Hergün Dürüsünid Mühim bir mesele Yazan: Muhittin Birgen İstanbul nid tafa'lâti oku- yordum; nihayet karara geldim ve orada lüm ki yüksek mahkeme bu kararı iği> miş. Zi de bu «söz birliği» tâbirini türkçey edip <ittifakla> tarzı geldi. Öyle anladım Türkçede «söz birliği» tâbiri fakat, bu citlifak» manasına değildir. n bir araya gelir, bir m y | gekilde mütalea etmeğe veya bir şekilde göstermeğe karar verirle d sgöyliyecekleri sözü de ta nun adı da «söz birliği etmek» olur. vvelki gün Va muhakeme ile vi vardır; | etmek> ise bir şeyi şu veya bu şeki termek için, insanların evvelemirde ken- di aralarında «anlaşmaları» ve söyliye - cekleri sözleri tayin etmeleri demektir. & biraz söz birliği, söz birliğinde de biraz ittifak olmakla beraber, söz bir- liği ayrı ve ittifak ta ayrı şeylerdir. Bu - diğerinin yerine kul kâmilen yanlış. yahud birini büsbülün bırakıp diğerile her iki manayı ifade et - mek dilimizi fakirleştirmek, ince mana- ları ifade edemez hale getirmek demektir. Bunun üzerine bir müddet düşündi binlerce ; irer . Bizim dilde * kelimeler çok temizlemek Tâzımdı. Bir yamandı yava: i hızla bunü yapıyc parken dili fakirle farklarından d m edici ra gidecek vaş, bir dant Fakat, bunu y , fadenin küçük ifratla- lerimi sunarım» kiden takdim ederdik. Pekâlâ, tak- dimi sunmak yapalım. Ni Takdimi ortadan kaldırmak içinse iyi. Fakat Ah- medi Mehmede takdim etmek iâzım ge- Jince de: «— Müsaade buyurun Bay Mehmed, si- ze Bay Ahmedi sunayım!> Demiyoruz. Şu halde takdim gene yer- li yerinde duruyor. Halbuki ben size hür- metlerimi sunduğum zaman, eski Türkle. rin: «Sundular bir cam dolusu şerbeti!» Yahud da: «Bir bade sun, Allah için!» Mısralarında kullandıkları «sunmak» kelimesi, o başlı başına husus! bir mana Wade eden eski Türk kelimesi piç olup gidiyor! * Yüksek mahkemenin iddia fezlekesini, gahud kararnamesini okuyanlar görür - ler ki arabca ve farist kelime kullanmak bahsinde mahkeme asla, imsak ve tasar- ruf göstermiş, türkçe hesabına kıskançlık etmiş değildir; burada sayılması uzun sü- recek bir sürü kelimeyi birbirinin arka- sından sıralay)p gitmişler; fakat, neti - ceye gelince işi «söz birliğine» bağlayıp çıkmışlardır. Bilmiyorum, bu söz birliği ıstılahı da, meselâ «maznun» yerine «suçlu» tübiri gi- bi, adliye ıstılahlarına acele ile mi girdi? Nasıl girerse girsin; onu oradan çıkarıp halka iade etmek çok hayırlı olacaktır. Halk söz birliğini de, ittifakı da pek güzel bilir ve bunları yerli yerinde kullanır. «Hürmet» yerine «saygı> kullanmak ne kadar güzel bir şeyse takdim yerine sun- mayı, maznun yerine suçluyu, ittifak ye- rine de söz birliğini kullanmak © kadan yanlıştır ve dilin kan fakirliğine uğrama-| sını mucip olur. * Daha bunlar gibi pek çok misal göstere- bilirim. Fakat bunlarla fazla uğraşmıya | lüzum yok. Yalnız, gönül izler ki temyiz | mahkemesi gibi bu memleketin yüksek Ürünü temsil eden bir mües - Resimli Makale: Bazı adamlar vardır ki ev, aile veya iş hususunda mü- di mâsı icab ettiği zaman İlk na bir başkasına bırakırlar. Bu adamlara bu tarzda ha- bir karar ah reket etmelerinin sebebini soracak olu: cevab ile geçişti. biraz derinleşt 300 lira için Kellesini koltuğuna Sıkıştıran kadın Holivuddaki sinema kumpanyaları, otbmobil çarpışması, paraşütle tayya - reden atlama vesair heyecanlı sahne- | leri filme almak istediler mi, resmini gördüğünüz genç kıza müracaat eder - ler. Mary Wiggins ismini genç kız her seferinde — 300 lira alır, Resim, bu paranın hatırı için, kel - lesini koltuğuna sıkıştıran kadımı gös- termektedir, İki bBaşlı dört ayaklı çocuk yaşıyor Moskova hastanelerinden — birinde iki kafalı dört elli ve dört ayaklı bir kız çocuğu döğdu. Aradan aylar geç - tiği halde bu hilkat ücubesi —tam bir sıhbat içinde yaşamaktadır. Bu garibeyi tedkik etmekte — olan doktorlar başın birine İren diğerine Korina ismini vermişlerdir. Başlar i - simlerini işittikleri vakit oynaşmak! ve yüzleri gülmektedir. İki kafa ayni saatte uyumamaktadırlar. Bir baş u - yanıkken öteki uyumaktadır. Ancak hastalandıkları vakit her iki başda bir- den hastalık ârazı görülmektedir. ——— ket etsin. Yani, biz bozabilelim. fakat, on- lar mutlaka düzeltsinler! Eski dili elbirliği ile yıkalım. Fakat, | tahrib etmek için değil, yavaş yavaş ye - nisini ve mükemmelini kurmak için! Müuhittin Birgen ÜSTER-İ Çok tanınmış, çok sevilmiş bir muharririmiz cidden güzel bir eser yazmıştı, gündelik gazetelerden irler. Fakat vaziyetlerini z, başlıca âmilin mes'uliyetten korkmak taşıyan bu SON POSTA teşebbüsü rsanız müphem bir — da yapar, bilmiyen tahlil etmeyi den daima kaçınız. Hergün bir fıkra Enini söylemeyi unuttum Meşhur mübalâğacı Marsilyalı Ma | riyüsün karıs balâğaya k Bir gün Mariyüs müsajirlerile birl: te yemek yerken bir av hikâyesi an- latmıya başlamıştı. — Ben bir sefer aslan avına —çi maştam, dedi. bir aslan gördüm. Uzun luğu tam dört metre, boyu da allı metre idi. Karım, Mariyüsün ayağına Mariyüs, mübalâgaya kaçtığını ladı: — Yaln: dedi, ancak beş santim gelirdi. tığı zaman ikaz ederi bastı. üt möni söylemeyi unuttum, elti lll ll Günde üç defa Yumurtlıyan tavuk 'Tavukların 24 saatte bir yumurtla- dıkları herkesce malümdur. Maahaza, ender olmakla beraber, sabah ve ak - İşam günde iki defa yumurtlıyan ta « vuklara da Tastgelinmektedir. Fakat, Bulgaristanın Burgaz şeh - rinde Dr. İvanof'un beslediği tavuk - lardan bir lanesi bunlara hiç benze - |memekte, günde üç defa — yumurtla - maktadır. İlk yumurta kabüuklu, diğer ikisi ise kabuksuzdur. Bu mesele mütehassıs - lar tarafından ehemmiyetle tedkik e - dilmektedir. - Buse zinciri Şimdi Almanyada — türneye çıkmış olan bir İngiliz dansözü, — İngilterede Slough'de bir öpüş zinciri salgınını or » taya atmıştır. Dansöz İngiltereden türneye çıkar- ken, bir fabrika müdürü olan sevgili - si, in çokluğu yüzünden kendisini teşyle gelememiş, yerine bir arkada - şımı göndermiş. Tren Viktorya istlasyonundan ayrı - lhrken genç dansöz kollarını sevgilisi - nin mümessilinin boynuna dolamış, ve onu dudaklarından öperek, «bu buseyi sevgilime göltüre demiş. Mühim bir vazifeyi sırtına yükle - İnen delikanlı, kâç geceler uykusuz kal mış, «ne yapsam da bu öpücüğü sahi- bine iletsem» diye düşünmüş. Nihayet aklına dahiyane bir fikir gelmiş: Koşmuş nişanlısının küçük karde - NAN, İSTER birinde tefrika edil- | 4 yt kabul etseydi di, alâka ile, zevkle okundu. Bittikten sonra sıra kitab halin- de çıkarılmasına gelmişti. Muharriri bir kitaberya müracaat etliz ia——n — Mes'uliyet bahsi — Meçhülden korkmanın başlıca sebebi cehalet olduğu gibi mes'uliyetten çekinmenin ilk âmili de bilgisizliktir. Bilen adam görür, muhakeme eder, kararını verir, verdiği kararı adam ise tereddüd içindedir, korkar ve karar vermeyi bir başkasına bırakır, birinci sınıfta olanlara güvenmek mümkündür, fakat ikinci .kısmı teşkil edenler- 7000 köre spor Dersi veren Amerikalı kadın Resmini gördüğünüz kadın bir A - merikalıdır. Güzellik enstitüleri idare eder. Sigortacılık yapar ve körlere A- merikanın milli oyunlarından Beyz - bol'ü, kulaktan öğretir. Mektebde 7 bin köre ders verir. Leh Hariciye Nazırının garib inanışları Lehistan hariciye nazırı B. Bek, bir çok vatandaşları gibi bâtıl itikad sahi- bidir. 13 rakamı, kendisinin en uğurlu saydığı rakamdır. B. Bek, Rigaya yaptığı son seyahati bu ayın 13 ünde yapmıştır. Tekrar ge- çen ayın 13 ünde de Estonyayı ziyaret etmiştir. Bayan Bek ise 17 yi uğurlu bir ra- İkam saymıştır. ve evinde tertib ettiği resmi kabuller her ayın !7 inci günün- de yapılmaktadır. , Onu, nişanlısı öp- müş, nişanlısı müdürün küçük kız kar- deşini öpmüş, müdürün küçük kız kar |deşi de kendisini müdüre öptürmüş. Ve bu suretle şimdi Slough'de zincir - leme öpüş salgını baş göstermi! İNANMA! — Telif hakkı olarak 50 lira verebiliriz, dediler. Muharrir çıkarılacak olan kitaba 1 lira fiat k gaktı, teklif edilen para da kitabm ancak 50 nüshasının be- doline tekabül ediyordu. DRLARI Sözün Kısası Tersine dönen dünya *&kk ©k sene evvel — bir orta yaşlı — erkeği dını, evin on üç yaşınad ev haber u, evin çocuğu yanına gelm — Baba ne okuyorsun, ben de yayım! oku - ga- zeteye baktı.. bir an düşündü: — Olmaz oğlum, dedi, babaların her okuduğu şeyi çocuklar okumazlar. Ah- lâkın bözulür. Evin kadını — O okuduğun ned Evi E — Kırk yaşında bir hırsız, bir evin kapısmı kırmış, içeri girmiş, evi baş « tan aşağı soymuş. Geçenlerde bir akşamdı, evin orta yaşlı erkeği, evin orta yaşlı kadını ye- mekten sonra oturmuşlardı. Evin er « keği eline gazetesini aldı.. bir havadise gözü ilişti. Okuyacaktı. Evin kadını ye- rinden fırladı. Gazeteyi çekip bir yana Olmaz, dedi, okuma! Ahlâkın bo- zulur. n erkeğinin gazet şen havadis şuy «On Ü kapısını | a bir çocuk bir evin ve evde Eminönü meydanının alacağı şekil açılması Eminönü mey h ir. Yıkılan Va « daki faaliyet ile lide hanı arsasının ön rımı fretu lecek, köprüden itibaren balıkhaney dar uzanan yol on iki metre geni cek, Valide hanı yerinde yeşil bir # vücüde getirilecektir. Evkafla belediye ara: dilecek binaların arsa istimlâk bedelle! meselesinden çıkan ihtilâf, valinin karada yaptığı temaslarla halledilmiş her iki tarafın da menfaati gözetilmişt Bu binaların hemen yıkılmaları içi: kadarlara icab eden emirler veri Binaların yıkılmasına bugünlerde nacaktır. 'Lokantâlar sınıflara ayrılıyor İstanbul otellerinin beş sınıfa ay « rılmaları etrafındaki faaliyet — ilerle « mektedir. Belediye, lokantaları da sı « nıflara taksim edecektir. Lokantacılar cemiyeti idare hey'eti, bu münasebet- le toplantılar yapmağa başlamıştır. Ce miyet, İstanbuldaki lokantaları — bu « lundukları. mevkie, pişirdikleri yemekie lere, konfor vesaireye göre — muhlelif sınıflara taksim ede hazırlıyacağı lsteyi belediyeye bildirecektir. Terkos havuzları tevsi edilecek Belediye sular idâresi, su benüleri tevsie müsald olup olmadığını te. tirmekte Idi, Tedkikat sonunda bendlerin tavsi edildiği takdirde bile şehrin su işe tihlâkâtını. karşılıyamıyacağı anlaşılmışı tır. Bu sebeble terkos havuzlarının tev e gline devam edilecek, şehrin su ihtiyacı ancak bu suretle karşılanacaktır. gekseneemeeekkakessece raseneLencenAn cene ASA raLeBeReLAsacAN TAKViM köprünün yi SALI C. Evvel