Başvekâlet ——— OK Betli toplanış bir Partinin, ŞN nasıl beraber. oldu: 10 BLRINcl TEŞRİN PAZAR 1937 TÜRKDİLİ! GÜNDELİK SİYASAL G—AZETE Cumhurıye! İdaresinin Buyuk Ve Muvaffak Bir Eseri Daha Yükseldi | AtatürkNazilliFabrikası- nın AçılışındaBulundular Büyük Şef, Kumandanlar Ve Halk Tara- fından Büyük Tezahüratla Karşılandılar .. Nazilli, 9 (A.A.) — Bas Ma fabrikası bugün büyük tezahürat arasında açıldı Başvekâlet, — vekili, Ve- ler Heyeti, generaller ve ©n binlerce halk Atatürkü karşıladılar. Büyük Şef fabrikayı şeref- dirdikten sonra açılma töreni başladı Nazilli belediye reisi Cum:- hüriyetin Nazilliye hediye #ttiği fabrikanın açılışında ı'İnııdıılııın'!ııı dolayı hal t Büyük Şefe olan minnet Ve şükran hislerini bildirdi vekili Celâl Bayar Cumhuriyet Hüküme- tinin memleketi sanayileştir me işinde gösterdiği basi reti kaydettikten sonra söy lediği nutukta fabrikanın 6 milyon liraya çıktığını, 3 mil- yon kilo pamuk işliyeceğini, iki milyon yüz bin kilo ip llk yapacağını ve bu muhi- tin iplik ihtiyacını giderece ğini ve burada çalışacakla- ra senede bir milyon İira Ücret verileceğini, senede 5 milyon liralık iktisadi bir hareket temin eyliyeceğini söylemiştir Celâl Bayar nutkunu şöy- le bitirmiştir: “Nazilli fabrikası, ilk Türk basma fabrikası olmakla ta- | rihi bir şeref taşıyor. Fakat ©o şereften daha üstün ve emsalinin erişemediği daha büyük bir mazhariyete ma- liktir. Atatörk, Büyük Halâskâr açılış tötenine yüksek hu zurlarile şeref bahşetmişler ve riyaset buyurmuşlardır. Kendilerine, hükümet, bütün mesal arkadaşlarım ve şah- sın namına derin şükranla- rımı ve teşekkürlerimi arze- derim Valimiz Gece Mebuslarımızın Şe- refine Bir Ziyafet Verdi.. Ziyafette Çok Samimi ve Heyecanlı Nutuklar Söylendi. “Türk Ülkesi Benim Arazimdir. Her Parçası Evimin, Köyümün Par- çasıdır. Tapusu da Elimdeki Bayrağımdır.., Ayvalık havalisinde tet- hilırdı bulunduktan sonra Vvdet eden — mebuslarımız şehrimizde kalmışlardır. Vali ve C O H. Partisi #kanı B. Ethem Aykut Tebuslarımız şerefine dün Yt 19 da Şehir kulübünde " yemek ziyafeti vermiş Ziyafette mebuslarımız- İn B Doktor — Vasıf yürek, B. Osman Niya- Ü Burcu, B. Hayrettin Ka- İta, B. Cemal Esener, B hmi Selçuk, B. Cavit De le, bir kaç gündür şehri- le bulunan Sinop mebu- Cevdet Kerim İncedayı &, General Kemal Balıke- 4, Belediye Relsi B Nüci Odanaz, Parti vilâyet ve ı"l idare heyetleri, Halk- ldare heyeti, adliyeciler, te müdürleri hazır bulun- rdır. slmlml bir hava içinde ç © ziyafet geç vakte ka- devam etmiştir vlllıılı. B. Ethem ÂAykut; slarımızdan B. Hayret Kınıı ve B Cevdet Ke —hı:“d"ı bu topluluğun ni ifade eden güzel wylenıl'lırdiı-. Valimizin sözleri: alimiz veC. H Partisi Baş ©L B. Ethem Aykut ziyafe Ş tif eden mebuslarımıza Nd.:" hazır bulunanlara Üür ettikten sonra de- Sitir ki: — Bu sofra etrafındaki teren bir tablodur. Makam ve mevkileri ne olursa ol sun, sanat ve mevki farkı göstermeden kalb birliği ile yurdda, yurd çocuklarının nasıl yürüdüğünü ifade eden bir tablodur. Bu, Atatürk Türkiyesinde yaşıyan her ferdin nasıl bir tarafta; mutlak Atatürk ta rafında, —metin adımlarla yürüdüğünü gösteren — bir diziliştir Bu tablo; bizi kurtaran, önümüze düşen Atatürkün; 17 milyon halkın nasıl onun ardında yürüdüğünü ve ya- rin da nasıl yürüyeceğini gös termek itibarile — Balıkesir için kıymetli bir toplantıdır.., Valimiz bu kıiymetli - hâ. tırayı — ilelebed unutmıya- cağını söyledikten sonra sö- zlerine şöylece son vermiş: lerdir: * —Yurdun, içinde yoşattığı! kadın, erkek, büyük, küçük bütün — ferdleri — tarafında ve arkasında yürüten Âta- türkö saygı ile abarım. Yaşasın Kamâl Atatürk . B Ethem Aykutun sözleri sürekli alkışlarla sona ermiş tir. Hayrettin Karanın sözleri: Neşe ve samimiyet içinde devam eden yemek sofrasında B Hayrettin Karan, Vali ve C. H, Partisi Başkanı B. Ethem Aykuta böyle bir top- lantıyı kurmağa âmil olduk larından dolayi teşekkür et. miş ve demiştir ki: “ — Gerek bu sofrayı tez- se memleketimize ilk defa şeref veren sevgili arkadaşı” mız İncedayının, gerekse cepr hede kumanda alanlardan biri olan ve bizi düşman üzerine arş!.. Eden kıymetli hemşehrimiz Ge neral Kemali ve diğer arkadaşları böyle, elbirlik bir arada toplamak fırsatını verdiklerinden — dolayı — B. Ethem Aykuta, hem kendim, hem arkadaşlarım namına arzu şükran ederim. Bu vesile ile bizi, göster diği yolda ayağımız — sürç- meden yürüten Büyük Ön- derimiz Atatürkü de saygı ile selâmlarım , B. Gevdet Kerimin haya- canlı sözleri: Bu samimi toplantı ve konuşma havası içersinde daha sonra B Cevdet Kerim İncedayı — ayağa kalktı. Atatüörk Türkiyesinin bu günkü hızını ve ülküsünü çok heyecanlı sözlerile can- landırdı. Sözleri nk sık öl- kışlarla kesilen B Cevdet Kerim İacedayı bu konuş masına ezcümle şöylece de vam etti: *Arkadaşlar!. Aranızda ve aramızda hiç bir sanat ve hüviyet olma- dan yurddaşlık vasfından al- dığım cesaretle konuşaca- ğun. B.Cevdet Kerim “Hamle ve hareketlerine daima da yanmak mecburiyetinde ol- duğumuz esnaf teşekkülerinin | ve bütün dünyanın, gözleri- ( Sonu ikinci İngiltere İlalyanın kati kararını öğ- tenmek İstiyor Paris, 9 (A A.) — Fran- sız gazeteleri: “İtalyanın fi kirleri emniyet vermekten çok uzaktır. İngiltere, İtalyanın kati kararını öğrenmek Istiyor., Demektedirler. Londra, 9(A.A )— İngiliz Başvekili hâdisatın, tayyare- lerin harpte herşeye taarruz edeceğini gösterdiğini, sulhu temin için elbirliğine lüzum olduğunu söylemiştir Japonlar Şimali Çında bir şehri d ha işgal ettiler Londra, 9 (A A.) — Ja: ponlar Şimalt Çinde, Çin müdafaasını yararak yeni bir şehir almışlardır. Çinli ler çekilmektedirler Şanghay cephesindeki Çin zayiatı şimdiye kadar 58 bi- ni bulmuştur. Japon tayyareleri yeniden bir çok şehirleri bombala - mışlardır. aa Palamut ilıııcılmı—iı.iıîıııııııı İhraç mallarımızın arasın da en mühim bir madde olan palamutlarımızın dış pazarlarda iyi fiatlarla müş- teri bulabilmesi için İktisat Vekâletince hazırlanmış ve Bakanlar Heyetince tasvip edilmiş olan *Palamut ihra- catının mürakabesine dair nizamname,, yürürlüğe gir miş bulunmaktadır. Nizamnamenin ikinci ma- ddesine göre aşağıda yazılı hallerde ihraç edilecek pa lamutlar bu nizamname hü kümlerine tâbi tutulmamak tadır: A Gayri safi 500 ki- loya kadar nümune olarak gönderilecek palamutlar, B — İktisat Vekâleti ko ntrol memuru bulunmiyan yerlerden hudud memleket- lerine Adalardenizindeki bü- tün adalara, Girid ve Kıbrıs sayfada ) milyonlarca Nazilli Basma Fabrikamız Dün Büyük Merasimle Açıldı WW ON İKİNCİ YIL SAYI; 10303 Hatay Muhabirimizin Notları: Antakya Yolunda.. Bir- vakitler şırkın paytahlı olan; yollarında mücevher yüklü korvanlar, yalın kılıç ordular gaçen bu ülke şimdi ufuklarında yeniden Isliklâl güneşinin doğuşunu sabırsızlıkla bekliyör. Ankara, 9 — (Türkdili mu- habirinden) — Adana — istasyonundayır. Boğucu ve sıcak bir havayı teneffös ede ede bizi Hata- ya götürecek Toros ekspresi. oi sabırsızlıkla bekliyoruz. Nıhayet iki saattenberi bek lediğimiz sürat katarı bir saat rotarla istasyona girdi. Gözlerimiz sevinçle parladı. Derhal kompartmanımıza yer. leştik. Etrafımız İzmir Fu arımı ziyaret için gelen Suriyelilerle dolu. İki saat sonra Türk — Fransız hududu- nun birleştiği Payas Istasyo nundayız. İskenderun treni hazır. Derhal - biletlerimizi alarak yerlerimize yerleştik Şimdi Türk — hududundan ayrılıyoruz. Akdenizin temiz ve berrak suları mütemadi” yen sahilleri yıkayor, tren ise deniz kenarından boyu na akıp gidiyor. Ağır ağır Türk yurdun:- dan ve Türk bayrağından ayrı yaşamanın — acılarını duymıya — başlıyoruz. Fakat on sekiz senedenberi Türk bayrağına hasret yaşıyan ve nihayet istiklâline kavuşan Hatay ülkesi — karşımızda canlanmıya başlayınca te selli buluyoruz. Nihayet tren İskenderuna vardı. Karşımıza daha ilk çıkan Suriye polisi: niİn ve istasyon memurunun vaziyeti Ilk anda neşemizi kaçırdı. Fakat biraz sonra kargımıza çıkan temiz yürekli bir Türk genci eşyalarımızı alıp bizi arabasına yerleş tiriyor. Biraz ötede mert ve atıl bakışlı bir. Antakyalı Türk şöferi bizi neşe ile karşılıyor. Derhal sorüyor: Antakya- ya mı efendim.. Evet, Gece vakti gidebilir. miyiz? Hay hay.. Hiç birşeyden kork madan ve çekinmeden bizi otomobiline alıp — süratle Antakyaya hürriyet ve is- tiklâl barsetini şen Türk beldesine ulaştırıyor. yimdi gönülleri dinlendi- ren, gördüğüm dakikada kanımla kaynaşan insanlarla dolu çınarlar beldesi, yeşil bir yuva olan Antakyada- yiz. Bir zamanlar — bağrında insanlar haşrü mevcudiyetinde, bulunduğu- nu kabul ederek bu toplu- luğun tamamlandığını ilâve ederek dedi ki: *“Arkadaşlar!.. Biz. hilkattan evvel asil | olan bir. milletiz. Bir ego izim olarak değil; bütün dünya milletlerinden nııuıı' bir iftihar, hissi taşıyoruz. — | Yepyeni ve taptaze Cum- | huriyetin 14 ncü yııınıl girmek üzere bu'unduğunu | kanunların çerçivesi duğunu Halk Partisinin um deleri olan 6 vasfın devletin bünyesine ilâve edildiğine, de işaret ederek dedi ki: “ — Hükümetle Parti; bin netice sırapa inkilâpçı ola. | rak halk kitlesi birbirine ke- netlendi. Memur, halk, köy- lâ, insanlığın önünde, Ata- türkün ömrü — saadetinde, içinde kalmıyarak onun mefhumla rına kısa zamanda, asaleti mize yakışır surette koşar- ıü' neşrolduğu, somakiden saraylar, mozayikten ma- betler, tunçtan kaleler bu- lunan ve tarihi, bu ka.- dar heybetli ve — haşmetli olan bu Türk yurdu, geçir: diği siyasi, iktisadi ve tabil buhranlar dolayısiyle neşesi- ni kaybetmiş harap ve bit- kin bir halde.. Bir vakitler Şarkin pay- tahtı olan yollarında mü- cevher yüklü kervanlar, ya- hin kılıç ordular geçen ve kendisine varmak için Garp- tan sayısız milletlerin hare- kete geldiği bu ülke şim- di bütün tarihi — sinesine gömmüş, sessiz ve wsız bir halde.. Ufuklarında beliren Istiklâl güneşinin doğuşunu sabırsızlıkla bekliyor. Sinesine gömdüğü tarihin üzerinde yeni bir tarih ya- ratmak istiyor. Antakyanın tarihi — çok eski ve yüksektir. Öyle bir tarih ki, eski Yunanlıların kalemleriyle yazıldı. Eski Türklerin, Salâhattin Eyup- ların, Kılıç Aslanların mızrak- larile çerçivelenmişti. Şimdi bu heybetli ve'kiymetli Türk yadigârının, bu yaşlı ve şe- refli Türk türbesinin üze- rinde çınarlar yetişmiş şirin ve yeşil bir yuva kurulmuş yatanının bütün güzellikle- riyle süslenmiştir. İşte şerefli bir tarihi sine- sine gönmmüş, erler memle- keti olan Antakya, yemye- şil bir ovanın — kenarında, ayaklarını coşkun bir nehire uzatmış, arkasını rahat bir dağa vermiş, çınarların göl- gesinde dinlenen nazlı bir peri kızı gibi duruyor. Bu nazlı beldenin şimdi sinesinde yaşıyanların bü. yük bir kısmı kendi dilimiz- le konuşuyor, kendi kanımızı taşıyor. Anlakya sokakla- rında göze çarpan Şşapkalı Türkler, fesli ve meşlâhlı Aleviler, Suriyeli polisler ve Bunlar askerler. arasında, sarıklı, fesli, arakıyeli, kalpa- klı, takkeli. külâhlı, bereli in: sanlar da eksik değil Yer yü- yünde Antakya kadar kıya- fetlerin tenevvu ettiği başka memleketler hemen yok gibi. Umumi bir caddeye çıkar çıkmaz, polis karakolu önün de kalpaklı ve şapkalı po- llslerin oturduğunu, diğer taraftan silâblı, şapkalı bir Jandarmanın geçtiğini, uzun fesli bir Alevinin püskülünü sallıya sallıya bakkal dük- kânından birşey aldığını, kıyeli bir Arabın dükkânda oturduğunu, kasketli ve şap kah — Türklerin dolaştık- larımı görürsünüz. Diğer ta- raftan — başına keçekülâh geçirmiş, Gnündeki yükül ni ite ite caddeye doğ. ra-