Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
— F 14 Sayfa Son Posta'nın tefrikası : 54 Haremağasının Hatıraları YER ” Ai e İ e— | Te aa F Yazan: Ziya Şakir Hatice sultan, çiçek toplayarak Naime sultanın sarayına doğru yaklaşınca, birdenbire önüne sarı Lir kaysı gülü düştü. Gözlerini kaldırdı ve pencerede duran Kemaleddin paşanın tatlı ve heyecanlı tebessümile karşılaştı Kocasının bu muameleleri, ilk za- manlarda Hatice sultanın hoşuna git- mişti. Onu, bir hayli eğlendirmişti. Fa- kar çarçabuk, bunlardan da bıkıp usa- nrvermişti. Bu bedbaht koca, karısının yavaş ya- vaş kendisinden yüz çevirmeye başla- “dığını görür görmez, kalbinde derin bir ıztırab hissetmişti. Çünkü Hatice sul- tana karşı her gün biraz daha artan aş- kı, bu adamcağızı deli divane edecek 'bir hale gelmişti. | “Yeni hayat, Hatice sultana çok yara- mıştı. Kızlık zamanından, kat kat gü- zelleşmiye başlamıştı. Etrafındakiler de, mütemadiyen kendisini şımartıyor- lardı. Sultan, birçok zamanlar yarı çıp- lak bir halde büyük endam aynalarının karşısına geçiyor, yarı çıplak vücüdünü uzun uzun gözden geçiriyor.. sonra, acı bir-hüsranla içini çekerek: — Yazık, bu güzel vücud, budala ve sırnaşık bir adama kısmet oldu.. diye söyleniyordu. Hayalperest kadının bu taşkın hisle- rini, etrafındakiler büsbütün tahrik e- diyorlar: — Sultanım!.. Şu dünya yüzünde; eşsiz, emsalsizsiniz. Yazık ki, kendini- “ze lâyık bir kocaya düşemediniz.. diye, kalbindeki hüsranı büsbütün artırı- “yorlardı. Hatice Sultanda kocasına karşı bir nefret uyanmıştı. ÂArtık onu, yatak o- dasına kabul etmemiye başlamıştı. Bu yalnız geçen geceler, onun kalbindeki hisleri büsbütün kamçıilamıştı. O da babası gibi içki mübtelâsı idi. Bilhassa yatarken daima konyak içer- di. Evvelce ona sakin bir uyku veren konyak, şimdi büsbütün aksi tesirler husule getiriyor; onun sinirlerini ger- dikce geriyor.. çok zaman başını yastık- larının arasına sokarak: — Gençliğim, güzelliğim * böyle mi geçecek?, diye feryad ederek hıçkıra hıçkıra ağladığı işitiliyordu. Bütün bunlar; gizliden gizliye bizim | kulağımıza kadar geliyordu. Hatice sul- tan, Sultan Muradın kızı olmakla bera- ber; Abdülhamid onun ne kadar hava- imeşreb ve siyasi işlerden uzak olduğu- nu bildiği için kendisini lüzumundan İazla sıkmıyordu. Hafif bir tarassud al- tında bulundurmakla iktifa ediyordu. Buna binaen, onun saraylılarından ba- Sıları, bizim haremi hümayundaki ak-| #abalarile görüşmeye geliyorlar; Hati- ce sultanın bu hallerini de gizlice söy- lüyorlardı. Tabiidir ki bunlar, gizli ka- lamıyordu. Kulaktan kulağa söyleni- yor; hattâ bazan Abdülhamide bile du- yuruluyordu. Nihayet günün birinde, hiç inanıl- mıyacak bir söz işitilmişti: — Hatice sultan ile; Naime sultanın î;cı, Kemaleddin paşa sevişiyorlar- Pu sözleri işitenler, deriri bir hayret . İçinde kalmışlardı. Buna, kat'iyen i-| hanmamışlardı. Çünkü bu, biraz fazlaca cesaret me- sele_si idi. Abdülhamid gibi kıskanç, ahlâk meselelerinde son derecede mü- taassıh bir adamın damadiı, nasıl olur depyöyle bir aşk işine girişebilirdi? u sözleri i itenler, k titlyos! : iş orkularından — Aman.. bunları, ne sen bana söy- lemiş ol, ne de ben, işitmiş olayım.. di- âorlar; ve derhal dillerini yutuyorlar- a Halbuki mesele, tamamen do idi Hafice sultanın gene bir sinir bîanı- na ve aşk heyecanına tutularak, gerim gerim Berildiği bir zamanda, sultanın genç ve oynak hazinedarlarıpdan biri: — Aman aslanım, bu bizim komşular ne tuhaf şeyler.. insanı bahçeye çıkmı- ya hasret bırakıyorlar.. demişti. Bu sözler, derhal Hatice sultana me- aralarında şu muhavere geçmişti: — Ne yapıyorlar?.. — Ne yapacaklar? Pencere perde'e- * | rinin aralarından dürbünle seyrediyor- lar. - — Acaba bunu yapan kim? — Kim olacak, her halde, damad pa- şadır. Ondan başka, buna kim cesaret edebilir? — Sen, gözünle gördün mü? — Kaç defa, — E, bakıp da bir şey yapıyor mu? — Hayır.. sadece gözetliyor. — Kuzum kalfa.. ne olur?. Şunun yü- züne biraz gülüver. Bakalım ne yapa- tak? — Aman, nasıl olur, aslanım? — Canım, ne olacak?.. Pekâlâ olur. Bu teklif, her halde Dilberyarin de canına minnet olacak ki; derhal giyin- miş, süslenmiş; bahçeye çıkmış.. çiçek tarhlarının arasında dolaşmıya başla- mıştı. İki saray, birbirine çok yakındı. Evvelce iki saray arasında müşterek o- lan bahçe, ortasından, ancak üç metre' yükseklikte bir duvarla ayrılmıştı. Dilberyar, bahçede dolaşmıya başlar başlamaz, gene köşedeki odanın pence- re perdeleri aralanmış.. dürbün cam- ları parlamıştı, Dilberyar, çiçek topluyor gibi yapa- rak yavaş yavaş a pencerenin önüne doğru yaklaşmıştı. Kendisini takib eden dürbün camlarına doğru bakarak te- bessümlere başlamıştı. Fakat, dürbün- le bakan damad paşa, hareketini hiç bozmamıştı. Olduğu yerden kımıldan- mamıştı. Ona hiçbir harekette, hiçbir işarette bulunmamıştı. Dilberyar, ümid ettiği iltifatı kopa- ramayınca oradan uzaklaşmış: doğru- ca sultana gelerek vaziyeti anlatmıştı. Hatice sultanın hayal ile meşbu dı- mağında derhal bir fikir uyanmıştı. — Dur.. şuna, bir de ben görüneyim, Bakalım, ne yapacak? diye mırıldan- mıştı. Derhal yanına Dilberyari almış, W bahçeye çıkmış.. çiçek koparmak baha- nesile, dolaşmıya başlamıştı. Perdenin arasından, derhal dürbün camları parlamıştı. Hatice sultan, bu- nu görür görmez, heyecan içinde kal- mıştı. Dilberyarin kulağına eğilerek: — Sen, burada kal, Ben, biraz daha o tarafa yaklaşayım.. diye fısıldamıştı. Dilberyar, orada, bir gül ağacının di- bine çömelmişti. Hatice sultan, çiçek topliyarak, Naime sultanın sarayına doğru ilerlemişti. Ara sıra göz ucu ile pencereye bakarak, yavaş yavaş duva- rın dibine kadar takarrüb etmişti. O zaman, perde biraz daha açılmıştı, pencer:ed_ğn bir el uzanmıştı. Hatice sul- itanın Önüne, sarı bir kayısı gülü fırla- tılmıştı. (Arkası var) Nöbetci | P czaneler Bu gece nöbetci olan eczaneler şunlar- dır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Pertey). Alemdarda: (Sırrı Asım). Beyazıdda: (Belkıs). Samatyada: (Ridvan). Eminönünde: (Hüseyin Hüs- nü). Eyübde: (Hikmet Atlamaz). Fener- de: (Vitali). Şehremininde: (Hamdi). Şehzadebaşında: (İ. Halil), Karagüm- rükte: (Arif). Küçükpazarda: (Yorgi). Bakırköyünde: (İstepan). l_Seyotlu cihetindekiler; İstiklâl caddesinde: (Kanzuk). Galatada: (İsmet). Taksimde: (Nizamettin). Kur. tuluşta! (Necdet). Yenişehirde: (Paru- nakyan). Bostanbaşında: (İtimad). Be- şiktaşta: (Süleyman Receb). Boğaziçi, Kadıköy ve Adalardakiler: Üsküdarda: (Ahmediye). Sarıyerde: (03- man). Kadıköyünde: (Büyük, Üçler). Büyükadada: (Halk). Heybelide: (Halk). Romatizma konuşulurken bünyevi ve artritik diğer hastalıkların akla gelmeme si imkânı yoktur, Nekris hastalığı, şeker hastalığı, şişmanlık Bibi. Gerçi ekseriya müzmin ve hâd romatizmalar bünyevl bozuklukları olanlarda daha kesretle gö- rülür, fakat artık bunu bugün kabul et- meğe imkân yoktur. Çünkü bugün dağ- rudan doğruya veremle alâkadar olan vereme merbut olan romatizmalar var- dır. Bundan başka bildiğimiz ve hergün tesadüf edilen belsoğukluğunun - tevlid ettiği hâd romatizma, mafsal İltihabı vardır. Gene vücudün muhtelif mafsal- larında suişekil husule getiren «ruma- tisme deformative» ler vardır. Bu, gitgi- de İlerliyerek ellerin, ayakların ve âamu- du fıkarinin, velhasıl büyük mafsalların çok fena bir şekle girmesine ve rormal harekâtın bozulmasına sebebiyet verir. Romatizma yalnız mafsallara münhasır değildir. Kemik üzerinde, asab üzerinde, adalât üzerinde de tezahürat ve evca ya- par. I Bununla beraber gene tam ve doğru >l- mamakla beraber romatizmaya mafsal üzerindeki tezahüratı suretinde bir tas- nif yapmak mecburiyeti vardır. Mafsal romatizması ya hâd ve ateşli,o- lur. Meselâ belsoğukluğu mafsal iltiha- bı, verem mafsal iltihabı, frengi mafsal Ntihabı, kızıl mafsal iltihabı ve diğer mikrobların husule getirebildikleri maf- sal iltihabları. Bir de nekris hastalığının hüsule getirdiği hâd mafsal iltihabı. Müzmin mafsal ârâzına gelince: — Nek- iristen mütevellid parmak ağrıları. Müz- min ve münteşir romatizma ki bunun da adalât üzerinde, sinirler üzerinde, maf- sallar üzerinde tezahüratı vardır. Par- makların tanbur sopası haline gelmesi belin eğrilip artık o halde kalması ve yahut yavaş yavaş bütün amudu fıka- rinin harekâtında betaet veya madumil- yet husule gelmesi hep bu müzmin Tü- matizmanın doğurduğu felâketlerdir. 'çi a - - - Bir Doktorun RADYO Günlük Perşembe 5 — — Notlarından () ugünkü program Romatızmanın Ü er YUD Sebebleri..ı Öğle neşriyatı: 12.30: Plâkla Türk musikisi. 12.50: Havadis. 19.05: Plâkla Türk musikisi. 13.30: Müuhtelif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: 18.30: Plâkla dans musikisi. 18.45: Edir- nenin kurtuluşu hakkında konferans Eminö- nü Halkevi namına: Mimar Kemal Altan. 19: Bayan İnci tarafmdan şan: Piyano ve keman refakatile, 19.30: Hava raporu. 19.35: Spor müsahabeleri: Eşref Şefik tarafından, 19.55: Borsa haberleri. 20: Cemal Kâmil ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları. 20.30: Ömer Rıza tarafımdan arabca söylev. 20.45: Fasıl saz heyeti: Olm- yanlar: Küçük Safiye, İbrahim Ali, Keman Cevdet, Tanbur Salâhattin, Kanun Muam. mer, Viyolonsel Mes'ud Cemil, Klârnet Ham. di, Ut Cevdet Kozan, (saat âyarı). 21.15: Or- kestra. 22.15: Ajans haberleri. 22.30: Plâkla sololar, opera ve operet parçaları. 2250: Son haberler ve ertesi günün programı. 25 İkinciteşrin 1937 Perşembe ANKARA Öğle neşriyatı: 12,30: Muhtelif plâk neşriyatı. 12,50: Plâk: Türk musikisi ve halk şarkıları. 13,15 Dahili ve haricl! haberler. | Akşam neşriyatı: 18.30: Muhtelif plâk neşriyatı. 19: Türk musikisi ve halk şarkıları: (Makbule Çakar ve arkadaşları). 19.30: Saat Gyarı ve arabca neşriyat. 19.45: Türk musikisi ve halk şarkı- ları: (Servet Adnan ve arkadaşları). 20.15: Kâzım Nami Duru: Terbiye. 20.30: Plâkla dans müsikisi. 21: Ajans haberleri. 21.15: Stüdyo salon orkestrası. 21.55: Yarınki prog- İram ve İstiklâl marşı. DİŞ TABİBİ RATiP TÜRKOĞLU Ankara caddesinde: Meserret oteli (*) Bu motları kesip saklayınız, yahut bir albüme yapıştırıp koölleksiyon yapınız. Bıkıntı samanınırzda bu notlar bir dokter | karşısında (88) No. l1 müuayeneha- nesinde hergün saat on düörtten (9 )a k_şdar kabul etmektedir. gibi imdadınıza yetişebilir. (üzere — İskenderiye- | ortalarında İstan Çek güreşçilerile iİk aç ,% bu akşam yapılıyor Çek güreşçileri arasında bir dünya ikincisi ve bir _ Avrupa üçüncüsü var. Müsabakaların çok heyecanlı ve çe'in olacağı anlaşılıyor Romanyada yap« tığı bir turneden sonra Misir milli ta- kımlle karşılaşmal ye gidecek olan Çek, lerin meşhur güreş | takımı kânunuevvel bula gelecek iken ansızın — şehrimize geliverdi. — Çeklerle karşılaşmak — üzere evvelce anlaşmış o- lan Güneş klübü bu vaziyet — karşısında Çeklerle müsabaka- yı kabule mecbur : kalmıştır. 56 kilo güreşçisi Monçik İki taraf arasında yapılan anlaşmalara göre Çeklerle biri Greko Romen, biri serbest olmak Üzere iki müsabaka yapılacaktır. Bi- rinci müsabaka bu akşam saat 9 da Ferah sinemasında Greko Romen olarak bütün sikletler üzerinde icra edilecektir. BSerbest güreş karşılaşması da yarın akşam yapılacaktır. Bu akşamki müsabakada 656 kiloda Hüse- yin, 61 de Yaşar, 686 da Yusuf Aslan, 72 de Saim, 79 da Mersinli Ahmed, 87 de Mustafa, ağır siklette Samsunlu Ahmed güreşecektir. Yarın akşamki müsabakaların bir kısmında müsabıklar yer değiştireceklerdir. 56 da Hasan Tahsin, 66 da Necmi, 79 © Kasımpaşadan Rızzık, ağır siklette de salıl güreşeceklerdir. 56 kiloda karşılaşacak olan Çek ve Çetin bir müsabakadan sonra sayı ht bile galib gelmiştir. Bu itibarla bu m ka bir revanş mahiyetinde olacaktır. Baimle karşılaşacak olan güreşci de Bö” lin olimpiyadında ikinciliği kazanmıştır. B? müsabakanın Salm için çok çetin olacaf tabildir. Yarım ağırda Mustafanın rakibi olan, Btf kuvvetli bir pehlivandır. Ağır siklet Çek güreşcisi ise Avrupa üçül” cüsüdür. Çek mill! takımına beş güreşcl V ren bir ekibin böyle bir fırsatla ıehrw" gelmiş olması mucibi memnuniyettir. Çek takımı cumartesi günü Mısıra hı-l'"" edecektir. Mısırdan avdetinde, takımın AÂf” karada da iki maç yapması İçin Güneş ylübü bazı teşebbüslerde bulunacaktır. İ Güneş klübünden : 1 — Çekoslovakya güreş şampiyonu (VİM” ohradi) klübile klübümüz arasında yapılad? güreş müsabakaları 25/11/937 perşembe gü nü akşamı saat 20.30 da başlıyaca'ktır. 2 — Müsabakalar Şehzadebaşında ( Tiyatrosunda olacaktır. 3 — Gişeler saat 19 da açılacaktır. 4 — Tiyatronun İstiabından fazla bilet V? rilmiyecektir. Ankara lig maçları 'nasıl cereyan etti ? Ankara, (Hususl) — Ankara lig maçları- nın ikincisi pazar günü Ankaragücü saha- sında yapıldı, Tribünler tamamen dolmuştu, hafif yağan yağmur sahayı ıslatmıştı. İlk karşılaşma 12.30 da Ankaragücü ve Muha. fızgücü arasında başladı, hakem Ragıb, ta- kımlar: Ankaragücü: Ateş - Ali Rıza, Enver - Nus- ret, Musa, Abdül - Ahmed, Fahri, Yaşar, İs- mall, Bilâl, Muhafızgücü: Fuad - Hüsnü, Saffet - Ah- imed, Cihad, Mehmed - Balih, Salâhaddin, Rıza, İbrahim, Nacl. Görülüyor ki Ankaragücü Semih ve Ham- diden mahrum; buna mukabil Muhafızgücü genç ve ateşli oyunculardan teşekkül etmiş- ti. Böyle olmasına rağmen talüninler Anka- rağgücünün lehinde, lâkin netice tahminleri altüst etti. Oyuna başlandı. Muhafızlılar Üs- tünlüğü elde ettiler. Sekizinci dakikada Pen- dltıdan ilk sayılarını kazandılar. İki dakika sonra yaralanan Enver oyundan çıktı. 1Ü kişi kalan Ankaragüçlüler vaziyeti telâfi için çok çalışmak mecburiyetinde kaldılar ve Çü- İştilar. Lâkin takımda Hamdi ve Semihin yokluğu her an belli idi. Bu devrede Ankara- Büçlüler eksik oldukları için daima Muha- fızların baskısı altında oynamak mecbüri- yetinde kaldılar. Fakat Muhafızlılar bundan daha fazla istifade edemediler, ilk devreyi 1-0 lehlerinde bitirdiler. İkinci devre gene aynı şekilde devam eder- |iken Riza yerinde aldığı bir pası İyi kullana- rak Muhafızı (2-0) galib vaziyete çıkardı. Ankaragüçlüler şaşırdılar. Kendilerini top- Jamıya vakit bulamadan BSalâhaddin Muha- fızın üçüncü golünü kâydetti. Bundan sonra Muhafızlılar vaziyeti kâfi görerek durgun bir oyun _ftlltmrdular. Ankaragüçlüler açıl- mıya ve güzel oynamıya başladılar. Abdülün çektiği penaltı ile vaziyeti (3-1) e çıkardılar. Üç dakika sonra İsşmalil Ankaragücünün sayısını İkiye çıkardı. Vaziyet (3-2) Muha-| fız lehinde. Oyün böyle devam ederken dev- renin sonlarında bir gol atmıya muvaffak o- lan muhafızlılar oyunu (4-2) lehlerinde bi- tirdiler. Bu maçtan sönra beyaz fanilâ ve kırmızı don giymiş olan Harbiyeliler çıktılar. Biraz sonra da Güsençsporlular göründü. Hakem iki tarafın muvafakatile Harbiyegücünden Mazlümdu. Harbiyegücünün kadrosu merak ediliyordu, takımlar: z Harbiyegücü: Fethi - Şükrü, Sabri - Ha. şim, Celâl, Zeki - Şerif, İzzet, Murtaza, Kad- Ti, Hilmi. Güvençspor: Hâmi - Reşid, Turgud, Tev- fik, Füruzan, Necib - İbrahim, Muzaffer, Ali, Adil, Avni. ; Birinci devre umümiyetle Harbiye lehin- de geçti. İlk iki golü Harbiyeliler yaptılar, Fü-| ruzan bu iki göle de cevab vermekte gecik- medi. İlk devre (2-2) bitti. İkinci devrede Harbiyeliler seri bir oyun oynamıya başladılar. Hakikaten güzel inişleri görülüyordu. Bu arada dört gol atan Harbi- yeliler maçı (6-2) galibiyetle bitirdiler, Selim Tezcan Denizciler Halkevinde kış idmanları yapacak Her sene olduğu gibi yüzme antrenörü perşembe ve cümartesi günleri kış İdmanla- rı için Beyoğlu Halkevinde haftada iki defa B. Necmi Ataman vazifesinden ayrıldi Eski İstanbul bölgesi ikinci teisi Bay Necmi Ataman Topkapı klübü müessislerinden ve İstâf” bul spor bölgesi ikinci relisi ölan Bay Fabil Ataman, Türkofis istatistik şefliğine tayinlü" den dolayı Ankaraya gideceğinden bölgedt” vazifesinden istifa etmiştir. Son Posta'nın müsabakası | Gol kralını keşfedecek okuyucumuza da bir hediye veriyoruz Futbolcularımız arasında birinCİ lig ve milli küme müsabakalarlfîds en fazla gol atacak oyunculara bir€? kupa vereceğimizi ilân etmiştik. SON POSTA, şimdi bu müsabâ- kayı daha ziyade genişletmeyi çi &por meraklıları arasına da teşmil etmeyi kararlaştırmıştır. Bütün okuyucularımıza acaba DU gol krallarının kimler olacağını 507 ruyoruz. k İstanbul birinci lig'inde en f:oı / gol atacak oyuncu ile atacağı &? adedini doğru olarak tahmin * d cek, veya hakikate en Zziya yakınlaşacak olan okuyuctmîlııza güzel bir, hediye vereceğiz. Yallin verilecek cevabların kânunuevv* 10 una kadar elimize gelmiş, yabl postaya verilmiş olması şarttır. ü Milli küme gol şampiyonun” keşfetmek için açacağımız müsâ kanın tarihini ileride ilân edec&” Berlin olimpiyadında Hüseyin ile karşılaşMil — linde Mustafaya sayı hesabile mağlüb olmul | ede- | M ——— l * yüzücüleri çalıştıracaktır. JL