TTT AZ T _Suyfı e Odadan içeri kendini bir top gibi attı, boysuma sarıldı: — Kocamı seviyerura, dedi. Hayretle yüzüne baktım. Gözleri se- vinç vea saadetle parlamakta idi. Karşı- kkh oturduk. Heyecanlı hareketlerle durmadan yerinde kımıldıyarak anlatmi- ya başladı: | — — Üç yıldanberi karı kocayız. Onunla | 1 düşüncelerle evlendiğimi — bili- b Ailem bu isdivacı münasıb gör- müştü. Sonra mevkli iyi idi, parası var- dı, ahlâkan da kusursuz olduğu söyleni- yordu. Evlendik. Ona kocam diye, hür- — met ettim, şefkat gösterdim, fakat me ya- lan söyliyeyim aşkla sevmiyordum. O iso[ benim üzerime titriyordu. Aramızda bu ç yıl zarfında en küçük bir kayga çık- | madı. İşin asıl acayib tarafı melekten | ' farksız bir insan olan kocam son zaman- | — larda değişmüye başlamaz mı? Evvelâ — dikkat elmemiştim, fa nimle eskisi gibi alâkadar olmadığını | © farkettim. Eve de geç gelmiye başlamıştı. .h&na ehemmiyet vermiyordu artık, ilk y günler omuzlarımı silkeleyip geçtim. — Fakat bıkılmış, yüzüne bakılmaz bir ka- | | din mevkiine indiğimi, kocamın benden — tamamile uzaklaştığını açıkça anladığım — Zaman şaşkına dötdüm, Kendi kendimi " «Ne isterse yapsın, zaten onu sevmiyorum | “ki.r diye teselli edecek oldum. Bu duy-| — düğüm azabı bastırmadı, madem ki ko-| — camdı, sevmesem bile bu hallerine ta- | Dur dur hayretle yüzüme bakma, devam ediyorum. Her yılbaşını kocamla beraber sobamı- zın başında geçirirdik. Böyle olmasını da- ha çok kocam isterdi ve ben başkaları gibi balolarda, davetlerde, barlarda eğ- lenemediğim için hırsımdan kendi kendi- mi yer, somurtur dururdum, Bu sefer yılbaşında kocam bir hafta evvelden eli. me epey para vererek çenemi okşayıp elbise yaptırmamı söyledi. Hayretle ne- — hammül etmek budalâlıktan başka bir (Teye gideceğimizi - sordum. Gülümsedi; | | /— gey değildi, ona haddini bildirmeli idim. 1 «Canım Bediaya davetli değil miyiz> de- “ Fakat nasıl! «Niçin böyle değiştin, beni 'di. Ben bu daveti ünutmuştum. Sesimi ihmal ediyorsun, yüzüme bakmıyorsun £ artık> diye, şikâyı | yordu. Daha doğrusu buna tenezzül et- “miyordum, ben de başkaları gibi bir âşık | edinebilirdim, fakat bunu da kocama nis- | bet diye yapacak olduktan sonra ne kıy- | —eti vardı, bem bu pek bayağı ve iğrenç bir intikam şekli idi. Bana göre değildi. Nihayet karar verdim, en iyisi hiç aldır- “mamak, ona ehemmiyet vermediğimi, a- dam yerine koymadığımı göstermekti. Eskiden ahbab davetlerine, gezmelere — benim ısrarımla giden kocam artık gezip, eğlenmeyi de pek seviyordu. Şu bizim | © Bediayı tanırsın ve bilirsin ki eskiden- | beri kocamı pek beğendiğini, bir. gün baştan çıkaracağını şaka tarzında söyler durur. Gerçekten de bu harekeli yapabi- İlecek bir ahlâktadır, hafifmeşrebdir. İş- - te kocam eskiden bu kadınla konuşma- - ma elinden geldiği kadar mâni olduğu — halde artık onunla da canciğerdi. Hoşu- 'Da gittiğini açıkça söylemekten bile çe- — kinmiyordu. — Yorulmuş gibi sustu. Arkasına yaslan- di. Merakla «Devam et» dedim, doğrul- — dü, uzun gevrek bir kahkaha atarak: — Dokuz yüz otuz sekiz yılı benim sâa- — adet yılım oldu dedi, kocamı sevdiğimi, |çıkarmadım, fakat öfke duymadım der- etmek işime gelmi- | söm yalan. Ne ise kısa keseyim. Yılbaşı geldi, çattı ve biz o gece karı koca Bedi. alara gittik. Bedia bizi pek neş'eli karşıladı. Ko- eama, yolladığı çiçeklere teşekkür etti, ve ben sarardığımı saklamak için yanların- dan uzaklaştım. Eğlenmiye çalışıyordum. Gülüp söylü- yor, böylelikle kocama duyduğum hıncı, gittikçe daha derinden beni saran kederi yabancılardan gizliyordum. Kocam hiç bir şeyin farkında değildi. Bedianın ya- nından bir dakika ayrılmıyordu. Onun kulağına eğilmiş hararetli hararetli ko- nuşuyor, herkesin dikkatini çekecek bir tarzda pervasızca ona flört yapıyordu. Saat on iki oldu. Işıkiar söndü, herkes birbirini tebrik etti. Fakat ne dersin ko- cam yanıma gelmedi! Eğilip Bedianın elini öptü, sonra bir şeyler söyledi ve gü- lüştüler. Bütün metanetimi kaybetmiştim. O- nun bu son hareketi pek ağır bir darbe olmuştu. Kalbim çarpıyor, gözlerim ka- rarıyorda, Kendime hâkim olmaya çalı- şarak ağır ağır salondan çıktım. Dışarıda mantomu giydim, sokağa fırladım. ona Aşık olduğumu bu yıl içinde anladım. k £ Yağmur ince ince yağıyordu. Benim Son Posta ,, nn edebi romanı: 27 Bir Genç Kızın Romanı «Bethoven» in zavallı ıztırabı, «Cho-| doğmuş bir çocuk kadar hafif ve temiz pin» in genç ölümü beni günlerce meş- — gul ediyor; onların hususi yaşayışları- — Nı, sevinç ve acılarını öğrendikce san- ,atlarını daha iyi anlıyor, parmakları- nın altındaki parçayı daha çok duya- /—rak çalabiliyorum. — © kadar çok çalışıyorum ki bazı ge- |celer, parmaklarımın acısı beni saatler- çe uyanık tutuyor. Yakınıda ekmek pa- — Yamı kazanmak için piyanomu bir kö- - şede birakacağımı düşündükce ona da- ha çok sarılıyor, onu zorla benden ko- | parılacak bir sevgili gibi daha sıcak bir bağ ile seviyorum. — Bugün kendi kendime gene o sevdi- — ğim cümleleri tekrarladım; «Musiki ru- — bu tamamile kavrıyarak benliğimizde -başka hiçbir. duyguya yer bırakmaz. -Bazan bütün düşüncelerimizi sürükli- yen bir sel gibi geçtikten sonra bizi yı- kanmış ve temizlenmiş bırakır.» Ne doğru! Saatlerce piyanomun ba- Muazzez Tahsin Berkand duyuyorum. * Büyük sürpriz... Bu sabah Trabzon- daki halamdan bir mektwb geldi. On| gene tamamile lâkayd kaldıktan sonra | kardeşi Reşidin Selma isimli bir kızı ol- duğunu birdenbire hatırlıyabilmiş. Fa- kat yazısı o kadar candandı ki onun mektubu, bende Füadınki gibi fena bir tesir yapmadıktan başka, on senelik ih- üzerinden yaş bir süpnger geçirerek onları bana unuttur- mal ve lâkaydinin du. Mektubda bir de resim var, Başı öi tülü.. güler yüzlü, tatlı bakışlı bir eski zaman kadihı... «Acaba babama benziyor mu?» diye ona dikkatle baktım. Hayır, h: |ki mavi gözlü adamla bu İ arasında bir benzeyiş yok, Belki de iniz dudaklarındaki biraz mahzun üş onu hatırlatıyor, Babamı yice ta- nrmadığım için bu incelikleri farkede- miyorum ama bu dudaklar ve bu gü- Iüqbııg_ıhhyıbımmv -i kat sonraları be- | Göğsüne kapandım ve sözümü tamamla dım: «Halbuki seni seviyorum!. de gözlerimden yaşlar dökülmekte — idi, «Kocamı kaybetlim» diyordum ve bu ilk defa müdhiş bir kederle hiç duymadığım bir kıskançlıkla sarsılmama şebeb olu- verdi. Ortalarda bir otamabil de yoktu. Sonra eve mi, Şoksa oraya avdet etme- mek üzere baş tarafa, meselâ abla- ma mı gitmeli idim? Buna da karar ver- , birdenbire arkamda ayak a ydum, adımlar yanımda durup tim. Bu kocamdı.. bir elek- n altında durmuştuk. Ben bafif hafif fitriyordum. Kocamın yuzü biraz solgundu. Elimi kolundan kurtardım ve kabil ol duğu kadar sakin bir tavırla: — Peşimden gelmene lüzüm yoktu, de- dim. — Nereye gidiyorsun” dedi. — İstediğim yere dedim, Senden nef- ret ediyorum. Çünkü ne alçak bir İnsan olduğunu anladım. Haydi şimdi Bediaya koş ve benden kurtulduğunu dele.. Hayretle onun gülmiye başladığını kgîırdüm. Sonra koluma girdi. «Mes'ı- |dum» diye, mırıldandı. Şaşkın şaşkın yü- züne bal um. O eğildi, eskiden ol- duğu gibi gözleri yüzüme bakarken de- rin bir aşkla parlıyordu. Yavaşça fısıl- dadı: — Bu bir tecrübe idi sevgilim. Bana karşi o kadar lâkayd bir halin vardı ki, son zamanlarda bu hal içime zalım bir şübhenin düşmesine sebeb oldu. Beni sevmediğini, hattâ nefret etliğini düşün- meye başladım. Azab içinde kaldım ve böyle bir tecrübeye baş vurdum. Eğer gene lâkaydın devam edoydi 0 zaman beni cidden sevmed'ğini Halbuki... Gözlerimden tekrar yaşlar anlıyacaklım. de sen Trabzonda ihtiyar bir lduğunu bilmiyorsun, Belki de kendini bu kocaman dünyada yapayal- nız kalmış sanıyorsun. Hakkın var be- nim öksüz kızım; ne desen, ne düşün- sen hakkın var, Bana babalık etmiş o- lan kardeşim Reşidin kızını ben on se- ne gürbet ellerde bırakıp soldüracak mıydım? Bugün başımı taştan taşa vur- jsam boş, değil mi yavrum? İhtiyar ha- lanı sen affet iki gözüm.. ben de o kadar derdâliyim ki.., «On sene seni arayıp sormadıktan sonra bugün niçin ses çıkarıyorum diye belki de şaşacaksın.. bunda da hakkın var, Bak sana sebebini yazayım: Bir iki gün evvel bir davası için amcanın oğlu Fuad Trabzona gelmişti. Ötedenberi o yle arada bir işleri için buraya gelip der. Bu defa bana senden aldığı bir mektubdan bahsetti. Onun yanına git- mek istemişsin öyle mi kızım? O da bu- nu reddetmiş. Buna şimdi o da pişman ama iş işden geçti artık; seni bir defa kırdıktan sonra bunu affettirmek pek güç. Reşidin kanından, bizim kanımız- dan olan bir kız başka türlü yapamaz; Yeni Türk-Romen ticaret anlaşması dün imzalandı Anlaşmanın müddeti bir senedir, kliring hesablarında — Türk lirası 82 leyden hesab edilecektir Romanya hükümeti ile aramızda bir müd- | ve 18.70 lirada kapanmıştır. Bu tahyillerin ikf 4 dettir müzakereleri yapılmakta olan Türk - Ramen ticaret ve seyrisefiin anlaşması, dün 444t 13 de, Bükreşte, Bükreş sefirimiz Ham- dullah Subhi ve iktısad vekâleti dalm! müs- teşarı Falk Kurdoğlu ile Romanya iktisnd nazırı Zugofti arasında merasimle imza e- dilmiştir. Bu anlaşma, 13 kânunusanlden 1- Hibaren ve bir müddetle meriyete gire- cektir. Bu anlaşmaya göre, eski alacaklar gene e- sasta mal olmak üzere hususl tediye şartına tâbi tutularak ayrı bir hesaba bağlanmış- lr, Yenlden başlıyacak olan kliring hesabin- rında, Türk lirası, primsiz olarak, 82 leycen | hesab edilecektir. Anlaşmaya bağlı vardır. Karçılıksız tediyat, yalnız milli bankaların reyile olacaktır. Müzakereler için bir müd- dettir Bükreşte bulunan Faik Kurdoğlunun riyasetindeki heyet memleketimize mütevec- cihen hareket etmiştir. Esnaf cem yetleri toplantısı Bütün Esnaf Cemiyetleri idare heyetleri, |bugün saat on beşte, Eminönü Halkevinde u- İmumi bir toplantı yapacaklardır. Toplantı, birleşik merkez idare heyeti relisinin bir nut- Kile açılacak, bunu, sağlık işleri heyeti rel- İsinin nutku takib edecektir. Bundan sonra, teşkilâti muhasebe işleri hakkında k izahat dinlenecek, yardım taşkilâ- be heyeti namina berberler cemi- mütcaddid — protokoller ve üçüncü tertiblari de 18.40 lirada açılmış: 18065 lirada kapanmıştır. 'Türk boreu tahvilleri Parls borsasında d& yükselmektedir. Dün 299 franga çıkmıştır. , Birinci tertib Sıvas - Ersurum tahvilerinin kupon tevziatı 10 kânunusani pazartesi günü vn.ısıyicak':r. Bu tahviller 102 liradan mua- ele görmektedir. FEMNULEZEĞZ — Tn M EETUANUNMAN SELÂNİK BANKASI Tesis tarihi : 1888 İdare Merkezi : İSTANBUL (GALATA) MERSİN, ADANA Bürosu Yunanistandaki Şubeleri * SELÂNİK - ATİNA e Het nevi banka muameleleri 4 yeti relsi İsmgil Hakkı bir nutuk söyliyocek- tir. Danışma bürosu çalışmaları hakkında a- Kiralık kasslar servisi TT M AMETENE CT FUN vukat İzzetin, dispansezin çalışması hakkın- da da öperatör Halid Ziyanım izahları da| dinlendikten sonra yardım işleri hakkında müzakereler cereyan edecektir. Türk borcu tahv lieri yükseliyor . 'Türk borcu tahvilleri dün İstanbul borsa- gında 1848 lirada açılmış, 23 kuruş yükselmiş başlamıştı. Onun göğsüne kapandım ve sözünü tamamladım" — Halbuki seni seviyorum, Birbirimize sıkı sıkı sarılarak ilerledik. Ona, yaptığı bu tecrübe ile kendisini sevdiğimi bana da anlatmış, hiç bilmedi- ğim bir şeyi öğretmiş olduğunu tabil söy- lemedim. Onun kolunda sevgilisine yeni ğunu haber almak beni çok müteessir etti. İşte bunun için sana yazıyorum. Sana «Bana gel Selma!» diyorum. Gel- mez misin kızım? İhtiyar halan bura- |da yalnız bir evde sön günlerini yaşa- Jesaktadır. Belki de onun bu yalnızlığı seni sıkar; belki de İzmiri, arkadaşları- nı, oradaki hayatını arıyarak buürasını yadırgarsın. Bunu düşünerek sana faz- la ısrar edemiyorum.. fakat gelirsen son günlerimde benim başımı göklere erdi- ESKIİSEHİ :DE Ses - Işık Kitap Evi ilk, Orta Liso mektep Kitaplarının Satış Merkezidir. Baş, dış, nezle, grip, romatizma ve bütün ağrı.arınızı derhal keser. İcabında günde üç kaşe alınabilir. TTEENE Z D AA I K SA kavuşmuş toy, saf bir genç kız gibi heye- canlıydım, kalbim aşkla dolup taşıyordu. Kocamı seviyorum. YARINKİ NÜSHAMIZDA: Misafirler mağarası Yazan: İsmet Hulüsi bankadan alırken kendimde kat'iyen bir küçüklük, bir alçalma duymuyo- rum. Onu babamın kardeşinden gelen bir para olduğu için çok tabil bir şekik de kabul ettim ve ona hemen cevab ya- zarak beni hatırladığına teşekkür etti- ğimi, oraya gitmenin benim için çok zor olacağını, hayatımı İzmirde kazanmayı ih ettiğimi bildirdikten sonra onun ik haber» ini beklediğimi söyle- dim ve zarfın içine ben de son çıkan rirsin yavrum. Posta ile sana yüz lira yolluyorum. Bu parayı istersen İzmir- Trabzon seyahatine, istersen oradaki ih iyaçlarına sarfetmekte tamamile ser- resmimi koyarak Trabzona yolladım. Mektubum gideli bir hafta kadar ol- du. Bu müddet içinde (İş aramama lür zum bırakmıyacak) bir haberin ne ola- bileceğini çok düşündüğüm halde bu «Selmacığım, sana-büyük bir habe-|bilmeceyi bir türlü halledemedim. Bu- rim var; fakat bunu da senden gelecek |nun için halamın cevabını sabırsızlıkl$ cevabı bekliyerek bugün söylemiyece- | beklemekteyim, ğim, Ya'nız Fumdın sana tavsiye ettiği| Akrabamdan ihtiyar bir kadının düm- gibi banka veya şirketlerden birinde|yadaki varlığı bana bütün ailemi buk bir iş aramana lüzum olmadığını sana|muşum gibi sevinç ve rahatlık verdi. şihndiden bildiririm. * «Senden gelecek cevabı sabırsızlıkla| Emel, Sabahat, Perihan, neredesiniz? bekliyorum, On sekiz yaşına gelmiş o-|Bugün sizinle beraber olup sizin kah- ğenimi tanımak için, geç de ol-|kahalarınızın da benimkilerle birlikte orum ki beni merak | mek! koridorlarını ve — bahçesini ve üzüntüde bırakmıyacağını ümid et-| çınla ını ne kadar istiyorum bilse- mek istiyorum. viz! «Gözlerini, Halamın müjdesi meğer, uzun bıyık- yanaklarını, hâasret ve bunu biliyor ve sana hak veriyorum. | sevgi ile öperim kızım.» Fakat senin orada bizim varlığımızı bi- le hatırlamadan mes'ud olduğunu zan-| Halamın bu samimi yazısı beni çok İnederken senin bir aileye muhtaç oldumütehassis etti. Gönderdiği yüz lirayı h, top sakallı, gözlüklü bir adammış. .. Hayalimin en coşkun saatlerinde bile bünu tasavvur edememiştim.