan- lar olmuş. Benim yakından tanıdığım «Şeref» seğ olsaydı, canmı bezlettiği nün kal e kınması için bu şartı bizzat ve seve sev ifa eder, irtikâb edilen bu küçüklüğe “İkarşı o meşhur, inçecik tebssümile mu « kabele ederek, omuzlarını silkmekle ile tifa eylerdi. Şerefin adı şu, veya bu kapinın ü den kaldırılır.. Fa ant tanımış — ve gevmiş olan yüzlerce insanın gönlünden ından da bilmem ki silinebilir ürle ve hi Brükselde çekirge kongresine iştirak ediyoruz Ankara 22 (Hususi) — Ziraat ıı.u; teşarı Nakinin reisliğinde bir yakında Brüksele giderek çekirge kon« resinde hüküm tüden Şevket, Ra- bulunacaktır. Müs- teşar vekâletini orman umum müdürü Hüsnü Yamnan görecektir Ziraat enstitüsü için yeni binalar yapılıyor Ankara 22 (Hususi) — Ziraat Ens« titülerinin zamanla daha faydal lerde tesis tasavvurunun tatbikine ge- çilmiştir. Burada tor slah istasyo- |Jnu ile tavukeuluk üsünün Gazi |Orman çiftliğ kararlaşmış- tır. Ve bunlar i m gelen bi rın yaptırılması hususunda icab eden İnşaata — pek ',akında Manisada doğum ve çocuk evi binası yapılıyor Manisa, (Hususi) — Bu yıl inşasına başlanacak olan doğumevi binasının A tatürk caddesinde yapılması kararlaştı. rılmıştir. Bina inşaatı hitam buluncaya kadar doğum ve çocuk bakım kadrosu — eski memleket hastanesinde yapılan tadilâtla burada faaliyetine devam edecektir. Ziraat Vekâletinde tayinler Ankara 22 (Hususi) — Ziraat U « mum Müdür muavini Selim ve Ziraaf mütehassıs müşavirlerinden — Şevket inci sınıf mütehassıslığa ta- yin edilmişlerdir. ğ İstihlâk vergisi Ankara 22 (Hususi)—Bazı maddelere den istihlâk vergisi alınmasına dair olar kanunun bazı maddelerini tadil eden kas nunun tatbik suretini Maliye Vekâleti geniş bir tamimle izah etmiştir,