Ağzımdaki bir tek altın dişten gayri altın zerresinin girmemiş olduğu evimde dünkü Son Postanın birinci sayfasından bir serlevha okuyorum: «Altın külçeleri yalnız son hafta için- de birkaç defa Avrupa ile Amerika ara- sında mekik dokudular, ve hiçbi: yerde kendileri için huzur ve emniyet göreme- diler.» Düşünüyorum: — Bu külçelerin hepsi değil, fakat bir tek parçası bizim eve uğrasaydı! Diyorum, Ve gene düşünüyorum, Fakat bizim eve hırsız girebilir.. gerçi şimdiye kadar girmedi ama, şimdiden sonra gireceği tutar.. evvelemirde pence- relere sağlam demir pârmaklıklar yaptır- mak lâzım gelecek. Peki ama altın parçası neye yarar ki?.. Ben onunla ne yapabilirim?. Bakkala o- lan borcumu ödemek için veremem, ev sahibine kira mukabilinde devredemem, tramvay kondüktörüne versem o bile: — Bu ne olacak, ben senden beş buçuk kuruş istiyorum! Der, almaz.. sarrafa götürsem, yüzüme bakar: — Bunu ben ne yapayım, ziynet allını, yahud beşibirlik ölsaydı, alırdım ama bu nafile! Der.. haydi farzedelim ki; yolunu izi- ni öğrendim, parça altını götürdüm, sat- ftım ve bol para aldım. Bu para ne ola- tak? Apartıman mı ya ? Ser maye yapıp bir iş mi göreceğim? Yoksa yiyecek miyim?... Apartıman yaptıramam. Çünkü apar- tıman nasıl yaptırılır, nerede yaptiriür, nasıl kiraya verilir.. bunların hiç birini bilmiyorum. Sermaye yapıp bir işe kal- kışamam. Çünkü bu âna kadar yazı yaz- maktan başka bir iş görmedim.. Yisem, işte o olur. Fakat sıcağa kar da- yanmaz.. az zamanda ne var ne yoksa hepsi biter. bu az zaman içinde ben de tembelliğe alışacağım için bir daha yazı da yazamam ve ömrüm oldukça aç kalı- fım. Hayır, hayır bundan hiç birini yapmak doğru olmıyacak, altını erittirir, kalın bir| bilezik yaptırır, karıma hediye ederim Ve | tö; © da sevinir.. ' Sevinir ama bunda da mahzur var.. ya bir açıkgöz serseri bileziği alacağım di- ye bir saldırma ile karımm kolunu uçu- rüverirse.. yahud da büsbütün kaçırır götürürse. Peki ama ben bu altın parçasını ne ya- payım?.. Çocuğuma mı vereyim?.. Bu da olmaz, gerçi onunla oynar, eğlenir ama bana kızdığı zaman da kaldırır başıma rur.. başım yarılır. hayır hayır iste- miyorum. Ne altın parçası, ne altın kül- çesi... Hiç birini istemem! Ben altın külçesini ne yapacağımı bi- lemediğim için istemiyorum. Fakat dev- letler herhalde benim gibi bu işin cahili | değil ve galiba altın da bundan doleyi onları istemiyor. İsmet Hulüsi K— Bunları biliyor mu idiniz? —| , Şilide zuhur eden korkunç — |Çalın: bir örümcek İki senedenbe - ri Şilide gayet bü- yük cüsseli bir ne- vi örümcekler be- Bismiştir. Şimdiye kadar görülmemiş xadar büyük olan bu bayvanların in sanlarda açtık! m yaralar, geniş ağızlı bıçağın hu - sule getirdiği ya - Talar kadar müd- hiş oluyormuş. * Tütün Avrupaya nasıl yayıldı? İlk tütün tirya - kilerinin — ecdadı, bugün anlaşılıyar ki keten otunun dumaniını — tenef - füs ederlermiş. Es ki Seltler ve Galllo Rüumenleria ha - yatına aid eserler, bu ciheti böyle tasrih ediyor. İlk tütün, —Avrupada 1569 senesine doğ- rTu belirmiş ve istimali yasak olunmuştur. Çalınan bir gerdanlığın gizlendiği garib yer Bundan beş se- ne evvel Londra - da çok kıiymetli bir gerdanlık a - şırılmış, gerdan - hği aşıran hirsız tutulmuş, — hattâ yaptığı — hırsızlık itiraf — ettirilmiş, aldığı gerdanlığı nereye ıaluıdn,ı bir türlü anlaşılamamıştı. Hırsızla inad- çılık yarışına girişen Londra zabıtası, bu adamın ceza müddetini bitirmesini bekle- miş, adam hapisten çıkmca arkasına çok mahir bir kaç polis hafiyesi takmıştır. Bu polis hafiyelerinin azim ve sebatı sayesinde kıymetli gerdanlık nihayet bu- lunmuştur. Meğer hırsız, bu gerdanlığı, (umumi parklardan birinin havuzlarının içine, kurşun bir kutuya koyarak su bo - rularına bağlamıştı. Kendisi boru yapan ve tamir eden bir amele idi. Bu işi yapâr- ken de hiç kimsenin nazarı dikkatini cel- betmemişti. Hattâ, bir ara Mekkede zuhur eden tifüs hastalığının tütünden geçtiği iddia edil - miş ve tütün içenler Tecmolunmuştur, Fransada da 1830 a kadar tütün gizli kul- lanılmıştır. GÖNÜL Z Okuyucularıma Cevablarım.. Topkapıdan «Bedbaht» imzasile mek - tub yollayan okuyucuma: Gerçekten nazik bir vasiyette bulunu- yorsunuz. Fakat sizi bu hususta tenvir etmek bana düşmez, gazete sütununda ise hiç mümkün olmaz. Daha ziyade — tıbbi bir istişareye ihtiyacınız vardır. Bir dok- — tora müracaat ediniz. e Bayamndda Bay «Orhanı a: Eğer yanılmıyorsam bir müddet evvel bir mektub daha göndermiştiniz, cevnbi- mı da almıştınız. Fakat göürmemiş olacak- Bınız ki bir defa daha sarnyorsunuz, söy- Çocuklukda arkadaşlık giarak başlı - yan münasebet bahsettiğiniz — vaziyette arkadaşlık hududunda kalırsa — daha iyi glur. Hududu aştığı dakikada hayal su - Kutunu intaç etmesi yüzde doksan do « kuzdur. e Midhat Paşa caddesinde 8. D. ye: Bu münasebetin başlamamış — ölması Exha münasibdi. Pakat müdemki başla - — ştır, mademki derhal kesilimesi kadı « nın reaksiyonunu takdirde isticale Jüzum görmüyorum. davet edecektir. Bu o Ankarada H. T. ye: Dört, beş y oluyor. Bir genç kız, tıpkı gizin vaziyetinizde bana bir mektub yaz- mıştı. Şu veya bu şekilde bir genç erkek- le evlenmek arzusundayim, ne dersiniz? demişti. Muayyen - bir. vak'a münhasiır olmak kayd ve şartı ile bu izdivacı ikl ta- Taf için de hayırlı bulmadım, düşündüğü- mü yazdım, O satırların çıkmasından bir kaç hafta sonra gazeteden lelefon et - tiler: — Bir genç sizi arıyor, derdi varmış. Bitahen anlatmakta ısrar ediyor. Gönül işleri için şifahen istişarede bu- Tunacâk vaktim yok, Buna rağmen kalk- tımı, matbaaya geldim. Müracaateı bek - Tiyordu. Anladım ki vyaktile n.ünasib gör- mediğimi söylediğim İzdivacın tarafla - rından birini teşkil ediyormuş. Ve be - plm bu İsdiyact münasib gürmeyişimin sebebini de mesleğini beğenmeyişime at- fediyormuş. Anlattım. Anlayarak gitti. Tuhaf bir tesadüfle sizin mektubunuzu da ayni ma- hiyellte görüyorum, Bu satırları kâfi bir cevab telâkki etmenizi rica ederim, TEYZE Manikür nasıl yapılmalı ? Manikür zor bir iş değildir. Homen her stiyen kendi tırnağını boyryabilir. Fa - kat göze pek e - hemmiyetsiz gö - rünen bazı nokta- lar vardır ki bi « linmez veya ih - mal edilirse fena neticeler verebi - lir. Bir çok kadın - lar — tırnaklarınm iki yanını — fazla törpülerler. Sip - sivri bir şekil ve - rirler. Kullanılan törpü İster sert, ister yumuşak ne cinsten olursa olsun tırnağın sağlığı bakımından bu pek zararlı bir hatadır. Tırnak, yeri - ne dayanarak büyür, İstinadgâhı yontul- dukça büyümesi ve hayati kuvveti eksi » lir, Bütün mütehassıslar bu noktayı müş- tereken iddia etmektedirler. Bir çokları da tırnağı saran deriyi kal- dırmadan parmaklarıma sıcak sabunlu su banyosuna daldırırlar veya yağlı krem sürerler, Gerçi bu, sağlığa dokunan bir yanlışlık değildir. Fağat derinin kesil « mesini kolaylaştırmak için onu mutlaka Füğı Hekhen bi yağlık ' Bi sabunlu su banyosundan da, kremden de evvel yerinden etmeliyiz. Banyo ve krem den sonra da bütün bütün kesilip çıka rılır. Bundan sonra tırnaklar — sabunlarır, yumuşak bir fırça ile fırçalanır ve cilâ - lanır, Boyanın rengi modaya ve zevke uydumlur Burada dikkat edilmesi lâzım gelen mühim bir nokta var: Boya, hiç bir va - kit tırnağın dibinden sürülmemelidir. De- rile tırnak arasındaki beyaz hilâl daima cilâsız bırakılmalıdır. Bazan bu yarım ay görünmiyebilir. Bunun ehemmiyeti yok- tur. « O görünsün, görünmesin - mutlaka derile cilâ arasında açıklık bırakmayı asla ihmal etmemelidir. Bu aralık hattâ ilk bakışta görülmiyecek kadar küçük ve dır olsa bile gene hiç yoktan iyidir. Çün- kü: Dibine kadar boyanan tırnak boya - dan boğulmuş gibidir. Beslenemez — ve çok geçmez kurur, kırılmıya başlar. Tırnağın güzel kalması için yalnız ma- nikür yapmak kâfi değildir. Onlara vakit Yaman bir dolandırıc muhakeme ediliyor Kadıköylü Şevket adında birinin dolan dırıcılık ve hırsızlık suçundan dün duruş - Mmasına başlanmıştır. Fevzi isminde biri namma tansimi Şevket, Makbule adında bir kadının e-Tbu sâhte sencd, bir davada esbabi vine giderek kendine büyük rütbeli bir me-|mahiyotinde olması maksadile hazırlat mur süsü vermiş ve Makbulenin annesi Fat- | tır. Senedin tanziminde yalan şeha: manin 116 Hrasını dolandırmış, bir manto|lunan Celâl ve Hakkı isminde iki kişi l ğinde yapılan sahte bir sened mesi Suça İştirak ettiği iddin edilmektedir. ve bir saat aşırıp savaşmuştur. Bir iki gün sonra Şevket gene Beşiktaş- da Halimenin evine giderek: — Ben ölen kocanız Zühtünün arkada - gıyım, Evinizi kira ile tutacağım. Diyerek evde gu tesisatı yaptırmak ba - hanesile on bir llra alıp savuşmuştur. Bununla iktifa etmiyen Şevket bir ara - lık gene Beşiktaşda terzi Makbulenin evine gidip kendine maliye müfetlişi süsü vere - rek kazanç vergisi kâğıdlarını görmek ba - hanesile sekiz lira dolandırmıştır. Reis Şevkete: — «Ne dersin, bak bunları sen yapmış « gın, dediği saman, Şevket: — Hâdiseyi yeniden teşhir etmek istemem, Borgudaki ifadem okunsun. Kül halinde ka- bul ediyorum, demiştir. İfadesi okanduğu zaman ise: — Geçen cuma günü aivli memurlar ge- lip beni müdiriyete götürdüler. Orada teh - did ve tazyik ettiler. Bu suçları sen yap - tın, diye on sekiz sivi) birden beni — tazyik etti. Bunların hiç birinden haberim olma - tahsili âÂli görmüşüm. Şecerem malütımdur. Matbuatta bulundum. Devlet Demiryolların- da müftettişlik yaplım. Zabıta meydana bir şey çıkaramamıştır. Müddelumumllik de id- diasında bunları delil olarak göstermiş. Elde edilen dell) nedir. Duruşmanın gayri mev - Kuf olarak devamımı isterim, demiştir. İddla makamı ise kararnamede okuanan suçun mahiyetine ve mevcud delillere naza- ran mevkufiyet halinin devamını ve tahliye talebinin reddini İstemiştir. Mahkeme de mevkufiyetin devamına ve şahidlerin çağı - rılmasına karar vererek duruşmayı başka bir güne bırakmıştır. Metresi Sünbülü yaralıyan Rüstemin muhakemesine başlanıldı Ayaspaşada birlikte yaşadığı Bünbülü vü- Jeudünün yedi yerinden çakı ile — yaralıyan Rüstem!n muhakemesine Ağırcezada dün baş landı. Kundura boyacılığı yapan ve görünüşde safdil bir adama benziyen Rüstem mahke - mede hâdiseyi şöyle anlattı: Sünbülle birlikte yaşıyorduk. Kayınvıl- dem evin alt katında, biz de üst katında 0- (tururduk. Hâdiseden bir gün evvel akşam $ | vakit yağlı ve besleyici bir madde de sür- /şularında eve döndüm. Sünbül Salih lamin- melidir. Bu madde, bırakılmasını zaruri | de birile gesiyor, başkalarile |Bu yürzden aramızda kavga geçti. Krtezi gü- saydığımız açıklıktan içeri işler. Ve tır- nağı sağlamilaştırır. Bilirsiniz ki güzel - liğin temeli sağlıktır. Cilâyi, mecbur olmadıkça, silmemeli - dir. Çünkü temizleyici sular lırnağı bo « zabilirler, Bunları mümkün olduğu ka - dar az ve seyrek kullanmak perek, En iyi cilâ rengi, herkesin kendi du - dak boyasına en yakın olanıdır. Dudak boyası da allığa uyar. Bu suretle el ve yüzde görülen bütün pembelikler hoş bir ahenk teşkil eder. Her kadın bilmelidir Kalın, yünlü elbiseleri pek ufak yırtık veya delikleri için örücüye vermemeli- dir. Saçınızın birkaç teli ile bu ufacık | ” kaza yerini tıpkı dikiş diker gibi kapayı» nız. Hem gözle görülmez, hem de Iı(ılay kolay aşınmaz. * Kedi, köpek tüyü gibi incecik tüyleri elbiseden, fırça ile çıkarmak mümkün değildir. Bir sünger! ıslatıp bütün kuma. şen Üstünden geğirmeli, Bundan — eser kalmaz. I İki ahbab çavuşlar dolaşıyordu. nü Ayaspaşada gene Sünbülü gördüm. An - ladım ki, Salihi bekliyor. İşte andan sonra, ne yaptığımı bitlmiyorum. Buçlu eski ifadesinde de şöyle diyordu: — Bu işi kıskançlık yüzünden yaptım. Çün kü, Sünbülü seviyordum. Suçlunun sorgusu sırasında samlin ara - sında arasıra önüne bakan, bazan kızara - rak, yüzünü duvara dönmek suretile utan - cını saklamağa çalışan, zsayıf, esmer, İnce u- tun bir kadın davayı büyük bir dikkatle ta- kib ediyordu. Meğer, bu yaralanan Bünbülmlüş. Hasta- nede iyileştikten sonra, mahkemeye kadar gelmiş., Ksasen hüdisenin şahidlerinden bi- ri de Bünbül.. Şahsi davasından — vazgeçmiş ama, adalet onu şahid olarak gene mahke - meye getirmiş, Bünbül, mahkemede reisin suallerine ce- ben: — Ayaspaşada rastladık. Rüstem beni döv meğe başladı. Meğer yaralıyormuş, kanı gö- rünce anladım, dedi. Duruşma, diğer şahidlerin celbi için talik edudl. Sahtekârlık işinden bir kişi daha tevkif edildi Hikmet isıminde bir. muamele takibcisi gün evvel müddelamumilikçe görülen üzerine tevkif edilmişlerdi. ü Muamele takibcisi Hikmet 1 inel sorgu hâkimliği dün tevkif kı miştir. İki şüpheli ölüm vak'ası Şüppheli görülen iki ölüm hâdisesi fında müddelumumilikçe tahkikat maktadır. Kantarcılarda Nadire isminde bir Bi nın 4 yaşındaki kizi Nadide h nakledildiği Şişli Çocuk hastanesinde tür, Ölüm şüpheli görülmüş, cesed Mof dıçılmıştar. Küçükpazarda Hami lsminde biri Hüi lanmış ve bilâbare ölmüştür. Allesi Ö doktorun verdiği bir ilâçın sebebiyet diğini Iddia etmiştir. Cesed Mürga kaldırılmış, her iki B hakkında da tahkikata geçlimiştir. Poliste : Hirsız şoför cemiyette kayıdl! değilmiş Şaförler Cemiyeti gönderdiği bir tubda zabıta nezarethanesinde hırsızlık İ maktan suçlu Salmatumruklu Mustafa # tironan cemiyette mukayyed şolürlerdeii madığını bildirmektedir. Bir tramvay kontrolörü tramva: atlarken düştü Tramvay Şirketi kontrol şefi Halid Ki tuluş caddesinde tramvaydan atlarken Y düşmüş ve düştüğü yerde bayılıp Halid derhâl tedavi altına ulınmıştır. Bir kadın bir mahalleyi telâşa Dün Sultanahmedde Firuzağa mah sinde 18 sayılı evin penceresinden di çıktığı görülmüş ve kapı saraıldığı halde çetden hiç ses aada çıkmamıştır. Bu gfi haber verilen itfaliye gelip kapıyı zorliyi içeri girmişte âe ev sahibi yetmiş beş Jarında Mnabltumenin mang: eviz kabi |larını dolduzup Üstüne de teneere otul ve yemek pişirmeğe çalıştığı görülmüştü Kesif dutmanların bundan ileri geldiği laşılarak itfalye geri dönmüş, bir hayli İi #a kapılan komşular da telâştan — kurti muştur. Bir kadım komşusunu yaraladı Eyübde Münzevi caddesinde oturan Ve fiye e komşusu Hüriye arasında çıkan İkavgada Huriye hasmının başına büyük laş vurarak ehemmiyetli surecte yarala? tır. Yaralı Müsevi hastanesinde tedavi na alınmış, suçlu yakalanmıştır. İkâ yangın başlangıcı Bişli Meşrutiyet caddesinde Doktor kavidise ald apartımanla, Eminönünde İl ret sokağında 13 numaral' Hasanın eyili ikt yangın başlangıcı olmuşsa da Ikisi döğ teş büyümeden söndürülmüştür. Bir tramvay yoldan çıktı Vatman Şerefin idaresindeki tramvay rabası Ordu caddesinden geçerken — yü gıkmışsa da hiç bir hasarat olmamıştır. Toplantılar : Mevlüd Küçükpazar nahiyesi Müdürü iken S sızın hastalanarak vefat eder Bay - Bi Orgay'in rühi İstirabati için bugün öğl gonra saal 1390 da Süleymaniye — carali Mevlâd okutturulacaktır. Dileyenlerin rick olunmaktadır. Kınlay İstanbul Mümessliliğinden: Yükderedeki iki evi İle arsasını Krmlay © miyetine terk ve vasiyet etmiş olan BAĞ |dün mdliyeye sevkedilmiş ve hakkında taki- | Emine Coşkun'un ruhu için Nisanın oül Pazar günü öğle namazından sonra SafİZ bata başlanılmıştır. Hikmetin, mülga İstanbul ikinet noterli - İcamlinde mevlüd okutlurulacaktır. — Hasisliğin zararı