r olduğu - Mu sizle; A İ Te Dilfij) işe 'at ettim, Içyap ve *Met beyhu « santı ye « SIZ tesbit ede - . Top ma tayin edil diniz. dan be, lür Bu ga: van dırları Rid- z Sadüllahın o - kıu/.m. Üzerinden o [,“';.hn serkomiser “Man sevinçle Birdi: Mnçle ba - - Artık tamame &) Muamma " aydınlan . hocam! Şok şeyler Katil plânını yafumla beraber hazrı ANiMa gönder, bu ikinci sevgilisi Na - rliyarak Kev- briğlar diği bir mektubla i w» Katil ve sarışın kadın bildi- Şekilde otele geldiler ve 13 nuü- AYya girdiler, Kevser hanım '_Keçıdden geldi. Cinayet işlen- l'Şı'o şeriki cürmü gizli yoldan seUlar. Ridvan Sadullah güldü: s;L:](Mu'kcmmuu Yalnız bir nokta ek- ğ Atil savuşurken ortada kendi ken- Tni ele Vverecek bir delil bırakma di _çı:gıi_ Siyahlı kadının çantasını en gönderdiği H kardı ve parçılı)'alı:h:;lk b:'l:ıîî:b;wş:— iğe çarpı bir noktaya koydu, — Serkomiser itiraz etti: zt — Bu rnuk_lubu oraya koyan katil de- muk[#bSı:h'k;ırğz evvel isbat ettiniz ki D kunu'nîuşıc::;_aye' işlendikten çok — Şu halde bunu ğ:;rdmış'ur. Lâtife bertarat Osman bey! Si ;c.ıın Cereyan şeklini benim tah- ü Time !z-vufı.ğc eder bir şekilde an- onlvn;:z.v'r:nlmz birkaç hata işlediniz ki n. Hş rak €etmiyorum. Mühendis .Ylhh'k üsnü beyi öldürmediği gibi si- cini"uiliınıîı da katili o değildir. Bu Hiyüç ;[ Plânı evvelinden hazırlan- n dc'_A_ıdekıuhu yazan Mühendis İh- k'——ş!hk; ir ve nihayet katil buradan Serk, Odinla birlikte kaçma a Miser homurdanır gibi: Bimiz Maralı odi Bizli Kat SaVüş: W di, yapsa yapsa ölü ZITTm. Byunla ğ a . Evvelâ bu mektubdan işe 4 Mektubu yazan mühendis a dir, dedim. ani j LÜi a istiyoç a taklid edilmiştir mi de- SİiYyorsunuz? — Hai 5 dir, — Y imza İhsan beyin imzası- | M îı'l'.7 Mektub o, İhsan be : Nün deği; demek? — ” değil. 3a 'İl ) bunşdgîu.nek ki İhsan beyin bir mek- Mektubun N Yırtılmış, başka bir Miştir, Yanı gSaları arasına kariştiril- âğld para İhsan beyin imzasını hâvi kâğıda ald de:lî: Parçaların yazıldığı — Nasıl olur, kâ yin imzası, fakat Hocam, bu da ne ğidlarda fark yok! hiren fark olmiya: Yabteden yerde u- Parça eksik, Siz buna Ben endireme- Parçaları tamam taşıyan parça ile yerde eksik bu- Şünun içindir; İki m apted len D? Bu olsa 9 lsa €tmezler, Yır- “e tipatıp uymaz, Bu a. ı d;;î]"m böyle olduğunu isbat e- y SON POSTA «Son Posta» nin zabita ramanı : 168 itibarla en kestirme yol iki parçanın ortasında eksik bir parça bırakmaktır. Hem canım bu mesele üzerinde fazla ısrara lüzüum yok. Ben size imzayı ha- vi parçanın diğer parçaların kâğıdın- dan olmadığını başka şekilde isbat ede- ceğim, Evvelâ imzalı parçanın kâğıdı ile diğer parçaların kâğıdlarının avnı veya birbirine çok yakın cinsten oldu- ğunu söylemeliyim. Ancak bu parçala- rı aydınlığa tutacak olursanız görürsü- nüz ki birinde filigran var, diğerlerin- de yoktur, Ridvan Sadullah mektubun imzayı havf parçasını aydınlığa tuttu. Bir ay j 1 filigran halinde gö rülüyordu. Diğer parçalarda ise böyle bir şey yoktu. Rıdvan Sadullah devam e — İmzanın &tıldığı kâğıd devlet da- irelerinde kullanılan kâğndlardandır, dedi, Bu kâğıdlarda filigran halinde bir ay-yıldız, onun altında da (Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti) ibaresi bulu- nur. Ay-yıldızın bir kısmını imzalı par- çada gürüyorsunuz, fakat diğer. parça ile ibare nerede? — Bunu yapacak adam böyle külfet- lere katlanacağına pekâlâ imzayı tak- lid eder, işin içinden çıkardı. — İm: aklidi İhsan beyin bir mek- tubunu ele geçirip imza kısmını yirta- rak almaktan çok daha müşküldür. Serkomiser mektubun öteki parçala- rını birer birer aydınlığa tuttu ve niha: ı hak verdi. İm- mektub parçası ile diğer par- mmı kâğıddan yırtılmadıkları olmuş çaların a) sabi Rıdyan Sadullah: —- Bu bize katilin mühendis İhsan VALİDE SULTANIN DANLIĞIZE. 54? || SOYAN DÖKEN Müddeiumumi muavini sordu: «Peki amma bu görüşülecek mesele ne?.» değil, mühendis İhsanı katil diye gös- termek isteyen bir başka adam oldu- ğunu isbat ediyor, dedi. Şimdi gelelim diğer noktalara... Cinayet plânı evve- Hnden hazırlnnmamışm, dedim. Filha- kika mavi gözlüklü adam buraya gelir- ken Kevser hanımı öldürmeyi düşün- müyordu. Çünkü 13 numaralı odaya çıkan gizli bir geçid bulunduğundan haberdar değildi. Otel kâtibinin ifade- sini hatırlayınız. Mavi gözlüklü adam 13 numaralı odaya çıkarken bir kadı- nın kendilerini araması ihtimalinden bahsetmiş, bu kadının: yukarıya çıka- masını emretmişti. Onun gibi zeki ve hesablı düşünen bir adam tehlike- siz bir ric'at imkâni temin — etmeden böyle bir cinayet işlemez. Mavi gözlük- lü adam cinayet plânını evvelinden ha- zırlamamıştır. Eğer hazırlasaydı mek- tub hikâyesini de düşünür, tekrar ci- nayet sahnesine dönerek kendini teh- likeye atacağına bunu evvelinden ya- pardı. Bunu geçelim. Serkomiser Os- man beyin faraziyesinde işlediği hata - Jarı sayarken katilin büuradan sarışın kadınla birlikte kaçmadığını söylemiş- tim. Bunu böyle kabul edersek sarışın kadının mavi gözlüklü adamla şerik, bü takdirde bu adamın da mühendis İh- san olduğuna )ıikanmekıiğıma lâ- zım. Katilin mühendis İhsan olmadığı- pi anladığımıza göre bu iddia da ken- diliğinden suya düşüyor, demektir, Na- zan hanımla mühendis İhsan arasında kalbi bir rabıta bulunduğunu evyelce ürenmiştik, Şu halde sarı saçlı kadı- nm mühendisi idam sehpasına sürük- lemek isteyen bir adamla teşriki mesaf ettiğine nasıl İmanırız? (Arkası var) a Hava Yollârı Idaresindan : 6/10/927 «Dahil» g den itibaren: A — Cumertesi günleri - Ankaradan - İstanbula yolca tayyaremiz Bankalar Caddesi P. T. den otobüsümüz b0 İstarbuldan, Ankaraya artesi gi Karsköy P. 'T. 'T. den idare otobüsümü; hareket edec Savın volcuarımıza ilân olunur. —— D;bx;lı;t İşletme Saat 15 de 45 » nleri heriç - Haftanın diğer günlerinde » v eSTll> «6770> Baş, diş, nezle, grip, romatizma ve bütün ağrıla- rınızı derhal keser. İcabında günde üç kaşe alınabilir. İsim ve markaya dikkat! Taklitlerinden sakınınız. Sayfa 1> « Son Posta,,nın Hikâyeleri - Çeviren: Faik Berçmen Balonun hararetli saatinde belediye re- isi, Soyan Döken kadar dünyada güzel bir melez bulunmadığımı ilân etti.. Bu eğlence dalma güzel kadının şere- fine veriliyordu. Belediye reisi baş köşe- de oturmuş ve Soyan Döken de bir kra- Hçe gibi yanı başına kurulmuştu. Hem içiyorlar ve hem de sık sık dansediyor- lardı. Beri tarafta, bir Çitin arkasında yetli- lerden Billilo gözlerini güzel kadına dik: Miş, saatlerdenberi ona bakıyordu. Deli- kanlı, melez güzeline âşıktı. Fakat bu sevgisini bu mağrur parlak kadma asla söyliyememişti. Ah, Soyan'ın bir peri gibi etrafa güzel kokular saçarak dönmesi önu çıldırtıyor- du. Durduğu yerde mütemadiyen kıvra- niyordu. Nihayet ıztırabdan ve kıskançlıktan bo- ğulacak bir hale gelerek orada daha faz- ia duramıyacağını anladı ve balayu bi- rakıp uzaklaştı. Şaşkın şaşkın gezindikten sonra - A- lah onu affetsin - gidip büyücü Scibayı buldu. * Soyan Döken sabaha karşı balodan döndü ve muhteşem bir uykuya daldı. Ne yoldan gelip geçenlerin gürültüsü, ne kamşuların şamatası onu uyandıramı- yordu. Saat on biri çaldığı halde için hiçbir hareket göstermiyordu. Za- ten evin işlerile alâkası yoktu. Her işi yapan, Çarşıya giden, yemek pişiren ya- şamaları için lâzım olan parayı kazanan annesiydi, Soyan'ın yegâne meşgalesi ya aynanın karşısında saatlerce tuvalet yapmak ve yahut peneerenin kenarmda oturmaktı. Ertesi günü, pazarın kurulduğu ve Çinli balıkçıların bağırmağa başladıkla- rı saat uyanan Soyan Döl annesine: 7 Bir Doktorun Günlük —TAZAR Notlarından — (*) Sar'anın Tedavisi —— Dünkü yazımızda sar'a hastalığı hakkın- da umum! malümat vermiş ve ârâzından da bahsetmiştik. Bar'anın tedayisi: Bu tedevi birkaç kıs- ma ayrılıyor: Sıhhi tedavi, tıbbi tedavi ve perhiz. Bıhhi tedavi: Hasltanın hıfmasıhha kal- delerine mutlak surette inkıyad etmesile mümkündür. Evvelâ ruhi ve maddi isti- rahat Jâzimdır. Sar'alıların ruhi ve asa- bi her türlü teheyyücattan, korku ve te- essürden uzak bulunmaları — Vâzımdir. Birçok defa tedavi ile nöbetleri gerileş- tirilen, seyrekleştirllen haştaların âni bir korku İle veyabud şiddetli bir heyecan dolayışile birdenbire sar'a nöbetlerinln yentden başladığını görürüz. Bilhassa bu genç sar'nlılarda, yanl on beğ ile yirmi beş yaş arasındaki şar'alılarda daha 2l- yade ehemim!'yet kesbeder. Dımağı yorgunluk, fazla dımağ meşgu - uyanmak Myetleri, aykusuzluk, bilhassa alkollü iç- kiler sâr'a nöbetini uyandırmak itibarile #sla cala değildir. Umumi hayata ald tedabirden biri de fevlenme) meselesidir. Umumiyetle teehhül sar'alılar için men- edilmelidir. Hattâ sar'a nöbetleri tedavi Ne utun zaman gecikse bile gene buna aldanmamalıdır. Tabib, tedavi ve konsültasyon yapan dok- torlar gerek bizzat hastaya ve gerekse hastanın ebeveynine sar'alıların evlen- melerinin kendisinden gelecek nesil üze- rine şön derece monfi ve muzir veraset iz leri getireceğini anlatınalı ve mümkün mertebe izdivaclarına mani olmağa ça- Hşmalıdır. (Daha var) (* Bu motları kesip saklaymız, yahut bir albüme yapıştırıp yapınız. Bıkıntı samanınızda bu notlar bir dokter ÇiDİ imdadınıza yetişebilir. —— Sultanahmed 5 nci sulh hukuk hâ- kimli; Süleymaniyede Ayşekadın Hamarn so- kağında 14 No. da mukim Hacerin ihti- yarlığı basebile düçar olduğu akıl hastı- l ı dolayı mahkememizce hâer edi- lerek hendisime ayni adreste kız kardeşi Zehrantn. vasi tayin edilmiş'olduğu ilân olunur. (704) Bona kirli çamaşırları ver, gidip de- te boyunda yıkay deği, Annesi birden şaşırdı Sen mi, o güzel ve nermin elle mi gidip çamaşır yıkıyacaksın? Fakat genç kiz annesinin bu kulak asmıyarak tekrarladı: Haydi çabuk kirl yer, bugün Te boyunda canım ça yıkamak i yor İhtiyar kadın çarnacar çamaşırları eğen içine k bah rüzgârında: için sıkı sıkı bih etti Coşkun öerenin kenarına geldiği va- kit, Soyan Döken başından leğeni indirdi ve çamaşırları ayırmağa ve bir taşın tüne koymağa başladı yıkamağa koyuldu Her taraf yemyeşildi. Bu yeşillik içi de yapyalnız bulunan genç ve güzel Kü- ku'dde bir mahlük gibi duruyor- yun şırıltısından başka hiçbir ses ve hiçbir hareket duyulmuyordu. Fakat birden genç kız bir hışırtı duy- du, başını kald arak kızına verdi ve kendisini — sakınım Bu işi bitirinci ınca biraz ötede elinde bir tüfekle duran Billilo'yu gördü. Bir heykel gibi hareketsizdi. Soyan onun bu Rarib halinden korktu. Burada yalnız ve yarı Çıplak bir vaziyetteydi. Korkusunu dağıtmak bahanesile delikanlıya seslene di: — Ne iyi tesadüf bu, Billilo! Ava mı çıktın? Biliyor musun dün gece seninle dansetmeyi ne kadar istiyordum. Hiç kimse senin gibi çevik ve hafif danset- Miyor.,. Fakat Billilo donuk ve ölü bir kütle gibi duruyordu. İşitmemiş gibi cevab vermedi. Gözleri bir noktaya dikilmiş kalmıştı. Kolları iki yamına sarkmı | Neden sonra tüfeğini kaldırıp h. |teş etti. Tüfeğin sesile Soyan y |sıçramak istedi. Fakat ayağırın altında- ki taş kayarak onu da suya doğru sürük- ledi ve muvazenesini toplamağa bulmadan derenin içine düştü. Coşkun sular yavaş yavaş genç kızı |rüklemeğe başladı. Tet ni anlıyan Soyan bü! | kırdı: -— Billflo, imdad! İmdad!.. Bana mer- hamet et! Billilo güzelliğime acı, koş Bil- Hlo! Benim ölmeme imkân var mı? Fakat delikanlı onu ne duyuyor ve ne de görüyordu. — Billilo, alçak herif, taştan zenci! Ve Soyan Döken meş'um bir şekilde suya batıp çıkıyordu. Bu sırada, genç kızın annesi yüreğin- de bir sıkıntı duyarak kızını aramak ü- zere sokağa fırlamıştı. inden vakit BÜ- kenin çoğaldığı- kuvvetile hay-« yürek'i Soyan Döken başını sudan kaldıramı- yacak bir hale gelmişti; bununla berabet son gâyretini harcıyarak bir dahâ ba- ğırdi: — Billito, benim Küçtük Sevgitim, elvds da! Ben, ki geni Beviyorüm. |$evgimi senden korktuğum için izl mmemiştim. Bu sözlar, Billilo'ya uykusundan uvan- dırdı. Bu rüya, bu kâbus çok sürmüştü. İhtimal bütün hayatı... Evet bütün has yatı değişir, mes'ud olurdu.. Birden sıçradı. Sular Soyan'ın güzel vücudünü örtmüş gibiydi. Çabuk, çabuk!, Bütün kuvvetile azasının büt hızile köştu. Suya atıldı Kulaç atti, fakat, gü- zel sevgiliye mezar olan sulara yetişe- medi. Nahiye müdütü ve belediye reisi de dahil olduğu halde herkes Bgüzel kızın cesedini aradı. Fakat bir türlü onu bula- madılar. Şimdi oralardan, Bgece vakti geçen ba- lıkçılar şunu anlatıyorlar Her gece sülar karardıkça, Billil», sev- gilisinin çamaşır yıkadığı yere gidip otu- Truyor ve mütemadiyen göz yaşları dö: küyormuş.. O ağlarken de Soyan Dökeri bütün güzelliğile derenin içinden çıkıyor ün ve delikanlının 'yanı başında dolaşıyors muş, Yarınki nüshamızda: Zümrüt yüzük Yazan : Peride Celâl