Ki rı*ıı!m“' (Baş tarafı 12 inci sayfada) — Anhne...e...e, diye haykırıyor ve bü baykırış, cehenneml gürülü içinde bt- Üulup gidiyordu. Zincirler şangırdıyordu Ve yılanlar hep islik çalmakta devam edi- Yorlardı. Bu, ateşin tath bir ihtirasla ge- Miye girmesi idi. Ben, uyuşmuş kalmış- fam., yanımdan insanlar geçiyar, Nereye, karanlığa atslıyorlardlı. Saçları Tüzgürda dalgalanvordu: ağızları açıktı; ar, baykı- e açıkmış gözle Akları, fatreşen karanlık içinde, korku ile Parıldıyorlaruı. Dumat yumakları beni de sarıyordu. Bir kamara duvarıne sikiçık olarak dür« düğüm vapurum haş tarafında sıcak ve İzdiham artıyordu Sırtında beyaz ceket, başırda aştı kü- ha bulunan bir adam, ağır bır tencere #ürükliyerek güvertfenin parmaklığına Kkadar koştu; parmaklığın üzer alla- | di; evvelâ tencereyi fırlattı arkasından da | kendisi nehre atıldı. Yarı çıplak bir kadın da ayni gşeyi yapmak istedi; parmaklık. ftan aşağı taranlık sulara baktı; ellerile | gözlerini kapıyarak ümidsiz bir çığlık- la kendisini gerisin geriye attı. birisi o- nun göğsüne bastı. Birinin ayağı kadının beyaz elini çiğnedi Ve bu el, bu ayak al- tında kayboldu. Vapür ise, hep Deri atılmağa çabalıyor- dü, Ateş, gittikce artan bir azgınlıkla ge- Mminin arka tarafında çıtırdıyor ve islık- lar çalıyordu. Vapurun arkasında nehi kıpkızıl bir hal alıyor, dalgalarının kö pükleri kan gibi görünüyor, ve bu köpü ler arasında, çılgınca yardım isteyen si- yah noktalar yüzüyondu. Kıvılcım küme- leri havada uçuşuüyor ve bu noktaların ü- zerine düşüyorlardı. Saçları omuzlarına dağılmış uzün boy- kı bir kadın, küçük, beyaz ve ağlıyan bir gismi başı üzerinden fırlattı; bu cisim hir an için havada göründü ve acı bir çığlık- Ja bordanın arkasında kayboldu. Başıne daki şapkadan duman tüten hasır şapkalı bir adam, oluk oluk dumanlar cıkararak Ayaklarımın dibine çöktü ve soyunmağa başladı. İri yarı birisi, kısık bir sesle ba: Şararak bunun Grerine baştı, ve küfrede- Tek one" üzerine düştü. Birisi daha, on. larım ürermden parmaklığa atıldı. ve kayboldu... - Aşağıdan, tehdidkâr seslerle haykırı- yorlardı: — Balta ile parçalayınız!. Darbeler işitilhyor, su hep çırpınıyor, ateş ise, her istediğini kemireceğinden c- min, acelesiz, hep ayni şekilde, birteviye aslık çalıyar, ve her şeyi kemiriyordu. Gözün kavrıyamadığı bir şey, çok bü- Yük bir facia cereyan ediyordu. İnsanlar bir görünüyor, bir kayboluyor, birbirle- Tine çelme takıyor, biri ötekinin elinden her hangi bir tahta parçasını, bır iskem- leyi çekip alıyor, dövüşüyorlar, ağır bir kanape taşıyorlar, ve bu kanapeyi - im- dad isteyen çılgın bir sesin geldiği, fakat kimsenin kulak asmadığı tarafa - borda- dan aşağı fırlatıp atıyorlardı. Rüzgârda dalgalanan yırtık pırlık bir şeyler giymiş, yarı çıplak şişman bir ih- tiyar kadın, duvarlara tutunarak yavaş yavaş bana yaklaşıyor ve hazin bir sesle Şarkı söylüyordu. Dişsiz ağzımı açarken bütün çenesi sarsılıyor, yüzünde dehşet- ten başka bir şey farkedilmiyordu. Birisi anu arkadan itti ve kadın düştü. Hemen © dakika, başkaları da onun üze- Trine düştüler. Ve ortada, çabalıyan bir finsan yığını meydana geldi. Bu insar yı- Banı, vahşi hayvanlar gibi uluyor, birbiri. le dövüşüyor, ve bunların Üzerine diğer bir takım insanlar da düşüyorlardı. Ve işte bu canlı et dağı, güvertenin parmak. hklarına kadar yuvarlandı. Bir çatırdı koptu ve bağırıp çağrışmalar arasında | hepsi de aşağı düştüler.. Dayanılmaz bir sıcak basıyor, su ateşe dokundukça cızırdıyor, yanan odün part- çaları havada uçuşuyor, bunların sudaki akisleri tıbkı allan balıklar gibi görünü- yordu. Birisi ümidsizce: — Allahım, kurtar!. diye haykırıyordu. Birbirlerinin koluna girmş — oldukları halde iki çocuk kuş gibi yanımdan geç. tiler.. insanlar, hayvani bir korku HNle a- kılsızca hareketler yaparak, birbirlerini iterek, birbirlerine söverek, hıçkırarak suya atılıyor, hep çabalıyorlardı.. gemi- nin bir yerinde, ruha haşyet verer kor- kunç, kuvvetli bir şangırtı ile bir cam kanlıyor.. vapur hep ileri atılıyor, ve şim. — LT UN a 3dk fi li narak daha hızlı gidiyor gibi idi. Ataş geriye atılıyor, devriliyor, kan rehginde muazzam bir bayrak gibi ha- vada dalgalanıyor, onun altındaki su da, onun gibi, erguvani bir renkte görünü- yordu. Aşağıda bağırıyorlardı: — Parçala, bırak!, Ve ansızın ilerde, önümde yüksek, simsiyah, korkunç, uçları göğe varan bir şey peyda oldu. Bu görünen şey, sür'atle bana yaklaşıyordu; vapurla çarpıştığı za- man ezileceğimi anladım. Çok sıcak ol- masına, başımın üzerinde ateşler ıslık çalmasına rağmen ben hiçbir harekette bulunamıyordum. Ayaklarımın dibinde, ezilmiş çılgın bir ihtiyar kadın yuvarla- miyor ve inliyordu. Önümüzdeki şey, git- tikce bize yaklaşıyordu. Bu, nehrin he- men hemen dimdik dağlık sahilleri idi.. Bir çarpışma, müdhiş bir darbe ve sarsıntı oldu.. ben yerimden kopuyor, â- lev dilleri arasından bir taş gibi uçarak suya düşüyordum. Bende, boğuk bir gürültü ile, sanki bir şey parçalarır gibi oldu.. su kulaklarımın dibinde ıslık çalıyor, beni suyun yüzüne fırlatıyordu.. |— Şimdi ben, her tafafı âlevlerle sarılı | görüyordum.. bir saat evvel o, bir kuğu | gibı beyaz ve güzeldi.. etrafımda, kendi- lerini yutan su ile boğuşmakta olan in- İsanlar. vardı.. fakat bunlar artık bağrış- mıyorlardı. Güçlükle nefes alıyorlar, bo- Şuk boğuk sızlıyorlar.. ve pek garib so- huyarak suda kayboluyorlardı. İnsanların bir kısmı ise, her hangi bir tahta parça- sına veya kanapeye tutunmuşlardı.. Oh, ben de bir tahta bulabilseydim?. Hırsla etrafa bakınıyordum; üzerime ya- ğan gteşli kayılcımların yağmuru altın- da, su üzerinde durmak, benim için, o ka- dar güç ki... Birdenbire, bir tahta parça- sının, kendiliğinden, göğsüme çarptığını farkediyorum. Sevinç hıçkırıklaârile, saâ- det ve helecanla bu ağaç parçasını, kol larımla sarıyorum.. bu ödeta benim bir sevgilimmiş gibi, onu Öyle ihtirasla, öy- bir hazla göğsüme bastırıyorum ki... Hattâ gülüyorum bile.. fakat tahta suda atmağa başladı. Birdenbire titrek, sönük bir ses işit- tim: — İkimiz birden boğulacağız!, Bunu söyliyen kimdir?. Kim bu?. Tah- tanın öteki ucunda, kendi yüzümden en fazla dört argşın bir uzaklıkta bir yüz gö- rüyorum... Bu, onun yüzü idi... Benimle orada, vapurda bulunan, kendisine aşk- tan bahsettiğim kızın yüzü.. Ona, bu kıza, fedaklirlıklar yapacağımı vüdetmiştim.. acaba o, şimdi benden bu fedakârlıkları istemeğe kalkacak mı?. Oh!, Ben onun israrla yüzüme baktığını his- sederek gözlerimi indirdim.. tahta gittik- ce suya gömülüyordu.. — Kendinize bir başka tahta alınız!, sözlerini işittim. Etrafıma bakındığiım zâman tutunabi. lecek bir buşka tahta göremedim. Genç kız tekrar etti: — İkimiz birden tutunamayız!. Ben bunu anlamıyor mu idim?. z İçimizden birimiz kendini feda et- meli... Evet, içimizden birimiz tahtayı bırak- malı.. bu, böyle. Fakat bütün insanlar ay- ni derecede yaşama hakkına maliktirler.. Ben artık boğuluyordum... Tahtayı bü- tün kuvvetimle kendime doğru çekmek istiyordum. O zaman kız onu elbette elin- |den bırakırdı. Acaba yakınlarda bir baş- ka tahta yok mu idi?, Etrafımızdaki suyun yüzü dümdüzdü; yer yer, üzerinde, zaman zaman görünen siyah noktacıklar beliriyordu.. bu nokta- cıklar, boğulmakta olan insanların başla- rı idi... Ben de artık batıyordüm.. Vapur, rüzgârla sallanan sarı kırmızı çiçeklerden mürekkeb muazzam bir fidan çiçek açmış gibi yanıyordu. Su kulaklarımda uğulduyor, başım dö- nüyordu. Yavaş yavaş suya gömülüyar. dum. Kulağıma güçlükle bir ses çalını» yor: — Peki, şu bhâlde ben...... 'Bu sözlerden sonra tahtanın yavaş yavaş yükseldiğini hissediyordum... Ha- kikaten zamanı idi.. tam zamanı!, Zira bir an daha geçseydi ben tahtayı bu kızın elinden çekip alacaktım.. evet almış ola- caktım.. Genç kızın başı bir defa daha suyun yüzünde görünün kayboldu. Sonra eli gö- SÖON POSTA “HİKÂYE: BİR AŞK RUYASI Sönra, hepsi kayboldu.. bir ben ve et- rafımda alabildiğine sakin, simsiyah, ağır sular kaldı.. Bu sular, işvekâr bir eda ile omuzları- ma ve yanaklarımı okşıyarak, beni de a« şağı çekiyorlardı.. —- Fakat! ben sudan korkmuyordum. Tah- ta parçası, beni rahat rahat tutabilirdi.. ben rahat rahat yüzerek yardım bekliyor-| Ti iSe - fevkalâde dum. Yardımın çabuk gelmesi lüzımdı; çünkü bu yanan vapuru sahilden görü- yorlardı; geminin etrafında suyun nasi cızırdadığını, alevden dillerin nasıl ıslık çaldıklarını işitiyorlardı.. su gitlikce be- ni aşağı çekiyordu. Sol omuzumu öyle sessizce itiyor, öonu öyle sarsıyordu ki... — Şapkanızı bordadan aşağı düşüre l... Uyanınız!... iyorum.. sıçrıyorum., ve şaşi- rTıyorum.. boğulmuş olan kız, hafifce gü- lümziyerak, yanmış olan vapurun güver- tesinde ayakta dürüyor, kara gözlerinin yumuşak ve okşayıcı bakışlarile yüzüme bakıyordu.. 'Tekrar ediyor: — Şapkanızı suya düşürecektiniz!, Ben, yalvaran bir sesle söze başlıyo- rum: — Af buyurun Bayan.. şey, yani- size çok teşekkür ederim Bayan.. O, okşayıcı bir sesle: — Teşekküre değer bir şey değil, dedi ve başile selâm vererek uzaklaştı.. Ben, yüreğiim heyecan içinde olduğu balde arkasından baktım. Onu boğmamış, batırmamış olduğuma o kadar sevinmiş- tim ki... Şafak söküyordu. Gökte sabahın kızıl- lıkları tutuşmağa başladı.. nehir, bir çe- lik gibi ışıldıyordu. Dağlık yeşil sahiller © kadar neş'eli ve o kadar okşayıcı idi ki... Uzakları sis bürümüştü.. gökyüzün- de yıldızlar sönüyor, içimde bir sevinç tutuşuyordu., Demek ki ben bu kımı boğmamıştım?... YARINKİ NÜSHAMIZDA: Kalbinden hasta- kadın Yazan: Sornerset Maugham Çeviren: İbrahim Hoyi İstanbul Borsası kapanış fiatları 26 - 3-1938 ÇEKLER Açılış Kapamş Gi — G, 67880 — 0,7880 25,926 — 26, 926 15, 16, 4.6890 4,6880 87 0212 — g7,0zl2 34456 — 53,4466 636512 — 63,6942 1,6284 1,4284 22,6112 — 92,6113 471 4,22 Madrld 12.7388 — 12.7388 Berlin 19710 29710 Varşova 4iR94 4.1884 Budapeşle 8.-9810 — 3.9810 Bükreş 10621 106.21 Belgrad 5,6337 — 84,6337 Yokohama 2.7$565 27386 23,698 — 23896 809 Muvaffakiyetinden emin olabilecek bir tip Zonguldaktan Sadık soruyor: — Tüahsilimi bi. tirip muvajfak o- Tacsak mıyım? Dileğinde sami- hâdiselerle — karşı- laşmadıkça « mu« vaffakiyetle neti- eeleneceğinden e- min olabilir. e Muvaffak - olabilecek bir genç Hakkı sorulu- İzmitten tmzasile vaffakiyet vâüdedi. yorsa da zengin olmak — emelini müsbet teşebbüslere bağlaması lâzımdır. e Neş'e yerinde kullanılmalıdır Tekirdağ — oku- yucularimız. den Şaban — sorü- yor. — Muvaffak « » cak mıyım? Acele etmek, va, külli vakitsiz. kız- y j mak veya neş'e- lenmek — muvüffakiyet — ihtimallerini zedeliyebilir. Lâzım alan bu halleri ye- rinde kullanmakla muvaffakiyet ümid- leri çoğaltmış olur. e Dürüst bir genç Bakırköy den Ferhad imza- sile soruluyor: — Muvafjfak r'> cak mıyım? Dürüstlük, mu- vaffakiyet — doğu- ran — sebeblerden. dir. Yalnız, başkas larının — fikir ve mütalcalarını — da hmal etmemek Jâzımdır. e Kafayı işletecek mevzular Ankaradan Du. tan Tüncer savua yor: — Muvajjfak o.a. cak miyım? Muvaffakiyet di. leği ameli ve mad. di sahalarda odlma. dikça kafayı işle. tecek — mevzulara Tağbet etmek lâ- zımdır, Gözü açık bir tip İsmini yazmıyan bir. — okuyucumuz soruyor. — Muvafjak o'a. cak mıyiım? Açıkgöz — olan- lar, doğru ve mak- bul hareketlerile de etrafını kazana. bilirlerse — muvaf. fak olmuş sayı: Jırlar, Mahcub bir tip Kütahyadan Sü. leyman Saka di Jotograjının tahli. Tini istiyor: Mahcub ve çe. kingen tavırlıdır, Müşküllere — karşı çabuk yılar. Ağır söze ve muamele. ye gelemez, büs. bütün şaşırır. İyi kendiliğinden gelir Çerkesköyden Ahmed — imzasile soruluyor: Tutiuğum — | Mmuvafjfak — olac müym? Tuttuğu işin halarile kabiliyet. leri arasında &- henk varsâ mü. vaffakiyet kendi. liğinden meydâana , e Daima çalışmak, daima çalışmak Ankaradan Züh« tü imzasile — goru« yor: — Muvaffak olar cak mıyım? Okuma çağında olanların — muvaf- fakiyetle rinden — şübheyr düşmeleri, kafala. rını yormak iste- mediklerine delâlet eder ki aksi davayâ göre muvaffakiyet mutlaktır. a e Çevik bir tip Eskişekirden Ek- rTem Berkan da şu- u soruyor; — Muvaffa cak mayım? Tavır ve hare- ketlerdeki — çevik. Hik, zekâ ahengini bozmadığı takdir- de kuvvetli iracr. lerle maksada laşmak mümkün olabilir. e Neş'elenmesi beklenen bir tip Ainkeradan Şük. Tü Erkoçanın sor- gusu dü şu: — Muvajjak o cak mayım? Zekâ ve neş'e durgunluğunu has rekete getirmek ve bu membalardı istifadeye koyul mak lâzımdır. * e t Saadet her zaman mevcuddur Okuyucularımız. dan Ercanın gusu da gu: — Evleneceğim eşimle mes'ud ola- cak tmıyım? Eşini seçmekte isabet edenler, küa racakları yuvanın saadet temelini at mış olurlar. An. cak devamlı bir heyecan ve sandete imş kân olmadığını kabul etmek ve ufak te- fek hâdiselerle de zaman zaman sarsılağ yavadaki havayı bedbahtlıkla tavsif eh memek lâzımdır. « Nefsine itimadı olan bir genç Edirneden Nural da karakterini 80. Tüyor: € Elinden iş gelir Ç | ve bıkmadan çalı. şabilir. — Kendini gösterici hareket. Terden uzak - kalır ve yumuşak başlı davramır. — Parayı düşünerek sarfet. mek ister. İnlizam kayıdlarile alâkasını| kesmez. Nefsine daha ziyade itimad et« mesi lâzımdır. göre Son Posta Fotograf tahlili kuponu İsim » DİKKAT Fotograf tahlili için bu kuponlardan 6 adedinir gönderilmesi şarttır.