28 Nisan 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ga a a we ea v e M — bi GA C— h y a e U MA A A A Y CG CG K K G ” S i k hi VA: ke rinden kalkarak ör- | keği gösterir bir va- | ziyet almış, bu etmektedir. müş. de la Vega nın mucizesi Bu heykel, İspanyada ayni smi taşıyan kilisededir. İki âşık, bu heykel önünde aşk- İarına sadık — kalacaklarına yemin etmişler. Bir müddet geçince erkek sözünden dön- Bunün üzerine mah- emeye müracaat eden kız, eykeli şehadet delili ola- rak muhakeneye celbettir- mîş. Mahkemenin en heyecanlı sıralarında, II ) b F -. sağea ? .—. P 'e İ "__. ; ) : İsviçreye ışık ve gögle beldesi derler. Zira burada altı ay Ş ’ müddetle hemen hemen hergün güneş " JA bulunur, altı ây da hergün hava - ykelin sağ eli, ye- el hâlâ vaziyeti muhafaza " ö l Gözün hatası : E A B zaviyeleri yekdiğerine ” rib ve inanılmıyac ak şeyler v | bulutlu ve gölgeli geçer DAE ve müsavidir 4 -! Mayi halindeki haya, bir buz par- çasının üzerine konduğu takdirde, sanki ateşe konmuş su gibi fıkır fıkır. kaynar - * «i —— 1400 beygir kuvvetinde ve 170 — tonluk — Alman gambotu Çingtav, 4 Ağustos 1914 de, Çin makamları tarafından müsadere edilmesin diye Kanton İimanında bir Çinliye 6G0 kuruşa u: A, Şe Ça TI Ecnebi Başvekil Ü Aslen Bir Amerikalı olan Kopley (1772-1863)de dört kere ——-j_.-ğ*—* Ja « İngiltere Başvekili olmuştur Mti e — DEN dÜ Mi ee ea a Tarihten sayfalar : Londraya gönderilen ilk Osmanlı sefiri * * Yusuf Agâh Efendi Babıâliye gönderdiği raporunda şöyle diyordu: «Hediye ettiğimiz kıymetli sorguçları kraliçe kalbinin üstüne, keri - mesi başına takmışlardı. Maiyetlerinde bulunan leydilerle şakalaşı - yorlar, biz de Türk sultanı olduk, diyorlardı.» * —. | ' Son Posta'nın Resimli Zabıta Hikâyesi ** Yazan: Hasan Adnan Giz Osmanlı devleti asırlarca Avrupanın Siyasi hayatına karışmadı. Babiâli ricali 8arbin bütün hâdiselerine bigâne kalıp biyık altından gülmeyi adetâ büyük bir Marifet sayardı. Fakat Kaynarcı muahe- desinden sonra bu idaresizliğin bütün hezimetleri baş gösterince, nihayet mem- lekette siyasi bir muhit yaratmak, dev- letlerle daimi münasebat tesis etmek lü- Zumu yavaş yavaş hissedildi ve ilk defa Üçüncü Selim zamanında Avrupaya elçi- ler gönderildi. Gerçi o vakte kadar muh- telif tarihlerde Avrupaya birkaç Türk tlçi gitmişti. Fakat nazikâne bir iki te- Mastan ibaret olan bu ziyaretlerden si- Yasi bir netice beklenemezdi. Türk sefir- lerinin piri <1792> yılmda Londraya gi- den Yusuf Agâh efendidir. Âvrupada daimi gefaretler ihdas et- mfk düşünüldüğü zaman hatıra ilkönce rkün eski, fakat vefasız dostu Fransa 'el_"î-İŞti. Lâkin bu sırada Paris büyük fhtüdlin en buhranlı zamanlarıni yaşadı- dan bu fikirden vazgeçildi ve ilk k sefarethanesi «... Ötedenberi ehli iİle sulh ve müsalemet öairesinde :eçinen ve Türkiye ile hiçbir muharebe- Vukubulmıyan» İngiltere devletinin Payitahtında açıldı. Eski kalyonlar kâtibi Yusuf Agâh efen- dıuîefaret.e, mektubli sadrı âli hülefasın- n Raif efendi başkâtibliğe, «. ve Av- unp*'hlarm kişizadelerden sefaret maiye- * Mmemur eyledikleri ataşelere muka- m; Derviş ağa naminda biri de maiyet üüîurluğımn tayin edildi. İlk Türk se- beş â Senevi elli bin kurüş maaş ve-on kitki in kuruş harcırah verilmişti. O va- mamjoâmanh ricali siyasi bilgilerin ta- e hle cahili olduğundan Agâh efendi- bek bırEkeî:inden bir müddet evvel, Be- '“ülâkal:Mde İngiliz sefiri ile * birkaç Usul) yapılarak diplomasi ve teşrilat Yolu eri he.kl:mda malümat alındı. Deniz Cih eğzun sürdüğünden kara yolunu ter- ğ €n Agâh efendi iki ay kadar süren İ yîîğcuh_lktan sonra Londraya vâsıl ol- k Türk gefirini büyük sempati ile "“yunyan İngil_tere devleti namei hü- Slönig un _.krgl üçüncü Jorja takdimi es- Yap Veî büyük Merasim yapılmasına ka- *Eşuzatm Bu'k:aç gün sonra sarayın Tette uyl;:z:ndAgah eie:nd:iyi hususi su- bi dirar et ederek merasim proğramını hşîvk]îce sefaret heyetinin muhteşem Ti la Taymis nehrinden geçmesi layı îuğl_nüı iken kışın şiddetinden do- hî'dene ir buz_tu_tmuş olduğundan bu fi- aç YEZBaçildi. Nihayet bir - İngiliz tara Şalının Agâh efendi şerefine Chelsta hi şıîmd“ verdiği bir ziyafetle merasim dı. Mihmandarlığa Prens dö Galin ba ; şmab*!!yim!ı.wn Lord Chersey tayin edil- nızı dilerim...> derdiği altı atlı saray arabalarına bındi- ler ve bahçede saray muhafızlarile mızı- ka tarafından karşılandılar. Mareşal ve Agâh efendi tarafından nutuklar söylen- di. Kahveler içilip şeker ve meyvalar yendikten sonra tekrar arabalara bine- rek büyük bir alay halinde kral sarayına gittiler. Üçüncü Selimin yolladığı nadide şeylerle dolu bohçalar, elmas sorguçlar, Yemen kahvesi ve piştovlar gibi değerli hediyeler bir gün evvel saraya gönderil- mişti. Agâh efendi o gün Horasani kavuk ve samur kürk giymişti. Babıâliye gön- derdiği bir tahriratta sarayda verilen ka- bul resmini ve kral üçüncü Jorjla mülâ- katını şöylece anlatır: &... Başta hünkârın gönderdiği atlarla bizim bindiğimiz altı atlı araba ve arka- mızda yirmi kadar muteber lordların a- rabası olduğu halde saraya hareket ettik. Yollar çok kalabalık olduğundan intiza- mı temin için etrafımızda iki yüz «polis:» yayan yürüyordu. Bu zabitan yol esna- sında o kadar maharet göslerdiler ki, halkın izdihamına rağmen gene alayın intizamı bozulmadı. Kralın bahçesine va- rıldıkta pencereden alayı seyreden kra- liçe, kızları ve diğer taallükatı hediye atları çok beğendiklerinden yakından te- maşa etmek istediler. Bu yüzden bir çey- rek saat kadar yolda eğlendik. Sarayın kapısında atları teslim aldılar ve mih- mandarlarla saray zabitanı bizi istikbal ettiler. Alındığımız bir salonda bir müd- det istirahat ettikten sonra ricalden Lord «Alsfort» yanımıza gelerek kralın selâ- mını bildirdi ve bizi divan odasına davet etti. Maiyetimize verilen kişizadelerle, namei hümayunu hâmil başkâtib efendi ve tercümanlarımız olduğu halde divan odasına girdiğimiz zaman kral al kadife işlemeli bir sandalya üzerinde oturuyor, etrafında bütün devlet ricali ile sefirler bulunuyordu. Âcizleri başkâtibimizin e- linden namei hümayunu alınca, tazim ile ayağa kalkarak başından şapkasını çı- kardı. Biz dahi mukabelede kusur etmiyerek kısa bir nutuk irad ettik. Kral cenabları bu nutka verdikleri cevabda ezcümle şun- ları söylediler: «— Şevketlü padişahım tarafıma göz- terdikleri muhabbet ve samitaiyet zaten malümum iken, sözlerinizden bir kat daha memnun oldum. Sefaretinizi bu muhabbetin bir nümunesi addederim ve buna bir karşılık olmak üzere iki devlet arasındaki kadim dostluğu artırmak için sarfedeceğim gayretten de emin olma- Bu nutkun tercüman taralından bize tebliğinden sonra kral hürmetle namei hümayunu alarak hariciye nazırına ver- di, Divan odasından çıktığımız zaman başkâtib lord yanımıza gelerek, hüküm- sefaPEt heyeti, kral ve veliahdin gön- darın at takımlarile piştovlardan çok Albay Goöre, kralm F kuryesi Floyda göyle | demektedir: , . — Bu mektub çok mühimdir. Size tayya - re postasında bir yer hazırlatlık. İneceğiniz yerde sizi bir sefaret ötmobili bekliyecek ve doğru sefire göltüre - cektir. Ö zaman bu mektubu kendisine vü- daha vardı, Bunlar li insanlar değilldi. dairesine koştu: — Yolculardan biri öldürülmüş! diye T — Garsoön, tHıyacak» dedi, memnun olduğunu ve teşekkürlerini bil- dirdi, Biz de: «— Dostun hediyesi dostu memnun e- der!..» cevabını verdik, Bundan sonra kraliçeyi ziyaret ettik. Kraliçe dahi, hediyelerden ve bilhassa kendisi ile büyük kızına gönderilen el- mas sorguçlardan çok memnun oldukla- rTını söyliyerek: «— Zatı şahaneye benim tarafımdan 1 — Floyd tayyare meydanına tam za- manında yetişti. Görünürde, venştayn tayyareye binmek üzeredir. Onun arkasından da, Monton geliyor. 4 — Yarun saat sonra da, tayyarenin biricik garsonu, siİ- gara odasına bakacak oldu. Alelâcele kapıyı kapadı ve pilot 6 — FPilot, sigara odasını mü « nürledikten sonra telsiz memuru- na bazi emirlerde bulundu. Ve garsonu çağırdı. * *kk H, ve: «Pilotun emrile hiç kinıse bulunduğu yerden dışarıya çık - Taedki cinayet z 2 — Floyd tayyareye bindi yolculardan üçüncüsü Hadsın- dir. *kk ,8 — Biraz sonra Floyü siğga- ra kabinesine doğru — ilerledi Oturanlardan biri de yoöl âar- kadaşlarının uyumakta ol « duklarını görünce Floydu ta- kip etti. üç yolcu pek öyle ehemmiyet- Yolcu kadin Mis Lö- haykırdı, 5 — Pilot, birinci zabite vaziyeti tedkik etmesini işaret etti. Birkaç saniye sonra odaya giren zabit vaziyeti anladı, Floyd çok gafil avlanmış ve telle boğularak öldürülmüştü. yolcu salonuna gir- 8 — Tayyare bir şehirde yere indi. Nöbetçi polisi; maktu- lün ceblerini araştırınca, yukarıda gördüğünüz şeyleri buldu. Ütalea: Sorguya çekilen üç yolcu da, seyahat esnasın- da, sigara odasına asla ayak basmadıklarını iddia et- tiler. Bununla beraber, ortada bulunan iki delil katili apaçık meydana koyuyordu. Ünun İçin de polis pek kolaylıkla kati- li buldu. Bu deliller nedir? Bulmakta güçlük — çekerseniz (18) üncü sayfaya bakımnız. lütfen n —ei dö Yorka bir bohça ve gülyağı, dük dö Kleransa bir kılıç, bir tüfek, ok ve yay; teşekkür ediniz!..» dedi. Bu kıymetli sorguçları, kraliçe kalbi üstüne ve kerimesi başına takmışlardı. Maiyetlerinde bulunan leydilerle şakala- şıyorlar: «Biz de Türk sultanı olduk» di- ye gülüşüyorlardı. Ertesi cuma günü veliahd Prens dö Gal cenablarına tarafımdan tedarik edilen hediyeleri verdikten başka, dük dö Yorka mükemmel takımı ile kendi atımı, düşes kraliçe ile altı kızına da kıymetli bohça- lar ve gülyağları hediye ettim.> Diplomasiden pek anlamıyan eski Türk elçileri, cömerdlik ve — misafirperverliği gök iyi bildiklerinden, bazan padişahın gönderdiği hediyeleri kâfi görmiyerek kendi keselerinden de böyle ikramlarda bulunurlardı. Hasan Adnan Giz

Bu sayıdan diğer sayfalar: