ETARğ öit Yazılar Undan dört bin sene ka- dür evveldi. Suriyenin As- Brih bir Civarındaki — çobanlar b""ııq karşısında — kaldılar: » Br Büvercinler peynir, ekmek , —îrJ,.r 'e ti büyük bir eeıuetleı bt her Asına sokularak çalıyorlar, (a<l Üi Ve hepsinde âdet olduğu Ny,,“ Orucıkta veya biraz ötede ye- p ll l bir yere götürüyorlar - BBi yi İŞİ Merak ettiler. Güvercin- ’ Tni %hî“'*?leri nereye götürdükle- Ü üner yadk için gözlerile takib ederek Nİ hiz yargaçları, tepeleri geçtiler. Yük- Üklerini © kayalar içindeki bir oyuğa inan hi Rördüler. Oraya — vardıkları Kü AYretle bakakaldılar: Böz N"':hkunyiund. Minimini ve çok h,m Vardı. Güvercinlerden bir 'l'i ağızlarında getirdikleri süt * Peynir ve sair yiyecekleri Cobunlar , TiYorlardı :ıhır.ıl oldh-“ kızın insandan üstün bir "d.qnug“"' hemen inandılar İn - U Mabudl, h arın onu muhafaza ct- ::kı,. d_P © Yoktu. Fakat orada bi - tn Ninüsü kıyamadılar. Asur hüküm- TA Bötürü, Üsün emlâk işlerine bakan na « Emlük P verdiler, Köydu, MN kizin adını Semiramis (Bemz, n b yt takl aa İti Zakş v."’““ Büyüdükçe güzel- Türde Sesaretile de herkesin gö- ladı. Bi ecek yaşa gelince Hlerden birine verdi. kocası onu çıldırasıya se. Ğ 9 Se Nu vap HM'L"W'X 0 Sitada y &M—:'“! hükümdarı Ninüs, şim- Bi ü"l'm:. Yani Bakter denilen mem- _:ln Yaliler T sefere hazırlanıyordu. a: k ı_mı Semiramisin koca - Beki Tile birlikte çağırdı. tde kadınların da koca - 'lı:"la,,,d;:"be Bittikler; çoktu. He- | her z yi kumandanlar hemen ..'"""llı Man götürürlerdi “"hı. Gt kocasile birlikte Bakter Yollanan büyük Asur or- Nîh :':7— Onu tanıyanların hepsi Mı _uıı karşısında hayran ol- %hı i alamıyorlardı. Fakat m"'m hayatı olduğu için çok wm:nua imkân olmuyordu. N::L" ıu,h.“,'(: başa bütün İranı * & seline bulayarak geçti, _'hı düşmaş 2€ bir kaç zaler kazandı Üo M retiş hhüknmm. o mıntakanın ı.% a lesine kapandı. da _r:l TMuhasara etti. Merdiven. a harb kuleler: yaparak ka- '""'İhnıw yapılan hücumlar Tni M (Koçbaşı) larla kapı- v HS:: Ve döymenin de neti- %—çq' üü Kaledekiler ne kadar q.ı de ea Yttalıkla harbediyorlarsa ;,.Bıı"“" © kadar şiddetle hü- G, Ttlarn bi wınh ::: bır(_nda bir askerin ka- ;.k, Cesaret .]âı Börüldü. Diğerleri de —“.. "lıı ka arak arkasından yürü - Tn Mra baştaki asker, maz - işîa:ale müdafilerini yere " -_hm da kendisinin ya. Mi ÜR aij sin ediyordu. ğeç » Sihayet ğ Tn Ne Si k muradına er- Süyük p danberi bütün hareketle ikeri her h:ı::le takib eden meç - lt ::;" ni vlımmık istedi ve Yü Usu K zafoyi yenltye girerek ton 've e .mhrq Zorla M:üldığı sırada — meçhul i ku_ rım önüne geti - 'lr.,hm SND k istemiyordu. Bu- Olduğu Sün ö SüNkü o bir kadındı. ıhn hıdır ve de, cesaretine Olduğu, :u Tülmuştu. M Öğrendiği zaman: irle, İYord ıLnı HTE Güvercinle lmadığını gösterdim.,, SON POSTA —— N SAYFALAR —| l ler taİ'—âfından büyütülen ilâhi kadın ; bulunan bir taş diktirmiştir : “ Tabiat beni kadın yarattı. Fakat ben y Yaptığım işlerle en cesur erkeklerden farkım o e larile örterek 1tırken | a ) Gemekgi” Süriye dilinde (güver am sene ıgq—ırd? için değil, bu kadını bulduğu b için mes'uddu. Fakat onun mes'ud olması için bir baş- kasının bedbaht olması lâzım gelmişti. Ninüs çok yaşamadı. Öldü ve güya bin ayak yüksekliğinde bir ehramın altına gömüldü. Semiramis başlı başına hükümdar oldu, Büyük dirayet ve zekâ eserleri göster di. Ninovayi bırakarak (Bebil) şehrini kurdu ve onu kendisine payitaht yaptı. Şehrin etrafını yetmiş fersah uzunluğun- da ve üstünden yanyana alu araba ge - İçecek kadar kalın bir duvarla çevirdi Dağlar arasında geçidler açtırdı, sedler, miştir. Dünden itibaren ise şehir hu - mabedler, saraylar yaptırdı. dudları içinde otobüs çalıştıranlar din Asurileri zaferden zafere ulaştırdı. Mı- İTenmeğe başlamıştır. Bunlar, hatlarda sır ve Habeşistanı aldı. Fakat Hindistana lo'_ub' çalıştırmak için yapmış olduk- yaptığı seferde fillerin karşısında mağ -|ları müracaat tarzlarını, ne yolda ruh- lüb oldu. Payitahtına döndü. Artık ora-|satname alabildiklerini — müfettişlere dan çıkmadı ve memleketin imarına ça -|anlatmaktadırlar. Dün bu şekilde din- hıştı. Semiramisin oğlu Niuyas büyüdü. Annesini tahttan indirmek ve onun ye - rine geçmek istedi. Zeki ve cesur kadı - vın analık hisleri hükümdarlık arzusunu yendi, tahttan vazgeçerek oğlunu — hü- kümdar yaptı. Semiramis vaktile Mısıra gitliği za - man orada bir kâhine: — Benim istikbalimi söyle! — Sen bir gün garib bir surette kaybo- lacaksın, sana ondan sonra mabud gö - zile bakacaklar! Semiramis oğlunu tahta çıkardıktan mıummın&ww:pı'umw tirmiştir. — Sen kraliçe olmağa lâyıksın! Hattâ |farkım olmadığını gösterdim. Kocı.ıını çağırdı: keklik farkı sadece fiziyolojik değil mi- medi ve Semiramisi kollarile sararak ça- * cası kendisini öldürürken kral yeni kra-| Ninip ve İstar denilen mabudlardır. Ha- yuyordu. O şimdi, düşman kalesini ele | dan daha güzel ve faydalıdır. din!leniyor eti müfettişleri dünden itibaren ted - altından çıkarılan duvarları YAZAN: ——— ; Jüstünde şu yazılar bulunan bir taş dik- d- I [ Kadircan Ka"ı — Tabiat beni kadın yarattı; fakat ben yaptığım işlerle en cesur erkeklerden kraliçelik senin hakkındır. Bugünkü olgun ilmin iddiasını dört bin Dedi. sene evvel isbat etmiş! Kadınlık ve er - — Bunu boşayacaksın! dir? Aramızda nice erkek şeklinde ka - Kocası sustu. Ninüs başka söz söyle-|dın ve kadın şeklinde erkek var, dırına doğru dü. 'Tarih diyor ki: (Ninüs ve Semiramis) Biraz ötede güzel ve cesur kadının ko- |in insanlıkla alâkaları yoktur. Bunlar liçeyi kollarının arasında sıkıyor, bun «| yal mahsulüdürler. Buna rağmen bu hi- dan hayatının en büyük zafer tadını du-|kâye hiç şüphesiz hakiki olan vak'alar- .. .. Otobüs tahkikatı Bütün otobüs işletenler Otobüs tahkikatı ile yeniden meşgul olmak için emir alan Dahiliye Vekâ - kik ve tahkiklerini yeni bir safhaya dökmüş bulunmaktadırlar. len veya yeniden açılacak hatlarda yer iyen 'olobüs sahibleri — dinlen - de sıra ile dinlenecektir. Dün dinlenen otobüscülerden ba - zılar! ruhsatname almma işlerinde ba- zı yolsuzluklar olduğunu da söylemek- den çek:mnemişlr:rd'r tahkikat ve tedkikatı devam edecek « tir Otobüsler tramvay gibi mıntaka Tevhası asacaklar Şehir hududları dahilindeki hatlar- da çalışan otobüsler önlerine tram larda olduğu gibi hareket ve muva lat mahallerini beyaz bir levha üzeri - ne yazmağa mecbur edilmişlerdir. Bu biraz sonra güvercin kıyafetine girerek mecbüriyet dünden itibaren tatbik e - KO a meğe başlanmıştır. Karara aykırı Rivayete göre Orta Asyadaki (Aral — (harekel edenlerden on beşer İira ceza Oksiyen) gölü kenarındaki - Bozkırlara,|alınacaktır., Bu zamana kadar selerden menedi- | lenenlerin sayıs! beş kişidir. Diğerleri | Müfettişlerin | Sayfa 7 * Behn bir tımarhane kaçkınıyım!,, Tımarhanedeki rakı âlemi Salamonla merdiven ıllınc!a daracık, eski evlerin odunluklarını hatırlatan bir yere girdik, Salamon domates salatası yapmış, pirzola hazırlamıstı Röportajı yapan: Faruk Küçük (Tercüme ve iktibas hakkı mahfuzdur) Nihayet, düşündük, taşındık, bu kö- Bir sigara daha yaktım. ü- tü illetten vazgeçmek için bir çare a- çüncü sigaradan sonra bana çılgınca ramağa karar verdik. Aklımıza burası bir neş'e geldi. Artık her tarafı pembe | &*İdi. görüyordum. Her şey, her şey bana hoş Tanıdık doktorlardan Osman Nuri geliyordu. vasıtasile buraya yatırıldık. |(0 gündür Ertesi gün aynı evde gene buluştuk.. | Duradayım. İlk günler çok sıkıntı çek- aynı eğlence tekerrür etti. Daha ertesi fiM fakat şimdi yavaş yavaş iyilk gün benim canım istedi. G esnada dük-|Tüm. Haa.. şunu da söyliyeyim kâna gelen arkadaşa bu arzumu ınlıt—liyfilzsmeyi hastane kadar, belki daha tım.. ziyade karıma borçluyum. Hastaneye îıketı sler- girerken: — Altın anahtar bu, her kapıyı açar düşüncesile üzerimde beş para bırak madı. Sigara filân ne lâz — Yalnız biliyorsun, sıkıntıdayım. ı:""“ı" df(:' l.hkî;.a'“l: BT Daha babam para göndermedi. Paketi| '" * gönderir. Fakat -on para bile İ d | vermez. Buna evvelâ içerlemi * Kıçı kpırııııqlı #it kat şimdi karımın bu düşüncesinde e lla. İ taklı olduğunu görüyorum. Çünkü bu- lıud:ı her şeyi bulm:ıic mümkün. h:;l"“ bııyıl:.:rk ::mı:.:îtmmî — Nasıl olur cancağızım müesseseye m“şım:m ; hastalanı. | Cöyle şeyler girer mi? Kontrol edile- ekmesem mez mi? yordum. _Amd"r:"ğ“;::“ paket| — Ne kadar kontrol edilse fayda vere paket ;x: taşıyordu. papelleri . hu kadar mücadeleye rağmen ka- veriy_ f & çakcılığın önüne geçiliyor mu? Tehlike mş!cger Nwıl ı!_rlıudi-P Ml;"";?f: ne kadar büyük olursa, kâr da o nisbet- ân para geleceği yalanmış. Bu kötü|4. büyük olur. iptilâsı yüzünden ailesi tarafından tar- | Belki daha bir şeyler söyliyecekti. dedilmiş, eroin satmakla ve muhabbet|pakat Salamonun kapıdan — gözükmesi dellâllığile geçinen herifin biri imiş, Eğ- | muhaveremizi yarım bırakıyoz. ÜT SN TAZ aT a y ç — Faruk, diyor. Raki yeldi... t İlk önce patron bu xü:nm h:ırkmı da hazirladim. Biraz da pirzola uydur- yardı. Kıyameti kopardı. Nasihat ver-|dum. Belli olmasin, biraz sonra yemek di. Kim dinler? Bir defa yakamızı kap-' düdüğünü çalinca aşaği yel. Ey.. nerede içeceğiz? — Kolay, dedi. Üstümde bir var. Bir arkadaşa götürüyordum. sen sana vereyim.. — Peki, ver. « ben ge- ya ge tırmışız. i ge Yapmam, etmem, diyor, tekrar yapı- yor; gizli gizli çekiyordum. Bunun fe- |(bulmak ko) Maksad raki içmek değil mi? Yeri na olduğunu bilmiyor değildim. Her ı-| Nihayet düdük.. akşam yemeği... çişten sanra; bir dâha içmemeğe yemin| — Aşağı inmede acele ediyorum. Sala- ediyor, fakat akşamları o muayyen saat mon beni merdivende karşılıyor: gelince fena oluyordum. Vücudüm ka-| — Yel benimle beraber. şınmağa başlıyor, midem bulanıyor,| Merdiven altında daracık, eski evle- üzerime bir neş'esizlik, bir miskinlik|rin odunluklarını hatırlatan bir yere çöküyor, yerimden kımıldamak bile is- | girdik temiyordum. Salamonun dedikleri doğru.. doma- Aillem bu vaziyetten çok üı(i'üynr—l:u salatası yunmış, pirzola hazırlamış, du. Bilhassa anneciğim iki gözü iki çeş- fakat rakı meydanlarda yok... me ağlıyordu. — Beni bir parça bekle, Senin yeme- Bu ara evlendim. Artık Beyoğlu â-|ğini buraya yetireyim.. lemlerine filân veda etmiştim. Fakat| Bir çeyrek sonra Kâmille beraber ge- bir türlü eroinden vazgeçemiyordum. | liyorlar. Kâmilin elinde patlıcanla çor- Kazandığım parayı, yani elimdeki avu-|ba var. Salamön üzüm de uydurmuş. Cumdakini eroine veriyordum. Karım | Kapıyı kapatıyoruz. — İçerisi karanlik. ağlıyor, yalvarıyor: Kapının çatlaklarından giren ziya huz- — Vazgeç bu sevdadan... diyordu. |meleri duvarda tuhaf tuhaf resimler Dedim a, ben de vazgeçmek istemi-| yapıyor. Gözlerim evvelâ bir şey göre yor değildim. Fakat mümkün olamı-|müyor. Sonra yavaş Erenköy ve Suadiye Halkı kömürsüz Kaldı Brenköy okuyucularımızdan K. C. De- mirel yazıyor: Ormanlarımızı harab olmaktan kur- tarmak için devlet bir kanun çıkardı. Bu kanunun faydalarını yakın zamanda gö- receğiz. FPakat şimdilik bütün hâlk - gibi biz de odun yakan sobalarımızı bir tarafa bBırakıp kömür sobaları aldık. Fakat der- hal büyük bir müşkül ile karşılaştık. Kö- mür bulamamağa Hava ga şirketinin Kadıköy Kurbağalı deredeki fabrikasına baş vurduk. Fakat ancak bir buçuk ay sonra kömür verilmesi ihtimali olduğunu söylediler. BErenköy ve Suadi- ye gibi semtlerde başka yerden kömür te- darik etmenin imkânı biltabi yoktur. İs- tanbulda Yediküle ve salr yerlerde kö- mür olup olmadığını bilmiyoruz. Bulunsa bile Yedikuleden Erenköyüne taşıman için büyük bir masrafa ihtiyae var. Kömürsüzlük, şimdiki halde Erenköy ve Buadiye semtlerinin en büyük derdi- dir. Sobalarımız maden kömürüne Has- ret bekliyorlar. Bu işle hangi makamların alâkadar olduğunu bilmiyoruz. Halkın bu büyük sıkıntısının izalesi için nazarı dik- Kati celbaderiz. * Bir türlü halledilmiyen bir gayri mübadil işi Edirne eskt tapu müdürü — Şemseddin yavaş alışıyor. — Arkası var — 'Turan, bize yazdığı bir mektubda, sene- lerdenberi uğraştığı, fakat bir türlü ne- Hioelendiremediği bir gayrimübadil işin « den bahsediyor, diyor ki: « Yunanlstanda Garbi Trakyada Di- metoka kasabasında Oruç paşa vakfından Fısıltıkı iİsmile bir hamamla, Çobanlı ve Pıirangi nahiyelerinden bazı vakıflar bü- yük âanneme aiddir. Bittabi onun vefati- le bunlar bana ve kırkardeşlerime — kal- mıştır. Biz bunlar üzerindeki hakkımızı vesalkle ispat ettik ve bu vesaiki muh- telit mübadele komisyonuna, verdik. Bil- âhare komlayon işleri gayrimübadil ko « ne yonuna devredilâiği için bizim ev - rak da oraya gitti. Bizden yeni bazı ve- Balk istediler, Yeniden uğraşıp bu vesalki bulup verdik. Bu son muamele 934 yılı teşrinlevvelinde — yapıldı ve — dosyamıza 2090 « marası verildi. Fakat aradan lam üç yıl geçtiği halda bir türlü netice alamadık, ne oldu? Bu mesele üzerinde çalışıldı mı, uğraşıldı mı? bilmiyorun. — | Fakat aradan yıllar geçtikçe devlet ha- zinesi zarara uğruyor, hem de biz sıkınlk içinde kıvranıyorur. Alâkadarların bu hu- susta nazarı dikkatlerini celbederim.. * OKUYUCULARIMIZIN SORGULARINA CEVARLARIMIZ İstanbul İ H. Ö. ©: — Yollayınız, muvafıksa dercederiz.