12 Sayfa e— — “Son Çosta,, nın - Amon de yağın — kupalar, — leğenler, “peler — vardı. — Bunların — üstündeki| yakutlar, zümrüdler ve — elmasların enk renk parıltıları salonun loşluğun - heykelinin altın yığın gümüş — paralar, bilezikler, — kü - ve heykel, | —— Ey Amon! Ey büyük Teb şehrinin “ve bütün Mısıtın biricik Tanrısı, bana arının dibine getir « h için şükranlarım — Mabedin derinliğinden ve tam Amon heykelinin başı hizasından bir ses gel-| di: y benim cesur, akıllı ve sevgili oğ- sterdiğim yolda yürüdükçe be - şmanlarım soluca de sürünecekler, açlıktan | Seni takdis ediyoru beni yaratan ve bü- yüten babam! Yol göster! Bund. İsenin büyük adını nerclere gö Nerelerin hazinclerini sana getireyim? Deminki seş daha sert ve uğultulu ola- gibi yerler- öleceklerdir. sonra şler ağaçların üstündedir. On- sana ve askerlere armagan nlsun! Di leklerime ve âdetlere aykırı gitmedikçe |zafer hep senindir. Çabuk davran, Cösür oğlum! | Totmozis dışarı çıktı. Askerl: Bardı: — — Amon bize en zengin buğday am - barlarını, en tatlı ve olgun yemiş bah - gelerini bağışladı. Sizi oraya gö Tum!.. -Bir uğultu koca şehrin üstüne gürle- |di Kılıçlar parladı, atların nallarından gıvılcumlar arabaların tekerlekleri andıran sesier çıkardı ve büyük Mısır ordusu, Arad ülkesine doğru, Filedeki çağlıyanlar gibi aktı. Atların iki binden çoğu daha bir ay ön- Maceddo zalerinde elde edilmişti. A - Tabaların da bin tanesi hâlâ Suriye prens- | lerinin armalarını taşıyordu. — Bu sırada Amon mabedinin başpapazı (etrafa bakındı, içeride kimsenin kalma- dığını görünce üç dört adam boyundaki | koca heykelin gerisine doğru yürüdü. | Küçük bir kapıdan girdi. Orada tam ,*!ı kelin arkasına düşen bir delik önün- de ayakları zincirli, kolları bağlı olarak duran bir ihtiyara yaklaştı. Duvarın ©- iğundan bir hamur parçası aldı. İhti « ın ona doğru uzanan ve derileri ke - erine yapışmış olan ellerine attı. * Fenikeli kaptan gemisine gitmek için yürüdü. Biraz sonra son ümidle geriyo | döndü, Yağcı Abnere: — Verdiğim fiatın geçen yıldan yük - j olduğunu bir defa daha bhatırlatayım. ey ine ba- ARADLI YAĞCI Yazan: Kadircan Kaflı üncü Totmozis dize geldi ve ellerini heykele doğru uzatarak haykırdı Bu yıl zeytinler az diye daha pahalı sa-| un. Fakat şunü bil mduğun gibi olsa bile gelecek yıllar | & için de Dedi. Abner cevab vermedi. Gizli bir mah - bes gibi yer altında yapılmış olan depo- k sıra sıra duran zeytinyağı va- | sevinçle seyretti. Bunların hep- nra boşalacak, yerine ma faydalı bir müşteriyim. altın ve gün aldıktan sonra daha yukarılara, Orar hrinin öteki yakasına göçecekti. Çün- kü şu Totmozis belâsının bir gün onun hem malını, hem canını alması mümkün- kadar denize yaklaşma - rde henüz yağmalık mallar ü ndi. O gece sabaha karşı kasabanın doğu kapısından, nal şakırtıları, uğultular ve Mısırlı askerlerin harb haykırışları du- yuldu. Bunlar Totmozisin ordusundan bir müfrezeydi. Zinemde evler boşalıyor, ufak tefek eş- yalarını, hastalarını ve çocuklarını sırt- lamış olan halk, hayvanlarını önlerine katarak dağlara doğru kaçıyordu. Mısırlılar bir sel gibi sokakları doldur- dular, kapıları tıkadılar ve şehirden pek az kişi kaçabildi. Şimdi yaman bir yağma başlamıştı. Çığlıklar, iniltiler birbirine karışıyor; küfürler, kılıç ve kalkan şakırtıları bu a- cı seslerin üstünde binlerce canavarın ho murtuları halinde yükseliyordu. Bu kar- gaşalık arasında Abner kendi dükkânı- nın biraz ilerisine doğru koştu. Oranın sahibi sivri sakallı bir ihtiyardı. Muska- lar, ilâçlar, büyüler ve zehirlerle uğra - şırdı. Fakat şimdi meydanda yoktu. Kaç- mış olacaktı. Abner bir dolabı çekti. Arkasında piş- miş topraktan kavanozlar vardı. Birini | seçti ve dışarı fırladı. Biraz sonra yağcının dükkânı da yağ - “Son Posta , nın edebi romanı: 36 Bir Ğe nç — — Bize bir de kendi kompozisyonun- «Gan çal! Kendi kompozisyonlarını isti- yoruz! Genç kız sersemlemiş gibi geri geriye | giderek sahneden çıktı, fakat alkış, zin- rini koparıp kaçan kudurmuş bir —kayvan dehşetile gürlüyordu. | olamadığını söyleyi: — Niçin yavrum? Sana karşı gösteri- yük sempatiye karşılık sen de minnettarlığını ısbat ederek bir şey çal- maz miısın? | — BSalonda hi dştu. Yukarı bal- kondan mektebli gençlerin yüksek ses- e: — İspinoz, İspinoz... diye bağırdık- | ları duyuluyordu. Kulakları uğuldıyarak tek “Ye çıktı. Başında akar birbirlerile müc K çırpini- orlardı. Soa kompoze etti içi Suları» isimli yılıi.çıbp bitirdiği zaman halk Kızın Romanı Muazzez Tahsin Berkand Cöşmuş, çılgın alkışlarla «Yaşa!» sesle- rile binanın tavanlarını çınlatmıştı. Selma bu ilk muvaffakiyetini son ne- fesine kadar unutamıyacağını anlıyor- Gü; fakat bu gece ruhunda azgın bir at Çibi sıçrıyan heyecan onu hasta edecek kadar kuvvelli ve sürükleyici oldu. Eve dönerken otamobilde başını Ay- şe hanımın omuzuna dayadığı — vakit gözlerinden dökülen yaşlar, acile ve hüzünle karışan yarım kalmış bir saa- detin kanmıyan yaşları idi. — Niçin ağlıyorsun kızım? — Bilmiy .-» Belki de bu güzel gecende yanımda bana yakın biri: bulmadığımdan... kor canlanı: labalık bir salon, üstüste yığı damlar, binbir ren! şıklar gözünün ö- ,ründe gidip geliyordu. bi eei üş dolacaktı. Abner onları | rin yordu. Fakat hiç k e onün al- farkına varmamıştı. As rken kumandanları Me burun buruna geldiler. Arkasın - hikeli kaptan vardı öşedeki masayı gözterdi. Ma - ınca döşemeyi bir yarıktan tu- dırdılar. Bodruma giden ka - ranlık bir merdiven göründü Abner elindeki toprak v varille- rine biraz nce bir köstebek nin musluğunu açarak avucunu tuttu ve * kapadı. Eline bakarak sevinçle haykırdı: n zeytinyağı!.. Sonra yanındaki bir zabi'le bir kaç as- kere bakarak ilâve etti — (Ra) bayramı yolda geçti. Yağ içe - medik. Miısır askerleri zeylinyağını çok sever- lerdi. Fakat ülkelerinde pek az ve pahalı olduğu için yalnız bayramlarda biraz içerlerdi. Şimdi bol bol içebilirlerdi İçtiler ve içtikçe sevinçten hopladılar. Ertesi sabah müfreze zeytinyağına ka- nıksamış bir halde kasabadan ayrıldı. Çe- virdikleri kordonun içinde yüzlerce esir, bir çok mallar ve paralar vardı. Zinem de bir kaç ihtiyarla bir kaç kadın ve da- ğa kaçıp da dönmüş olanlar vardı. Abner onları topladı: — M ünzı ve sevdiklerinizi geri vereceğim. Siz de bana Misırlıların üst- lerindeki altın ve gümüşleri verir misi- niz? — Kendileri de senin olsun! Bize ko- layını söyle!.. — Arkalarından gidin, güneş gök yü- zünün ortasına yükselince Mısırlıları ma bud Baal çarpacaktır. Gittiler. Güneş gök yüzünün ortasına geldiği - İkincikânın 18 4 i, muvakkat teminat ve cinslerile mikdarları aşağıda YÜT ç liste muhtev ,45 den itibaren ü ile Anka Bu işe girmek nun tayin ettiği v saat 14,45 e kadar komisyon roeisliğine Şartnameler 141 kuruşa Eşk de satılmakladır. (205) . Eksiltme listesi Cinsi Mikdarı No.: ? 2 Kayın » (Kayın (Meşe 111.000 33.000 6.000) 3.000) Flânçlı ve Ambu Gar binası içinde toplanan Komisyon nacaktır. 1/7/93'7 'T. 3645 No, nüshasında intişar ehliyet vesikası ve 687 lira S1 kuruşluk larını muhtevi zarflarını eksiltme günü vermeleri lâzımdır. Bu işe ald şartnameler Haydarpaşada sız olarak dağıtılmaktadır. — <2T Cins ve mevkii Sultanahmedde Divanyolu caddesinde Sıhhiye Müzesi altında köşe başında eski 150 yeni 134/1 No, lı dükkân: Ahırkapıda İskele caddesinde evvelce Tıbbiye mektebi olarak kullanılar. eski 5 yeni 7 No. lı bina: Yukarıda cins v zerinden bir ay içir tediyo şeraltini öğrenmek istiyenlerin Tesiri kat |« aa zaman Mısırlı askerler yollara yıkılıyor; |kıvrana kıvrana ölüyorlardı. altın ve gümüşten süsleri, paralarile do. luyordu. Halk onu çılgın gibi alkışlıyor- du. Abner önüne yığılanları birer birer gözden geçirdikten sonra şöyle söyleni - yordu: Bu ilk muvaffakiyetten du vinç, isimsiz bir acıyla karış: , tıkan- mıya benziyen bir helecan yapıyordu. Birdenbire, biraz evvel otomabi şe hanıma söylediği cümleyi hatırladı — Belki de bu güzel gecemde yanım- da bana yakın birisini bulmadığımdan ağlıyorum. Kendisine yakın birisini ister ve a- rarken, gözünün önünden, çocukluğun- danberi yanında yaşadığı müdiresi, ar- kadaşları, sönük birer gölge gibi geçti- ler. Hayır, o kendi kanına yakın birisi- ni istiyordu. rıyorum. Yalnızken gözlerim bile ağır |bir mana alıyor. «Bakınız, çok mes'ud olmam lâzım geli gece de yalnız olduğum için timi içime sindiremiyorum, Ne o- lurdu, siz burada olsaydınız hala! Ne olurdu bu gece babamın ve annemin yokluğunu müşfik kollarınızla bana u- İnuttursaydınız!, | —*Bilseniz kalbim ne kadar şefkate ve jsevgiye susamış... Bu içli duygunun ye- rini hiçbir şey dolduramıyor. Ne çalış- mak, ne gezmek, ne gülmek, ne eğlen- mek... «Halbuki hayalım ne tatlı günlerle atı kayın ve meşe traversler İle aytı ayrı veya topt idare binasında salın alına enlerin her listenin hizası: arı ve nafıa müteahhitlik Bu işe girmek istiyenlerin kanunun tayin e mevkileri yazılı yerler hi: e pazarlıkla kiraya verilecektir. İsteklilerin ve şeraiti il€ kadar Millit Emlâk Müdürlüğünde toplanan komisyona gelmeleri, CAFER Müshil Şekeri , iİçimi kolay en iyi müshil şekeridir. Bilâmum eczanelerde Babasının mavi gözlerinin kendisine | dolu... Sizin hazırlıyarak önüme dizdi- baktığını bir saniye duyuyor gibi oldu | ğiniz bu kaygısız, bu birbirinden rahat ve yatağından fırlıyarak lâmbasını yak-| günler, ne kadar güzel... Belki de bun- tı ve hemen halasına yazmağa başladı:|lar çok güzel oldukları için ben sizin «Bu gece mes'ud muyum, kederli mi-| eksikliğinizi bu kadar kuvvetle duyu- yim bilmiyorum hala... İlk defa olarak | yorum. kalabalık bir salonda piyanomu dinlet-| — «Bana çok rahat bir ömür yaşalıyor- tim; defa alkışlandım. Fakat içimde|sunuz hala, Hayatını bir boşluk, bir yorgunluk duyuyorum | mücadele etme: stiyordum ki bu gece ge-|len bir öks diğim heyecanlı saatlerden sonra bir| doğru mu bi ana, bir baba, bir kardeş kucağına ba-| «Kütüphane şımı koyarak muvaffaki- | halde ve bı yetimi onlarla beraber Ü , yorulması lâzım ge- bu kadar rahat etmesi nem? çılalı bir sene olmadığı adece kasada oturmaktan yim. Yalnızlık, ve kimses nı) idare ediyormuş gibi ka- saadetini bile tattırmıyor; yalnız geçen | zancımız her ay artıyor, mühim sipariş- er saat, bilâkis, hayatı kemiryor ha-|ler arka arkaya geliyor. Hesablara ba- la... Kendimi sevinçli sandığım daki-|kan avukat Sadeddin bey her ay bana kalarda aynada yüzümü görünce şaşı-İdaha büyük bir para veriyor. Hple gitere — a B ae l üüt kazanmak için | yük bir ark. apmazken, güya meçhul | ) 28/1/1938 Cuma günü — sa8l nek üzere kapalı Za muvakkat teminat ile kanls vesikası ve tekliflerini ayni gÜR vermeleri lâzımdır. r, İzmir, Ankara ve Haydarpaşa veznelerili" Muhammen bedeli — Muvakkat teminâi _-/ Lira Kr. ı6TA 80 5985 50 2108 25 324.120 94710 28.110 AMAĞ Muhammen bedeli 8500 lira 10 kuruş olan galvanize gaz borusu ve teferrüali atmanlı dökme boru Ambuvatmanlı vana, dirsek ve sairedeli mürekkeb 17 kalem malzema 3/11/938 Perşembe günü saat 15 de Haydarpaşadâ tarafından kapalı zarf usuliyle satın i vessik ve resmi gazelenil eden talimatrama dairesinde — alınmif Mmuvakkıt vimanatwrivle teklif mektub” saat 14 de kadar Komisyon Reisliğiğt Satınalma Komisyonu tarafından para * Eaş, d.ş, nsz.o, grip, romalizma ve bütün ağrılarınızı derhal keser. İcabında günde üç kaşe alınabilir. İstanbul Defterdarlığından : Senelik Muhammen kirası — kira müddeti Lira İki Yıl 4 4 a t larındaki müddet ve bedeller Üt — 10/2/938 Perşembe günü saat on dörd€ (M) — (365) bulunur. — Zorba müşteriye rastlamayıp da & ay daha saklasaydım daha çok kazanif * O akşam Abnerin dükkânı, Mısırlıların | dım. YARINKİ NÜSHAMIZDA: Kaplan Yazan: Mark Yefetof Rusçadan çeviren: H. Alaf ö ——— PT e — — P «— Aferin kızım, işi pek iyi idare ©” diyorsunuz; böyle giderse az sonra zengin olacaksınız. «Sadeddin bey benimle alay mi © diyor dersiniz? n «Fakat eğer dediği doğru ise hala, d sene sonra evinizin harem dairesini 88 ne satın alabileceğiz demek. Sizin içif hatıralarla dolu olan o evin yabanci r:n eline geçmiş olmasına öyle üzülüy?” rum ki... «Bu mektubu okuduğunuz vakit bet ki de benim sinirli kızlar gibi kı üzüntüye, hasta duygulara bıraktı| zannedeceksiniz. Hayır halacığım, $7 kın böyle yanlış düşüncelere kapılmi” yınız.. bu yazdığım şeyler benim içimin en gizli bir telinin sızlamasından bi ka bir şey değildir. Yaksa hayatım öYİ€ eğlenceli ve neş'eli geçiyor ö «Size Perihanla Fahriyenin bura' olduklarını mıştım. Onlarla şimMü hergün gi oruz. Üniversitede ' gün hep bir lecek cumartesi de kalabal, a inde Bel gideceğie ılmak şöX iyor dt min yalnızlı; hergün bE artıyor hala? Acaba kızınızi yanma gelmek sizi çok mu yorar? 9 bunu sormak için size şu satırları zıyorum. — Arkası var