Ş ATRO: Ya h ze.__——e.. Kilalto ezeri yazacak, ter- &llen vardı. — Yazılan €serleri — oyniyabilecek Vardı 'ıı.,'" 4, fakat eserin hazırlan- N"*&. *— k':"“*ı“?lllıı Ve Ooynanması B 'i cu”"“ tiyatro himaye gör- & t &» Şt GA Tnüddet devam elti Mu- ’LM nbul vahsi olmuştu. Ki tro İhtiyacını ve bu ih- kh'yf”h ." lüzumunu biliyordu. Taaşt Tiyaf Yesinde Şehir tiyatrosu- B Pa Dun başına bu işden Rrti iiye y tüğrul Muhsini getirdi: kildy RYesini bir an esirgeme- Hiş t Pi İTetle ve gel Yüt $e Muntazam bir şe- G ü ç L tiyatrosu kuruldu. Te Bün Tepebaşındaki bina- İür İyi eserler seyret. Vuştuk. Bimiz'yok. Yalnız bir uı"“hı hu,,.m cperet te lâ- lardı y SPeret trupları bir '&sil bir Şehir tiyat- İf Gpereti de kurula- Y u“"l türküsü — opereti İluv“;:ıu bizim sahne- ik olan artıstleriy- h! "'“ııuun'“ içbi: Tİ Oğeret artisti de- V .)'"&.,e Yeni 0 SEnelerde operet ti- "ıu“ Brti. &k h I'YOCM ve bu "l.g ükaş v Tecekti düş İtej S öene BErLA aa BĞi çıkmadı. ıî'!n Nati ]_"*“' Oynanan operet- Mq'ı Bıı., Yet Öi F : B(%yaz perdenin hayret uyandıran sırları İnema stüdyolarında evleri, ormanları, denizi ve kasırgaları ile bır Cenub adası nasıl vucude getırılır şün- |t SON POSTa için de, sessiz işleyen lerini uçururlar, £ — Nollyvood sahnesinde bir Cenub adası: Kçin bir rıhtım, bir geminin galon su lâzımdir. üçde 6 — Hattıüstüvaya mahsus hafif Tüzgürları tazild HakessecAR AA AAA AAA Bunun ikisi ve 981 bin — işte çu - şekilde, fime alınır, ep, ya hlç' lİsmelHu!usll Şehir tiyatrosu komedi kışmı temsillerinden bir sahne Ldiği gibi, davul patlamış, opera kum- pinyası illâs etmişti, fena oynadılar.. tulüata müsaid olmiyan- larını halk tutmadı. En son - oynanan, Bugünkü vaziyetten bahsatmek istedi- | Feridunun tercüme ettiği «Kiralık, Sa- rinde ğ m için olmuş, geçmiş şeyler Cırmıyacağım. Bu tiyatro mevsiminin * şında idi, biz operet tiya nun ka- ımmış olmasına üzülürken — «Operette stlerimiz komedi ve vodvil r. Onlar bu yıl operet! tiyat- vodviller ı-osundu güzel komediler ve hıyacaklardır» denilerek yatrosu bir komedi ve vod' haline konul: muştu. Komedi ve vodv: tiyatrosu birkaç ye- Oynadılar ve niha-İni eser sahneye koydu. Fakat biz bun- *'l olan iki kadın | ları seyrederki b Neccarın söy-|dük, sahneyi birçök küsurlar — gör- i konulmadılar, artistler tilıke ta şu hükmü verebilirdik: — Bu tiyatroda kamedi, vodvil oynan- maz, tulüat eseri oynanır.. Artist tulüata meyyaldi, operet oyna- dığı zaman tulüat yapmıştı ve o onda öy- le bir huy olmuştu ki., artık bütün var- lığını tulüata bağlamış, tulüat yapmasa yaptığını ne kendi beğeniyor, ne de halk beğeniyordu. Çünkü komedi ti nun seyircilerinin ekseriye' şuü veya bu eser için değli; şu veya bu aktör için tiyatroya gelenler teşkil ediyordu. (Devamı 12 inci sayfada) 8 — Bir stüdyoda Cenüb denizleri adalarından biri, 7 — On iki tayyare motörü işleyince, işte böyle kavga rüzgür makineleri, kumaşdan kopar, Aktörler buna karşı koymaya çalışırken, yangın dikilmiş borulardan bava geçirerek aktörlerin elbise - tulumbaları mütemadiyen su fışkırtır. M___ e 7' TU a dekordan — palmiyeler ve binalarla Sayfa 1 4 — Bu Cenub acamı sahili, sun'ldir. Kakaş ağaçları, okaltptüs ağaçları le, burma dalla « ... gından vücüde getirilmiştir. $ — Hollyvood'da bir kazan içindeki fırtına ve bir teknenin parçalanmazı, ererereLe Doğu mektubları : Erzurum Sarıkamış treninde çay âlemleri Kompammandıkı memur xobaya iki parça odun attı mı kendinizi sıcak bir âlemde bulursunuz Sarıkamış 11 (Hüususi) — Bu mevşim- de Sarıkamışa gidilir mi diye yolumu kesmek istediler. Arkadaşlar: — Ayol ne acelen var, baharda gider- sin, diyorlardı. Baharda herkes gider. Gazeteci kışın gider. Ben de onun için kânunusaninin ortasında yola çıktım ve en büyük müş- küllerle karşılaştığımız halde Sarıkamışa doğru yol aldıkça, arkadaşlarımın — ve- himlerinde haksız olduklarını gördüm. * Erzurumu, Sarıkamışa 180 kilometre tülünde dar bir hat bağlıyor. Bu mesafe- yi bu tren yavruları 16 saatte kat'edi- yorlar. Yani bir beygir arabasından biraz daha hızlı gidiyorlar. Tren yavruları de- dim. Uzaktan gidişlerini Evvelâ: — Maşallah kırk bir kere... der, ve sonra da muhakkak, sonuncu vagonun arkasından tutup bütün katarı tek bilek- le durdurmak hevesine düşersiniz. Lokomotiflerin, yaniarında bir demir- den heybe var. Onların içinde de kriko- lar bulunuyor. Kriko ne mi, trende ne münasebeti mi var? Hani otomobillerir. seyretseniz... lâstikleri patlarsa, otomobilin tekerleği-- ni askıya almak için bir demir ya... İşte ondan. vardır Canım efendim; evet biliyorum. Loko- motif tekerleklerinde lâstik yok. Vagon- larda da yok ama, bu lokomotif yavruları sık sık, raylardan fırliyor! maz taylar gibi... Başka lement kelimesi büyük bi> şeydir. Bura- da ise tehlike pek kazadan bile madud değil, tıpkı Ganj sahilindeki Hindimnin senede bir iki kere kolera olması — gibi, lokomotif ve vagonlarda sık sık, Derail- lement hastalığına tutuluyorlar, * Trenlerin birinci mevkii yok. Tıpkı Avrupa ve Amerika katı ındaki gibi üçüncü ve ikinci var. Fiatları ucuz. Ha hemen şunu söyliyelim. Olur ki bu civa« Ta gelen tüccarlar filân bulunur. Ellerindeki on beş günlük, bir aylık, iki aylık biletlerle, gazetecilerin permis. leri bu trende sökmüyor. Bu yavru hır- «Ben ondan buralara kaçtım mı benim yakamı birakmıyor- sunuz» diyor. Ve düüdü...t, tiz bir sez, çıkıyor. derhal yala orum ki, burada treni çin filân kaçıran bulunmaz, erçi zamanında kalkıyor ama, bir dakika geç kalan bir delikanlıca za hud atletçe bayan biraz koşup ark dah atlıyabilir. (Devamı 12 inci sayfuda) L N