AAT ŞENEA T TAERESE F; | h 14 Sayfa »Son Posta» nin zabita ramanız 24 SON POSTA Türkceye çeviren: Hasmın Uşaklığü Bu plân onları şaşırtacaktır... 'Tekrar susuldu. Şimdi artık hava ta- ı kararmıştı. Bir yokuş çıkıyor- . Çok ,,errrLJgn Kastellan şehri * rı göründü ve o saniyede un akhna dâhiyana bir n neden otomobil sizde kal- masın? diye sordu. Biraz evvel söyle- diğiniz gibi polis size muhtac değildir. çıkarsa benim ricam Üzerine Parise götürmekte olduğu- m de cenubi Fransada kaldı- sigara Eğer önünüze ı_r)lıs çıkmazsa Bu- lonyaya kadar gider, şayed bunu ihti- yatlı bir hareket bülmazsanız ötomobi- te herhangi bir garajda bıra - aston: — Hakkınız var, dedi. Bu plân he- şırtacaktır. Siz ne dersiniz — Mükemmel bir fikir, şimdi bize niz, en yakın istasyon neresi * — Bir otomobil tutar, Sisteron'a gi- Gersiniz. Aradaki mesafe 70 kilomet- redir. Fakat İngilterede nerede bulu- şacağız? — Onu Lavson ile tesbit edersiniz, biz ondan öğreniriz. — O halde Allaha ısmarladık. İki arkadaş otomobilden indiler. Gas- (un direksiyona geçti ve otomobil de le .naklz rüdükten sonra Kastellan'ın dış mâ - ballesine geldiler, 5 dakika sonra da merkezine ayak bastılar. Burası eydandı ve orada kendileri- rpriz bekliyordu. Filhakika ikleri ilk manzara iki jandarma- nın muhafazası altında- bulunan kendi otomobilleri idi. Maamafih mesele içinden çıkılmaz bir hal almış olacak ki jandarmalardan biri başını kaşıyor, öteki de dudakları- nin arasında kurşun kalemini emiyor- du. Gağton otomobilin içindeydi ve hid- Getten köpüren masum bir adam eda- sile Fransızca olarak söyleniyordu: — Fakal bu akıl alacak bir iş değil- dir, budalaca bir harekettir. Kanda yapılacak olan tahkikat için otomobil mi ihtiyac vardır?. Arabanın sahil dostumdur ve tahkikat için biraz bek- lemek mecburiyetinde olduğunu bil- diğinden Parise gitmekliğim için otor mobilini bana iare etmiştir. Bü, ken- disinin el'an cenubi Fransada olduğunu gösteren bir delil değil midir? Eğer kaçmak isteseydi otomobilini birakır mı idi? Hem neden kaçsın? Maznun değil, şahiddir. Jandarmanın biri cevab verdi: — Bizim aldığımız malümata göre otomobilin içinde üç kişi bulunacak*ı Kurşun kalemini emen ikinci jandar- ma cebinden bir defter çıkararak oku- du. — Bu üç iden birincisinin adı yüz- başı Drüummond, ikincisininki Standiş, üçüncüsününki de Gastondur. Gasto- nun yüzünde bir yara izi vardır. Gaston bağırdı: — Hem de harbde alınmış bir yara- şte bakınız. Gastön — benim, ldığım zaman Drummond ile Standiş yanımdaydılar, fakat Kan şeh- rinde kaldılar. — Kan şehrinin neresinde? Gaston gülmiye başladı: — Bir kaği evinde. Fakat madem Ki şimdi her ikisinin de otomobilde ol- madıklarını görmüş — bulunuyorsunuz, | artık yoluma devam etmeliyim. | Marşa bastı, ve sür'atle uzaklaştı. onlara daha ziyade garip | Zira otomobilde üç kişi bulunaca! |Ga: hâdiseye uzaktan şahid olmuş olanlar da aksi istikamette uzaklaştılar, Standi — Hiç vakit kaybetmiyaorlar, 'un yoluna ârızasızca edebileceğinden şüpheliyim. — Doğru, bunun içindir ki bir an evvel işin içinden çıkmalıyız. Bazınız karşıda bir garaj var. Acaba bir otomo- bil bulmak mümkün mü? dedi. Renault otomobili buldular ki 70 kilo- metrelik mesafeyi üç saatte aldı. Si* erston da şoförün parasını vererek se- yahatin ilk merhalesini tamamladık - Günün Bulmacası BOLDAN SAĞA: 1 — Kapi önlerine ayak silmek için ko- nulan şey - İhsas etme. mak. 3 — Benelik. A — Gelmek musdarı nefi halinde. 5 — Bal yapan böcek - Örnek gösterirken kullanılan kelime. 6 — Tahmin - Kadıköye, Adalara vapur işleten İdare. T — İâve - İsimlerden sıfat yapmak için isimlerin sonuna getirilen lâhika. 8 — Bağırış - İzinli. 9 — Bilgili - Karnı doymamış. 10 — İndirilmiş - İzcilikte manga. YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Rüzgür - Bayağı, 2 — Bir vahşi hayvan - At yürüyüşü, 3 — Etrafa salan bir şekilde - Bizdenbire. 4 — Mef'ulü fih edatı - Ezilmiş, 6 — Dikilmiş bir şeyi dikilmemiş şekline getirmek. 7 — Esirlik. 8 — İşaret - Rakı. 9 — Hak etmiş - Oyun. 10 — Ağustos böceğine yiyecek vermiyen lıı]buk bir kişi vardı. e. aübillmnüa Kovelki bulmacanın halledilmiş şekli devem $ — Bir nevi ince nakış - İtfa gdilmiş ol- Mümkündü. Fakat öyle ihtiyar bir|*” | Şimdi Drummond yaltnız kalmıştı, gözüne bir harita ilişti. tan sonra Drummond: — Artık birbirimizden ayrılmalıy . Randevu İsviçrede Cenevre şeh- vinde Berg oteli. —Ü DRUMMOND YALNIZ BAŞINA 'sim içinde çok lâtif bir n üst, dağlık kısmında te- nis ve golf yerleri, alt kısmında ise Le- man gölünün sahili, plâj yerleri vardır. Güzel kadınlarla hıncahinç doludur. (Arkası var) Bir doktorun günlük notlarından Amipli dizanteri — Mevsim haştalıkları arasında ara sira tesadüf etmekte olduğumuz bir haslalık- tır. Hastada az çok 38-38.5 derecel hara- ret ile, şiddetli karın ağrısı ve evvelâ âdi ishal şeklinde, fakat gilgide kan ile ka- rışık balgam halinde ve günde birçok defa helâya çıkmakla muttasıf bir hal Bgörülür. Hastada sık sık helâya gitmok ihtiyacı ve ollhassa büküntü ve burun - tular çok olur. Ve her defasında da pek Büç bir mikdar kan balgam atar. Dizanteri malümdur Ki ya mikroblu 0- lur veyahud amipli olur. Amip tek hük reli, müteharrik bir küçük hayvancıktır. 'Tazo abdestlerde mikroskob altında bu hareketi aşikâr olarak görülür, Fakat sür'atle ölürler. Bu sebeble teşhis için yapılacak müuayeneler mümkün mertebe acele yapılmalıdır. Mikroskob altında görünen amipler ba- zan kesesi ile bulunur. Bu şekil dizante- rinin ilâc1 emetindir. Isıtmaya kinin, ro- matizmaya salisilât ne kadar şafi tesir yaparsa, amipli dizanteriye de emetin şırıngası o kadar küvvetle müessir olur. Hastaya bir de hafif müshil verilmek lâ- zımdır. Perhiz: Çay, pelte, pirinç suyu, sülstüz mahallebi gibl şeylerdir. / Yavaş — yavaş vaziyet düzeldikce pirinç 1âpasından baş- hıyarak perhiz bozulur. Amipli dizanteri eğer Jüyıkile teşhis edilmez ve emetin todavisi acele tutbik edilmezse m in bir hale girer. Aylarca sürer. Bundan başka amipler karaciğeri de istilâ ede- rek karaciğerde büyük apse yapar ve o zaman çok mühim ve tehlikeli safhalar arzeder. Büyük abdestte kan balgam görür gör- mez mutlaka taze halde iken muayene ettiriniz ve ona göre derhâl ya emetin ile veyahud dizanteri seromu ile tedavi- ye buşlayınız. Cevab isteyen — okuyucularımızın — posla pulu yoliamalarını rlea ederiz. Aksi tak- Girde istekleri mukabelesiz kalabilir. Ege Tiyatrosu Temsilleri Nureddin Genç ve arkadaşları 28 Temmuz Cumartesi akşamı Şehremini İnşirah bahçesinde KOKAİN - ESRAR Ayrıca Sahriye Toksesin kıymetil konseri , | yadlar şöyle bir şampiyona hazırlanarak *|hata idi. 1940 olimpiyadı hangi memlekette yapılacak? imdilik üç talib var: Amerikalılar, İngilizler ve Finlandiyalılar.. yakın günle 1986 Berlin olimpiyadında uzun uzun tedkikler yapan Japon olimpiyad komi - tesi, beynelmilel kongrede büyük — bir gayret sarimdan sonra 1940 olimpiya - dının Tokyoda yapılması kararını almış- tı. Berlin olimpiyad oyunlarını tedkik et- mek üzere, müsabakalardan dört beş ay evvel kırk kadar idareci Tokyo oyunları için esaslı bir rapor hazırlamışlardı. Japon - Çin harbinin patlamış olması- na rağmen daha geçen aya kadar dünya- nin her tarafına olimpiyad oyunlarına dair broşür yollıyan Japonlar, bir yan -| dan da dahbili hazırlıklarını bir hayli iler- | letmiş idiler, Nasil oldu, ortada ne döndü bilmi- yorum, ajanslar Japonların olimpiyad Oyunlarından sarfı nazar ettiği haberini bütün dünyaya ilân ettiler. Dört senede bir tekrar edilen olimpi - bir iş olmadığı için hugun üvey evlâd gibi ortada kalan nümpısnd yunları, kimin üzerinde kalırsa kalsın | hminin fevkinde bir efor sarfını icab ettirccektir. | Harb halinde bir milletin: «Söz verdim, bu oyunları yapacağım!» olması ne kadar boş bir ış ise; beynelmilel olimpiyad komitesinin bu müşkülâtı çok evvelden görüp işi önle - memiş olması da o kadar aftedilmez bir Geçen mart Kahirede toplanan olim - piyad komitesi Japonyadaki harekâtı pek sükünetle karşılamış olduğu içindir ki İn- izler, Amerikalılar ve en nihâyet İs- veçliler 1939 senesine kadar Japonya harb | içinde bulunursa, olimpiyad müsabaka - larına gitmiyeceklerini açıkça söylemek- | | ten çekinmediler. * Olimpiyad oyunlarında belli başlı rol oynıyan milletlerin protestosunu vaktin- den evvel nazarı dikkate almış olan Ja- ponya, bu isabetli kararı vermiş olmak - la çok hayırlı ve faydalı bir iş yapmış oldu. Zaten Tokyoya gitmek, tefere gitmek gibi bir iş olacaktı. Nitekim 1932 de Los Ancelosta yapılan oyunda da yolun u - zaklığı dolayısile bir çok milletler iştirak etmemişti. 1940 olimpiyadı; şeref direğine bayrak çektirebileceklerden gayrileri için biraz da hayal ve masal olacaktı... | On ikinci olimpiyad oyunlarına çok kı- sa bir zaman olmasına rağmen talibler |birbirlerile yarış etmeğe başldılar. Daha 1932 senesinde Los Ancelos olimpiyadını rde yeni talibler bekleniyor 1936 Berlin oltmpiyadında 1500 metre koşulurken Finlândiyalılar, bu oyunları memleketle- rinde yapabilmek için her tarafa baş vu- rarak çırpımıp duruyorlar.. Beynelmilel olünpiyad komitesinin sırasını savmış o- lan miülletleri bir kenara bırakarak, se - nelerdenberi bu fırsatı kollıyanların hak- kını vermiş olması, işin hem — kestirme hem de en doğru bir tarafı olacaktır. Ömer Besim Tekirdağlı izmirde Şikat'la karşılaşıyor lı-n;.r (Hususi) — Fuar — komitesi nu dürektörlüğü, 20 Ağus- 1 arasında İzmirde ya- pxlacuk <poı- *em.ularmx tesbit etmiş - » Programda futbol, tenis, deniz spor arı, güreş ve atıcılık müsabakaları var dır. Alman güreş şampiyonu Şikat İz » mirde Tekirdağlı Hüseyinle — Avrupa şampiyonluğu için karşılaşacaktır. İzmirdeki eenebi teniscilerin de iş - tirakile Türk ve İtalyan teniscileri a - rasında tem tenis müsabakaları ya- pılacak, bu müsabakalara — İstanbulun maruf teniscileri de davet edilecektir. İzmir ve İstânbul muhtelitleri ara- sında temsili bir futbol müsabakası, tina ve Ankara muhtelitlerile de tem- sili maçlar yapılacaktır. yapmış olan Amerikalıların tadı damak - larında kalmış olacak ki 1940 olimpiyadı- nı yapmağa hazır olduklarını bildirdiler.. 1908 da Londrada dördüncü olimpiyadı yapmış olan İngilizler de işi memleketle- | rine çekmek için hayli ağır basıp durmak- tadırlar, On ikinci olimpiyada talib olanların ba- şında Finlândiyalılar gelmektedir. Olimpiyadın en şerefli milletlerinden biri de hiç şüphe yok ki Finlândiyalılar- dır. Maraton yarışında Kolehimaynenleri, mukavemet koşularında Pavo Nürmi Ri- tola ve Sahminenleri, cirid atmada Nir- ha ve nihayet Jarvinenleri yetiştiren üç milyonluk Finlândiyalılar bu dünya şam- piyonlarının gözleri hayata kapanmadan bu muazzam hareketi kendi toprakların- da yapabilmek için çırpınıp duruyorlar. Finlândiyalıların topraklarına ne kadar düşkün oldulakırını küçük bir vak'a ile kısaca anlatayım, 1924 Paris olimpiyadırda biz ağzımız açık hayran hayran Finlândiyalı Nürmi- nin yarışlarını seyrederken, işten anlı - yan bir çok mütehassıslar Nürmiyı «Ne için tam kuvvetinizi sarfederek küş- İmuyorsunuz?» diye sualler soruyorlardı. Nürmi cevaben: «O şeref benim toptak- İarıma aid olacaktır!. Nürmi olimpiyad di çok dünya rekorlarını Finlândiya toprak- larında tazelemişti. Olimpiyadlarda zaferden zafere koşan I Yeni / neşriyat j Köyün kitabı aç idarecilerimizden Dahiliye Vekâleti Hllyelkr İdaresi İkinci Şube Müdürü a. Şükrü Alptekin idareye ald eşerlerinden ü- çüncüsünü vermiş bulunuyor. (Köyün kitabı) adını verdiği 280 sayfalık bu kitab bu mey- zuda yazılan eserler içerisinde — yüksek bir değer taşımaktadır. Köyün kilabı üç fasılda mütalea olunmak- tadır: Birinci fasılda Köy kananunun bütün Yâdil ve ilâveleri, köy eğitmenleri kanunu, mühtaç çiftellere yemeklik ve tohumluk da- ğitlması kanunu ve sağlık korucuları tali- mataamesi gibi kısımlar mevcuddur. İkinci fasılda gerek kây kanununa ve ge- rekse Vekâletin umum! emirlerine göre muh- tar ve ihtiyar meclisi âzalarının bilmeleri 1â- zam gelen umumi! bilgi ve muhakeme usuk leri ,muhtar, ihtiyar meclisi âzalarının, kâ- Ub, İmam ve korucuların seçilme ve çıkarıl- ma yolları, bunların vazife ve salâhiyetlerk köy kanununa göre haciz ve bunların yapıl- ma yolları, köy mahkemelerinin nasıl kuru” Jacağı ve davaların ne suretle görüleceği, köf büdeesinin yapılma ve yerine getirilme usukt deri bildirilmektadir. Üçüncü fasıl; Köy kanunu tatbik edilsin © dilmesin bütün köylerde inkılâb, idare, z0 bıta, nüfus, adliye, askerlik, maarif, malişt ve vergi, tapu kanunları Kkarşısında köylü? vün vazife ve salâhiyeti gayet açık ve heti kesin unlıyacağı bir dille kaleme alınmıştır:. Bütün idarecilere, muhtar ve ihtiyar © yeti Azalarına, eğitmenlere, müşküllerini için çok lâzımı bir eserdir.