14 Aralık 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

14 Aralık 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

L A İ OA İ LA İ İA AA SO ŞAT 12 Sayfa v« -— #*Son Posta;, nın p ıkâyoıl hastalıktan ötürü ölmüşt Cadaloz bir kadın.. bir de alkol yü - den çıkınca müte - şlarından Poplavski hemen kızağına atlıyarak dos- göri Petroviç Zapoikinin yanına ndı. Zapı genç olmasına rağmen herkes tarafından tanınmış bir şahsiyet- müdhiş bir istidada malikti. | mlerinde, jübileler - Hararetle, ürette konuşurdu. vermez ve bir ndan durma - dü. Daima t Nü « şekilde kelimeler a hitabette bulunur müteveffanın mes - rından olan Pop- arınca he - lekdaşl lavsk dim Zapoikin!, Çabuk isi öldü. Onu ö- yoruz. Bu son va - ziyette ona bir kaç söz söylemek lâzım. Bütün imiz sende.. Başkası olsay- xm ama ölen bizim vekâletin | ek olmaz şimdi.. iyerek oş sekreter mi? Tasimden sonra yeme rek var, Sonra araba pa- rası da ve çabuk davran dos- tum 1 biraz dağı- k bir ifade verdi ıkti. Kızağa yerleşince: — Onu tanıyorum, dedi, çok kurnaz bir vanın biriydi. Ney- ydi e. dostları cenaze - Tabutu taşıyanlar üç defa dinlenmiş ve her üç istirahat devre- sinde rahmetlinin ruhuna birer kadeh Yuvarlamıştılar. - Kabristanda defin merasimi başlayın- ca önce şarkı ile dua okundu. Sekreter, kavnnn ası, karısı, baldızı mütemadiyen yaşı döküyorlardı. Ölü, ebedi mes- e İndirilirken karısı: — Bırakın beni, ben de onunla bera - ber gideceğim! diye bağırdı ise de açılan mezara yanaşmadı. Sıra genç hatibe gelmişti. Tam söz söy- SON POSTA GAF YAPAN HATİB Hatib Grigori Petroviç Zapoücin bir tüm gezdirdi ve lemek zamanıydı. Bir tümseğe çıkarak zünlü bir tavırla söze başladı: — Bu gözler, bu kuluklar gördüğüne ve işittiğine inanmalı mı? Bu göz yaşları, bu inlemeler, bu ğ rüya mıdır? Heyhat! Bunlar rüya değil âk lâzım.. Daha dün aramızda canlı ve kuvvetli bir halde do « rulmak bilmezdi. Ve şim- di ise.. ölüm, korkunç elini onun üzerine koydu. Bütün ümidlerimiz ebediyyen onun yerine kim kaim olacak artık? Evet, bir çok çalışkan memurlarımız var, fakat Prokofi Ossipoviç bir taneydi. Ruhunun, melekeleri: tün kuvve - tile ve bütün şartile vazifesine bağlıydı. Gecelerini bile vazifesine feda ederdi. U- mumi menfaatlerden başka bir şey dü - |şünmezdi. Asla kendi menfaatini gözet- memiştir; ve hiç bir vakit rüşvete te - nezzül etmemiştir. Evet, Prokofi Ossipoviç bunların hiç bi- rine iltifat göstermemiş ve bu yüzden mütevazi halli kalmıştır. Onun iyi mesai- sine ve liyakatine daima hürmetkâr kala- cağız. O, ailevi saadet de tatmamıştır. Bi- Jiyorsunuz, ki son yıllarımı bekâr olarak geçirdi. Ah, arkadaşlar, onun yerini dol- durmak ne mümkün!. Hâlâ, onun mat « rüş çehresini, ve gükümsiyen ağzını gö - rüyorum; tatlı ve Müşfik sesini duyuyo- rum. Allah sana atlık versin Prokofi Össipoviç! Şerefle ve asaletle ebedi is - tirahatini yap!.. Zapoikin sözlerine aralık vermeden de- vam ediyordu. Fakat dinleyiciler arasın « da hafif bir fısıltı başlamıştı. Filvaki nut- ku tesir yapmış ve beş ön çift gözden bir “ Son pu.u nin edebi romanı: 4 Bir Genç Kızın Romanı 3 günlük kısmın hülâsası: Romanın kahramanı İzmir kız lisesi talebesinden Selmadır. Olup biteni onun ağrından dinliyoruz. Bir gece yemekhanede arkadaşı Eme - Hin tabağına tuz doldurmuş, izinsiz almiş- tır. Bir saat sonra da Müdire kendisini ça- fırıyor: — Yazık sana Selma, diyor. On sene . denberi aeni öz evlâdım gibi bağrıma ba - sıp sevmemin mükâfatını bana böyle mi yerecektin, sen? Genç kizin hiçkiriklarına rağmen se- ai bir ıslık gibi ötüyor: — Ben köşe başındaki tütüncü acem yasıtasile erkeklerle mektuplaşıyormuş - Sun, İşte adres burada.. Selma hanıma. bir de arkasındaki adrese bak.. Beyoğlun- da.... sokağında.... numarada Hayri.. Genç kiz birdenbire mektubu kapiyor. İçinden çıkan kâğıdı okur okumaz tiz bir gevinç çığı r. Ve derhal mü - direnin boynuna sarılıyor. — Anneciğim, mneciğim. m.. diyor. r gazetenin açtığı no- ee Aştirak etmiş. miş. Kendisine 100 lira- göndermişler. Müdire bu meseleyi kimseye açmama. gini söylüyor. Fakat Selma gece yarısı en çok sevdiği Emele her şej anlatıyor. BSonra arkadaşlarına bir çay ziyafeti ha- mırlıyor. Ziyafette bütün son gınıf tale - beleri vardır. Belma bunların — arasında Bmetin bir bahriye zabitine Aşık olduğu- kazandım, Muazzez Tahsin Berkand nu söylüyerek arkadaşlarını saymağa de- vam ediyor. (Roman devam etmektedir) svAR Arkadaşlarımın ikincisi Şefkat... Bi- raz alıngan ve kendini beğenmiş ama çok sevimli. Aman Allahım ne koket kızdır bu Şefkat! Gece yatmadan evvel yüzüne bin türlü krem sürer; çekmece- sinde Kapalıçarşı dükkânlarile rekabet edecek kadar çok çeşid sabun, tuvalet suyu, sürme ve daha benim ne işe ya- radığını bilmedi, boyalar, yağlar fa- lan var. Bunlarla güzelliğine bir şey ilâve ediyorum sanıyorsa onun dünya - nın en toy kızı olduğuna inanacağım. Bazan içimden ona bunları söyle - mek hevesi kabarmıyor değil ama gene nemelâzım diyorum; sözlerimi bir karış surat asarak dinliyecek olduktan son- ra neye iyi! Sabahata gelince, çok sade, çok te - miz bir kızdır. Dünyada onun kadar iyi lik yapmasını seveni İnsan az bulu anırım. Bir bluz mu öreceksin? Mut- laka bir parçasını Sabi (Sabahata Sahi derim ben.) işliyecek; mühim bir yazın mı var? O senin yanındadır. Canın lo- kum mu istiyor? Sabi mutlak bir çare- sini bulub aldıracaktır. Velhasıl kalbi le!.mıs gibi berraktır... Bana öyle geli- ur bir lâhza etrafına göz gezdiydi, sonra hü- | tı Çeviren : l Faik Bercmen seğe çıkarak — bir Tâhza söze başladı etryafına — göz yı Prokofi Ossipoviç iş değildi. Oysa ki di Kiril İvanovi içdi. Sonra müteveffa ev- liydi ve bütün hayatını meşru karısile T geçirmişti. Neden hatib onun hakkında bekâr yaşamıştır, dedi. Gene hatib, tahmetli için matruş, de- di. Halbuki kıvırcık sakallı. Ve hiç bir wakit sakalını lıraş etmiş di yiciler bunları düşünerek omuz âtib bir lâhza nefes aldıktan sonra züne ekledi: — Prokofi Ossipoviç! Sen güzel bir a- dam değildin.. çehren çirkindi!. t bu çirkin nikabın altında ne temiz, ne a: Fa ne fevkalâde bir ruh bulunduğunu bili - | yorduk.. Bu sırada hatibin gözleri bir nokta; dikildi; omuzlarını kaldırarak birdi zünü keserek Poplavskiye döndü ve: — Dinle Poplavski, herif yaşıyor. — Yaşıyan kim? — Prokofi Ossipoviç! İşte bak, mezarın yanında duruyor. — O ölmedi ki zaten.. ölen Kiril İva « noviç!.. — Fakat sen bana sekreterinizin öl - dül iylemedin mi? - Kiril de sekreterdi.. aldanmış ola - caksın! Prokofi de bizim sekreterdi; fakâat iki sene evvel terfi etti.. ikinci şubenin şefi şimdi. — Hay şeytan alsın canını.. — Hadi, devam etsene, neye durdun! Zapoikin kalabalığa dönerek ayni talâ- katle nutkunu bitirdi. Sözler! nihayet bu- lunca, ihtiyar şef Prokoli kaşlarını çata. yor ki Sabahat mekteb değil hayat arkadaşı olacak tipte ve cevherde bir kızdır. Ona bakarken yüzünün güzel olmadığı bile göze çarpmıyor. Bakışın- da, duruşunda, sesinde ve yürüşünde «Ben iyi bir insanım» diye bir sadelik var. Perihan havaya bakan burnile yara- maz, şeytan bir kızdır; fakat tembel tembel... Onu, gülmek ve eğlenmek is- tediğimiz günlerde aramıza alır ve bit- me tükenme bilmiyen hikâyelerini kahkahadan nefesimiz tıkanarak din. leriz. Kâfir kız öyle mukalliddir k Mektebde ne kadar hoca, sokakda ne kedar satıcı varsa mutlaka Perihan on- ların taklidini yapar, Hiç beklemediğimiz bir dakikada 0: «Hanımlar, susunuz!» dedi mi, gözleri- miz açık olmasa karşımızda Nezahat hocanın bulunduğuna inanacağız. Geçen gün Fransızca dersinde mad- mazel Janeti bekliyerek gevezelik edi- yorduk. Birdenbire «Aferin size çocuk- lar!» diyerek hocamızın kapıyı açıp içeriye girdiğini duymamızla hepimiz çil yavrusu gibi dağıldık. Halbuki ge- len hocamız değil Perihan imiş? Yaramaz kız kel da yuvarlıyarak madma: yi benzetmiş ki şaştık. “Onu 'ıbıı)e hocasının burun silişini, na sının gözlüklerinin altından bakt şını taklid ederken görseniz hayretten dona kalırsınız. yürüyüş Fahriyeyi takdim etmekle şeref alı- Birincıkanun 14 EKSİLTME İLÂNI alya Nafia Müdürlüğünden: eye konula: 40514 istasyonü binaları inşası 2 — Bu işe âid Olan evrak şunlardır ita 7 İstiyenler bu şartnamelerle evrakl 10 lira mukabilinde aldırtabilirler. Eksiltme 3 Kânunusani 938 tarihi Antalya Nafia dairesinde yapılaca Eksilime kapalı zarf usulilye olaca Eksil.. *bi'mek için istekli nat verineleri bundan başka Nafia lk vesikası İbraz etmi Itradan aşağı olmaması. i ve ya bları yukarıda 3 cü ne kadar Antalya Nafia Müdürlü yonuna makbuz mukabili verilme Posta ile gönderilecek mektubla olması ve dış zarfı da olacak gecikr kuruş bedeli keşifli Antalya Meyvacılık Eksiltme şartnamesi. Mukavele pro - Bayındırlık işleri genel şartmamesi, Hususi şartname. Keşif cetveli. Proje. 1 Nafla Müdürlüğünden görebilirler ve ne müsadif pazartesi günü saat on beşde ktır. ktır erin 3038 lüra G1 kuruş muvakkat temi- Vekâletinden alınmış yapı müteahhid- ptıkları en büyük işin bedeli on beş bin maddede yazılı saatten bir saat evveli- ü dairesine getirilerek eksiltme komis- k şarttı rin ni Bi ayet üçüncü r mumüu maddede yazılı saa- kapatılmamı bul edil Inhisarlar U. Müdürlüğünden: Cibalide Nakliyat Şubesi Müdürlüğün iki adet hurda kamyon 25/XII/987 tarihi pazarlıkla satılacaktır. İsteklilerin kam lık için de tayin olunan gün likte Kaba olunur. «8329. şda Levazım Müdürlüğündeki satış ko: de mevcud Berliye ve Şavrole marka ne rastlayan Cumartesi günü saat 10 da yonları her gün mahallinde görebilecek- 15 teminat paralariyle bir- syonuna — gelmeleri —ilân ve saâalle D Baş, diş, nezle, grip, romatizma, ve bütün ağrılarınızı derhal keser. İcabında g Taklitlerinden zsakımınız ve her ünde üç kaşa alınabilir. yerde ısrarla GRİPİN isteyimiz. İstanbul Belediyesi İlânları içilen Şehza Şehzade mektebi tokağında eski 6/8, ye Üzere açık artırmaya konülmüştur. Şart lir. İstekliler 18 lira 75 kuruşluk ilk temi 15/12/937 çarşamba günü saat 14 de Dal milonu sayan yok. i|kusurunu ne kadar büyük ve derin bir i|zından bir defacık olsun bir şikâyet rak yanına yaklaştı ve hiddetli bir sesle: — Sana yazıklar olsun delikanlı! dedi. Bir ölü için nutkun iyi olabilir; fakat bir | diri için. biraz düşüm söylediklerini! | «Şaksi menfaatini düşünmez, rüşvet al - | maz, bir kadeh şarap içmezdi!» - dedin! Bunlar, bir diri hakkında ancak istihza için söylenen sözlerdir. Hem hiç kimse | benim çehreme ve çirkinliğime dair cen- | Kalenderhane mahallesinin 4-6 No. li evin ankazı satilmak namesi levazım müdürlüğünde görülebi- nat makbuz. veya mektubile beraber ral Encürmende bulunmalıdırlar. (B.) (8137) debaşında ni den mslümat istemedi. Bir kalabalık ö - nünde benim yüzümden bahsetmek ne - den? Bu doğru bir hareket değildir.. ya- zık sana delikanlı! Hem bu... YARINKİ NÜSHAMIZDA: Eski hatıralar.. Yazan: Peride Celâl Fakat Allahın bu değerli vergisini hazfederseniz geriye ona ne kalacağını pek kestiremiyorum. Yüzü çirkin de- ğil ama huyu ne kötüdür bilseniz. Hır- çın mı hırçın.. inadçı mı inadçı.. mağ- rur mu mağrur, Bir-defa öfkelendi mi ondan yedi mahalle uzağa kaçmaktan başka çare kalmaz. Bereketversin ki Konuşmak için ağzını açtı mı mutla- i bir çaydan veya balodan bah- sedeceğini hepimiz biliriz. Bazan bu yaradılışta bir kıza Allahın böyle bu - lunmaz bir istidadı vermiş olmasına yan edeceğim geliyor ama yazdığı şiii leri dinlerken onun kötü huylarını affetmiyor da değilim. Bugün aramızda çok sevdiğim arka- daşım Nihal de vardı. Böyle toplantıla- ra gelmemekte haklı olarak israr eden sakat Nihalciği razı edib getirdiğime pek memnunum. Yüzünün tatlı mânasına rağmen ar- kasındaki kocaman kamburu zavallıcı- ği çok çirkin gösteriyor. Fakat ne has- sas, ne ince, ne içli uz! Bu öldürücü tevekkülle kabul edib yükleniyor! Ağ- ke Yalnız bazı karanlık gecelerde, bin bahçesinde kolkola dolaştı; kit, içinin acısını sessiz göz yaşlarile be- nim kalbitne d or. Onu çok iyi anlı- yor ve ona çok acıyorum, Bunu bildiği için mektebde en çok sevdiği arkadaşı | betim. Bunu, bugünkü davetime gel- ——— aa .Jmekle, bir defa daha ispat etti. Sevgili |hasta Nihalin bu fedakârlığını ömrüm oldukça unutmıyacağım. Mektebin belli başlı birer şahsiyeti olan bu arkadaşlarımdan maada, sını fın birincisi ve benim can düşmanım olan Belkıs ve kendisine «seyyar hesab makinesi» ismini verdiğimiz Nezihe de davetlilerim arasında idiler. Toplantımız pek neş'eli oldu.. bir çok dansettik, şarkı söyledik, dedikodu yap- ik ve bir tek ciddi kelime konuşmadık. 'am manasile çılgın çocuklardık , Çeşid çeşid pastaları oburlar gibi a- tıştırdıktan sonra onlara bir sürpriz yaptım. Zaten evvelceden buhu mü; delediğim için hep bekleşiyorlardı, fa- kat Emelden başka bu numaranın ne olduğunu bilen yoktu. — Haydi Selma, sürprizi bekliyoruz. — Biraz daha sabrediniz çocuklarım. Nihayet akşam karanlığı çökmeğe başladığı vakit Emele'işaret ettim ve dışarıya çıktım. Beş dakika sonra oda- nen loşluğu içinde derin ve ağır bir pi- yano sesi yükselmişti. Bütün başların Emele doğru dönmesinden istifade e- düm. Arkamda, mere için mekteb tarafından yapılmış clan beyaz tül elbise vardı, fakat bu e'biseyi dün gece Emelle başbaşa vere: rek tanınmıyacak bir hale getirmiştik. Yerden beş parmak yukarıda olan kıv- rmtısını açmış, omuzlarından aşağıya bir beyaz tül sarkıtmıştık, Za - ten çok büzgülü ve geniş olan fıstan büsbütün bu tül bulutu içine gömüldü (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: