““Onuncu yerli mallar sergisi dün açıldı (Baştarafı 1 inci sayfada) * ,929 senesinde ilk sergi açılırken hal- kın yerli mallar hakkında bir fikri yok- tu. Yerli Mallar sergisi bir çoklarımıza 'Türkiyede neler yapıldılgmı, neler ya - ilabileceğini göstermiştir.» a Dcmiş(iğr. Bundan sönra on sene urhı.ı- da yerli tayyare, yerli kâğıd, y?rlı"cımvıe saire yapılıp teşhir edildiğini söyledik- ften sonra: A «On sene sonraki sergide dıhnlbu_vı:k yorli tayyare, yerli motör, yerli trak- tör, yerli makineler göreceğiz, bunu g'u'ı; mek için başımızda dünyanın en büyü Ankılâbcisı Atatürk bulunuyor» diye SÖz- lerini bitirmiştir. Halid Güleîyüznn bu nutkundan son- ra İktısad Vekilimiz Şakir Kosebir kü; süye çıkmış, şu nutukla onuncu Yeri Mallar sergisini açmıştit: Sayın arkadaşlar; Millt Sanayi Birliğimi bir Yerli Mallar sergisi açmak Sü güzel bir teşebbüs olmuş, tatmi lenen bir ihtiyaç haline gelmiştir. 92 ilk açılmış olan sergi gene bü bin: tertib edilmişti. Hatırlamakta yanılmı « yorsam 936 da sekizinci Yerli Mallar sergisi Taksim bahçesinde “'""”_W' Di- ğer bütün sergiler, Galatasaray lisesinin kıymetli misafirperverlik ve yardımın - dan da istifade edilerek daima bu binada zin İstanbulda ni bek- 929 da tertib edilmiştir. On senedenberi ser -| ginin tertibine fülen müzaheret etmiş O- lan milli sanayi müesseselerimizin, Ber- &Biyi tertib eden milli sanayi birlip:qm ve lise idaresinin göstermiş olduğu alâka ve yardımını huzurunuzda şükranla anmayı bir borç bilirim. ; Sergilerin, müstahsil ve mü!h!?lık &- rasında rabıta ve münasebeti temin &- mek, bu rabita ve mnnısebelılerş ahenk- leştirmek, müstahsilin yetiştirdiği malı toplu bir surette müstehlike nrzfmek ve beğendirmek, müstehliki de kendi h!_;- dirine arzedilen mallar üzerinde toplu bir surette mukayese yapmağa ve nihayet milli ekonominin her hangi bir safhasırın | hal ve mevklini göstermek noktasından hizmetlerini burada uzun uzadıya #ikre ve tekrara lüzum görmüyorum. Bidayeten mütevazi bir şekilde başlı- yan sergilerimiz, bütün darhıklara V'."î' nik güçlüklere rağmen daima tekâmül ederek bu hizmetleri ifaya çalışmıştır. Yerli Mallar Sergisinin on senelik hiz - metlerini düşünüp göz önüne gel'u'dilı.» miz zaman, sergiden kastedilen gaye İti barile muvaffak telâkki etmek doğrü O- lur. urSıyın arkadaşımın, Sanayi Birliği umu- mi kâtibi Halid Güleryüzün işaret ettiği teşebbü- | ginlemiş, ayni zamanda süel ihtiyaçlar ada beyan elmiştir. Halk ve sanayicilerin yüksek alâka ve takdiri devam ettikçe bu teşebbüslerin semeresi artacağı muhakkaktır. yılki rakamlardan öğrendiğimize göre dokuzüncu sergiyi gezen ziyaretçi adedi yarım milyondu. Onuncu Yerli Mallar sergisinin de ayni rağben ve muvaffaki- yete mazhar olacağını ümid ederek ser- giyi açarken teşhir edilen eserleri zevkle görmeğe cümlenizi davet ederim.» Bundan sonra, İktisad Vekilimiz Sü- merbank pavyonundan başlıyarak birer birer pavyonları dolaşmış, ber sanayi şu- besi mamulâtı üzerinde ayrı ayrı durarak tedkikler yapmış, izahat almıştır. İktisad Vekili Sümerbank pavyonunu gezerken, Yerli Mallar sergisinde ilk defa olarak yerli vesajitle vücude getirilen hava ce- reyanı tertibatı hakkında kendisine iza- hat verilmiştir. Deri pavyonunda da kendisine muhtelif fantezi deriler üzerinde verilen izahatı bakımından da ehemmiyetli olan deri imalâtının bu inkişafından memnuniyet | Vekil, Nuri Demirağ fabrikası pavyo-| nunda teşhir edilen merhum hava şehidi | Salâhaddin tarafından projesi hazırla -| nan ve saatte 1885 kilometre yapan, 11,500 lira değerindeki talim ve akrobasi tayya- resile ve biri bir, diğeri iki kişilik plâ - mörlerle de meşgul olmuştur. Vekli, gene burada teşhir edilen yeni tip tayyare modeli maketlerden, Nuri Demirağ fab - rikası ustabaşılarından Refahiyeli İs - mail Avtanın vücude getirdiği 12 kişiiik, çift pervaneli, madeni yolcu tayyaresini fevkalâde bulmuştur. Elektrikle tahrik edilen ve bir metre 25 santim büyüklü - günde olan bu tayyare, büyük bir tayya- venin bütün teferrüatınt İhtiva etmek - tedir. İktisad Vekilimiz kauçuk sanayli pav-| yonunu gezerken kendisine kauçuk sa - mayicileri namina, ham madde tedari - kinde rastlanan müşkülât arzedilmiş, mamul otomobil lâstiğinin mamulünden Tıhmıııinıhmr_kudıhüdılmılı- dilenlerden bunun iki misli muamele ver- gisi alınması yüzünden bir lâstik fabri - kasının kapandığı söylenmiş, lâstik ayak- kabıların mamul olarak memleketimize gelenlerden olduğu gibi burada imal e- dilenlerden de 50 kuruş resim almdığı anlaşılmıştır. Vektl bunları kemah alâ- kayla dinlemiş, sualler sorarak izahat al- mış, sanayi umum müdürile görüştükten | sönra kendisini bir heyet halinde ziyaret ederek daha etraflı izahat vermelerini is- temiş, müşküllerine çare bulacağını zım- pan İma etmiştir. gibi, yer meselesi, sergi tertibinde temi- ni lâzım gelen ihtiyaçların en önde ge- lenlerinden biridir. TE ü Bayen Geçen sene, Başvel ğ n sergiyi açarken işaret ettiği bu lüzumu tebarüz ettiren sözlerini burada tekrar hatırlatmak isterim. SK pi İstanbulun hususi vaziyeti, sanayi merkezi olması, ticaret, mübadele ve istihlâk noktasından haiz olduğu € - hemmiyet ve nihayet iç ve dış turizm iti- barile sergilerin günden güne artacak olatf#kıymetli tesirlerini göz önüne Ve - tirince daimi bir sergi binasının ehem - zım gelir. Hükümetimizin Meclise ceyle sergiye ayrılan tahsisat arzettiği büd- Etibank, İş Bankası, İnhisarlar, milli reasürans pavyonlarile bütün diğer pav- yanları birer birer gezen Vekil san'at - kârlar, müessese sahibleri ve idarecilerle ayrı ayrı konuşmuştur. Vekil geç vakte kadar sergide meşgül olmuş, akşam geç vakit ayrılmıştır. Saat 18 den itibaren, onuncu Yerli Mal- lar sergisi, 7 ağustosa kadar devam etmek üzere halkın ziyaretine açılmıştır. ” Dün kendisile görüşen bir muharriri - mize, İktisad Vekilimiz, sergi hakkındak; ihtisasatını kısaca şöyle anlatmıştır. «— BSergiyi dün de gezmiş, hazırlıkları yakından görmüştüm. Tahmin — ettiğim gibi, sergiyi, hakikaten, her sene tekâ - kabul o -| mül yolunda hayli ilerlemekte buldum. lundu. Bu yardım hareketi sayesinde İs-| Teşhir edilen eserler, her sene, daha bü- lıılııııııı:ıııııh-dıimiumlıhuhı- yük bir terakki ve inkişaf göstermekte - zırlama teşebbüsü yakın zamanda mevkii fille konacaktır. Bu teşebbüsle alâkadar olan resmi ve husust makam ve iş sahibi arkadaşları - min yardımlarını esirgememelerini, bu münasebetle rica ederim, Sanayi gahasın- daki düşüncelerimiz, hükümetin bu hu- sustaki hattı hareketi muhtelif vesileler- le millete arzedilmiştir. Tekrar bahsi zatd addederim, Ancak, dinlediğiniz sözler a- rasında tebarüz ettirildiği gibi sergilerin seneden seneye teşhir ettikleri eserler, kaydedilen terakki ve inkişafa nümune olarak alnabilir. Bu yolda devamızın memlekete getireceği refah ve inkişafı dir. Farkına varmıyarak Atlas Okyanusunu geçen tayyareci (Baştarafı 1 inci sayfada) yorktan kalktım, fakat uçtum, uçtum ve 28 saat 13 dakika sonra da buraya gel - dim» demiştir. Amerikalının — tayyaresi - Lindbergin 1927 de Okyanus selerini yaptığı tayya- müdrik olarak bu yolu takibdeki azmi -|renin modelidir. 165 beygir kuvvetinde- miz kat'idir. Böyle faydalı ve büyük te- sirli bir hizmeti deruhde edip on senedir dir. Tek satıhbı, tek kişiliktir, O kadar eskidir ki sefere çıkmadan evvel kapısı musırrane çalışmalarile sergilerin mun -| bir türlü kapanmamış, nihayet tayyareci tazam tertibine gayret gösteren birliği bunu bir tel parçası ile bağlıyarak se - ve onun çalışkan bir uzvu olan umumi| yahat müddetince telin bir ucunu da sım kâtibi burada övmeyi borç bilirim, Meseleler Hastanelerde alınan ücret Resmi haştanelerde ayakta tedavi gören hastalardan ücret alındığındanberi hasta a- dedinin eksilmiş olduğu şayiası, — üserinde durulacak umumi bir mesele — olduğu için dün gazelemizde bu şayla hakikat — olduğu takdirde akla gelebilecek olan şu sualleri st- Geçen |ratadım: — Hastanelerin poliklinikleri ücretil ol - duğundanberi hususi muayenehanelere mü- racnat eden hasta adedi artmış mdir? — Artmanışsa bu bastalar todavi görmü- yorlar mı? — Böylendiği gibl büyük bir kısm) tıib fa- kültesi talebelerinin tatbikat gördüğü po - likliniklerde hasta adedinin eksilmesi, tale- benin teerübesi üzerinde fena şekilde mü - essir olmuyacak mıdır? — Hastanelere gitmeyen — hastalar şimdi ae yapıyorlar? — Bu Ücret neden konuldu? doğru mudur? Bu sualleri dün tanınmış, değerli doktar- Konulması larımızdan birkaçına sorduk ve cevablarıni | İ€fe tam idari bir muhtariyet verilecek- dünkü nüshamızda dercettik Bugün de ge- ne ayni mevzu üzerinde şehrimisin sıhhat iş- lerile yakinen alâkadar — olan salâhiyettar bir makama müracaat ederek bu hususta ma lürnat istedik ve şu malümatı aldık: — Eastanelerde muayene ücreti olarak a- Hnan ücret 20 kuruş kadar ehemimiyetsiz bir paradır. Ve bu yalnız hali vakti yerinde o- |lanlardan alınır, Pakrühal içerisindeki va - tandaşlar bu ufak ücreti de vermekten mu - Afdırlar. Hem onlardan bir fakrühal ilmü - haberi dahi Istenilmemekte, hastane serta- bihlerine müracaat ettikleri ve vaziyetlerini anlattıkları zaman hastane sertabibinin tak- dirine göre kendilerinden bu ücret alınma - maktadır. Esaşen bu mesele konuşulduğu za | Çekoslovakya tehlikesi tamamen ortadan kalktı (Baştarafı 1 inci sayjada) geçirilmiştir. Yarın mezuniyetle memle- ketine dönecek olan Alman sefiri, İngiliz noktai nazarını Hitlere bildirecektir. Ünayted Pres'in Avrupa muhabirine göre Çemberleaya Hitlere şahsi bir mesaj göndererek, Südetler meselesinde Alman- yanın takib ettiği muslihane harekoti tak- dir etmekte ve bu mesele hakkında İn- giliz - Fransız müşterek noktai nazarını anlatmaktadır. Proğ hükümeti tavizde bulunuyor Londra 22 (Hususi) — Pragdan alınan haberlere göre hükümet, ekalliyetler me- selesinde azami tavizde bulunacaktır. Südet Almanlarına ve diğer ekalliyet. reisi mahalli teşkilâtlara gizli bir tamim göndermiştir. Sosyal Demokrat gazetesi- ne, göre bu tamimin başlıca — fıkralar | şunlardır: Yakında ağır vazife ve çetin mücade lelerle karşılaşacağız. Binaenaleyh teş « kilâtlarımızdan azami faaliyet isteriz. 20 ve 21 ağustosta bütün mahalli grup larda yoklama yapılacaktır. Yoklamada bulunmıyacak olan reisler derhal değiş tirilecektir. Yoklamanın dakikası moto sikletli kuryelerle bir gece evvel bildiri- lecektir. Mütareke teklifi (!) Prag 22 (A.A.) — Hitlerin Çekcslovak- yaya üç senelik bir mütareke teklif etti. ğine ve bu mühletin hitamında Südet « lerde pilebisit yapılması şartile bu me « selelerin muslihane halline taraftar ol duğuna dair Alman kaynaklarından çı » n (ve bazı ecnebi gazeteleri tarafından neşrolunan haberler hakkında ne Çe « koslovakya hükümetinin ne de Südel Almanları mehafilinin hiç bir malümatı yoktur, Bütün avukatlar aynı kanaatte : | tir, Bu ekalliyetlerin kendilerine mahsus diyet meclisleri olacak ve idari bütün iş- ler kendileri tarafından tedvir edilecek - tir. Yalnız maliye, harici siyaset ve milli müdafaa işleri merkez hükümetine bağ- h olacaktır. Prag 22 (A.A.) — Südet Alman partisi !İ. *" “. . ' D TMMK a taya ceder aa © Hayatımızda bövle dava görmedik olan vatandaşların bile ücretsiz tedavi edi - " ” Jecekleri kararlaştırılmıştır. Bu ücret vakli yerinde olan hastalar içindir. Öyle hastalar ki meselâ bir. konsültas - yona yirmi boş otuz liraya götirecekleri bir ecnebi profesörün de hiç olmazsa bir defa olsun fikrini almak için Polikliniklere mü - racaat etmektedirler, Bu hastalar için ken - dilerini muayene eden doktorun elini yıka - dığı Ispirtanun bedeli demek olan yirmi ku- ruş tediye etmek bir yıkım değildir. Bu po - Üükliniklere hususl otomobil “İçinde gelen ve goöktora nabrzant tutturmak için uzattığı eli- nia parmaklarında beş altı yüz lira kıyme - tinde yüzük bulunan hastaların pek çok ol- duğunu biz teerübelerimizle biliyoruz. Has - tanelere ayakta todavi için müracaat eden- lerin — sayısının eksildiğini kim biliyor? Bu ücret Hazdran nihayetinden, daha doğrusu 'Temmuz bidayetinden beri mağa başla - mıştır. Şimdi Tıb Pakültesinin tatil zama- dadır. Profesözlerin asistanların ve talebele- rin hepsl tatildedir. Eğer hasta — adedinde bir eksiliş varsa 0 da muhakkak bu yüz - dendir. Polikliniklere müracaat eden hasta adedi eksilmiyor, bilâükis arlıyor. — Eskiden senede on bin yirmi bin haslanın müracaat etiiği polikliniklere şimdi altmış, yetmiş bin hasta müracaat ediyor. Fakir hastalardan ücret alınmadığına gö- re şikâyetin lüzumunu anlamıyoruz. Bizim memleketimizde fakir hastalara karşı yapı - lan yardım muazşamdır. Yalmız bizim şeh - rimizde 11 hükümet tabibi, altmış döürt he - kim herkese meccanen bakar, Hem muayene günleri vardır, hem de lâzım olunca evlere gider ve haataları ,evlerinde görür. hali Sonra vilâyetin verem dispanseri beda -| vadır. Üç tane süt ve mekteb çocukları dis- | x üeretsizdir. Buralarda mütehassıs tabibler hastaları muayene ederler, Hasta - lıklarını teşhis ve tedavilerini tesbit ederler. Karser tedavisi için Gureba hastanesin- de tıb fakültesinin açtığı bir çube vardır ki zengin hastalarından aldığı üeretle — yaşa - makta ve fakir hastalara meccanen ayak te- ler için meccanldir. Hastane lâboratuvarları pek ucuz bir üc- retle kan ve idrar muayenesi de yapmakta ve bu muayene hastalara dişarda mal ola- gağından çok daha ucuz gelmektedir. Bü- tün bunlar az şeyler değildir. mek ve pansıman yapmıyak Tâzım söylediler. Şimdi her defasında — yirmi beş kuruş veriyarum. Çünkü pansımanı veya ilâ « olursa bir defaya yirmi beş kufuş alıyorlar, Haftada elli kuruş ayda iki Nira ediyor. Bu- nu verecek iktidarım yok. Sertabibe müra- çaat ettim, Katiyen fakrı halimi tasdik ct- medi. Mahalleden — ilmühaber — getir, dedi. Şimdi ben de mahalleden ilmühaber çıka - rıyorum, Zengin hastalar hastanclerde beda- va tedaviye gidiyorlarmış diyorsunuz, in - sanlar cebinde hususi bir doktora pılarının önünde sürünme celasına katlana- bilir mi? Yalnız ben değil benim gibi daba nice, nice hastalar bundan — müştekidirler. Buna bir nihayet verilmesi lâzımdır. Hasta bir Insan nasıl kapı, kapı sürünür de fak- rıhal ilmühaberi çıkarır, Gene benim çocu- ğumun başında ben varım. Siz bir de kim - şesiz bir fakirin halini düşününüz. ııumyeuıı—ıgmııı_ıımıu_ı_ıw (Baştarafı 1 inci sayjada) Hâdiseni nmahiyeti, taraflardan İhsanın Mddiasına göre şuydu: Kendisi bir kızla ni - kâhlanmış, fakat evlendiği kıs evlenme def- terine küçük kürdeşinin Imzasın: atmış. Şim di İhsan, resmen diğer kızla evlenmiş vazi - yette imiş, Bu nikâh kaydının iptalin! isti- yor, Hâdise eski vaziyetten çok daha karışık ve moeraklı gafhalar arzetmektedir. Biz muharririmiz davanın tarafları ve vekilleri ile görüşmüş, bu garib hâdise etra- fında geniş tahkikat yapmıştır. — Aldığımız malümatı okuyucularımıza bildiriyoruz: Mahkemeye lik defa müracaat etmiş o - lan davacı Hacer Nevzat, muharririmize di- yoör ki: 5 — Bu, çok mânasız bir hâdisedir. İhsan e 4 sene evvel nikâhlandık, Fakat, düğün Filhakika, fillen evlenme vuku bulsaydı, İhaanın karı, Nezahetin — kız kardeşiydi Çünkü. resmen evlenen odur. Bunun içindii ki, dört senedenberi evlenme hayatı başlı < yamamıştır. Ben, meslek hayatımda bu ka dar garib bir davaya henüz rastlamış bulü nuyorum. Dün, 4 üncü hukuk relsi, — taraflara yaz tatil! münasebetile davaya devam edilip edü- memesi hususunda, şu suall sormuştur: — Dava müstacel midir? İhsanın vekili İrfan Emin, buna şu ce « vabi vermiştir: — Evet. Davacı huzurunuza sahte bir hik viyetle gelmiştir. Bu cihet âmme hukukun Aa alâkadar eder. Müstaceldir. İhsanın diğer vekili İsmall — Cenani da buna iştirak etmiş, neticede tahkikatın. do« vamına karar verilmiştir. Evlenme memurluğundan evlenme defte. ri ve dosyalar mahkemeye — celbedilecektir. Bat istedim. bana sor- | Hangi tarafın iddlasının varid olduğu da, bu mayın. Onu vekilim anlatsın, daha Iyi | Süretle anlaşılmış olacaktır. Hacer Nevzat, genç ve güzel bir kızdır. iran Elçisinin azetemize beyanatı Ygı: mevsimini geçirmek yîuem An « karadan şehrimize gelmiş olan dost İra: nn Ankara büyük clçisi Bay Fehimivi istasyonda kendisini karşılıyan bir mu « harririmize şu beyanaltta bulunmuştur: «— Halen mesaisine devam etmekte o lan Türk - İran hudud komisyonunun, Türkiye cumhuriyeti mümezsillerinin gör terdikleri hüsnü niyet sayesinde, pek ya« kında bütün -gülçüklerin bertaraf ediles ceğini Ümid ederim, Fiilen mevzuu bah- sedilmekte olan ticaret, transit ve diğer meseleler her iki devletin menfaatleri ha- leldar olmaksızın tarafeynin.rızayi mu « vafakatile neticelenecektir, : Şimdiye kadar olan her meselede kan deş ve dost Türkiye cumhuriyeti İrana hef türlü döst ve kardeş kolaylığını göster « miştir. Hudud meselelerinde de ayni te- zahüratı göreceğimiz tabildir.» ğ Sefir Bay Fehimi, İran veliahdi ile Mi sır kralının hemşiresinin izdivacı hakkın- da muharririmizin vaki olan sualine şu cevabı vermiştir: «— Veliahd Mehmed Rıza Şapurla Mi« sır prensesi Emire Fevziyenin nişanlan- maları keyfiyetine gelince bu iki ha « nedanın birbirine bağlanması âlâ haz - reti hümayun Şehinşah Pehlevinin ef « kârı âliyesinden doğmuştur ve bu sıhrl. yetten dolayı İranlılar ziyadesile mem - nun ve mes'uddurlar, bu vesile ile de Şu-, nu tebarüz ettirmek isterim ki âlâ hazreti. hümaynunun yüksek direktifleri altında İran her gün terakki etmekte ve yüksel- mektedir. Bu ilerlemeden, yükselmeden dolayı da kardeş Türk milletinin ayni meserret hislerini duymakla olduklarım müşahede etmekle memnunum.Ve haki- kat şudur ki kardeş Türk milleti İran milletinin beslediği bütün hisleri tıpla kendi bisleri gibi telâkki ediyor. Bu da 'Türkiye Cumhurreisi muhterem Ata « türk ile âlâ hazreti Pehlevinin yüksek şahsiyetlerinde temerküz eden ve birbire lerine karşı besledikleri kardeşlik sa » ben, Nevzat ile evlenmiş vaziyetteyim. Benim müvekkilimin ismi ise Nezahet de- Ki Nevzattır. Nüfuz kâğıdında da böyledir. İhsanım isme aid olan itirazı varid olmazsa, ortada mesele de kalmaz, Çünkü, müyek - kilimin kendi karısı olduğunu İhsan da red- detmiyor. Farzedelim ki, ortada — bir yanlışlık var, Yani, kızın adı, hakikaten Nezahettir. O va kit de, bu cihet dayamızla alâkalı olamaz, Bunun için, ayrıca nüfus iptal davası aç - mak, gerektir. Diğer davacılara göre de, hâdise tama - mile başkadır. Mahiyeli şudur: 18 Harziran 034 tarihinde Fatih belediye dalresinde bir evlenme muamelesi yapılmış- tır: Nerzahet ile İhzanm nikâhları kıyılmış « tar, . Bu merazim sırasında evlenen Hacer Ne- zahet, imzasını »Hacer Nevzat» şeklinde at - mıştır. Halbuki, bu kendisinin değil, karde- şinin ismidir. Ve bu kardeş güzel — değildir. denme defterinde kondi resmi var, Ama, ne çıkar?.. İsim, mahkemeye baş vurmuş, Nevzat ismi altın- =hıııııılıymııılapmdıvuım- “İnsanın vekili İrfan Emin, muharririmize a hidler: — Hayır, diyorlar, bu Nezahettir. Nevzat tarada konuşan bu hasta, haklı mıdır. bil - miyoruz, Fakat bu meselenin üzerine te - vakkuf edilecek bir meşele olduğu muhak « kaktır. bir neticesidir. mimiyeti ve birlik duygularının en ulvt