Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
| | b ŞNK v 10 Sayfa BON POSTA İStanbulda şoför bulmak güçleşti (Baştarafı 1inci sayfada) Hele İzmir otobüslerinin belediye isti- lâsından kaçıp da İstanbula hicret edişle- rinden sonra, İşsiz şoförler bulmak, hilesiz ŞaAğ bulmaktan zor olmuş! Meselâ, itfalyemizin yedi tane şöoföre ihti- yacı varmış. İtfaiye komutanı İhsan: «— Tam, diyor, 70 lira maaş veriyoruz. Ka- Toriferi, radyosu, banyosu, hülâsa her tür- dü konforu olan bir salonda, misk gibi ya- takları da bizden!. Senede iki kat esvab, bir palto, iki çift çizme, bir muşamba, bir par- dösü de caba... Gıdaları mükemmel, hayatları muntazam, memleketin en kıymetli hocalarından, öon pa- ra vermeden birçok şeyler de öğrenecekler. Haftada bir gün de izinleri var... Hem, u- facık bir kazaya uğrasalar, faraza, serçe par- makları toplu iğneyle çizilse, hem tedavi e- gdilecekler, hem istirahat, hem de açıktan bir buçuk lira gündelik alacaklar! Fakat bütün bunlara rağmen, haftalardanberi ilân ettiği- miz halde, henüz bir tek şoför bulamadık!» İnsan itfaiye komutanının bu sözlerini “Ginlerken şoför omadığına âdeta esefleni. iyor değil mi? Öyle ya? Kahveler işsizlerle dolu. Her gün, birçok kimselere rastlıyoruz ki, on parmak- larında on çeşid marifet, ve ceblerinde on kapıdan alınmış on türlü diploma, ehliyet- name, tasdikname, ve hüsnühal varakasi yardır, Beri tarafta ise, bahtiyar şoförler, radyo- ya, kalorifere, banyoya, iyi kumaştan esvaba, Amerikan kauçuğundan çizmeye, koyun de- risinden pardesüye ve daha bilmem hangi nlmetlere istiğnayla dudak büküp, omuz sil- kiyorlar! — Acaba niçin? Ve acaba İstanbulun bü- tün şoförleri, bütün bu mazhariyetlere me- telik vermiyecek kadar geniş bir bolluk için- de mi yüzüyorlar? Ben dün, bu suali, Şşoförlerimizin bizzat kendilerine sordum. Bana: e— Ne münasebet? dediler... Bilâkis, İs- tanbul şoförleri kan ağlıyorlar. Çünkü şim- di, her semtten her semte otobüs işliyor, O- tobüsler bizden ucuüz oldukları halde, bizim kadar sür'atle yol alıyorlar. Binaenaleyh, a- hali otobüsleri tercih ettiği için, taksiler si- nek avlıyorlar. Bu hal böyle devam ederse, ve hele otobüsler biraz daha çoğalırsa, taksi göförleri, müşterilere kapı — açamıyacakları için yolculara avuç açacaklar!» İtfaiye komutanının iddialarına taban ta- bana zıd gelen bu sözler beni hayli hayrete düşürdü: — O halde, dedim, niçin daha mes'uliyet- siz bir İş aramıyorsunuz, faraza niçin İtfal- yeye şoför olmuyorsunuz? Ayrı ayrı dinlediğim bütün şoförler, bu su- alime, ağızbirliği etmiş gibi aymı cevabları verdiler: — Vakıâ takside iş yok. Fakat takside ça. liışan şoför, peynir ekmek de bulsa, hürriye- tine sahib olduğu için memnundur. Vakıâ, otobüs şoförleri, 24 saatte 4-5 lira alıyorlar, Yani 24 saat, göz kırpmadan çaba- lıyorlar amma, 24 saat de istirahatleri, ser- bestileri vardır. Vakıâ, hususi araba şöförü, ayda 30-40 li- ra kazanır amma, kül kedisi gibi mutfaktan çıkmaz. Üstelik de, mutfakta yalnız kalmaz, ve yarenlik edecek, eli yüzü düzgün bir hiz- metci kızı bulur. Fakat itfaiyede * öyle mi ya? Hapishane şa... Kümes tavuğu gibi aynı saatte yat... 'Tarlakuşu gibi aynı saatte uyan... Günde bilmem kaç saat, sübyan mektebi talebesi gibi koltuğunda taş tahtayla derse git. Ders- haneden talime çık. —Atla, sıçra, koş, tır- man, dövüş, güreş... Neymiş 0? Kalorifer varmış. Banyo varmış. Yatak varmış. Çocuk mu kandırıyorlar? Banyonun kaynar suyu, kaloriferin. harareti, yatağın rahatı burnu- |muzdan Tfitil fitil gelecek değil mi? Biz çoğumuz, çoluk Ççocüuk sahibiyiz. Evi- miz var, barkımız var. Bu yaştan soönra, ya- takhanede, jimnastikhanede, dershanede i- şimiz ne? Haftada bir gece İzin, bize askerlikte de) veriyorlardı. Karnımızı doyurmakla, uyku- muzu çekmekle, sırtımıza da bir esvab geçir- mekle işimiz bitseydi, tezkereyi terkeder, kışlada kalırdık. Hem itfalyenin istedikleri bu kadarla da bitmiyor: Boyumuz bilmem ne kadar olacak- Miş. Sikletimiz bilmem kaç okkayı bulacak. mış. Çatır çatır yazmasını, gürül gürül oku- masını bilecekmişiz. Üstelik de, ne gecemiz belli olacak, ne de gündüzümüz. ? Sabaha karşı, bir yangın çıktı mıydı: — Marş! diyecekler. Kar, tipi demeyip, fe- dal gibi ateşe atılacağız! Hele o talim? Geçenlerde, Taksim stad- yomunda bir itfaiye töreni olduydu. Oraya gidince ne görsek beğenirsiniz? Bizim Tuka- ra şöförlerin hepsi de cambaz kesilmemişler mil? İnsan bu kadar marifeti öğrendikten son- ra, ltfaiyede şoförlük edeceğine, Garden Bar- da varyete yapar, ayda 60-lira alacağına, ge- cede on papeli kıvirir! * Görüyor musunuz? İnsan itfaiye komuta- nını dinleyince şoförlüğe, fakat şoförleri din- leyince ,taksi direksiyonu başında sinek av- lamıya imreniyoör değil mi? Yazımı bitirmeden evyel, bana bu sözleri söyliyen şoförlerin isimlerini de ilâve edeyim ki, bu konuşmaları hayalen yaptığım sanıl- masın: 2681 numaralı taksi şoförü Ahmed, 2648 numaralı taksi şoförü İsmail, 2137 numaralı taksi şoförü İlhami, 2797 numaralı taksi şo- förü Cemil Öncü, 2801 numaralı taksi şoförü Sald, 2508 numaralı taksi şoförü Orhan, 1958 numaralı taksi şoförü İsmalil Uçansu ve 1769 numaralı taksi şoförü Mazlüm! * Ne dersiniz? Şoför buhranı yüzünden, it- falye asri otomobillerini müzeye koyup, Dpİ- yasaya müzedeki atlı arabalarını mı çıkara- Cak acaba? Naci Sadullah Yeni İstanbul limanı İnşa ediliyor (Baş tarafı 1inci sayfada) yeti kararı çıkması üzerine müstakbel b- | manım Yenikapıda yapılması için şehir- cilik mütehassısı Prostun ileri sürdüğü fikirden kat'i şekilde vazgeçilmiş bulu - nulmaktadır. Limanın Yenikapıda inşası çok masraflı görülmekle beraber limanı- mıza muameleli veya transit gelen ve ge- çen vapurların sayısı itibarile de yukarı- da hududunu çizdiğimiz sahanın kâfi ge- leceği tesbit edilmiştir. Ayni zamanda bu sahadaki tesisat, Yenikapıda yapılması ileri sürülen limandan çok ucuza malol- maktadır. Bu sahada inşa edilmekte olan rıhtım- lara yirmi beş büyük vapur yanaşabile - cektir. Yapılan tedkiklere göre de lima nımıza en çök vapur geldiği vakit sayısı yirmiden fazlayı bulmamaktadır. Bun - dan sonra limanda seyrüsefere engel o- lan dubalara vapur bağlanmıyacaktır. Yeni tesisatı yapmaktan gaye şudur: Tahmıl ve tahliye işlerini makineleştir - mek, tüccar eşyasını mavnalarda bekle- Taekten kurtarmak, bünun için asri an - trepolar vücuda getirmektir. Avyni za - mandu Kürüçeşmede moödern bir kömür mıntakası tesis edilerek vapurlara ucuz ve kolay kömür vermektir. Rıhtımlar, an- irepolar inşa edildikten ve yeni yolcu sa- lonu yapıldıktan sonra İstanbul limanı- nın yüzü ve çerçevesi çok değişmiş ola - caktır. Bütün bu işler iki senede başa - rılacaktır. Gemlik parti kongresi Gemlik (Hususi) — Halk Partisi Ba- Lkpazarı nahiye kongresinde bir bando takımı tesis ve muallim getirtilerek müs- tald gençlerin yetiştirilmesi, bunun için C altı kişilik bir komisyon teşikli, kanali- zatvon tesisatı yapılması, mahrukat buh- ranının önüne geçilmesi, kasaba yolu ile mezarlığının mödern bir hale ifrağı, bir satış kooperafifi tesisi temenni edi- miştir. ea İzmit garında Bir tren kazası (Baştarafı 1 inci sayfada) Bu akşam Haydarpaşadan hareket e- den Adapazarı postası saat 18 i çeyrek geçe İzmit istasyonunda — durmuştur. Trende bulunan yolculardan Mustafa is- minde bir köylü, trenin durmasından is- tifade ederek istasyondan su içmek iste- miş, trenden inmiştir. Bu sırada da, kar- şı taraftan ekspres gelmektedir. Mustafa, önce ekspresin geldiğinin farkına vara - mamış, çok yakininde birdenbire bir gü- rültü duyunca başını o tarafa çevirmiş - tir. Ekspresin kuvvetli farları, Mustâfa- nın gözlerini almış, zavallı köylü, hattın üzerinde bilâhareket kalmış, kaçama - mıştır. Makinist karşısında birdenbire bir adam görünce frenlere sarılmış ,fa- kat treni durdurmağa muvaffak olama - mış, lokomoatif, zavallıyı tekerlekleri al - tına alarak ikiye bölmüştür. Tren, Mus- tafayı ezdikten sonra yedi sekiz metre kadar gitmiş, durmuştur. Köylü tekerlek- lerin altından ölü çıkarılmıştır. Trenin makinisti yakalanmış, tahkikata başlanmıştır. : i Makinistin kabahati olmadığı söylen - mektedir. * Dün akşam ekspres, bu kaza yüzünden Haydarpaşaya 85 dakika taahhürle gel - miştir. İngiliz Kralı Ege Üzümlerini Çok beğendi (Baştarafı 1 inci sayfada) İngiliz kralına, kral ailesine nefis Eğge yaş üzümleri ve kavunları iyi ha- edilmiş ve çok beğenilmiştir. İngiliz gazeteleri yaş meyva ve ü- zümcülükte Türkiyenin yüksek mevki- ini tebarüz ettiren yazılar yazmakta- “dırlar. mahkümu gibi, gardiyan kumandasında ya-| zırlanmış güzel ambalâjlarla takdim | Teşkilâtı esasiye kanunu (Baştarafı 1 inci sayfada) su Celâl Bayar ve 140 arkadaşının teşki - lâtı esasiye kanununun d4, 47, 48, 49. 50 ve Gl inci maddelerinin değiştirilmesi hakkında verdiği kanun teklifini ve ge- ne Celâl Bayar ve İ4 arkadaşının devlet dairelerinin vekâletlere tefriki ve siyasi müsteşarların vazifeleri hakkındaki ka - nunun tadiline dair kanun teklifini mü- zakere etmiştir. Toplantıda tekliflerin 'sahibi sıfatile Başvekil Celâl Bayar da bulunmuştur. Encümen her iki teklifi ittifakla kabul etmiştir. Bu teklifler Meeclisin pazar - tesi toplantısında görüşülecektir. Siyasi müsteşarlar hakkındaki esbabı mucibe mazbatası Teşkilâtı esasiye kanununun bazı madde- lerinin değiştirilmesine dair olan kanun tek- Hifinin eshabı mucibe mazbatasında siyasi müsteşarlıkların ilgası gebebleri şöyle izah edilmektedir: «Siyasi müsteşarlıkların bu husustaki ka- nunlar tatbik mevkiine geçtikten sonra fili- yatta bu teşkilâttan beklenen faydanın husul bulmadığı neticesini göstermiştir. Vekillerin yüksek mes'uliyetlerinde kendilerine yardım- cı olacağı ve bu suretle Vekillerin yükünü ve mes'uliyetlerini tahfif etmek yolundaki mü- lâhaza siyasi müsteşarlıkların ihdasınin kuv- vetli bir sebebi olarak düşünülmüş İse de sa- lâhiyet sahibi olan Vekillerin kuvvet ve küd- retlerinin kendi şahıslarına münhasır ol- ması lâzım gelip, diğer zevatın bu kudret ve salâhiyete iştiraki Vekillerin otoritelerini ten kis edecek mahiyet arzedeceği gibi bir Ve- kâlette Vekil ile siyasi Müsteşar arasında her zaman noktalnazar farkının doğurabileceği bir Ihtilâf hali de hükümeti zâfa düçar ede - bilir. Müsteşarlık mütehassıs bir memüriyet olduğundan Büyük Millet Meclisi âzası ara- sında seçilecek siyasi müsteşarların da ihtisas ve kabiliyetlerinden İleride istifade edebilmek için idari ve icrai vazifelerde önce müsteşar olarak bulundurulmalarının faydalı ulacağı hakkındaki mülâhaza da bunların çalışa- cakları Vekâletlerde pek tabli olarak vekilin emri altında bulunacaklarından bu hal e- nerjileri üzerine müessir olarak Ati için hiz- met edebileceklerden umulan faydanın kuv- vet olması ihtimalini kuvvetli olarak mey- dana çıkarmıştır. Kanunun tatbikından son- ra bu vazifeye alınan bilgi ve kudretlerile güzide vasıfları haiz arkadaşların sekiz ay içinde gördükleri tecrübe ile bilfill edindik- leri kanaat neticesinde siyasi müsteşarlıkla- rın ihdasında derpiş edilen faydaların husul bulmadığı neticesine varmışlar ve kâffesi va- zifelerinden aflarını diliyerek bu kanaatle. rini izhar eylemişlerdir. Şu hale göre devlet teşkilâtında zâf husule getiren bu teşkilâtın lüzumsuzluğu bir prensib olarak tahakkuk etmiş ve bu sebeble müsteşarlık teşkilâtının ilgası yerinde olacağı mütalea edilmekte bu- lunmuştur.» Devlet dairelerinin Vekâletlere ayrılması hakkındaki kanunun — değiştirilmesine dair olan teklif encümende şu şekli almıştır: «İcra Vekilleri heyetinin kaç vekilden te- rekküb edeceği Başvekilin teklifl üzerine Cumhurreisinin tasdikına iktiran eden ka - bine göre taayyün eder. Devlet dajre- leri biri Başvekâlet olmak üzere işlerin inki- şafma göre ve devlet işlerini lüzumsuz yere parçalamıyacak surette Başvekilin teklifi ve Cumhurreisinin tasdikı ile Vekâletlere tak - sim olunur.> Bu yeni vaziyette kanundaki devlet vekil- liği sistemi tamamen kaldırılmış olmakta- Cır. Devlet dairelerinin bu kanun çıktıktan sonra alacağı yeni şekil ve hükümet makinesi nin eceği yeni manzara önümüzdeki a- yın başında belli olacaktır. Muallimler arasında Tayin ve terfiler Ankara, 24 (Hususi) — Ankara 2 ncl orta okul muallimlerinden Gürel 1 inci orta okul muallimliğine tayin edilmiştir. Ankara 1 in- ci orta okul muallimlerinden Nihal Muzaffer ve Salih stajlarını bitirdiklerinden muallim- llğe terfi etmişlerdir. Davudpaşa ortamektebinden Cemal Eskişe- hir lisesine, yüksek muallim mektebi mezun- larından Sabahat Trabzon Jisesine, İst. Kız Lisesi stajyerlerinden Cevad terfian muallim- liğe, Gazi Lisesinden Gaffar ve Mirza 1 in- ci orta okula, 1 inci orta okuldan Mehmed Ankara Erkek Lisesine, 1 inci orlta okuldan Muhtar Gazi Lisesine, Gazi Lisesinden Müç- teba 1 inci orta okula, Gazi Lisesinden Ulvi. ye 2 nci orta okula, Ankara Kız Lisesinden Abdurrahman Ankara Erkek Lisesine, Gazi Lisesinden Arif Ankara Erkek Lisesine, An- İkara Erkek Lisesinden Saide Ankara 1 İnci orta okuluna tayin edilmişlerdir. İ Gazi Lisesinden Nimet 1 inci orta okula, Gazi Lisesinden Adalet ve Şefika 2 nci orta- ya, Gazi Lisşesinden Seniha Ankara Kız Li - İsesine, Gazi Lisesinden Mefharet ve Nozlı 1 inci orta okula tayin edilmişlerdir. İstanbul İnönü Kız orta okulundan Rauf İst. Kiz Lisesine, İst, Kız Lisesinden Halide Çapa orta okuluna, Üsküdar 3 üncü orta 0- kulundan Celâl Fatih orta okuluna, Gelen- bevi orta okulundan Zehra İst. Kız Lisesine, Üsküdar 3 üncü ortadan Türkân üsküdar 1 inci ortaya, İst. Kız muallim mektebinden güreyya ve Seniha Çapa kız ortaya, Sivas erkek muallim mektebinden Turgud Zongul- dak orta okuluna, İst, Erkek muallim mek- tebinden Şükrü stajyerlikten muallimliğe ta- lyın edilmişlerdir. Kadın gözile Avrupa * (Baş tarafı 9 uncu sayfada) Sekizde vapurumuz demirlemiş ve do- kuzda kamaralarımıza yerleşmiştik. Aradan az bir zaman geçtiği halde iki defa ayni vapurda seyahat etmek insanı uzakta kalmış olan bir dost yüzü gör - mek kadar memnun ediyor. Bahüusus yol- cular arasında gene ayni çehrelere tesa- düf edilirse... Vapurda her şey yerli yerinde idi. Ge- ne güvertede şezlong bulmak için ka - marotun arkasından koşmak lâzım geldi.. Gene ben açık deniz karşısında gözle - rimi kapayıp dinlenirken yanıbaşımda, İtalyan kamarot, sıcak ve sodalı sularla güvertenin tavanlarını, sabahtan öğleye ve öğleden akşama kadar temizleyip du- ruyordu. Gene lokantanın garsonu, ye - mek vaktini bildirmek için günde iki de- fa bir elinde tuttuğu yuvarlak madent tepsiye, öteki elindeki çekiçle vurarak vapuru bir baştan bir başa dolaştı. Sofrada bir çok yeni yüzler de vardı. Fakat biz eski dostlar ayni masaya otur- makta tehalük gösterdik. İşleri için mem- leketine giden, İstanbulda yerleşmiş İs - viçreli bir fabrikatör, çok memnun ve mes'ud görünüyor ve az zamanda İstan- bulu özlediğini tekrarlayıp duruyordu. Korenti gün ışığında ve kanalın iki ta- rafında örülü olan duvarlardan intişar e- den cehennem sıcağı altında geçtik. Akşam geç vakit Pireye geldik. Bura- da küçük bir vak'a keyfimi kaçırdı. Va- pura eşya yükleyip boşaltan hamallar - dan biri kamarada yatağımın üzerinde devşirilmiş duran geceliğimi çalmış. Ka- marot: — Kabahat bizde oldu efendim; rıhtıma yakın olan pencerenizi kapatmayı unut- muşuz; geceliğinizi kanca ile çekip al - mış olacaklar. Esasen Pirede bazı bazı böyle şeyler oluyor ve biz bunun için tedbirler alıyoruz amma bu defa ihmal etmişiz, affedersiniz, dedi. Sabah gözümüzü açtığımız vakit bizim sulara yaklaşmıştık. Bir kaç sâat sonra Türkün en şanlı muzafferiyet destanla- rından bir tanesi olan Çanakkale ve etra- fiının sevimli silueti gözlerimizin önüne serildi. ü Büyük Harbde Çanakkalede gümrük memurluğu yapmış olan bir zat, etrafını çevreliyen bir kaç kişiye, büyük zafer gününü ve ondan evvelki kahramanlık günlerini halecanla anlatıyordu. Bu hi - kâyeyi dinlerken yabancıların gözlerin - de beliren hayret ve takdir, bir defa daha içime büyük bir sevinç ulaştırdı. Akşam yemeğinde, kenardaki masada dört beş Türk polisi vardı. Pasaport mua- melesini kolaylaştırmak ve yolcuları İs - tanbulda bekletmemek için bir kaç saat evvelinden vapura gelmişlerdi. Göğsüm — kabararak — ve içimde ibüyük bir sevinçle seyahat intıbaları - mın bu son satırlarını yazıyorum. İtalya, Fransa ve İsviçre hududlarını geçtim; hepsinde bir çok defa gümrük ve pasaport kontröllerine tâbi oldum; fa - kat bu kontrol işinde bizdekinden daha muntazamına rastlamadım. Hele vapur- dan çıkarken eşya nakli ve gümrük mua- yehnesinin intizamı şaşılacak kadar düz- gün ve kolaydı. - Başka yerlerde olduğu gibi hamalla - rın arkasından koşmak, ücret için onlar- la çekişmek ve neticede aldanmak, İs - tanbul rıhtımına ayak basar basmaz mevzuubahs bile değil, Elimizdeki nu - mara ile, tarife mucibirice, resmi gişeye paramızı yatırmaktan başka yapılacak bir işimiz kalmamıştı. Notlarımı bitirirken, dosta ve düşma- na karşı göğüslerimizi gere gere övüne- bileceğimiz bu intizamı yaratanlara can- dan teşekkürlerimi göndermeği en tabil bir vazife saydığımı söylemeden geçemi- yeceğim. M.Berkand — SON — Fransada bir suikasd Teşkilâtı daha bulundu (Baştarafı 1 inci sayfada) Tevkif edilenler arasında «Croix de Feu» (Ateşhaç) teşkilâtının reis vekili de bulunmaktadır. Diğer taraftan eski Ateşhaç cemiyeti mişse de kendisi bulunamamıştır. Dahiliye nezaretinin bir tebliği Paris, 24 (Hususi) — Sağ cenah ga- zeteleri dahiliye nezaretinin — neşrettiği — «Meydana çıkarılan komplo Fran- _sada evvelâ diktatörlük, sonra da kral- llk tesisini istihdaf ediyordu» denilmek te olmasına rağmen meselenin i'zam e- dilmekte olduğu kanaatini muhafaza etmektedirler. Bu gazeteler: — Polisin tahkikatı kâfi değildir, TUhakeme safhasını bekliyelim, diyor- ar, Yeraltı salonlar Paris, 24 (Hususi) — Zabıta âyan â- zasından müteveffa Coty'nin şatosunda yeraltı birçok salonlar keşfetmiştir, Geyvede odun buhranı Geyve (Hususi) — Birçok yerlerda ol- duğu gib', burada da yakacak buhranı vardır. Köylüye, iki ay evvel orman ida- resinden orman satin aldıkları halde, he- nüz kesim yeri gösterilmemiştir. Ne halk, ne de devair, daha, kışlık ya- kacaklarını temin edememişlerdir. Köy- lüler, bahçelerindeki ağaçları kesip yak- maktadırlar. Evvelki gün kesilen birkaç araba odun pek pahalı satılmış ve hemen kapışilmış- tır. Yakacağa, belediye narh koyacaktır. Ayni zamanda bir de koru satın alacak, maliyet fiatı üzerinden halka satış yapa- caktır. Trabzon hastanesi mune hastanesinin keşif plânları ve nihai iprojeler Sıhhat Vekâletinden Trabzon vilâyetine gelmiştir. Pek yakında hasta- nenin inşası münakasaya konulacak ve bu muazzam sağlık eserinin temell!leri atılmış bulunacaktır. Trabzon belediyesi yeni bir kimyahane açmıştır. Bütün gıdai maddeler burada tahlil edilmekte ve çok iyi neticeler a'ın: maktadır. ş Fitre, Türk Hava Kurumuma yardım için en uygun fırsatlardan biridir. reisi Larok'un da tevkifine karar veril-| Hüuhnan ve Nankini Nankine doğru Japon İleri hareketi durdu (Bastarafı 1 inci sayfada) hatların takviyesi için, ileri hareketir muvakkaten durdurulmuş olduğunt iddia etmektedirler. Japon tayyareleri bugün Kanton bombardıman et mişlerdir. Bombardıman neticesinde Hunanda 160, Nankinde 20 kişi ölmüş- Tayyareler Kantona beyannameler atarak, halkı teslim olmağa davet et- mişlerdir. Mukabil taarruzlar Londra, 24 (Hususi) — Çin memha- larına göre, yeni kuvvetlerle takviye edilen Çin kıt'aları Şanghay mıntaka- sında mukabil taarruza geçmiş ve Tay gölü etrafındaki bazı kasabaları istir- dad etmişlerdir. İmtiyazlı mıntakada arbedeler Londra, 24 (Hususi) — Şanghayda- ki Fransız imtiyazlı mıntakasında ar- bedeler çıkmıştır. Çin mültecileri yiyecek satan dük- kânlara saldırarak yağmacılığa başla- mışlardır. Polis, yağmacıları dağıtmış- tır. : ; Bazı tevkifat yapıldıktan sonra, in- zibat temin edilmiştir. Trabzon (Hususi) — 250 yataklı Nü-| Resimli zabita hikâyemizin hal şekli Farzedelim ki, pencerenin dışında bu- lanan maskeli adam sizsiniz (4 numarali resim) ve ev sahibi de beyninize doğru bir silâh doğrultmuştur (5 mwumaralı re- simjf. Ne yaparsınız? Hemen gözden kaybolur ve kaçarsınız değil mi? — İşte müfettiş te böyle hesabladı ve mülâha- zalarına devam ektti: Gene farzedelim ki, kurşunlarım, mâa- nevra kurşunu olduğunu — biliyorsunuz, ilk resimde satıcının bt kurşunlar hır- sızları karkutmaya elverişlidir. dediğini hatırlayınız. O zaman ne * Bittabi hemen ilerler ve istediğinizi alır- | sınız değil mi? Dolayısile, tabancanım alelâde bir oyuncak olduğunu bilen bir insan bu işi yapmıştır. Bu da evin ve efendisinin nesi var, nesi yok olduğu- nu bilen uşaktan başka birisi değildir. v€ bu inanla, uşağı tevkif eden müfettiş. kıymetli albümü uşağın odasında lmlf':_