19 Eylül 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Şarkın şıfa Pphca var. y * » - Pasinlerin tam kenarinda pek fazla kükürt ve çeliği ılıtwa eden bir Bu kaplıcaya giden topallar değneklerini atıp ıaglam ve gürbüz bir halde avdet ediyorlar MMLEKET' A HAâERLEâ kaynakları Pasinler (Hususi) — Pasinler Erzu- rum vilâyetine bağlı bir kaza merkezi- dir. Erzurum - İran ve Kars-Sarıkamiş şöseleri üzerinde, küçük fakat çok şirin bir kasabadır. Eski ismi Hasankâledir. Bu çismin âlem — olması — vaktile sergerde Hasan isminde birinin kasa- banın üst tarafında hâlâ harabesi mev- cut olan büyük kaleyi inşa ettirmesidir. Sergerde Hasan bugün harap bir halde görünen bu kalede oturur ve civara hükmedermiş. Kasabanın ortasından bir çay geçer. Bu çay biraz aşağıda Aras nehrine ka- rışır, Göz görebildiği kadar uzanan ge- niş ve çok mümbit bir ovaya sahiptir. Bu ovada pek gürbüz hayvanatı baka- riye beslendiği gibi bereketli hubu - bat ta alınır. Bu yüzden halk pek fa- kir değildir. Kaymakam ve belediye reisi memleketin umranını arttirmış - lardır. Her tarafında bir yenilik gö - rülmektedir. Âsri mezarlık, nümune fidanlığı, temiz caddeler bu küçük ka- sabayı sevilecek bir hale getirmiştir. Kasabanın tam kenarında pek kuvvet- li kükürt ve çelik mikdatını havi bir de kaplıca vardır ki romatizmalılar i- çin bulunmaz bir şifa kaynağıdır. Ci- var vilâyetlerin bütün mariz ve to - palları buraya gelirler, kısa bir zaman- da ellerinden değneklerini atarak gür- büz ve sağlam bir halde avdet ederler. Yurdumuzda öyle kıymetli membalar var ki bunları ancak tecrübe edenler bilir. Şarkan bir kenarında sessiz akan bu şifa kaynağı şimdiye kadar binlerce dertlinin derdine derman olmuş, bir çok hastaları kurtarmıştır. Kütahyada ılıcalara rağbet Kütahya Ilıcalarından Kütahya (Hüsusi) — Her şehirde olduğu gibi burada da halk yazın yaz- lık yerlere akın eder. Buranın belli başlı yazlıkları Ilıca, Çamlıca ve Yon- calıdır. Ilıca, şehre 28 kilom&tre mesa- fede, şimalde, bir tepenin üzerindedir. Ilıcalarda bir kaç türlü su var, bir kaç türlü havâa ve güzel manzaralar vardır. Tepelerde hava serin ve serttir. Yirmi, yirmi beş metre aşağıda nisbeten sıcak bir hava vardır. Hamamlar cehennem gibidir. Haslas denilen bir soğuk su birisinin görünüşü havuzu vardır ki, bu havuzun dibinden soğuk ve sıcak su yanyana kaynamak- tadır. Burada hamamlar parasızdır. Para alınırsa suyun kesileceği efsanesi öte- denberi dillerde dolaşmaktadır. Ilıcaları senede bir defa olsun ziya- ret etmiyen kimse burada yok gibidir. Halk yemekler, helvalar hazırlıyarak yaylı arabalarla, haziran ve temmuz aylarında, bilhassa pazar günleri İIlıca- ları ziyaret ederler, Ayvalıkta bir Aşk faciası Ayvalık (Hususi) — Rüsumat maki- nisti olduğu söylenilen bir şahis bir müd- dettenberi bir gemç kiza musallat olmak- taymış, geçen gece sarhoş bir halde bu kızın evine tecavüz etmiş, o sırada gürül- tüyü işiden ve ayni genç kızla alâkadar olan Musa isminde birisi mütecavizi ön- lemiş, aralarında çıkan kavga neticesin- de makinist aldığı yaraların tesirile: dü- jüp ölmüştür. Katil yakalanmıştır. “Kızılırmak,, köprüsü inşaatı | ilerliyor Sıvas (Hususi) — Şarkışla ile Akdağ madeni Yıldızelinin bazı köylerini ve Ağırkışla nahiyesini birbirine bağlıyan Bozkurt köyü civarındaki Kızılırmak ü- zerinde yıllardanberi beklenilen büyük bir koprunun yapılmasına başlamlmış— * — Dünyada ne garib âdet ler var, Hasan Beyl Gazetelerde okudum, Hindistanda kadınlar kocala«- rı öldükten sonra kendilerini Salihlide * & Bir cinayet Salihli, 18 (Hususi) — Salihlinin Edalâ nahiyesinin Kızılavlu köyünde feci bir |cinayet olmuştur. Halil ve Ali adlarında iki delikanlı Kiızıldüz mevkiinde koyun otlatırlarken, ayni yerde koyun otlatan Haşmetoğlu - Alinin koyunlarını gasba teşebbüs etmişlerdir. Bü yüzden çıkan kavga, kanlı bir şekil almış; Halil ve Ali tabanca kurşunile Haşmetoğlu Aliyi öl- dürmüşlerdir. Yapılan tahkikata göre arada bir kız meselesinin mevcüd olduğunu, cinayette bu işin de rol oynadığı anlaşılmıştır. İki katil yakalanmıştır. tır. Köprünün üç ay içerisinde ikmaline çalışılacak ve bundan böyle bu havalinin iktisadi ve içtimat durumları daha nor- mal bir şekılde ılerlıyecektır “ateşe atıp yakıyorlarmıs... U Sivasta .» Acaba neden erkekler de karıları öldükten sonra ken- dilerini yakmıyorlar?.. Bir kayınbirader Eniştesini .. 20 Öldürdü Adapazarı (Husust) — Sadettin is- minde bir genç kayınbiraderi celep Rı- za tarafından dört yerinden bıçaklana- rak öldürülmüştür. Hâdise şöyle olmuş- tur: Sadettin karısı ile ağız kavgası yap- mış, hem hamile ve hem de hasta olan kadın kocasının sözlerinden müteessir olarak babasının evine kaçmıştır. Bun- dan fevkalâde muğber olan Sadettin biraz sonra karısı ile konuşmak üzere kayınpederinin evine gitmiştir. Uzun müddet kapıyı çalmış, fakat içeride bulundukları halde ses çıkar- mıyan ev halkına kizarak camları kır- mağa, kapıyı tekmelemeğe başlamıştır. Eniştesinin bu haline tahammül ede- miyen celep Rıza da bıçağını alarak ka- pıdan dışarı çıkmış ve Sadettini dört yerinden bıçaklıyarak yere sermiştir. Yaralı derhal ölmüş, katil yakalanmış- Tır. Yeni tayinler Sivas mektupçusu Süleyman Sami Alemdar Balıkesire tayin edilmiş, ye- rine — Denizliden Talât Baysal ge- tirilmiştir. Mani- saya tayin edilen defterdar İhsanın yerine de Kayse- riden Celâl, hü: kümet doktorlu- ğuna Amasyadan İhsan - getirilmiş- tir. Sivas hükü- met doktoru Ce- Yeni Sivas mektup- mal Başer Bingöl çusu Talât sıhhat müdürlüğüne tayin edilmiştir, Kızılcahamam Dispanseri Kızılcahamam (Husust) — Burada- ki dispanser 60 bin nüfuslu kazanın bütün hastaları- na şifa veren bir müessese — halin. dedir. Dispanseri idare eden hükü- * met doktoru İbs * rahim Alptir, Dis * panserin bir kaç | yataklı küçük bir reviri vardır. Vİ- lâyet sıhhat mü- dürü dispanseri- mizde — gördüğü Dr. İbrahim Alp mükemmeliyetten dolayı Doktor İbra- him Alpiı takdir etmiştir, j 8 kişi bir kızı Kaçırdılar, fakat Yakalandılar Ayvalık (Hususfl) — Kürd Mehmed namında biri beraberinde bir kızcağız olduğu halde Araplar köyüne giderken yolda 8 kişinin tecavüzüne uğramış ve bunlar Mehmedin elinden kadını alarak kaçmışlardır. Jandarmaların takibi sa- yesinde 10 günlük bir zaman zarfında mütecavizler ele geçmiş, kâffesi adliyeye verilmiş ve tevkıf edılmışlerdır Hasan Bey — Ne lüzum var birader?. Yaşadıkları cehen- Kasahalarımızın ılıtiyaçlan Akçekocılılar d& "Ayvalıktan Ayvalıktan yazılıyor: Ayvalığın büyük bir derdi vardır: Susuzluk. Tabiatin bir çok güzelliğini nefsinde toplıyan bu şirin kasaba susuzduür. Buradaki bütün sular, Yedikuyu, Boya fabrikası ve ancak kışın sicim gibi akan Kızsuyudur. *Yedikuyu ile Boya fabrikası suları, içilince mideye bir ağırlık vermektedir. Lezzetleri de bo- zuktur. Bu suların da bir beygir yükünü 15-20 kuruştan aşağı almak mümkün de- ğildir. Bu sular, böbrek hastalıklarını in- fac etmektedir. Ayvalık halkı, kasabaya, içmeğe elve- Trişli bir su getirilmesini dört gözle bek- lemektedir. Adapazarlıların dilekleri Adapazarı (Hususi) — Adapazar İstas- yon caddesi çok karanlıktır. Bütün cad- de ancak 100 mumluk bir lâmba ile ay- dınlatılmaktadır. Elektrik işleri Banka- dan belediyeye geçtikten sonra belediye çok tasarruf yapmıştır. Akşamları orta- lık epeyce karardıktan sonra lâmbalar yanmakta ve saat 10 dan sonra çoğu sön- dürülmekte ve bu yüzden müşkülât çe- kilmektedir. Halk bu cihetin düzeltilme- sini belediyeden beklemektedir. Tarsus hastanesinin genişletilmesi isteniliyor 'Parsus (Hususi) — Tarsüs hastanesi- nin 25 yatağı vardır. Kadrosu da bir da- hiliye ve bir göz doktorile bir eczacı, bir kâtib, bir de hemşireden ibarettir. Tarsus bir ziraat kasabasıdır. Onun i- çin, buraya, bilhassa yazları iç Anadolu- dan birçok ziraat amelesi gelir ve bu su- retle de kasabanın nüfusu hemen. birkaç bin artar. Bu 25 yataklı hastâne her za- man doludur. Her gün de birçok müra- caatçi kapının önünde bekleşip durur. Boşalan yataklara bunlardan ancak bir- kaçı yatırılır. Hastanenin sertabibi olan Böz mütehassısı Ömer Kâşif, aynı za- manda Mersin hastanesinin de göz dok- Muş ( Husu - gi ) — Doktor; Şarkta büyük bir | rehakâr vaziye » tindedir.” Şarkta doktor yalnız hasta tedayisi ile değil, — cehaletle mücadele ile de meşgul olmakta « dir. İşte size iki misal: Geçen yıl bura- ya ÂA, K. isminde Diş doktoru bir adam geldi, —Mahmut Ekrem — Diş doktoruyum diyordu. Sarı, be-| yaz kaplamalı zarif dişler gösteriyor, ağrıyan dişleri tedavi ediyordu. Sıhhat teşkilâtı diplomasını sordu. — Elâzizde unuttum, posta ile getir- tiyorum, dedi. Sıhhat teşkilâtı da vesi- kası gelinceye kadar bu adamın iş yap- masına müsaade etti. Fakat bu adam kısa bir zamanda kendisine müracâat eden bütün hastaların ağızlarını, cilk yara ile doldurup sıvıştı. Bereket ver- sin Diyarıbekirdeki diş doktoru Mah - muda. Ö bu hastaları tedavi etti ve va-. him bir âkıbetten kurtarmakla kalma- dı, bir daha böyle şarlatanlara sıhhatle- rini teslim etmemelerini de öğretti. nem hayatı kâfi değil mi?.. Ayvalıklılar su, Adapazararlılışık, Somalılar doktor, vııpur ıstıyorlı: bir görünüş torudur. Onun için, ancak haftaniın üç gi nünde burada bulunabilmektedir. Halbu_ı ki, burada trahom fazladır. Bu göz has talığına tutulanlardan her gün bir çoğu hastaneye başvurmaktadır. Tarsus has. tanesi, bugünkü kadrosu ve yatak ade dile, memleketin hastane ihtiyacını kan şılamaktan hayli uzaktır. İzmit vapurları için bir temenni İzmit (Hususi) — İzmit körfezine iş. leyen vasıtalardan birçok şikâyetler var- dır. Devlet Denizyolları hatta tahsis ettiği vapurların bir kısmı, meselâ Uğur vapuru küçük ve yolsuzdur. Ayrıca körfez içinde işleyen diğer mo: törlü deniz nakil vasıtalarından da halk şikâyet etmektedir. Ismarlanan yeni va: purlar geldiği zaman Devlet Denizyolla: rının İzmit hattını da nazarı itibara al: ması temenni olunmaktadır. Somalılar doktor istiyotlar Soma (Hususi) — Kazamızda beş ay dır doktor yoktur. Halk, doktor için, çok uzak yerlere gitmeğe mecbur kalmakta- dır. Hattâ, çiftini, arâbasını satarak uzak yerlere, doktora gidenlere rastlamak da mümkündür. Koca bir kazada ne beledi- ye, ne hükümet doktoru, ne de hususi bir doktor olmaması çok üzüntülü vaziyetler ihdas etmektedir. Doktorsuzluk yüzün- den eczane de kapanmak tehlikesine ma- ruz gibidir. Akçakocalıların dileği Akçakocaya Denizyollarının vapuru haftada bir defa uğramaktadır. Fakat bu bir vapur ihtiyacı karşılayamamaktadır. Geçen hafta gelen Antalya vapuru borda- sına kadar giden 50 yolcudan ancak bir kaçını almış, diğer yolcular geri dönmek mecburiyetinde kalmışlardır. Denizyolla.' rının buraya haftada iki vapur gönder- mesini veyahud buradan binecek yolcu- ların hepsinin vapura alınmasını temin * « “ * di A A L at AD SA A A G etmesini bekleriz. WMMWW Trahomu allı yeşilli boncukla fedaviye ı;alışan bedbahtlar Tanın) muayenehanesmdeym Gözle- ri trahomdan kapanmiış bir hasta gel- di. Hastanın sağ gözü üzerinde ikisi sa« rı, birisi balgami, diğer birisi de akık taşından mamül dört boncuk ile iki gu- müş 40 paralık ve bir muskadan mü- rekkeb bir salkımın sallandığını gör- düm. Hastaya sordum: — Nedir bu? Cevab verdi: — Bu asılınca gözümdeki hastalık geçecek ve kör olmıyacaktım. Fakati nedenşse para etmedi. Gözlerim kör ol- du, ben de doktora geldim. Şimdi dok- — tor açsın gözlerimi. Görme kabiliyetini — kaybettikten sonra doktora gelmeyi akıl eden bu — bedbaht hastanın bu asırda hâlâ taştan ve muskadan şifa umuşuna ne demeli? Bütün bir memleketin itimad ve inanı- nı kazanan göz doktoru M. Sabit Tan şimdi yalnız bu hastayı tedavi ile kal- madı, ona kökleşmiş itikadının ne ka- dar yanlış olduğunu da anlatfı. Kör has ta nura kavuştü. Şimdi görüyor. Fakat yalnız gözlerile değil, bu cahil hasta şimdi softaların vatandaşları nasıl kör ettiğini de görüyor ve allı yeşilli taş di- zişi ile trahom tedavisine uğraşan bed- t hemşerilerine doktora gitmeyi t ü d Cai İi ll eli İdaresinin bu SAĞi Mazl'e e Li . zz TaR 'üğr

Bu sayıdan diğer sayfalar: