Kekemeler İki kekeme kargı- aştılar: — Na.na.na, na nasılsın? — İyi iliyi iyi yim, — Kekekekeli - yorsun. : —E.E.E Evet, — Ni.niniye bebe, berim gigittiğim i gidip olmumu. doktora tedavi — Burada denize — Bunu soyun | — Ni ni niye? | — Se be beni iyi Ben şaşırmadım Evleneli dört sene olmuştu. Kadın e hakkak her çar şamba günü bi sebeb icad eder kocasile kavga Si karırdı. Dört sene böyle devam etti Dördüncü sene de erkek gün salı günü kavga ettiler, dedi, kavga gününü şaşırdın. Kaâm homurdandı: £ < — Ben şaşırmadım, yarın misafirleri z gelecek te. * Hayaller ; vdiği hiç âşık olmuştu; fakat sevdiği hi “a > - “te oralı değildi fesi ($ Erkek onunla eve i İĞ Tenmek istedi Bir İle gün evine gitti: a. — Sizinle evlen- mek © istediğimi g ww söylesem! Dedi, sevdiği gülüm. — Siz bir romanei olabil! < : 'diniz. — Neye? — Hayalleriniz çok kuvvetli de. Kırtasiyecide — Ben bir kürei mücesseme İsti rum i — Ne cesamette olsun: — Tabli cesamette! yo Karpuz mevsiminde — Karınla barışmışsın. ei diz lerine | kapandım ve o beni affetti. —- Madem ki sen, onun dizlerine ei nacaktın, 9 “ Teni © aftedecekti! ew rlardanberi ne bekliyordun? e m mevsimini bekliyor” muşum. — O da ne demek? — Ben onun yanından. geçiyordum başımı çevirecektim, meğer ayağımın ak tında bir karpuz kabuğu varmış, basıD©? kaydım, ve onun dizlerine kapanmış ok dum. —— kısmını — Hizmetçi parkelerde bir söküp götürdü. Evinde #erözlevip Burada soyunmayı yasak € vx eyi yasak ettiler. Giremezsiniz. evvel söyleseydiniz ya! i wi — Teşekkür ederim bayan, iki şeker kâfi, yalnız şunu arzetmek isterdim. Buraya gelmemize sebeb, bir cinaye- te kurban giden kocanızın, karısı ta- rafından kaledilnğiş olmasın size —— Bir yere davetliyim. — Ne aksi şey, biz de sizi çarşamba akşamı yemeğe çağırmayı düşünü yorduk. e A EZER Müsaade ederseniz ii plâjda görmülşler, piijün , plâj dönüşü konuşmuşlar, Mf aşmayan. Erkek, kızın evi- şel ne gitti: ğ — Sizinle evlenmek istiyorum! Dedi, Kız açık kabli idi, her şeyi söy- ledi: ; — Ben bir kere nişanlanmıştım, nişan- lum babamın malına tamah etmişti, fakat sonradan babamın müflis olduğunu an- Jayınca.. Erkek ayağa kalktı: yi — Müsaade ederseniz, acele bir işim var; farla oturamıyacağım! Güzellik enstitüsünde SON POSTA Tekme tokat Tefeci, kendi gibi bir tefeciyi gördü, Konuştular. — Nereden geliyor sun? — Borçludan, on- dur evine gidiyorum. — Bir şey alamalın mı? — Bugüne kadar — Bugün aldın ya? — Evet aldım. — Ne kadar. — Çok değil, bir tekme ile bir tokat! Desene Og kârlısın.. Neye? Ben iki tekme ile iki tokat yemiş - tim de.. soyunabiğirsiniz! Karısını, gügellik enstitüsüne getir- mişti: — Beş lira vere- (a ceksiniz! Dediler. — Veririm. Dedi, Peşin ceksiniz. — Neye? — Karmız, o kadar güzelleşecek ki o- nu tanıyamıyacaksınız. «Bu benim ke| rım değil» diye belki para vermeden çı kar gidersiniz. vere * Çocuk öldü — Yukârı kata taşınanlar çok nazik insanlar, Nereden an- ladınız? Taşındıkları akşam, radyodan rahatsız o oluyor- larsa radyoyu ka- palâlım, çocuğun bağırmasından rahatsız oluyorlarsa, çocuğu dövüp susturalım. dediler. Biz de eradyo dinleriz» diye ha-| ber gönderdik. — Sonra ne oldu! — Çocuk öldü. * Cehennemin dibi İki eski arkadaş karşılaştılar, sarılıştı- lar, öpüştüler: — Neredesin, sö ni göremiyorum. — Ben artık ce hennemin dibinde oturuyorum. — Ne oldu, yok- Sa evlendin mi? * Pokerciler Dört pokerci poker oynuyorlardı. İç- lerinden birinin kalbi durdu, öldü. — Ne yapacağız? En ustaları elindeki kâğıdları masa- ya bıraktı: — Bu sayılmaz, yeniden kâğıd yap” SÜVEYŞ KANALI NASIL AÇILDI? Kanal bitmişti. Fakat İngiliz hükümet erkânı hâlâ muhalefette devam ediyor lardı. Buna rağmen pek az zaman sonra kanal İngilizlerin kontrolü altına girdi Kenal açılırken İmparatoriçe Eugönle, (De Lesseps) e yardım için hiçbir şey esirgemiyorü ninde bulunacağına söz ver- 1862 senesi 18 ikinciteşrininde Süveyş k ın ilk kısmı bitti Bu kısım, Fort sidden başlıyor, Timsah gölüne kadar uyordu. Aşağı yukarı kırk beş millik ahın yarısı demek, mi şu söz- Allahın . inayetile, haşmetlü Mehmed namına, Akdenizin sularına timsah gülüne akmalarını emrediyorum.» Pariste büyük bir neş'e, Londrada taş- kın bir öfke... Lord Palmerston nihayet yenilmişti Fakat hâlâ çekilenlerin sonu gelme- mişti. Eski güçlükler ortadan kalkarken yenileri meydana çıkıyordu. Para azal mıştı. İstikraz açmak lizumdı. Ameleyi hergün biraz daha arttırmak icab ediyor- du, Bir zaman geldi ki otuz binle başlı- yan işci sayısı altmış bini buldu, "Tabi bunların hepsi çalışmıyordu. İş başında- kiler yirmi binden fazla değildi. Geri ka- lanların yarısını yeni alınanlar, yarısını da işi bitip te köylerine dönecekler teşkil ediyordu. İnşa ameliyesi yedi yıl daha sürdü. Bu İ yedi yılın sonunda nihayet kanalı paratoriçe Eugünie tarafından açi ilân edildi. Ferdinand de Lesseps'in odası Eski Fransız diplomatı bütün bu ssne- leri mâlyeti ile birlikte İsmailiede geçir- di. İçinde yatıp kalktığı oda bir manastır hücresinden ne süslü, ne de büyüktü, Bu oda hâlâ olduğu gibi muhafaza edilmek- tedir, İçindeki en ufak şeye dokunulma- muştır. İstiyen gezebilir. Bir köşesinde üstü pembe bir peyke ile örtülü demir bir karyola durur. Duvarları soluk mavi kâğıd kaplıdır. Pencerelerinde en ucuz tül perdeler asılıdır. Hiçbir köşesinde liks ve şüs izine rasilanamaz. Mısır hidivinin (Ferdinand) a kucak kucak para verâiği doğru ise, bunlardan hiç birinin diploma- tım cebine girmediğine inanmak lâzım. Anlaşılıyor ki De Lesseps eline geçeni son meteliğine kadar gayesi uğuruna sar- fetmiş. 1862 de prens Said çok hasta düşmüştü. Eski diplomat bu haberi kanaldaki işinin başında aldı ve hemen 6 gece at sırtında | yola çıktı. Hiçbir yerde dinlenmeden Ka- hireye ulaştı. Fakat dostunu ölmüş buldu. Prens Saldle yirmi beş senedir arkadaş- tılar. Bu büyük dostluk arasıra müşkül anlar geçirmemiş değildi. Fakat De Les- seps, en kıymetli emelini hakikat yapa- nın prens Said olduğunu ömrünün sonu- nâ kadar unutmadı. Kanal açılıyor Ferdinand de Lesseps derdini yalnız imparatoriçe Eugönie'ye dökerdi. Kanalı l açıncıya kadar geçirdiği bin türlü müş. külâtı yanayakıla bep ona anlatırdı. Na- böyle çalışıldı. sıl tarama dubalarını bile parça parça develere yükleyip tâ kanala kadar tsşıt- mışlar, nasıl işci kampında kolera başla- mış, nasıl âmelenin içeceği her damla suyu hayvan sırtında getirtmiş, bunları kimseye, imparaloriçeye olduğu kadar u- zun uzun anlatmamıştı. De Lesseps yıl- larla süren tahminlerinin çok üstünde zorluklarla karşılaşmıştı. Masraf zannet- tiğinin iki misline yükselmişti, Bütün bunlara rağmen her şeye göğüs gerdi, karalı tamamlamaya muvaffak oldu. Bilhassa son üç yıl içinde eşsiz bir gay- ret sarfedildi. Yeni yeni tren istasyonları, fabrikalar, hattâ şehirler kuruldu. Mısır, Misir olalı böyle hummalı bir çalışmaya sahne olmamıştı. Her şey olup bittikten sonra “nihayet İngilizler de «kanal yapılabilir» diyebil- diler, İmparatoriçe Eugönie kanalı açmıya geldiği vakit Mısır, binbir gece masalla- rına benzer bir şenlik yaşadı. İmparato- rTiçe kendi yalile gelmişti. Açılma mera- siminde ondaşi başka daha birçok hane- dan mensubları, devlet adamları du ha- ur bulundu: Avusturya imparaloru, Prusya veliahdi ile karısı, Holanda veli ahdi... Avusturya imparatoru Francis Josef gelirken Port Said açıklarında inlld- hiş fırtınaya tutulmuştu, Az kalsın bata- saklı, İngilizlerden birçok diplomatlar ve mühim şahsiyetler gelmişti, Fakat hü. | kümet erkânından kimse yoktu. Resmt | İngiliz mahfelleri Süveyş kanalına hâlâ | muhaliftiler Kanalın açılması gerçekten fevka bir hâdise oldu. Muhtelif memlel sayısız davetiyeler yo anmıştı. Limanda elli harb gemisi, otuz alelâde gemi, bin « kayıkla Arab yelkenlisi görünüyor, kıyı- dâ her milletin bayrağı dalgalanıyordu. Tam merasim başlıyacağı sırada bek- lenmedik bir şey oldu. Kanalda bir gemi karaya oturmuştu, Bu yüzden merâsimin tehir edileceği sanıldı. Fakat Ferdinand de Lesseps bu son güçlüğü de halletti. Karaya oturan geminin derhal dinamitle berhava edilmesi için emirler verdi. Bin- lerle Mısırlı denizci hep birden söyleni- len yere koştular. Müdhiş bir patlama ol- du ve kanal gemilere yol açti. Binbir gece masallarını hatırlatan saray Merasimden sonra imparaloriçe Eugö- nie ile diğer müstesna ziyaretciler ken. dileri için yapılmış olan bir sarayda kal- dılar, Bu taş sarayın yapılması dört ay sürmüştü, Bahçesine üstü meyva dolu “© ğaçlar, bulunmaz fidarlar dikilmişti. Göz, orada aradığı ber güzel şeyi bulabiliyor. du. Her köşesi nefis ve mükemmeldi, Pe- ri masallarını, binbir gece hikâyelerini andıran. bir saray... İngilterenin kanala sokuluşu «Sü kanalı şirketi; birçok güçlük- nda idi. Fakat hidiv İsmail Pa- şanın düştüğü sıkıntılarla ölçülünce Şir. (Devamı 10 ncu sayfada)