Yumrtacılıgımız * * * 931 de 10 milyon lirayı bulan yumurta ihracatımız, yıldan yıla aza- larak geçen 937 senesinde 680 bin liraya kadar düşmüştür. Tavuk- culuğumuzu inkişal ettirmek, yunıııfa ihracatımızı daha çok gerile- mekten kurtarmak için esaslı tedbirler almalıyız Yazan: 939 temmuzunda, Amerikanın Klev- Jand şehrinde toplanacak olan yedinci beynelmilel tavukçuluk kongresi müna- sebetile dünya gazeteleri daha şimdiden hararetli neşriyata girişmiş bulunuyor- dar. Tavukçuluk işlerile alâkadar her memleket, menfaatlerini koruyacak ted- birleri düşünmekte ve bunları kongreye €en mülâyim şekilde arzetmeye hazırlan- maktadır. Tavuk ve bilhâssa yumurta işi bizi de yi alâkadar eden — movzulardan- dır. Üç beş yıl öncesine kadar yıllık yu- murta ihracatımız 8-10 milyon lirayı bul- maktaydı. Tütün, fındık, üzüm gibi ha- tırı sayılır ihraç maddelerimizin yanısı- ra yumurtanın da yer alması yüzünden, köylü ve memleket bir hayli faydalanı- yordu. Hiçbir bakıma mazhar olmadıkları hülde, yurda bu kadar para getiren bu mütevazı fakat çok verimli kaynağa ne- dense lüzumu kadar alâka gösterilme- miştir. Bazan şu hiçbir emek harcamadı- ğımız, çöplükte doyunup, ağaçlıkta tü- neyen, sonra da gelip samanlığın bir kö- şesine yumurtlıyan tavuklarla dünya kervanına nasıl katışabildiğimizi hayf retle düşünmekten geri kalmadık. Öte yanda, standard edilmiş; taze, iri, temiz ve ucuz yumurlalar piyasaya meydan ©- kürken bizim bu kendi kendine oluveren, rastgele toplanıp günlerce - yolculuğa katlandıktan sonra ihraç iskelesine eri- şen yumurtalarımızla daha fazla tutuna- bilmemize imkân yoktu. Nitekim bu gayri tabil vaziyet çok sürmedi: Dünya- nın bin türlü emek ve gayret sarfını icab ettiren yumurtacılık işlerine azıcık bi- gâne kalışımız yüzünden ihracatımız yıl- dan yıla eksilerek, dün milyonla ifade edilen mikdarlar bugün binlerle ifade edilir olmuştur. Eldeki istatistiklere göre: 931 de 10 milyon 346 bin lirayı bulan , yumurta ihracatımız, 932 de 8 milyon 126 bin liraya, 9338 de 4 milyon 805 bin liraya, 934 de 3 milyon 628 bin liraya, 935 de 1 milyon 369 bin liraya, 936 da sadece 800 bin liraya, ve niha- yet geçen 937 yılında ise 680 bin liraya düşmüştür. Bu, böylece devam edip gide- cekse milli servetimiz namına büyük bir zarar içinde olduğumuz muhakkaktır, İhracatın günder güne azalmakta olu- gu, yumurta iİslihsalâtımıza da * bittabi müessir olmaktadır. İddia edildiğine gö- Te tavuk mevcudumuz sön iki yıl içinde $6 20 nisbetinde eksilmiştir. Köylümü- zün onlar için herhangi bir himmeti za- ten fazla saydığı tavuklarımız. yumur- taları da para etmeyince büsbütün ihma- le uğramıştır: İstatistiklere bakınca yur- dumuzun bugünkü tavuk mevcudunu 18 ıumnıhmummmmym_ iyükarı nüfus başına 1 tane düşü- (Devamı 12 inci sayfada) dedir. bi bilhassa askeri disiplin bakımından na- (pmmummddi/ Civcivler yumurtadan cwuı.yummdını;ıknınııııuMmmmmmurwm.h“mnmnm&nmmm.Yııulı- waziyette — atrafına bakının. yumurtadan dışarıya atlar. Henüz civciv çıkmamış yumurtaların üzerinde dolaşır. Hayretle dört darlığı ile yeni muhitinin genişliğini gözününe getirirseniz onun bu hayretine bak verirsiniz. Tarımman yor demektir. Halbuki Romanyada adam başına düşen tavuk mikdarı 26, Bulga- ristanda 1.8, Yunanistanda 15, Yugos- lavyada 1.2 dir. Bu yerlerin arazi geniş- liğince bizden hayli ufak olduklarını ha- tırlamak, tavuk bakımından memleketi- mizin ne kadar fakir olduğunu kavrama- ya kâfi gelir. Diğer taraftan tavukları- muzım verdikleri mahsul de dünya vasa- tisinin altındadır, Demek oluyor ki, dış piyasanın yu- rimini bir kat daha azaltmak durumun- dadır. Buna karşı bareketi hızlandır- mak, tavukçuluğumuzu daha çok gerile- mekten korumak lâzımdır. Tavukçuluk her memlekette son yılla- rın en verimli bir kaynağı haline gelmiş- tir. Amerika gibi dünya tavukçuluğunun ana vatanı olan yerleri hesabâ almasak ta, Danimarka gibi avuç içi kadar yer- lerde nüfus başına 700 tavuk isabet ede- cek nisbette tavuk beslenmesinin hikme- tini ibretle araştırmak gerektir. Dani- markalılar yılda 800 bin kental yumurta ihraç etmek suretile dünya rekorunu el- lerinde bulundurdukları gibi bu yüzden de gelirlerinin en büyük kısmını temin ediyorlar. Demek ki yumurta devamlı müşteri bulabilecek, her zaman para ge- tirebilecek harcığlem bir matadır. Şu ka- dar ki; işin icab ettirdiği mesalden bir an geri kalmamak, dünyanın gidişine her ne pahasınâ olursa olsun ayak uydur- mak gerektir. Yumurta ve tavuk ticaretini milli eka- nomisine uygun bulan her memleket, bu yolda olanca gayretile çalışarak cidden ibrete değer neticeler almaktadır. Uzağa gitmiyelim: Yanı başımızdaki Bulgarlar tavuk bakımına, yumurta devşirmesine verdikleri ehemmiyet sayesinde — temiz, irl ve taze mallarile gittikçe göze batmı- ya ve ihraç ettikleri mikdarı yıldan yıla artırmaya muvaffak olmuşlardır: 938 da 404 bin yarım sandık yumurta ihraç e- den Bulgaristan, geçen 937 yılında bu mikdarı 445 bin yarım sandığa çıkart- maştir. Şayanı dikkattir ki bu ihracatın 96 70 i Almanyaya yapılmıştır ve geçen yıl Almanya bize 40 bin kentallık bir kontenjan ayırmışken biz ancak 1400 kentalını doldurabildik. Görülüyor ki, yumurtacılığımızın hali sahiden muhtacı himmettir. Gerçi hükü- met yumurta standardını yapmak, ihra- catı kontrol etmek gibi modern ve lü- zumlu tedbirleri almış bulunuyorsa da yumurtacılığımız için bu kadarının küfi gelmediği anlaşılıyor. Bir taraftan istih- sali kamçılamak, bir taraftan bu istih- salin kalitesini yükseltmek, diğer taraf- | lik » meye bakmak gerektir. Evet! Yalnız ihraç değil, dahilde de is- BON sTAa YAAAAAAAAAZ KRAARAARAAAANZ AAAAAA AAA Haberler On beş yıl önce ölmüş bir hükümdar hesabına açılan hakaret davası fari î Dördüncü Şarl Budapoşte (Mayıs) — Budapeşte mah- kemesi 15 yıl evvel Mader adasında men- fi iken ölen sonuncu Avusturya - Maca- ristan imparatoru 4 üncü Şarlın haysi - yetini kırdığı iddiasile avukat Seregely'yi iki hafta hapse mahküm etmiştir. Avukat Seregely geçenlerde «Habsburg hanedanınmın cinayetleri» serlevhan al - tında bir yazı yazmıştı, mahkeme huzu- runa çıkarılmasını mucib olan hâdise bu yazıdır. Maamafih karar temyiz edilmiştir. Hu- kuk mehafilimin kanaatine göre 5lmüş bir hükümdarın hayatını tedkik ve tah- lil etmekte haysiyeti kırıcı bir hareket tasavvur edilemez. Binaenaleyh temyi - zin kararı bozması beklenmektedir, * Fabrika bacasını çalan adam Londra (Mayıs) — Binbaşı Branfil'in Romford'da metruk bir kibrit fabrikası vardı. Bir gün Sayers isminde bir genç ka- pıyı açık bularak binaya girdi, içinde hurda birkaç demir parçasından başka bir şey yoktu, onları alıp götürerek sat- tı, birkaç gün sonra metruk binaya ikin- ci bir ziyaret yaptı bu defa da birkaç döküm parçasını alıp götürdü. Nihayet gelegide binada otuz metre yüksekliğin- de bacası ile çerçevesiz pencerelerinden başka bir şey kalmamıştı. Sayera bu defa ip iskele yaparak fab- rikanın bacasına çıktı, ve tedricen baca- yı yıkarak tuğlalarını sattı. Geçenlerde binbaşı Branfil'in vekili | fabrikaya bitişik köşklerden kira topla- | maya gelmişti. Bu havaliyi ilk defa ziya- Tet ediyor, değildi. Manzaradaki değişik- gözüne çarptı, hâdiseyi polise haber lardan da bunları dahilde ve hariçte sür- | verdi. Sayers şimdi bir baca çaldığı için üç sene hapse mahküm olarak hapishane- Ankara mektublar Büyük (Baş tarafı 1 inci sayfada) zuümlu görülen bir çok projelerin müza - keresi hep bu aylara tesadüf eder, Bi - rikmiş işleri neticelendirmek için encü- menler kollarını sıvayıp devamlı toplan- tılar yaparlar, hükümet, tatil devresinde tatbiklerine geçmek için, elinde bulun - masını istediği kanunları proje halinde bu sıralarda meclise sevkeder, Hükümet- ten gelmiş lâyihalar, meb'uslar tarafın- dan yapılmış teklifler son şeklini alarak hep bu aylarda umumi heyet ruznamele- rinde yer almış olur. Onun içindir ki geç vakitlere kadar süren toplantılarda ve mütecaddid celselerde Meclisten bir gün- de yirmi otuz işin çıktığına şahid oluruz. Gene ayni mevsimdeyiz. Umumi kâ - tiblik büroları hükümetten gelen işleri encümenlere, encümenlerden gelen maz- bataları matbaaya, ve matbaadan gelen matbuaları da âzulara dağıtmakla meş - gel Umumi heyetten çıkan — kanunları ise geciktirmiye gelmez. Onları günü gününe yerlerine sevketmeğe mecbur - durlar. Bu hümmalı faaliyet içinde bütün işle- Ti bütün tafsilâtile okuyucuların gözleri önüne sermek vazifesi de biz gazetecilere düşüyor. Bu vazifeyi titiz bir itina ile, eksiksiz, yanlışsız ve tafsilâtile başarmak imkânları ise mefkuddur. Buna ne sü - tunlarımız, ne bunları sıcağı sıcağına İs- tanbula nakletmek için istifade edebile- ceğimiz telefon ve telgraf hatları; . ne teşkilâtımız, ne de zaman müsaiddir.., Hakikati olduğu gibi ve böylece itiraf et- tikten sonra, bu sırada; günün meselele- rini mektub halinde işliyerek gönderme- nin, ve bu usule devam etmenin faydalı olacağını düşündüm. Ve öyle yapıyorum. Sübaylarla askeri memurların terfi, tebdil, nakil tayin ve teksüdlükleri hak- kındaki şikâyetlerine muhatab olmak ü- zere dört yıl evvel teşkil edilen «zat işleri son tedkik encümeni» nin faaliyeti ih- tiyacı karşılıyamamış ve bu maksadla bu sistemin değiştirilmesi lüzumlu görül - müştür. Bu vaziyeti görerek kurulması icab eden yeni sistemin esaslarını bir ka- nun teklifi halinde Meclis relsliğine ve- Ten milli müdafaa encümeni reisi Gene- ral Sevüktekinin projesi encümenlerden geçerek meclis umumi heyetine gelmiş bulunmaktadır. «Zat işleri son tedkik encümeni» nin askeri daire reislerinden teşekkül etmiş| olmasına ve bu heyet arasında hiç bir hukuk müntesibi de bulunmamasına bi- naen, şikâyet mevzuu olan hâdiseler hakkında evvelce rey veya karar vermiş zatlardan mürekkeb bir teşekkülün ih- tilüflarım halline memur edilmesi gibi hukuk esaslarına uymıyan bir vaziyet hâsıl olduktan başka heyetin kararla - rının kazal veya kat'i mahiyeti haiz bu- lunmaması da; ihtilâfların bu heyetin ka- rarlarından sonra da etmesi gi- nasıl çıkarlar ? Günün meseleleri Millet Meclisinin en hareketli ve hararetli mevsimindti intıbalar - Sübayların ve askeri memurların zat işlerine taallük davalarının yeni tedkik ve muhakeme usulü - İnhisarlar mütedavil sermayesi neden arttırılıyor? k edi ıdanla' 'hoç bir vaziyet ihdas etmiştir. M |teklifine bağlı mucib sebebler Tâyil? sında tecrübeli ve değerli milli M encümeni reisi General bu vaziyete | hemmiyetle işaret etmekte, ve # demektedir ki: «Teşkil edilen <Zât işleri son tedkik meni» mukadderatı aleyhine Yüksek 4t müracaatların tevali ederek ordu lâtında ve ordu sübayları arasında ve itimadın gevşekliğe, ve bunlar sevginin zâfa düçar oldı hissini W ve nihayet ısxînmnu::ı vuınınfgı mühimmi olan ithatin sarsılması fikritk lld etmektedir.. Adliye ve müdafaa - encü! tedkik olunan teklife yeni bir gel ği rilmiş, ve askeri idare rüyet edilebilecek olan nıuunın-:â hiyet ve hududu tayin edilerek, şürası kanunundaki usule mü! ondan mülhem bir muhakeme bit olunmuştur. Bu ihtilâfları Tüyet etmek üzere ayrı bir mahkeif n el pir kili yerine, bu işlere askeri temyiZ kemesinde bakılması ve bu l“— mezkür mahkeme teşkilâtının ıJ. Tetyak tilmesi muvafık görülmüştür, dilen muhakeme usulüne ge)lno.ı dair hükümler umumiyet itibarile şürası kanunundaki- mühakeme müşabih ve mütenazırdır. Projeye ilâve edilen bir maddeyt idari davalar hakkında devlul deavi dairelerinde istifa olunın me masrafları ve harçlar bu da! da alınacaktır. İnhisarlar idaresinin mütedavil mayesi mevcuda dört milyon iki yüt li bin llra ilâvesile otuz milyona maktadır. Buna sebeb, satışların W mütezayid bir nisbet arzetmesi y nun neticesi olarak stokların bif arttırılması zaruretidir, mhıldll sarlar idaresinin her nevi ldeulâ # raflarına karşılık olmak üzere 21! M kanunla 25 milyon lira ve ayni ’ ilhak edilen barut ve pıt)ıylcl inhisarı için de bilâhare 750,000 seman 25,750,000 Jdralık bir sermaye kabul edilmiştir. Bml. yıh satışları gözönünde tutularak %ğ bit olunmuş olan bu sermaye, 1-” 4 yılı satışlarının tütünde 96 16, ! ta ©6 20, tuzda 9b 79, vehırn“” nisbetlerinde artış göstermeleri, Pi ; tışları karşılamak için bulun! 1 icab eden normal stok mfvcudı'"w N tabif olarak artmasını zaruri gene bu satışların artması Tevazımi ! larının kabarmasını intaç etmiştir: inali yılı zarfındaki satışların G tezayid bir nisbet arzetmesi mikdar daha artmasını mucib 1987 mali yılı mart nihayeti de, idarenin Limited şirketip€ hissesi olan bir milyon yüz bin dahil olmak üzdre yirmi sekiz İçinde — bulunduğu