9 Nisan 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

9 Nisan 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MİZAH Şairin Babası Yazan: İsmet Hulüsi Bu eller ne yapıyor? Hatıra defterinden: «Bir oğlum dünyaya geldi. Adını Edib koydum. Onun ileride bir edib, bir şair istiyorum, Bu isteğim tahakkuk | - edecektir. Doğduğu anda bile öyle hül- Yalı bakışları vardı ki. Bu bakışlar yarı- nın müjdecisiydiler. Oğlum şair olacak!» 4 * Altı ay sonra: *Oğlumun şair olacağı mubakkak. Ba- Zan gözleri yapraklara dalıyor ve uzun Uzun onlara bakıyor. Vezinden ve kafi- Yeden de çok iyi anlıyor. Annesi: Dandini dandini dastana Danalar girmiş bostana. Ninnisini söylerken susuyor, dinliyor. Fakat: Benim oğlum ninni, Benim yavrum ninmi... Dediği zaman bağırıyor ve ağlıyor. Ço- tük her halde bu ninnideki kafiye bo - Zukluğunu hissediyor da onun için ba - #irıp ağlıyordur.» * Bir buçuk sene sonra: “Oğlum artık şür söylemiye başladı. Havada leylekleri gördüğü zaman: Keylek leylek havada. Yumurtası tavada, Diye ihtisaslarını manzum olarak an - latıyor.. Yağmur yağdığı zamanlarda da Pencereden bakıyor ve: Yağmar yağıyor, Beller akıyar t Arab kızı damdan bakıyor... Şiirini hoş bir ahenkle tekrarlıyor.» * İkl sene sonra: _Oğhunım şiire, edebiyata karşı istidadı dir kat daha aıttı. Dün akşam yanıma geldi, bana: — Baba, dedi, atla! desene! Atla!... dedim. Derhal kafiyeli bir cevab verdi: rım cahil, onun bu merakını takdir ede- miyor. Bu yüzden dün akşam aramızda ! bir kavga oldu. Karım, oğlumun pencereye otur gı evin gelinini seyretmesini muval bulmamış. İ — Ayıp değil mi? Dedi. Ben itiraz ettim: — Niçin ayıp olsun, çocuğumuz şair - dir. Onun için perii ilham lâzımdır. Kom- şunun gelinini kendine perii illikm ola- rak seçmiş demek. Çocuğu peril ilha - mandan ayırmak fena bir harekettir. Ha- yır hayır perli ilhamına bakmalıdır. Hat- tâ onunla konuşmalı, onun sesini duy - malı, onu okşamalı, onu sevmelidir. Karım köpürdü, bağırdı, ben aldırma- dım, Cehaletine verdim.. * Bu ellerin hangi işleri yaparken gördüğünüz vaziyetleri aldıklarını tah- min edebilir. misiniz? — Edemezseniz /13 üncü sayfaya t Laypzigliler gece Berlin tiyatrosunu | seyredebiliyorlar Almanyada tayyarecilik terakki ve in- kişaf etmektedir. Bu cümleden olmak ü- zere şimdi de geceleri büyük şebiri den | taşınmaktadır. Bu hususta hat! zan bir Fransığ gazete muharririni dinle: yiniz: Bir şene sonra: *«Oğlum mektebi bıraktı. İyi etti. Da - ha fazla okuyup da ne olacak?.. Şair ol « mak için çok okumak değil, istidadı ol - mak kâfidir.» Tiyatro tayyaresi — Bir top gibi patla!» * tum bana dedi ki; — Bu gece benimle tiyatraya siniz? Saat 6,30 idi. Cevab verdim: — Dün gece tiyatroda değil İki sene sanra: "%ı >Mektebe verdim. Muallimle- oğlumun edebiyata karşı olan istida - Ş * Bir sene sonra: «Oğlum nihayet ilk güzel şiirini bana me idik? eee sraner ! aç Berlindeki tiyatrolara tayyarelerle halk | me güleceği önceden kat'i bir şekilde sımı ya- | kestirilemez. Kudret ve kuvveti birbiri - Laypzigin zengin bir tüccarı olan d8- | 1aka kazanır, İşte, demokrat ve otoriter gider Mi-| ceğini bilebilmek için de mevzuubahs vayr - SAL UT Emekli Türk Generalleri yarınki dııyıı harbini “Son Posta,, ya anlatıyorlar Bir Alman - Rus harbi nerede cereyan edebilir? General Sabri Erçetin de anketımizde söz sahibi olmaktan ziyade okuyucu sa- fında bulunmağı tercih ettiğini söyle - di. Hattâ: — Müuhtelif devletlerin askeri kudret- lerini tamamen bilmedikten sonra, ge - rek Avrupada zuhuru muhtemel bir de- mokrat ve otoriter devletler harbi ve ge- rekse Sovyet Rusya ile Almanya arasın- da tahaddüs etmesi muhtemel silâhlı bir ihtilâfm neticeleri hakkında kat'i bir şey söylenemez. Bu hususta öne sürülebilen bütün mülâhazalar, bir ihtimal olmaktan ileri geçemezler, dedi, Cevab verdim: — BSayın general, esasen bugün ne ilân edilmiş bir harb vardır, ne de bunu işaret eden bir tehlike. Fukat yakın bir atide ol> masa bile, harbin gene patlak vereceği; otoriter devletlerle demokrat devletlerin gene cephelere ordularını yığacakları söyleniyor. İşte, böyle bir Avrupa sava- şının vuku bulduğunu kabul - ettiğimiz takdirde, galibiyet veya — mağlübiyelin hangi blaka tevcecüh edeceğini tahmint bir şekilde söylemenizi rica edeceğim. — Bu noktaya, size, umuml harb bi - dayetinden bahsetmek suretile cevab ve- reyim. Genel savaşın ilk aylarında, Al- manlar, Fransanın içine kadar girdiler, harbi mutlak surette kazanacaklar, de- nildi. Herkes de bu fikrin doğruluğuna hemen hemen kanidi. Fakat, neticede ne oldu, biliyorsunuz! Demek istiyorum ki harb talihinin ki- Emekli Generai savrı Erçetin — — #ır. Bariz karakterleri bu olan iki ordu | dan hangisinin galib geleceğini de, şim« “di hayalen vukuunu tasarladığımız, hari 'şayed mukadder bulunuyorsa bize gös | recektir. — Bu hayal hakikat olduğu takdirde Almanya taarruz etmiş bulunursa, Alman orduüsunun takib edeceği yol gisi olacaktır? — Bu hususta öne sürülen iki yol v 1 — Cenub, yani Romanya yolu, 2 — Şimal, yani Lehistan yolu. Eğer, Alman orduları cenubdan taar ruz edeceklerse, Romanya ile anlaşma « dan bu taarruzu yapmak güçtür. Çünkü Rumen kuvvetlerinin mukavemetile kar pılaşacaklardır. Ayni mülâhaza şimal yok lu için de variddir. ü devletlerden hangi zümrenin galib gele-| — Peki, generalim, ya Almanya, İiki devletin de dostluğunu temnin etmiş - se. Bu takdirde hedefi ve taarruz sahas neresi olabilir acaba? Sualim General Sabri Erçetini gül - & nin ayn! bulunan iki ordudan, galib ge - lenin, talihi yaver olmuş demektir. Fakat küdret ve kuvvet bakımlarından mutlak suürette yüksek olan ordu ise, harbi mut- devletlerin teşkilâtını, askeri kudretle - rini, teknik kabiliyet ve — torakkilerini y ğ ğ yakından ve hakikate uygun olarak bil- dindan uzun uzadıya bahsettim. ÖOnun hhı:u. Bu şiir tabintten, güzellikten, 'her — Camım size Laypzigden — bahseden | mek Tâzımdır. Aksi takdirde, serdedilen |dürdü: şeyden bahsediyordu. Aynen defterime yok. Berline gideceğiz. bütün mülâhaza ve fikirler hatadan ta-| — Anladım, mutlaka söyletmek isti « yazıyorum.» B z $ dmtıl Muhatabıma gülerek baklım ve dedim | mamen kurtulamıyacağı gibi, kat'i bir | yorsun. D ZĞ ş::ıi::m.m_ ki: mahiyet de iktisab edemezler. Bence Almanyanın hedefi BSevgilimin yüzü var; Kimin bende gözü var. Bak bak bak dereye, Kuştar yüzüyor içinde, Kanadlı balıkların tepindiği meydanda Bir xarışın ktz çömelmiş oturuyor, Ayaklarını siliyor bir bezle, — Pekâlâ ama, ne sizin, ne de benim son perdenin sonuna yetişitriz... yare ile gideceğiz. Ömnibüs bir saat sotı- lim, Görbebeklerinde temmurun, Kış sporu yapıyor kayakeılar, İşte şurada kalpakçılar, Suare elbiseli tayyareciler Muhteşem bir gasthausda |doyururken dostüum an'attı lunmaktadırlar. Zira «Tiyatro postası» | tayyaresi her akşam kalkmakıadır. Ye -| mek yedik, tayyare me ın ötobüsü istidadını körletmemelerini, bilhassa in - kişafı cihetlerine dikkat etmelerini ken- | — Bit gün sonra: dilerinden rica ettim. Ve orada oğlum bu «Oğlumun şiirinin bir kopyasını çıkar- istidadını münilimlere de teslim ettirdi. | GM- Büyük mecmualardan birine git - t Başı saçsız bir muallim vardı. Onun saç- | tim. Mecmuanım sahibini gördüm, kendi- | yolcu daha vardı. Sonra kalabalıklaştık. | sız başına baktı baktı da: mi tanıttım, oğlumun şiirler yazdığını ve | Herkes suvare elbiseli idi. Tayyareciler Çekirdeğin içi yok, bu şürlerin büyük kıymeli olduğunu ve | bile... Herkes Dianz Mauser veya Sibyile | , Muallimin vaçı yek. İtabetmeleri için kendilerine vereceğimi | Sehmidt gibi namdar Alman san'atkâr -| Diye bağırdı. Onun bu buluşu babalık söyledim. Cebimden çıkardığım şüri u -| larından bahsediyordu. Bu sırada 620| Kururumu,okşadı. Koltuklarım kabardı.» Zattım, aldı, okudu, yüzünü buruşturdu. | metre irtifada uçuyorduk, A * a orun yüzünü buruşturmasının se - Altı saat zarfında sene sonra: anlamıştım. Mecmua sahibi de bir ü lini N d s“Oğlum üçüncü sınıfta. Bugün mual-| #İrdi. Kondisinden daha kuvvetli bir şat-/ | Bir saat monra Bellinin musrzam tay Tİ çekemi: yare meydanı ol pelhofda bulunu- liminden bir mektub aldım. Muallimi bu |Tİ Çekemiyordu. Ve nitekim anladığım LüğE Mi a gee Bibi çıktı. Şiiri N yorduk. Tiyatronun otobüsleri bizi bek - Mektubu oğlumdan şikâyet !ç:: yazmış, M bana geri verdi: liyorlardı. Esasen Laypzigden telefonla Bilaa sanalllrin ŞikkYeCiNI VON Maalesef koyamı mı”mr' bur gll yerlerimizi kapatmıştık. Piyesi rahatça ; Belü DeCSE seyrettik. Tiyatro bitti. Gene - otobüsle Oğlum sınıfta iken derse dikkat etmi- ve bunu derken asıl #ebeb bu de-| tayyare meydanına vardik. Yormuş. Gözleri dalma penccrede İmiş. gil dm':uh“m bir bakışı vardı. X Tayyare hazırdı. Hayır tayyareler ha- :""“"' önünden uçan kuşları sayar - sebeb bit değildi, oğlumu| , rgı Hürkes güle eğlene bindi. Sanki :k::;n::; DOîumun şilrini okuyacak-| 4 omobile biniliyordu. Herkes tiyatrodan, | Sb'il!rin ee ecmua sahibinla ve onun | , n'atkârlardan konuşuyordu. Bir — saat g şiirlerini okumıya tahammül c- İsonra tekrar iki yüz yirmi beş kilamet - Oğlum tabiatin güzelliklerini derse tercih ediyorsa bu bir şikâyet vesilesi mi l Olmah? demiyeceklerdi de u*ndm!...ı reyi katettikten sonra rahatça yatağımı- H'ııbıîıhyet te şu: a On sene sanra: H ARVİ A e SER A P aklı ermiyor. Otuzdan yukarı ; #ayamıyormuş, «Oğlum Meşhur bir şair. Bugün onun yordu. Laypzigden Berline giderek piyesi seyir Otuza k şliirlerini seve seve okuyorlar. Hem oğ - ” LT “blle, .îîr-aîîımaî :jfıiu;ıu;e:: lum meşhur bir şeir olmakla da kalmadı.| "” avdet etmemiz altı saat sürmüştü. BC O e Cane, DER Şiirde ve edebiyatta bir inkılâb yapmış mı ki, otuzdan fazla rakam Konservatuvarın yeni mezunları Shtiyacı olsun.> oldu. Yeni bir şiir tarzı ortaya koydu - İslanbul konservatuarından bu yıl on beş ğunda, ve onun şiirleri Ayarında Şiirle-çeng morun olacaktır. Bunlardan dört tane- rin şimdiye kadar yazılmadığında bü'tün (< kızdır. Konservatuar, geçen yıl 14 mezun münekkidler müttefik.. vermişti. Sayı ; 'î'c:?:r Sonra: R Faki da 'N ön altı yaşına girdi. Şilr me- Ne iyi etmişim de oğlumu şair yapmı- İstanbal Konservatuarında elyeym mu - — Ö Sasile birlikte ilerledi. Fakat ka -i vnat. eet döşldk. Ş RYERE HMRĞUSü aha döcü yüze yabndie, < : z DĞ b A LA e n BBi ö B Mi nx ğ D yarış otomobilimiz yok. Olsa da ancak | Fında bizi tereddüde sevkeden — yukarıki — Otomobilden bahsetmiyorum. Tay -| dikkatten uzak tutmamalıdır: ra kalkıyor. Hemen gidip bir şey yiye -| le Almanya ve İtalya ile Soyyet Rusya, karnımızı | Fakat bu harbin vukuunu kabul ettiği- Laypzig, | miz takdirde morkezi Avrupa deyvletle- Hamburg. Magdeburg vesaır büyük Al -| rinin ve meselâ bilhassa Lehistanın a- man şehirlerinde oturanlar, geceleri Ber-| lacakları vaziyeti ehemmiyoetle tedkik et- lin tiyatrolarında verilmekte olan pıyes-| mek lâzımdır. Harbin en buhranlı bir za- leri seyredebilmek fırsatına malik bu -'manında, bu devletlerden her hangi bi - İzeneti bozacaktır. Demek ki, muhtemef geldi. Saat 7,15 idi. Bizimle beraber dört | olacaktır. Hücum sahası da n Yani Karpat dağlarının şimalinden geç mek ve Karadeniz mıntakasını bulmak. — — Arayerde bulunan Macaristanla Çe koslovakyanın âkıbetleri? — Macaristan daha şimdiden Alman « yanın müttelikidir. Bugünkü — vaziyetin ilade ettiği mana budur, Çekoslo - lise - münasib zemin ve zamanı mek diplomatların hakkıdır - mut kaybolmak tehlikesine matuzdur. K — Nazarı dikkatinizi biraz da — Avrus panın garb ucuna, İberya yarın na çevirmek istiyeceğim. Frankocu İspanyas nın otoriter devletlere iltihak edeceğine nazaran, coğrafi vaziyeti bakımından, Tupanın siyasi müvazeneslade nasıl rol oynıyacağına kanisiniz? — Bunu, bugün için düşünmeği görüyorum. İspanyada dahili harb, he nüz bitmediği gibi, uzun müddet de İ€ vam edip gidecektir. Onun için, bu Tin cevabı, ancak vakti merhunu gelin verilebilir. Bir Ayrupa harbinin neticeleri hak - Di sebeblerden başka, şu noktayı da nazarı Demokrat ve otoriter devletler tabiri- Fransa ve İngiltereyi kastediyoruz. Ve bir Avrupa harbinin de bu iki hasım par- ti arasında yapılacağını düşünüyorur. 'a rinin, taraflardan bir veya diğerine ilti. hakı, terazinin gözleri urasında müva « bir Avrupa harbinin neticelerini tayin edehilmek için, bu tayinden önce, kim- Jerin demokrat ve kimlerin otoriter dev- letlere dost veya düşman olacağını bil- meğe de lüzüm vardır. İşte, bütün - bu meçhul ve müphem noktalır aydınlan - madık$a, galib veya mağlübun bilinme- sine imkân yoktur. — Amerikayı Avrupa harbine karış « mış ve demokrat devletlerle ittifak et - miş farzedersek? — Bence, gerek Amerika ve gerek Ja- ponya bir Avrupa harbinde ön plânda bir ral aynıyamazlar. Onların ehemmi - yetli olan jestleri yekdiğerile karşı kar - şıya kaldıkları zaman görülecektir. Bun- dan başka, Japonya, bir Alman - Rus harbi vuku bulduğu takdirde, Almarnya lehine olmak üzere, kuvvetli ve mühim bir atak yapmak imkânına maliktir. — Sayın general, Almanya ile Sovyet Rusyanın tutuşacakları bir harbden bah- sediyorsunuz. Eğer böyle bir harb mu « kadderse, netice hakkında ne düşündü - ğünüzü öğrenebilir miyim? — Yukarıda da söylediğim veçhile her iki devletin kudret ve kuvveti tama - men bilinmedikten sonra, gene kaydi İh- tiraziden kurtulamıyan bir cevab vere - ceğim: Alman ordusunun manevra — ve tanrruz kabiliyeti çok yüksektir. Rus or- dusunun harb vasıfaları boldur, asker mevcudu da n undan fazla- Sabih Alaçam « . Bir farenin #Lt xt muzibliği Dün dördüncü vakıf hanında sanayi İş lerile meşgul olan bir büroda garib b hâdise olmuştur. Buranın memurlarım dan biri çalışırken baldırlarından yuk: eti Üzerinde bir cismin çıkmakta old nu hissetmiş ve korkusundan yerinde fırlamıştır. Bunu gören arkadaşları da telâç mişler: — Ne var? — Ne oluyor? ğ Diye yanına koşmuşlardır. Memur, a« detâ dili tutulmuş gibi bir şey — &ö) D memiş; fakat hızlıca pantalonunu meğe başlamıştır. Bu sarsıntı netle pat diye yere bir cisim düşmüş ve bunun bir fındık sıçanı olduğu görülmüştür. U- fak olmakla beraber mide bulandıran £ hayvancık hemen öldürülmüş; fakaz mex | murun sinirleri akşama kadar güç - nn ni

Bu sayıdan diğer sayfalar: