© İngiliz sefirinin uğradığı kaza €© İspanyada son vaziyet — Yazan: Muhittin Birgen Uzakşarktan gelen baberler, Japonya- nın kendisine çizmiş olduğu siyaset isti- kametinde yoltna devamm ettiğini gösteriyor. Japon- ya, bu yolda hiç şak tahammü- lü olmadığını şimdiye kadar bir vesile ile herkese anlattı. Meselâ, geçen hafta, Şanghay önündeki Japon filasu- nun amiraline İngiliz, Fransız ve Ame- rikan amiralleri tarafından, Japon sunun biraz daha uzakta durmasını «rica» etmek üzere bir teşebbüs yapıldı. Japon filosu amirali, bunun kabii olmı- yacağı cevabını vermekte hiç tereddüt etmedi. Halbuki, birbirlerine pek yakın duran bir filolar kalabalığı arasında, bu teşebbüsten iki, üç gün evvel bir Ame- rikan gemisi bir bomba yemiş, birkaç kurban vermişti. Bu «kaza» Japonyayı «mütcessir etmiş> olmakla beraber ami- ralin askeri mülâhazaları üzerinde tesir yapabilecek mahiyette bir hâdise olarak görünmedi. Şimdi de İngiltere sefirinin vahim su- rette yaralanmasını mucib olan ikinci bir «kaza» vak'ası oldu. Tabtati fle, Ja- ponya hükümeti, İngiliz kabinesine der- hal lâzım gelen teessür ve teessüflerini bildirmekte gecikmedi. Ancak, bu hâdi- se ve daha vukuu muhtemel bu gibi hâ. diseler, Japonyanın Uzakşarkta serbest- çe istediği hareketleri yapmasına müâni olacak değildir. Japonyanın fikrince, is- tiyen tehlikeli muhitte kalabilir ve ya- hut buradan uzaklaşır. Bu, onu hiç alâ- kadar eder görünmüyor; onu alâkadar eden yegâne şey, Çini, kuvvetli pençesi- nin altında ezip kendisine râm etmektir. Bu işi hangi yoldan ne suretle yapmayı bilmek ve istemek yalnız kendisine aid bir haktır! Dünyanın, hiç olmazsa Uzakşarkta, ne kadar esaslı surette değişmiş olduğunu anlamak için bu hâdiselere dikkat etmek kâfidir: Sovyet konsoloshanesi tecavüze uğruyor, kimse ses çıkarmıyor; Ameri- ka harp gemisi üzerine bomba düşüyor, «kaza ya rıza» dan başka çare bulunmu- yor; İngilterenin bir sefiri vahim suret- te yaralanıyor, bu defa da İngiliz maha- filinde büyük bir heyecan... Fakat, ne- ticede, gene teessür ve taziyet ve nihayet iş merasim sahasında hallediliyor... He- ingiliz setiri- nin uğradığı kaza nüz edilmemiş amma elbet edilecektir. Bu gibi hâdiseler, bundan yirmi beş şene evvel olsaydı kıyametler kopardı; iş, muharebeler ilâ kadar — giderdi. Bugün «teessür,, <taziyet» ve «kaza» gi- bi kelimeler, hâdiselerin üzerine birer kalın örtü çekiyor ve Japonya da kendi sişine» bakıyor! * Frankist İspanya, Biskay cephesin; ör- tadan büsbütün kaldıran bir muzafferi- yet elde — etti. 35,000 esir aldı ve pek çok ganimet topladı. Bu, ana cephenin yanı başındaki ikinci mühim cephenin tasfiyesi deme! e cibet bü- yük bir ehemmi ardır. Bugün bü- tün İspanyanımn, arazi itibarile yüzde yet- mişi FPranconun hâkimiyeti <“ltıma gir- Miştir. Nüfusu itibarile de Franco İspan: yası, dokuz milyona karşı bugün on beş milyonluk bir kesafete kumanda &© ayni zamanda Franco İspanyası deniz- lerde de hâkim rol oynuyor ve Valancia hükümetinin denizden yardım #lmasına büsbütün mâni olmak değilse bile bir | İspanyada vaziyet yor; bayli müşkülât çıkarabiliyor. Bötün bu ahvale göre Franco hükü- metinin muvaffakiyet şartları bugü “*az dâaha artmıştır. Fakat, henüz Va-| zeda mağlüb olmuş değildir. O, bugünkü harp cephesinir Madridin düşmesi ile mağ Franco İspanyasının şimı zanmış olduğu bütün muv. tendisinin bir taraftan manevi kuvve- tini artırır ve, İspanyanın en mühim madenlerini sön muvaffakiyetlerle —ta- mamen eline geçirmiş bulunduğu için, bir taraftan da iktısadi ve mali vazi tini düzeltmiş olur. Fakat, netice gene ana cephede halledilecektir. Bu bakımdan da Franco hükümeti, ye- niden bir üstünlük elde etmiş bulunu- yor; Franco, Biskay cephesinde bulunan ancak ması ve abilir. dar ka-| kiyetler SÖON POSTA Resimli Makale: Büyük ve geniş nehirlerde akıntı her vette değildir. Bir kısmında cereyan şiddetlidir. Orada san- diğer kısmında cere- iş gibi sakin hamle- dal ilerliyemez, akaıntıya kürek çeke: yan hiç gibidir. Sandal göl üzerinde ler yapar, suyu yararak geçer. e— — tarafında ayni kuv- adam işin k fak olamıyan ise i DE Su dikine akmaz 38 Her işin bir kolay, bir de zor tarafı vardır, muvaffak olan afını bulmasını bilen adamdır, mavaf - n kolaj tarafını bırakıp zoruna gidendir, hayatı akıntıya kürek çekmekle geçer. Arkadaşı ilerlerken o hep ayni noktada sayar. SÖZ ARASIN l. En çok mahpus Bulunan memleket Neresidir? - g ielki İstatistik meraklılarınaan biri de dü şünüp taşınmış, en orijinal bir istati tik meydana çıkarmağa karar vermiş. Merak buya! Acaba yer yüzünde han- gi hükümette mahpus çoktur? Uzun hesaplardan sonra çıkan ne - tice şu: Nüfusuna göre hapishanelerinde en çok mahpus bulunan memleket Eston- yadır. İkinci derecede — İngiltere gel - mektedir. İngilterede mahküm'arın nis beti yüz binde otuzdur. Lehistanda bu nisbet 150 ye, Almanyada 157 ye çık- maktadır. Halbuki Estonya yüz binde 276 ile rekoru kırmış bulunmaktadır. Halkına göre en az mahpusu bulunan memleket lte Irlandadır. Irlandada nis- bet yüz binde 20 dir. ve en az altmış bin kişilik bir kuvvet teşkil eden ordusunu şimdi #na cephe- nin bir noktasına taplayıp orada bir cep- he yarma hareketi, bir sevkulce mu- zafferiyeti kazanmak — istiy İs. panya — işlerinin neticesi, yakın manlarda — göreceğimiz — bu benin — neticesine — bağlıdır. — Eğer Franco — bu — tecrübede — de mu- vaffak olursa o zaman İspanya davası, yavaş yavaş enternasyonal sahadan kay- bolacaktır. Aksi takdirde mücadele bü- tün şiddetile devam edecek ve Avrupa, her dakika yeni yeni ihtilât tehlikeleri- nin kâbusu altında yaşamaktan kurtula- mıyacaktır. Muhittin Birgen ISTER Bir meslekdaş 14 yıl evvelki ağustı alırlamak merakına düş yi açarak bakmış. Gözün: za- tecrü- » HERGÜN BİR FİKRA Ya ben kim gibi olayım? Bir Arap kabilesinin şeyhi bir gün çadırında şarap - içiyormuş.. Kabile halkından olan bir meczup çadırın perdesini aralayıp içeri girmiş; şeyh meczubu yanına çağırmış; bir bardak şarap uzatarak: — AL, demiş, bunu da sen iç! Meczup şarap dolu bardağı eline almış, düşünmiye başlamış; şeyh sore müş: — Ne düşünüyorsun? Meczup cevap vermiş: — Sen, şarabı benim gibi olmak için içiyorsun, ya ben kim gibi olmak için içeyim? İşte bunu düşünüyorum. * Tayyareye ilk defa Binen hükümdar Kimdir? İngiltere kralı son günlerde kral a- ilesi efradının hava seyahatleri için bir «saray pilötüu» tayin etti. Belçika kralı da bir çok tayyare seyahatleri yaptı. Krallar arasında hava sevgisinin alıp yürüdüğü bugünierde insanın aklına | gelen sual şu oluyor: — Acaba ilk olarak hangi hükümdar tayyare ile seyahaı yapmıştır? Meraklılar bunu araştırmışlar ve bu ilk seyahatin eski Bulgar kralı birinci Ferdinand tarafından yapıldığını tes - bit etmişlerdir. Bu seyahat 1916 da Giridin 30 met- yüksekliğinde 7 dakika sürmüştür! Gaga burun mu, yoksa küçük, fakat iğri burun mu tercih edilir? Burun, kadın in belli başlı gi zelliklerinden biri yılır. Fakat bu bi run güga burun ölursa hoşunuza gider mi?, iyana mahkemele! birinin sei -« sinin hoşuna gitmiyor olacak ki, bir genç dansözün davasını reddetmiştir. Hidise kısaca şu: Genç kız gaga bür - düzeltmek için bir operatöre baş fazla eti almış amma, burun 'az iğri kalmış İkinci amel görülmüş. Bu sefer de burun y küçülmüş ve sol tarafa doğru meyilli kalmış. Artist «güzelliğimi kaybettim!» İNAN İSTER üş. iddiasile mahkemeye baş vurmuş ve öpe- Bir bakışın tesiri Altında kalan Katilin itirafı - Bir ay evvel Fransata Dilli şehrı cı- varında !6 yaşında Raşel Renar ismin- de bir genç kız öldürülmüştü. Katili yakalamak için zabrtanın bütün faall - yeti neticesiz kalmıştı. Öldürülen kız - cağıza tecavüz edilmemiş, ancak kal - bine saplanan bir bıçakla hayatına ni- hayet verilmişti. Cinayet böyle esrarını muhafaza e - dip giderken geçen gün 22 yaşında Er- bol isminde bir serseri zabıtaya müra - |caat ederek, Renarın katili olduğunu i- tiraf etmiş ve şunları söylemiştir: — Üç gündenberi yiyecek bulama . uştım. Açlıktan deli gib' olmuştum. merminin infilâkından husule ge - len bir çukurda otururker: birdenbire bir genç kızın geldiğini gördüm. Kızın elindeki sepetle Dilli'den Vili'ye yiye cek götürdüğünü anladım. Olduğum yere saklandım. Yanıma yaklaşınca ka- a bir yumruk indirerek yere yu - dım. Elinden viyecek torbasını a- lıp da yemeğe hazırlanmağa başladı - m re olduğunu gördüm. Hemen bıçağı- mı çıkarıp kalbine sapladım. Kızcağız ) öldü. Fakat bıçağıı kalbine sap - dığim zaman üzerime fırlattığı bakı- bir türlü unutamıyacağım. O gün - denberi nereye gittiysem bu nazardan amadım. İşte bugün beni buraya en de bu bakıştır.» ratördon 50 bin İngiliz Nirası tarminat 's- |temiş. Reis son celsede: «— Küçük burun, iğri de olsa, büyük gaga burundan daha güzeldir!» hükmü- nü vererek dansözün tazminat talebini reddetmiş! n 268 ncı günü ne | sorduk: Z7 ağustos 1923 ta- n satırlar şun- «Dün saat üç buçukta Sarıyerde yangın çıktı, rüzgârın oynadığı me evdir.» Biz bu satırları okuduktan sonra aradan geçen 14 sene zarfında Sarıyerde yanan 50 dükkân ile 500 evin kaç tane yenisimin yapıldığını anlama İSTER n rol sayesinde genişliyerek o havoliyi ha- Tabeye çevirdi. Kül olan binaların sayısı 50 dükkân ile 500 hite doğru genişi © vakit yapılaca! yerine k merakına düştük, İNAN İSTER ——— — İNANMA! — Hemen hiç dediler, alkı bir noktada topladı, bir zaman zaman da hayat merkezden mu- rıyer yangın yerinin tamamı da <linde bir izah ile mukabele etliler, Fakat şehir meselâ Erenköy taraflarında alabildiğine ge - nişliyerek merkerden u lJeceğine biz pek inanmadık, fakat ey okuyucu sen: İNANMA! klaşırken bu izahın doğru olabi . Sözün Kısası Serbest delilerden: Enfiye mizaçlı nfiye çekenler gayet iyi bilif E ler: Bu, çürütülmüş tütün t0 zundan ibaret mükeyyifin garip bi hassası vardır... Nenin yanında durur kokusunu alır. z kadar sarıp sarmalayır rafına koyun, ne yapâf filedir. Dışarıda yağ evin içerisinde &! E'l'ıhı_' sa, Onun İstedi dolabın en üs n n mur yağsa, enfiye kesilir. On adım ötede, açık bir gaz İğ ji varsa, on adım beride enfiye p€ okar, Yağ cebinizde mendilü Hattâ onun içindir ki, enfiye tiryae kileri, kurşunlu paketler içerisinde s4' tin aldıkları Fransız enfiyelerini, camr ı hususi mavi kavanozlarda sal Bazı iradesi zayıf adamlar da tıpki bu enfiye gibidirler. Özel — seciyele! yoktur. Kiminle düşer kalkarlarsa, © * nun tesiri altında kairr, onun mizacını Adetlerini, huyunu, zevklerini hemen * cecik benimserler, Ve bunu yüzlerine vuracak olursâ nız da inkâr ve hattâ isyan ederlefi Çünkü bu yabancı tesir onl. mile gıyabında, zaaflarının iktız kat'iyyen kendini farkettirmiyerek iş * lemiştir. Bu enfiye mizaclılar, tedaviye mul” taç bir takım ruh hastalarından başkâ bir şey değildirler. «Kişi refikinden azar», ve «üzüm Ü züme bakâ baka kararır» darbı mesel leri bunlar için söylenmiştir. Kadın oP salar, kolayca baştan çıkar, yuvarlanife lar. Erkek iseler, hayatın ilk merhalele rinden öteye gidemezler. Çünkü bi bir şeyleri kendilerinin değildir. Yan ! larındakiler iyi ise iyi olurlar; kötü iS€» onun pervane sularına kapılıp kötülü * ğe sürüklenirler. * Bayan falanca kocasından boşanı!ş yahut ki başka erkeğe kaçar. Onun ne kadar enfiye mizaclı dostları varsa, d€f hal, bir sene içerisinde tıpkısını yapa”” lar. * Bay filânca komünist - oluz. O sanifı enfiye mizaçlı arkadaşları kendisini 1A> kip ederek, kızıl marksist kesilirler. x Bildiklerinden mi? Hayır! Enfiy? mizaçlıdırlar da onun için. böylelerinden cemiye' istifar de, zarar görmez. Zira, Kö” tünün yanından ayrılıp ta iyinin yani” na verilir verilmez, bu sefer- de onu karakterine uyarlar, SiR ae iğ Bi açt İl yaşında bir çocuk 12 yuınd'kı arkadaşını vurdu ” Cibalide oturan |! yaşında Nıha-'_l'l arkadaşı 12 yaşlarında Abdüssgelâm K# gaya tutuşmuşlar, Nihad, eline ge$ diği bir ekmek bıçağile Abdüsselâm! Sd kolundan yaralamıştır. Yaralı teda altına alınmış, Nihad yakalanmıştiL.. DU AUMAR Dün şiddetli bir yağmur y“d'm_ Kandilli rasathanesinin verdiği Mf | mata göre dün hava tamamen kapâli yağmurlu — olarak geçmiştir. Evvelâ karayelden — esen rüzgâr — bilâhare yıldıza — çevirmiş ve sür'ati saniyede 15 metreyi bül- müşt an — şiddetli ; de yağmurların tesirile hararet derfcf:ısı 21 ile 16 dereceye kadar düşmüğ r“._tir. derecesi yüksek olarak kaydedilm'? h. Hava tazyiki 756 jle 757 arasında şarak akşama doğru düşmüştür- 1215 18.5$ $4 1356 $.2 — Öğle İkindi 14,59 Alkaşam Yata —: 2029 — İmsak Rumi sene 1353 — Arabi e€ Hızır 115 Güneş