28 Aralık 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

28 Aralık 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| ! g t 3 # Şinde bir resim çektirmişler.. resim çek. SON POSTA ikâyesi Aziz kardeşlerim; bir tiyatronun et mühim şahsiyeti kimdir, diye sizinle mmü- nakaşa etmiyedeğiz.. bazıları rejisörün, bazıları dekoratörün, bazıları da aktörün en mühim şahsiyet olduğunu iddia edi- yorlar.. ben kendi fikrimi söylemiyece- ğöm.. yalnız sizlere bir hikâye anlatınakla iktifa edeceğim... siz istediğiniz hükmü yermekte serbestsiniz!. Bu anlatacağım vak'a ya Saratof'da, ya Simbirak'de, hâsılı kelâm Türkistan- dan pek de uzak olmıyan bir yerde cere- yan etmiş!. Şehirde bir öopera varmış.. 0- belli başlı artistlerinden râda, İvan Kuzmiç Makişef adlı bir de' elektrik. $isi varmış.. Tiyatronun bilmem kaçıncı sene! dev- riyesi münasebetile bütün tiyatro artist- leri, bütün tiyatro memurları grup ha- tirirken; herkese, tiyatrodaki mevkı ve ehemmiyetine göre grubun içinde bir yer wermişler.. elektrikciyi, teknisyen o! tuğu için grubun arka tarafında kenarda bir Here oturtmuşlar.. en önde ve en ortedaki Bahndalyeyi de tiyatronun tenoruna ver- dektrikei İvan Kuzmiç hiç sesini çıkar- mamiş. fakat bu işe fena halde içerle- | miş.. neyse aradan bir müddet zaman geçmiş.. bir akşam opera Puşkinin «Ruz- dan ve Südmila» sını oynuyormuş, ayun Baat tam sekizde başlıyacakmış.. tam se- kize çeyrek kala şu bizim elektrikciye, ah- bablarından iki kız gelmiş- bu kızları e- lektrikci mi çağırmış, yoksa onlar kendi. liklerinden mi gelmişler, burası pel bel. B değil.. kızlar elektrikci ile aşna fişna yapmışlar.. nihayet elektzikciden, oyunu Beyredebilmeleri için şöyle kulis arasın. İMla bir yer istemişler.. Elektrikcinin erkeklik damarlari ka- barmış.. — Aman efendim, demiş, ben size par- ter için iki bilet getiririm.. bu da söz mü? Biz biraz bekleyiniz!. ELEKTRİKCİ Rüsçadan çeviren: H. Alaz Yarzan: Mih. Zoscenke Şu bizim elektrikçiye ahbablarından iki kız gelmiş... nın yanına dönerek gene onlarla aşna fişnaya başlamış.. Karanlık içinde kalan holk feryadı basmış.. idare memuru deli gibi sağa so- la koşmağa başlamış. veznclar, karan- lıktan istifade ederek pasaları aşırırlar iye büyük bir telâş 'çinde parala. rı rastgele ceblerine doldurmağa başla- mış.. O gece oyunun bütün siklet merkezi kendi üzerinde olan tenor soluğu tiyatra direktörünün yanında aâalmiş: — Ben karanlıkta şarkı söyliyemem, demiş. Madem ki ışıklar yanınıyor, ben de gidiyorum. Sesim he: şeyden kıymet- lidir, O, elektrikci olacak hergeleyi çağı- rın da o şarkı söylesin! Elektrikciye tenorun gitmek istediğini |söylemişler.. elektrikci büsbütün içerle - miş: — Söylemezse söylemesin demiş.. ki- min umurunda?. Grupun orta yerinde 0-| turmasını ve öylece resim çektirmesini | Derhal tiyatronun idare —memuruna koşmuş.. ondan iki bilet istemiş.. idare imemuru özür dilemiş: — Bugün mümkün deği!, demiş.. ka- Habalık çok fazla.. bütün biletler satıldı. HTek bir boş yer yok.. artık bir başka za- man. Kızların karşısında maheub olacağını Güşünen elektrikci bu işe fana halde kız- mıiş: | — Yaa.. Demek vermiyorsunuz? de. imiş.. pekâlâ öyle ise., ben de bu akşam açıkları yakmıyorum.. siz de oynıyabi- İlirseniz bensiz oynayınız Pakalım!. Resim Fıhrtuken beni arka torafa itmeği gö- irürsünüz!. Tenorunuzu çağıcınız da ışık- Tarı o yaksın! Elektrikci bunları söy'edilten sonra “ameliye ile bütün elektrik terribat'nı boz. biliyor. Elektrikleri yakmağı da öğren- sin!. Bir elile şarkı okur, diğer elile de e- lektrikleri yakar.. tenor olunca kendini adam olmuş sanıyor. Direktör bu işin böyle sökmiyeceğini anlar kızları oyuna sokmak'la clek- gönlünü almağı karar vermiş: — Nerde o Allahın belâsı iki kız? diye sormuş. Bunların yüzünden bü'ün Uyatro altüst oldu. Ben onlara bir yer bulayım. Elektrikci: -- Allahın belâları burada, demiş.. fa- kat tiyatro bunların yüzünden a!tüst ol- madı. Tiyatroyu altüst eden bonim.. ben şimdi ışıkları yakarım. Elektrikci dediğini yapmış; yakmış: — Oyuna başlıyabilirsiniz, demiş. Kızlara mükemmel birer yer vermişler ve oyuna başlamışlar.. TBu mürekkeb tiyatro mekanizminde kimin daha mühim bir mevki !şçel etti. Bini artık siz araştırınız!. ışıktarı YARINKİ NÜSHAMIZDA: Bir adam ç ğnecim Yazan: İsmet Hulüsi Karadenizde yeniden fırtına başladı Karadenizde fırtına, evvelki gün ha- küçük vapurlar dışarıya çıkamamakta- fiflemişken, dün akşamdan itibaren tek 'dırlar. rar şiddetlenmeğe başlamıştır. Fırtına- hun yeniden başladığı acentalara ve bü- tün limanlara bildirilmiştir. Cumhuriyet vapuru gedi Hisar vapurunda boğulanlar (H._mır) vapurunda boğulan — yirmi üç kişiden beşinin cesedi, Zekeriya kap |tanın motörile Anadolu Kavağına ge - Trabzondan gelirken fırtınaya tu - |tirilmiştir. Beykoz hükümet doktoru tulan Cumhuriyet vapuru yirmi dört saat teahhürle dün saat 16 da limanı - bunların definlerite ruhsat vermiştir. Boğulanlardan ailesi olanların cesedle- mıza gelebilmiştir. Cumhuriyet vapu -|Ti ailelerine teslim edilmişlerdir. Diğer- r a z ru, denizlerle oldukça mücadele etmiş-|leri Beykozda defnedilmişler ve hep - sed bulunmuşlur, Cesedin Rizeli ateşçi Hdoğru elektrik dairesine gi'miş. ufak bir| tir. Projemizi sonunu Eme! tamamladı: — Kadife bir perde ile ayrılmış bir “Mağaza ve bir salon... Bir tarafta Sel- |a kitabları satmak, siparişleri almak îpı okunacak kitabları tavsiye etmekle İsığraşırken içeriki salonda da kadın ve ek okuyucular çay içerek gazete ve blar arasında dinlenecekler, Şefkat atıldı — Aman şimdiden bu sıcak köşeye şbayıldım çocuklar, Vallahi şehre her Minişimde sana uğrar çay içerim Selma. — Yavaş yavaş burası okuyanların jbuluştukları bir klüb halini alır. Ve ge- len müşteriler arasından birisi Selma- iğn beğenerek kaçırıb götürür. Bunu Perihan söylemişti. Hülya âle- minin böyle bir sahne ile bitmesi he- .pi pek eğlendirdi, adetâ «bir varmış jbir yokmuş» diye başlayıb <onlar ermiş muradı diye biten tatlı bir masal Fahriye sinsi sinsi gülüyordu: — Selmanın bir gün basılacak olan Müzik parçaları da bu mağazada satıla- Muazzez Tahsin Berkand fena yürekli arkadaştan intikam ı:mılı| sinin cenaze Masraflarını Kalkavan o -| Yusuf olduğu anlaşılmıştır. Bu suret Karadenizdeki Vapurlar gelebilmek-| ğulları vermişlerdir. Bulunan cesedler, |le şimdiye kadar altı cesed bulunmu Kauş.. anahtarı da cebine atmış.. kızları-'te iseler de yıldız - karayeden — dolayı|Hasan kaptan, Receb Ali, Kâşif, Meh -İtur. Pamuk ipliği piyasası düşmeğe başladı Kışın gelmesi dolayısile trikotaj piyasa - St inkişafa başlamış, satışlar artınıştır. Bun- dan dolayı da, irikotaj sanaylinin yazın ge - Çirdiği bulran devresi tamamen zall olmuş- tur. Piyasaya fanilâ kumaş imalinde kullanı - Jacak yerli iplikler de çıkmıştır. Bunlar ek « seriyetle boyanarak kullanılmaktadır. Trikotajcılar, şimdi, pamuk ipliğini ko - Jaylıkla tedarik edebilmekte, aradıkları 1p - ikleri de piyasada bulabilmeaktedirler. İnce pamuk iplikleri Mısır ve Filistinden idhal edilmektedir. Buralarda istenilen nu - mara iplikler bulunmadığı takdirde İngilte. re, İsveç, İsviçre, hastâ Fladelfiyadan da ip- Mk 1dhal edildiği vakidir. Bon zamanlarda bütün dünya piyasala - rında pamuk ipliklerinde yüzde 15 - 20 nis- betinde ucuzluk vardır. Maamafih, dalma el lerinde külliyetlice stok bulundurmayı âdet edinen trikotajcılar, henüiz ellerindeki stok- lari işlemekte olduklarından, bü ucuzlayış - tan lâyikile istifade etmeğe başlamamışlar. dır. Yeni ve ucuz İplikler işlenmeğe başla - yınca pamuklu mensucat flatlarında da nis- bi bir ucuzluk görüleceği tabildir. Ticaret Odasında yeni seçim Dört senede bir seçilen Ticaret Odası ida. re hey'etinin müddet! bu yıl başında bitmek tedir. Bunun için, dün saat on beşde tücear, Ticaret Odası meclisi içtima salonunda top- lanarak müntehibi sanileri seçmeğe başla - mıiştir. Bu seçim bugün de öğleden sönra de vam edecek, saat or yedide tasnif bitirile - rek seçilen ikinci müntehibler tayyün ede- cektir. Tüccarın seçeceği Ikinel müntehiblerin sa yısı kırk tanedir. Ticaret Odaları nizamna - mesi mücibince müntehibi sanilerin adedi altmış olması ve bunların yirmisinin İktasad Vekâletince tayini icab etmektedir. İktisad Vekâleti gu zevatı müntehibi sani olarak Ticaret Odasına bildirmiştir: Cumhüriyet Merkez Bankasından Mah - mud Nedim, Ziraat Bankasından Hâmid, İş Bankasından Yusuf Ziya, Sümer — Banıkdan Mühib, Osmahlı Bankasından Asım, Türk Ti- caret Bankasından Feyzullah, Dentzyolların- dan Sadeddin, Akaydan Cemil, Havuzlar i - daresinden Cemll, Beykoz deri fabrikasından Nuri, Feshane fabrikasından Midhat Recal, 'Türk Tütün Şirketinden Naci, MIlİ Reasi <« ranstan Refi Celâl Bayar, İş Limtted Şirke - tinden Bedri, Tüccardan Midhat Nemli, Bu - ad Kara Osman, Roşld Saffet, Hüseyin Hüs- nü, Mili Ticaret Şirketinden Cemil Bebcet, Üsküdar Tramvayları Müdürü İbrahim Ke - mal. Bu govatla beraber tücearın bugün de se- gimine devam edeceği 40 müntehibi aani, - bür gün öğleden evvel Ticaret Odasında top Janacak ye aralarından 30 kişilik Ticaret O- dası Idare hey'etini seçeceklerdir. İki çimento fabrikası muvakkaten tatili faaliyet etti Mevcud çimento fabrikalarından İkisi fa- aliyetlerini muvakkat bir zaman için tatil et- meğe karar vermişlerdir. Bunun — sebebi de, silolarında fazla mikdarda stok çimanto bu- lunması ve movsim dolayısile çimento sarfi- yatının nisbeten azalmış olmasıdır. Btok mikdarı kâfi derecede olduğundan piyasada çimento buhranı tevellüd etmeyeceği gihi f atların da yükselmiyeceği anlaşılmaktadır. Sun'i ipek istihlâki artıyor Bon zamanlarda ipekli mensucat sunayi- inde sun'i lpek karıştırma nisbetinin gibtik. çe artmakta olduğu görülmektedir. Ban'i 1 -« pek karıştırılmasının gittikçe artması, bir noktal nazara göre, Pransaya tabti ipek ihra catının başlaması ve 1pek flatlarının yüksel- mesi yüzündendir. Ham ipek fiatının yüksel- mesine müvazi olarak sun'l jpek fiatlarında da bir yükselme müşahede edilmekteyse da nisbeten azdır. Çam Kese Tırtılları (Baştarafı 6 ncx sayfada) maden, bir momleket işi sayarak başarı» cak olanlar yurdlarının şenliğine hizmet etm'ş ve bir borcu ödemiş olacaklardır. Not — Çam kese tırtılı, böcülerin (Pul- lu Kanat — Lepidoptera) sınıfına men - subdur. Fen dilindeki adı, Cnethosampa Pityosampa'dır. Bunu da fen kitabların- da daha çok araştıracaklar için kaydedi- yorum.) —— EİRLİ d Baş, diş, nazle, keser. ip, romatizma ve bütün ağrılarınızı derhal cabında günde üç kaşe alınabilir. medin cesedleridir. Cesedin biri teşhis edilememiştir. Kış ve kar | —Dün İstanbulda hava kapalı geçmiş, Dün de Suaddere sahilinde bir ce - Öğleye kadar kar yağmıştır. Memleketteki umumi hava vaziye - tine gelirce Karadeniz kıyılarile Mar - “|mara havzasında tamamile “ kapalı ve uş- İyağışlı geçmiştir. Marmara mıntaka - sında kar yağmıştır. lanmıyacağım. Babamın herkesce ta -|hitab ederken nereden ve nasıl başlı -Jağabey kalbinizin ısıtıcı ve rahatlık nınmış olan ismi kitabımın satılmasın- da en büyük reklâm olacak . Fena -kalbli kız; her fırsalla benim kimsesizliğimi ve fakirliğimi yüzüme vurmaktan çekinmiyor, fakât artık ©- nun böyle iğneli sözlerine o kadar glış- tım ki bunları mühimsemiyorum bile. Dün gece de kolkola bahçede dola - için olacak, şimdiye kadar herkesten şırken Emel ve Sabahatla uzun uzun gizlediğim büyük haber ağzımdan fır-| benim «Okuma salonu» hayallerine dal- ladı, dık ve konuştuk, Yatağıma yattığım za- — Müstear bir isimle İstanbulda ba -|man hülyalarım hakikat olmuş gibi â- sılmakta olan parçalarımı müstakbel |deta mes'uddum. Fakat gece yarısı u- kütüphanemde satacağım şüphesizdir. | yandığım vakit bu sevincimin kanat - Hepsinin nefesleri tutulmuş gibi şa-|Janıb uçtuğunu ve kalbime derin bir a- şırmışlardı. Emelle Sabi gözgöze bakı-|cının yerleşmiş olduğunu duyarak sa-|halde bir defa olsun beni gelib aramadı- şarak gülümsediler, Perihan koşub boy-'baha kadar gözlerimi kırpmadan dü - numa sarıldı, — Demek basılıyor ha? Aman ne ka- dar sevindim. Sonra ötekilere hitab ederken Fahri- yeye bakarak söyledi: — Göreceksiniz çocuklar, Selmanın, pardon İspinozun ismi bir gün dillere destan olacak ve bugün onunla eğle - nenler utanacaklar. Şefkat Fahriyeye yaklaşmıştı. — Sen de şlirlerini bastırsana kar - deşim. Fahriye dudak büktü. — Benim yaşamak için şiirlerimi sat-İzu üzerinde olursa olsun kalemimi ser-| başına kalmış olan zayıf bir şündüm ve belki de biraz ağladım. Mektebimi bitirince ne yapacağımı, nereye baş vuracağımı kararlaştırma- |dan evvel babamın ölüm yatağında be- İni kendisine emanet ettiği adama, am- İcamın oğluna bir mektub yazmağa ka- |rar verdim, * 5 Bugün âmcamın oğluna şü mektubu yazdım: « Fuad bey, «Sayfalar dolusu yazı yazmaktan çe- kinmediğim ve herhangi çetin bir mev- yacağımı bilemiyorum. verici himayesini göstermekle o zavallı Sizin amcamın öoğlu ve eğer hâlâ öksüz kizi sevindireceğinizi hi yorsa ihtiyar halamızdan sonra benhı’w za getirmediniz nu.şşcegmıd KAADIR dünyada bir tanecik akrabam öldüğü-| Bütün bu bitme tükenme bilmiyen nuzu düşününce içimden bu merasimli şuallerime vereceğiniz cevab bir tek sözleri bırakıb sizinle «Fuad» ve «sene |kelimedir. «Hayır!» değil mi? Bunu bi- diye konuşmak isteği kabarıyor. Fakat | liyorum ve öyle iken gene size yazıyo- ayni kandan ve en yakın akraba oldu- ğumuz halde sizin beni senelerdenberi aramadığınızı hatırladığım vakit ar - kamda soğuk bir el dolaşıyormuş gibi ürperiyor ve titriyorum. Beni niçin bu koskocaman dünyada yapayalnız bıraktınız? Niçin babam ö- lüm döşeğinde beni size emanet ettiği nuz? Niçin yıllardanberi bana bir tek ke- lime söylemediniz ve yâzmadınız? Ba- banız demek olan amcanızm öksüz k- zının zavallı hayali sizi hiç mi rahatsız etmedi? Dünyanım bir köşesinde ana ve baba şefkatinden uzakta ve kimbilir nasıl ve ne gibi şartlar içinde yaşayan bir kardeşiniz olduğunu hiç mi hatır - lamadınız? Yoksa siz büsbütün duygu- suz ve kalbsiz bir adam mısınız? Siz ana ve babanızm sıcak sevgisinin verdiği rahatlık içinde büyüdüğünüz halde, bir aile ocağımn ne demek ol - duğunu bilmiyen ve Hünyada kızca - i cak mı? mağa ihtiyacım yok; hem şayed bir gün |bestce yürütebildiğim halde bu mektu- gezin bu sevgiyi tatmadan ölüb gideçe- Benimle inceden inceye alay eden bulonları bastırırsam müstear isim kul -|bu yazınakta güçlük çekiyorum ve size gini hiç düşünmediniz mi? Öna karşı rum Ve hayatımın bu en mühim dö - nüm zamanında, benim vâsim olduğu- nuzu ve zavallı babacığımın beni size emanet etmiş olduğunu hatırlamak mecburiyetindeyim, On sekiz yaşıma geldim ve bir ay sonra ise tahsilimi bi- tirerek diplamamı alacağım.. yaşayışı- mı bundan sonra hangi yola göre dü- zeltmem lâzım geldiğini kararlaştırma- dan evvel size danışmak” ihtiyacını duyuyorum; fakat belki de bana «bu- güne kadar nasıl yaşadın*» diye sora- caksınız. Müdiremin, iyi kalbli bir a - nadan başka bir şey olmayan bu melek buylu kadının beni sıcak göğsüne bas” tığını biliyorsunuz. Onun himayekâr kolları bugüne kadar benim boynum- dan bir dakika ayrılmadı. Siz babama vermiş olduğunuz söze rağrnen benimle meşgül olmadığınız halde o beni okut- tu, terbiye ve tahsil ettirdi, beni haya- ta hazırladı. Bugün artık kendi ekme tek'ğimi kazanabilecek kabiliyetteyim ve mektebimi bitirir bitirmez müdireme daha fazla yük olmamak için hemen ça- Iışmağa başlıyacağım. — (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: