— Senin bayıkların ne oldu? — Bir tecrübe için kestim: —— Ne tecrübesi? — Senin benimle ne derecede alâka- dar olduğunu tecrübe ettim. Bıyığı- ms kestiğimden tam bir ay sonra far- kına varabildin! Talihsiz İki eski arkadaş karşılaştılar, eski gün- leri yâdettiler: — Yahu bizim Necati vardı, ne oldu? — Öldü. Vah — zavalir — Bir gün bir meyhane kıpısında yere düşmüş, ölmüş. — Meyhaneden çıkarken mi? — Hayır, henüz girmek üzere imiş. — Vasık, çok talihsizmiş. e Saçlar — Size saçlarımdan bir demet vere- cektim — Fakat, saçınız olmadığı için vere- miyor musunuz? — Ne münase- bet bâyan, ben bundan on sene evvel saçlarımı toplamıştım. İşte şimdi pnlardan bir demet yaptım. Bir kutuya koydum, size getirdim. 9 Nasıl açılır Konserve aliyordu. Kutuya baktı, bak- kala sordu: — Bu kutu nasüi açılır? Bakkal verdi: — Kutunun na. &l açılacağı, ku- tunun içindeki tarifede yazılı! Numaranız Taksl şeförü eldiven alacaktı. Bir ma- SyuyA Bazaya girdi. n — Bana bir çitt eldiven veriniz! Dedi.. tezgâhtar sordu: — Numaranız! Şoför cevab cevab — Taksi: Dört bin sekiz yüz ön altı! Az bile Memur, müdürün — odasına girdi, müdür sordu; — Ne istiyorsun? Memur şekine çekine cevab verdi: — Evleneceğim, üç ay izin is- tiyorum. Müdür kaşlarını çattı: — Evlenmek için üç ay n izin istyiorsunuz? Bu çok fazla' Memur Şaşırdı. yutkundu, el lerini oğuşturdu. — Az bile bay müdür, hönüz ben evleneceğim kadını da ara- #ai bulmus değilim kil — Fener bekçisinin karısı — Fenere ye- ni bir abajur yaptım, böyle daha gü- FATMA Yüzüme baktı güzel, Gönlüme aktı güzel, Bakışında ne var ki, Beni de yaktı güzel.. Adın ne? Fatma! dedi.. Başından atma, dedi.. Ben herkese benzemem; Sakın aldatma! dedi.. Aldatmam Fatma, dedim.. Ben de öyle istedim, Haydi bana yakın gel, Seni ben pek çok sevdim. O da öyle bir anmış, Bu söze kim inanmış, Fatma nerede şimdi. Meğer hepsi yalanmış! zel olmuyor mu? Bitişik kardeşlerden biri — Söz ara- mızda ben kardeşimden daha gen- — Artık bütün bu kürklerden, elmas- lardan, lüksten bıktım. — Bunların düzumsuz olduğunu ni- hayet anlıyabildin öyle mi? — Hamr, öyle bir şey söylemedim; bunların yerine yenilerine almak (s- tiyorum. TERTA yorsun ha! — Yazık, ben de bahçemde bir kömür madeni keşfettim memişsen başkalarına da teker .. — Bizim mahalleye boşuna taşındı- mız doktor.. burada iş yok. — Neye? — Sizden evvelki doktor bütün müa- halleliye apandisit ameliyatı yaptı. Artık hiç birimiz apandisit olmaya- cağız. a Memnun olur Müuallim, talebesini derse Icbe dersini bilme«. di. Muallim kızdı: — Babanın saç- ları ağaracak, sen daha adam olamı- yacaksın, — zavallı adam bunu bilse TF kim bilir no kadar üzülür. — Bilâkis memnun olur. — Babamın başında hiç saç vunadığı için; o aksaca da razıdır. e Atsanıza Kirayı vermiyecek olur. Banız, sizi evden , î,’ atmıya mecbur ka- lacağım. Pehlivan — kira- € — Ne kadar şa- karı — insansınız, doğrusu bon böyle Şakalara bayılırım. Haydi şakaya devam edelim.. ne duruyorsunuz, kolumdan tu- tup atsanıza Ev sahibi Ne vakitlen? — Bonjur bay, üasılsınız? — Teşekk * & derim, — Bayan zevce- niz nasıllar? — Teşekkür &- derim, fakat ben hiç evlenmedim. S — Ne vakittenberi hiş evlenmediniz? e Durdurmak kolay Doöktorun eski hastası muave Beldi; doktor söre — ÇA duz Ki — Neniz var? z — Şimdilik iyi. F yim, yalnız kal. bim çok çarpıyor. V — Onun ehem- miyeti yok.. isterseniz büsbütün durdu. rayım, mehaneye ——— İyi mi fena mı? Karı koca birlikte, canlı man kenler üzerinde elbiseler gös - teren bir terziye - gidiyorlardı. Erkek karısına tenbih ettli: — Kızlar elbiseleri giyip gel dikleri zaman ben elimle ku « maşları muayene eder, iyi veya- hud fena olduklarını sana söy: — Bahçenden kömürlüğüme yol açıp kömürterümü eşın- lerim.. Sen de eğer dikişini be. ğenmişsen alırız. Yok beğen - teker bakarız. kaldırdı; ta- | Lote Şöne, Güzel sesile meşhur Lote Şöne bir ga- zete muharririne, bizim sahne san'atkâr- larımız hakkındaki fikirlerini söyledi: — Sahne san'atkârlarınız çok kuvvet- lidirler.. İçlerinde Gdünya tiyatrosunda eşi olmıya vardır. Bir çokları da fev. kalâde güzel lisan biliyorlar, Ve rejisö- rTünüz mükemmeldir. Bu, bir misafirin, ev sahibinden bahse- derken onun hakkında biraz mübalâğalı sitayişte bulunması kabilinden bir söz o- labilirdi. Şehir tiyatrasu san'atkârlarından tanı - dıklarıma sordum: — Lote Şöneyi nasıl buldunuz? Fevkalâde.. Bu kadar güzel bir ses dir miştik, dinlememişsindir. Bu da kim bilir, belki, ev sahibinin mi- safirine karşı göstermiye mecbur olduğu bir nezaketin ifadesiydi. Şehir tiy: halı idiler.. Böyle olmasına rağ - atroda bir tek boş yer yoktu. Büu da reklâmın tesiri veyahud da tate min edil i ilea bir merakın neti - addedilebilirdi. * Tiyatronun dış kapısında ışıklı bir ilân asılı: Komedi kısmı san'atkürları Lote Şöne ile birlikte Yarasayı oynıyacaklar.. Ti - ıya!*u)ı giden Haleb çarşısının antresin- Ccsi de her zaman görülmiyen bir kalabalık | var. Bütün bu kalabalık tiyatroya gıdi - yor. Gişeler kapalı. Tiyatronun iç kapı- sında memurlar bilet kontro. etmiye ye- İtişemiyorlar, Ziller çalınıyor. Herkes ye- rinde. Göng vurdü. Ses çıkmıyor. Mü - (Zik başladı ve perde açıldı Lote Şöne hakkında söylenilenler doğ- ruymuş: | Lote Şöneyi gahnede görüyoruz, sesini duyuyoruz, Fevkalâde güzel bir ses! at vergisinin, san'at bilgisile birle- İşip ortaya bu kadar güzel bır eser çıkar. .dız:ı nadir görülür. Lote Şönenin sesin! |dinlerken insan bir an ıçin her şeyi unu- tuyor. Ve bir insanın bu kadar güzel se- si olacağına inanacağı gelmiyor. nenin artistlerimiz için söyle » dikleri doğru imiş: Yarasayı ' daha evvel de seyretmiştim. | Lote Şönenin rolünü o zaman Semilia ya- |pıyordu. Ve tabif olarak Semiha arkadaş- larına çok uymuştu. Fakat bu temsilde daha başka idi. Lote $öne Semihanın yaptığımı yapamazdı. Bütün bir heyetin bir ferde uyması lâzımdı. Ve bu da pek kolay değildi. Kolay olmamasına rağmen Evlenme yaşı Ne zaman başlar? bizimkiler ve seyirri'lerimiz Lote Şöne her şey yolunda gitti. Yarasada rol elan- ların hepsi yabancı san'atkâra uymuştu- lar, Hiç aksamıyan bir beraberlikte gü- zel bir temşil gösterdiler. Ve onları Be- dia, Hazım, Vasfi, Behzad, Refik Ke « mal, Necdet Mahfi, Şevkiye, Mahmud di- ye de ferd ferd re getirecek olur: sak, hepsi de dünya sahnesi ölçüsile öl - çüfecek birer kudretli varlık olduklarını ortaya koydular. Hattâ daha küçük rol alan, daha silik kalmış olanlar bile beğe nilecek, takdir - edilecek san'atkârlardı. Refik Kemal, Necdet Mahfi almanca ko- nuşuyorlardı. Bedia taklı bir şiveyle pü- rüzsüz ve gayet seri İransızca konuşu « yordu. Seyirei niçin geldiğini biliyor: Tiyatro hıncahınç dolu, bütün gözler | sahnede, kulaklar seste, çıt çıkmıyor. Gü- |lünecek yerde gülüyorlar, gülünmiye - cek yerde gülen çok! Ve bilhassa alkışlar tam yerinde olu - yor. Lote Şöne üç temsilde bulundu. Her üç temsilin birbirinden ayrı seyircileri onu birbirleri arasında anlaşmış gibi, ayni parçalarda alkışladılar. Bizim seyircimiz, merakını tatmin için, yahud da reklâma koşan seyirci değildir. Seyretmesini bildiği için tiyatro seyrine giden seyircimiz de vardır. * Yarasanın son temsilinde perde kapa « niyor, alkış sesleri yükseldi. Ben de al - kışlıyorum. Lote Şöneyi alkışladım. Re- jisörü alkışladım. Seyirciyi alkışladım. Ve nihayet bugünden daha kuvvetli olması « ni beklediğim yarınki tiyatromuzu atkış. ladım. İsmet Hu'ün mus ayının beklenmesinin sebebini an « ayamadık.» Nazllli okuyucularımızdan Hüsnü Gü - Bize — yazdığı — bir der, Diyor ki: — Kanunu medeninin 88 inci madde - kızın da 17 yaşını iİkmal etmiş olması lâzım — geldiği yazılıdır. Geçenlerde burada 1336 doğum- lu bir erkekle 1337 doğumlu bir cızın ev- tenme müracaatlarına karşı Narzlilli nü - fus memurluğu Temmuz — gelmedikçe bu Sevlenmenin yapılamıyacağı cevabım ver- di Halbuki bu Iki gencin nüfuslarında Ca ay, gkün kayıdlı değildir. Badece dağum- sinde evlenecek erkeğin 18, mektubda bir evlenme meselesi üzerinde - duruyor. Gayri resmi mücssese memurlarının vaziyeti Ankaradan bir okuyucumuz bize yazdı- Bi bir mektubda gayri resmi bazı mües- seselerdeki memurların vaziyetlerini mev- guubahs ederek diyor ki: «— Bu müesseselerin ekserisinin serma> yesl devlete alddir. Fakat gayri resmi bir mücasese halinde idare edilir. Devlet me- murlarının hakkı bu müessese memurla. rına şamil değildir. Burada idareye ka- nun değil, bir tek şulus, idare ümiri hâ- kimdir. Bu âmir istediği gibl hareket e - * der, bir memurun istikbali üzerinde teste yapar, kati değil, kendi araclarına gö- re hareket e. Jarının tarihi vardır. Kanunu — medenide de ay ve gün kaydı olmadığına göre bu diğeri de 17 yaşında bulunmaktadır. Anlamak İstiyorum, ev - â tesiri Iki gendin biri 18, lenme işlerinde ayın, veya günün var midir?» Bu okuyucumuzun tereddüdünü haklı bulduk ve birkaç tanınmış avukatla te- Binaenaleyh her şeyden evvel devletin bü gibi müessese momurlarını da devlet memurlarının haklarına sahib etmesi lâ- zumdir. Sayın İktisad Vekilimizin nararı dikkatini celbederiz » Okuyucularımızın sorgularına cevablarımız mas ederek vaziyeti aydınlatmak iste - dik. Aldığımız cevab şu oldu: e— Bu gibi vaziyette ancak yil ta - mam olduktan sonra evlenmek mümkün- dür. Bu da, kânunusani ayında olur. Tem Okuyucularımızdan Bay Mehmed E- min'e: — Alâkanıza teşekkür ederiz. İşaret et. tiğiniz sahada esasen neşriyat ya; tadır. Bu neşriyata devam edilcceki