Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
| — Küçük Hikâye | Deli Ahmet Onunla ilk mektepte tanışmıştık. Ben- den bir sınıf ilerde on üç on dört yaşla- rında, büyümüş te küçülmüş gibi uslu, halim ve kâmil bir çocuktu. Adı Ahmed- di. Lâkin, bilmediğim ve kendisine sor- maktan -da utandığım bir sebebden dola- yı çocuklar ona «Deli Ahmed» diyor- lardı. ,Bir gün mektepten çıkmış, onunla eve doğru ağır ağır yürüyorduk. Mahallemiz mektebe biraz uzaktı. Diğer çocuklar, evlerine giden sokağa sapmış, yolda son olarak Ahmedle ikimiz kalmıştık. Yüzü- mü kızartarak sordum. — Ahmed, dedim, sende delilik alâ- meti yök. Böyle iken sana ne için «deli» diyorlar? O, olduğu yerde durakladı. Sualimde biraz sıkılmıştı. Başını önüne eğerek du- daklarında beliren hafif bir gülümseme ile anlatmağa başladı: — Bir tatil günü idi. Evden çarşiya gi- den caddeye çıkmış, yürüyordum. Birdenbire yolumun üzerinde göz ka- maştırıcı bir ışık parladı. Dikkat ettim. Bu, güneşin aydınlığında parlıyan pır- lanta bir yüzüktü. Derhal eğilip aldım ve düşüren sahibine verilmek üzere onu en yakın polis karakoluna teslim ettim. Bunu duyan arkadaşlarım: «Ahmed, sen delisin. İnsan o yüzüğü satıp ta parasını yemez mi?>» Dediler. Ben hiç ses çıkarmadım. İşte o gün bugün benim biricik adım — «de- H> dir. Kapılarının önüne geldiğimiz için eli- mi sıkarak evine girdi. Ben hem yoluma devam ediyor, hem de Ahmedin bu ma- cerasını düşünüyorum. Aradan bir ay ka- | , dar geçmişti. Bir sabah Ahmed mektebe gelirken yolda bir para çantası bulmuş, bunu da sahibine verilmek üzere götü- rüp müdürün mMasası üzerine koymuştu. Ahmed mektebi bitirmiş, fakât babası fakir olduğu için daha fazla okuyama- mıştı. Bir aralık şehir belediyesi yangin arazözüne şoför olmuştu. O zaman da içinde 55 lira bulunan bir para cüzdanile bir defter bulup «alın kaybınızı» diyerek sahibine vermişti. Cüzdanla defterin sa- hibi defteri almış, cüzdanı içindeki pa- ra ile beraber Ahmede vermişti. Fakat o, doğruluğunun haklı bir mü- kâfatı olan parayı kabul etmemiş ve: — Ben alnımın terile kazanmadığım bir parayı zevkle harcayamam. Deyip geri vermişti. O gün bu hâdiseyi duyan bazı düşüncesizler, ayni sözü tek- rarlamışlardı: — Deli! Halbuki o deli değil, al;'ıllı ve temiz ahlâklı bir insandı. M. Ali Aydoz Hü G06000440 G0060000004 Oyniyanlar Bay Ural: Baba Bayan Ural: Anne Günay: Altı yaşında çocuk Amca Üü «Perde açıldığı zaman Bay Ural, Ba- yan Ural ve amca bir masanın etrafına dizilmişlerdir, masada çay fincanları var- dır. Amca ile Bay Ural gazete okurlar, Bayan Ural örgü ürer.» : Bayan Ural — Hava bugün ne güzel! Bay Ural — Bu sessizlik içinde insan sayfiyenin zevkini çıkarabiliyor. Amca — Evin içinde bir marangoz ça- lışmamış olsaydı ben de fikrinize iştirak ederdim. İ Bayan Ural — Evde marangoz yok ki amca.. ( İçeriden çekiç sesleri gelir.) Amca Siz duymüuyorsanız &a- lâ, ama ben çekiç seslerini duyuyo - rum, Bay Ural — Ha bu çekiç sesleri mi?., Günay içer « de oynuyor. Amca — Ne de güzel oynüyor. Bay Ural — Kızmayın amca, çocuktur. Amca — Biz de bir zaman çocuktuk ama böyle gürültü patırdı yapmazdik. Bayan Ural — Kızmayın amca şimdi önu sustururuz (bağırir) Günay, gel yav- rum gel, ( Günay elinde bir çekicle girer.) Günay — Beni neye çağırdın anne? Bayan Ural — Sen şu elindeki çekici babana ver.. çekiçle amcanın kulaklarını patlatmışsın.. Günay — (Amcaya bakar) Kulakları patlamamış. Patlamış olsa belli olurdu. Amca — Sen patlatmadın da kediler patlattı. Günay — Söyle o kedileri amca, şimdi çekiçle onları döveyim. Amca — Kabahat sende değil, sana bu çekici verenlerde.. F MA a Günay Bay Ural — Şu çekici ver Günay. — Bu tahta neye yarayacak dostum?: — Biraz sonra görürsün! Zürafe kapanı H — Hele şu tahtayı mağaranın kapısı- na koyalım, Şimdi biraz beklemek - B - a - çâ Bir zürafe âcıkmıştı. Mağaranın ö« nündeki delikli tahtanan deliğindeki otu gördü (_İ — Bir perdelik komedi — I Günay — Vermem, ben onunla oynu- yorum, Bayan Ural — Haydi yavrum güzellik- le çekici babana ver! Günay — Vermem! Bay Ural — Ama ben almasını bilirim. ( Çekici zorla Günayın elinden alır, Günay ağlamıya başlar) Amca — Çekiç sesi bitti, sızıltı başladı. Of insan, rahat bir nefes alamıyor. Günay — Sen nefes alacağın zaman ağzını ben mi kapıyorum amca?. Amca — Ver şu çekici şuna da artık zırlamasın! .Bay.Ural — Be-. nim. sözümü,din - lemesini .işterim. Bayan Ural — Ama sen çocuğu çok hırpalıyorsun! Amca — Bu yüz- | den bu hale gel - di yal.. t ( Bay Ural çe- Wkici gert verir, Günay oynıya oy- ;nıya gider.) İ Amca — Çocuk büyütmek size kalınca böy.. vıur. Bay Ural — Büyürse bu hal geçer. Amca — Bir insan küçükken ne ise büyürse de o olur. * ( Susarlar... Evden artık çekiç sesi gel- miyordur.) Bayan Ural — Merak ettim. ÂAcaba ne yapıyor? Bay Ural — Günay, Günay neredesin? (Günay elinde rende görünür.) A Günay — Oynuyecrum. Bayan Ural — O ne o elindeki? Günay — Rende. Amca — Gene güzel bir oyuncak, ne - rede ise elini sıyırır. Yaygaraya başlar. Bay Ural — O- nunla oynama ço- cuğum, elini keser. Günay — y Ben de elime ne alsam kabahat, oynamı- yacak mıyım? Amca — Bu ço- yuncağı var. Ön- larla oynarsa ol- muyor mu da bun- ları veriyorsunuz? Bay Ural — Biz mi veriyoruz? Amca — Siz vermiyorsanız, — pekâlâ elinden alabilirsiniz. Bay Ural — Ağlıyor, ne yapalım? Amca — Fena alıştırmışsınız. Sizin ba- — Sen bu ilmikli ipi böyle tutacak- sın. Ötesine karışma, ben meşgul olu- Otun delikten dışarıda olan Kkismını yedi ve içeridekini de yemek için bü- şını uzattı. anda ilmikli ipi çekmişler ve zü- rafeyi yakalamışlardı. — İşte bu tahtanın neye yaradığını A Ç İA <s &gg, . edeki suyu içtim cuğun bir alay 0- FJ .— yi # ZD gitti. Şimdi beri bakayım.. Ne yapıyor hele? (Amca çıkar, Bayan Uralla, Bay Ural kalırlar.) , Bayan Ural — Bu bizim amca da yaş- landıkça tuhaflaşıyor. Bay Ural — Çocukları hiç sevmez de-. Bayan Ural — İyisi mi bırakalım, am- ca istediğini söylesin, Günay da istediği- ni yapsın, biz karışmıyalım.- (Günay görünür.) . Bayan Ural — İşte Günay geliyor. Günay — Rende ile amcamin, bürnunu- rendeledim. (Amca da görünür.) SYT egi » Bayan Ural — Amca, Günayın söyle- diği doğru mu, senin burnunu — rende- ledi? “Amca — Evet; Günayla oynadık. Bu rende oyunu çok eğlenceli şeymiş. Bay Ural — Sahi mi söylüyorsun am- ca? Amca — Sahi söylüyorum. Hem biz Günayla artık anlaştık. Bir daha hiç ona karışmıyacağım? Ne isterse alsın, ne ile oynarsa oynasın! Bay Ural — Nihayet amca sen de bizim gibi çocuk sevenler arasına karıştın? Amca — y Ben Günayı çok seve- rim ya? Bayan Ural — Ama biraz evvel böyle değildin? Günay — Amca ben artık ne ister- sem verecek mi- sin? Amca — Tabil vereceğim! Günay — Benim tonton amcacığım? Bayan Ural — Oh artık evimizde Ta- hat rahat yaşarız. (Amca cebinden bir küçük şişe çıka- rır, masanın üstüne koyar.) Günay — Amca o şişeyi bana versene! Amca — Ne yapacaksın? Günay — Oynayacağım.. Hani ben ne istersem verecektin ya, öyle dememiş- miydin? Amca — Evet, al! (Şişeyi Günaya verir, Günay yere otu- rur, Bayan Ural örgüsüne dalar, amca gazetesini eline alır, Bay Ural hakeza! Günay şişenin kapağını açar, şişeden bir kaç damla yere damlatır. Sonra şişeyi başına diker, birkaç yudum içer, yüzünü buruşturur.) Günay — Ânne, baba? Bayan Ural — Ne var, ne oldu? Günay — Ânne acı! Bay Ural — Acı olan ne? YYENİ Bİ Bay Ural — Elindeki rende ne oldu?. kacağınız çocuk böyle olur. Bak gene[ | Bu resimde gördüğünüz adam bir Çin- lidir. Yabani ördek avlamak için böyle girer. Yabani ördekleri-elile yakalar. 7 ltf - Beyaz saçlı'ar larak bazı insanlar, daha doğdukları za- mandan saçları, kaşları - ve kirpikleri beyazdır. Bunların hemen hepsinin gözyri az gö- rür. Bu cins insanlar yalnız beyazlar arasında değil, zen- ciler arasında da vardır. ve zenci ana zenci babadan be- yaz renkli, saçları beyaz kaşları beyaz, kirpikleri beyaz insanlar doğduğu olmuş- tur. Zenciler bu insanları mukaddes sa- yarlar. —a — —— Günay — Şişedeki sudan içtim. Bay Ural — Amca şişede ne vardı? Amcta — Kuvvetli bir zehir, fotograf banyolarında kullanıyordum, Bayan Ural — Ne diyorsun! Amca — Zehir! Bayan Ural — Yavrum, evlâdım; zehir içti ha! Bay Ural — Ah çocuğum. (Günay ağlar.) Bay Ural — Ağlama yavrum, amca ne oturuyorsun çabuk bir doktor çağırsana! Amca — Ben şimdi rahatımı bozmam! Bayan Ural — Bu ne lâf, zehiri koy- dun, çocuğuma içirdin.. Amca — İçmeseydi. Bayan Ural — Sen katilsin amca, Amca. — Olabilir. (Bayan Ural ağlar, Bay Ural Günayı kucağına almıştır.) . Amca — Merak etmeyin bir şey değil, şimdi geçer.. | Bayan Ural — Geçer mi? Amca — Evet, esasen bir şey değildi. Şişede tuzlu su vardı. Bay Ural — Tuzlu süu mu? Amcta — Evet, ben bu işi sizi akıl- landırmak için yaptım, Hakikaten zehir olsaydı da içecekti. Onun için çocuk her rasgelen şeyi alip, karıştırmaya alışma- malıdır. — * * *tae ee dd Yemiş toplıyan şu iki —arkadaşın — re- simlerini kesin, Te« sim çok güzel yapıl- mıştır. Siz boyarsas- nız daha güzel görü- necektir. Haydi, baş- layın böyamaya.. Ol- du mu? : — Oldu! Diyorsunuz, — öyle mi?, Olduysa bir zar- fa koyun, zarfın üze- rine bugünkü tarihi de yazın ve bize gön- derin. Şimdi mekteb- lerin açılma zamanı- dır. Mekteb çantası lâzımdır. Onun için bu resmi en iyi boya- yana bir mekteb çan- tası ve iyi boyayan- lasdan diğer yüz ki- şiye de Son Postanın küçük — okuyucuları için yaptırdığı Üüzer- Ki ECEMİZ Ti i - Bi A N H e ge e aa Ö Ü â g A Ğ 4 eh v B lerinde «Soön Posta gazetesi» yazılı kıymetli hediyelerden vereceğiz. Bilmeceye cevab verme müddeti on beş gündür. sazlı bir tahtayı: başına- geçirir ve -göle * Siz de görmüşsünüzdür. Pek nadir ©- A? bf DÜ A / . .' & yar AU V REP , CE T Ko