“Oğlunu tramvay altına | atan baba b (Baştarajı 7 inci sayfada) lra kâtiplerim, evim, hattâ oto-|cevap ver obilim vardı. dan tarafa çıktılar, onların hâlimden an- ünüz havadis periş; n elli bin liralık iş görüyordum. | dövdüler, her_d.lenm kurtarmak için de bimde elli kuruşüm yok!.. O tramvay, benim yavrumla beraber yuvamı da, İ limi de çiğnedi! zamın yolunu, rakamları, he - , işi, gücü, hülâse, yavrucuğumun her şeyi unuttum. Zih- l hatıranın sakatlığı içinde pazarcılık ediyo - verdim. mahkemelerinde görülen yor. Son kalan ikl Fakat ben bitt ni söylediği gazete par- erinden yuvarlanan n yavrusunun gaze- ne damlıyor: n mi? diyor, çocuğumu tramvay vay ara - er altın- £ baltayla par- | riyorum. an, bir kaç defa bir lik 3 arım mâni oldu! Bir defasında da, cadde ortasında k ir ki, ben, 18 senedir, damlası, ne de Tam Çarşıkapıda, birden bir zil sesile dım. Arkama döner dönmez, ne gör- ? Edirnekanpı tramvayı x hizile üzerimize gelmiyör mu? Yavrumu nasıl kenara attığımı bilmi - 'amı altüst etmiş, fren yapan vat- me ilk gelen küfürü savur - mı? dedim, Bu namer- i hâlâ kana doyurama « sigara |4 en miyim ?,, Vatman küfrüme mukabele etti. Ben Araya karışanlar da on - 1, beni )-ıımııı in e— Bu adam, çocuğunu tramvay altın atacaktı!» dediler!.. Bana kimlerin vurduklarını bile bilmi- yorum. Onların hüviyetlerine dair elim- de yalnız şu deliller var. Mehmet Nuri, bu son cümleyi söylü tek, yastığının altından çıkardığı iki maş parçasını önüme koyuyor. Bit lâ - civert yelek parçası... Bir de şirket müs -« tahdemininin esvaplarından yırtılmış ku- maş. Mehmet Nuri: — Bana vuranlardan ikisinin yı lir miyim? Ona cılız bir teselli, ve o teselli kadar <| Avrupada Amerikan haydutları Arasında bir gezinti (Baş tarafı 7 inei sahifede) masanın altından çıktı. Beni de çıkardı. Yerde iki ceset yatıyordu. Salonu göeç- tik. Bir mutfak ve bir bahçeyi geçtik. Demir parmaklıkları aştıktan sonra Brodwayda bulunuyorduk, Bu sırada &- dam banı ünü Gdeğiştirmiş olduğu için kendi- Bini güçlükle tanı Âdeta ihti- Ona sor « yabildim. ordu. Senin «— Beon gazeteciyim.. Güldü: —Odaan ben belki 5 rupa gazetelerine bizim hayâtımız hâk- kında yazılar yazmak emaz misin? bizim hayatımızı andıran filmlerin çok rağbet kazandığını duy - dum.> ektir. — Fa *(M şekkür ederim. Bunları yazmak süme bir kurşun yemeği hiç te Rl!ze alamam.» da cılız bir ümit verip ayrılı am: Biçare Mehmet Nuri ne da kalmış, ne tramvay ona garpmış, ne de o tramvaya... Fakat buna rağmen, onun uğradığı da bir tramvay kazasıdır. Naci Sadullah Konferans hakkında Edenin hitabesi (Baştarafı 1 inci sayfada) Bunun üzerine, Akdenizdeki sey eler serbestisini temin etmek ga » yesile korsanlığa karşı mücadele aç - mağa kara dik, Nyon konf, eransının aktinden mak- sat, kor$ â lığa karşı açılmz en mücadel letlerin teşriki mesaisini ih etmek ve müca !ı—'——n kolektif bir surette ba- yanın bu konferansa iştiraklerini ko « laylaştırmak maksadile toplantı ma - halli olarak Nyonu tayin ettik. Fakat maatteessüf bu iki devlet konferansa iştirak etmedi. Bundan dolayı müte - essiriz.» Bilâhare, konferansa iştirak eden devletlere teşekkür beyan eden hatib, sözlerine devamla demiştir ki: — Gangsterler gibi dört fa terör yaymış olan — meçhul denizaltılarının u da mu ötekinin | fas etmek için hinle konuş - Ablam teyzeme etlim, bir akşam giderken bile bile el- di erini kanapede unuttu. Daha doğrusu kanapenin arasına sakladı ve ertesi-sabah erkenden: eldivenlerimi unutmuşum! diye ge Ben bunun böyle olacağını bildiğim için ondan daha evvel gitmiş ve sor- — Ablam geldi mi? Mazlüm pek şaştı: — Gelecek miydi? Du'. ladım: yorum. Horhalde Gönülün gene gizli bir n olacak, Ya kendisi mes'ut olmadığı için gönül eğlendiriyor, uğ - radığı inkisarı hayalin acısını çıkarmıya çalışıyor, yahut da Mazlümu iğnele - mek aşkını tazelemek, onu yeniden 1| birdenbire dur | Hklerin, bili zi evvolin bidayetleridir. Manevralar es «— Hayır hiç bir tehlike yoktur. Yal» z öğreneceğin hakikfi işimleri gizl , yöerleri ve tarihleri yanlış yaza « caksın.» İşte bütün ca benim bu teklifi kabul etmemle başladı Aydın - Söke Mıntakasında Manevra hazırlıkları (Baştarafı 1 inci sayfada) Trakya manovralarından daha geniş ve askert ohemmi, manevralarına büyük mikyasta piyada, süvari kıt'alarile zırhlı ve motörlü bir « olan sonbahar a örlü topçu ve ha- va kuvvetlerinin iştirak etmeleri takar- rür etmiştir. Yugoslav gü reşcileri dün gelerek İzmire gittiler Bükreşten dönen atletler ve atletizm federasyonu reisi ihtisaslarını Anlatıyor Balkan futbol şampıyonası yapılmıyor Manevraların başlama zamanı teşrini- a- sında ihata mevzuu etrafında İnceleme « ler de yapılacaktır. Manevraları ordunun geçit resmi ta - kip edecek ve halkımız bususf trenlerle manevra sahasına naklolunacaklardır. nin batırılmasına tahammül edeme - yiz. Beynelmilel kanımlara riayet et- miyen ve açık denizde ticaret gemile- rini iz'aç eden denizaltılarını batırmak Üzere kat'i tedbirler alınmıştır. Kara - kol vazifesini yapan torpidolar konle- ransta verilen kararları tatbik edecek- Ş Yugoslav güreş çileri İstanbulda ekizinci Balkan oyunlarına i; den atletlerimiz dün Romanya vapurile gehrimize gelmişlerdir. Bükreşte yaptıkları müsabakalar hak- kında bu atletlerden bazıları ve federas- yon reisile görüştük. İhtisaslarını aşağı- ya yazıyoruz. Federasyon reisi iVldan Âşir şu sözleri söyle «— Çocukların hepsi teker teker kud- retlerinin fevkine çıkarak çalıştılar. Al - dıkları dereceler bu vaziyeti çok gü » Ve bunlar bizim Yazan: SELÂMIİ İZZET daha çok muztarip etmek i. Gönül sade fındıkçı değil, ayni za - manda da . Kalblere ateş vermek en büyük zevki. Neronun ruhu'var on- da, Neron Romayı yakıp seyretmiş, Gö- nül de gönülleri tutuşturup seyrediyor. Mazlümla kanuşuşlarına bakıyorum da, Türk sahnesinin böyle bir san'at - kârdan mahrum oluşuna acıyorum. Ablam mükemmel rol yapıyor: Terke- dilmiş bir genç kadın rolü, bir güzel, genç kadın tasavvur ediniz ki, kocası onunla çok fazla meşgul olmasın ve etrafında dönen başka erkekler de bu- lunmasin, eskiden onu seven erkek de karşısında çekingilli dursun... Bunun böyle olduğunu Gönül her tavrı ile meydana koyuyor.., Dikkat ediyorum, bir söz arasında r, akhna maziden bir sahne gelmiş Lıbx susuyor, derin bir düşünceye dalıyor: — Evet, ne diyordum?.. Duc sanki derin bir rüyadan iyor, bazan gözlerini meçhul bir |taya dikiyor: — HBatırlıyor muüsün Mazlüm?, di - yor, stiyor. ki- K Ve susuyor, omuz silkiyor: H Diye gene dim ya, mükemmel £ rol yaptığını an Bütün buna ra Kötü — kalbii? — Hayır, ablam fena t fena kadın olmasına imkân kendini beğendirmek i: yundan vazgeçmedi. Geçi yedisinde ne ise yet müş... Gönül de ü fındıkcı, hem fitilci, Allah rahmet eylesin babam ona «Sultanım» derdi... Filvaki Gönülde prenses ruhu vardır. Gözü de, gönlü de yükseklerde. Karşısında dalkavukluk- tan hoşlanır. Ne kadar methetseler te- vazu göstermez, Kendisine: — Siz dünya güzelisiniz! - Diyenleri duydum. Ablam irkilmedi, şaşmadı, sanki tabif bir şey söylüyor- larmış, doğruyu söylüyorlarmış, sahi - den dünya güzeli imiş gibi bir tavır ta- kındı ve durdu. Ancak hafiften gülüm- sedi, o kadar... Hele Mazlumun iltifatlarına bayılı- yor. Onun söyletmek 1nu de, sanki mımıı bunları $ meğe borçlu imiş gibi, hiç ehemmiyet yermiyor. Peki ama, lum bütün bunlardan ne sön çıkarıyor? Ne netice bekliyor? Onun *iuşı.n—csı nedir? Maksadı nedir? Nereye gidiyor? Eğer ablamı gene es- kisi kadar ve eskisi gibi seviyorsa, is- tikbalden fayda yok. İş işden geçti ar- ez de, insan nde aynı olur- ma sürüklemekten, çıkmaza girmekten ne zevk duyuyor?.. Anlıyamıyorum... * eçen pazar günü gezmeğe gittik. Taksime doğru yürüdük, bahçeye gir- dik. Annemle teyzem önden gidiyor- lardı... İlerde oturdular. Ben Mazlumla havuzun etrafında gezindik, balıklara baktık; sonra tey- zemle annemin yanına yollandık. Mazlum yolun köşesinden sapıp mey- dana çıkacağımız sırada, birdenbire de- di — Sevim, ablan evlendiğine pişman olmuş galiba... Zaten ne zaman yalnız kalsak, fırsat düşsün düşmesin, söz gelsin gelmesin, Mazlum Gönülden lâf açıyor. Canımın sıkıldığını belli etmemek i- lümsedim; ama sesim gene sert — Hiç de değil; iş Gönül dar mes'ud. Bence onun saa- detine payan yok. Temenni edelim, her kadın Gönül kadar hayatından mem- nun olsun... Mazlum tuhaf tuhaf yüzüme baktı: — Emin misin?. Kat'i cevab verdim: (Arkası var) nuvaffak olacaklarına eminif Balkan gülle üçüncüsü İrfan: * «— Balkanlılar iyi çalışmışlar, Biz (£ yelimizden geleni xdpmağ& ı,ıynt ct“ gö ında Faik ve Pulatı da sayr lâzımdır. İlk günkü yağmurdan sonra ğer günlerde de çok sıcak biz! gevşettli Macar Ratkal er gördüm ve Antrenör öğrendilk öğrendi elecek mevsim için dahâ hl ni rekordrteni Melili |idim. Dört y bütün kır İ nunda ne olduğunu bilmiyorum. müsabakaları cidden heyecanlı oldu? 800 metreci Recep: «— Daha çok çalışmak lâzımdır. bir ay, otlar bir sene çalışıyorlar.» 1940 Balkan oyunları Istanbuld yapılacak Geçen hafta toplanan Balkan kwl" sinde 1938 senesi Balkan nyııl'lllr Zağreb, 1999 oyunlarının Sofya, | yunlarının İstanbulda, 1541 senesi _,yu" larının da Atinada yapılmasına verilmiştir, Yugoslav güreşcileri goldl'“':n, Beşinci Balkan güreş müsabakâlâ iştirak edecek olan Yugnslav takılli di müsabık, iki idareci ile dün sabâf rimize gelmişlerdir. Yugoslavlar 41947 Bandırma yolile İzmire hareket €© gil v ir| lerdir. Balkan “futbol şampiyonaSi yapılmıyor Yugoslavya, Yunanistan ve bilâ Türkiyenin iştirak etmiyeceklerini dirdikleri Balkan kupası maçlarının pılmasından sarfı nazar edilmiştir. manya federasyonu vaziyeti alâkadar derasyonlara bildirmiştir. âhare d? bi Bo ter