10 Ekim 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

10 Ekim 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a Sayfa Son Posta'nın siyasi tefrikası : 51 O V Yİ Talât Paşanın BEREN Yazan : Arif Cemil Katil bir yalan daha uydurdu: “Rüyamda annemin ölüsü dirildi, ( Talâtın burada olduğunu biliyorsun da lâkayıt kahyorsun hâ? Sen artık benim evlâdım “değilsin ) diye beni azarladı, dedi — Bunu ne vakit si — Demek ki bugün öyle söylememiş gibi hareket etmek istiyorsunuz? Şim- di, Parise gelinceye kadar geçen ahva- le rücu edelim. Siz müteaddid defalar ve muhtelif zamanlarda Talât paşayı öldürmeye karar vermiş olduğunuzu Böylemiştiniz, Burada muhakemenin, daha doğrusu mahkeme reisinin, katil tarafından ta- ammüden ve kasden katlettiği hakkın- da vaki olan ilk beyanatı hafifletmeğe çalıştığını anlamak güç değildir. Zaten avukat Gordon da fırsat kaçırmıyarak hemen reise: — Maznuna niçin kendisini mütte- him saymadığını sormanızı rica ede- rim, dedi. Bu sualin reis tarafından sorulması Üzer'ne katil şu cevabı verdi: — Vicdanımı müsterih bildiğim için kendimi suçlu saymıyorum. — Vicdan azabı duymadığınızı söy- Tüyorsunuz. Fakat, Talât paşayı öldür- meyi kasdettiğinizi düşünmüyor musu- nuz? — Bu suali anlamadım. — Öldürmek için bir plân kurup kur- madığınızı anlamak İstiyorum. — Hayır, hiçbir plân kurmadım. — Öldürmek fikri sizde ne zaman ha- sü oldu? — Vak'adan iki hafta evvel üzerime bir fenalık geldi. Tehcir manzaralarinı hep cörür gibi oldum. Annemin ölüsü dirildi, bana yaklaşarak «Talâtın bu- rada olduğunu gördün de buna karşı Tâkavd kalıyorsun ha? Sen artık benim oğlum değilsin.» dedi. sözlerini hemen jüri ne tekrar etmek fırsalını kaçır- , Katilin kasden ve taammüden ü hakkındaki ilk ifadelerini tahkikatta kasde ve taammüde 'delâlet edecek birçok vak - *esbit olunduğu için bunları hatır- durulan bu sannemin hayali ma- salı bundan sonra artık bütün muha- s müzakerelerine hâkim oldu. Tay- katil için yaptığı hazırlıklar- dan k iç bahsedilmedi. Müddelumumi de bermütad ağzını açmadı. Muhakeme iy bir mahiyet alırsa onu tehir etti- dileri tutmadı- ğından dolayı yüzü bile kızarmadı. Er- meni komitesinin yetiştirdiği bir âlet- ten başka bir şey olmıyan Tayliryanın kasden ve taammüden katlettiği unu- tulduğu için reis katile; — Annenizin hayalini gördükten son Ta ne yaptınız? diye sordu, — Birdenbire uyandım, o adamı öl). dürmeğe karar verdim. — Pariste ve Cenevrede adi bu ka- rarı henüz vermemiş miydiniz? — Hayır. — Talât paşanın Berlinde bulundu- ğundan haberdar mıydınız? — Hayır, haberdar değildim. Katil bunu söylüyor ve söyledikleri olduğu gibi kabul olunuyordu. Onu müşkül mevkie sokmak için reisin ve- yahud müddeiumuminin, neden dolayı | Talât paşanın karşısındaki eve taşın- dığını sorması Kâfi idi. Fakat kendisi- ne bu kadar basit bir suali bile soran yoktu. İş, bu raddeye geldikten sonra şimdi katilin neden dolayı Parise, oradan Cenevreye ve nihayet Berline geldiğini izaha kalıyordu. Bazı Alman gazete'e- ri Cenevredeki Ermeni komitesinderi bahsettiği için bu noktada katil aley- | hine bir şüphe Ve tereddüd hasıl olması ihtimali vardı. Reis bu ihtimali de or-, tadan kaldırmak için, bundan sonraki suailerini öyle tertib etti ki katil fazla düşünmeğe ve yorulmağa kalmaksızın onlara kısaca evet veya hayır cevabları verdi. Reis şöyle sordu: — Paristen Cenevreye ve oradan Berline nasıl geldiğinizi anlatınız.. Katilin burada anlattığı şeyleri işi- tip de o ifadenin sahte olduğuna inan- mamak kabil dağiklie Tayliryam şu-ce- vabı verdi: — Cenevreye gitmek için bir İsviç - re vizesi İâzımdı. İsviçre elçiliğinde bir zala rastgeldim. Bu adam İsviçre tabi- Verdiği cevabda, kendisinin Cenevrede bir bulunduğunu ve bu evde otu- râcağımı söylersem vize alabileceğimi |öyledi. O İsviçreli Ermeni Ermenista- bis gideceği için evini bana terkediyor- | du. Ben de böyle hareket ettim. Adam ,bana evdeki hizmetcisine hitaben bir tavsiye mektubu verdi. Bu mektubu göstererek Cenevredeki eve yerleştim ve burada kısa bir zaman kaldıktan sonra Berline hareket ettim. Reis: — Berline gelebilmek için bangi te- şebbüslerde bulundunuz? Pasaporlu- nuzdaki Alman vizesi mucibince Ber- İinde yalnız bir hafla kalabilirdiniz. Bu süale cevab vermek hususunda katil belki biraz tereddüd edebilirdi. i Bunun önüne geçmek için ikinci avu- Bi Niemeyer hemen söz alarak dedi — Maznuna bazi sualler sormama müsaade eder misiniz? Ve cevab beklemeden katile döndü: — Hangi tabliyette olduğunuzu bili- yor musunuz? Hususile !5 martta” Ta- lât paşanın hangi tabiiyette bulundu- ğunu biliyor musunuz? Şubat 1921 den beri Türkiye ile Ermenistan cumhur!- yetinin harb halinde bulunduğunu ve bu harb halinin bâhusus | marttan ! nisan 1921 tarihine kadar en hâd dev- resine girmiş olduğunu ve harbin 120 kilometrelik bir cephe üzerinde cere- yan etmiş olduğunu biliyor musunuz? Avukatın maksadı Türklerle Ermeni- lerin hâdise günü olan 15 martta esa- sen harb halinde bulunmuş oldukları- ni mahkeme heyetine anlatmaktı. Nite- kim bü maksadına pek kolaylıkla nail oldu. Çünkü katilin bunları bildiğine dair verdiği cevab üzerine reis alt ta- rafını kendiliğinden tamamlıyarak şöy- le dedi: — Türkiye ile Ermenistan arasında bir marttanberi harb halinin devam et- tiği söyleniyor. Hâdise ise 15 martta vukua gelmiştir. Siz bu harb halini ga- zetelerüc mi okuyarak haber aldınız? İ — Evet, gazetelerden öğrendim. — Bu harb ne kadar zamandanberi devam ediyor? — 1919 senesi sonundanberi. Hattâ i Türkler Tiflise kadar bile geldiler. — Resmen ilânıharb edilip edilme- diğini bilmek istiyorum? Avukat Niemeyer: — Evet, resmen harb ilân edildi. Reisin bundan sonra sorduğu şu su- le kızmaktan ziyade gülmek lâzımge- lerle Türkler omuz omuza Ermenista- na karşı harbediyorlar? Maznun, Er- menistana karşı yapılan 'Türk-Bolşe- vik seferinin Moskovsda bulunan ver poşa larafından himaye edildiği ve Enver paşanın bizzat harb meyda- nında muharebeyi idare etmekte ol- duğunu da biliyor muydunuz? fArkam var) lir: i — Demek ki | marttanberi bolşevik- İİ Aöğetel i czaneler Bu gece nöbetci olan eczaneler şunlar- dir: İstanbul cihetindekiler:; Aksarayda: (Şeref), Alemdarda: (Esad), Beyazıdda; (Asador). Samatyada: (Teo- (105). Eminönünde; (Mehmet Kâzım). Eyübde: (Hikmet Atiamaz). Fenerde: (Hüsamettin). Şehremininde: (Hamdi). Şahap (Hamdi). Karagümrük- : (Pana). Küçükpazarda: (ilikmet Ce- mal Bakırköyünde: (Merkez). Beyoğlu eihetindekiler: İstiklâl caddesinde: (Katzuk). Dairede: (Güneş). Topçulsrda: (Sporldis). Tak- simde: (Nizamettin). 'Tarlahaşında: (Ni- had). Şişlide: (Halk). Beşiktaşta; (AL Rum. Boğaziçi, Kadıköy ve Adalardakiler; Üsküdarda: (Selimiye). Sarıyerde! (A- saf), Kadıköyünde: (Moda, Merkez), © Büyükadada' (Halk). Heybelide: (Halk). iyetinde bulunan bir Ermeniydi. Bu a-| dığım dama nasıl vize alabileceğimi sordum. İ hayretini tabii takdir edersiniz. Biça- Son Postanın tefrikası: 65 Ben gizlenmek isterken evvelce benim gemimde tayfalık etmiş olan iki Çinli, “Nasılsınız? Bay kaptan,, diye beni selâmlamazlarmı derbal kendilerini susturdum Binaenaleyh bu vapura zaman eski arkadaşımın tırman- re çocuk sanki gördüğü şeye' inanamı- yormuş gibi gözlerini oğuşturuyordu. — Sizinle biraz başbaşa görüşmek is- tiyorum! dedim. Hayret ve taaccübünü yenmeğe ça- lışarak: — Hay, hay, dedi, emredersiniz ku- mandan. Yalnız böyle ansızın sizi gö- rünce şaşırdım doğrusu. Nereden geli- yorsunuz? Nereye... Sözünü kestim: — Felemenk adalarından geliyorum ve Çine, «Şanghay» a gidiyorum. Üze- rimde oradaki resmi makamlara teslim edilecek mahrem vesaik var, — Pekâlâ, pekâlâ! Buyurun gemi- ye.. Sizi saklarım. Emin olun kimse $izi göremez... — Evet ama, ben hemen yola çıkmak istiyorum, Malüm a! Yolcu yolunda ge- rektir! derler. — Onun da kolayı var. Sizi Çine mü- teveccihen hareket eden bir gemiye bindirmenin çaresini buluruz. Şimdi geliniz de biraz sizden bahsedelim... Eski muavinimin kamarasına kurul- dum ve hefis Alman birası önünde ona maceralarımı anlattım ve birlikte eski hatıraları tazeledik,. «Sohenberg» e gelince o başka bir vapura binmişli ve kendisinden ayrıl- mıştım. Çünkü buradan ilibaren yolla- rımız artık ayrılıyordu. Ben, malüm ol- duğu üzere, «Şanghay» a gidecektim. O ise evvelâ «San Fransisko> ya gide- cek ve oradan Almanyaya yollanmanın bir çaresine bakacaktı, Birlikte pek çok maceralar geçirmiş olduğumuz bu can- dan ve Samimi yoldaştan ayrilmak ba- na pek güç gelmişti. Kendisi denizden nefretine rağmen çok iyi ve samimi bir arkadaştı, Dünyada ben bu çocuk ka- dar temiz kalbli bir yoldaşa daha tesa- düf etmedim. Kendisinin sağ ve salim «San Fransisko» ya varmış olduğunu bilâhare öğrendim ama zannedersem Almanyaya kadar gelmeğe muvaffak olamamıştı. «Sohenberge ne zaman hatırıma gel- se daima bira bardağın: kaldırıp: —- Sıhhatine koca oğlan!.. dediğini i- şitir gibi olurum ve ihtiyarsız gözlerim aş a kaş m yaşarır, ; —19— HOLANDALI «PETER BLOV» CENABLARI İki vapur «Manille» den kalkıp Çin limanlarına seler etmek üzere hazır duruyordu. Bunlardan birisi «Butter- field. isminde bir İngiliz gemisi idi. Diğeri ise «Olaka Maru» adl: bir Japon şilebi idi ki şimali Çin sahilinde kâin «Çingmantao» ya gidecekti. İngiliz vapurunu ve kumanda heye- tini biliyordum. Bunlar benim de men- sub olduğum Farmason locası âzasın - dan idiler. Binaenaleyh İngiliz ge - ne binmek benim için mevzuubahs le olamazdı. Zira bunu yapacağıma «Singapur» için doğrudan doğruya bi- — alıp üsera karargâhının yolunu tut- mak benim için daha kısa bir yol olur- du. Binaenaleyh «Otaka Maruz benim #- çin yegâne kurtuluş vasıtası olarak ka- jlıyordu. Hemen arkadaşımdan ayrıla- İrak karaya çıktım ve bir bilet aldım. Bileti aldığım acente memurü bir İn- gilizdi. Kendisine pasaportumu uzat- tıra, Bu pasaportia benim Holandalı olduğum vazihen yazılı idi. Sırası gel- mişken şurasını da söyliyeyim ki, ben daha «Java» da iken müteaddid pasa- portlar tedarik etmiştim. Pasaportu- mun vize muamelesi vesairesi tamamen yolunda olmalı ki memur hiçbir şey- den şüphelenmeden Felemenk hükü- meti kraliyesi tebassından Bay «Peter Blovs namına bir bilet kesti ve bunu bana uzatırken: — Bay Blov, dedi, «Otaka Marus bir kömür şilebidir ve yolcu gemisi değil- dir, Binaenaleyh size bileti kestim a- ma bir yolcu almıya razı olup olmuya- cağını bir kere kaptandan sormalıyım. Tabii bir kömür şilebinde pek rahat bir seyahat yapamıyacağınızı da evvel- den size haber vermek mecburiyetin- deyim. — Adam siz de, dedim, ben bir tarak gemisi patronuyum. Bütün hayatım şileplerde geçti. Temiz bir hamak bana pekâlâ kifayet eder, Yalniz büyük bir hamak olmalı ha! İri yarı ve şişko Holandalının bu lâ- Üfesi İngiliz memurunun hoşuna git- gi olmalı ki herif kahkahayı bastır- i — Şu halde mesele yok!... Mademki Siz rahatsızlığa #atlanıyorsunuz bizim için diyecek bir şey kalmaz. Ben kap- tanla görüşür, icab eden tedbirlerin a- Unmasını söylerim, merak etmeyin, Teşekkür ederek kendisinden âyrıl- dım. Ertesi günü acente memuru bâ- na haber göndermiş: Gemi birkaç sa- ate kadar kalkıyormuş ve vapurda faz- la bir kamara bulunduğundan hamak- ta yatmama da lüzum kalmamış. Aynı zamanda bu seyahat bana sekiz «pe- 50» â& mal oluyordu ki hiç demekti. Nazarı dikkati celbetmeden vapura atlıyabilmek için her vapurun hareket zamanı yaklaştığı zaman hasıl olması tabii olan kargaşalıktan istifade ettim ve mümkün mertebe kimseye görün- memeğe çalışarak kamarama sığınmak istedim. Nâçiz şahsımın birçok İngiliz lirası değerinde olduğunu bildiğim için gözlerimi dört açmaklığım icab ediyor- du. Lâkin aksiliğe bakın ki rıhtım üze rinde iki Çinli tayfaya rastgelmiyeyim mi? Bunlar, ben «Kraetke» vapurunun kaptanı iken gemimde çalışmış tayfa- lardı ve kaptanlarının iri cüssesini, a- zaâmetli endamını unutmamış olmalılaf ki ben önlerinden geçerken: — Nasılsınız Bay Kaptan? demezler Koca vücudümün topuklarım üzerin- de sarsıldığını hissettim; sanki gök dön“ dü, döndü de başıma yıkıldı sandım. Kendilerine çince hitab edip dillerini tutmalarını birkaç kelime ile söyledim ve vaziyetlerinden anladım ki bana hizmet için her fedakârlığa razı olan sadık tayfalarım beni asla ele vermis. yeceklerdir. Meğer kendileri de aynı vapurda imişler. Akşam üzeri bir fırsat bulup kendi lerini gördüm ve vafir para vâdederek benim vapurda bulunduğumu kimse- ye söylememelerini sıkı sıkı bir daha tenbih ettim. (Arkası var) —————— —— — e | tanbul Eelediyesi İlânları | zumu olan 200) kilo krezii açık eksiltmeye konulmuş- tur, Buna 300 Hira bedel tahmin edilmiştir. Şartnamesi Levazım Müdürlüğünde görülebilir. İstekliler 2490 No. lı kanunda yazılı vesika ve 37 lira 50 kuruşluk ilk #eminat makbuz veya mektubile beraber 11/10/937 Pazartesi günü saat 14 de Daimi Encümende bulunmalıdırlar, (B) (6528) “— Senelik muhammen İlk temi 5 kirası Dalı —— Erenköyünde Merdivenköy caddesinde 9 dönüm arazi ız? 00 Fatihte Çarşambada cedid Abdurrahim Ef, medresesi (o 300 22,50 Kadıköyünde Caferağa mahallesinde Mu vakkathane 80- kağında 1 No, hı dükkân, 900 67,50 Yukarıda semti, senelik muhammen kirası ve ilk teminatları yazılı olan ma- 7 —— — — — ——————— ——— ———— — ———— haller teslim tarihinden 938, 939. 940 seneleri mayıs sonuna kadar ayrı ayrı kis raya verilmek üzere açık artırmaya konulmuşlardır. Şartnameleri Levazım Mü- dürlüğünde görülebilir. İstekliler hizalarında gösterilen ilk teminat makbuz ve- ya mektubile beraber 11/10/937 Pacartesi günü saat 14 de Daimi Encümende bu-' lurmalıdırlar. O(İ) ( (6507) —— Çengelköyünde hamallar iskelesinde Yordan ile Feridin yalıları arasındaki sabilden kum çıkarmak için evvelce verilen ruhsatname müddeti bitmiş oldu- Bundan bu yerden kum çıkarmak istiyen olduğu takdirde aralarında müzayede yapılmak üzere ilân tarihinden itibaren bir hafta zarfında istida ile Belediye Riyasetine müracaat etmeleri ilân olunur. ' (B.) (| (6852) ..—.. Yakacığın şimali garbizinde ve Samandıra yolu üzerinde köy kesim yeri itti- haz olunan binanın şarkisindeki derenin doğu ve batı kıyılarından boya toprağı çıkarılmak üzere alınan ruhsatname müddeti bitmiştir. Buraya iki kişiden fazla talib çıkarsa müzayede yapılacağından isteklilerin ilân tarihinden itibaren bir | hafta zarfında istida ile Belediye Riyasetine müracaatları ilân olunur. £ (6850) NEOKALMINA GRİP - NEZLE - NEVRALJİ BAŞ ve DİŞ AĞRILARI - ARTRİTİZM | Ziraat Mektebi Mezunlari Aranıyor. İnhisarlar Umum Müdürlüğünden: Orta Ziraat mektebi mezunlarından askerliğini yapmiş 35 yaşını çi olanların taşra teşkilâtımızdaki Ziraat Tahrir Kontrol Memurluklarına $0 Bird ücretle ve namzet sıfatile tayinleri mukarrer bulunduğundan talip olanların 10 gün zarfında aşağıda yazılı evrakı müsbitelerini hâmilen bir dilekçe ile mü racaatları lüzumu bildirilir. o «667İ> 1 — Orta Ziraat mektebi mezunu olduğuna dair şahadetname veya 2 — Nüfus Hüviyet varakası. 3 — Askerlik vesikası, 4 — Hüsnühal kâğıdı. . 5 — Sıhhat raporu. 6 — Üç adet fotoğrat.

Bu sayıdan diğer sayfalar: