12 Sayfa —w — SON POSTA Profesör Âfetin tezi Türk - Osmanlı tarihinin ahlileri 4 Kendisini sevdiren ve eratan bir genç Aydın. okuyucu- T4i EKONOMİZR | Baylık kömür istihsalimiz | karakteristik noktaları Tarih Kurultayının son celsesinde pro- fesör Bayan Âjetin: <«Türk - Osmanlı tarihinin karakteristik noktalarına bir Bakış» adındaki kaymetli lezinin ilk kıs- n neşretmiştik. Metnin neşrine de- ” Yam ediyoruz: $ — Teğakkuf ve ric'at 1579 - 1792. * — İnhitat 1792 - 1919. İkinci Mehmiet, Fatih ünvanını İstanbula Bahip olmakla alırken, o Bizans İmparator- Tuğunun da varisi olmuştu. Haleflerinden Ya Vuz Belim Misirin fatihi oldu. (1517) ve ecda dının İmparaâtorluk mirasına Halife lâka - bini taktı. Bu hâdise Osmanlı İmparatorlu. Bunu teokratik bir devlet yaptı ve siyasi dev- - det gefleri din kitabınim değişmez metinleri- le nazar! olarak bağlı kalmağa mecbur oi - dülar, Osmanlı devleti iki İmparatorluğun mira- — Sına konarken, onların. parçalanmasından doğan beyliklerin de dağılmış idaresi üze - rinde evvelâ askeri zaferler — temin ederek XVI mci asırda en büyük İmparatorluk ara- zisi üzerinde yerleşti. İdare sistemi, Avru - panın feodnlite hayatı yaşıyan siyasi mevy - cudiyetlerine, yeti bir örnek verecek tarıda ortaya çıkmıştı. «Merkeziyetçi bir moparşi> - tipi gösteren bu teşkilât XIV üncü asır son- larında çok iyi işleyen ve zamanın ihtiya - cina tekabül eder bir halde Idi; XV - XVI m C1 asırlarda ise, devletin siyasi inkişafile be- raber yürümüş, genişlemiş, kuyvetlenmiş ve - yeni zamanların mühim karakterlerinden bi Fi olmuştur. Bu devlet tipinin, Avrupa ka - vimleri, Osmatnlılarda ilk örneğini bulmuş - lardır. XV incl asrın ilk yarıszmda Anadolu ve Ru- melinde seyahat etmiş olan garp seyyahları - Osmanlı imparatorluğundaki idarenin inti- samına, ticari ve askeri yollardaği kervan- saraylar teşkilâtina, ordurun kuvvetine, memleketin refah ve azayişine hayret — ve - takdirlerini yazmışlardır. XV, XYI incı asırlarda Osmanlı impara - — torluğunun şarkta ve garpta üstünlüğü ve #«dünyanın en büyük askeri ve siyasi kud - Teti haline gelmesi, teşkilâtınin İnlizamın- da ve iyi işliyen bir devlet makinesi ile ve- rimli bir kültür faaliyetinde aramak lâzım- dir. İdari, askeri, mall, ekonomik işler, kanun- Jar ve nizamlarla tesbit edilmişlir. Devlet o. toritesini şahsında toplıyan hükümdar mut- — lâak ve gayri mes'ul olmakla beraber hükü- Met teşkilâtı merkezde, vilüyetlerde en ufak Beferrüatına kadar kurulmuş. vazifeler sa - lâhiyetler ve mes'uliyetler taksim edilmiştir. Vergi sistemleri isabında en uygun tarıda tansim edilmiş olduğu arşiv — vesikalarında görülmektedir. Merkerdeki idare bütün im- Paratorluk dahilinde en küçük köylerine ka- dar varidat membalarını bilmekte ve onların Sarfedilecekleri yorlöri nizamlarile tesbit et- mektedir. İçtimal «nuavenet Türk milletinin en güs zel karakterlerinden birini tebarüz- ettirir. Osmanlı devrinde dahi bu halin hususlyetm leri hususi vakıflara alt arşivdeki İstatis - - tiklerde görülmektedir. Ordunun ve donanmarın kuruluşu ve İş- lemesi muayyen kaldelere göre teşktlâtlar - mıştı, Harp veaaiti ve tekniği, şark ve garbin bütün devletlerine faikti. 1500-1616 yılları arasında Venedikliler ge- mmilerinin bir kısmınş Türkiye tersanelerin - de yaptırdıklarını kaydedersem, Türk Os- manlı denizcilik tekniğinin şöhretine — bir dolsal vermiş olurum. Bütün bunların kö . künü teşkil eden fikir hayatı, Osmanlı dev- letini kufuluş ve yükseliş devirlerinde er verimli bir mevkidedir. Müarif inkişafı za- manın ihtiyaçlarına uygun görünüyordu. XVT incı asırda İmparatorluk topraklarında gezmiş olan bir Franaız seyyah, her köyde mektabe tesadüf etmiş, ve iptidal maarifin 'Türkler araşında garp memleketlerile mu- kayese edemiyecek derecede yayılmış ol - masım büyük bir hayretle karşılamıştı. Bizim arşivlmiz dahi bu asra alt istatla- tiklerde ümparatorluktaki ilim mülkemsesele- rinin yayılışını gösleren sarih ve mühim ra- kamlar verir. Ancak o asırda bütün İslâm â- lemi hayatında büyük bir gerileme hareketi, bu Osmanlı medrese teşkilâtimda da kendi- ni göstermiş ve çerçeveyi aşacak kudretlerin yetişmesine engeller çıkmıştır. Türkiye oedebiyatı, İslâm rihniyetine u « yarken, gene kendi asli — karakterlerinden mülbem olmuştur. O tarihinden ve Bsker- Hk menkibelerinden bahseder, Türkün ilim ve san'ati, idare etmek küdrelinde de te - celli eder. Ve onu lerennüm etmekle bühti- yardır. Coğrafya ilmi Piri Retsin şahsında ve eserlerinde XVI met asır iliim âlemine yo- ni bilgiler kazandırmıştır. Koca Sinan, imparatorluğun haşmetini u- sırlar içinde yaşatmak için dünyanın en bü. yük mimarlık kudretini yeryüzünde yüksel- terek perçinler. Güzel san'atların ilerlemi- yen ve Avrupa eserlerile kıyasta bizi, bu - sırlarda gezi bırakan kısımları da vardır. Re- stm ve heykeltraşlık, din taasmibunun me - nettiği bu san'atlar Türk dehalarına manle- sef kapalı kalmıştır. Vâkıâ birçok hattatlar, müzehhipler, nakkaşların ince eserleri san'at âleminin yüksek değecleri arasındadır, Fakat bu asırda Avrupanın rönesanı hareketine uymamak, Türlv milletine çok şey kaybettir- miştir. Ekonomik teşkilâtı, XVI ci asra kadar Osmanlı imparatorluğunu — yükselten — bir mevcudiyet olmuştur. Bu hususta Osmanlı devleti Ortazaman garp devletlerinden büs- bütün farklıdır. Onun ekonomi hayatında devletin yüksek ellle tanzimi vardır. Ziraat devletin iç ve dış İhtiyaçlarına göre mer - kezden idare odilen bir haldedir. Her yer- de hang! iskelelerde ne gibi ve ne miktar hu- bubat, et, meyva, mahrukat, yağ vesaire gi- bi maddeler geleceği, onların nakliye, tah - mil ve tahliye masrafları ne (flatle satıla - cağı muayyendi. İç piyasadaki ihtiyaç bu suretle temlin edildikten sonra Ihracata da müsaade edilecek şeylerin do miktarı ve fiatı tesbit edilirdi. Emniyet ve asayişe verilen ehemmiyet küy- lü gmifinin çalışmalarının verimin! arttır. mak bakımından çok faydalı idi. Sanayi ha- yatı teşkilâtlarımış bir haldedir. Ner san'at orbabı huzuşl! teşkilâtında yer ulır, ve dev- lesin bunlar için kurduğu nizamlara uygun hareket elmeğe mecbur kalırdı. Bam büyük merkezlerde müayyen san'at- ların âdeta temerküz ettiği görülüyor. Harp sanayli büyük bir inkişaf göstermiştir. Lüks sanayll Avrupa modasında yer aıjcak küdür kuvvetlidir. Meselâ Edirnenin deri işleri gibi. (Arkası var) * Son Posta , nın edebi tefrikası : 45 Bu aklıma gelince yüzüm biraz gül- dü, derdimi biraz unuttum. Gene ümi- de kapıldım. Elmacık kemiklerim kı - zardı ve kırmızılık yavaş yavaş bütün yüzümü sardı, benzime kan geldi. Da- ha dikkatle aynaya bakıyorum. Tuhaf şey, yüzümün şekli değişti; çizgilerim nizama girdi, çenemin uzunluğu gitti, Şdeta güzelleştim. Ablam haksızlık e- diyor, çirkin de; Bir an bu tebeddülün sebeplerini dü- şündüm. Beni bir anda güzelleştiren neydi?.. Nasıl olmuştu da, biraz evvel kendimi çirkin görürken şimdi güzel görüyordum?.. Bunu çok uzun düşünmeden bul - dum: Gülümseme. Bir an gülümsemiştim, bu gülümse- yiş beni güzelleştirmiş, yüzümün çiz - gilerine intizam Vermişti. Tebessüm!, İşte kadınları daha gü- zel, daha ahmlı yapan sır. Güzelleşmek, güzel görünmek için en kolay çare tebessümdür ve her kadın gülümsiyebilir, demek ' ki güzelleşmek — her kadının elindedir. Ber gülümse - — Mmenin bu kudretini bilmiyordum, e - hemmiyetini idrak edememiştim, her halde benim gibi daha nice kadınlar, Yazan: SELÂMIİ İZZET kızlar var ki, gülümsemenin bu kud - retini bilmiyorlar ve bilmedikleri için de somurtkan duruyorlar. Ben artık öğ- rendim, daha sık gülümsiyeceğim, ar- tık her an güler yüzlü olacağım... Biraz sakinleştim, âsabım pguruldu, sinirlerim yatıştı. Kendime geldim, neş'em yerine geldi... Salona girdim. Herkes konuşuyor, gülüşüyordu. Mazlum annemin, Gö - nül de Bernanın yanındaydı. Teyzemle Baki de hararetli hüararetli bir şey mü- nakaşa ediyorlardı. Teyzem beni görünce: — Ancak hâkim huzurunda konu - şan Bay Bakinin bu gece çenele - rini açmağa muvalffak oldu, dedi. Baki güldü: — Amma japtınız, ben konuşmaz mıyım?.. — Kanuşursunuz, konuşursunuz am- ma, saatte dört cümle... Ablam bu sözü derhal tasdik etti: — Evde de, söylediğim şeylere baş işaretile cevap verir; en çok söylediği söz de evet veya hayıtdır. Annern damadından yana çıkıyor: — Erkeğin gevezesi sevilmez.., Teyzem bir aralık yanıma sokuldu. Tarımızdan — Fuad gu iki suali soru - yor: 1 — İstikbalim, 2 — Arkadaşları - ma karşı vaziye - tim nedir? 1 — İstikbal için hazırlanmı- yanın ondan bir ne için az görünüyor? Zonguldak (Hususi) — Ağustos ayında, Havzanm bütün istismar mıntakalarındajı 209,374 ton maden kömürü istihsal edilmiş - tir. Gene ayni ay içinde iç ve dış pazarlara yapılan satış miktarı 131,134 torüur. Bu ay içinde ecnebi memleketlere sevke- dilen kömür, 22268 tondur. Bu rukkam, cc- nebi bandırası taşıyan — vapurlara — verilen şeyler beklemeğe pek hakkı olamaz. His #ihrakiycoyi de ilâve edersek, haziranın ba- ve hayal, ancak dölgün bir para ile olgun- şından sonuna kadar ecnebi mermleke'lere laşabilir. yaptığımız bütün satışın 30,102 ton olduğu netlcesine varırız. 2 — Her arkadaşile teklifsiz ve lâübali| Doğrudan değruya Zanguldak havzasın- değildir. Kendisini sevdirir ve aralır. vRAR Mutevazi ve kanaatkâr bir tip dan ecnebi memleketlere yapılar — ihracat * 3139 ton, Yunanistan: S861, Ro- mahya: 767, Pransa: 4070, İtalya: 13,004 İngiliz Yapurları: 1828, Afısır: 434 tondur. Havzanın- son bir aylık istihsal ve imrar Eskişehir — olu- | vaziyetini bu suretle tetkik ettikten sunra, tahlili istiyor: mül gösterir, Mü - kâr bir hayatı yucularımız- yılbaşından berzi sekiz aylık istihsal ve im- dan Remzi de ayni FArata ve 936 ilo olan mukayeseye geçebili- rİZ. Bası gazetelerde, Havyzanm bu yil, geçen Zeki ve hazır ©&-'senelere nisbetle daha fazla randıman ves vaptır, Başkaları «|receti yazılmakta ve bazı pakkamlar da zik- nin şakalarına, a-|Tedilmektedir. Bu rakkamları, geçen ve bu laylarına taham « |Yti bazı ayları urasında fapılan nisbetler dir ki, kemiyet bakımımdan kıymeti sıfırdır. Çünkü, geçen senenin herhangi bir ayındaki tevazi ve kanaat - istihaali bu senenin herhangi bir. ayındaki istihanl ile ölçmek, Havsanın asıl ve kıymet vardır. Arkadaşlarını sıkmaz. İşini ve he- (Olan yıllık verimi üzerinde bizi aldatıcı bir sabını bilir, v Metin bir zekâ sahibi bir genç Fevzipaşa oku - yucularımız- dan Gökdeniz de Üç sual soruyor: 1 — Zengin ola- cak mayım, 2 — Muvaffak — olacak miıyım, 3 — Tabia- tim nasıldır? 1 — Müsbet te - şebbüslerde bu - Junmak Tâzımdır. 2 — Her şeyi izzeti nefis meselesi yap- mamak daha faydalı olur. 38 — Güvenilir ve metin bir zekâ sa » | yekünu, 246.532 tondur. Bu yıl hesabına ara>- ka: hibi olduğu hissini veriyor. Son Posta | Fotoğraf tahlili kuponu | İsim ” K Adres R | DİKKAT Fotograf tahilli için bu kuponlardar B adedinin gönderilmesi şarttır. | . KA A A E gb ve usulca; — Sen neredeydin? dedi — Buradayım, — Hayır, meydanda yoktun. — Biraz sizin odanıza gittim. — Ne yaptın orada? Teyzemin boynuna sarılıp öptüm: — Biraz dinlendim. Biraz yalnız kal- mağa ihtiyacım vardı. Mazlum omuzumu tutup sordu: — Yorgunsun Sevim? — Hayır Mazlum merak etme, bir şey değil.. Geçti... Bilirim, nişanlı ni « şanlısından hiç ayrılmaz amma, ne ya- payım sen Gönülle konuşüyordun, ben de bur fırsatlan istifade ederek gidip biraz yattım... Mazlumun bakışları beni sarmaladı, göz bebekleri göz bebeklerimin içine fdaldı Ve yavaşça: — İyi ettin! dedi. lümsüyordum, yüzüm gülü - ya erim endişesiz, kaygusuz, gilligişsizdi... Apaçık bir yüzle, sami- mi gözlerle yüzüne baklım. Bu durumum onu teskin etti; andi - şesinin zail olduğunu derhkal anladım. Misafirler gittikten sonra tabil ev - velâ annem yerinden kalktı: — Biz de gidelim artık. — Ne oldun, daha erken... annemin gözlerinden uyku akıyor... — Göeceler, günler torbaya girmedi ya, yarın gene görüşürüz. Mazlum: — Sizi, eve kadar götüreyim, — Bak bu olur. Teyzem atıldı: yola sevkedebilir. Ağustas sonundaki istihsal rakkamlarını ele alırsak, bu yı! 1936 ya nazaran Havzasnın ümum istihöal nisbetinde — İlerleme — değli, bilâkis bariz bir gerileme olduğunu anlarız. Bu getlleyiş Jatihsalde olduğu zihi, kömür Ihracstında da kendisini göstermektedir. Bilhassa diş pasarlara yaptığımız — ihracat, ağustas sonu itibarile yarı yarıya düşmüş vaziyettedir. Söylediklerimizi — rakkamların ifadesile tevsik edelim: 1930 ağusltak sonunda Hayzanın umuml istikenli 1,642,989 tondu. Bu yıl ağustosunun sonunda İse, 1.543.307 tondur. Bu yılm aley- bine olarak aradaki eksiklik: (100) b'n tan kadardır. 938 yilı Ağustaa sonunda iç ve diş pazarlara yaptığımız satış yekünu 1.128.238 tondlu. Bu yılın; ayni müddet zarfındaki u- mumi iİmraratı İse 1.052.066 tondur. Gene bu yılın aleyhine olarak aradaki eketkitğin yuvaylak hesap w76e bin tondur. 936 nn sekiz aylık harici satış yekünu 479319 tondur. Halbuki, bu yılın sekiz aylık daki eksiklik hemen yarı yarıyadır. Görülüyor ki, rakamların ifadesi çok kü- rihtir. Havzanın işletilmeğe başlandığındar bu. fillen ele alalı henüiz dört ay bile olmamıştır. Etibank işletmesi bu dört ayını, Fransıx ş0s- |yetasinin - gider ayak - fazla kömür çıkâr- mak için ocaklarda talbik ettiği eZar-zors İıw.eınuı baraplaşan kömür kaynlarını, fazla Hetihsale elverişli bir hale getirmeğe uğruş- makla geçirmiştir. Havzanın en zengin ve en verimli ocaklarını elinde tutan Etibank işletmesi, Havzayı mekanise ederek rasyonel bir çalışmağa bağlanırken tattuğu hedef sa- dece yükse bir randımun değildir. Eide edilmek istenen netice, yüksek bir randımana ulaşmakla beraber, bugünkü is- zihsal nisbetini ileride bir kaç müsline çıka- racak kudrette olan ocakların hayatını ida- Te edecek «ihzari ameliyatır. ve fennl va- aitaları esaslı şekilde hakikatlendirmektir. Fransız sosyetesi bu toprakların yabancı. m ve kömür hazinelerimizin kiracısı 1di. O- nun İçin, onlar madenleri aksiyonerlerine en Tuyla kâr getirecek şekilde en ar masraflarla islişmar ettiler. Dilhassa, güzelim ocakların verim «kabiliyetinden yarı yarıya kaybedişi pahasına yapılan bu, aİhzar! ameliyat> yani masrafsız istismar şekli, Havzanın devlete imtikal ed$eoği haberinin düyulması üzerine daha karakterislik bir hal almıştı. Hayvzâ bugün devletim, daha doğrusu mille- tin öz malıdır. Kömür zeryetimizi millet he- Babina işliyen devlet teşekkülü, aksiyonerlerin kâzmdan başka bir şey düşünmeyen yaban- € kiraelardan çok dahâ müktedir, çok daha bilgili ve üstelik bu hamurile yuğ- Tulmuş elt tarafından idare edilmektedir. Onun için, 936 ya göre sekiz aylık istihsal nisbetlerindeki (100) bin tonluk bir eksiklik. ten telâşlanarak bu eksikliği mazur göstere- cek veya Örtecek şekilde yanlış rakamlara dayanılarık yapılan naşriyıflın — manasını, Barip ve furuli bir gayretkeşlikten başka bir şey değildir. * Bu yıl Egede Tütün mahsulü Çok nefis yetişti İzmir 27 ( Hususl ) — Bir haftadanberi tütün mintakazında gözleri çelen bir faali- yet başlamış - bulunuyor. Kumpanyaların 'chpc:l!fl başlıca tübün istihsal merkezle - rinde mahsulü gözden geçirerek İzmire dön- ımuılır ve hazırladıkları raporları mensup oldukları müesseselere vermişlerdir. Amerikaliı alıcıların. tütün —mahsutümüz hakkında verdikleri raporlar çok şayanı dik- Eksperler, 937-938 Ege tütün mahsu- İlünün, on beş senedenbert rastlanmıyan bir nefasette olduğunu ve bu yıl cihan tütüncü- Nüğü içinde bir vekor teşki) ettiğini belirtmiş- lerdir. güne kadar geçen 90 küsur yü içinde yıllık | — Tütün rekoltesinde, gözleri okşıyan bir art- en yüksek randıman, 935 sgenesindedir. İki ma vardır. İnhisar eksperlerinin tahminleri- milyon yüz bin tonla, 9935 sanesi rekiru mu- 'neo göre Ege rekaltesi 30 milyondur. Amori. hafaza etmekledir. ykalı eksperler, rekoltenin 344 milyon alaça- 938 ve 937 deki zekir aylık İstihsal karşı- |Bi noktasında ittifak etmişlerdir. Tarla tar- laştırılınca kömür istihsalâtımızın bu sene la dolaşan Amerikalılar, en iyi cins tütün 986 ya nisbetle (100) bin ton gerlde olduğu- nu gördük. Masmafih yılın bltmesine önümüzde te- nüz dürt ay vardır. Bu dört ay içinde bu noksanlığı gidermek de büsbülün İmkânsız değildir. Btibank kömür işletmesi, Havzayı — Ben de gelirim. Teyzem kanı kaynıyan, canı oynıyan kadınlardan, Yerinde duramıyor ve her şeyi kendine zevk ediyor. Yolda yürüyoruz. Teyzem annemin koluna girmiş anlatıyor. Bu geceden pek memnun kalmış, çok sevinmiş... Mazlum yanında sessiz sadasız yü rüyor, Dalgın ve düşünceli olduğunu anlıyorum... Gene aklından bir şeyler geçiriyor ve söylemek istemiyor, Bir- den bire dursam, kolundan tutsam ve gözlerimi gözlerine dikerek: « Ne düşünüyorsun?..» Diye sorsam, kızaracak, yutkunacak, cevap veremiyecek veyahut da: «Hiç» diyecek. Nişanlılarla karı kocaların «ne dü - şünüyorsun?» sualine «hiçe diye ce - vap vermeleri kadar fena bir şey yok- tur. Bu hiçler birikir, birikir ve arada uçürumlar kadar geniş bir hiçlik, yani bir boşluk açar. Bunun için, alacağım cevabın «hiç» olacağını kuvvetle tahmin ettiğim, hat- tâ emin olduğum için Mazluma: « Ne düşühüyorsun» diye sormuyo- rüm. » Yanyana yürüyen iki kişi, eğer bir- birlerile alâkadar İseler, birbirlerinin düşüncelerini sezetler. Mazlum da ak- Teyzem bırakmak istemiyor, amma| ltndan geçenleri sezmiş olacak ki bir- deribire kolumu tuttu. — Çok tatsız n!.şa.nlı— yım — değil mi Sevim? — Hayır... Galiba bunu kekeliyerek ve duraklı- yarak söyledim. Mazlum başını salla- “|dı: (Arkası var) yetiştiren müstahsillerin adlarını kaydet - mişlerdir. Akhisâr ve Ödemiş, bu sene en başla gelmekledir. Kuşadası ve Seferihizar sütünleri de, mikdar itibarile fazla almamnk- Ja berabor çok nefistir, Milâs tütünleri hak- kında da iyi haberler gelmiştir. Bu yıl üzüm müstahsilinin rekolte noksa- nından kargılaştığı zararı, lütün mahsulü- nün kapatacağına şüphe edilmiyor. Türki- yenin bülün istihsal maddeleri içinde yurda en fazla gelir temin eden tülünlerimiz geçen sene Rgeye 21 milyon 'Türk lirası temin et- miş$. Bu yıl rekoltenin üstünlüğüle birtikte mahaulün de nefis oluşu, memlekete daha fazla fayda temin edeceği ümidini vermek - tedir. Şikago balcılık sergisine iştirak ediyoruz Edirne (Hususl) — Trakyanın başlıca ve- rTimli işleri arasına —alınmış olan arıcılık mükemmel bir programla gitlikçe inkişaf etmekledir. Bal ye balmumunun islahi ve mikdarının azttarılması jçin Edirne ve Kırklareli ve Ça- nakkalede açılan arıcılık istasyanlarında yeni arı koyanları ve aletleri sun'i pztak yap. fırılıp arıcılara verilmekte ve bunların kül- lanılması tarsı öğretilmektedir. Arıçılara ameli klavuz olmak üzere arıla- rın kış ve llkbahar durumuna konulmaları hakkında broğürler bastırılarak dağıtilmış- tir. « Geçen sene ve bu sene Trakya arıcıları için 5000 adet yeni koyan yaptırılmıştır. 'Trakyanın senevi bal mahsulü 3004000 kilo ve balmumu mikdari 22,500 kilodur. İç ve dış plyasada Trakya balları yer tutmuştur. Bu sene Şikagoda birinci teşrinde açıla- cak balcılık sergisine Trakya da iştirak ede. cektir. İtalya 820 ton arpa aldı Dün Ticaret ve Zahire borsasına 20 va - gön buğday, 2 vagön çavdar, 12 vagon ar - pa gelmiştir. Ayrıca, Ziraat Bankasına da Anadoludan M vağon buğday gelmiştir. Buğ gday piyasası normaldir. İtalya ve İngiltere arpaya alıcı çıkmak - tadır. Dün İtalyaya 4 kuruş 17 puraya kadar 220 ton arpa satılmıştır. Ayrıca 4 kuruş 5 pa- iradan BMersin teslimi 600 tön arpa da satıl -