Bayan Ayse fakir bir kadındı. İki ineği vardı, onların sütlerini sağar, e peynir yapar ve yaptığı peynir- tarak aldığı paralarla başka ih- tiyaçlarını temin ederdi. Bayan Ayşe- peynir alan müşterilerin en ge- isi ekmekçi idi, üç günde bir Ba- Ayşe ona bir kilo peynir götürür- ü. Peynire karşılık ta para almaz, ek- Ekmekçi buna çok kızmıştı. Hemen önünden önlüğünü attı ve dosdoğru karakola gitti. Komiserin yanına çıktı: Bay komiser, dedi, peynirci Ba- yan Ayşe herkesi aldatıyor. Bir kilo diye sattığı peyniri tarttım, bir kilo- dan iki yüz gram eksik geldi. Komiser şaşırdı. O Bayan Ayşeyi doğ- ru bir kadın olarak tanırdı. Bir polis — Başkası tartmiyor ama, benim e. vimde lerazi vardır, dirhem — yoktur. Ben terazinin bir gözüne bu ekmekçi- den aldığım bir kiloluk ekmeği, öbür gözüne de peynir koyarım. Terazi denk gelince benim koyduğum peynir de bir kilo oluyor demekti yüzüne baktı. Ekmekçi sararmıştı. Tirtir titriyordu. Kaomiser ekmekçin mek alırdı. Bir gün ekmekçi merak etti. Kendi kendine: — Acaba Bayan Ayşenin bir kilo di- ye getirdiği peynir hakikaten bir kilo- muydu? Ve peyniri teraziye koyup tarttı. Peynir bir kilodan iki yüz gram eksik geldi göndertti ve yanına çağırttı. — Ne dersin Bayan Ayşe, dedi, se- nin bir kilo diye sattığın peynirler bir kilodan !ki yüz gram eksik geliyormuş. Bayan Ayşe cevab verdi: — Olabilir bay komiser, fakat kaba- hat bende değil! — Nasıl sende değil, senin peynirini başkası mı tartıyor? — Ne dersin ekmekçi. Ekmekçi kekeliyor, fakat bir türlü verecek cevab bulamıyordu. İş anla- şılmıştı. Eksik malı, eksik olduğunu bile bile satan Bayan Ayge değil, ek- mekçi idi. Komiser, Bayan Ayşeyi ser- best bıraktı ve bir kiloluk ekmek ye- rine sekiz yüz gramlık ekmek yapan ekmekçinin yakasına sarıldı. S S İN Masa saati ve bir kol düğmesi vereceğiz d | Meraklı ve Faydalı — || Acemi paraşütçüler Bu resimde gördüğünüz bir paraşüt ku- lesidir. Paraşütle yeni atlamıya eli » şanlar, bu kuüle- nin üzerine çıkar ve cesaret edip birden — âtlr yanlar olursa pa- raşütlerini ucu bir çikriğa bağlı bir iple tutturur- lar ve yavaş ya- vaş aşağı bırakır- lar. Bu tarzda bir kaç defa indikten kendilerine — bağlı miyarak atlamıya da cesaret ederler, n Deve kuşları D e v e kuşları ilk yuttukları portakal — boyun- larının altına ka- dar gitmeden bir- biri arkasına on iki taneye kadar| portakal yutarlar, | Bu / hayvanlar yuttuklarını da çok çabuk haz- mederler, amı- sonra — kendi ©l- Masrafsız yemek pişirenler Sıcakt su membalarını bilirsiniz, memleketimizin birçok yerlerinde bun- lardan vardır. Meselâ Yalovada, Bursada, Gönen- de olanlar çok meşhurdur- lar, Böyle sıcak su membaları Ye- ni Kinede de var- dır. Orada yaşı- yan yerliler ye- Minimini ve çok yaramaz iki civcivdi- ler. Her gece ayni kümeste, tavuklarla beraber yatmaktan usanmıştılar. Gece olunca kümesten kaçıp yeni arkadaşlar bulmak ve beraberce yaramazlık etmek sevdasına düştüler. Cici, kardeşi Biciye seslendi: — Bana bak, dedi, şu iri sarı yaprağın altına saklan! Karanlık basınca, annemiz farkına varmadan savuşur gideriz! İkisi de birer büyük yaprağın altına sindiler. Ana tavuk çok ciddi idi ve on- lara hiç yüz vermezdi. Bununla beraber çok uykucu idi, erkenden uyurdu. Gece ilerleyince Cici, küçük, sarı ga- gasını yaprağın altından çıkardı ve Bi- ciye seslendi: — Haydi Bici kardeş, dedi, gidip ken- dimize arkadaşlar bulalım, karanlıkta biraz saklambaç oynıyalım. Bici kardeş kabul etti: — Evet, evet, evvelâ bayan ördeğe Eİ- delim. Ve bayan ördeğe doğru yürüdüler. — Çok rica ederiz, bayan ördek, dedi- ler, çocuklarınızdan bir kaçının bizimle birlikte karanlıkta saklambaç oynama- larına müsaade eder misiniz? Fakat bayan ördek hiddetlendi: — Haydi, haydi, dedi, benim çocukla- rım bütün terbiyeli çocuklar gibi çoktan uyudular, çekiliniz oradan! Ve ikisi de kaz teyzeye doğru düler. — Bu saatte buralarda ne arıyorsunuz? Bütün uslu çocuklar bu saatte uyuyorlar. Kaz teyzenin cevabı böyle oldu. Bir müddet birbirlerine bakıştılar. Cici bir teklifte bulundu: - Gidip bir defa da bayan güvercini görelim! yürü- meklerini bu — membaların üzerinde tutatak suyun buharında pişirirler, Yürüdüler, fakat yorgundular. Bayan güvercin de onları iyi karşıla- madı: di, çocuklarım çoktan uyudular, çekiliniz oradan! Cici korkmıya başlamıştı. Gerçi gökte koca bir aâay vard.. Fakat güneş kadar aydınlık ve ışık vermiyordu. Bici bir teklifte daha bulundu: — Haydi, dedi, şimdi de çiftçi kadına gidelim. Onun' çocukları, Fatuş ile Nanuş büyüktürler, belki henüz yatmamışlar- dir. Fakat çiftçi kadın çok sini — Haydi oradan küçük hay di, Fatuş 'le Nanuş bütün uslu çocuklat lar. Siz de çabuk küme sinize dönünüz bak: lendi: âzlar, de- gibi çoklan yati O zaman Cici ile Bici, kanad çırparak uçar gibi, dönmiye başladılar. Böyle acele etmekte haklı idiler. Çün kü gecenin korkunç karanlığında siyat tüylü bir hayal görmüşlerdi. Bacakları nin bütün kuvvetile kaçtılar. Kim bilir belki bu, bir köpek veya bir kedi idi. Nefesleri tıkanıncıya kadar kaçtılar Korkudan tirtir titriyorlardı. Sonra, bir başka gürültü duydular, fa kat bu ses korkunç değil, bilâkis samim' idi; tilremiş vücudlerine kuvvet ve kud Kot, kot, kot, kot di yordu ve ana tavuğun sesi idi. İkisi birden bağrıştılar: — Anneciğim, anneciğim, bizi atfedi- ret verdi. Bu ses: niz! dediler ve onun kucağına atıldılar. Fakat ana tavuk o ir şey deme- di. Her birini tatlılıkla kocaman ve sıcak kanadlarının altına aldı ve orada çok ra- hat ettiler! Sizi temin ederim ki çocuklar, o gece- den sonra bir daha kaçmadılar ve anala- — Gürültü etmeyiniz yaramazlar, de-İrma itaatsizlik etmediler, Bay Şişmanla Bay Sıska Bıcak bir yaz günü Idi; Bay Şişman, gölde balık avla. mak İçlü yola çıktı. Beraberinde, çok sevdiği köpeği (Burnukara) bulunuyordu. Yaramazlık opu elmemesi için bağlı bulundurmayı tercih etmişti, suye G F A VA Balık avlıyacağı yere gelince köpeğini başıdoş bırakmaktan çekindi. Eski bir tahta parmaklığı rabteden kocaman bir çiri Bözüne ilişti, (Burnukarayı) bu çiviye bağladı. # CAtrera Uslu oturan (Burnukara) nn gözüne bir fare İlişti. Bu hayva- nın kendisine bu kadar sokulması gururuna dokundu. Bütün kuv- welile, onu boğazlamak için, saldırdı. Ve nc olduysa, Bay Şişmanla Bay Sukaya oldu... anın top-| sip bize gönderirseniz bir kişiye bir masa saati, bir kişiye bir çift kol düğ- mesi ve diğer yüz kişiye de üzerlerin- de «Son Posta» ya: çok şık hediyele- rimizden vereceğiz. görülen eşy ilk harfle küpü, ya buna benzer eşyayı örten şe- 1 adı olacaktır. Rahatca avlanıp, hoşca vakit geçirmek istedi. Direğin Üzerine istediği gibi oturdu. Oltasını suya salarzak kısmetini bekledi. O sırada dostu Bay Sis- ka oradan geçiyordu. Parmaklığın arkasında dur- du ve gevezeliğe başladılar.