«Son Fosta> nın aşk ve SON POSTA Sayfa 13 da: Devlet kapısında elli yıl Yazan: Eski Dahiliye Nazırı veeski meb'us Ebubekir Hâzım Yazan: Vedad Ürtü Abdürrahmanr paşa biran evvel Kastamonuya varmamı istiyor, telgraf çekmek sabırsızlığını bile gösteriyordu. Kızıldeniz sularında «Metrdotel» kımıldanmadı, gözlerini umdu: ö a )"I'ı:;meş'... Fir'avunların güzellik hükümdari!... Füsunu, en gaddar hı»ı- kümdarları köle eden bir cazibe İlâ- hesi!... — Daha?... «<«Metrdotel» gene hmıldanmrıdı:" — Onun mumyasını, birkaç yıl önce buldular. Krallar vadisindeki mezar- larda. Keşif şerefi de muhterem prğns Nâzım Âbâda aiddir. Ne çare ki, bü - yük prensin milyonlar sarfile keşfetti- Hi bu mumya, esrarengiz surette orta” dan kayboldu. — Kayiıb mı?... — Bu mumyanın bulunması gerek İngiltere hükümetinin, gerek biz zat prens hazretlerinin on bin ngiliz lirası mükâfat vâdettiklerini penses hazretleri elbet çok iyi bilirler!... Kr:ı liçe Totamesin mumyası, Mısır tarih! vin karanlık bazı sayfalarının en MU” bim bir anahtarı olacaktı!... — Ya netice?.. n — Mumya bulunamadı ve tarihin sayfaları büyük bir anahtardan nah - rum kalmış oldu. Ş Mertdotel çekildi. P';kîî bi mediğini temin ediyordu. E—:ğ dakika scnrî kapı açıldı: Prens Bizzat odama geliyordu. Müstesna bir hâdise, Ç Söz söylememe vakit kalmadı. Ko._— larımı yakaladı. Gözleri, derin bir MiP | na arıyormuş gibi, gözlerime saplınl 1 — Yarım saat sonra-.. dedi... Hare- | ket ediyoruz!.. — Bu kadar çabuk?. — Elzem!... Bu son sözde kat' Tek söz söyliyemedim. O çıktı, zırlandım. r şey bik '? bir ifade vardı! ben ha- —23 — 36 saattenberi kır- mızı tüllere büründü. Daha ğnğıusıî Kırmizdeniz, ihtişamm gelinini Ak deniz sularından kıskandı. SÜvey5 ka- nalı, İsmailiye Jimanının koylar .da' Avrupa ile Asya arasına son perCEY? çekti. Akdeniz mcisi, bir an bırakmıyan köpek Vba]ı_i: sürüleri, gitgide yak! ız dıyı:nrle. esrarengiz olduğunu bize haber vş: ğe memur birer korkunç ejder gid'. K Afrika ve Asya kıyılarında siya' Bedevi yavruları, suları hırçın bir ru:; gâr gibi yaran gemiler kızını Masl hareketlerle selâmlıyorlar. —— j «ÂAkdeniz incisis, sahibinin ülkeleri ne doğru daldı. Korkmuyorum ama. ç Heyecanın — zevki, gergüzeşt K Tuhtemel tehlikelerini bana düşün dürmek bile istemiyor. y Vapur seyahatj ne kadar da hoş ğ: Şiir. Her saati bin bir güzel m”?a" - lu. En ölgün bir ruh, önüne serilen çe şid çeşid yenilikler ve ilham — kay” îf._ beyecanlar karşısında bir şâir HAŞ a lir. Z edim. GÜ - üslü bah- leri- Dündenberi prensi görm Vertelerin limon çiçek.lzr_ıle“ K Çeleri onun yarı ciddi gülümseme le tanışamadı. Vakur bakışı, yemek S- lonlarının iç açıcı tablolarını şereflı::dı; dirmedi. Çok mühim bazı evrakın ted kiki ile meşgulmüş, özür dilediğini sek- reterinden öğrendim. Zenginlik ve asalet, ne Va Paranın çok olduğu y ne n ki merasim de çoğalıyor. Karıları M Yyanlarıma bile gündüzden randevi ve- Terek giren kocaların varlığına inan- Mazken, inanmadığıma şimdi bizzat Uğruyorum gibi. Merasim... Teklif te- kellüfi. Dünyada en sevmediğim bir Şey., saadetin tamlığı, teklif, )xe?!e.hı- fün . varlığında — değil, samimiyetin tuhaf şey. heş'esindedir. Ziyafet sofrasında etiket | Yüzünden aç kalanlar gibi ben de, me- Tasimin azameti önünde bir eksıkv_'. duymağa başlıyacağım galiba. Henüz enses ıiysam bile bütün bir Bi B olmadıyı 3:a hitan ediyor. çin?.. Saadetim uğrunda.. şu halde bu hayatın, bu servetin, bu ünvanların vnı;ı sahibiyim. Hindistanın göz kamaş- 'tırdığı söylenilen esrarengiz muhitle- rine, bütün hayatımı saadete bağlıya -| ünla beraber... mi dört veya le görm la beraber... Evet.. Müstakbel kocamın otuz âltı saat yü mahkümum. Düşünüyorum da... 1â babamın yatak odasına, uykusunun en tatlı zamanında dalan ve bıyıklarını çekmiye başlıyan benim gi r kız için bu merasim günün bir azab olabilir!.., Dağdaki kulübesinde, ocağın karşı- sındaki minderde uzanıp yavuklusunun saçlarını okşiyan oduncu ile asaletin ieabatı içinde yaşıyan zengin arasında ne kadar mâ gi, yakınlığın kuvvetlendirdiği, hattâ do- Hendek iera memurluğundan: — Hendek bükuk mahkemesinden verilmiş — 24/12/935 tarih ve 169 numaral kesbi kat'iyet etmiş bir kıt'a ilâm mucibince Yusuf, Yakup ve Mehmed ve İbrahim ve Hatlce ve Mehmed ve Ayşe ve Hatice aralarındaki şuyuun İza- iesi için paraya çevrilmesine karar verilen Dereboğanı mahallesinde vâki karanlık bah- çe mevklinde vüki tariki âm ve hark ve Hü- geyin ve Osman ile mahdud 16/12/993 tarih İve 39 numaralı tapunun ihtiva ettiği iki bu- çuk dönüm ve 150 lira kaymetinde: ve gene Dereboğanı Bağlık mevklinde vüki Ahımed, Hafız Ali ve Çil Ahmed ve Osman tarlalarile mahdud 16/12/433 tarih ve 25 No. la tapu - aa ihtiya ottiği iki dönüm tarla ve halen bostan balinde ve 50 lira kıymetinde; ve ge- ne Başpınar mahallesinin Şeyh köyü yolun- da 29 ve 35 numaralı ve 16/12/933 tarihli ta- yafları Mehmed ve târik ve Abdullah ve Re- le mahdud bir dönüm ve bostan halin- fı':v: 100 lira kıymetinde: ve gene Dereboğa- gında Yemenici Mustafa ve Dere ve Ovali Mehmet ile mahdud 16/12/933 tarih ve 31 No, Iu tapunun ihtiva — ettiği iki dönüm meyva bahçesi ve 50 llra kiymetinde: ve ge- ne Dereboğazında mahalle içinde Hacı Ah- ied ve Tatar Mehmed ve Akgül ve Ali Mol- * Tarlalarile mahdud 16/12/033 tarih ve 27 numaralı tapunun ihtiva ettiği iki dönüm meyva ağaçlarını müştemil ve 150 lira kiyme tindeki tarla: ve gene Dereboğarzı Bağlık E- renler mevklinde Mehmeâ ve Türdü ve tarik ve Osman ile mahdud 16/12/933 tarih ve 28 numaralı tapünün ihtiva etilli iki dönüm ve 90 Hira kiymetindekl tarla; ve gene Kemaliye mahsllesinin Eski Ada caddesi mezarlık al- tında Mehmed, Hampi oğlu ve Müezzin bah- çelerile mahdud 16/12 933 tarih ve 32 numa- ralı tapunun ihtiya ettiği iki dönüm ve 250 ura kiymetindeki tarla: ve gene Dereboğan mahalle içinde Yüzbir oğlu ve tarik ile mah- dud iki dönüm 16/12/833 tarih ve 30 numara h $apunun İhtiva ettiği ve 100 lira kıyme - tinde tütün tarlası: ve gene 'Tuzak K. de me- zarlık mevkiinde 16/12/933 tarih ve *0 nu( - muralı tapunun (htiva ettiği iki dönüm iki evlek, tarik ve mezarlık ve BSarısaka! oğlu hududlarile mahdud 300 Jira kaymetindeki tarla — bu — kere birinci açık arttırma de 16/8/938 Salı — günü ııiğl lcle".dı k deta — dalresinde — PATayı - lı:î*:;::: haddi Jâyikini bulmadığı takdirde izinci açık arttırma e 31/8/838 cınım:ı günü ayni santte Hendek İcra dılmlr;: paraya gevrileceğinden ayni haklara uıır::ıılx haklarına — ve sair haklara malik a ı: yirmi gün zarfında evrakı müsbitelerini e : Faz etmeleri âksi gakdirde paylaşmadan ha pırakılacakları t l ::çu'( depo akçası VEYA banka mııı;uh:; mı:x raz etmeleri ve daha fazla malüma' M'sı'ıo istiyenler Hendek İcra dlif:lî'ün ın.n yumaralı dosyasına "'f”. ekmeleri cak bir izdivac için gidiyorum. Bunun- * * |beklerlermiş. Çok defa, kullar: | buyurmaz mısınız, diy Akdeniz incisi gahibinin ülkelerine doğru daldı, gurduğu bir his değil midir?.. İki insan birbirile alâkadar bile olmaz da konu- şa konuşa, ısına ısına günün birinde seviştiklerini farkeder, Bu sevgiyi do- ğuran karşılıklı samimiyettir. Mede - çoğaldığı yerde etiketin çoğal- a inandım v için de korkmağa ba: Babam anlatırdı: damad olanlar, ğün günü koltuk merasiminde, — sultan hazretlerinin gönlü olup da kalksın diye saatlerce şad l kapana içeri giren müsahiblerin arka- sındaki damadı hazreti şehriyari, sul- tan hazretlerinin bazan saati geçen kı- nda fenalık geçi- le. Bence bu bir (Arkası ver) ktile padişahlara Hendek İera dairesinden: İzmalle 420 llra ve masarifinin —itasına — borçlu - Hendeğin Başpınar mahallesinden Küroğlu İvrahimla gayri menkullerinin paraya — çevrilmesine karar verilmiş olduğundan Başpınar ma - hallesinin Kalaytılar mevklinde gün doğdu- tu yöl, yıldızı çarapçı Mevlüd, ve Kuş Ali ollu Yusuf ve Şerafettin, gün batısı eski yol, kıblesi İzmall oğlu Aziz ve Receb tarlalarıle mahdud tamamı 120 lira kiymetinde ve 3616 Metre murabbamda 13/8/936 tarih ve T nu- maralh tapunun ihtiva ettiği tarla iki hisse itibarile bir hissesi: ve gene Başpınar ma - hallesinin Mütevelliler bahçesi mevkiinde tamamı 100 Jira kiymetinde gün — doğdasu Fatma, yıldın Mustafa ve Mehmed, gün batı- 81 Çorbacı oğlu Ahmed, kiblesi Pirtiet Yüsüf tarlasile mahdud ve 13/8/936 tarih ve 8 na- mâralı tapunun ihtiva ettiği tarla iki hisse Ytibarile bir hizsesi bu kere birinel açık art- tarma ile 16/8/088 salı günü saat 14 de Hendek lcra dalresinde paraya — çevrileceği ve haddi lâyikini bulmadığı takdirde ikinci açık arttırma ile 31/8/838 çarşamba günü ayni saatte Hendek lera dalresinde açık art- tırma ile paraya — çevrilcceğinden aynl haklara irtifak haklarına 4 settim. Araba hafif meyilli | vesair | haklara malik olanlar yirmi gün zarfında | evrakı mültbitelerini Ibraz etmeleri aksi t dirde paylaşmadan hariç birakılacakları ta- Hp olanlar yüzde yedi buçuk depo akçası veya banka mektubu ibraz etmeleri ve daha fazla malümat almak istiyenler Hendok tera dairesinin 938/1003 numaralı dasyasına mü- racaat etmeleri ilân 'olunur. Nöbetci eczaneler Bu gece nöbetci olan eczaneler şun - hardır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Ziya Nurl), Alemdarda; (Esad), Beyazıdda: (Cemil), Samatya- da: (Teofilce), Eminönünde: (Aminas- ya), Eyübde: (Arif Beşir), Penerde: (Vi- tali), Şehremininde: (Nâzım), Şehzade- başında: (Hamdi), Karagümrükte: (Bu- ad), Küçükpazarda; (Yorgi), Bakırkö- yünde: (Merkez). Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde: (Dellasuda), Gala- latada: (Hüseyin Hüsnü), Taksimde: (Lâmonciyan), Pangaltıda: (Nargileci - yan), Beşiklaşta: (Süleyman Receb). Boğaziçi, Kadıköy ve Adalardakiler: Üsküdarda: (Ömer Kenan), Barıyerde; (Osman), Kadıköyünde: (Saadet, Osman Hulüsi), Büyükadada; (Halk), Heybeli- de, (Halk), Bu yüzden Niğdede yalmnız bir hafta durabildim Şu kötü tesadüfe bakın ki bir kaç gün evvel yağmurdan kaçmak için bir ağaç altına sığınan dört köylüden üçü yıl- dirim isabetile ölmüştü. Bu münase - betle, vali Said paşadan yıldırımlara, garibelerine ve musibetlerinden korun- mak için alınması icab eden tedbirlere Gair bir çok şeyler öğrenmiş, bu parlak belâlar hakkında hayli malüimat sahibi olmuştum. Keşki olmasaydım, çünkü madem ki Konya çölünün artasında ta- haffüze imkân yoktu, Arabların «küllü cahilün cesurun» dedikleri gibi, ben de cehaletimin ceşaretile şüphesiz daha az korkacak, belki de müsterih buluna - caktım. Şimşekler, yıldırımlar âdeta kova -« lamaca oynuyorlardı. Onların anf pa- rıltılarla yalnız beygirlerin kulaklarını ve z inceli, kalınlı billüri teller ıg—'ui örünen yağmuru şeçebiliyor, başka hiç bir şeyi göremiyordum. Bir aralık bir köpek sesi işitir. gibi oldum. Kurtuluş müjdesini andıran bu sadayı bir daha duyabilmek için can kulağile etrafı dinledim. Fakat bey - hude... Biraz âaha gittikten sonra, bey- girlerin susuz bir yere bastıklarını his- ikmağa başladı. Kesif karanlığı yırtan kler durmuştular, Yolun meyli gittikçe artıyordu. Nihayet bir düzlüğe çıkan arabamız sola döner gibi oldu, gıcırdadı. Fakat, beygirlerin bastıkları yerin altı boş imiş gibi derinden gelen kaba kaba sesler duyduk,akabinde de gürültüler, anlaşılmaz feryadlar, çığ - lıklar... Tekerlekler bir taşa çarpmış |gibi hareketten kaldılar... Sanki bir kâbusa tutulmuştum. Meğer, bu namütenahi karanlık i- gçinde, arabamız, köy odasının damına çıkmış! Büyük bir tepenin sathı mailine ya- pılan köyü ufki olarak ikiye bölen bir nın damını yalnız bir taşla yoldan ayır- mışlar, Köpek sadası gelen cihete gide- bilse imişiz köyün önüne gelecek imi- şiz. Buna muvaffak olamadığımız için, soluğu damda almışız! Köy evlerinin damları şöyle yapılır: «Hezen» denilen çılız. ağaç direkleri seyrek seyrek ve ufkf olarak konur. Üstlerine çah, çırpı, arpa, buğday sap- ları döşenir. Sonra bunlar toprakla ör- tülür. Yukarıdaki tarifimden anlaşıJacağı vechile, damla yolu birbirinden ayıran © bir sıra taşlar olmasa ;miş, tabiatile tekerlekler durmıyacak, araba dam üs- tüne çıktıktan sonra da yoluna devam edecekti! O zaman, ya dam çökecek, al- tımızda teravi namazı kılan köylüler ezilecek, yahud da biz damdan aşağı |uçacaktık.! Taşların sayesinde biz de, köylü ce- maat da büyük bir tehlikeyi savuştur- muştuk. Ardarda düşen on dört yıldırımdan zaten dehşet içinde kalmış olan köylü- ler, sükün ve huzur bulmak ümidile ve büyük bir manla namaz kılarlar - ken, damın üstünde atların tepinme - sini, arabamızın gürültüsünü duyunca büsbütün korkmuşlar! — Can havlile birbirlerini çiğniyerek sokağa fırlamış- lar! Bu korkunç ve feci tehlikeyi kazasız, belâsız atlattığımızdan dolayı onlar bi- zi, biz onları tebrik ettik. Fakat adamcağızlar, o kadar şaşır - mışlardı ki, yarıda kalan namazlarını tamamlamayı bile unuttular... Bu seferki seyahatimde, böyle kor- kunç maceralarla karşılaşmadım. Fakat, Abdurrahman paşa bir an ev- | vel Kastamonuya varmaklığımı istiyor, telgraf çekmek sabırsızlığını bile gös- teriyordu. Bu yüzden, Niğdede yalnız bir hafta durdum. j Yola çıktığımın on dokuzüncu gü- nü Kaslamonuya varmışlım. Atla, araba ile gittiğim bu uzun yol- da çektiğim zahmet ve meşakkati yaz- Nevşh!r_, Yozgad, bir bayırı | yolun seviyesine kadar yükselen bu oda” Çorum, Osmancık, Hacıhamza ve Tos- ya kasabalarında bulunan eşraf ve memurlarımızdan gördüğüm pek neci- bane misafirperverliği söyliyeceğim. 'Türk an'anesine tamamile uygun olan bu misafirperverlikten, yarım asır son- ra olsa bile, iftiharla bahsetmek benim için pek lezzetli bir vazifedir, Yolda iken hiç unutamıyacağım” üç şeye rastgeldim. Birincisi: Yozgad ci" varında yeni yapılmakta olan şose köprülerinden bi yığılan kereste- lerinin rengine nazaran bir iki sene önce oraya getirilmiş oldukları anla «. şıldığı halde, inşaatı bitirilmemiş! Bu yüzden, köprünün alt tarafından ara- ba geçirmekte uğradığımız müşkülât ve 2 sene sonra da, gene o yoldan ailem le geçerken, ayni kerestelerin yığıldık- ları yerde çürüdüklerini görmek, az hüzünlü şeyler değildir. Sonraları, muhtelif mahallerde bundan daha ga - rib ihmal eserleri gördüğüm için sözü uzatmıyacağım. İkincisi: Galiba Osmancık kasabasile Hacıhamza ar. bir çay üzer kurulan köpr üstünün tahtaları döşendiği korkulukları bile ikmal edildiği halde, iki başının kara ile muvasalayı temin © den bayır kısımlarının vücude getiril- memiş olmasından dolayı çıkmak, in- mek mümkün değildi. Ben atla ve kiracılar yük katırları ile çaydan geçtik; fakat kiracının pek küçük olan eşeği geçemedi. İki kiracı ve atıma bakmak üzere Niğdeden ge- tirdiğim Hüseyin zavallı hayvamı o * muzladılar, köprünün üzerine salimen Çıkardılar, lâkin öte tarafa indirirken eşeği düşürüp bir ayağını incittiler, Köprüyü şu halde bırakanlara pek baklı olarak giyaben ağzıma gelen! söylerken, ilerdeki kulübeden çıkan silâhlı bir adam, bizden köprü müru: riyesi diye para istemesin mi? Üçüncüsü: İlk defa olarak, o sene - lerde, bu civara hattı tahdid edilen tel graf hakkında avamın ve hattâi bu ta: bakadan bir iki parmak yükselen ha vasın bilgilerine tercüman olan bizim seyis Hüseyinin sözleridir. (Arkası var) erernesererereLerReLAAELeAAA RADYO Bugünkü program İSTANBUL 19 Temmuz 1938 Salı ÖĞÖLE NEŞRİYATI: 14.30: Plâkla 'Türk musikisi. 1450: Hava- dis, 15.0$: Plâkla 'Türk musikisi, 15.80: Muh- telif plâk neşriyatı. AKŞAM NEŞRİYATI: M 1880: Hafif müzik: Tepebaşı Belediye bah- çesinden nakler. 10.15: Konferans: Fatih Halkevi namına: Mesud Cemil (Musiki hak- kında), 1058: Borsa haberleri: 20; Saat de yarı; Grenviç rasadhanesinden naklen: Ve- din Rıza ve arkadaşları tarafından Türk mu- siksi (Byiç ara, Mahur) 20.40: Hava raporu, 2043: Ömer Rıza Doğrul tarafından arabca söylev, 21: Saat Âyarı. Orkestra, 2130: Ce- mal Kâmil ve arkadaşları tarafından Türk musikisi (Hlcaz). 2210: Müzik ve varyete: Tepebaşı Belediye bahçesinden naklen. 22 S$0: Bon haberler ve ertesi günün mm& 23: Saat üyarı. f sAAR ANKARA 18 Temmuz 18838 Salı ÖĞLE NEŞRİYATI: 1430: Karışık plâk noşriyatı. 14 50: Plükla 'Türk musikisi ve halk şarkıları. 1515; Ajan: haberleri. AKŞAM NEŞRİYATI: 18.30: Plâk neşriyatı (Dans), 19.15: Tür” |musikisi (Mukadder), 2000: Saat üyarı 1 Arabca neşriyat, 20.15: Türk musikisi (Gü - ler), 2100: Keman sölo (Prf. Necdet Remzi Atak), Piyanoda George Markoviteh, 2115; =an salon oörkestrası, 32.00; Ajans haber-