28 Birhı:illn.ıı Artık Magda ile beraber, mukadder olan bitür öldbe defineleri elde etmek için cesaretle i'eri atılmamız lâzımgeliyordu Ahmed Suavi bana sadece çok cesaret vermiş bir adamdır. O kadar. Onun delâ- letile, bir de, bir doktor raporu çı şimendifer kumpanyasmdan iki aylık bir mezüniyet almak hususunda istil tim, Zira vazifeme gidip gelmiye mecbu oldukça Bauman'ın eline kolayca düş mekten son derece korkmaktaydım. Son- ra Ahmed Suavi eski arkadaşı ve meslek. daşı bulunan deniz memurlarından izin almağa da muvaffak olmuştu. Büu sünetle Gedikpaşadaki kulübenin mahzenlerini | birlikte rahatça gezip arıyabildik. Fakat | bütün araştırmalarımıza rağmen define- lere aid hiçbir iz bulamadık. Bu aralık umumi harbe girmiş bulu- nuyorduk. İşte tam bu sırada Ahmed Su- avinin dahiliye nezaretine verdiği iadei | memuriyet istiğaları garib bir tesadüfle | nazarı itibara alındı ve kendisi Musul vilâyetine tayin olundu. Kendisine bu vazifeyi kabul etmemesi için o kadar ısrar ettiğim halde gi j kığ bana işi polis mü letile anlatmamı teklif etliyse de pol'sin bu işe resmehn ve benim tarafımdan gir- mesinden kendim daha çok Üürktüğüm fçin bu teklifini kabul etmedim. Ahmed — Yahu, seni hemen zilâh “ Son Posta ,, nın sergüzeşt romanı — 44 — Suaviyi vazifesine hiç memul etmediği | türyalı idi. Bittabi bu arada Necib Asım bir zamanda tayin ettiren sırf bir lesa- | Beyi de ziyarel ederek hoconun vukuf ve ihtisasından istifade etmek iztemişti, düf müydü? Yaoksa gene define şebeke lerinin bir entrikası mıydı? Buntu asla anlamadım, Kendisile defineler meşelesi hakkında muhaberata sarsür konu'unca- ya kadar ancak mektubla muhabere et- tik. Yalnız emin olduğum cihet biçare Ahmed Suavinin de esrarengiz ölümüne işte bu muhaberelerin sebeb olduğudur. Merd yürekli Ahmed Suavinin d> ha« yatına ayni teşkilât hiç beklenmiyen bir Zamanda nihayet vermiştir. Ben seferberlik ilân olunduktan sonra, defineler meselesile hükümetin herhangi |ler yapmış bir âlimdir. bir suretle meşgul olabileceğinden tama-| — Simdi nerede olduğu hakkında ma- mile ümidimi kestim. Hükümeti sarmış Br li ei 4 olan harb gaileleri arasında hie kimze- a . den bana imdad olmıyacağını kat'i su- rette anlamış bulunuyordum. Ya günün birinde benim de askere alı- narak cebhelere gilmem veya Magdadan ayrılmadan, mukadder olan bütün âkı- betleri göze alarak, muazzam definele- ri' elde etmek için şans ve mukadderatı- ma doğru tek başıma cesaretle atılmam Tâmım geliyordu. Her iki yolunm sonunda mahvolmak mümkündü. Fakat ikincisini ihtiyar et mekte birdenbire gözler kamaştırıcı bir şa'şaaya kavuşmak imkânı da olduğu muhakkaktı. Onun için ben ikinci şıkkı tercih ettim. Belki ne kadar mühim ve büyük vekayie karışacağımı asla tahmin edemedim. Fakat Bizans hazinelerinin peşinde belki harikulâde, belki başdön- dürücü, belki çok zaman ölümü dahi is- tihfaf edecek bir cesaretle fleriye atı'dım, Şimdi Bizans harzinelerinin izi üstün. de cereyan eden asıl mühim vekayli an- latmıya geçiyorum. DEFİNELERİN İZİ ÜZERİNE NniÇ | Ben doktör Emil Gize'nin Viyanalı bir tarik olduğunu öğrenir Üğreninez, bir- denbire profesör Ulştayn aklıma ge'miş- |ti. Kendisine bir aralık bu profesörü tarı- diği cevab |bende hayretler uyandırdı. Zira Viyanalı doktor profesör Ulştayn is. derhal: — Dostumdur! dedi.. bilhassa Osmanlı tarihi Üzerinde çok dikkate değer etüd- yıp danımadığını sordum. V. ini işitince — Hayır.. yalnız bir aralık Suriye ha- Grip, Baş ve keser. İcakında gün ASA NEOKALMINA Nevralji, —Artritizm, Romatizma NEVROZİN Baş, diş, nezle, grip, romalizma ve bütün ağrılarınızı derhal SON: POSTA Wi <i İstanbulda gömülü milyarlar etrafındaki gizli haarb — —| I Kitaplar arasında BELA SA tleri göze alarak, muazzam çekip öldürüverecek değil al.. valisindeki hafriyatta yazifesiz olarak bulunduğunu haber aldım... — - Hattâ Viyanadan ayrılmadan bir bafta önce de Wiener Tageblat'ta Bizans hak. kında bir etüdünü okudum.. Sonra: — Belki, diye ilâve etti, halen Viyana- da tekrar tasnifine lüzum göcülen şarki- yat müzesinde çalışmaktadır. Bundan sonra analı doktorla —Bi- zans hükümdarı Kostantin ve kız; İrena Wh.)liLınd.'ı bir müsahabe: Ciştik. Dok. tor, benim hayretlerim arasında şu ma- lümatı verdi: — Kostantinin kızı İrena bir papazdan sorsunuz!, Bu papazın ahfadından yetmiş yaşında bir 3btiyarın Rum patrikhanesinde bekçilik lâtince dersi almıştır. Bil |ettiğini öğrendim. Kendisinde iki üç ba- tından yukarısı hakkında tek bir malü- Mâat yok. > (Arkası var) Diş Ağrıları, de üç kaşe alınabilir. UMULMIYAN BİR YOLDAN NASIL GİTTİK? Bir tarih muallimi olmam, yani biraz tarih karıştırmış bulunmam bana, elim- de bu kadar malümat bulundukça, mil- | yarlar kıymetinde muazzam dofineleri | tek başıma bulabilmek ümidine düşmem için en büyük bir nefes itimadı vermiye Alman Kimya Sanayiinin şayanı hayret bir keşfi Büyük bir ailenin üç dört liraya yıkatamadığı “Ölü ruhlar,, v Son zamanlarda Rus muharrirlerinden Gogol'un «Ölü Ruhlar» adındaki büyük roranı türkçeye çevrilerek basıldı. «Ölü Ruhlar:, sadece, 453 sayfa tutanı iki cildlik kocaman bir kitab olduğu için değil, fakat Gogolun enteresan, en meş- bür bir olduğu için mühimdir. Gogol, «Ölü Ruhlar» im birinci cildi « Hi 1835 senesinde yazmağa başladı; ve ancak yedi sene , yani 1842 senesin de bitirdi. Gogol, «Ölü Ruhlar» ae kıncıya kadar herkesin gözünde an: «stidadlı bir mizalh muharriri» olmaktan “yleri geçemiy münekkidler, gerek okuyucular o! gerlerinde dikkati çeken her hang: t «Ölü Ruh- go ikkında- değişti. O dev- rinden Gertsen, : «Bu eşer rin en büyük münekkid <Ölü Ruhlar» 1 okur ok Kısa bir zaman sonra ikinci bir müne kid; «Ölü Ruhlar Rusyayı korkuttu» fik- rini ileri sürdü. Bu ikincisi, hakikaten daha uygun bir görüştü.. ü Ruhlar» hakikaten Çarlık Rusyasını korkutmuştu. Gogol bu eserile toprak köleliğinin en kötü taraflarını teşhir etti, bununla alay etti. İşte Çarlık Rusyasını korkutan da bu idi. Gogoldan evvelki mizaâh eansıydı; ölü idi. Hayattan aymı idi. Bu itibarla da yaşamamağa mahkümdu. Gogolun, bil- hassa Ölü Ruhlardaki! mizahı taâmamen bunun aksinedir. Gogol Ölü Ruhlarda, en |tabiâ hâdiselerin, en normal insanlerın gülünç ve korkunç taraflarını gösterme - sini bildi. Gögol burada hayalindekileri değil, gördüklerini yazdı.. işte, zamanın- da bülün Rusyayı saraan, bütün Rusya- yı korkutan bu eserin büyüklüğü bilhas- sa onun bu realizmindedir. «Ölü Ruhlar: m ismi bile Çarlık san » sörünü aylarca düşündürdü. Eserin çıkı- şına müsaade edilip edilmemesi hakkın - da uzun zaman bir türlü karar verile - medi. Çarlık sansörünün, dolayısile Çar- lhk rejiminin bu eser hakkındaki görüş- lerint anlıyabilmemiz için Gogolun 1842 | | senesinde Pletncf'e yazdığı şu mektııhu: okuyalım: «... sansör heyetinin reisi Galohvostof, | kitabın ismini duyar duymaz: Hayır. diy İbağırdı, ben bu eserin çıkışına asla eaade edemem, Ruhlar fant olamaz!. Ölü tuh yoktur. Ruhlar her vakit bakidir. Ni- hayet sansör heyetinde bulunan bazı âra- 1 lar pek güçlükle, bahis meyvzuu olan ruh- | ların nüfus kütüklarindeki «can> lar ma- nasına geldiğini, bu isimle «mektum nü- fus> ve yahud sölmüş kimselerin kaydı» kastedildiğini ona anlattılar.. Reis huru öğrenince eskisinden daha beter - itiraza başladı. Hayır, dedi, ben buna hepten ta- rettar değilim, Bu eser doğrudan doğru - ya toprak köleliği rejimi aleyhine yazıl. mıştır. Eseri başlan başa okumuş olan bir sansür, eserde toprak köleliğinden ba - hiş bile olunmadığını ten etti; öşerii ölmüş bazı toprak kölelerinin nüfuslarını satın alarak bımları canlı imişler gibi () Yazan: Gegol, Türkçeye çeviren' Ra- gb Rufkı. — Çıkaram' Hilmi Kitab — Eri, Sayfa: 453. çamaşırları saik olmuştur. Ahmed Suavi de Musula gittikten, onun yardımını da kaybettikten sonra mukavemet edilmez bir merakla evvelâ Bizans tarihine ald en ufak malü- matı mutlaka öğrenmek hevesine kapıle dım, Bugün belki hicabla, belki gururla söy- | Bir kadının ipekli bluz rop ve çamaşırlarını Bir erkeğin palto, pardesü ve kostümünü Bir dükkânın camekân, vitrin ve cam kısımlarını Bir mutbahın tence kap, çatal, bıçak ve her türlü cam ve porselen aksamını Şık bir gencin kirlenmiş, eskimiş boyunbağı ve gömleklerini liyebilirim: Müverrih Necib Asım Bey benim ho- camdı. Bu sahada onun derin vukufun- dan istifade etmeyi düşündüm ve koendi- sini birkaç defa ziyaret ederek Bizans eserleri hakkında münakaşılar ettim. İş- te briç ummadığımız bir zamanda bocam Necib Asım Beyin delâletile birdenbire Gefinelerin esrarı üzerine yeni bir aydın- lik boşalıyordu: n Muhterem Necib Asım Bay bana dok- | tor Emil Gize isminde bir zatı tamıttı. Bu zat İstanbulun fethi hakkında bir eser yazmak üzere İstanbula gelmiş bir Avüs-! Güzel bir apartımanın antresindeki bütün mermer, fayans aksamını Modern bir banyo mahallini, musluk, ayna ve kurnasını n 12 metre murabbamda eskimiş, kirlenmiş bir halıyı 30 kuruş yalnız bir kutu Temizler, yepyeni ve mükemmel F E v A bir hale ifrağ eder. Paketi 5 kuruş Hasan deposu Yazan: H. Alaz gösteren Çiçikof isminde birinin gülünç sergüzeştimi nakletmekten ileri geçmee diğini anlattı.... Velhasıl, kitabın içindeki bazı bahis « lerin atılmasından, kitabın bazı yerleri - nin değişmesinden sonra eserin çıkma « sına müsaade ettiler.. Gogol, «Ölü Ruhlar» n ikinci cildini 1840 senesinde yazmağa b R42 senesinde bitirdi. Fakat bu ruhi buhran geçirdiği için esi eddeleri etti. Bir mü mağa i imha ba iidü, kısa bir zaman ih G XiNe Matâi ci 1 farkına varmadan slak bir müsveddesi bir . Muharririn öli « | cild neşredildi. İkinci cild sinde yapılan ikinci tabı, Jdana iyi ve daha ezaslı ol: tahminlerine göre «Ölü N olacaktı. Bunun için eser bir mektir. «Ölü Ruhlar» ın türkçe tercümesine ge- Hnce,.. Bu tercüme, maalesef, bizi tat e mir. edecek bir mahiyette değildir. Ki « tabın bir çok yerlerinde affedilemiyecek tercüme yanlışları ve atlamalar var, Bile hassa ikinci cild baştan başa yanlış ve noksandır. İkinci cildin rusça aslındı bir çok notlar ve haşiyeler var.. eser, pey « derpey bulunan bu müsveddelerin not ve haşiye şeklinde bu ilâvesile tamamlan. maş oluyor. Bunlar olmadıkça ikinci cile di anlamamıza imkân yoktur.. Halbuki eserin türkçe tercümesinde bu not ve haşiyelerden eser bile yok.. böyle mühim bir eserin tercümesinde, eseri kökün - Gen baltalıyacak bu gibi hatalardan sa « kınmak lâzumdı.. eseri tercüme oden ve ıyahuıi neşredenler, kitabın tariliçesini z olsun bilselerdi, eminiz ki, bunlara meydan kalmıyacaktı.. Demiş 2 e Kitabın tercümesi hakkında bir fikir e- dinmek için lâalettayin bir yerini, me » | selâ, türkçe birinci cildin 18 inci sayfa » sını açıyorum: «Çiçikof şehre geleli bir |hafta olmuştu. Ziyafetler, müsamereler | bilâfasıla birbirini takib ediyordu.» Bu cümle ruça aslında şöyledir: « kof şehre geleli bir haftayı geçmişti; zi. yafetlere, müsamerelere gidiyor, bir ke- Time ile hoşça vakit geçiriyordu..> (*) Gene türkçe üyni sayfanın bir kaç sa- tır sonrasında: «... Acaba onu böyle mü- temadi dolaşmalara sevkeden sebeb ne İ idi?, Ciddi bir iş mi, gönül işi mi?. Oleu - eu hâdiselerin inkişafım beklemek sabrım gösterirse bu sebebi de tedricen öğrenecektir. deniliyor. Rusça metinde ise şöyledir: &.w Çiçikofu bu ziyarete sevkeden, tele . daha esaslı bir takım sebebler, ciddi bir iş, belki de bir gönül rabıtaşı olalıi » Hrdi.. Fakat okuyucu - sona doğru yake | laştıkça vak'aları çözülecek olan - bu ço 'mzun hikâyemizi okumak sabrenı gözta « |rirse sırası geldikçe bütün bunları tedrla “cen öğrenecektir. (**) — deniliyor. Gene türkçe ayni sayfada, bir kaç satır sonra: «Petruşka evde bekçi olarak kalacaktı» denilmektedir. Rusça aslında ise: «Pet « ruşka odaya ve bavullara n etmek üzere evde bekçi olarak kolacaktı..> şek- lindedir. Bir tek sayfa içinde bu kadar yanlış ole dukça fazladır. Fakat asıl dikkatimizi çe. ken yanlışlar kitabın ikinci cildindedir. | Bilhassa ikinci cildin numarasız faslıaı | teşkil eden (429-430) uncu sayfalarında, | eserin aslile hiç münasebeti olmıyan bit | tercüme vardır. Mütercimin bunları nee |reden bulup çıkardığına ciddes hayret ediyoruz. b Kitabın başında İbrahim Hilmi tara « | fından yazılan 12 sayfalık bir de ön söz var. Goögolun edebi şahsiyetini tahlil ba « |kımımdan bu ön sözde aradığımızı bula e miyoruz. Böyle mühim bit eserin ön söe zünü yazarken daha ciddi bir itina li « zımdı. Fakat bütün bunlara rağmen «<Ölü Ruhlar» m dilimize çevrilişi, milli kü « tübhanemiz için büyük bir kazançtır. Bu- na sevinmeliyiz!.. w (*) Rusca Göogol kültiyatı âsarı: Sayfa / T. H.A (**) Gene Rusca 457 inel sayfada,