23 Aralık 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

23 Aralık 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

î ı g —- - m— —F A < 8 Sayfa MİZAH ACEMİLER 1-Acemi Hırsız Yazan: İsmet Hulüsi İlk defa iş görecektir. Arsen Lüpen eildini bırakır, Natpinkertonu alır.. Nat- pinkertonla, Arsen Lüpen arası bir kılı- ğa girer. Düşünür: — Eyvah, der, kartvizit bastırmayı u - huttum. Ama zarar yok, yarın bastırırım. <dİsmim» cnun altına da «Meşhur hırsız» ibaresi yazılsa kâfidir. Aynaya bakar, kasketini yana eğer, boynuna bağladığı mendili düzeltir, ağ - zına bir sigara &lır, sokağa çıkar, Bekçi düdük ça — Acaba şüp Polis yanından geçerken polisin yüzü - ne bakmaz — Ne olur, ne olmaz, Büyük bir sparfımanın önünde durur. Apartımanı gözler. Kapıdan bir kadınla bir erkek çı r. Köşedeki bakkala s0- rar — Bunlar kim? — İkinci katın kiracıları. — Nasıl insanlar?.. — Müdhiş zengin. Hırsız sevinir.. Artık işi iştir. Gece ya- rısından bir saat sonra ikinci kata gire- cek, Yükte afif, pahada ağır ne varsa hepsini apıracaktır. Hemen bitpazarına gider, ip merdiven arar, orada satılmıyordur. İpçilere uğrar. Orada da satılmıyordur, Nibayet ip mer- diven bulmaktan ü gire gider, maymuncuk Çilingir sorar: — Ne yapacaksın? şüphelenirse. ister, Lâzım derken tubhaf bir ha! alır.. Biraz da koltukları kabarıyordur. Öyle ya bu meşhur hırsız. Maymuncuk elde, bıçak belde, cep lâm bası cebde, gece yarısındı tımanın yolunu tutar, AA n sonra apar - , .k. saat uğ sonra kapı- yı açar. Mordivenlerde elektrik yanı - yordur. Fakat o kendi ceb lâmbasını da yakar. Merdivenleri çıksr, İkinci kat a partımanın kapısı önünde durur. Kapının zilini arar, bulur, parmağını zile götü - Tür, tam zile basacağı sırada aklına gelir: — Ne yapıyorum, ben misafir değil, hursızım, Maymuncuğunu çıkarır. Kapıya uydu- tacaktır. Fakat aksi bunun hangi tarafı- nın kilide sokulacağını birdenbire unu - tuvermiştir. Düşünür, bulamaz, tecrübe eder ol -— Nafil Tekrar me rdıvr—'ılı tden iner, — Acaba pencerelerden birinden içeri girebilir mıyim? — Bahçe tarafı daha muvafık. Bahçe duvarını güçbelâ aşar. — Ya bahçede köpek var Sağa bakar, sola bakar, görür. — İşte köpek. Kuyruğunu kaldırmış, kulaklarını dik- bakıyordur. Neredeyse üzerine atlı- yacak, parçalıyacak, ne yapmalı? 'Öl - dürmekten başka çare yok. Elini bıçağına bıçak elde köpeğe hücum eder. Olanca hızile vurı — Tak! Diye hir ses çıkar. Bir teneke yere yu- warlanır.. O zaman İşi anlar, köpek zan- Hettiği şey süzgeçli bir bakçe kovasıdır. — Acaba gürültü oldu mu?. Etrafı Ghreer.. — Eyvah yakalandım. Teslim rum, ateş etmeyin.. havada bekler, fakat ne neye kelepçe vurmuyorlar. — Mıyav, miyav! reğine su serpilir. Duvardan atla - olanın bir polis olmayıp bir kedi ol- yu anlamıştır. Bahçede dolaşır bir merdiven bulur, merdiveni dayar, çıkar, i atlar, bir ses işitir, kor- sey d kalbinin güm - oluya - bürt b lâmbaz Bu oda bir yatak odasıdır. ya bakar. r da güzel, göz gezdirir. Kary hele yatak çar- ne ka temiz. drobu açar. İçinde kadın elbiseleri vardır Çok güzel elbiseter, Gardrobu kapar. Komodinin çekmece - sine elini süre tündeki kadın fotografına gözü ilişir, eli- ne alır: — Ne güzel kadın! Kendi karısını düşünür. — O bunun yanında hizmetçi bile ola - | maz. Yüreği cızlar gibi olur. Tekrar resme bakar, Oturur bakar, ayağa kalkar ba - | kar ini keser. Bir çilin- | — Ama ben buraya hırsızlık için gel - p iştim. Acaba kasa nı rede? Odanın her tarafını arar. Çekmeleri a- leng rlitlarını karıştırır. Yok, yok, unlık bir koridora çıkar. İşte kasa! Maymuncuğunu hazırlar, cep lâmba - sını tutar — Anahtar deliği nerede? Anahtar deliğini bulamaz, kasanın tok- mağını tutar, çevirir: — Kilitlemeyi unutmuşlar. Elini sokar. Eli — Ah kasa değil, buz dolabı imiş? başka odaya girer, eskice bir kar- Bir çıplak bir haldedir. - Bu hizmetçi clacak, Baş'nı cevirir; — Ben hırsızım, namussuz değil. Yarı çıplak yatan kadının odasında durulmaz. Öyle ama acaba kasa nerede? Bir başka odâya daha girer. Burası ye- mek odasıdır. Çatallar, kaşıklar var, — Acaba gümüş mü?.. Ya gümüş değilse. neve yarar?. —- İşte bu fena, gümüşle gümüş olmı - yanı eyird etmeyi bilemiyorum. Alsam mu, almasam mı, alsam mı, almasam mi? Masanın üstündeki klirten bir çi - çek alır. Yapraklarını birer birer koparır. — Alsam, almosam, alsam, almasam... Son yaprağı koparırken: — Almasam! Der, almaz. Oradan da dışarı. Birden - bire karşısına bir adam çıkar. Başında kasket, boynunda mendil vardır. Bu bir hirsizdir: Avazı çıktığı kadar bağırır: — Hırsız var!. Koşar. Bir odadan sesler geliyordur, girer. Ev sahibleri radyo başmda oturuyor- lardır, — Hırsız var, Ev sahibi yerinden fırlar, kadın kork- oluyor, | yakar, Etrafa | ği zamen, komodinin üs- | lada bir genç kadın yatıyordur. Yarı | SON POSTA Daha atılgan olması beklenen bir genç Paşabah- çeden Naci de şu. NU soruyor: — Muvaffak o - lacak mıyım? Ümidsizlik, mu- | vaffakiyet —ihti - | malterini kökün - den kırar. Daha Rirgin ve âtılgan olmak icab eder. —a Gömerd bir tip Ankarada M. A, inisiyalini taşıyan 0- kuyucumuz fotografının dercini istemi- yerek karakterinin tahlilini arzu ediyor: Yersiz hareketler, müsbet — neticeler verse de makbul sayılmamalıdır. Gelişi güzel ataklıklar bir cesaret meselesi 0l- maktan uzaktır. Cömerdliği de israfa var- dırmamalıdır. BAAA Büyük menfaatler ve | Muvaffakiyet Ankaradan Şem seddin tmzasile sorulan sual de| Su: Muvaffak e - lacak mayım? Menfaatleri yal- nız bir taraflı dü - şünmek — küçük faydalar temin e- derse de büyük menfaatler için başkalarını da düşünmek İicab eder. ee Yumuşak başlı bir tip Diyarbakır oku. yucularımız- dan Nihad soru - yor: — Muvaffak 6 « lacak mıyım? Büyüklerine hür metkâr davranı - g, yumuşak - başlı ve söz anlar olu - şu, —muvaffakiyet ümidlerini arttırıyor. | | | —— Bildiğinden şaşmıyan bir tip Galatadan Sü - deyman da karak- terinin — tahlilini tetiyor: şinde, giyini « şinde intizam usul lerine — riayetkâr oluşu, muvaffaki - yetlerine yardım edebilir. Başkala - rına — ehemmiyet vermekte alâkalı davranmaz. Kadın mev- |zularına lâkayd kalmak istemez. Takdir ve teşeiden hoşlanır. Etrafına uyar gibi Börünürse de bildiğinden şaşmaz. Son Posta Fotoğraf tahlili kuponu MK S e a, Adee . . DİKKAT Fotograt tahlili için bu kuponlardan $ adedinin gönderilmesi şarttır. aa aaraaeaaeeeraemm — muştur. Hani o resmini gördüğü güzel ka« din vardı ya.. işte onun tâ kendisi. — Bırsız var. Ev sahibi elini bir masaya götürür, Ta- bancasını ona çevirmiştir. — Teslim ol. Ellerini kaldırır. — Sen kimsin, ne bağırıyorsun? — Ben şey hırsızım. Hayır, şey, hırsız, başka bırsız.. — Nerede? — Dışarıda. O önde, ev sahibi arkada çıkarlar. — İşte, Aynaya aksetmiş hayalini ev sahibine gösterir, İsmet Hulüsi Casino de Paris'yi her ; gece dolduranlar yalnız Moris Şövalyeyi dinlemeğe geliyorlar. Foli Berjerde Jozefin Beyker, Magadorda ihtiyarlamıyan Mistenguete var Yazan : Kemal Ragıb Enson —19— Parise gelip de biraz eğlenmek — istiyenler Music - Holisleri, Ca- barestleri, Dancings- leri görmeden git- mezler. Zevk — düşkünleri, hiç olmazsa ömürle- rinde bir kere olsun bu yerleri tavaf et. meden göçerlerse gözleri açık gider. Farise işte böyle günahkârların mabe- di diye ad, san kazan- dıran hep o eğlence, yerlerinin — bolluğu- dur. Bu yerlerin en | başında ve Casino de | Paris, Folies - Ber- göre, Mogador... San. ra da Monmartreda- ki revü tiyatroları ge- lir. Kazino dö Pa- ride: Moris Şövalye, Foli Berjerde: Jo- zefin Beyker, Mogadorda: Mistenguette, Monmartrın meşhur Alcazarında da bol bol çıplak Xadın var. mizanseni çok zengin, Casino de Paris'i her gece hincahinç doldüranlar hemen hemen yalnız Moris Şövalyeyi görmeğe geliyorlar; oradaki varyete de ötekiler gibi zengin. Yalnız hepsinde de kimin a- rabasına binerse onun türküsünü söyli- yen bir ruh var, Hepsi de gelen müşte - rileri eğlendirmekten, böylelikle bolca para kazanmaktan başka bir şey düşün- müyor, Salonu dolduranların hemen hepsi yabancı... Bu yabancıların en zen- ginleri, iocalarda, ön sıralarda oturan - lar, hep İngiliz, hep Amerikalı. Program da, pek tabii ol zevkine, ön- ların keyfine uygun... ye ikide birde ingilizce şarkı söylüyor. Bu şarkılardaki manadan, kinayeli söz- lerden ziyade Moris Şövalyenin ingiliz- ceyı konuşüurken kendine mahsus şivesi, Amerikalıları, İngilizleri kırıp geçiri - yor., Dekorlar, kıyafetler çok zengin, hep yaldızlarla, tüylerle, çiçeklerle * süslü... Kadın artisiler, bu yaldızlarla işlenmiş, lerle süslenmış, hayal gibi ince ipek - rden ikide birde sıyrılıyorlar, anadan ma bir çıplaklıkla ortalığa çıkıyore Tak, onlarır li lar; kırıla döküte şarkılar söyliyerek sa- lonun içinde seyircilerin arasında dola - Folies-Bergere'le Mogadorun dekorları, | Hele Moris Şöval- | r. nguette hiç değişmemiş Bu bir gençlikten uzaklaşmıyan, teş'esi, ruhu eksilmiyen san'atkâr hâlâ Parisin senbolü, timsali gibidir.. Hâlâ: eJe suis Paris'» diye şarkılar söylüyor; hâlâ «Mon hemme»> u sayıklıyor. Çocukluğumuzdaki şarkılar bugün de gene onun dudakla - rında «C'est Paris» ninğ «Valencia» nn «Fleur d'amour> un modası onun için de, onu Foli Berjerin kulislerinden bir Moris Şövalye Camno de Paris'nin sahnecnde bütün Parisin ağzında dolaşan şarkısını söylerken dinliyenler, sevenler için de geçmemiş-. Parisin bazan neş'eli, bulın bulanık, het günahkâr, bem zavallı dan bir türlü ı—ksıl'xırm nun kendi hayatında da belki böyle bif acı var. di onunla beraber sahney€ çıkan, beraber oynıyan bir genç, hep Mo> ris Şövalyenin şarkılarını söylüyor; heP bir. zaman Mistinguette'nin yetiştir- diği bu urtisti Bugi lerde bütün Parisin ağzında Mo- ir şarkısı var; Pa * erinin şarkısı: risli bir se Ma porime?.. C'est moile n şimdiki partöneri d€ yeye benzetmeğe çalışarsk nra Mistinguette de ©* na uygun bir kılıkta, üstübaşı yırtık pif” tık sıhnc)c çıkıyor, işte Mogadorun tâ * vanlarını sarsacak kadar alkışlanan, ÜSt nanan numara bu. Sonra da birâf çapkın ruhuna uygun, biraz da Bâ bil kulesinden göç etmiş gibi burayâ toplanan seyircileri eğlendirmek için UX” durulmuş sahneler, Birinde: Dünyanın başka başka Köşü” lerindeki zifaf gecelerini tasvir ediyor * lar: Alman karı köca, sert adımlarla, © ker gibi gelin odasına gidiyor; ilk öncü birer kollarını kaldızıp birbirlerini s€ * Tâmlıyosl, manda lar, &; sonra kocasi karısına bir K” yatağa giriyor * rı zaman kadi * ahleyin uyandı! k nın da, kocasının da kucaklarında biref çocuk. S0 yet karı koca, yatağa girmeden €V” vel işçi ailesinin saadeti hakkında nulül söylüyor; Farislinin evlenmesi, yatafa girmesi, hep telâş içinde, Bütün gün ağızlarından teşekkür, T” ca, yahud da itizar kelimeleri eksik olm” yan İngiliz de eviendiğinin ilk ge yatağa gizerken karısına: «Pleasel.r Ö€“ meği unutmuyor. Sonra duydukları $48“ det karşısında her ikisi de elele veriP birbirlerine teşekkür ediyorlar; ond' sonra da arka arkayi Sönüp uyuyorlar. Monmartre reville” rinde de kıskanç kükümdes harte derken karısına- bİF Ceinture de C)ın-*“:'. bağlıyor. Fakat © ©“ der gitmez kralın yar veri bu kemerin # sahtarını — bulüy0f sü ahlat Üstüne, ya, Bu reıuhrl: hemen — hepsi 5 seyredenlere W“"ı günah, ihtiras — fSt dıyor... manıem e Kemal Ragıb Ensot

Bu sayıdan diğer sayfalar: