Mubi, 1 inci sayfada) kuvveti deği! mi - 7 la, ba K “Zamanla her şey ola- Ya e bugünün işini in lere. Eviz Va çelit * Züman, geç ve gür de kalay # i # siz ise Yapabilirsiniz. Eğer bu , deveyi sür'at- » hiç olmazsu bir teşkülüt sistem ve teşkilâtla ça - 7 İp getirip Tİ # genin; «Bu sözler, hâlis Mür'e şeklinde samimi bir tirdiği bu makale, meden: Yatandaşlarımızda yersiz tar. li ri iü i / Eş 7 dururken ortaya bir «Ya - » <karmak, Yabudüleri İYen bir yazıcının göster - Belen bir haksızlıktır!. di- il #, # Mean) re kapa, büyük bir ta- simi bulunan ma - Pia in inde: s ia inden Bay Samuel Birgenin iddalarına şu AE Min rab veriyor: , i Bu t lisesinden mozu - ekte, eektebe girişim, sadece, oturduğum semtte bu <vimize en Pakaş amrdde okumak beni, türk- €n mahrum bırakmadı: yakın mekteb ol - Benim, Yerden ğa kardeşim ise, Yürkçeyi * Üç nesil arasındakı bu bu muharririn iddiasını Mer, Kâüdir sanırım. m elensde ökurken, bu - talebelerin yarısın - Türktü. Onlar arasında, Gö- takımının meşhur Leb- Suphüsini hatırlıyorüm. olan Nazif, şimdi kayma - ve Rüşdü, şimdi doktor de Beneberiticki sınıf ar- akika, Beliveren bu isimleri, sadece in den şüpbe olun - Beneberii 2 Beneber'le girmiş - Türk mekteblerinden ayakları için mi? Yoksa, İla iç Üy Ysanmdan üstün say- “vet, iniz muharrir, bu suailere veremiyecek, ve haksız Mlryacaktır, kanatindeyim! * nd İn Vi #üctarından (o Bohor musevi mekteble- teblerinde yer bu- ler, ir Türk idadisin - € ben eminim ki, bir okumak imkânma sa - bir ömsevi, bir musevi #*tnek gafletmi göster- Tm DERŞ R i ğ. İRK cearlandan Sarmal Ke. /#p £ Hİ > bütün bildiklerim, Sa- Kemal diye tanırlar. £k mektebinden mezu - da, iki senedir, Işık Jise- si dendir. Ve muse. Kİİ, £ £ li kir değişterdiğim şey, İdir. Daha doğrusu, Türk. biç bir tarafım kalmamış- İnsan, bahsettiğiniz m rencide olursa, çok İf İş 1777 fini 1 ; ğa Alliance mektebi, fa- bir va okutan bir mekteb- Mektebde okumak im- sahib bulunan mu - mektebinin sruflarına 7 yri | i Musevi . Türk meklebierine » âdeta kıskamılırdı. Mm, rilmmatla bir dn- İk Türk avukat Müdatsaya çalışıyor. 7; İ; ği i j Hi * Ve ben, bu memleketin Tisanmı, bu mem- leketin kanunlarını Jâyıkile bildiğimden emin olduğum içindir ki, bir Türk avu - katından yardım istemek Yizumuru bile duymuyorum; müdafsamı kendim yapı- yorum, Çok yakin bir günde, size bu da- veyı kazandığımı da müjdeliyeceğimden eminim. O takdirde, karşımdeki avukatlarla bir Ukte, bahsettiğiniz muharrir de bu çü - rük davasını kaybetmiş olmuyacak m? Maruf musevi tüccarlarından Marse' Blomental'ise: — Ben, diyor, evimde, bile babamla, ürkçe konuşurum. Bizi fransızca görüşmiye mesbur edenler, ba muharrir gibi, bizim fransızca görüş - hoşlarıdığımızı sanan Türklerdir. Musevi olduğumuzu öğrenir öğren - mez, bize fransızca hitab etmeyi âdeta i- det cdinmişler. Onlara bile türkçe ko - ruşmalarını ihtarı düşünüyoruz ama, gü Tünç olmaktan korkuyoruz. iv ve Kumaş tüccarı ve terzi Jak Ferha: — Babam, ben, ve küçük kardeşim, Türk mekteblerinde okuduk, diyor ve lâ ve ediyor: — Bâbam Türk ordusunda şehid düş- tü. Yarın ayni âkibeti, ben de, bugün bir; nde okuyan Ve müsaade ederseniz, ben artık uğ - runda can verdiğim bu memlekette, beni, Türk dilini sevmemekle itham edecekle- 4 re müfleri sıfatını verebilirim! * Maruf musevi avukatlarından Franko ise, sualimi gülerek karşılıyor, ve: — Siz diyor, kaç yaşınızdasınız? Ben cevab verince o ilâve ediyor: — O hâlde, on sene sonra, buradan bir daha geçerseniz, zinhar hana: İ — Bonjur! demiyesiriz.. Zira oğlum- dan dayak yersiniz! &.T. Muhittin Birgenin cavakı Bu cevabları arkadaşımız Muhittin Bir- mukabelesi: Barı Yahudi dostlarımızın cevablarını gördüm. Fakat bu cevablar, beni tatmin | etmedi. Ben «Yahudiler biç türkçe ko - nuşmuyor ve yahud konuşmak bilmi - yorlar» demedim ki benden şikâyete hak- ları olsun. Fakat, hususi hayatlarında, bilhassa yüksek sınıfa mensub olanlar iranmzeayı türkçeye tercih o ediyorlar. Ben bunu söyledim. Bugün, münevver Yahudi içinde düzgün denmez bir türk- le ve güzel ifade Be yazmıya muktedir ölan Yahudi, münevver tabakada yüzde seksenden fazladır; hattâ, münevver ia- İbakanın yukarısma doğru çıkıldıkça Fransız kültürü kuvvetlenir, Türk kül yazabilenin zisbeti azalır. Dün, arka - daşımızın tesadüfen konuştuğu Yahudi. ler İstanbulun tüccarlarıdır. Onların "#ürkçe «konuşmaları» elbet tabiidir. Fa- İkat, sıkı bir türkçe imtihanından mu - vaffakiyetle geçebileceklerini de hiç zan- netmem. Benim son zamanlarda dikkat ettiğim bir şey daha var: Eskiden, Yahudi dost- larımızın Fransız kültürüne bugünkü ka- dar mağlâb olmadıkları devirlerde, Tür- kiyede mükemmel türkçe yazan, Türk gibi düşünen ve Türk gibi duyan Yahu- diler vardı. Bugün onların bir kısını öl - dü, bir kısmı ihtiyarladı ve bir kısmı da Mhtiyarlıyor. Yerlerine kimsenin geçtiğini görmüyorum. Eskiden Yahudi şairleri - miz vardı; Yahudi muharrirlerimiz vardı; Yahudi hocalarımızın adedi fazlaydı. Halbuki, bugün fransızca şir yazan Ya- Eudiler, eskiden türkçe şiir yazan Ya - hudilerin adedine nisbetle bir çok defa fazladır. İstanbulun fransızca matbua - tını yazan veya tashih edenlerin çoğu da anlardır. Halbuki bizim aramızda, Türk matbuatında onlardan hiç kimse kalma- dı Muhtelif şark ve garb dilleri arâsında mukayeseli bilgilerime istinaden, Ya - hudi dostlarımızı temin ederim ki Av - rupada türkçe derecesinde kolay biz dil yoktur. Eskiden Arab harflerinin güçlü- Zünden bahsedilerek, bundan dolayı türkçeyi öğrenmenin kolay olmadığı söy. İenirdi. Şimdi, türkçe okunup yazılması Jkat Hürü Ergenin ikazı Yahudi vatandaşlar arasında| Büyük Önder dün açılan : akisler uyandırdı, “İftira ediliyor!, diyorlar | otel o Termal Yalovaya şeref verdiler (Baştarafı 1 inci sayfada) Bizdeki Yahudi meselesi! Atatürk | Dünkü yangında zarar: 1,000,000 lira! (Baştarajı 1 inci sayfada) lar, miwazzam bir insan kalabalığile dol - med, Ziya, Naki, Salih Bozok, Ali Kılıç, | muştu. İsmail Müştak Meyakon, devlet ziraat iş-| Şehrin hemen her tarafına, kısı bir za iletmeleri kurumu idare mechsi âzasın - Gan Kavalalı İsmail Hakkı olmuşlardır. Otel bugünden itibaren umuma açık - tar. Otel güzeldir, ferahdır, konforludur, su tedavisme aid alât ve techizat mü - kemmeldir. Bütün güzellikierile beraber şıktır. Açılış günü akşamı iyi bir müzik , İve güzide davetliler oteli şenlendirmiş- lerdir. (AA) İzmitte bir talebe Öğretmenini Öldürmek istedi (Baştarafı 1 inci sayfada) i ilimler öğretmeni Hilâliyi tabanca ile dürmek teşebbüsünde bulundu. Büyük bir talih eseri olarak bir facianm önü alınmıştır. Öğrendiğime göre hödiseye sebeb mu- alimin, Sermed isminde son sınıfdan bir talebeye az numara vermesidir. Hâdise şöyle olmuştur. Öğretmen Hüâl öğle üzeri mektebin tuvaletine gitmiş, bu sırada da Sermed ismindeki talebe tuvalet önünde'dolaş - mağa başlamıştır. Öğrelmen tuvaletten çıkarken Sermed tabancasını çekmişse de o sirada orada bulunan Ahmed ismin- de bir talebe koluna vurmuş ve tabanca İyere düşmüştür. Bu suretle facianın önü falınmıştır. Hidise hakkında mekteb idaresi tahki- Bu hâdise ile alâkadar oldukları zan - nedilen talebeden Sabih, Kâzım, Fethi ve diğer Fethi de ortadan kaybolmuş - lardır. Hâdise İzmitte büyük bir teessür uyandırmıştır. Elektrik Şirketinin kömür ihtiyacı Ankara 22 (Hususi) — İstanbul E- Jekirik şirketinin kömür ihtiyacı hak- kında Nafla ve İktısad Vekâletlerin - den yazılan nizamname Vekiller Hey'- etinden geçerek mer'iyete girmiştir. Voleybol maçları İstanbul Voleybol Moritörlüğü tarafın - dan Yin edilen voleybol maçları Ajan ta - rafından geri bırakılmıştır. Bu müsabaka - lar için alâkadar Klüpler ayın 28 inde mın- aku merkezine davet edilmişlerdir. Bu mü- sabakalar Için yeniden fikstür çekilecektir. sesten esemasanmananmmmneensnanmmssmnasi da en kolay dil oldu, fakat, meydanda ne Yahudi şairi kaldı, ne de Yahudi muhar- riri Buna mukabil, yarın bir fransızca mecmua neşredecek olsak, Beyoğlunun Yahudi münevverleri bize en az on dü- xüne muharrir verebilir? Bize lâzım olan, esnafm ve tüccarın söylediği türkçe değildir; Türk memle- ketinde, Türk halkını mal satacak olan kerkes türkçe söyler. İsteniler. şey, türk- genin Türk Yahudisi için kültür dili ok masığır. Yahudi, türkçeyi kültür dili o- Jarak tanımadıkça Türkleşemez; bu Ya. kudi için değil, herkes için böyledir. Ak man Yahudisi Alman, Fransız Yahudisi Fransız, Macar Yahudisi Macardır; çün- kü, oralarda Yahudi için başka bir köl - tür dili yoktur; Türkiyede de Yahudinin kültür dili Türk dili olmadıkça, Yahudi «bön Türküm!» demeğe hak kazanamaz. Çünkü Alman olmak, Fransız olmak, Ma- ear olmak, Türk olmak «ben oldum! de- mekle mümkün değildir. Bunun için Ya- kudinin de, bizler gibi, ayn; kültür için- de erimiş ve bize karışmış bulunması lâ-| ,, zımdır. Bu bakımdan Yahudi geriliyor; maalesef, geriye gidiyor. Buna mukabil, Ermeniler ilerliyorlar ve artık ana dil - leri olan ermeniceyi hiç konuşmamıya 1i- zımdır. Bu hakikatler söylenir ve bunla- nn tesirleri de olursa bu memlekette, wan içinde yayılan yatigın haber, ta - savvur edilemiyecek derecede geniş bir alâka uyandırmıştı. Katırcıoğlu hanı İstanbulluk il lk için: de bırakan bu yangın, Katırcoğlu ha - »ının en üst katındaki ahşab kısımdan çıkmıştır. Vaziyetin daha kolaylıkla kav- ranılabilmesi için, evvelâ kısıca, dünkö müdhiş tehlikeyi, * büyük bir zararla da olsa « hafif atlatan bu han hakkında ma- lümat verelim: Katırcıoğlu hanının bir cephesi, Pos- tahane arkasını bakmakta, bır cephesi| de, Yeşildirekten Sultanhamamına inen yokuşa isabet etmektedir. «3» sene Cv - vel inşa edilmiş olan bu meşhur han, s- İbik bahriye nazırı Mahmui Muhtar Ps- şanın varislerine aiddir; ve bir kısa dört, bir kısmı da yedi katlıdır. 400 bin lira kıymetinde olan. ve Ün - yon siğorla şirketine, 250 bin liraya si - gorta edilmiş bulunan han, varisler he- sabına Fuad adında bir zalla muavini E- sai tarafından idade edilmektedir. Bu hanın içinde bulunan, muhtelif sermayedarlara aid mülkün kıymeti 10 milyon lira tahmin olunmaktadır. Hanın alt katlarında kalorifer vardır. Fakat sade en üst katına tesisa: yaptıri- mamıştır. Bu kat ayni zamanda, köğir hanın yegâne ahşap kısmıdır. Ve yangın, bu kısımdan çıkmıştır. Hanın nere'eri yantı? Şimdi biraz da yangının çıktığı bu ka- tın vaziyetini gözden geçirelim: Bu katta, bir kontr plâk, bir de çuval imalâithanesi mevcuddur. Doyçe Oryent, Osmanlı ve Selânik Bankalarına ald ku- maşların depoları da bu katta bulurimak- tadır, Ve kolaylıkla yanabilecek cinsten clan bütün bu mallar, tamamen sigorta - hıdır. Yangın, yukarıda bahsini ettiğimiz çu-| val imalâthanesinden çıkmış ve kat ta - mamen yânmışlır. İtalyan tebaasından bulunan Penço Muncire adında bir A? - man musevisinin malı olan bu imalâr - hane, soba ile ısıtıldığı için, bir çok kim- seler, yangının sobadan sıçramış âteğ - iyice anlaşılabilmiş değildir: ber verdiğini iddia etmektedir. Halbuki itfaiye, bu iddiayi tekzib edi- yor, ve: — Yangın, diyor, bize, Beyand kulesi tarafından, ve saat tam 15,20 de haber verilmiştir. Vâkıd ismin; hatırlıyamadığımız bir yabancı da, telefonla bize yangım bil dirdi, Fakat bu haberin bize bildirildiği Filhakika yangını, itfaiyeden haber al- dığını söyliyen zabıtadan (edindiğimiz malümata da bakılırsa, itfaiyecilerimizin iddialarına Mmanmak, daha kolaylaşmaz- tadır. Yangının çıktığı imalâthane Yagının çıktığı imalâthane, yangının Türkün mikdarı çoğalmak gibi iyi bir ne- | çıktığı saatte faali nmuyordu. tice elde edilir; bunu biz Türklük bakı- | Hattâ, elaman in çıkı» mından isteriz; fakat, bu neticeyi asi İşından bir sast sonra, hâdise mahalline Yahudiler ve kendi menfaatleri namına | yetişmiş, ve kendisile görüşen muharri- istemelidirler. Son günlerde Komanyada | rimize: cereyan eden haller Yahudi dostlarımıza | — Hiç bir şeyden haberim yok... Han- ibret misali vermelidir. Türklük içinde|da yangın çıktığını bana, kimin tarafın hallolmamış bir Yehudiliğe (karşı kuldan yapıldığım anlıyamadığım bir tele merslekette kuvvetli bir reaksiyon çıkrm- | fon bildirdi. Ve ben, bir muzipliğe kur « yacağı ne zamana kadar temın edilebilir? | han olmamak için, derhal, Beyanü kule M.B, (sinden malümat istedim. Onlar da, bu kara haberi teyid edince, bir otomobile atlıyarak, Yeşilköydeki evimden > şimdi buraya geldim!. demiştir. Han hama'ları re diyorlar? Han hamailarından Ali: — Hanın yandığından, diyor, içinde olduğumuz balde, bizim bile haberimis yoktu. Bize sokaktan geçen Bir yolcu: -—— Yahu, yanıyorsunuz! dedi. Yukan çıkıp vaziyeti görünce, şasıp kaldık. Fa. kat, hiz daha haber vermiye vakit bula madan, itfaiye kapıya dayandı. Meğer onlar, bizim yandığınuzı, -bizden evvel haber almış İtficiyenin gayreti Bu sözlerden de anlaşılmaktadır ki, it fsiyemiz, dünkü yangında, harikulâğs bir sür'at göstermiştir. Fakat buna rağmen, ziyanın büyük o « laşu, yangınm, çıkışından 20-2) dakika sonra görülebilmesinden, Bınada bulu » nan malların, kolaylıkla yanacak cinsten oluşundan, ve yangın yerınde karşılaşı lan su buhranındandır. Ve bütün bu se- bebler yüzünden, ancak 3 buçuk saatte söndürülebilen yangındaki zarar mek - ri ) darı, bir milyon liraya yakın tahmin © « İ lanmaktadır. Bu mikdara bi i, sade yanan değil, itfaiyenin cansiparane laaliyeli esnasın- da, kırılan, ve ıslanıp bozulan mallar da dahildir. Denizden de su alındı Saat tam 15,30 da, vak'â mahalline yes tişen Fatih itfaiyesi, yangının dehşetini görünce, derhal Beyoğlu itfaiyesin de yardıma çağırmak Jüzumunu duymuş « tur. Ve bu davetten 17 dukika sonra da, Beyoğlu itfaiyesi de, yangın yerinde va- zifeye başlamıştır. 'Bu esnada, vak'a mahalline yetişmiş bulunanlar arasında, emniyet direktörü Salih Kılıç, itfaiye kumandanı İhsan da vardı, İtfaiyecilerimiz, muhtaç oldukları s3- ya, sade hanlardaki sarnıçlardan, civar- daki terkos musluklarından değil, de - nizden bile almışlardır. Ve, yangın yerine hayli mesnfede bu- İunan denizin suyundan istilnce edebik mek için, itfaiye hemen bülür. hortumia- rım yollara sermiştir. Bir itfalye çavuşunun söylediğine gö - re, dün, Sultanhamamındarı denize uza talan 25 hortumun uzunluğu 625 metre- dir. Bu hortumlar yüzünden, yangının devam ettiği müddetçe, Iramvay, oto - mobil, ve otobüs münakalâtı da durmuş» tur. * Han, çıra kolaylığile yanabilecek eş « yalarla tıklım tıklım dolu olduğu için, yangın, korkunç bir sür'atle genişlemiş“ tir. Kısa bir zaman içinde, bu kızıl âfet, kos ca hanın her köşesine yayılmış, Eminbey harının saçaklarına sarkmış ve Kendiras hanımı tehdide başlamıştır. Hattâ; bir aralık çatıdan sıçrıyan ateş- ler, Katırcıoğlu hanının en alt kâtında bulunan tiftik stoklarını da yalamıya başlamışlardır. Ve bu suretle, vazilesi ikiye bölünen ilfalyemizin kahramanca gayretine rağ- men, bu.#iftiklerin kül olmalarına da mö- ni olunamamıştır. Tahkikat İtfalyeyle birlikte, adliye ve zabıta da faaliyete geçmişlir. Bir taraftan itfaiye- ciler slevlerle boğuşurlarken, bir taraf. tan, nöbetçi müddelumumi muavini Re - şad Saka da tahkikata başlamıştır. Han bekçileri, yanan imalâthanenin sahibi ilk İsticvab edilenler arasındadır. Maamafih, dün geceden bu sabaha ka- dar bilâfasıla devam etmiş olan tahkikat esnasında, 40 dan fazla ifade alındığı hal de, henüz kat'i vaziyet tahakkuk etme « miştir. ün gece, tatil dolayısile bulumamı - yan bir çok kimselerin do bugür dinlen- melerinden sonra, hâdise tamamen fa - vazzuh edecektir. Dün, yangın esnasında, yağma heve « $ine düşmüş fırsatçı çapulcular da pey * cahlanmıştır. Fakat zabıtanın sıkı kor - denu, bir çöpün bile bu suretle kıybok -İ masına meydan bırakmadığı gibi, b'r kaç sabıkalı da tevkif edilmietir. Saut 15 de başlıyan yangın, saat tam 18,30 da, yani çıkışından vam üç set, 30 dakika sonra tamamen söndürülmüştür,