Fuarı beş İzmir Fuarında bir röportaj gün içinde 150,000 kişi gezdi Malayalı bir Müslüman, Filistinli bir Arapla Fuarda akraba çıkıyor, bir Yunanlı 15 senedenberi hasret kaldığı amcazadesine Fuar caddesinde rastlıyor Geceleri fuar saha- gında pavyondan pavyona akıp giden kalabalık o — kadar coşkun ki birbirini kaybedenlerin bir daha buluşmalarına imkân olmuyor. Ho- parlörler sık, sık kay- bolan çocukların ad- larını, yaşlarını, eğe kâlini haber veriyor- lar. Hoparlör gene faaliyete geçti. Spike- rin sesi çınlayıp du- Tuyor: — Analar, babalar.. çoc klarınız: muha- haza ediniz. Şimdi Rawseyman büro- suna tahminen dört yaşında orta boylu, deniz mavisi gözlü, tombul bir çocuk ge- tirdiler. Yavru mütemadiyen göz yaşı döküyör. Lütfen fuar bürosuna uğrayı - nız, bu çocuük belki de sizin tanıdığınız bir ailenin çocuğudur. Geceleri vasatf olarak yirmi, otuz bin kişhifastı ziyaret ediyor. Cumartesi — ve pazar günleri bu rakam kırk, elli bine yükseliyor. Fuarımız beynelmilel bir ma- na taşıdığı için fuarın geniş caddelerin- de her lisandan konuşmalar kulakları okşuyor. Bittabi bu hususiyet, dünyanın dört köşesinden akıp gelen muhtelif mil- liyetlere mensup insanların bize garip gelen örtülü kıyafetlerini de göz önüne seriyor. İslâm olduğunu söyliyen bir Ma- layalı, Filistinli bir Arapla akraba çıkı- yor, Bir Yunanlı, on beş senedenberi hasret kaldığı amcazadesine fuar cad - delerinde rastlıyor. İzmir fuarında asıl hoşa giden nokta her İzmirlinin ileri bir ce- miyet ve milliyet terbiyesile yabancıla - ra karşı gösterdiği sühulettir. Bilhassa belediye zabitası ve polis memurları bu sahada bize çök güzel; sevinilecek ör - nekler veriyorlar. Dün, gece yarısıtıdan sonra fuar gişe - sinden aldığım biletin numarası 121613 idi. Bu rakama serbest duhuliye ile gi - renler ve ilk gün biletsiz giren davetliler ilâve edilecek olursa fuarı şimdiye kadar 150,000 kişinin ziyaret ettiği me kıyor, Beş günde yüz elli bin kişi, Tür - kiyede fuar ve sergiciik sahasında bir rekor olduğu gibi Bakanlarda açılan milli ve beyneln fuarlar arasında da Ihmal edilmiyecek bir rekor teşkil edi - yor Fuarı ziyaret için hariçten gelenler a- rasında tanınmış şahsiyetler, İngiliz —iş adamları da vardır. «The Natianal Ge - ographie Magazin» ha çı- muharrirlerinden Mister Bernard İzmir şehri ve füarımız hakkında tetkikler yapmak Üüzere üç gündenberi şehrimizde bulunuyor. Bu zat İzmir fuarı hakkında intıbalarını an- latırken «Hamle yapan Türk milletinin reklâmcılık sahasında Amerikan oriji - nalitesini geride bıraktığını, bize müba- lâğa gibi gelen kuvvetli ifadesile çok gü- anlatmıştır. Tass ajansının Türkiye mürmessili de şerşfine Sovyet konsolos- hanesinde verilen ziyafet esnasında fua- rımızın heyeti umumiyesini beğendiğini, zel Fuarın gündüz manzaranı | takdirl esteti bakımından kıymetli bir eser ol - duğunu söylemiştir. Fuarda en çok ziyaret edilen, en fazla ziyaretçi çeken pavyonların başında İn- giltere pavyonu» geliyor. «Kaledonya» hava ejderinin İngiliz imparatorluğunun havacılık sahasında elde ettiği muvaffa- kiyet, İngiliz demir ve çelik sanayiinin Türkiye iş sahasına iştiraki çok güzel bir şeiklde anlatılırken İngiliz düşüncesi çok güzel işliyerek İzmir fuarı ziyaretçileri- ni Birmingam fuarına davet ediyor. Sövyet pavyanu, Sovyetlerin yeni çeh- resini bütün içtimai vasıflarile, iktisadi başarılarile önümüze seriyor. &. S. C. birliğiniri ağır sanayiinde bu yıl elde &- dilen neticeler, ziraat ve kooperatif teş- kilâtının hızlı yürüyüşü, Volga - Mosko- va kanalının fotoğrafları, kanalın kurü- luşunda çalışan amele ekipleri, kültür hareketleri, Moskova metrepoliteni, şi - mal kütbu seyahati, Sovyet sinemacılığı çok güzel anlatılmıştır. Yunanistan pavyonu —Yunan mimari üsübile meydana getirilmiştir. Bu pav- yonda mevcut sanayi eşyasının benzer- leri memleketimizde de imal edildiği için ziyaretçiler arada bir nisbet ve bir karşılaştırma aramak Imkânını elde edi- yorlar. Yunan banyo şeh Min güzel manzaraları, türistik b nan şehirleri, iktısat sah. varlıkları büyük bir ince anlatılmıştır. Dost Yun ımmmdan Yu - sahada gösterdiği terakki pavyonda bir nisbet dahilinde miş, pavyonun İç aksmı inc hazırlanmıştır. Sümerbank pavyonunda seyireileri ü- zerine çeken bir müjdenin ilk işaretleri | insana cidden büyük bir heves veriyor Nazilli dokuma kombinası daha faali - yete geçmezden önce, bir kaç makine - | nin İzmir fuarı için hazırladığ lar, dokuma sanaylimizdeki ilerley çok güzel anlatıyor. İngilizler bile doku- ma sanayiimizin Naz! i bu anlatıl- bir zevkle kumaş - fabrikasile elde edilen başarıyı takdir ediyorlar ve bu inj aradaki dostluktan . istifüde ederek bizi gururlandıracak şekilde izah ediyorlar. Adnan Bilget 'Telefon kablolarından resim alınmıyacak 'Telefon idaresine ait olan umum? te- efon levhalarından resim alırmaması bütün tahsil baş memurlukla dirilmiştir. Bu karar, telefon şirketinin hükümete devrinden ötürü verilmiştir. | BON POSTA Gölgede mi? Hattrüstüvaya ya- kın bir yerden gel. miştl. Geldiği yer- en bahsediyor. du: — Geceleri sıcak o kadar artar ki, de. di, altmış dereceyi bulduğu vâüâki- dir, Dinleyen- lerden biri sor- du: — Gölgede mi j çe — Garson bu salata iki kişi için mi? — Evet bayım.. — Öyleyse niye içinde yalnız bir tek ümüklüböcek var? — Seni ne zaman görsem Ne — Neclâya benim nerem ben — O da her zaman benim ale hatarTlarım.. T ki.. mde bulunur da.. Yüz on derece Doktorun telefonu çaldı. Doktor açtı. — Alo, r — Doktor, kocamın ateşi birdenbire arttı. — Dertece koydunuz mu kaç? —0 — Bu vaziyette ben bir şey yapamam. İtfaiyeye telefon ediniz, var? Fark — Çadırda yatmayla, evde yatmanın ne farkı vardır? — Çok küçük bir farkı vardır. Evde insanı tahtakurular yer, çadırda karın « calar. wvane Sevseydin — Kocacığım artık beni sevmiyorsun.. — Bunu da nereden çıkardın? — Sevmiş olsaydın bu bana yakışmı - yan elbiseyi aldırmazdın. İmkânı var — Benim evimde bir cetvel var, tamam iki bin senelik. — İmkânı yok, olamaz. — İmkânı var ,olur: Kerrat cetveli. — Bi afın değil, senin £ istedin ben de daha hoşunü birdiğizik fotoğraf gideceğini için bir sinema'art totoğrafırık tistinin getirdim. — Bütün elbişelerimi kızımım eldi selerinin eşi yaptırırım. Bu sayedt beni kızımla beraber görenler, kız kardeş zannediyorlar. Birinci genç kız — Bu kilıksızlığile babam olsa da gene istemezdim. İkinci genç kız — Bu budalalığile erkek kardeşim olsa inkâr ederdim. Üçüncü genç kız — Bu zenginliğile ko cam olmasını isterdim. Kuş — Aşılanmadınsa sakın — sineği yiyeyim deme, sana da tifo geçer. Bu ne hal Adamın biri karı- sından — şüpheleni- yordu. Dostlarından * |birine rica etti: — Ne olür, birkaç gün karımı takib et. Birkaç gün sonra karşılaştılar: — Ne o yüzün gö- zün sarılı, bu ne hal? — Ne hal olacak, arzun üzerine karı- nı takib ediyordum; karım gördü. liyorum. İnek — Benim ahırı da yeni İspat ederim Erkek söyledi: — Günden güne her şey artıyor. Kadın da söyledi: — Bilâkis, isbat ta edebilirim, Geçen ay yirmi tane tabak almıştım. Bu ay on tane kalmış. aa Ötede beride şarkı söyliyenlerden biri: — Benim sesim o kadar çoktu ki, dedi, büyük bir salonu doldurur. — Sahi mi? Halbuki geçende siz bir salonda şarkı söylemiye başlamıştınız.. alon birdenbire boşalıverdi. gelenlere peşkeş çektiler. Gene ben açıkta ka- — Evlendin mi? — Hayır, henüz nişanlıyım! — İspat Genç erkek, 8;&', kızla evlenmek t yordu: e — İstikbalim #i emmendir, ded', ÇIN bel mez ölürüm; da kolay * sek bir paray görta okurum. 5, Genç kiz İ dü: — İyi ama t nüzün vefa © a örerü" mîyr o W ceğini neredef yim!