SON POSTA Eylâl 8 Türk -İngiliz denizcileri maçı güzel oldu Maç 3- 1 denizcilerimiz lehine netıeelendı, atletlerimiz bugmı Bukroşte ilk m Dün maç yapan İngiliz ve (Baştarafı 1 inci sayfada) ve İngiliz bahriyelileri doldurmuştu. Balkonda da Adliye Bakanı Şükrü Sa » racoğlu, örgeneral Fahreddin Altay, a - miral Wels ve diğer yüksek rütbeli bah- riye subayları bulunuyorlardı. Oyuna başlamadan evvel İngilizler bir şild, Türk bahriyelileri de güzel bir bu - ket verdiler. Birbirlerini selâmladıktan sonra oyun başladı. Oyunun ilk dadikalarında misafirler daha düzgün oynuyorlardı. Fakat Türk donanma takımı açıldı. Rakip kalesini sıkıştırmıya başladı. Yalnız misafirler bir akınla 30 uncu dakikada ilk ve son gol - lerini atlılar, Birinci devre Türk takımı- nın hâkimiyeti altında geçti. .HÂDİSELER -“KARSISINDA Karadenizde görülen denizaltı gemisi Karadenizde yaşıyan dişi Yunus ba - hıklarından biri denizin dibine indi. Öte- kiler onun bu haline şaştilar: — Ne var, ne oldu? Dişi Yunüs balığı heyecanla anlattı: — Hiç sormayın, insanlarda bir baş » kalık var? — Ne oldu, sakın seni tutmak İsteme- sinler, — Hayır, öyle bir şey yapsalardı tabii karşılardım. Fakat bu büsbütün başka. — Anlat Allah aşkına.. — Denizin üstünde yüzüyordum, u - zaktan büyük bir geminin geldiğini gör- düm. Kendi kendime; hele gu geminin geçişini bir seyredeyim, dedim; durdum. Benim durduğumu gören gemi de bir - denbire durmasın mı! Yaşlı bir balık söze karıştı: — Şimdiye kadar bir geminin bizim cinsimizden bir balığa yol vermek için durduğu vaki değildir. — Sözüme inanınız. — Ya sönra ne öldu? — Ben gemiye bakıyordum. Erkekler, kadınlar ellerine dürbünler - almışlardı. Dürbünlerin hepsi bâna dönüktü. Dişi Yunus balığının kocası olduğu yerden on metre kadar yükseldi, gene ye- rine geldi. üsabakalarını yıpıcıklır Türk denizcileri bir arada Biraz sonra eski futbolculardan Adnan uzaktan çok güzel bir şüt çekti. Top sol köşeden girdi. Üçüncü golü de sağaçık İsmail attı. Oyun 3-1 Türk donanması - nın galibiyetile bitti. Türk donanma takımı: Ekrem (Ya - vuz), İbrahim (Tınaz), Hasan (Yavuz) « Nuri (Adatepe), Fethi (Adatepe), Bilâl (Yavuz) - İsmail (Yavuz), Kümil (Ada- tepe), Adnan (Yavuz), Hakkı (Yavuz), Tayyar (Yavuz) şeklinde idi. Maçı İngi- liz donanmasından bir hakem idare etti. Maltada yapılan kara muhtelitine 3-2, deniz muhtelitine de 5-2 mağlüp olmuş- tuk.. Oyundan sonra bahriye bandosu İngi- Bir kaç dişi Yunus, birbirlerile çarpış-| merkezi yapmağa azmetmiş bulunmak- tılar. — Ne diyordum Ka, dürbünlerle bana bakıyorlardı. Balığın annesi, yanına sokuldu: SİNEMA Mussolini'nin bir arzusu : Romayı dünyanın sinema Merkezi yapmak Bu maksatla Roma civarında büyük stüdyolar inşa ediliyor. En tanınmış Holivut yıldızlarile bir çok mukaveleler aktedildi Son alınan haberlere göre Müussolini İtalyan sinemacılığını canlandırmağa ve (Roma) yı Avrupanın en mühim sinema tadır. Hâlen Roma şehrine bir çeyrek saat mesafede gayet büyük stüdyolar inşa e- dilmektedir. Bu stüdyolar bizim para- mızla yarım milyon liraya mal olacak- tır. Hükümet, geçenlerde, Amerikanın en büyük film prodüktörlerinden Valter Xrınıer ile bir mukavelename imzalamış- ütaşlmn tevili sönücekü ”) Çevrilecek filmlerin mevzuları hak - Bu mukavelename — mucibince Valter | kında Mussolini ecnebi san'atkârlarını Vanger Holivudun en meşhur san'atkâr- |hiçbir kayıt ve şarta tabi tutmamıştır. İtalyada film çevirecek “olan beynelmilel artistlerden Charles Boöyer ve Silvla Sidney Diğeri de şudur: Yapılmakta olan stüd- yoların inşası masrafı maliye nezareti ta- Hz millf marşını çaldı. Bunu mütcakip İngiliz bandosu da İs- tiklâl marşını çaldı ve pek çok alkışlan - dı. Oyundan sanra misafirlere Galatasa- Tay klübünde bir çay verildi. İkinci devre bizim takımın cidden çok güzel anlaşarak çıkardığı oyunla devam etti. Ve bu çenber 45 dakika İngiliz ka - lesinden çözülmedi. 7 inci dakikada Kâ- mil bir frikikten beraberlik golünü attı. Atletlerimiz bugün Bükreşte ilk — Kızım bugün de bütün güzelliğin üzerinde, — Bilmem, fakat beni dürbünle gören kadınların hepsi bayılıverdiler. — Ya erkekler? larına İtalyada lilmler çevirtecektir. Bu san'atkârlar arasında: Charles Bo- yer - Madelin Caroll . Silvia Sidney, Jean Cravford - Pat Patersön bulunmak- ıudın Bunlarla lâzım gelen mukavelena- melerin imzalandığı da söylenmektedir. Filmlerin çevrilmesine şubat 1938 de başlanacaktır. Yalnız arada İtalyan eserlerinin, İtalya tarihinin dahi nazarı itibara alınması ars Zusunu izhar eylemiştir. Bir taraftan Amerikan prodüktörlerin- den biri ile anlaşan Mussolini, diğer ta- raftan da Alman sinema sanayiinin en belli başlı Üstadlarını Romaya davet ey- lemiştir. Onlarla da geniş mikyasta an « müsabakalarını yapacaklar Sekizinci Balkan oyunlarına giden at- letlerimiz bugün ilk müsabakalarını Bük. reşle yapacaklardır. Bir hafta fasıla ile Üç gün devam edecek olan Balkan mü - sabakalarında bizim için en mühim gün, bugündür. Çünkü 22 müsabakadan iba- ret olan Balkan oyunlarında en çok ü - mitvar olduğumuz müsabakalar bugün yapılmaktadır. Mevsim başındanberi İngiltere ve Ka- nada da mütemadi bir muvaffakiyet gös- teren gülle atıcımız İrfan buğün bize her 'GÖNÜL İŞLERİ halde gülle atma birinciliği müjdesini verecektir. İrfanımn birinci olmaması için müsa - bakalarda pek fevkalâdelik ve o nisbet- te gayritabilik olması lâzımdır. Müvazene Sahibi Bir genç kız «S. N. G.» Aksarayda oturan bir genç kızdır. Mektubunda çok işlek bir ya- zı, çok düzgün bir ifade görüyorum. Tahsili yüksek, muhakemesi müvaze. nelidir. — Şimdiye kadar gönül iılednden uzakta kaldım, diyor. Bu nokta herkes için öyledir, fırtı- na ekseriya birdenbire başlar. Gök gü- Tültüsünü ansızin işitiriz. Nitekim bu genç kızda da öyle olmuştur. — Bir gün semtlerine bir genç adam taşınmış, bu üniversite muhitinde gö- rülen bir simadır, fakat o #gün genç kızın bulutsuz semasında birdenbire gimşek çakmış, dikkat ediniz kasırga geliyor ve gelmiş, Şimdi: Genç kız bir çılgın gibi, onu göremediği gün hastadır. Fakat elân müvazenesi ye- rinde. Delikanlının da kendisini sev- diğini tahmin ettiği halde birlikte gez- mek tekliflerine Yyanaşmıyor. Şimdi düşüncesi şunda: — Bu işin sonu ne olacak? * Az evvel genç kızın gönül sema - u sında kasırga koptuğunu söylemiştim, bu kelimeyi kasten kullandım. Kasır- €R daima şiddetli olur, önüne çıkan köksüz mâniaları devirip yıkar, fakat süreksizdir, çok geçmeden kesilir. O zaman etrafı daha sakin görürsünüz. Ben bu hâidesede kasırgaya muka - vemet edecek olan kökü genç - kızın muhakeme müvazenesinde görüyo - rum. Kendisini saadete isal edecek ©- lan da gene odur, Bir defa delikanlı- nın tekliflerine muvafakat ederek ge- zip tozmıya atılmamıştır. Ona ken - disinden bıkmak imkânlarını verme- miştir. Bilâkis gencin kalbinde bir ateş varsa onu körüklemiştir. Bundan gsan- ra yapılacak şey bu hareket tarzında devam etmek olacaktır. Arasıra ona görününüz, kalbinizde yanan ateşi his- settirmemek şartile müşterek muhi - tinizde diğer arkadaşlarınızla olduğu gibi konüşünuz ve ilk teşebbüsü yap- mayı ona bırakınız, Bu teşebbüs sizin muvafakatinizi al- mak şartile alleniz nezdinde yapılır, nişansız bir nikâhla biter. TEYZE Bize birincilik verebilecek atletleri « mizden biri de hiç şüphe yok ki Pulattır. Bütün mevsim bir müsabaka hariç mü - temadiyen 1.80 den aşan Pulatın bu dere- ce ile birinci olması ihtimali faxladır. 100 metrelik yarışta bizi Balıkesirin değerli atletlerinden Raifle, Melih tem- — Onlar bakmakta devam ediyorlardı. Kocası bu sefer olduğu yerden yirmi metre kadar yükseldi, gene yerine gel- di. — Erkekler sonra ne yaptılar? — Bilmiyorum, fakat ben utanmıştım, denize daldım ve buraya geldim! Annesi bir takla attı: — Benim güzel kızımı beğenmiş ola - caklar, kadınlar da kıskançlıklarından bayılmışlardır. Kocası yanına geldi: — Bir daha, dedi, seni denizin yüzüne çıkmaktan menediyorum. * Ayni gün hâdise gazetelerle bildirili - yordu: «Karadenizde bir tahtelbahir görül - Müştür. Tahtelbahir bir müddet denizin yüzünde kalmış ve sonra birdenbire da- bp kaybolmuştur.» İsmet Hulüsi sil edecektir. Kim bilir Semih ve Meh- met Alinin senelerdenberi kovaladıkları birincilik şerefi bu kıymetli atletlerden birine belki de güleryüz gösteriverir, 800 metrede bu mesafenin en akıllı ko- şan atleti Galip bu sene her halde giriş. tiği bu işten boş dönmiyecektir. Bu ara- da Recebi de ihmal etmek caiz değildir. 10000 metrede Rıza Maksud ve Artin son günlerdeki formları ile ümit verici bir vaziyette olmamakla beraber, yarış- çı bir atlet olarak Rıza Maksudun derece almasını bekliyebiliriz. Umumi puvan vaziyetimizi belli edecek bugünkü müsabakalar, Balkan oyunla - rında en sağlam ve kuvvetli bulunduğu- muz bir günde bize şerefli bir kaç dere- ce verecek bir haldedir. Bir gün evvel Bükreşe Çıkan atletleri. miz şehre ve stada büyük bir yadırgama | : — ile bakmayip maneviyatlarını bozmadan | * müsabaka yapacak olurlarsa bugün Bük -| ' reşten güzel haberler almış olacağız. Milif renklerimiz için koşup, atlıyacak atletlerin bugünkü müsabakalarda talih- leri açık olsun. . Ömer Besim nın İtalyaya gelmeleri ile iktifa eyleme- miş ayrıca pek mühim iki karar daha it- her türlü vergi ve resimlerden muaf bulunmaktadırlar. laşmalar yapılacağı söylenmektedir. Macaristan hükümetinin sinema hakkında mühim bir kararı Macaristan hükümeti, memlekette g- nema sanayilinin bir kat daha inkişaf ey- lemesi için mühim bir karar ittihaz et- miştir. Bu karara nazaran, Macaristanın başlıca şehirlerinde yeniden açılacak 0- lan sinema salonları bir sene müddetle her türlü vergi ve rüsumdan muaf tutu- lacaktır. Ayni zamanda Macaristanda bulunan film stüdyolarına pek büyük kolaylıklar gösterilecektir. Güzelliğin on şartı Fransız sinema yıldızları içinde en se- dıvî:nli olanı şüpbesiz Rende Saint Cyr'» Şimdiye kadar İtalyan sinemacılığını İtalyan tekniği ve İtalyan san'atkârları ile canlandırmak istemiş olan Mussolini- nin bu fikirden vazgeçmesi mühim bir hâdisedir. Müussolini yalnız ecnebi san'atkârları- tihaz eylemiştir. Bunlardan biri: Film çevirmek için İ- talyaya gelecek olan bütün san'atkârlar Yenı bır yıldız Bu güzel yıldız, bir kadın için güzelli- ğin on şartı olduğuna kanidir. Bunları kendisinin ağzından nakleyliyoruz. 1 — Güzel görünmek- istiyorsan ta « müssihha olman lâzımdır! 2 — Sıhhatinin dahili müvazenesi sıh- hatinin harict manzarasını temin eder. 3 — İfrata kapılmaksızın ye ve uyu! Fakat derin derin nefes aL 4 — Kusurlarını tebarüz ettir. Böyle- Hikle bir şahsiyete malik olursun, 8 — Fakat sun'i şeyleri bir kenara bi rak. Tabiate karşı gelme. 6 — Berberin saçların güzelliğini mey- dana çıkartsın fakat sana uymıyan bir güzellik meydana çıkarmasın, 7 — Makyajın şaşaanı fazlalaştırsn. Fakat onu imha etmesin, 8 — Spor ve açık hava sayesinde sıhhar ftini, rengini, neş'eni muhafaza edersin. * 9 — Gündüzleri sade elbiseler, gecele ti muhteşem tuvaletler giyin. * 10 — Güzel olan şeyin güzel olmadıği" ni, fakat beğenilen şeyin güzel olduğunu hatırından çıkarma, Ve nihayet adam Ben de; güzel ol dâ seni herkes beğensin. Bunun çarelerini tetkike koyulmal.