tilabildin mi? 4 Man! oluyor. Ç misin de? Yabtiklarım yım ama, yirmi; sene T Fl;r'_.m kulaklarına galınıyor.. * u"d':...m SÖrü yok Tuşlardı; sordular: u y) Musun? Skluğu, ::::"" ' Yapılmış o kadar yük- S” bir asansörü bile yok! A Beni 4 Si der .,B;üf“* Şüzel S Büyeş :" bayan! zt . lac n p a | SS yamrla S s tilar: GÜnlük yumurta mi? XB Üttş,, * 'e aar — N de kendi tavuğumun ya- SĞ bir kız kardeşiniz CAĞ SA Tü 4, - * * Geçen sene siz geldiğiniz “5 size Gekiye ü ;ı:mı. ben evden bir çay- | Üm Sküp ga U Betirmiştim. Suyu | #itrdem; ondan sonra gir- için yaSüüdür bi Yü olaı, " BiT şeycikler yemedim. 5ı © kurüş verdi d b“?lm; iştah ilâcını ecza- Yapıyor. MESAMaMerünasseeeceaaSeecEEeTa aa A ni Sa Na a S Bümy #Pin ?i:'qkü SSNE Yazı oldu!: S Ti n ha! erhal kendisine iade et- ları ateş gübi, — Çocuğa böyle mi bakıyorsun? Günlere dair Pazar ayın on biri, Plâjın var değeri, Etrafa şöyle bakın, Bak herkes diri diri.. * On dördü bugün ayın Geçen kızları sayın, Bugünler o plâjda, Sırasıdır alayın. * Pazartesi on üçü Ok işittim ki, Bana varmış bir gücü. S — Nişanlırı, sarı saçlı mi idi, siyah saçlı mı? : — Benim gördüğüm gün galiba ko- yu lâcivertti. Bir kutu kibrit Kibrit satışının serbest olduğu zaman- isliğile meşhur muharrirlerden biri Babığli caddesinden aşağı iniyordu Bir adam yolunu kesti: — Atfedersiniz beyefendi kibritiniz var sa, sıgaramı yakacağım!.. Hasis muharrir, istemiye istemiye ce- binden kibrit kutusunu çıkardı, adamın sigarasını yaktı: Teşekkür ederim beyefendi. Yalnız kibrit kutunuza bakabilir miyim? Kibrit kutusunu muharrirden aldı bak- tı. Cebinden bir lira çıkardı. — Buyrun, dedi. Ben bu marka kibrit- leri yapan fabrikanın adamıyım. Bizim fabrikanın kibritlerini kullananlardan ki- me rastlasam bir lira veririm. Fabrikaya reklâm oluyor. Hasis mukarrir lirayı aldı Biraz sonra: — Eyvah, dedi. Bu işin içinde bir hile olduğunu düşünememişim. herif lirayı verdi ama, bir kutu kibriti de alıp götür- dü. Hoşlanmamak değil Kadın kocasına darıldı: — Ben, şarkı söylemeye başlar başla - maz sen sokağa firlayorsun, — sesimden hoşlarımıyor masın? — BSesinden hoşlanmadığım için soka- ğa kaçmıyorum. Komşuların seni dövdü- ğümü zannetmelerini istemem de uzaklaştı. Odadı, 4 ökinin de kendisi ateş gididir.. Burada nöbetle çalışırlar. — Daha ne yapayım bayan, eğlendire bilmek için ona gazete okuyorum. — Boşuna şöhret kazanmış.. Güya tiyatroda başkomikmiş, demindenbe- ri hep yanında duruyorum. Beni bir defa bile güldüremedi. Beyazlanan saçlar Çocuk annesine sordu: — Anne, erkeklerin saçları neden be- yaz oluyor.. her zaman şapka giydikleri için mi? Anne, doğru sözlü idi: — Evet ama kendileri değil, anneler her gün avrı bir şapka giydikleri için!. * Tek gelmesin Kadın tup yazıyordu, kocası sor : du: — Kime yazıyorsun? Anneme! Ne yazıyorsun? Göreceğim geldi, bir kaç gün için bize gel diyorum. — Yalancı, göreceğin geldiyse, bunu ispat edebilmek için hemen trene binip annene gitmelisin! Bir hesap etsene mek- tup gidip, annenin buraya gelmesi için iki misli zaman lâzım. — Mademki yemek hazır değil, ben de lokantada yerim, — Ben de beraber geleyim olmaz mı? Mikroba benzemez Sinir doktoru, hastasını muayene etti: — Sizin hastalığınıza sebep, bir mik - roptur! Dedi. Hasta şaşırdı: nan doktor ne diyorsunuz.. koca- örmediniz galiba 120 kilo ge On günde — Daha evleneli on gün oldu, on gün- de birbirinizden biktanız mı da ayrılmak istiyorsunuz? - Biz henüz birbirimizden bıkmadık ama, konu komsu bizim kavgamızdan bakmışlar. mı hiç Sayfa 7 Amerikada misli görülmemiş bir vak'a İki kocalı kadın Senelerce aynı mahallede oturan iki erkeği idare eden kadının sinirleri o kadar bozulmuş ki iş meydana çıkınca buna herkesten fazla o sevinmiş Helen Corciyali 23 yaşlarında bir kadın- dir. Uzun müddet, beş ev fasıla ile ayni mahallede oturan bi- ri ihtiyar, diğeri genç iki kocayı idare et - miş. Fakat ayni gün- de, yarımşar saat farkla, iki kere öğle ve akşam yemeği ye- mek, gecelerini uy - kusuz geçirmek, ko - calarının mütemadi istintaklarına maruz kalmak, genç kadı « nın midesi ile bera - ber asabını da boz « müş ve günün birin- de, ikinci kocası Rus- sel yalnız kendisine bağlı sandığı karısı - nı ihtiyar ve daima uyuklıyan Betenasın yanında yakalayınca, bu işten asıl kadın sevinmiş, günde «8 kere, rol yaparak ye- mok yemekten ve mütemadi yalan uy - durmaktansa hapishaneyi tercih ede - rim>» diyerek, bütün hakikati olanca çıp- laklığı ile ortaya koymuştur. Çektiği 1z- tırapları, heyecanları dinliyen mahkeme, bu yüzden âdeta aklını oynatmış olan kadının izdivaçlarından birini bozmuş - tur. Şimdi Cociriyalı bayan, ikinci koca- sının da açtığı talâk davasının neticesini beklemektedir. * Helen güzel san'atlar tahsili için Şika- goya gitmiş, uslu akıllı mektebe gidip ©- kuyacağına, önüne çıkan Pul isminde bir kimyagerin sözlerine kanmış, onunla ev- şti. Her şeyi kimyager gözü i!le gö- r da'bir kimyager formülü siyanu arıyan kocasının gittikçe ar- tan densizliklerine dayanamıyan kadın kurtuluş çaresini boşanmada bulmuş, kâ- pağı tekrar güzel san'atlar mektebine at- mıştı. Genç kızın çilesi gene de dolmuş di Oturduğu pansiyonda Betenas isminde 53 yaşlarında ve gayet şık giyinen bir bekâr, onu görür görmez balta olmuş, «ille evlenelim» diye tutturmuştu. 53 lük bir ihtiyarın 21 yaşındaki bir genç kızla hayatını birleştirmesini sözde abes bulan çapkın, zendost, ihtiyar bir kocanın, genç bir kocadan daha kâmil olacağını, tecrü- beli bulunacağını, üstelik fazla da para kazanabileceğini ileri sürmüş, 8 bin do - larlık hisse senetleri olduğundan, çalış- tığı müessesede yüksek maaş aldığından dem vurmuş, Helenin bir iptilâ haline ge- len at yarışları bahsi müşteneklerinde parâ kaybetmesini hoş görmüş, böylelik- le genç kadına hulül etmişti. * Bu geçici dünyada dikili bir ağacı, bir taşı bile bulunmıyan Helen, bu fırsatı tepmek İstememiş ve yüksek maaşlı Be- tenas ile evlenmişti. Evlenince de bütün foya meydana çıkmış, pansiyanun bu en Şik kiracısının, 35 dolar aylıklı bir kasep olduğunu anlamış, bankaya götürüp te değerlerini anlamak istediği hisse 'senet- lerinin de mahut İnsull'ün iflâs eden şir- ketlerinden birinin şimdi beş para etmi- yen hisseleri olduğunu öğrenince bay - ganlıklar geçirmişti. Amma neylesin, hangi kelin perçiminden tutsun.. Gündüz o kadar canlı görünen Bete - nasın bir huyu daha varmış, o da uyu - maktı. Her zaman, her saat nerode olur- sa olsun başını bir yere koyar köymaz mışıl mişıl uyuyan Betenas müthiş su - rette horluyordu. O kadar ki, yanında değil uyumak, beş dakika durmak bile imkânsızdı. Helen bu işkenceye, geceleri yuttuğu uyku ilâçlarile dayanmak istemişti. Lâ - kin ne mümkün?.. Gece oldu mu, bir sa - niye bile gözünü kırpamıyan kadın, selâ- meti ancak geceleri yapılabilecek bir aramakta bulmuştu. Sırasile revaçtadır. Her hangi bir bar veya otel- de, müşteriler duhuliye bileti alır gibi Helen kocalarile beraber mahkemede Aldıkları biletle üzerlerinde numaraları yazan kızla dansederler. Bu kızlara taksi dansözü denir.) İşte bu sıralarda Russel sahneye çık - mıştı. Rüssel 35 yaşlarında idi ve bir san'atkârdı. Genç ve güzel bir kadının pi- yasaya çıktığını görür, görmez sırf ona yaklaşmak, hep onunla dansetmek için, biletleri önceden ve toptan satın almış, ve hep Helenle dansetmişti. Helen müş - terilerin evli kadınlardan haşlanmadığını tahmin ettiğinden, evli olduğunu saklıya- rak barda kendisini genç kızlık ismile kaydettirmişti. Russel de onu öyle tanı- makta ve hayatlarını birleştirmeyi ısrar- la teklif etmekte idi. Genç kadın müşkül bir mevkide kalmıştı. Hakikati söylese, ticareti elinden gidecek ve her akşam bu kadar kolaylıkla yedi buçuk dolarını ka- zanamıyacak, onun için genç ve hararetli Gşığı binbir dereden su getirerek avutmı- ya, atlatmıya bakmıştı. Bu sebepledir ki evinin de nerede olduğunu söylememişti. ; Amma, Russel gene bulmuştu. Ve bir gün |kendisi uyurken kalb biçiminde bir kutu ile şeker göndermiş, üzerine iliştirdiği kartına da «seni seviyorum..» diye yaz - mıştı. Bunu gören ihtiyar koca, pılı pır- tısını toplamış, ve karısına küçük bir konforans velerek «kadınlar serbest ol- malı amma.. bu kadarı fazla, sen istedi- ğin gibi çal, bildiğin gibi oyna, hoşça kal> demiş ve çıkıp gitmişti. O gece bara gitmiyen kadın, yalnız ka- hınca odasını yadırgamış, uyku ilâçları al- mış, viskileri yuvarlamış ve sabahı güş etmişti. Gecesi de kendisini Russelin kol« ları arasında bulmuştu. Buluş o buluş. Şimdi Betenasın boş yerine koca olarak Russel geçmişti. Kadı şanmadığı hal- de, ne yapmış, etmiş, nikâh memurunu tatmin edecek evrakı da hazırlar Amma gene de içinde dişe var Ya Betenaş dönerse?, | Filvaki Betenasın hareketi bir nüma- yişti, bir deneme idi. Ertesi gece otomo- bil ile gelip evinin tâ karşısında durmuş ve pencereyi gözetlemeğe başlamıştı. |Maksadı karısını cürmü meşhut halinde yakalamaktı. Kurnaz kadın buna da bir |çare bulmuştu. İkinci kocası Russel'i, o- | yalıyarak tam o sıralarda pencereye yak- laştırmamıştı. Ve ayni zamanda, uykucu koca Betenas, nöbet beklerken uyuya kalmışlı ve sabahleyin ancak güç hal ile arkadaşları tarafından uyandırılmıştı. Bu hâal tam yedi gece devam etmişti. Helen 8 inci günün sabahı, ilk kocasından, © akşam evine döneceğine dair bir mektup u. Maamafih go- eve ge- lince, hiç bir söz söylemesine-fırsat ver- meden eline bir kâğıt tutuşturmuş, ve gayet sinirli bir tavırla: — Beş ev ötede daha geniş bir yer tut- $|tum. Eşyalarımı a Bilmiş, elinde küçücük bir paket e Helen gelmişti. Ona, bir (Devamı 12 inci soyfada)