19 Mayıs 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

19 Mayıs 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün 19 Mayıs bize hatırlatır ki Atatürk ve Türk milleti Ancak muzaffer olurlar Yazan: Muhittin Birgen Bizim nesil ve bizden sonra gelecek olan nesiller, bu tarihi ve bu tarihe bağlanan hikâyeyi artık ezberlemiş olacaklardır: Bu tarih, Atatürkün doğduğu günün ta- rihidir. Fakat, bu döğuş bir annenin kar- nından çıkıp, göz kamaştıran ve tüylere ürperme veren, macera dolu bir dün - yaya yarı baygın bir halde düşüvcren küçük bir insan yavrusunun doğumu de- gü, Türk tarihinin karnından Anadolu toprakları üzerine kuvvetli ayaklarını ba- sarak doğan kahramanın doğumudur. Kuwvetli ayaklarını Samsun toprtakları - na basarken, ruhunda yaşamak ve mu « vaffak olmak istiyen bir milletin bütün azim kuvvetini duyan ve kafasında bu azim ve kuyveti şuurlu bir plân halinde kendi kendisine bütün vazih çizgilerile ifade etmiş bulunan bu kahraman, bu - gün yirmi yaşıma gelmiş bulunuyor. Yir- mi senedir o, milli kahramanlara ma'ısus olan hayatın bütün cilvelerini gördü ve bütün heyecanlarını yaşadı. Bir milli kahraman, bir milletin ruhunu anlamakta ve onu temsil etmekte ne ka - dar derin olabilirse o kadar derin oldu. Bugün yirmi yıllık bir inkılâb tecrübesi- #&in bütün olgunluğu ile Türk milletine Liderlik yapıyor ve hep ayni aşk ve he- yecan ile Türk varlığının önünde yürü- yen hayat ve tarih kılavuzu vazifesini ya- piyor. Bu, onun için ne kadar şerefli ise, bizim içit de o kadar şereflidir. Millet ve Atatürk, yirmi senedir, birbirinin ruhun- dan doğarak, biri diğerini temsil edetek, çetin bir hayat yolunun bütün muvaffa- kiyet kademelerinde adım adım yüksek- diler ve henüz, bu çetin yolculukta, ne o, ne de millet yorgunluk hissetmiyorlar. * 19 mayıs, vatan annenin Türk tarihine doğurduğu kahramanın günü olduğu ka- dar Türk milletinin de yeni bir tarihe doğduğu gündür. O bir ferd olmak üzere ne kadar büyük bir kuvvetse millet te bir varlık olmak üzere o derece büyük bir kuvvet oldu. Bir gün gelip tarih 19 mayısı ve biz fanilerin içinde yaşadığımız inkılâb devrini hatırladığı zaman, ekse- riya olduğu gibi: Koca bir nehri muazzam gibi cuş et - mMişsin, Fakat, eyvah, çorak yerde akıp gilmiş- sin! Demiyecek... Bilâkis, o, ne kadar bü - yük bir nehir halinde coşa coşa, köpüre köpüre, temiz ruhunun beyaz köpüklerile yirmi senedir akıp gidiyorsa millet te, Onu her taraftan kucaklamış feyyaz bir toprak halinde, büyük bir bolluk dev- rinin bütün mahsullerile taşan bir göğüs küdretini gösteriyor. Tarihin en gözel zaferleri ancak böyle bir kucaklaşmanın ruhlarda uyandırdığı heyocanlar - içinde elde edilir. Türkiye de, bütün yirmi se - nelik zaferlerini işte bu kucaklaşmanın derinliğine borçludur. * Bu tarih, 19 mayıs, işte bizi her sene bu nevi duygular içinde bulacaktır. Fa-! kât 19 mayıs tarihini bugünlerde tdrak etmiş oluşumuzun tesadüf —bakımından | da bir manası ve bugünkü işlerimiz ba- kamından bir kıymeti vardır. Türkiyenin bugünlerde halletmek — mecburiyetinde | bulunduğu yeni bir davası vardır. Bir ta- kım şark milletlerini istismar etmek is - : Hayatta hiçbir gayeye sahib olmadan yürüyen adam, önü- ömründe — kat'edeceği — mesaleyi siniz. SÖOÖZ ARASINDA Tayyareye sığamıyan Şişman kadın İngilterenin meşhur — |(777----- İkiz şoförleri Londra şoförleri arasında bulunan Fred ve Bob ikiz kardeşler çok meşhur- durlar. Bu ikizler ayni şeyi düşünürler, ayni zamanda evlenmişler, ikisi de ay- ni tipte kızı sevmişlerdir. Bir keresin- de, ikizlerden birinin kolu bir makine- ye takılmış, altı kilometre ötede bulu- nan diğerinin de ayni dakikada, gene ayni kolu kazaya uğramıştır. Yatakta kitab okumak hiç de zararlı değilmiş Yatakta kitab veya gazete okumanın zevkli olduğunu bilirsiniz. Hakikaten doyum olmaz. Yalnız şimdiye kadar, bunun gözlere zararlı olduğu söylenir- di. İngiliz doktorlarından biri aksini id- dia ederek: — Bilâkis, yatakta okumanın gözlere faydası vardır. Yalnız, okuyacağınız zaman sırtüstü upuzun yatmamak, bir yastığa dayanmak, okunacak şeye on, on beş santimden bakmak, başı bir par- ça öne doğru eğmek ve nihayet ara sı- ra gözleri dinlendirmek icab eder... de- mektedir. Parmağına batan iğne ayağından çıktı Hâdise 40 yıl evvel olmuştur. Bir İngi- liz kadını genç kızlığında dikiş dikerken eline bir iğre batmış. Doktora koşmuş. |Doktor, bu iğneyi çıkarmak doğru ola- maz demiş. Gel zaman git zaman, aradan kırk sene geçmiş ve bir gün ayağında müdhiş bir sızı duyan kadın tekrar dok- tora baş vurmuş. Doktor iğnenin yerini tiyen müstemlekeci pençe, avucuna aldığı | tesbit etmiş ve ameliyatsız çekip çıkar- bir kısım Türkleri bir türlü elinden bi -| miştır. İşin tuhafı iğnenin paslanmamış rakmak istemiyor ve Türkiye iki seneye| ve gene de kullanışa salih oluşudur. yakın bir zamandanberi bu davanın sa - bırlı bir davacısı olarak mücadele ediyor. Bu mücadelenin bugünlerde büsbütün şiddet kesbetmesi mümkündür; Türklü- ğün yenilmez hakkını müdafaa etmek için, Türkiye bugünlerde çetin imtihan- lar karşısına çıkabilir. 19 mayısı böyle bir zamanda idrak etmiş olmamızın elbet güzel manaları vardır: 19 mayıs bize ha- tırlatır ki Atatürk ve Türk milleti ancak muzaffer olurlar. Bugün şunu bilmeliyiz ki Atatürk gene o Atatürktür; belki de Ateşte pişmiş ve tecrübede kavrulmuş da- ha canlı bir kuvvet olarak! Türk milleti de ayni Türk milletidir; hattâ Tazlasile: Yirmi senedir Atatürkü kucağında taşı - ya taşıya, muvaffakiyetten muvaffaki - yete geçerek ve ruhundaki emniyet ve iti- mad bir kaç yüz defa daha artarak... 19 mayıs tarihinin aziz ve beyecanlı hatıraları huzurunda yemin edebiliriz ki — ——— —a 'Türkiye Türklüğün yeni davasını da mutlaka halledecektir! Muhittin Birgen SON POSTA ile — ölçebilir- — arasıra sendeleseniz kün değildir. Hergün bir fıkra | Telâkki Zengin adam, meşhur Bir muharri- | ve bir mektub yazdı: $ «Muhterem üstad, Bir eser yazınız, bütün masrafını verip bastıracağım. ve eserin satışın - dan gelecek parayı tamamile size bi- gakacağım, Yalnız eserin muharriri o- larak sizin isminizin yanına benimki - nin de yazılmasını rica ediyorum.> Müuharrir zengine cevab verdi: «Teklifinizi kabul edemem, bir ara- Bada bir atın yanıma bir eşek konul - ması ne kadar garib olursa bir eserin muharriri olarak bemim ismimin yanı 'a sizin izminizin yözilmasi da o ka - | dar garib olura Zengin, muharrire bir mektub daha yazdı: şTeklifimi reddedebilirdi. fakat beni Bir ata benzetmiye hakkımız yok- ? $ ğ: lerencer eccELEEEE SÜ eai Beyaz ırkla siyah ırk Arasındaki fark Nevyork gazetelerinden biri, okuyucu- Jarını aşağıdaki suale cevab vermeğe da- vet etmişti: Beyaz ırka mersub insanlar arasında | intihar edenlere pek çok tesadüf edildi. | ği halde zencilerden hiç birisinin intihar etmemeleri neden ileri geliyor? Gazetenin aldığı pek çok cevablar ara- | sında Dallas isminde bir zenci avukatın | eevabı birini ü miştır. Bu cevab aynen şudür. «Beyaz insanlardan birisi müşkül bir vaziyete girdiğinde mütemadiyen düşü- nür. Düşündükçe asabı altüst olur ve ni- hayet intihara kadar dayanır. Halbuki zenciler böyle bir müşkül hale tesadüf ettiklerinde düşünürler ve sonra da ya- tıp uyurlar.» Bu Amerikan gazetesi, sencilerin fazla bedbinliğe düşmemelerinin kanlarınım terkibinden ileri geldiğini söylemektedir. Köpeklerin l:uyrııkîan ne işe yarar? Kuyruğu olmıyan köpek felâkete uğ- ramiış demektir. Zira kuyruğu güdük kö- pek koşarken müvazenesini temin ede- ve kendisinden beklenen işleri yapa- Maz.. Gözünüzde muayyen bir hedefiniz olsun, xalbinizi aşk, a- nü görmeden ilerlemeye çalışan bir yolcuya benzer, bütün — teş ve iman ile doldurarak hep o hedefe doğru yürüyünüz, metre bile nihayet o hedefe varmamanız müm- Yukarıda resmini gördüğünüz kadın, Günyanın en şişman kadını olmakla meş- hurdur. Ve Lillan ismindedir. Geçenler « de nasılsa tayyareye binmeği merak et- miş. Güç belâ kendisini kaldırabilecek ko caman bir tayyare bulmuşlar. Fakat bü- tün gayretlere rağmen kapısından sığıp içeriye giremediği için kadıncağız ha - valanmak arzusunu tatmin edememiş - tir. On tane enteresan Çin darbı meseli Büyük bir memleketi idare etmek için; küçücük bir balığı kızartan bir. adam taklid etmek gerektir. Sözün Kısası İslanbu!ı-iîı“ K Sayfiye mevsimi uu ae kk$k Dün İstanbulda bahar havası başlad Termometreye bakanlar: İ «— 22 derece dediler, Ve gazetelerde bil yıl sayfiyeye rağbetin her zamankindem fazla olduğunu okuduk. Fakat kim gidiyor ve gidilen yer ne « residir? Bu suale cevab vereni henüz gör” medim. Fransanın seyyah akınına uğradığ! mes'ud günlerinde bir Fransız muharriti — Paris fransızcadan gayri her dilif yabancı dille yazılmış dükkân levhasi artık gözümüzü tırmalamıyor, Beyoğlu semtine geçmezseniz söylendiğini de Faz” la işitmezsiniz, fakat Fransız muharrirk Pariste fransızca için yaptığı mübalâğür nan İstanbulda türkçe için ne derece doğ” ru olabileceğini anlamak üzere saylfiyö” lerimizde dolaşmalı. Geçen yıl Adaları iyi bilenlerden birin€ — Denilebilir ki Adalar muhtelit dil konuşanlar arasında kur'aya konulmuf ve her biri bir dilin sahibine çıknuştife Türkçe hepsi üzerinde tuz biber halindet dir, cevabını verdi. Boğazın Rumeli kıyısına gelince onlk öğrenmekten ben korktum. Gidenler bellidir, gidilen yerlerin isitit lerini ise gazetelerde görüyoruz, gidet © Ierin gitmiye imkânmı nasıl bulduklarit na gelince, o büzbütün ayrı bir mesele” dir. j İki arkadaş etrafı su ile çevrili bir KÖYt de dolaşıyorduk, Yapıldığı tarihtenbefİ boyanmamış, siyah rengini tabiate borçlik tahta bir ev gösterdiler. İçinde demirdeli dört tane karyola, iki masa ve yarım zine hasır sandalye. Ev sahibinin dudakları arasından! — 450 lira efendim, cümlesinin kork “ madan, donub taş kesilivermeden çıkmış olduğuna elân hayretteyim. Oturulacak müddet dört buçuk aydif ve ayda 112,5 lirayardört odalı tahta değil, İstanbulun en muhteşem aparti * manınt verirler. Gidenlerin arasında zenginleri bir ta: râafa bırakınız, bu 450 lira 4, battâ bazlli da 8 aileye taksim edilir. Alile Adanlfi veya Boğazın bazan harab, bazan da Y” nice bir köşküne gider. Fakat tıkıldıği yer köşkün tek odasıdır. * Sözün kısası: Gazetelerde ıördüğü"" sayfiyeye rağbetin arttığı haberi doğrü |dur, fakat gidenler kimlerdir ve hangi | geralt altında giderler, bu nokta başkâ meseledir. ** | Amerikada hava | Manevralarından Bir kâse, fazla doldurulacak olursa ta-| Alıman neticeler şar. Bir bıçak çok bilenecek olursa kır-| — Nevyork, 18 (ALA.) — Amerikanifr hr. Ay, on beşine varınca azalmağa baş- | çanayi şehirlerin? müdafaa etmek lar. Çok çabuk ilerliyen daha çabuk geriler. Ağacın tepesinde balık aramamalı. Hayatın ne olduğu bilinmez ise ölü- mün ne olduğu anlaşıhr mrm? Gerçlikte; Aşıkane hislere, orta çağda; öfkeye, ihtiyarlıkta; hasisliğe kapılma... Seni tahkir mi ettiler? Daima nazik, asil davranıp davranmadığını tedkik et. Çok yükseklerde uçan kuşu tehlike kollar. Mertebani, zenginliğini, kudretini unut ki kendine bir dost bulabilesin. Başparmağın çarpılacak olursa hemen tedavi ettirirsin. Vicdanın çarpılacak 0- lursa ne diye tedavisine tevessül etmez- sin? İSTER İNAN, İSTER İNANMA! Spor muharririmiz, maruf Türk koşucusu Besim münha- sıran İngiliz lig maçlarının finalini görmek üzere geçen yıl Londraya gitmışti. Stadın bütün biletleri bir ay evvelinden salıldığı için yer bulmak güçtü. Besim maçı görmek için İs- tanbuldan Londraya gitmişken göremeden dönmek tehlikesi ile karşılaşınca federasyona müracaat etmişti, İstanbuldan sırf bu hevesle Londraya geldiği iddiasını biraz şübhe ile karşılamakla beraber istediği bileti vermişlerdi. Besim bu yıl gene ayni maksadla İstanbuldan kalkıp Lons draya gitti ve bilet bulabilmek için gene federasyona mü- racaat etti. Orada nasıl karşılandığını kendi ağzından din- İSTER İNAN, leyiniz: — Fe için kapıy İSTER yona geç vakit gittim, Bütün memurlar çıktığı kapalı buldum. Buna rağmen zile bastım. Tam o saniyede kapı açıldı. Umumi kâtib dışarı çıkıyordu. Geçen seneki zattı. Beni görünce derhal tanıdı ve o derece şaşırdı ki iki elini birden şekaklarına götürdü. Sonra tek kelime söyle- meden geri döndü, yazıhanesine girdi, ben arkasında idim. Çekmecesinden bir bilet alarak uzattı ve: — Gelecek yıl gene gelecek misiniz? diye sordu. — Allah isterse evet, cevabını verdim. — © halde biletinizi hazır bulacaksınız, dedi. İNANMA! 200 tayyarenin iştirakile yapılan V€ 'ıı mayıstanberi devam etmekte olan mür, him hava manevraları Nevyork'a Kırk kilometre kadar mesafede kâin ve İK çok mühim tayyare fabrikalarını mül tevi bulunan Farmingdal kıssb“w, karşı yapılan bir hava taarruzu ile Bi tama ermiştir. Bü manavralarda elde edilan netii ce nazaran askeri mehafil, kâfi Ğ darda «Uçan kaleler» bulunduğu Girde düşmen küvvetlerinin Mğj sahillerine taarruz etmesinin bil' ç gayri mümkün olacağı mütaleasın! detmektedirler. Halihazırda Ametifti nm bir düzüne kadar «Uçan kalt” * vardır. — e TAKViM

Bu sayıdan diğer sayfalar: