* Son Posta . oım macera romanı SÖON POSTA 1:65 “İfşa eden idam olunur!,, Harb sanayi casusları sındaki mücadele Beni büyük bir korku ile dinleyen Litvanyalı mühendis derin bir endişe ve telâşla yüzüme bakarak : “ Hayr et mi, hayret mi ediyorsunuz? Makineme hayret mi ediyorsunuz? Makinem teknik bBakımından bir muamma mı ? ,, diye kekeledi, Yüzü sapsarı kesilmiş, gözleri kırışmıya başlamıştı Mösyö Mişel sanki hüviyetimin al- Undan ne çıkacağından son derece korkmuş g:bi gözlüğünün camları ar- kasında bir kurbağa gözü kadar irileş- miş güzlerile yüzüme bakıyordu. Be- nim bir Glektro-tekni doktaru olduğu- niu anlayınca: Oh Mösyöl. Elektro-tekni mi?.. Bir teknisiyen?.. Ne mutlu!.. Dedi, Ben hararetle devam ettim: Evet!, Ha... Şunu da liyeyim ki hâlis bir İngiliz de değilim!.. Irlan* dalıyımt. Bizim fransızca ne konuştuğumuzu anlıyabilmek için büyük bir dikkatle zımıza bakmakta olan Vielapolska (Irlanda) sözünü işitince - birdenbire heyecanla atıldı: — Ah, Mister!., Ben de hâlis bir-İn- giliz olmadığınızı zaten ingilizcenizden hissetmiştim, dedi. Sonra Litvanyalı- nın fena halde kaşlarını çattığını gö- rünce: — Atffedersiniz, mister doktor!. Diye özür diledi. Ben, — Vielö- polska'nın şübhesine - karşı .bilhassa #öylemiş bulunmak :çin gösterdiğim bu ihtiyatkârlıkta tamamile isabet ettiği- mi anlıyarak devam ettim: — Evet.. Irlandalı ve resmi devlet | fabrikaları namma salâhiyetle Parise | ge miş bulunuyorum. Benim böyle keskin ve kat'i bir sesle konuşarak yaptığım mukaddeme vanyal:mnın yüzünde endişeler uyandıı mağa başlamıştı. Bunu hemen farketli- ğim için derhal atıldım: — Ha... Merak etmemeniz için, muhe terem Mösyö Mişel, şunu peşin söyliye- -| yim Ki cihazınızı, hükümetim namına, esas itibarile angaje etmiş bulunuyo- | , rum. Hattâ lesbit edeceğiniz finta mu- kabil kaparoyu hemen tesviye etmek üzere banka çek defterimi de yanımda | . | getirmek ihliyatında bulundu, ve edeceğim. Bu sözümü işitir işitmez Litvanya- hmin buruşuk yüzünün birdenbire ih- tirasla dalgasandıfğını ve kâğıd tomarla- rını tutmakta olan ellerinin titrediğini farketmişti: — Ancak, Giye ilâve ettim., şimdi, mimi bir şekilde konuşmamızda hiçbir mahzur oimadığını zannederim. Onun için bir elektro teknisiyen olarak bir noktaya pek hayret ettiğimi gizlemiye- |* ceğim... Beni, çok büyük, âdeta korku ile ka- rışik bir merak içinde dinlemekte olan Lityanyalı gayet derin hir endişe ve telâşla yüzüme bakarak: — Hayret.. hayret mi?.. diye kekele- di.. makinem hakkında mı hayretini — Evet, Mösyö Mişel!. Bu cihazin vücude getiriliş larzı teknik bakımnı €an tamamile bir muamma olmak lâ- zım gelir!.. Litvanyalı gözlerini kırpıştırarak ke- keledi: — Muamma mı?... — Evet, muamma, Mö: Mişel! Doğrusu, makinenin vücude getiriliş ftarzına dikkat eden bir teknisiyen ilk bakışta hayrete düşmekten kendini a- lamaz!, Zira cihazın fizik ilminin umu- mi terakkisi asla nazarı itibara alınmua- dan, hattâ diyebileceğim ki, fizik ilmi- nin bu sahaya nid esaslarından hemen tamamile bihaber olarak vücude geti- rildiği derhal pgörülüyor. Litvanyalı birdenbire titredi. Âdeta Masanın üstünc sinmiş bir halde, yü- züme daha dehşetit bir korkuyla bak- mağa başladı. Babasının bu halini fark etmiş olan Vielopolska'mın yüzü kır- Mmızı kumaş abajurun ışığı allında bir kat daha kızarmıştı. Elimi hafifce masanm üzerine vur- dum: — Her halde gücenmezsiniz teknik bakımdan açık konuşuşuma, muhterem Mösy3 Mişel! Litvanyah birdenbire ellerini uzatıp başını heyecanla sallıyarak: — Oool. Hayır! Havri dedi. — Evet, Mösyö Mişel!,, Binacnaleyh Cihazın en son terakkilere aid oluşile umu den hi Litvanyalının yüzünaen dütün kanı çekilmişti, hayretten üri dudakları sarkmıştı. vücüde getirilişindeki bu eksikliklerin| yegâne ümidinin elinden gitmesi tehli- husule getirdiği tezad birdenbire insâ-|kesi karşısında nasıl titrediğini mü- na öyle bır fikir veriyor ki bu cihâz Ya|kemmel surette görüyordum. Haris Lit- hakikaten doğrudan duğru')fı b:r_ tesa- vanyalıyı bir enda fethedecek Bülebör düfle bulunmuştur, yahud da, eğer si-| ” <— ". ReR e Seeli / £ tin şimdi neden ibaret olabileceğini de zin gibi çok kıymnı olduğunu yakin- 5. n den gördüğüm Mmuhicrem bir mütefen-|Pek güzel tahmin edebiliyordum. Bir devlet samına salâhiyetler bulunduğunu taşıyan resmi bir murahhas azametile elimi cebime âaltım. Bönka çek defteri- mi çıkarıp masanın üzerine koydum. Gayet azametli bır tavırla: — Oto!. Bündan endişe etmeyiniz, |Mösyö Mişel, öedim. — Arkası ver — mamış birinin, hıç #eniamadan, doğru- n doğruya ve basmakalıb kopye et- uuı bir cihaz ok lu una tereddüd etme- Litvanyalının !. men heı'mn yüzün- deki bütün kamı çe! işti. Koca ağzı- nn izl düdakları havretten sarkmışlar- â. Bu dt . titremekteydi- ler. Heye ş nü titriyen e'lerile takmı Resimli zabıta hikâyemizin hal şekli '7 numaralı resme dikkuatle bakarsamız dürbünün gözlere tatbik edilen yerleri- nin ayni seviyede bulunmadığını görür- sünüz, Bu, dürbünü son kullanan ada- man gözlerinin bozuk olduğu ve dürbü- nü gözlerine göre Ayarladığı manasım ifade eder, Genç kizin - gözlerinin bozuk olmadığını 1 numaralı resme bakarak anlamış bulunuyoruz. Bu resimde dür- bünün görzlere tatbik edilen yetleri aynl seviyededir. Buna mukabil delikanlının gözleri boruktur. Gözlük kullarımakta- dır. Şu halde dürbün onun gözlerine gö- re Ayarlıdır, demektir. Böyle iken dür- bünü genç kuzn kullanmış olması ihti- mali mevcud olamaz. Bunları düşünen müfettiş delikanlınrım katil olduğuna hükmettl Delikanlı ya- kalanınca itirafta bulunarak — taraçada tekrar evlenme meselesi etrafımnda arala. rında münakaşa olduğunu, bundan mü- tevellid hiddetle bastonunu kızın kafa- sına indirdiğini, sonra elindeki dürbünü onun boynuna geçirerek kendisini tara- çadan aşağı yuvarladığını ve bu hikâye- yi uydurduğunu söyledi. gi ağa ça- lışarak: . Bir... diye kekeledi.. bir te- keş'$'er gibi!... Evet, bir Çok iyi söylediniz!., a hızlı bir st b Lit gözlerin çine bakarak, âdeta itbam eder gibi ağır bir tesle: Evet!.. Tamam, Mösyö Mişel!. Mut- ka Lir zesadüf eseri!.. Diye ayağa kalktım. Odayı birdenbi- re parib bir süküt Kaplamış Kısa b0 aturmakta olduğu iskem- Jesinde yai koca kafası pöri iskemlesine hüt Demin kâğıd tomarlarını kı tuğu ki makle an üstüne düşmüşlerdi. ret ledi.. cak mi?. sunuz?. Lâtvanyalının bütün ümidlerinin na- sık beynine yıkılmak üzere - olduğunu, şu halde Lıha7 Fikrınizden vaz mı geçiyo: Çünkü mütemadiyen ve muntazaman temizlenmiyen dişler çürümeğe mahkümdur. İraber Ankaraya giderek İnezdinde bütün kabamallar namına teşeb- Uyuşıurucu Maddeler Inhisarının mühim b İr kararı 1934 ve daha evvelki seneler mahsulü konsinye afyonların üç senel k taksitleri def'aten verilecek Memnuniyetle Haber aldığımıza — göre, Uyuşturucu Maddeler İnhisarı idare meclisi, 22 mart 938 tari . hinde yaptığı — bir. * toplantıda, bedel » derini senelik aa - | tışlarının ©, 90 una muadil — taksıtlerle beş senede ödemek Gzere vaktile tüe « car ve müstahsil den - topladığı 1954 ve daha evvelki se- neler mahsulü kon sinye afyonların ba- kiye Üç senelik tak- gitlerini bir nisan « müdürü Hamıa dan itibaren def'a- Osman Erkan ten ödemeğe karar vermiştir. İnhisar idarezinin, — isabetli ve sla - tematik bir çalışma tarzı İle son seneler zar- fında doğmağa başlıyan maddi imkânları göz önünde tutarak eaki taahhüdatını hattâ fç yıl evvel tamamen yerine geürmek hu- Hal kabzımalları Ankaraya bir Heyet gönderdiler Bir müddet evvâl, kabzımallariın — Küçük- pazar maliye şubesi arasında bir Ihtilâf çık- maştı. Maliye şubesi, kabzımalların töccar komisyoncu olduğunu iddia etmiş, beyanna- me vermeleri, defter tutmaları ve kazanç vergilerinin defter esasına göre tarh ve ta- hakkuku icab ettiğini İleri sürmüş, 935 yı- Afyon inhisarı umum hnın yarısındanberi bu esasa göre tahakkuk | etürdiği vergileri de bir misli ceza ile tahsli için Jeraya müracaat etmişti. Bunun üzeri- nt kabxmallar bu fikre itiraz De Ankaraya müracaat etmişler, Vekâlet, Ticaret Odasın- dan kabamalların tüccar komlsyoncu olup olmadıklarım sormuştu. Ticaret Odasi bir rapor bazırlamış, Vekâlete göndermiş, bu ra- porda haldeki meyva ve sebze komisyoncu- Jarının kabzımal olduklarını bildirmişti. Bu rapordaki mütalen terayizce de tasdik edil. diği halde, Küçükpazar maliye şubesi İşi tek- rür tedkiki itiraa komlayonuna —havale el- miştir. Komlsyon, kabzımalların aynı zaman- da kuru meyva ve mâhsullerin satılmasma da tavassut ettikleri için tüccar komisyon- cu addedilmeleri lâzım geldiğine karar ver- miştir. Bundan sonra birkaç maliye memuru hale giderek kabzmalların defterlerini ted- kik etmiş, sattıkları mallar üzerinde etüdler yapmış, kuru meyva da sattıkları için töccar komisyoncu oldukları mütaleasile teraen tah- gl muamelesini devam ettirmiştir. Maliye şabesinin bütün haldeki kabzımal İlardan bir misll çezasile istediği vergi fark- ları yekünn 60000 liradan fazla tutmakta- dır, Kabzımallar, yeniden Vekülete müraca: edilip iş halledilinceye kadar bunu kabul e- dip taksite bağlamışlar ve birer mikdar para | vermişlerdir. Kabamallar, aralarından Mehmed ve Veli- ibiyi murahhas olarak seçmişler, hukuk mü. İşavirleri dava vekili Şevket Karadere lle ııı—l Maliye Vekâleti | büste bulunmalarına karar vermişlerdir. Bu üç kişlilik heyet dün akşam Ankaraya hareket etmiştir. Kabatmallar, kendi haklarının teslim ve lade edileceği kanaatini taşımaktadırlar, Maamafih, diğer taraftan, maliye şubesi de vergileri haczen tahsile devam etmekte- Faır. Dişler mikrobların ve hastalıkların vücude lik hücum hattıdır. Bizzat ağzın ifrazatı ve yemek artıkları da disleri aşındırır, çürütür. erin, diş etlerindeki iltihablarm çıkardığı İrinlerle ve müteaffin havaların ise, mide kanserinin de dahil olduğu birçok hastalıklara yol Babit olmuştur. açtığı Bu sebehlerle medeni cemiyet içinde yaşıyan herkes çocukluğundan itiba- ren dişlerine azami itina göstermeğe ve hergün fırçalamağa mecburdur. R A YoO L Sıhhatinizi garanti eden en müessir, en saf ve en ucuüz diş macunudur. susunda verdiği bu kara muvaffakiyet ve hüsnü niy rü olduğu gibi piyasada şim yen çok sevindirici ve koruyucu bir hâdis€ şeklinde de izah edilebilir. Cidden çok Müşkül şerait altında işe başe hyan genç arenin, karşılaştığı kuvvetli ve çetin cebheleri yarıp seneden seneye daha yüksek muvaffnkiyetlere koştuğuna ve göse terdiği hüsnü niyete bakarak bundan sonrg afyoncularımızın ilerde doğacak her İmkân- dan azami derecede istifade — edeceklerine Şüphe etmiyoruz. Bu haber piyasada şayi olunca büyük bit memnun'yet uyandırırıstır. Bir müddetten« beri durgun olan af piyasasında dün Muvman başlamış, &: plyasada drogist afyonların fiatı 220 ye — iar düşmüşken dün 242,5 - 250 kuruştan satıslar yapılmıştır. Dün satılan afyon mikdarı 20-25 sandık kadar« dır: . Müstahsil köylüler ve şimdiye kadar elle. rinde mal bulunup da sntamaıyanlar da bi Thaberden fevkalâde memnun olmuşlardır. Bursa Sanayi Birliği İpekli tezgâklarının Tahdidini istiwor Bursa sanayi birliği İstanbul sanayi bire Üğine müracaat ederek — ipekli mensucatta istihsal fazlası olduğu. —Bursada — bulunan beş yüz tezgühtan mübim bir kışmının biz atâlet devresi geçirdiğini, eğer İstanbulda da ayni hal vakise, müştereken Vekâlete müra« eğat edilerek ipekli mensucat tezgâhlarınım idhalinin men'ini istemeyi teklif — etmiştir; Bursa sanayi birliğinin — hesablarma — göre, İstanbulda 850, diğer vilâvetlerde de takribem elli ki, Bursadakilerle beraber cem'an 900 tezgâh vardır. Bursa sanayi birliğinin bu müracanti Üzea rine, dün, sanayi birlitinde ipekli mensucat fabrikatörleri bir toplan'ı yapmışlar, İstan- buldaki ipekli istihsal ku hakkında gös rüşmüşlerdir. Toplantıda İstanbulda bulunan, 270 kadar tozgüh tesbi' edilmiş, Bursa sa« birliğinine idetası 350 tezgâh oluğ almadığı hakkında etüd yapılması kararlaşı tırılmışlır. Sanayi birliği bu hususlaki teda kiklerini yaptıktan sonra tekrar toplanılan cak, Bursa sanayi Birlifile müştereken Ves kâlete müracaate lüzum olup olmadığı karara laştırılacaktır. Ziraat kongresinde Egelilerin mütal>>' r ”İzmir 23 (Husus!) — Büyük ziraat kongree Bine Ege mıntakasından iki yüzü mütecaviş murahhas iştirak edecek, bilkassa bizzat zi- raatle müşteğil ki lerla şlrakine ehemea miyet verilecektir. Ziraat kongresine İzmir namına — tücaret Jodası tarafından &8 savfalık mühim bir raa por hazırlanmış ve İktisad Vekâletine göne derilmiştir. Raporun hazırlanması için açılan ankette tütün bahsine cevab verenler ara- saında Amerikalılar namına, dünya tütün pi« yasalarınca tanımımış İt arlımı İngllsh'in, Garty'nin, Glenn'in cevabları da vardır. İzmirin hazırladığı raporda üzüm ve ü« züm sanayli geniş bir yer işgal etmektedir. Üzüm mahstılünün kolayca — satılabilmesini ve istimlâkini temin için muhtelif ve mühim çarelere başvurulması İstenmektedir. 1 — Yaş üzüm ihracatı için, hususi tipler, Ge, yola ve yolculuğa uygun dayanıklı Üzüm yetiştirilmesi. 2 — Şarapçılığa ehemmiyet verilmesi... A) Bir üzüm enstitüsü tesisi. B) Şarapçılığın milli bir dava olarak el€ alınarak şarabın adetâ gu gibi her evde, her idarenin yükselt inin bir tezahü, k beklenilmia sofrada bulunmasının temini. C) Şaraptan ahınan-resmin Ugasile dahili istihlâkin ve ihracatın kolaylaştırılması. . D) Nümune bağları tesisi.. Raporda ehemmiyetle tedkik edilen mey« zulardan biri de makineli ziraat usulüdür, İKöylünün elindeki çalışma ve işleme vasıta Jları çok iptidaldir. Bir nisbet tahtında be ziraat Âletlerini yenilerile değiştirerek küye İlünün sâyını iyi kullanmak suretile her made Şdenin daha kolay ve daha çok istihsalinin İtemini. , Oda, köylüye traktör veritmesine tarafdar değildir. Pakat buna mukabil, daha pratik Jeiraat Aletleri, daha kolay, ucür alımır ve Kullamılır ve tamir edilir âletler verilmesine tarafdardır. I En makbul fındık cinsleri Giresun (Hususl) — Her yıl memleketimie se milyonlarla ilra girmesine vesile olan Ih« Tac maddesi fındığı, burada yedi cinse ayır. maktadırlar: 1 — Yağlı, yahud tombul findık, 2 — Bivri fındık, 3 — Badem fındık, 4 — Kara findik, $ — Kuş fındık, 6 — Yaban! fındık, 7 — Pa- Jaz fındık: Bunlardan en makbul olanı yağlı — veya tombul findiktır. Bütün dünyada rağbet şören ve Avrupanın bircok çikolala fabrika« Jarının kullandıkları fındık da bu fiındoklir, Bu fındıklar, yüzde yetmiş beş misbelinde iç olârak iİhrac edilmektedir. Kuş fındık 0ü tembul fındık gibi makbul addedilmektedir,